Yücel Aşkın skandalın perde arkasını anlattı!. Görevi kötüye kullanmak ve kültür ve tabiat varlıklarını koruma yasasına muhalefetten hakkında dava açılan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) eski Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın beraat etmesinin ardından yaşadığı süreci Doğan Haber Ajansı'na anlattı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi(YYÜ) eski Rektörü ... Görevi kötüye kullanmak ve kültür ve tabiat varlıklarını koruma yasasına muhalefetten hakkında dava açılan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) eski Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın beraat etmesinin ardından yaşadığı süreci Doğan Haber Ajansı'na anlattı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi(YYÜ) eski Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın, Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 2005 yılında yürütülen soruşturma kapsamında, evinde yapılan aramada ele geçirilen bin 19 adet tarihi eserle ilgili Van 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde kendisi ve Van Müzesi Müdürü Ahmet Mete Tozkoparan hakkında açılan "Görevi kötüye kullanmak ve 2863 sayılı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanununa muhalefet" suçlarından beraat etti. Aşkın beraat etmesinin ardından yaşadığı süreci anlattı. "Hiç açılmaması gereken bir davada ikinci kez beraat ettim" diyen Aşkın, savcılık kararıyla el konularak Van Müzesi'nde emanete alınan eserlerden 10 adet ferman ve tablo ile bronz 'Urartu iğnesi'nin kaybolduğuna dair bir tutanak tutulduğunu ve Van 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kaybolan eserler için Van Müzesi yetkilileri hakkında Van Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulduğunu ifade etti. YARGIYA OLAN GÜVENİLİRLİK GİTTİKÇE AZALIYOR Hukuk devletinde herkesin yargılanabileceğini belirten Aşkın, suçlamalar ve yargılamanın doğru ve kesin delillerle yapılması gerektiğini söyledi. Aşkın, "Defalarca bu dava için Van gidip gelmek zorunda kaldım. Bunlar benim açımdan katlanılabilir şeyler. Ancak bu tür davalar yargıya ve güvenlik güçlerinin yaptıkları icraatlara kuşku duyurabilecek şeylerdir ve toplumda yargıya olan güvenilirlik gittikçe azalıyor" ifadelerini kullandı. "HİÇ AÇILMAMASI GEREKEN BİR DAVAYDI" Aşkın şöyle konuştu: "Ben 1997 yılından 2005 yılına kadar koleksiyonerdim ve halen daha koleksiyonerim. 1997-2005 yılları arasında çok defa Kültür Bakanlığı adına Van Müze Müdürlüğü tarafından denetlendim. Hiçbirinde yasalara aykırı bir durum olmadığı koleksiyonun tamam olarak görüldüğüne ait tutunaklar var. 2005 yılında kamuoyunda uzun süre yer alan başka bir dava nedeniyle evim arandı. Arama sırasında koleksiyon ile ilgili arama kararı yokken ve de ortada bir suç duyurusu yokken koleksiyon şüpheli görülerek ilgili savcılıktan el koyma kararı çıkartılıyor. Koleksiyonda kayıtlı olan ve kayıtlı olmayan iki çeşit eser vardı. Ancak kayıtlı olmayan eserleri satın aldıktan 2 gün sonra Van Müze Müdürlüğü'ne bildirdim. 2863 sayılı yasaya göre de eserler bir ay içinde Müze Müdürlüğü envanter defterine fotoğraflarıyla birlikte kaydedilir. 2 Temmuz 2005'de müze müdürlüğü yetkilileri gelip eserleri gördüler. Envanter defterine kaydedilmesi için 2 Ağustos'a kadar zaman varken 15 Temmuz'da eserlere el konuldu ve dava açıldı. El konulanların hepsi tarihi eser değildir. İçlerinde çağdaş ressamların tablolarıyla, eşimin takıları ve babamın madalyası gibi bazı koleksiyonlarım da var. Uzunca bir savunma yaptığım ilk duruşmada savcı da beraatimi istedi. Mahkeme ilk duruşmada beraatime karar verdi. Bunun ardından kararla ilgili olarak dönemin Van Başsavcısı duruşmada Kültür Bakanlığı'nın temsil edilmediği gerekçesiyle Yargıtay'a itiraz etti. Yargıtay 2009 yılında kararı bozdu Tekrar Van 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılandık. Mahkeme, üzerimize atılı olan suçu kanıtlayabilecek ortada bir kanıt olmaması nedeniyle yani herşeyin yasalara ve usulüne uygun yapıldığına karar vererek hem benim hem de Van Müze Müdürü Ahmet Mete Tozkoparan hakkında ikinci kez beratimize karar verdi. Ayrıca mahkeme, el konan ve Müze Müdürlüğü envanter defterine kayıtlı olan eserlerin bana iadesine, kayıtlı olmayan eserlerin de yasal işlemlerin yapılabilmesi için Van Müze Müdürlüğü'ne teslim edilmesine karar verdi. Kayıtlı olmayan eserlere sanki Müze Müdürlüğü tarafından el konuldu şeklinde yansıtıldı. Ancak bu doğru değil, eserler envanter defterine kaydedildikten sonra tekrar bana iade edilecektir." "10 ADET FERMAN VE TABLO İLE BRONZ URARTU İĞNESİ KAYBOLDU" Aşkın,"Mahkeme kararında Savcılık kararıyla el konularak Van Müzesi'nde emanete alınan eserlerden 10 adet ferman ve tablo ile bronz 'Urartu iğnesinin kaybolduğuna dair tutanak tutulmuş. Benden teslim alınıp müzeye teslim edildiğine dair kayıtlarda bulunan 10 adet ferman ve tablo ile müze envanterine kayıtlı 122 no'lu bronz Urartu İğnesi kayıp. Van 2. Asliye Ceza Mahkemesi kaybolan eserler için Van Müzesi yetkilileri hakkında Van Cumhuriyet Başsavcılığa'na suç duyurusunda bulundu. Bu eserlerin bulunması lazım. Eğer bulunmuyorsa hem defterden düşülmesi hem de tazmin edilmesi gerekiyor" dedi. Aşkın, "Teslim edilecek olan eserleri bir devlet müzesine hibe etmek istediğimi hep söyledim. Bununla ilgili bazı müzelerle görüşmeler yapıyorum. El konan eserleri almak için yakın zamanda Van'a giderek İstanbul'a nakledilmesi için girişimlerde bulunacağım" ifadelerini kullandı. "YAKIN BİR DOSTUNUZUN GÖZÜNÜZÜN ÖNÜNDE İNTİHAR ETMESİ KATLANILIR BİR DURUM DEĞİL" Yücel Aşkın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'ne tıbbi cihaz alımındaki ihalede usulsüzlük yaptığı iddiasıyla yargılandığı davada 2 buçuk ay tutuklu kalmasına rağmen hakkında beraat kararı verildiğini de aktardı. Aynı davada tutuklu yargılanan ve aynı koğuşta kaldığı YYÜ'si Genel Sekreteri Enver Arpalı intihar ettiğini hatırlatan Aşkın, "Haklı olduğumu bildiğim için içim rahattı ve tutuklu kalmak benim için sorun olmadı. Yakın bir dostunuzun gözünüzün önünde kaybedilmesi katlanılır bir durum değlidi. Bundan sorumlu olan insanları affetmek mümkün değil" diye konuştu. Aşkın, dönemin Van Cumhuriyet Başsavcısı Kemal Kaçan aleyhine açtığı 8 bin 500 Lira'lık tazminat davasını kazandığını da sözlerine ekledi. Kamuoyunda Ergenekon, gibi bilinen büyük davalarda masum insanların cezaevlerinde olduğuna çok güçlü bir şekilde inandığını dile getiren Aşkın, "Bir ülkenin başbakanı bile bunu söylüyorsa ortada kritik bir durum var. Şunu da söylemek lazım, şimdiye kadar bu açıklama niye yapılmadı? Her şey son günlerde mi ortaya çıktı? Bunlara açıklık getirmek lazım" diye konuştu. "MAHKUMİYETE YETER DERECEDE DELİL ELDE EDİLEMEDİĞİ GEREKÇESİYLE BERT ETTİLER" Yücel Aşkın'ın YYÜ Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'ne 25 milyon dolarlık tıbbi cihaz alımı ihalesinde usulsüzlük yaptığı iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında evinde arama yapılmıştı. Prof. Dr. Aşkın'ın evinde 2005 yılında yapılan aramada bin 19 parça tarihi eser bulunup, hakkında, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefetten 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası istemiyle kamu davası açılmıştı. Prof.Dr. Aşkın, 15 Aralık 2005 yılında görülen davanın ilk duruşmasında beraat kararı çıktı. Ancak, Yargıtay 7'nci Ceza Dairesi, 5 Mart 2009'da verilen beraat kararını, 'Yeterli bilirkişi incelemesi yapılmadığı' gerekçesiyle usul yönünden bozdu. Yeniden Van 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde YYÜ eski rektörü Yücel Aşkın ve dönemin Van Müze Müdürü Ahmet Mete Tozkoparan hakkında, "Görevi kötüye kullanmak, 2863 sayılı yasaya muhalefet" suçlarından açılan davanın 19 Kasım 2013 tarihinde görülen karar duruşmasında Aşkın ve Tozkoparan, "Mahkumiyete yeter derecede delil elde edilemediği" gerekçesiyle beraat etti. ) |