madde
stringlengths
1
118
anlam
stringlengths
0
843
ornek
stringlengths
0
301
duygusuz
Duygusu, duyarlığı olmayan; hissiz
Alığa döndüm, bir çuval pamuk kadar duygusuzum.
duygusuz
Katı yürekli; hissiz
Doktorlukta fazla duygulu olmaya yer yoktur ama, duygusuz görünmeye de hiç!
duygusuzluk
Duygusuz olma durumu; hissizlik
İki dakika süren bu duygusuzluktan sonra bu üç dört satırın cehennemî manaları anlaşılmaya başladı.
duygusuzluk
Duygusuzca davranış
null
duyma
Duymak işi; işitme, istihbar, sem (II)
null
duymak
Bilgi almak, öğrenmek, haber almak
Bir köylüden burada avlandığınızı duydum.
duymak
İşitmek, ses almak
Çamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor.
duymak
Nesnelere dokunmakla onların sıcaklık, soğukluk, sertlik, ağırlık, hareket vb. fizik durumlarını algılamak; hissetmek
Elimin üzerinde bir böceğin gezdiğini duydum.
duymak
Bir şeyi sezmek, fark etmek
Güzel olmasın fakat ruhu olsun, bir şey duysun.
duymamazlık
343 duymazlık
null
duymazlık
Duymamış gibi davranma durumu
null
duymazlıktan gelmek
ilgilenmek istemediği için duymamış gibi davranmak
Evine gönderilen haberleri hep duymazlıktan gelmişti.
duy priz
İçerisinde aydınlatmak amacıyla kullanılan duyun yanı sıra elektrik akımı almaya yarayan bir düzeneği de bulunduran alet
null
duysal
Duyuyla alınan
null
duyu
İnsanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği; his
Tüm duyularım uyanık olarak trenimin rengini ve numarasını bulmaya çalışırdım.
duyulma
Duyulmak durumu
null
duyulmak
Duyma işine konu olmak; işitilmek
Arada bir küçük dalgaların kâh gülüştükleri, kâh ağlaştıkları duyulur.
duyulur duyulmaz
haber öğrenilir öğrenilmez
null
duyulur duyulmaz
çok alçak ancak işitilebilen (ses)
null
duyulmamış
O güne kadar karşılaşılmamış, şaşılası
null
duyum
Doğruluğu kesin olarak bilinmeyen haber
null
duyum
Kişinin duyular yoluyla elde ettiği izlenim; ihsas
null
duyum almak
bir konu hakkında haber almak, bilgi edinmek
null
duyumculuk
Her bilginin temelinde duyumların bulunduğu ileri sürülen öğretilerin genel adı; sansüalizm
null
duyum eşiği
Bir uyarımın, duyulabileceği en aşağı derecesi
null
duyum ikiliği
Bir duyunun başka nitelikte bir duyum uyandırması, bir sesin aynı zamanda bir renk duygusu vermesi; sinestezi
null
duyumlu
Duyumu olan
null
duyumölçer
Derinin duyarlığını ölçmeye yarayan alet
null
duyumsal
Duyu organları ile ilgili
Duyumsal sinirler. İşitme, duyumsal bir görevdir.
duyumsal
Duyuma ait, duyumla ilgili
Nihayet toplumsal çöküşün birey üzerinde yarattığı düşünsel, duyumsal karmaşaya geçilir.
duyumsama
Duyumsamak durumu
null
duyumsamak
Duyular aracılığıyla bir şeyi algılamak
Boğaziçi'nde yaşayan bir insan, kendisini kapanmış, bütünleşmiş bir mekânda duyumsar.
duyumsamazlık
Duygusuzluk az ve yavaş tepki gösteren, bunun sonucu duygulandırıcı sebeplere karşı ilgisiz kalan insanın niteliği
null
duyumsamazlık
Düzgülü olarak türlü durumların harekete getirdiği ilgi ve duygulardan yoksun olma durumu
null
duyumsatma
Duyumsatmak işi
null
duyumsatmak
Duyumsamasına sebep olmak
Bu güz akşamı geçip giden tren öyle çok şeyler duyumsatıyor, öyle çok şeyler hatırlatıyor ki...
duyumsuz
Duyumu olmayan
null
duyumsuzluk
Duyumsuz olma durumu
Onun o adama gürül gürül akan sevgisi, bu sevginin arta kalanlarda bıraktığı duyumsuzluk, eziklik, itilmişlik, bunların yükü, anlatılmaz bir sevginin yükü bir de.
duyu yitimi
anestezi
null
duyurma
Duyurmak işi
null
duyurmak
Duymasını sağlamak
Sesini duyuramadığını anlayarak daha kuvvetle tekrar etti.
duyurmak
İlan etmek
Zaman zaman tiyatrolar yeni dekorlar yaptıklarında bunu halka övünçle duyururlardı.
duyurmak
Bir duyguyu, olayı sezdirmek
null
duyuru
Herhangi bir olguyu, bir işi, bir durumu duyurmak için yayımlanan yazılı veya sözlü haber; car (I), ilan, anons
null
duyuruda bulunmak
duyurmak
null
duyurulma
Duyurulmak işi
null
duyurulmak
Duyulmasını sağlamak
null
duyurulmak
İlan edilmek
null
duyurum
Duyurmak işi; sirküler
null
duyuru tahtası
duyurumluk
null
duyusal
Duyu ile ilgili
İmgeleme dayanan duyusal tasarımlar, şiirinin başlıca malzemesi.
duyusal
En küçük bir uyarıma tepki gösteren
null
duyusal
Duyularla alınan hazlara ilişkin olan
null
duyusal
Duyu organları aracılığıyla alınan uyaranların duyu merkezlerine iletilmesi ile ilgili olan
null
duyuş
Duymak işi
null
duyuş
seziş
null
duyuüstü
Duyularla verilmeyen
null
duyuüstü
Algılama yoluyla değil, düşünme ile kavranan
null
düalist
ikici
null
düalizm
ikicilik
null
Dübbüasgar
Küçükayı
null
Dübbüekber
Büyükayı
null
dübel
Vidanın daha sağlam yerleşmesi için duvarlarda açılan deliğe önceden çakılan plastik yuva
null
dübel
Çapları 4-20 milimetre olan, uçları yarık ve tırtıllı, baş tarafı uca doğru daralan delikli, orta sert veya sert plastikten yapılmış özel kavela
null
dübeş
Zarla oynanan oyunlarda, atılan zarlardan her ikisinin de beş benekli yüzünün üste gelmesi
null
düden
Kireç taşının yaygın olduğu bölgelerde kirecin erimesi sonucu oluşan doğal kuyu
null
düdük
İçinden hava veya buhar geçirildiğinde keskin ses çıkaran ve işaret vermek için kullanılan araç
Derinlerden gelen kesik düdük sesleri arasında, evimin ve çocuklarımın çığlığını yakalamak için bir hayli uğraştım.
düdük
Taşıtlarda karşı tarafı uyaran korna
null
düdük
Akılsız, boş kafalı olan
null
düdük gibi
çok dar, daracık (giysi)
null
düdük gibi kalmak
yapayalnız kalmak
null
düdük gibi kalmak
zayıflamak
null
düdükçü
Düdük yapan veya satan kimse
null
düdükleme
Düdüklemek işi
null
düdüklemek
Aldatmak, kandırmak
null
düdüklemek
Değersiz bir şeyi çok değerliymiş gibi birine satmak
null
düdüklemek
Cinsel ilişkide bulunmak
null
düdüklü
Düdüğü olan
Düdüklü adamcağız düdüğünü öttürdü.
düdüklü
düdüklü tencere
null
düdüklü tencere
Buhar basıncından yararlanarak yemeği çabuk ve sağlıklı olarak pişiren bir tür metal tencere; düdüklü
null
düdük makarnası
İçi delik makarna
null
düdük makarnası
Aptal, akılsız kimse
null
düello
İki kişi arasında, tanıklar önünde yapılan silahlı vuruşma
null
düello
İki kişi arasında tanıklar önünde yapılan sözlü atışma
null
düello
İki siyasi, ekonomik güç arasındaki çatışma
null
düellocu
Düello yapan kimse
null
dügâh
Türk müziğinde bir birleşik makam
null
düğme
Giyecek, yorgan vb.nin bazı yerlerine ilikleyici veya süs olarak dikilen kemik, metal, sedef gibi sert maddelerden yapılmış küçük tutturma aracı
Sımsıkı bağlanmış bir örme kese çıkarıyor, birer birer düğmelerini çözüyor.
düğme
Çevrilmek veya üzerine basılmak yoluyla bir elektrik akımını açan, kapayan, herhangi bir makineyi işleten veya durduran parça
Radyonun düğmesi.
düğme
Üst deri altındaki kıkırdak ve yağdan oluşmuş düğme biçimindeki çıkıntı
Kalkan balığının düğmeleri.
düğmeci
Düğme, fermuar, boncuk vb. yapan veya satan kimse
null
düğmecilik
Düğmecinin yaptığı iş
null
düğmek
Düğüm yapmak
null
düğmeleme
ilikleme
null
düğmelemek
iliklemek
null
düğmelenme
iliklenme
null
düğmelenmek
iliklenmek
null
düğmeli
Düğmesi olan
Yukarıya kadar düğmeli bir botu vardı.
düğmeli
Düğme ile tutturulan
null
düğmesiz
Düğmesi olmayan
Üstüne boynundan geçen, düğmesiz, yamalı ve partal bir yelek geçirmiş.