refer
stringlengths 6
15
| prompt
stringlengths 3
1.66k
| response
stringlengths 2
1.19k
|
---|---|---|
المرسلات 77:27 | Orada yüksek yüksek sabit dağlar var edip size tatlı sular içirmedik mi | وَجَعَلۡنَا فِيهَا رَوَٰسِيَ شَٰمِخَٰتٖ وَأَسۡقَيۡنَٰكُم مَّآءٗ فُرَاتٗا |
المرسلات 77:28 | Yalanlamış olanların vay o gün haline | وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ |
المرسلات 77:29 | İnkarcılara o gün şöyle denir: "yalanlayıp durduğunuz şeye gidin | ٱنطَلِقُوٓاْ إِلَىٰ مَا كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ |
المرسلات 77:30 | gölge yapmayan ve ateşten de korumayan cehennem dumanının üç kollu gölgesine gidin | ٱنطَلِقُوٓاْ إِلَىٰ ظِلّٖ ذِي ثَلَٰثِ شُعَبٖ |
المرسلات 77:31 | gölge yapmayan ve ateşten de korumayan cehennem dumanının üç kollu gölgesine gidin | لَّا ظَلِيلٖ وَلَا يُغۡنِي مِنَ ٱللَّهَبِ |
المرسلات 77:32 | O gölgenin saçtığı her bir kıvılcım sanki birer sarı devedir, konak gibi de büyüktür | إِنَّهَا تَرۡمِي بِشَرَرٖ كَٱلۡقَصۡرِ |
المرسلات 77:33 | O gölgenin saçtığı her bir kıvılcım sanki birer sarı devedir, konak gibi de büyüktür | كَأَنَّهُۥ جِمَٰلَتٞ صُفۡرٞ |
المرسلات 77:34 | Yalanlamış olanların o gün vay haline | وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ |
المرسلات 77:35 | Bu, onların konuşamayacakları gündür | هَٰذَا يَوۡمُ لَا يَنطِقُونَ |
المرسلات 77:36 | Onlara izin de verilmez ki özür beyan etsinler | وَلَا يُؤۡذَنُ لَهُمۡ فَيَعۡتَذِرُونَ |
المرسلات 77:37 | Yalanlamış olanların o gün vay haline | وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ |
المرسلات 77:38 | Bu, sizleri ve öncekileri topladığımız hüküm günüdür | هَٰذَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِۖ جَمَعۡنَٰكُمۡ وَٱلۡأَوَّلِينَ |
المرسلات 77:39 | Eğer bir düzeniniz varsa Bana kurun | فَإِن كَانَ لَكُمۡ كَيۡدٞ فَكِيدُونِ |
المرسلات 77:40 | Yalanlamış olanların o gün vay haline | وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ |
المرسلات 77:41 | Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlar, elbette gölgeliklerde ve pınar başlarındadırlar | إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي ظِلَٰلٖ وَعُيُونٖ |
المرسلات 77:42 | Canlarının istediği meyveler arasındadırlar | وَفَوَٰكِهَ مِمَّا يَشۡتَهُونَ |
المرسلات 77:43 | Onlara denir ki: "İşlediklerinize karşılık afiyetle yiyiniz, içiniz | كُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ هَنِيٓـَٔۢا بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ |
المرسلات 77:44 | Biz, iyi davrananlara işte böyle karşılık veririz | إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ |
المرسلات 77:45 | O gün yalanlamış olanların vay haline | وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ |
المرسلات 77:46 | Yiyiniz, biraz zevkleniniz bakalım, doğrusu sizler suçlularsınız | كُلُواْ وَتَمَتَّعُواْ قَلِيلًا إِنَّكُم مُّجۡرِمُونَ |
المرسلات 77:47 | O gün yalanlamış olanların vay haline | وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ |
المرسلات 77:48 | Onlara "Rüku edin" denildiğinde rükua varmazlar | وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱرۡكَعُواْ لَا يَرۡكَعُونَ |
المرسلات 77:49 | O gün yalanlamış olanların vay haline | وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ |
المرسلات 77:50 | Kuran'dan başka hangi söze inanacaklar | فَبِأَيِّ حَدِيثِۭ بَعۡدَهُۥ يُؤۡمِنُونَ |
النبإ 78:1 | Neyi soruşturuyorlar | عَمَّ يَتَسَآءَلُونَ |
النبإ 78:2 | Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri, büyük bir olay olan tekrar dirilme haberini mi | عَنِ ٱلنَّبَإِ ٱلۡعَظِيمِ |
النبإ 78:3 | Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri, büyük bir olay olan tekrar dirilme haberini mi | ٱلَّذِي هُمۡ فِيهِ مُخۡتَلِفُونَ |
النبإ 78:4 | Hayır; şüphesiz görüp bileceklerdir | كَلَّا سَيَعۡلَمُونَ |
النبإ 78:5 | Yine hayır; elbette görüp bileceklerdir | ثُمَّ كَلَّا سَيَعۡلَمُونَ |
النبإ 78:6 | Biz yeryüzünü bir beşik, dağları da onun için birer direk kılmadık mı | أَلَمۡ نَجۡعَلِ ٱلۡأَرۡضَ مِهَٰدٗا |
النبإ 78:7 | Biz yeryüzünü bir beşik, dağları da onun için birer direk kılmadık mı | وَٱلۡجِبَالَ أَوۡتَادٗا |
النبإ 78:8 | Sizi çift çift yarattık | وَخَلَقۡنَٰكُمۡ أَزۡوَٰجٗا |
النبإ 78:9 | Uykunuzu dinlenme vakti kıldık | وَجَعَلۡنَا نَوۡمَكُمۡ سُبَاتٗا |
النبإ 78:10 | Geceyi bir örtü yaptık | وَجَعَلۡنَا ٱلَّيۡلَ لِبَاسٗا |
النبإ 78:11 | Gündüzü geçimi sağlama vakti kıldık | وَجَعَلۡنَا ٱلنَّهَارَ مَعَاشٗا |
النبإ 78:12 | Üstünüze yedi kat sağlam gök bina ettik | وَبَنَيۡنَا فَوۡقَكُمۡ سَبۡعٗا شِدَادٗا |
النبإ 78:13 | Parlak ışık veren güneşi varettik | وَجَعَلۡنَا سِرَاجٗا وَهَّاجٗا |
النبإ 78:14 | Taneler, bitkiler, ağaçları sarmaş dolaş bahçeler yetiştirmek için, yoğunlaşmış bulutlardan bol yağmur yağdırdık | وَأَنزَلۡنَا مِنَ ٱلۡمُعۡصِرَٰتِ مَآءٗ ثَجَّاجٗا |
النبإ 78:15 | Taneler, bitkiler, ağaçları sarmaş dolaş bahçeler yetiştirmek için, yoğunlaşmış bulutlardan bol yağmur yağdırdık | لِّنُخۡرِجَ بِهِۦ حَبّٗا وَنَبَاتٗا |
النبإ 78:16 | Taneler, bitkiler, ağaçları sarmaş dolaş bahçeler yetiştirmek için, yoğunlaşmış bulutlardan bol yağmur yağdırdık | وَجَنَّـٰتٍ أَلۡفَافًا |
النبإ 78:17 | Doğrusu, hüküm gününün vakti elbette tesbit edilmiştir | إِنَّ يَوۡمَ ٱلۡفَصۡلِ كَانَ مِيقَٰتٗا |
النبإ 78:18 | Sura üfürüldüğü gün hepiniz bölük bölük gelirsiniz | يَوۡمَ يُنفَخُ فِي ٱلصُّورِ فَتَأۡتُونَ أَفۡوَاجٗا |
النبإ 78:19 | Gökler kapı kapı açılacaktır | وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتۡ أَبۡوَٰبٗا |
النبإ 78:20 | Dağlar yürütülüp serap olacaktır | وَسُيِّرَتِ ٱلۡجِبَالُ فَكَانَتۡ سَرَابًا |
النبإ 78:21 | Cehennem, yalnız azgınları bekleyen yerdir. Dönecekleri yer orasıdır | إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتۡ مِرۡصَادٗا |
النبإ 78:22 | Cehennem, yalnız azgınları bekleyen yerdir. Dönecekleri yer orasıdır | لِّلطَّـٰغِينَ مَـَٔابٗا |
النبإ 78:23 | Orada çağlar boyunca (nice devirler) kalacaklardır | لَّـٰبِثِينَ فِيهَآ أَحۡقَابٗا |
النبإ 78:24 | Orada ne serinlik ne de içilecek bir şey tatmazlar; sadece kaynar su ve irin | لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرۡدٗا وَلَا شَرَابًا |
النبإ 78:25 | Orada ne serinlik ne de içilecek bir şey tatmazlar; sadece kaynar su ve irin | إِلَّا حَمِيمٗا وَغَسَّاقٗا |
النبإ 78:26 | Orada ne serinlik ne de içilecek bir şey tatmazlar; sadece kaynar su ve irin | جَزَآءٗ وِفَاقًا |
النبإ 78:27 | Çünkü onlar, hesaba çekileceklerini sanmazlardı | إِنَّهُمۡ كَانُواْ لَا يَرۡجُونَ حِسَابٗا |
النبإ 78:28 | Ayetlerimizi hep yalan sayıp dururlardı | وَكَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا كِذَّابٗا |
النبإ 78:29 | Biz de herşeyi yazıp saymışızdır | وَكُلَّ شَيۡءٍ أَحۡصَيۡنَٰهُ كِتَٰبٗا |
النبإ 78:30 | Şöyle deriz: "Artık tadınız, bundan böyle size azabdan başka bir şey artırmayız | فَذُوقُواْ فَلَن نَّزِيدَكُمۡ إِلَّا عَذَابًا |
النبإ 78:31 | Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır | إِنَّ لِلۡمُتَّقِينَ مَفَازًا |
النبإ 78:32 | Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır | حَدَآئِقَ وَأَعۡنَٰبٗا |
النبإ 78:33 | Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır | وَكَوَاعِبَ أَتۡرَابٗا |
النبإ 78:34 | Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır | وَكَأۡسٗا دِهَاقٗا |
النبإ 78:35 | Orada boş ve yalan söz işitmezler | لَّا يَسۡمَعُونَ فِيهَا لَغۡوٗا وَلَا كِذَّـٰبٗا |
النبإ 78:36 | Bunlar Rabbinin katından, hesabları karşılığı verilenlerdir | جَزَآءٗ مِّن رَّبِّكَ عَطَآءً حِسَابٗا |
النبإ 78:37 | O, göklerin, yerin ve ikisi arasında olanların Rabbidir. O, önünde kimsenin konuşmayacağı Rahman olan Allah'tır | رَّبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا ٱلرَّحۡمَٰنِۖ لَا يَمۡلِكُونَ مِنۡهُ خِطَابٗا |
النبإ 78:38 | Cebrail ve meleklerin dizi dizi durdukları gün, Rahman olan Allah'ın izni olmadan kimse konuşamayacaktır. Konuştuğu zaman da doğruyu söyleyecektir | يَوۡمَ يَقُومُ ٱلرُّوحُ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ صَفّٗاۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنۡ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّحۡمَٰنُ وَقَالَ صَوَابٗا |
النبإ 78:39 | İşte gerçek gün budur. Dileyen kimse, Rabbine götürecek bir yol benimser | ذَٰلِكَ ٱلۡيَوۡمُ ٱلۡحَقُّۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ مَـَٔابًا |
النبإ 78:40 | Sizi, yakın gelecekteki bir azabla uyardık; o gün kişi elleriyle sunduğuna bakar ve inkarcı da: "Keşke toprak olaydım" der | إِنَّآ أَنذَرۡنَٰكُمۡ عَذَابٗا قَرِيبٗا يَوۡمَ يَنظُرُ ٱلۡمَرۡءُ مَا قَدَّمَتۡ يَدَاهُ وَيَقُولُ ٱلۡكَافِرُ يَٰلَيۡتَنِي كُنتُ تُرَٰبَۢا |
النازعات 79:1 | Canları boğarcasına şiddetle çekip alanlara and olsun | وَٱلنَّـٰزِعَٰتِ غَرۡقٗا |
النازعات 79:2 | Canları kolaylıkla alanlara and olsun | وَٱلنَّـٰشِطَٰتِ نَشۡطٗا |
النازعات 79:3 | Yüzüp yüzüp gidenlere and olsun | وَٱلسَّـٰبِحَٰتِ سَبۡحٗا |
النازعات 79:4 | Yarıştıkça yarışan ve işleri yöneten meleklere and olsun | فَٱلسَّـٰبِقَٰتِ سَبۡقٗا |
النازعات 79:5 | Yarıştıkça yarışan ve işleri yöneten meleklere and olsun | فَٱلۡمُدَبِّرَٰتِ أَمۡرٗا |
النازعات 79:6 | O gün bir sarsıntı sarsar | يَوۡمَ تَرۡجُفُ ٱلرَّاجِفَةُ |
النازعات 79:7 | Peşinden bir diğeri gelir | تَتۡبَعُهَا ٱلرَّادِفَةُ |
النازعات 79:8 | O gün kalbler titrer | قُلُوبٞ يَوۡمَئِذٖ وَاجِفَةٌ |
النازعات 79:9 | İnsanların gözleri yere döner | أَبۡصَٰرُهَا خَٰشِعَةٞ |
النازعات 79:10 | Derler ki: "Biz eski halimize mi döndürüleceğiz | يَقُولُونَ أَءِنَّا لَمَرۡدُودُونَ فِي ٱلۡحَافِرَةِ |
النازعات 79:11 | Ufalanmış kemik olduğumuz zaman mı | أَءِذَا كُنَّا عِظَٰمٗا نَّخِرَةٗ |
النازعات 79:12 | Derler ki: "O takdirde bu zararına bir dönüştür | قَالُواْ تِلۡكَ إِذٗا كَرَّةٌ خَاسِرَةٞ |
النازعات 79:13 | Doğrusu bir tek çığlık yetecektir | فَإِنَّمَا هِيَ زَجۡرَةٞ وَٰحِدَةٞ |
النازعات 79:14 | Hepsi hemen bir düzlüğe dökülecektir | فَإِذَا هُم بِٱلسَّاهِرَةِ |
النازعات 79:15 | Musa'nın başından geçen olay sana geldi mi | هَلۡ أَتَىٰكَ حَدِيثُ مُوسَىٰٓ |
النازعات 79:16 | Tuva'da, kutsal bir vadide, Rabbi ona şöyle hitap etmişti | إِذۡ نَادَىٰهُ رَبُّهُۥ بِٱلۡوَادِ ٱلۡمُقَدَّسِ طُوًى |
النازعات 79:17 | Firavun'a git; doğrusu o azmıştır | ٱذۡهَبۡ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ |
النازعات 79:18 | Ona de ki: Arınmağa niyetin var mı | فَقُلۡ هَل لَّكَ إِلَىٰٓ أَن تَزَكَّىٰ |
النازعات 79:19 | Rabbine giden yolu göstereyim ki O'na saygı duyup korkasın | وَأَهۡدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخۡشَىٰ |
النازعات 79:20 | Bunun üzerine ona en büyük mucizeyi gösterdi | فَأَرَىٰهُ ٱلۡأٓيَةَ ٱلۡكُبۡرَىٰ |
النازعات 79:21 | Ama Firavun yalanladı ve baş kaldırdı | فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ |
النازعات 79:22 | Geri dönüp yürüdü | ثُمَّ أَدۡبَرَ يَسۡعَىٰ |
النازعات 79:23 | Adamlarını toplayıp seslendi | فَحَشَرَ فَنَادَىٰ |
النازعات 79:24 | Sizin en yüce rabbiniz benim" dedi | فَقَالَ أَنَا۠ رَبُّكُمُ ٱلۡأَعۡلَىٰ |
النازعات 79:25 | Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı | فَأَخَذَهُ ٱللَّهُ نَكَالَ ٱلۡأٓخِرَةِ وَٱلۡأُولَىٰٓ |
النازعات 79:26 | Doğrusu bunda Allah'tan korkan kimseye ders vardır | إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبۡرَةٗ لِّمَن يَخۡشَىٰٓ |
النازعات 79:27 | Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? Ki onu Allah bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir | ءَأَنتُمۡ أَشَدُّ خَلۡقًا أَمِ ٱلسَّمَآءُۚ بَنَىٰهَا |
النازعات 79:28 | Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? Ki onu Allah bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir | رَفَعَ سَمۡكَهَا فَسَوَّىٰهَا |
النازعات 79:29 | Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır | وَأَغۡطَشَ لَيۡلَهَا وَأَخۡرَجَ ضُحَىٰهَا |
النازعات 79:30 | Ardından yeri düzenlemiştir | وَٱلۡأَرۡضَ بَعۡدَ ذَٰلِكَ دَحَىٰهَآ |
النازعات 79:31 | Suyunu ondan çıkarmış ve otlak yer meydana getirmiştir | أَخۡرَجَ مِنۡهَا مَآءَهَا وَمَرۡعَىٰهَا |
النازعات 79:32 | Dağları yerleştirmiştir | وَٱلۡجِبَالَ أَرۡسَىٰهَا |
النازعات 79:33 | Bunları sizin ve hayvanlarınızın geçinmesi için yapmıştır | مَتَٰعٗا لَّكُمۡ وَلِأَ�ۡعَٰمِكُمۡ |
النازعات 79:34 | Güç yetirilemeyen en büyük baskın geldiği zaman, o gün, insan ne uğurda çalıştığını anlar | فَإِذَا جَآءَتِ ٱلطَّآمَّةُ ٱلۡكُبۡرَىٰ |
النازعات 79:35 | Güç yetirilemeyen en büyük baskın geldiği zaman, o gün, insan ne uğurda çalıştığını anlar | يَوۡمَ يَتَذَكَّرُ ٱلۡإِنسَٰنُ مَا سَعَىٰ |
النازعات 79:36 | Cehennem her bakanın göreceği şekilde gösterilir | وَبُرِّزَتِ ٱلۡجَحِيمُ لِمَن يَرَىٰ |