text
stringlengths
0
1.2k
Araştırmada , Afyonkarahisar'daki koyunculuk işletmelerinde çalışanların hayvan refahını etkileyen faktörlere ilişkin algılarının
belirlenmesi amaçlanmıştır . Veri toplama yöntemi olarak anket kullanılmıştır . İşletme çalışanlarının
hayvan refahını etkileyen unsurlar ile ilgili algılarının belirlenebilmesi amacıyla beş boyuta ait
toplam 34 maddeden oluşan ölçek geliştirilmiştir . Bu anket , Afyonkarahisar iline
bağlı Şuhut , Emirdağ , Çay ve Sultandağı ilçelerindeki 19 köyde faaliyet
gösteren toplam 103 koyunculuk işletmesinde çalışan 177 işgören üzerinde uygulanmıştır . Araştırma
sonuçlarına göre , koyunculuk işletmelerinde çalışanların hayvan refahını en fazla düzeyde etkilediklerini
düşündükleri maddelerin ' personelin mutluluğu ve işini severek yapma durumu ' ile
' hayvanların yavruları ile ilişki süreci ' olduğu tespit edilmiştir . Bununla
birlikte , işletme çalışanlarının hayvan refahına ilişkin daha önce herhangi bir eğitim
almadığı da belirlenmiştir . Spermanın ve embriyonun dondurularak saklanabilmesi , genetik materyalin
korunması ve kolaylıkla nakledilmesine olanak vermiştir . Böylelikle yüksek kaliteli genetik materyal
dünyanın her yerine taşınabilmektedir . Bununla birlikte , sıvı azot kullanılarak yapılan
saklama teknikleri kontaminasyon gibi bazı riskler de taşımaktadır . Bu derleme de
, sıvı azot kullanılarak yapılan kryopreservasyon işlemlerinde mikrobiyal kontaminasyon risklerine değinilmekte ve
bazı çözüm önerileri getirilmektedir . Çiftlik hayvanlarının ihtiyaç duyduğu çevre şartlarının sağlanabilmesi
için davranışların bilinmesi önem taşımaktadır . Atlar çoğunlukla bireysel olarak bakılmakta ve
genellikle yarış amaçlı olarak yetiştirilmektedir . Bu nedenle diğer çiftlik hayvanlarına göre
daha fazla anormal davranış görülmektedir . Bu davranışların belirlenebilmesi için normal davranışların
bilinmesi gerekir . Normal davranışların bilinmesi bazı hastalıkların erken tanı ve tedavisi
ile yönetim eksikliklerinin giderilmesinde yardımcı olmaktadır . Bu derlemede , atların çeşitli
davranışları üzerinde durulmuştur . Probiyotikler ; bakteri , mantar ve/veya mayalardan oluşmuş
canlı mikroorganizmalardır . Yeterli miktarda alındıklarında beslenme ile ilgili yaygın olarak bilinen
yararları yanında bağırsak mikrobiyal dengesini geliştirerek sağlık üzerine olumlu etkileri bulunmaktadır .
Hayvansal üretimde probiyotiklerin kullanılması antibiyotik tedavilerinin neden olduğu problemleri azaltabileceği gibi büyümeyi
teşvik eder ve yetersiz uygulamalardan oluşan sorunları azaltır . Bu derlemede buzağı
beslemede probiyotik kullanımının performans ve sağlık üzerine etkilerinin irdelenmesi amaçlanmıştır . Türkiye'de
1985 - 1986 yılından itibaren herhangi bir mevzuata dayalı olmadan yapılan ve
başlangıçta sadece 8 çeşit ürüne yönelik yapılan organik üretimde günümüzde toplamda 385
çeşit ham ve işlenmiş ürün yelpazesine ulaşılmıştır . Bütün bu gelişmelere paralel
olarak son yıllarda organik hayvansal üretim de gelişme göstermeye başlamış olup ,
et , süt , yoğurt , peynir ve yumurta hayvansal ürün olarak
piyasalarda yerini almaya başlamıştır . Gıda , Tarım ve hayvancılık Bakanlığı 2010
yılı verilerine göre Türkiye'de 15 adet organik kanatlı yetiştiriciliği yapan işletme mevcut
olup , Samsun ve Bolu illerindeki işletmelerde organik yumurta ve tavuk eti
üretimi birlikte gerçekleşmektedir . Mevcut işletmelerde yumurtacı hatlardan toplam 68.219 adet tavuk
mevcut olup , üretilen toplam organik yumurta miktarı 17.889.808 adettir . İki
işletmede organik olarak yetiştirilen 273.910 adet etlik piliçten 550 ton organik tavuk
eti üretimi gerçekleşmiştir . Domuzlarda , bazen mikotoksin , ilaç , mineral
, vitamin , pestisid , bitkiler ( Cocklebur - Xanthium strumarium L.
gibi ) , bitkisel maddeler ( gossipol gibi ) ve toksik gazlara
bağlı zehirlenmeler görülebilmektedir . Bu makalede , domuzlarda zehirlenmeye sebep olabilen ilaçlar
, mineraller , vitaminler , pestisitler ve bitkiler ile sağaltımları hakkında bilgi
verilmiştir . Bu araştırmada , Anadolu Merinosu koyunlarında meme tipleri ile sağlıklı
sütün elektrik iletkenliği ve süt rengi arasındaki ilişkiler incelenmiştir . Çalışmanın materyalini
Altınova Tarım İşletmesi'nde bulunan I. laktasyondaki 46 baş Anadolu Merinosu koyun oluşturmuştur
. Süt örneklerinin elektrik iletkenliği , elektriksel geçirgenlik aleti ile süt rengi
ise Minolta Chroma CR-200 renk ölçüm cihazı ile belirlenmiştir . Elde edilen
veriler tekrarlanan ölçümlü deneme modeline göre analiz edilmiştir . 184 örnekten hesaplanan
elektrik iletkenliği değerleri ortalaması 4.42 mS/cm , 180 örnekten hesaplanan renge ait
L* , a* , b* , Hue ve Chroma değerleri ortalaması ise
sırasıyla 81.25 , - 3.62 , 7.04 , 62.46 ve 7.94 olarak
bulunmuştur . Sonuç olarak I. Laktasyondaki Anadolu Merinosu koyunlarında meme tipinin elektrik
iletkenliği ve süt rengine etkisi önemsiz bulunmuştur . Manda sütü lezzeti ,
mozarella peyniri ve Lüle kaymağı gibi ürünleriyle inek sütüne kıyasla daha üstün
özelliklere sahiptir . Süt veriminin daha düşük olması ve yetiştiriciliğinin aile tipi
işletmelerde yapılması nedeniyle manda sütü daha az bulunmaktadır . Bu doğrultuda meme
sağlığını , sütün kalitesini ve miktarını direkt etkileyen mastitis gibi süt endüstrisi
için oldukça etkili olan hastalıklar daha da fazla önem kazanmaktadır . Ancak
mandalarda mastitise ilişkin çalışma sayısı azdır . Bu derlemede , manda sütünün
önemi , mandalarda mastitisin etiyolojisi , teşhisi ve süt verimi üzerine olan
etkilerine değinilecektir . Bu çalışma , Kars ilinde ekimi yapılan yem bitkilerinden
korunga ( Onobrychis sativa L.) ve fiğin ( Vicia sativa L.) iki
farklı dönemde besin madde ile enerji içeriklerini ve dönemler arasındaki farklılıkları belirlemek
amacıyla yapılmıştır . Korunga ve fiğ yem bitkilerinden 5 farklı ekim yerlerinden
haziran ve temmuz aylarında örnekler alınmıştır . Bu örneklerde kuru madde (
KM ) , ham kül ( HK ) , ham protein (
HP ) , ham selüloz ( HS ) , ham yağ (
HY ) , nötral deterjan fiber ( NDF ) ve asit deterjan
fiber ( ADF ) analizleri yapılmıştır . Aynı zamanda azotsuz öz madde
( NÖM ) ve metabolize olabilir enerji ( ME ) düzeyleri belirlenmiştir
. Korunganın OM , HP , HS , HK , NDF ,
ADF ve ME , fiğin HP , HY ve ME düzeylerinde haziran
ve temmuz ayları arasında önemli farklılıklar belirlenmiştir . Korunganın OM , HS
, NDF ve ADF düzeylerinin belirgin olarak arttığı , korunga ve fiğde
HP ve ME içeriklerinin azaldığı belirlenmiştir . Sonuç olarak , ekimi yapılan
ve ruminantların beslenmesinde önemli bir yeri bulunan bu yem bitkilerinin farklı biçim
zamanlarında besin madde düzeylerinin değiştiği ve biçim zamanlarının belirlenmesinde yem bitkilerindeki besin
madde düzeylerinin de dikkate alınması gerektiği kanısına varılmıştır . Bu araştırmada ,
Pekin ördeklerinde çıkımdan hemen sonra yemlemenin büyüme , yaşama gücü ve kesim
özelliklerine etkisi incelenmiştir . Araştırmada çıkımdan sonra yemleme gavajla ( zorlamalı )
, kutuda ve rutin ( kümeste yemleme ) olmak üzere üç yöntemle
yapılmıştır . Araştırmanın hayvan materyalini 32 haftalık Pekin ördeği ( Grimaud Freres-STAR
53 H. Y ) yumurtalarından elde edilen 360 adet palaz oluşturmuştur .
7 , 21 , 35 ve 49. günlerde canlı ağırlık değerleri G
grubunda 242.48 ; 1376.31 ; 2654.49 ve 3445.65 g , K grubunda
266.67 ; 1394.46 ; 2657.26 ve 3463.78 g , T grubunda 265.11
; 1448.04 ; 2703.10 ve 3389.69 g , erkek grubunda 262 ,
79 ; 1407.69 ; 2689.97 ve 3475.96 g , dişi grubunda 253.38
; 1404.86 ; 2653.27 ve 3390.12 g olmuştur . Yaşama gücü ilk
hafta tüm gruplarda % 99.04 ; 4. hafta G grubunda % 98.85
; K ve T gruplarında % 100 ; 8. hafta G grubunda
% 97.44 ; K grubunda % 100 ; T grubunda % 98.73
; erkeklerde G , K , T gruplarında ilk hafta % 100
; 100 ; 98.08 ; dördüncü hafta % 97.73 ; 100 ;
100 ; sekizinci hafta % 94.87 ; 100 ; 100 , dişilerde
aynı sıra ile % 98.08 ; 98.08 ve 100 ; dördüncü hafta
% 100 ; % 100 ; % 100 ; sekizinci hafta %
100 , % 100 , % 97.50 olmuştur . Büyüme döneminde genel
olarak K ve T grupları benzer G grubu en düşük değer göstermiştir