question
stringlengths
2
476
id
stringlengths
1
24
answers
dict
context
stringlengths
31
11.1k
Hakkı Ögelman 1988'de hangi ödülü kazanmıştır?
8526
{ "answer_start": 218, "text": "Sedat Simavi Ödülü" }
Hakkı Ögelman, Almanyada. Max-Planck-Institut für Extraterrestrische Physik- Garchingde (MPE) ROSAT X-ışınları gözlem uydusuyla çalıştı; Türkiyeden öğrenci ve meslektaşlarını da bu çalışmalara kattı. Çalışmaları 1988 Sedat Simavi Ödülü ve 1991 TÜBİTAK Bilim Ödülüne değer görüldü. MPEdeki çalışmalarının sonunda Yeter Göksu ile boşanan Hakkı Ögelman, daha sonra Marina Orio adlı İtalyan meslektaşı ile evlenmiş ve bu evlilikten Roberto adlı oğlu dünyaya gelmiştir.
Hakkı Ögelman TÜBİTAK ödülünü ne zaman kazanmıştır?
8527
{ "answer_start": 240, "text": "1991" }
Hakkı Ögelman, Almanyada. Max-Planck-Institut für Extraterrestrische Physik- Garchingde (MPE) ROSAT X-ışınları gözlem uydusuyla çalıştı; Türkiyeden öğrenci ve meslektaşlarını da bu çalışmalara kattı. Çalışmaları 1988 Sedat Simavi Ödülü ve 1991 TÜBİTAK Bilim Ödülüne değer görüldü. MPEdeki çalışmalarının sonunda Yeter Göksu ile boşanan Hakkı Ögelman, daha sonra Marina Orio adlı İtalyan meslektaşı ile evlenmiş ve bu evlilikten Roberto adlı oğlu dünyaya gelmiştir.
Hakkı Ögelman'nın üçüncü eşinin adı nedir?
8528
{ "answer_start": 363, "text": "Marina Orio" }
Hakkı Ögelman, Almanyada. Max-Planck-Institut für Extraterrestrische Physik- Garchingde (MPE) ROSAT X-ışınları gözlem uydusuyla çalıştı; Türkiyeden öğrenci ve meslektaşlarını da bu çalışmalara kattı. Çalışmaları 1988 Sedat Simavi Ödülü ve 1991 TÜBİTAK Bilim Ödülüne değer görüldü. MPEdeki çalışmalarının sonunda Yeter Göksu ile boşanan Hakkı Ögelman, daha sonra Marina Orio adlı İtalyan meslektaşı ile evlenmiş ve bu evlilikten Roberto adlı oğlu dünyaya gelmiştir.
Hakkı Ögelman'ın üçüncü evliliğinden doğan oğlunun adı nedir?
8529
{ "answer_start": 429, "text": "Roberto" }
Hakkı Ögelman, Almanyada. Max-Planck-Institut für Extraterrestrische Physik- Garchingde (MPE) ROSAT X-ışınları gözlem uydusuyla çalıştı; Türkiyeden öğrenci ve meslektaşlarını da bu çalışmalara kattı. Çalışmaları 1988 Sedat Simavi Ödülü ve 1991 TÜBİTAK Bilim Ödülüne değer görüldü. MPEdeki çalışmalarının sonunda Yeter Göksu ile boşanan Hakkı Ögelman, daha sonra Marina Orio adlı İtalyan meslektaşı ile evlenmiş ve bu evlilikten Roberto adlı oğlu dünyaya gelmiştir.
Hakkı Ögelman ne zaman Wisconsin Üniversitesinde çalışmaya başladı?
8530
{ "answer_start": 9, "text": "1991" }
Ögeelman 1991de University of Wisconsinde çalışmaya başladı; pek çok doktora öğrencisi yetiştirdi; ROSAT ile çalışmalarına devam etti. Her yaz Türkiyeye gelip Sabancı Üniversitesinde ders veren Ögerman, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevinin (TUG) kuruluşu sırasındaki yer arama çalışmalarında, 150cmlik Rus-Türk teleskobunun temininde, Gözlemevinin açılmasında rol aldı. ABD, Namibya ve Avustralyada kurulu ROTSE robotik teleskobunun dördüncüsünün TÜBİTAK Ulusal Gözlemevine getirilmesini sağladı. 1994te Türkiye Bilimler Akademisine üye seçildi. 1995te geçirdiği kısmî felçten sonra da araştırmalarına devam etti. 4 Eylül 2011de yemek borusu kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.
Hakkı Ögelman University of Wisconsinde'deyken hangi çalışmalarına devam etti?
8531
{ "answer_start": 99, "text": "ROSAT" }
Ögeelman 1991de University of Wisconsinde çalışmaya başladı; pek çok doktora öğrencisi yetiştirdi; ROSAT ile çalışmalarına devam etti. Her yaz Türkiyeye gelip Sabancı Üniversitesinde ders veren Ögerman, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevinin (TUG) kuruluşu sırasındaki yer arama çalışmalarında, 150cmlik Rus-Türk teleskobunun temininde, Gözlemevinin açılmasında rol aldı. ABD, Namibya ve Avustralyada kurulu ROTSE robotik teleskobunun dördüncüsünün TÜBİTAK Ulusal Gözlemevine getirilmesini sağladı. 1994te Türkiye Bilimler Akademisine üye seçildi. 1995te geçirdiği kısmî felçten sonra da araştırmalarına devam etti. 4 Eylül 2011de yemek borusu kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.
Hakkı Ögelman kaçıncı ROTSE teleskobunun Türkiye'ye kurulmasını sağlamıştır?
8532
{ "answer_start": 424, "text": "dördüncüsünün" }
Ögeelman 1991de University of Wisconsinde çalışmaya başladı; pek çok doktora öğrencisi yetiştirdi; ROSAT ile çalışmalarına devam etti. Her yaz Türkiyeye gelip Sabancı Üniversitesinde ders veren Ögerman, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevinin (TUG) kuruluşu sırasındaki yer arama çalışmalarında, 150cmlik Rus-Türk teleskobunun temininde, Gözlemevinin açılmasında rol aldı. ABD, Namibya ve Avustralyada kurulu ROTSE robotik teleskobunun dördüncüsünün TÜBİTAK Ulusal Gözlemevine getirilmesini sağladı. 1994te Türkiye Bilimler Akademisine üye seçildi. 1995te geçirdiği kısmî felçten sonra da araştırmalarına devam etti. 4 Eylül 2011de yemek borusu kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.
Hakkı Ögelman'ın ölüm nedeni nedir?
8533
{ "answer_start": 621, "text": "yemek borusu kanseri" }
Ögeelman 1991de University of Wisconsinde çalışmaya başladı; pek çok doktora öğrencisi yetiştirdi; ROSAT ile çalışmalarına devam etti. Her yaz Türkiyeye gelip Sabancı Üniversitesinde ders veren Ögerman, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevinin (TUG) kuruluşu sırasındaki yer arama çalışmalarında, 150cmlik Rus-Türk teleskobunun temininde, Gözlemevinin açılmasında rol aldı. ABD, Namibya ve Avustralyada kurulu ROTSE robotik teleskobunun dördüncüsünün TÜBİTAK Ulusal Gözlemevine getirilmesini sağladı. 1994te Türkiye Bilimler Akademisine üye seçildi. 1995te geçirdiği kısmî felçten sonra da araştırmalarına devam etti. 4 Eylül 2011de yemek borusu kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.
HAVELSAN ne zaman kurulmuştur?
8534
{ "answer_start": 57, "text": "1982" }
HAVELSAN A.Ş. (adının açılımı: Hava Elektronik Sanayii), 1982 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Yazılım Mühendisliği alanındaki ihtiyaçlarının giderilmesi amacı ile kurulmuş olan bir şirkettir. 1985 yılından itibaren şirket yabancı ortaklarından ayrılarak %98'i Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na ait olan bir kuruluş haline gelmiştir. Şirket merkezi Ankara'da olmakla birlikte birçok farklı ilde ve yurtdışında ofisleri bulunmaktadır. Havelsan, Savunma ve BT sektörlerinde global çözümler sunan bir bilişim ve sistem şirketidir. Havelsan, C4ISR, Anayurt Güvenliği, Simülasyon ve Eğitim Simülatörleri ve Bilgi Yönetim Sistemleri alanlarında kendini geliştirmiştir. Bu dallardan CN-235 CASA ucakları için pilot uçuş eğitim simülatörü üretmiş ve Türkiye tarihinde bir ilke imza atarak yurtdışına simülatör ihrac etmiştir. Havelsan, genelde askeri yazılım ve siber güvenlik projelerinde yer almakla birlikte son yıllarda birçok e-devlet projesi ile ilgili sorumluluklar almış ve bu sorumluluklarını başarıyla yerine getirmiş ya da getirmeye devam etmektedir.
HAVELSAN adının açılımı nedir?
8535
{ "answer_start": 31, "text": "Hava Elektronik Sanayii" }
HAVELSAN A.Ş. (adının açılımı: Hava Elektronik Sanayii), 1982 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Yazılım Mühendisliği alanındaki ihtiyaçlarının giderilmesi amacı ile kurulmuş olan bir şirkettir. 1985 yılından itibaren şirket yabancı ortaklarından ayrılarak %98'i Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na ait olan bir kuruluş haline gelmiştir. Şirket merkezi Ankara'da olmakla birlikte birçok farklı ilde ve yurtdışında ofisleri bulunmaktadır. Havelsan, Savunma ve BT sektörlerinde global çözümler sunan bir bilişim ve sistem şirketidir. Havelsan, C4ISR, Anayurt Güvenliği, Simülasyon ve Eğitim Simülatörleri ve Bilgi Yönetim Sistemleri alanlarında kendini geliştirmiştir. Bu dallardan CN-235 CASA ucakları için pilot uçuş eğitim simülatörü üretmiş ve Türkiye tarihinde bir ilke imza atarak yurtdışına simülatör ihrac etmiştir. Havelsan, genelde askeri yazılım ve siber güvenlik projelerinde yer almakla birlikte son yıllarda birçok e-devlet projesi ile ilgili sorumluluklar almış ve bu sorumluluklarını başarıyla yerine getirmiş ya da getirmeye devam etmektedir.
HAVELSAN kaç yılında yabancı ortaklarından ayrılmıştır?
8536
{ "answer_start": 196, "text": "1985" }
HAVELSAN A.Ş. (adının açılımı: Hava Elektronik Sanayii), 1982 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Yazılım Mühendisliği alanındaki ihtiyaçlarının giderilmesi amacı ile kurulmuş olan bir şirkettir. 1985 yılından itibaren şirket yabancı ortaklarından ayrılarak %98'i Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na ait olan bir kuruluş haline gelmiştir. Şirket merkezi Ankara'da olmakla birlikte birçok farklı ilde ve yurtdışında ofisleri bulunmaktadır. Havelsan, Savunma ve BT sektörlerinde global çözümler sunan bir bilişim ve sistem şirketidir. Havelsan, C4ISR, Anayurt Güvenliği, Simülasyon ve Eğitim Simülatörleri ve Bilgi Yönetim Sistemleri alanlarında kendini geliştirmiştir. Bu dallardan CN-235 CASA ucakları için pilot uçuş eğitim simülatörü üretmiş ve Türkiye tarihinde bir ilke imza atarak yurtdışına simülatör ihrac etmiştir. Havelsan, genelde askeri yazılım ve siber güvenlik projelerinde yer almakla birlikte son yıllarda birçok e-devlet projesi ile ilgili sorumluluklar almış ve bu sorumluluklarını başarıyla yerine getirmiş ya da getirmeye devam etmektedir.
HAVELSAN yabancı ortaklarından ayrılınca hangi vakfa ait olmuştur?
8537
{ "answer_start": 264, "text": "Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı" }
HAVELSAN A.Ş. (adının açılımı: Hava Elektronik Sanayii), 1982 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Yazılım Mühendisliği alanındaki ihtiyaçlarının giderilmesi amacı ile kurulmuş olan bir şirkettir. 1985 yılından itibaren şirket yabancı ortaklarından ayrılarak %98'i Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na ait olan bir kuruluş haline gelmiştir. Şirket merkezi Ankara'da olmakla birlikte birçok farklı ilde ve yurtdışında ofisleri bulunmaktadır. Havelsan, Savunma ve BT sektörlerinde global çözümler sunan bir bilişim ve sistem şirketidir. Havelsan, C4ISR, Anayurt Güvenliği, Simülasyon ve Eğitim Simülatörleri ve Bilgi Yönetim Sistemleri alanlarında kendini geliştirmiştir. Bu dallardan CN-235 CASA ucakları için pilot uçuş eğitim simülatörü üretmiş ve Türkiye tarihinde bir ilke imza atarak yurtdışına simülatör ihrac etmiştir. Havelsan, genelde askeri yazılım ve siber güvenlik projelerinde yer almakla birlikte son yıllarda birçok e-devlet projesi ile ilgili sorumluluklar almış ve bu sorumluluklarını başarıyla yerine getirmiş ya da getirmeye devam etmektedir.
HAVELSAN'ın merkezi nerededir?
8538
{ "answer_start": 365, "text": "Ankara" }
HAVELSAN A.Ş. (adının açılımı: Hava Elektronik Sanayii), 1982 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Yazılım Mühendisliği alanındaki ihtiyaçlarının giderilmesi amacı ile kurulmuş olan bir şirkettir. 1985 yılından itibaren şirket yabancı ortaklarından ayrılarak %98'i Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na ait olan bir kuruluş haline gelmiştir. Şirket merkezi Ankara'da olmakla birlikte birçok farklı ilde ve yurtdışında ofisleri bulunmaktadır. Havelsan, Savunma ve BT sektörlerinde global çözümler sunan bir bilişim ve sistem şirketidir. Havelsan, C4ISR, Anayurt Güvenliği, Simülasyon ve Eğitim Simülatörleri ve Bilgi Yönetim Sistemleri alanlarında kendini geliştirmiştir. Bu dallardan CN-235 CASA ucakları için pilot uçuş eğitim simülatörü üretmiş ve Türkiye tarihinde bir ilke imza atarak yurtdışına simülatör ihrac etmiştir. Havelsan, genelde askeri yazılım ve siber güvenlik projelerinde yer almakla birlikte son yıllarda birçok e-devlet projesi ile ilgili sorumluluklar almış ve bu sorumluluklarını başarıyla yerine getirmiş ya da getirmeye devam etmektedir.
HAVELSAN bir ilke imza atarak ne tür bir simülatör geliştirmiştir?
8539
{ "answer_start": 719, "text": "pilot uçuş eğitim simülatörü" }
HAVELSAN A.Ş. (adının açılımı: Hava Elektronik Sanayii), 1982 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Yazılım Mühendisliği alanındaki ihtiyaçlarının giderilmesi amacı ile kurulmuş olan bir şirkettir. 1985 yılından itibaren şirket yabancı ortaklarından ayrılarak %98'i Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na ait olan bir kuruluş haline gelmiştir. Şirket merkezi Ankara'da olmakla birlikte birçok farklı ilde ve yurtdışında ofisleri bulunmaktadır. Havelsan, Savunma ve BT sektörlerinde global çözümler sunan bir bilişim ve sistem şirketidir. Havelsan, C4ISR, Anayurt Güvenliği, Simülasyon ve Eğitim Simülatörleri ve Bilgi Yönetim Sistemleri alanlarında kendini geliştirmiştir. Bu dallardan CN-235 CASA ucakları için pilot uçuş eğitim simülatörü üretmiş ve Türkiye tarihinde bir ilke imza atarak yurtdışına simülatör ihrac etmiştir. Havelsan, genelde askeri yazılım ve siber güvenlik projelerinde yer almakla birlikte son yıllarda birçok e-devlet projesi ile ilgili sorumluluklar almış ve bu sorumluluklarını başarıyla yerine getirmiş ya da getirmeye devam etmektedir.
Nusret Hızır hangi yılda doğmuştur?
8540
{ "answer_start": 28, "text": "1899" }
Abdülbaki Nusret Hızır, (d. 1899, İstanbul) - (ö. 8 Mart 1980, İstanbul) Türk eğitimci, akademisyen ve Türkiyenin önde gelen felsefecilerindendir.
Nusret Hızır nerede doğmuştur?
8541
{ "answer_start": 34, "text": "İstanbul" }
Abdülbaki Nusret Hızır, (d. 1899, İstanbul) - (ö. 8 Mart 1980, İstanbul) Türk eğitimci, akademisyen ve Türkiyenin önde gelen felsefecilerindendir.
Nusret Hızır hangi tarihte yaşamını yitirmiştir?
8542
{ "answer_start": 50, "text": "8 Mart 1980" }
Abdülbaki Nusret Hızır, (d. 1899, İstanbul) - (ö. 8 Mart 1980, İstanbul) Türk eğitimci, akademisyen ve Türkiyenin önde gelen felsefecilerindendir.
Nusret Hızır nerede yaşamını yitirmiştir?
8543
{ "answer_start": 34, "text": "İstanbul" }
Abdülbaki Nusret Hızır, (d. 1899, İstanbul) - (ö. 8 Mart 1980, İstanbul) Türk eğitimci, akademisyen ve Türkiyenin önde gelen felsefecilerindendir.
Nusret Hızır 1934'te İstanbul Üniversitesi'nde kime asistanlık yapmıştır?
8544
{ "answer_start": 159, "text": "Hans Reichenbach" }
Nusret Hızır, 1899da İstanbulda doğdu. Almanyada fizik, matematik ve felsefe öğrenimi gördü. 1934te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde Hans Reichenbachın asistanı oldu. 1937-1942 arasında Türk Tarih Kurumunda uzman olarak çalıştı. 1942de dışarıdan doçentlik sınavı vererek Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümünde öğretim üyesi oldu. 1941-1948 arasında Dünya Klasiklerinin çevrilmesinden sorumlu "Tercüme Odası" adlı Kurulda bulundu. 27 Mayıs 1960tan sonra üniversiteden uzaklaştırılan 147 öğretim üyesi arasında o da vardı. 1963te Pariste Yüksek Öğretmen Okulunda (cole Normale Supérieure) felsefe dersleri verdi. 1962de yeniden göreve çağrıldığı Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesindeki derslerini ve Türk Tarih Kurumundaki danışmanlığını, emekliye ayrıldığı 1968 yılına kadar sürdürdü. Daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulunda, Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümünde felsefe ve mantık dersleri verdi. Türkiyede mantık ve bilgi felsefi üzerine kurulu bir felsefe anlayışının yerleşmesinde önemli payı olan Nusret Hızır, 1945te kısa bir süre Ant dergisinde yayımladığı yazılarında faşizmin kaynaklarına ilişkin tezler ileri sürdü. 1949-1950de Yaprak dergisinde çıkan yazılarında ise felsefe kavramlarına açıklık kazandırmaya çalıştı. Erasmus, Leibniz, Nietzsche gibi bazı düşünürlerin yapıtlarını Türkçeye çevirdi. Dergi yazılarının bir bölümünü 1976da Felsefe Yazılarında topladı ve bu yapıtıyla, 1977de Türk Dil Kurumu Deneme Ödülünü aldı. Ölümünden sonra asistanı Füsun Akatlı tarafından derlenen öteki yazıları, Bilimin Işığında Felsefe ve Geride Kalanlar adıyla basıldı. Füsun Akatlının Çağdaş ve Çağcıl bir Rönesans adamıydı dediği Hızır, felsefe, mantık, fizik ve matematik dışında, tarih, dil, müzik ve edebiyat alanlarında da büyük bir birikime sahipti. Nusret Hızır 8 Mart 1980'de İstanbulda öldü.
Nusret Hızır Almanya'da hangi alanlarda öğrenim gördü?
8545
{ "answer_start": 49, "text": "fizik, matematik ve felsefe" }
Nusret Hızır, 1899da İstanbulda doğdu. Almanyada fizik, matematik ve felsefe öğrenimi gördü. 1934te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde Hans Reichenbachın asistanı oldu. 1937-1942 arasında Türk Tarih Kurumunda uzman olarak çalıştı. 1942de dışarıdan doçentlik sınavı vererek Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümünde öğretim üyesi oldu. 1941-1948 arasında Dünya Klasiklerinin çevrilmesinden sorumlu "Tercüme Odası" adlı Kurulda bulundu. 27 Mayıs 1960tan sonra üniversiteden uzaklaştırılan 147 öğretim üyesi arasında o da vardı. 1963te Pariste Yüksek Öğretmen Okulunda (cole Normale Supérieure) felsefe dersleri verdi. 1962de yeniden göreve çağrıldığı Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesindeki derslerini ve Türk Tarih Kurumundaki danışmanlığını, emekliye ayrıldığı 1968 yılına kadar sürdürdü. Daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulunda, Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümünde felsefe ve mantık dersleri verdi. Türkiyede mantık ve bilgi felsefi üzerine kurulu bir felsefe anlayışının yerleşmesinde önemli payı olan Nusret Hızır, 1945te kısa bir süre Ant dergisinde yayımladığı yazılarında faşizmin kaynaklarına ilişkin tezler ileri sürdü. 1949-1950de Yaprak dergisinde çıkan yazılarında ise felsefe kavramlarına açıklık kazandırmaya çalıştı. Erasmus, Leibniz, Nietzsche gibi bazı düşünürlerin yapıtlarını Türkçeye çevirdi. Dergi yazılarının bir bölümünü 1976da Felsefe Yazılarında topladı ve bu yapıtıyla, 1977de Türk Dil Kurumu Deneme Ödülünü aldı. Ölümünden sonra asistanı Füsun Akatlı tarafından derlenen öteki yazıları, Bilimin Işığında Felsefe ve Geride Kalanlar adıyla basıldı. Füsun Akatlının Çağdaş ve Çağcıl bir Rönesans adamıydı dediği Hızır, felsefe, mantık, fizik ve matematik dışında, tarih, dil, müzik ve edebiyat alanlarında da büyük bir birikime sahipti. Nusret Hızır 8 Mart 1980'de İstanbulda öldü.
Nusret Hızır hangi yılda emekli olmuştur?
8546
{ "answer_start": 791, "text": "1968" }
Nusret Hızır, 1899da İstanbulda doğdu. Almanyada fizik, matematik ve felsefe öğrenimi gördü. 1934te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde Hans Reichenbachın asistanı oldu. 1937-1942 arasında Türk Tarih Kurumunda uzman olarak çalıştı. 1942de dışarıdan doçentlik sınavı vererek Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümünde öğretim üyesi oldu. 1941-1948 arasında Dünya Klasiklerinin çevrilmesinden sorumlu "Tercüme Odası" adlı Kurulda bulundu. 27 Mayıs 1960tan sonra üniversiteden uzaklaştırılan 147 öğretim üyesi arasında o da vardı. 1963te Pariste Yüksek Öğretmen Okulunda (cole Normale Supérieure) felsefe dersleri verdi. 1962de yeniden göreve çağrıldığı Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesindeki derslerini ve Türk Tarih Kurumundaki danışmanlığını, emekliye ayrıldığı 1968 yılına kadar sürdürdü. Daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulunda, Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümünde felsefe ve mantık dersleri verdi. Türkiyede mantık ve bilgi felsefi üzerine kurulu bir felsefe anlayışının yerleşmesinde önemli payı olan Nusret Hızır, 1945te kısa bir süre Ant dergisinde yayımladığı yazılarında faşizmin kaynaklarına ilişkin tezler ileri sürdü. 1949-1950de Yaprak dergisinde çıkan yazılarında ise felsefe kavramlarına açıklık kazandırmaya çalıştı. Erasmus, Leibniz, Nietzsche gibi bazı düşünürlerin yapıtlarını Türkçeye çevirdi. Dergi yazılarının bir bölümünü 1976da Felsefe Yazılarında topladı ve bu yapıtıyla, 1977de Türk Dil Kurumu Deneme Ödülünü aldı. Ölümünden sonra asistanı Füsun Akatlı tarafından derlenen öteki yazıları, Bilimin Işığında Felsefe ve Geride Kalanlar adıyla basıldı. Füsun Akatlının Çağdaş ve Çağcıl bir Rönesans adamıydı dediği Hızır, felsefe, mantık, fizik ve matematik dışında, tarih, dil, müzik ve edebiyat alanlarında da büyük bir birikime sahipti. Nusret Hızır 8 Mart 1980'de İstanbulda öldü.
Nusret Hızır hangi düşünürlerin yapıtlarını Türkçe'ye çevirmiştir?
8547
{ "answer_start": 1346, "text": "Erasmus, Leibniz, Nietzsche" }
Nusret Hızır, 1899da İstanbulda doğdu. Almanyada fizik, matematik ve felsefe öğrenimi gördü. 1934te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde Hans Reichenbachın asistanı oldu. 1937-1942 arasında Türk Tarih Kurumunda uzman olarak çalıştı. 1942de dışarıdan doçentlik sınavı vererek Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümünde öğretim üyesi oldu. 1941-1948 arasında Dünya Klasiklerinin çevrilmesinden sorumlu "Tercüme Odası" adlı Kurulda bulundu. 27 Mayıs 1960tan sonra üniversiteden uzaklaştırılan 147 öğretim üyesi arasında o da vardı. 1963te Pariste Yüksek Öğretmen Okulunda (cole Normale Supérieure) felsefe dersleri verdi. 1962de yeniden göreve çağrıldığı Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesindeki derslerini ve Türk Tarih Kurumundaki danışmanlığını, emekliye ayrıldığı 1968 yılına kadar sürdürdü. Daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulunda, Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümünde felsefe ve mantık dersleri verdi. Türkiyede mantık ve bilgi felsefi üzerine kurulu bir felsefe anlayışının yerleşmesinde önemli payı olan Nusret Hızır, 1945te kısa bir süre Ant dergisinde yayımladığı yazılarında faşizmin kaynaklarına ilişkin tezler ileri sürdü. 1949-1950de Yaprak dergisinde çıkan yazılarında ise felsefe kavramlarına açıklık kazandırmaya çalıştı. Erasmus, Leibniz, Nietzsche gibi bazı düşünürlerin yapıtlarını Türkçeye çevirdi. Dergi yazılarının bir bölümünü 1976da Felsefe Yazılarında topladı ve bu yapıtıyla, 1977de Türk Dil Kurumu Deneme Ödülünü aldı. Ölümünden sonra asistanı Füsun Akatlı tarafından derlenen öteki yazıları, Bilimin Işığında Felsefe ve Geride Kalanlar adıyla basıldı. Füsun Akatlının Çağdaş ve Çağcıl bir Rönesans adamıydı dediği Hızır, felsefe, mantık, fizik ve matematik dışında, tarih, dil, müzik ve edebiyat alanlarında da büyük bir birikime sahipti. Nusret Hızır 8 Mart 1980'de İstanbulda öldü.
Nusret Hızır dergi yazılarını toplayıp yayınladığı yapıtının adı nedir?
8548
{ "answer_start": 1465, "text": "Felsefe Yazıları" }
Nusret Hızır, 1899da İstanbulda doğdu. Almanyada fizik, matematik ve felsefe öğrenimi gördü. 1934te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde Hans Reichenbachın asistanı oldu. 1937-1942 arasında Türk Tarih Kurumunda uzman olarak çalıştı. 1942de dışarıdan doçentlik sınavı vererek Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümünde öğretim üyesi oldu. 1941-1948 arasında Dünya Klasiklerinin çevrilmesinden sorumlu "Tercüme Odası" adlı Kurulda bulundu. 27 Mayıs 1960tan sonra üniversiteden uzaklaştırılan 147 öğretim üyesi arasında o da vardı. 1963te Pariste Yüksek Öğretmen Okulunda (cole Normale Supérieure) felsefe dersleri verdi. 1962de yeniden göreve çağrıldığı Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesindeki derslerini ve Türk Tarih Kurumundaki danışmanlığını, emekliye ayrıldığı 1968 yılına kadar sürdürdü. Daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulunda, Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümünde felsefe ve mantık dersleri verdi. Türkiyede mantık ve bilgi felsefi üzerine kurulu bir felsefe anlayışının yerleşmesinde önemli payı olan Nusret Hızır, 1945te kısa bir süre Ant dergisinde yayımladığı yazılarında faşizmin kaynaklarına ilişkin tezler ileri sürdü. 1949-1950de Yaprak dergisinde çıkan yazılarında ise felsefe kavramlarına açıklık kazandırmaya çalıştı. Erasmus, Leibniz, Nietzsche gibi bazı düşünürlerin yapıtlarını Türkçeye çevirdi. Dergi yazılarının bir bölümünü 1976da Felsefe Yazılarında topladı ve bu yapıtıyla, 1977de Türk Dil Kurumu Deneme Ödülünü aldı. Ölümünden sonra asistanı Füsun Akatlı tarafından derlenen öteki yazıları, Bilimin Işığında Felsefe ve Geride Kalanlar adıyla basıldı. Füsun Akatlının Çağdaş ve Çağcıl bir Rönesans adamıydı dediği Hızır, felsefe, mantık, fizik ve matematik dışında, tarih, dil, müzik ve edebiyat alanlarında da büyük bir birikime sahipti. Nusret Hızır 8 Mart 1980'de İstanbulda öldü.
Nusret Hızır Felsefe Yazıları'nı hangi yılda yayınlamıştır?
8549
{ "answer_start": 1458, "text": "1976" }
Nusret Hızır, 1899da İstanbulda doğdu. Almanyada fizik, matematik ve felsefe öğrenimi gördü. 1934te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde Hans Reichenbachın asistanı oldu. 1937-1942 arasında Türk Tarih Kurumunda uzman olarak çalıştı. 1942de dışarıdan doçentlik sınavı vererek Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümünde öğretim üyesi oldu. 1941-1948 arasında Dünya Klasiklerinin çevrilmesinden sorumlu "Tercüme Odası" adlı Kurulda bulundu. 27 Mayıs 1960tan sonra üniversiteden uzaklaştırılan 147 öğretim üyesi arasında o da vardı. 1963te Pariste Yüksek Öğretmen Okulunda (cole Normale Supérieure) felsefe dersleri verdi. 1962de yeniden göreve çağrıldığı Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesindeki derslerini ve Türk Tarih Kurumundaki danışmanlığını, emekliye ayrıldığı 1968 yılına kadar sürdürdü. Daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulunda, Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümünde felsefe ve mantık dersleri verdi. Türkiyede mantık ve bilgi felsefi üzerine kurulu bir felsefe anlayışının yerleşmesinde önemli payı olan Nusret Hızır, 1945te kısa bir süre Ant dergisinde yayımladığı yazılarında faşizmin kaynaklarına ilişkin tezler ileri sürdü. 1949-1950de Yaprak dergisinde çıkan yazılarında ise felsefe kavramlarına açıklık kazandırmaya çalıştı. Erasmus, Leibniz, Nietzsche gibi bazı düşünürlerin yapıtlarını Türkçeye çevirdi. Dergi yazılarının bir bölümünü 1976da Felsefe Yazılarında topladı ve bu yapıtıyla, 1977de Türk Dil Kurumu Deneme Ödülünü aldı. Ölümünden sonra asistanı Füsun Akatlı tarafından derlenen öteki yazıları, Bilimin Işığında Felsefe ve Geride Kalanlar adıyla basıldı. Füsun Akatlının Çağdaş ve Çağcıl bir Rönesans adamıydı dediği Hızır, felsefe, mantık, fizik ve matematik dışında, tarih, dil, müzik ve edebiyat alanlarında da büyük bir birikime sahipti. Nusret Hızır 8 Mart 1980'de İstanbulda öldü.
Nusret Hızır TDK Deneme Ödülü'nü hangi yılda aldı?
8550
{ "answer_start": 1510, "text": "1977" }
Nusret Hızır, 1899da İstanbulda doğdu. Almanyada fizik, matematik ve felsefe öğrenimi gördü. 1934te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde Hans Reichenbachın asistanı oldu. 1937-1942 arasında Türk Tarih Kurumunda uzman olarak çalıştı. 1942de dışarıdan doçentlik sınavı vererek Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümünde öğretim üyesi oldu. 1941-1948 arasında Dünya Klasiklerinin çevrilmesinden sorumlu "Tercüme Odası" adlı Kurulda bulundu. 27 Mayıs 1960tan sonra üniversiteden uzaklaştırılan 147 öğretim üyesi arasında o da vardı. 1963te Pariste Yüksek Öğretmen Okulunda (cole Normale Supérieure) felsefe dersleri verdi. 1962de yeniden göreve çağrıldığı Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesindeki derslerini ve Türk Tarih Kurumundaki danışmanlığını, emekliye ayrıldığı 1968 yılına kadar sürdürdü. Daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulunda, Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümünde felsefe ve mantık dersleri verdi. Türkiyede mantık ve bilgi felsefi üzerine kurulu bir felsefe anlayışının yerleşmesinde önemli payı olan Nusret Hızır, 1945te kısa bir süre Ant dergisinde yayımladığı yazılarında faşizmin kaynaklarına ilişkin tezler ileri sürdü. 1949-1950de Yaprak dergisinde çıkan yazılarında ise felsefe kavramlarına açıklık kazandırmaya çalıştı. Erasmus, Leibniz, Nietzsche gibi bazı düşünürlerin yapıtlarını Türkçeye çevirdi. Dergi yazılarının bir bölümünü 1976da Felsefe Yazılarında topladı ve bu yapıtıyla, 1977de Türk Dil Kurumu Deneme Ödülünü aldı. Ölümünden sonra asistanı Füsun Akatlı tarafından derlenen öteki yazıları, Bilimin Işığında Felsefe ve Geride Kalanlar adıyla basıldı. Füsun Akatlının Çağdaş ve Çağcıl bir Rönesans adamıydı dediği Hızır, felsefe, mantık, fizik ve matematik dışında, tarih, dil, müzik ve edebiyat alanlarında da büyük bir birikime sahipti. Nusret Hızır 8 Mart 1980'de İstanbulda öldü.
Nusret Hızır TDK Deneme Ödülü'nü hangi eseriyle aldı?
8551
{ "answer_start": 1465, "text": "Felsefe Yazıları" }
Nusret Hızır, 1899da İstanbulda doğdu. Almanyada fizik, matematik ve felsefe öğrenimi gördü. 1934te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde Hans Reichenbachın asistanı oldu. 1937-1942 arasında Türk Tarih Kurumunda uzman olarak çalıştı. 1942de dışarıdan doçentlik sınavı vererek Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümünde öğretim üyesi oldu. 1941-1948 arasında Dünya Klasiklerinin çevrilmesinden sorumlu "Tercüme Odası" adlı Kurulda bulundu. 27 Mayıs 1960tan sonra üniversiteden uzaklaştırılan 147 öğretim üyesi arasında o da vardı. 1963te Pariste Yüksek Öğretmen Okulunda (cole Normale Supérieure) felsefe dersleri verdi. 1962de yeniden göreve çağrıldığı Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesindeki derslerini ve Türk Tarih Kurumundaki danışmanlığını, emekliye ayrıldığı 1968 yılına kadar sürdürdü. Daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulunda, Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümünde felsefe ve mantık dersleri verdi. Türkiyede mantık ve bilgi felsefi üzerine kurulu bir felsefe anlayışının yerleşmesinde önemli payı olan Nusret Hızır, 1945te kısa bir süre Ant dergisinde yayımladığı yazılarında faşizmin kaynaklarına ilişkin tezler ileri sürdü. 1949-1950de Yaprak dergisinde çıkan yazılarında ise felsefe kavramlarına açıklık kazandırmaya çalıştı. Erasmus, Leibniz, Nietzsche gibi bazı düşünürlerin yapıtlarını Türkçeye çevirdi. Dergi yazılarının bir bölümünü 1976da Felsefe Yazılarında topladı ve bu yapıtıyla, 1977de Türk Dil Kurumu Deneme Ödülünü aldı. Ölümünden sonra asistanı Füsun Akatlı tarafından derlenen öteki yazıları, Bilimin Işığında Felsefe ve Geride Kalanlar adıyla basıldı. Füsun Akatlının Çağdaş ve Çağcıl bir Rönesans adamıydı dediği Hızır, felsefe, mantık, fizik ve matematik dışında, tarih, dil, müzik ve edebiyat alanlarında da büyük bir birikime sahipti. Nusret Hızır 8 Mart 1980'de İstanbulda öldü.
Tamer Başar hangi tarihte doğmuştur?
8557
{ "answer_start": 16, "text": "19 Ocak 1946" }
Tamer Başar (d. 19 Ocak 1946 - ) Amerika Birleşik Devletleri-İllinois Üniversitesi Urbana Yerleşkesi Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Swanlund Endowed Bölüm Başkanı ve Kontrol sistem mühendisliği profesörü Türk bilim insanı.
Tamer Başar İllinois Üniversitesi'nde hangi bölümün başkanlığını yapmıştır?
8558
{ "answer_start": 101, "text": "Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Swanlund Endowed" }
Tamer Başar (d. 19 Ocak 1946 - ) Amerika Birleşik Devletleri-İllinois Üniversitesi Urbana Yerleşkesi Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Swanlund Endowed Bölüm Başkanı ve Kontrol sistem mühendisliği profesörü Türk bilim insanı.
Tamer Başar hangi yılda Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü'nden mezun olmuştur?
8559
{ "answer_start": 12, "text": "1969" }
Tamer Başar 1969 yılında Boğaziçi Üniversitesi-Elektrik Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldu. Yale Üniversitesi Mühendislik ve Uygulamalı Bilimler Fakültesi'nden 1970, 1971 ve 1972 yıllarında sırasıyla M.S., M.Phil., ve Ph.D. derecelerini almaya hak kazandı.
Tamer Başar yüksek öğrenim ve doktorasını hangi üniversiteden almıştır?
8560
{ "answer_start": 93, "text": "Yale Üniversitesi" }
Tamer Başar 1969 yılında Boğaziçi Üniversitesi-Elektrik Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldu. Yale Üniversitesi Mühendislik ve Uygulamalı Bilimler Fakültesi'nden 1970, 1971 ve 1972 yıllarında sırasıyla M.S., M.Phil., ve Ph.D. derecelerini almaya hak kazandı.
Tamer Başar yüksek öğrenim ve doktorasını hangi fakülteden almıştır?
8561
{ "answer_start": 111, "text": "Mühendislik ve Uygulamalı Bilimler Fakültesi" }
Tamer Başar 1969 yılında Boğaziçi Üniversitesi-Elektrik Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldu. Yale Üniversitesi Mühendislik ve Uygulamalı Bilimler Fakültesi'nden 1970, 1971 ve 1972 yıllarında sırasıyla M.S., M.Phil., ve Ph.D. derecelerini almaya hak kazandı.
Tamer Başar hangi yılda TÜBİTAK ve Boğaziçi Üniversitesi'nden ayrılmıştır?
8562
{ "answer_start": 37, "text": "1980" }
Boğaziçi Üniversitesi ve TÜBİTAK'tan 1980 yılında ayrılan Başar, 1991 yılında 'in yerine İllinois Üniversitesi Urbana Yerleşkesi'ne Denetim Kuramı Profesörü olarak atandı. 2008-09 yılında 'nın başkan yardımcılığını yürüten Tamer Başar, 2010-11 yılında bu konseyin başkanlığına getirildi.
Tamer Başar hangi yılda İllinois Üniversitesi'nde Denetim Kuramı Profesörü olarak atanmıştır?
8563
{ "answer_start": 65, "text": "1991" }
Boğaziçi Üniversitesi ve TÜBİTAK'tan 1980 yılında ayrılan Başar, 1991 yılında 'in yerine İllinois Üniversitesi Urbana Yerleşkesi'ne Denetim Kuramı Profesörü olarak atandı. 2008-09 yılında 'nın başkan yardımcılığını yürüten Tamer Başar, 2010-11 yılında bu konseyin başkanlığına getirildi.
Tamer Başar IEEE Denetim Sistemleri Ödülü'nü hangi yıl almıştır?
8564
{ "answer_start": 82, "text": "2014" }
2006 yılında Richard E. Bellman anısına denetim mirası ödülü kazanan Tamer Başar, 2014 yılında ise IEEE Denetim Sistemleri Ödülü'ne layık görüldü.
Tamer Başar kimin anısına denetim mirası ödülünü kazanmıştır?
8565
{ "answer_start": 13, "text": "Richard E. Bellman" }
2006 yılında Richard E. Bellman anısına denetim mirası ödülü kazanan Tamer Başar, 2014 yılında ise IEEE Denetim Sistemleri Ödülü'ne layık görüldü.
Türkiye'de özgür yazılım topluluğu kaç yılında oluşmaya başlamıştır?
8566
{ "answer_start": 35, "text": "1992" }
Türkiye'de özgür yazılım topluluğu 1992 yılında oluşmaya başlamış 1993 yılında linux@bilkent.edu.tr listesi etrafinda örgütlenmeye başlamış, 1995 yılında ilki düzenlenen "Türkiye'de İnternet" Konferansı'nda ilk kez yüz yüze bir araya gelmiştir. 1995'ten 2000 yılı ortasına kadar Türkiye Linux Kullanıcıları Grubu adı ile bir birlik oluşturan Türk özgür yazılım gönüllüleri, 2000 Mayıs ayında başlatılan girişimler ile bir derneğe kavuşarak, Linux Kullanıcıları Derneği adı ile ilk genel kurullarını Kasım 2001'de gerçekleştirmiştir. LKD Mayıs 2002'de Ankara Üniversitesi'nde 1. Linux ve Özgür Yazılım Şenliğini gerçekleştirilmiştir. Şenlik 2002'den sonra her yıl yinelenmektedir. Türkiye'de bir Linux geleneği oluşunca insanlar Türkiye'ye özgü, gereksinimleri karşılayabilecek bir Linux dağıtımı yapma işine giriştiler. 1998 yılında İTÜ'lü ve Yeditepeli bir öbek öğrencinin "Türkçeleştirilişmiş bir işletim sistemimiz, yazılımlarımız olsun!" düşüncesi ile çıkan Turkuaz Linux tasarısı bu alanda öncülerdendir. Tasarı şu an durdurulmasına karşın ardılları olan tasarılara yol göstermiştir. 2004 Nisan'ında başlayan Truva Linux tasarısı, 2003 yılında TÜBİTAK UEKAE bünyesindeki Pardus tasarısı diğer önemli Linux dağıtımı girişimleridir. Bunlardan en önemlisi halen süren Pardus Linux dağıtımıdır. Şu anda da Türkiye'deki Linux ve özgür yazılım topluluğu varlığını büyüyerek sürdürmektedir.
Türkiye'de İnternet adlı konferansların ilki kaç yılında düzenlenmiştir?
8567
{ "answer_start": 141, "text": "1995" }
Türkiye'de özgür yazılım topluluğu 1992 yılında oluşmaya başlamış 1993 yılında linux@bilkent.edu.tr listesi etrafinda örgütlenmeye başlamış, 1995 yılında ilki düzenlenen "Türkiye'de İnternet" Konferansı'nda ilk kez yüz yüze bir araya gelmiştir. 1995'ten 2000 yılı ortasına kadar Türkiye Linux Kullanıcıları Grubu adı ile bir birlik oluşturan Türk özgür yazılım gönüllüleri, 2000 Mayıs ayında başlatılan girişimler ile bir derneğe kavuşarak, Linux Kullanıcıları Derneği adı ile ilk genel kurullarını Kasım 2001'de gerçekleştirmiştir. LKD Mayıs 2002'de Ankara Üniversitesi'nde 1. Linux ve Özgür Yazılım Şenliğini gerçekleştirilmiştir. Şenlik 2002'den sonra her yıl yinelenmektedir. Türkiye'de bir Linux geleneği oluşunca insanlar Türkiye'ye özgü, gereksinimleri karşılayabilecek bir Linux dağıtımı yapma işine giriştiler. 1998 yılında İTÜ'lü ve Yeditepeli bir öbek öğrencinin "Türkçeleştirilişmiş bir işletim sistemimiz, yazılımlarımız olsun!" düşüncesi ile çıkan Turkuaz Linux tasarısı bu alanda öncülerdendir. Tasarı şu an durdurulmasına karşın ardılları olan tasarılara yol göstermiştir. 2004 Nisan'ında başlayan Truva Linux tasarısı, 2003 yılında TÜBİTAK UEKAE bünyesindeki Pardus tasarısı diğer önemli Linux dağıtımı girişimleridir. Bunlardan en önemlisi halen süren Pardus Linux dağıtımıdır. Şu anda da Türkiye'deki Linux ve özgür yazılım topluluğu varlığını büyüyerek sürdürmektedir.
Türkiye Linux Kullanıcıları Grubu girişimler ile hangi derneği kurmuştur?
8568
{ "answer_start": 441, "text": "Linux Kullanıcıları Derneği" }
Türkiye'de özgür yazılım topluluğu 1992 yılında oluşmaya başlamış 1993 yılında linux@bilkent.edu.tr listesi etrafinda örgütlenmeye başlamış, 1995 yılında ilki düzenlenen "Türkiye'de İnternet" Konferansı'nda ilk kez yüz yüze bir araya gelmiştir. 1995'ten 2000 yılı ortasına kadar Türkiye Linux Kullanıcıları Grubu adı ile bir birlik oluşturan Türk özgür yazılım gönüllüleri, 2000 Mayıs ayında başlatılan girişimler ile bir derneğe kavuşarak, Linux Kullanıcıları Derneği adı ile ilk genel kurullarını Kasım 2001'de gerçekleştirmiştir. LKD Mayıs 2002'de Ankara Üniversitesi'nde 1. Linux ve Özgür Yazılım Şenliğini gerçekleştirilmiştir. Şenlik 2002'den sonra her yıl yinelenmektedir. Türkiye'de bir Linux geleneği oluşunca insanlar Türkiye'ye özgü, gereksinimleri karşılayabilecek bir Linux dağıtımı yapma işine giriştiler. 1998 yılında İTÜ'lü ve Yeditepeli bir öbek öğrencinin "Türkçeleştirilişmiş bir işletim sistemimiz, yazılımlarımız olsun!" düşüncesi ile çıkan Turkuaz Linux tasarısı bu alanda öncülerdendir. Tasarı şu an durdurulmasına karşın ardılları olan tasarılara yol göstermiştir. 2004 Nisan'ında başlayan Truva Linux tasarısı, 2003 yılında TÜBİTAK UEKAE bünyesindeki Pardus tasarısı diğer önemli Linux dağıtımı girişimleridir. Bunlardan en önemlisi halen süren Pardus Linux dağıtımıdır. Şu anda da Türkiye'deki Linux ve özgür yazılım topluluğu varlığını büyüyerek sürdürmektedir.
Linux ve Özgür Yazılım Şenliği ilk hangi yılda gerçekleştirilmiştir?
8569
{ "answer_start": 543, "text": "2002" }
Türkiye'de özgür yazılım topluluğu 1992 yılında oluşmaya başlamış 1993 yılında linux@bilkent.edu.tr listesi etrafinda örgütlenmeye başlamış, 1995 yılında ilki düzenlenen "Türkiye'de İnternet" Konferansı'nda ilk kez yüz yüze bir araya gelmiştir. 1995'ten 2000 yılı ortasına kadar Türkiye Linux Kullanıcıları Grubu adı ile bir birlik oluşturan Türk özgür yazılım gönüllüleri, 2000 Mayıs ayında başlatılan girişimler ile bir derneğe kavuşarak, Linux Kullanıcıları Derneği adı ile ilk genel kurullarını Kasım 2001'de gerçekleştirmiştir. LKD Mayıs 2002'de Ankara Üniversitesi'nde 1. Linux ve Özgür Yazılım Şenliğini gerçekleştirilmiştir. Şenlik 2002'den sonra her yıl yinelenmektedir. Türkiye'de bir Linux geleneği oluşunca insanlar Türkiye'ye özgü, gereksinimleri karşılayabilecek bir Linux dağıtımı yapma işine giriştiler. 1998 yılında İTÜ'lü ve Yeditepeli bir öbek öğrencinin "Türkçeleştirilişmiş bir işletim sistemimiz, yazılımlarımız olsun!" düşüncesi ile çıkan Turkuaz Linux tasarısı bu alanda öncülerdendir. Tasarı şu an durdurulmasına karşın ardılları olan tasarılara yol göstermiştir. 2004 Nisan'ında başlayan Truva Linux tasarısı, 2003 yılında TÜBİTAK UEKAE bünyesindeki Pardus tasarısı diğer önemli Linux dağıtımı girişimleridir. Bunlardan en önemlisi halen süren Pardus Linux dağıtımıdır. Şu anda da Türkiye'deki Linux ve özgür yazılım topluluğu varlığını büyüyerek sürdürmektedir.
Truva Linux hangi yılın hangi ayında geliştirilmeye başlanmıştır?
8570
{ "answer_start": 1092, "text": "2004 Nisan" }
Türkiye'de özgür yazılım topluluğu 1992 yılında oluşmaya başlamış 1993 yılında linux@bilkent.edu.tr listesi etrafinda örgütlenmeye başlamış, 1995 yılında ilki düzenlenen "Türkiye'de İnternet" Konferansı'nda ilk kez yüz yüze bir araya gelmiştir. 1995'ten 2000 yılı ortasına kadar Türkiye Linux Kullanıcıları Grubu adı ile bir birlik oluşturan Türk özgür yazılım gönüllüleri, 2000 Mayıs ayında başlatılan girişimler ile bir derneğe kavuşarak, Linux Kullanıcıları Derneği adı ile ilk genel kurullarını Kasım 2001'de gerçekleştirmiştir. LKD Mayıs 2002'de Ankara Üniversitesi'nde 1. Linux ve Özgür Yazılım Şenliğini gerçekleştirilmiştir. Şenlik 2002'den sonra her yıl yinelenmektedir. Türkiye'de bir Linux geleneği oluşunca insanlar Türkiye'ye özgü, gereksinimleri karşılayabilecek bir Linux dağıtımı yapma işine giriştiler. 1998 yılında İTÜ'lü ve Yeditepeli bir öbek öğrencinin "Türkçeleştirilişmiş bir işletim sistemimiz, yazılımlarımız olsun!" düşüncesi ile çıkan Turkuaz Linux tasarısı bu alanda öncülerdendir. Tasarı şu an durdurulmasına karşın ardılları olan tasarılara yol göstermiştir. 2004 Nisan'ında başlayan Truva Linux tasarısı, 2003 yılında TÜBİTAK UEKAE bünyesindeki Pardus tasarısı diğer önemli Linux dağıtımı girişimleridir. Bunlardan en önemlisi halen süren Pardus Linux dağıtımıdır. Şu anda da Türkiye'deki Linux ve özgür yazılım topluluğu varlığını büyüyerek sürdürmektedir.
Pardus Linux tasarısı hangi yıl geliştirilmeye başlandı?
8571
{ "answer_start": 1139, "text": "2003" }
Türkiye'de özgür yazılım topluluğu 1992 yılında oluşmaya başlamış 1993 yılında linux@bilkent.edu.tr listesi etrafinda örgütlenmeye başlamış, 1995 yılında ilki düzenlenen "Türkiye'de İnternet" Konferansı'nda ilk kez yüz yüze bir araya gelmiştir. 1995'ten 2000 yılı ortasına kadar Türkiye Linux Kullanıcıları Grubu adı ile bir birlik oluşturan Türk özgür yazılım gönüllüleri, 2000 Mayıs ayında başlatılan girişimler ile bir derneğe kavuşarak, Linux Kullanıcıları Derneği adı ile ilk genel kurullarını Kasım 2001'de gerçekleştirmiştir. LKD Mayıs 2002'de Ankara Üniversitesi'nde 1. Linux ve Özgür Yazılım Şenliğini gerçekleştirilmiştir. Şenlik 2002'den sonra her yıl yinelenmektedir. Türkiye'de bir Linux geleneği oluşunca insanlar Türkiye'ye özgü, gereksinimleri karşılayabilecek bir Linux dağıtımı yapma işine giriştiler. 1998 yılında İTÜ'lü ve Yeditepeli bir öbek öğrencinin "Türkçeleştirilişmiş bir işletim sistemimiz, yazılımlarımız olsun!" düşüncesi ile çıkan Turkuaz Linux tasarısı bu alanda öncülerdendir. Tasarı şu an durdurulmasına karşın ardılları olan tasarılara yol göstermiştir. 2004 Nisan'ında başlayan Truva Linux tasarısı, 2003 yılında TÜBİTAK UEKAE bünyesindeki Pardus tasarısı diğer önemli Linux dağıtımı girişimleridir. Bunlardan en önemlisi halen süren Pardus Linux dağıtımıdır. Şu anda da Türkiye'deki Linux ve özgür yazılım topluluğu varlığını büyüyerek sürdürmektedir.
Pardus Linux tasarısı hangi kurum bünyesindedir?
8572
{ "answer_start": 1152, "text": "TÜBİTAK UEKAE" }
Türkiye'de özgür yazılım topluluğu 1992 yılında oluşmaya başlamış 1993 yılında linux@bilkent.edu.tr listesi etrafinda örgütlenmeye başlamış, 1995 yılında ilki düzenlenen "Türkiye'de İnternet" Konferansı'nda ilk kez yüz yüze bir araya gelmiştir. 1995'ten 2000 yılı ortasına kadar Türkiye Linux Kullanıcıları Grubu adı ile bir birlik oluşturan Türk özgür yazılım gönüllüleri, 2000 Mayıs ayında başlatılan girişimler ile bir derneğe kavuşarak, Linux Kullanıcıları Derneği adı ile ilk genel kurullarını Kasım 2001'de gerçekleştirmiştir. LKD Mayıs 2002'de Ankara Üniversitesi'nde 1. Linux ve Özgür Yazılım Şenliğini gerçekleştirilmiştir. Şenlik 2002'den sonra her yıl yinelenmektedir. Türkiye'de bir Linux geleneği oluşunca insanlar Türkiye'ye özgü, gereksinimleri karşılayabilecek bir Linux dağıtımı yapma işine giriştiler. 1998 yılında İTÜ'lü ve Yeditepeli bir öbek öğrencinin "Türkçeleştirilişmiş bir işletim sistemimiz, yazılımlarımız olsun!" düşüncesi ile çıkan Turkuaz Linux tasarısı bu alanda öncülerdendir. Tasarı şu an durdurulmasına karşın ardılları olan tasarılara yol göstermiştir. 2004 Nisan'ında başlayan Truva Linux tasarısı, 2003 yılında TÜBİTAK UEKAE bünyesindeki Pardus tasarısı diğer önemli Linux dağıtımı girişimleridir. Bunlardan en önemlisi halen süren Pardus Linux dağıtımıdır. Şu anda da Türkiye'deki Linux ve özgür yazılım topluluğu varlığını büyüyerek sürdürmektedir.
Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi hangi kuruma bağlı bir enstitü olarak kurulmuştur?
8573
{ "answer_start": 13, "text": "TÜBİTAK" }
1996 yılında TÜBİTAK 'a bağlı bir enstitü olarak kurulan Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi (ULAKBİM); Türkiye'deki tüm akademik kurumları birbirine ve küresel araştırma ağlarına bağlayan Ulusal Akademik Ağ alt yapısını işletmekte ve bu ağ üzerinden yeni ağ servisleri sunarak, bir yandan ağ için araştırma geliştirme yapmakta, diğer yandan araştırmacıların ağı Ar-Ge yapmak için kullanmalarını sağlamaktadır. Ayrıca, Türkiye'deki en zengin bilimsel basılı ve elektronik bilgi kaynaklarına sahip olan Cahit Arf Bilgi Merkezi aracılığı ile ülke çapında yaygın bilgi ve belge erişim hizmetleri sunmaktadır. ULAKBİM kuruluşundan günümüze kadar olan süre içerisinde, bilgi çağında yaşanan hızlı teknolojik değişimler ve gelişmelere ayak uydurarak; temel faaliyet alanları ile ilgili, gerek ağ teknolojilerinde, gerekse elektronik yayıncılıktaki gelişmeleri gününün koşullarına uygun olarak yakından izlemekte ve kendini devamlı olarak yenilemektedir. Buna göre ULAKBİM; "ulusal hizmet" anlayışı çerçevesinde, eğitim ve araştırma ağ altyapısının yüksek hızlı yurt içi ve yurt dışı bağlantıları üzerinden sunduğu hizmetlerle, misyonu doğrultusunda Türkiye'deki eğitim ve araştırma kapasitesini artırmak ve bilgi hizmetlerini ulusal ölçekte yaygınlaştırmak amacıyla günün koşullarına uygun olarak geliştirmeyi hedeflemektedir.
ULAKNET'i yaklaşık kaç öğretim görevlisi kullanmaktadır?
8574
{ "answer_start": 480, "text": "111.000" }
ULAKNET; Türkiye'deki tüm üniversiteler ile bunların fakülte ve diğer alt birimleri, TÜBİTAK birimleri, Askeri Okullar, Harp Akademileri ve Polis Akademisi, Türk Tarih Kurumu, Milli Kütüphane, YÖK, ÖSYM, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Ar-Ge birimlerinden oluşan toplam 176 birime Superonline'dan kiralanan frame relay, ATM, Metro Ethernet, G.SHDSL ve kiralık hatlar kullanılarak ücretsiz hizmet sağlamaktadır. Bu hizmetten bu uçlarda bulunan yaklaşık 111.000 öğretim görevlisi, araştırmacı ve 2.500.000'un üzerinde üniversite öğrencisi yararlanmaktadır.
ULAKNET'i yaklaşık kaç üniversite öğrencisi kullanmaktadır?
8575
{ "answer_start": 522, "text": "2.500.000" }
ULAKNET; Türkiye'deki tüm üniversiteler ile bunların fakülte ve diğer alt birimleri, TÜBİTAK birimleri, Askeri Okullar, Harp Akademileri ve Polis Akademisi, Türk Tarih Kurumu, Milli Kütüphane, YÖK, ÖSYM, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Ar-Ge birimlerinden oluşan toplam 176 birime Superonline'dan kiralanan frame relay, ATM, Metro Ethernet, G.SHDSL ve kiralık hatlar kullanılarak ücretsiz hizmet sağlamaktadır. Bu hizmetten bu uçlarda bulunan yaklaşık 111.000 öğretim görevlisi, araştırmacı ve 2.500.000'un üzerinde üniversite öğrencisi yararlanmaktadır.
Abdurrahman es-Sufî hangi ay ve yılda doğmuştur?
8576
{ "answer_start": 35, "text": "Aralık 903" }
Abdurrahman es-Sufî (Farsça: , d. Aralık 903 ö. 25 Mayıs 986), 10. yüzyılda yaşamış Farisi gökbilimci. Ayrıca Abdülrahman Ebu el-Hüseyin, Abdülrahman Sufi, Abdurrahman Sufi ve batı dünyasında 'Azophi' olarak da bilinir; Ay krateri Azophi ve küçük gezegen 12621 Alsufi onun adına isimlendirilmiştir.
Abdurrahman es-Sufî ne zaman ölmüştür?
8577
{ "answer_start": 50, "text": "25 Mayıs 986" }
Abdurrahman es-Sufî (Farsça: , d. Aralık 903 ö. 25 Mayıs 986), 10. yüzyılda yaşamış Farisi gökbilimci. Ayrıca Abdülrahman Ebu el-Hüseyin, Abdülrahman Sufi, Abdurrahman Sufi ve batı dünyasında 'Azophi' olarak da bilinir; Ay krateri Azophi ve küçük gezegen 12621 Alsufi onun adına isimlendirilmiştir.
Abdurrahman es-Sufî batıda kim olarak da bilinir?
8578
{ "answer_start": 195, "text": "Azophi" }
Abdurrahman es-Sufî (Farsça: , d. Aralık 903 ö. 25 Mayıs 986), 10. yüzyılda yaşamış Farisi gökbilimci. Ayrıca Abdülrahman Ebu el-Hüseyin, Abdülrahman Sufi, Abdurrahman Sufi ve batı dünyasında 'Azophi' olarak da bilinir; Ay krateri Azophi ve küçük gezegen 12621 Alsufi onun adına isimlendirilmiştir.
Abdurrahman es-Sufî kaçıncı yüzyılda yaşamıştır?
8579
{ "answer_start": 65, "text": "10." }
Abdurrahman es-Sufî (Farsça: , d. Aralık 903 ö. 25 Mayıs 986), 10. yüzyılda yaşamış Farisi gökbilimci. Ayrıca Abdülrahman Ebu el-Hüseyin, Abdülrahman Sufi, Abdurrahman Sufi ve batı dünyasında 'Azophi' olarak da bilinir; Ay krateri Azophi ve küçük gezegen 12621 Alsufi onun adına isimlendirilmiştir.
Abdurrahman es-Sufî için bir gezegene hangi ad verilmiştir?
8580
{ "answer_start": 257, "text": "12621 Alsufi" }
Abdurrahman es-Sufî (Farsça: , d. Aralık 903 ö. 25 Mayıs 986), 10. yüzyılda yaşamış Farisi gökbilimci. Ayrıca Abdülrahman Ebu el-Hüseyin, Abdülrahman Sufi, Abdurrahman Sufi ve batı dünyasında 'Azophi' olarak da bilinir; Ay krateri Azophi ve küçük gezegen 12621 Alsufi onun adına isimlendirilmiştir.
Abdurrahman es-Sufî'ye ithafen bir ay kraterine hangi ismi verilmiştir?
8581
{ "answer_start": 195, "text": "Azophi" }
Abdurrahman es-Sufî (Farsça: , d. Aralık 903 ö. 25 Mayıs 986), 10. yüzyılda yaşamış Farisi gökbilimci. Ayrıca Abdülrahman Ebu el-Hüseyin, Abdülrahman Sufi, Abdurrahman Sufi ve batı dünyasında 'Azophi' olarak da bilinir; Ay krateri Azophi ve küçük gezegen 12621 Alsufi onun adına isimlendirilmiştir.
Abdurrahman es-Sufî hazırladığı yıldız kataloğunda kaç takım yıldızının bilgileri vardır?
8582
{ "answer_start": 220, "text": "kırk sekiz" }
Abdurrahman es-Sufî, 903'te İran'ın Rey şehrinde doğdu. İran İsfahan'da Emir Adud ad-Daula'nın sarayında yaşamış, Batlamyus'un Almagest'inden yararlanarak hazırlamış olduğu yıldız kataloğu ile tanınmıştır. Bu katalogda, kırk sekiz yıldız takımında bulunan yıldızları tanıtıp bunların gökyüzündeki konum ve parlaklıkları bildirdikten sonra, Almagest'te geçen yıldız isimlerinin Arapça karşılıkları vererek, bu konuda Arapça'daki önemli bir boşluğu doldurmuştur. Abdurrahman el-Sufi'nin önerdiği terimler, daha sonra doğulu ve batılı gökbilimciler tarafından kullanılmış ve bunlardan 94 tanesi modern gökbilim literatürüne girmiştir. Batı dillerinde adı, farklı telaffuzların bir sonucu olarak 'Azophi', 'İlbermosofim', 'Jeber Mosphim' ve 'Abuhassin' gibi çeşitli şekillerde yer almaktadır. Abdurrahman el-Sufi'nin gök cisimlerinin uzaklığını ölçmek için kullandığı rumh 14B Andromedae ve Pegasi'nin uzaklığı; zira' 1 /6 rumh ZB 20; şibr 113 zira'; esba 1/32 zira' gibi birimler, uzaklıkların belirlenmesinde çok sağlıklı bir şekilde kullanılmıştır. Abdurrahman el-Sufi, her yıldız takımının bir defa gökyüzünde görüldüğü, bir defa da gök küresinde görüleceği tarzda resmini çizmiş, daha sonra her yıldızın boylam, enlem, büyüklük ve rengini vererek yıldız kümelerine göre bir cetvel katalog meydana getirmiştir. Bu yıldız cetvelinin başlangıcı, İskender takviminin 1276 yılının ilk günüdür Hicri 20 Ramazan 353 Miladi Takvim 30 Eylül 964. Boylamları, Batlamyus'un bulduğu boylamlara 66 yıl için 1 derece olmak üzere, toplam 42 derece 41 dakikalık bir sabit miktar ekleyerek bulmuştur. Hâlbuki Halife Me'mün zamanında "zicü'l-mümtehan'ın hazırlanmasında kullanılan Batlamyus'un cetveli, Menelaos'un verdiği değerlere 100 yıl için 1 derece eklenerek düzenlenmişti. Batlamyus'la başlayan kozmografik haritalar hazırlama geleneğinin Abdurrahman el-Sufi'den geçerek çağımıza kadar ulaştığı kabul edilmektedir. Abdurrahman el-Sufi'nin astronomi aletlerinin ve enstrümantal tekniklerin geliştirilmesinde de önemli yardımları olmuştur. İbnü'l-Kıfti, 1043 tarihinde, onun tarafından yapıldığı rivayet edilen üç bin dirhem (10 kg kadar) ağırlığında gümüş bir gök küresinin Kahire'de bulunduğunu kaydetmektedir. 0 yaptığı düzenlemelerle usturlapların ölçme hassasiyetini de arttırmıştır. Biruni, Abdurrahman el-Sufi'nin 123,5 cm çaplı bir halka kullanarak ekliptiğin eğimini ölçtüğünü, İbn Yunus ise bu eğimi 23B 33' 45" olarak bulduğunu ve onun geometrik ispatlar alanında da büyük bir bilgin olduğunu kaydetmektedir. Abdurrahman el-Sufi'nin birçok Batılı astronoma tesir ettiği bilinmektedir. 13. yüzyılda Castilla-Leon Kralı X. Alfonso'nun hazırlattığı Libros dei Saber de Astronomia (astronomi bilgisi kitabı) adlı dört kitaptan oluşan İspanyolca ansiklopedi, onun Kitabü Suveri'l-kevakibi's-sabite'siyle diğer müslüman astronomi bilginlerinin eserlerinden alınan bilgilere dayanılarak hazırlanmıştır. Abdurrahman el-Sufi'nin bu eseri, Libros dei Saber de Astrorzomia'da, Libros de los Estrellas (yıldızlar kitabı) başlığı altında ve yalnız tercüme edenlerin adıyla yayımlanmıştır. 16. yüzyıla ait Codices Latini Catinenses adlı astronomi ve astroloji katalogu da onun eserlerinden hareket edilerek kaleme alınmıştır. 15. ve 16. yüzyıllarda Viyana ve Nürnberg'deki ilim çevrelerinin de ondan faydalandıkları bilinmektedir. Ayın bir krateri onun adıyla anılmaktadır. Abdurrahman es-Sufi, gökbilimsel aletlerin geliştirilmesinde de önemli hizmetlerde bulunmuştur. Güneş'in yüksekliğini ölçmekte kullanılan usturlapların ölçme duyarlılığını arttırmış ve 10 kg ağırlığında gümüşten bir gök küresi yapmıştır. Ayrıca, 123.5 cm çaplı bir halka kullanarak ekliptiğin eğimini 23 33 45 olarak belirlediği bilinmektedir.
Abdurrahman es-Sufî'nin kullandığı ve önerdiği terimlerin kaçı gökbilim literatürüne girmiştir?
8583
{ "answer_start": 582, "text": "94" }
Abdurrahman es-Sufî, 903'te İran'ın Rey şehrinde doğdu. İran İsfahan'da Emir Adud ad-Daula'nın sarayında yaşamış, Batlamyus'un Almagest'inden yararlanarak hazırlamış olduğu yıldız kataloğu ile tanınmıştır. Bu katalogda, kırk sekiz yıldız takımında bulunan yıldızları tanıtıp bunların gökyüzündeki konum ve parlaklıkları bildirdikten sonra, Almagest'te geçen yıldız isimlerinin Arapça karşılıkları vererek, bu konuda Arapça'daki önemli bir boşluğu doldurmuştur. Abdurrahman el-Sufi'nin önerdiği terimler, daha sonra doğulu ve batılı gökbilimciler tarafından kullanılmış ve bunlardan 94 tanesi modern gökbilim literatürüne girmiştir. Batı dillerinde adı, farklı telaffuzların bir sonucu olarak 'Azophi', 'İlbermosofim', 'Jeber Mosphim' ve 'Abuhassin' gibi çeşitli şekillerde yer almaktadır. Abdurrahman el-Sufi'nin gök cisimlerinin uzaklığını ölçmek için kullandığı rumh 14B Andromedae ve Pegasi'nin uzaklığı; zira' 1 /6 rumh ZB 20; şibr 113 zira'; esba 1/32 zira' gibi birimler, uzaklıkların belirlenmesinde çok sağlıklı bir şekilde kullanılmıştır. Abdurrahman el-Sufi, her yıldız takımının bir defa gökyüzünde görüldüğü, bir defa da gök küresinde görüleceği tarzda resmini çizmiş, daha sonra her yıldızın boylam, enlem, büyüklük ve rengini vererek yıldız kümelerine göre bir cetvel katalog meydana getirmiştir. Bu yıldız cetvelinin başlangıcı, İskender takviminin 1276 yılının ilk günüdür Hicri 20 Ramazan 353 Miladi Takvim 30 Eylül 964. Boylamları, Batlamyus'un bulduğu boylamlara 66 yıl için 1 derece olmak üzere, toplam 42 derece 41 dakikalık bir sabit miktar ekleyerek bulmuştur. Hâlbuki Halife Me'mün zamanında "zicü'l-mümtehan'ın hazırlanmasında kullanılan Batlamyus'un cetveli, Menelaos'un verdiği değerlere 100 yıl için 1 derece eklenerek düzenlenmişti. Batlamyus'la başlayan kozmografik haritalar hazırlama geleneğinin Abdurrahman el-Sufi'den geçerek çağımıza kadar ulaştığı kabul edilmektedir. Abdurrahman el-Sufi'nin astronomi aletlerinin ve enstrümantal tekniklerin geliştirilmesinde de önemli yardımları olmuştur. İbnü'l-Kıfti, 1043 tarihinde, onun tarafından yapıldığı rivayet edilen üç bin dirhem (10 kg kadar) ağırlığında gümüş bir gök küresinin Kahire'de bulunduğunu kaydetmektedir. 0 yaptığı düzenlemelerle usturlapların ölçme hassasiyetini de arttırmıştır. Biruni, Abdurrahman el-Sufi'nin 123,5 cm çaplı bir halka kullanarak ekliptiğin eğimini ölçtüğünü, İbn Yunus ise bu eğimi 23B 33' 45" olarak bulduğunu ve onun geometrik ispatlar alanında da büyük bir bilgin olduğunu kaydetmektedir. Abdurrahman el-Sufi'nin birçok Batılı astronoma tesir ettiği bilinmektedir. 13. yüzyılda Castilla-Leon Kralı X. Alfonso'nun hazırlattığı Libros dei Saber de Astronomia (astronomi bilgisi kitabı) adlı dört kitaptan oluşan İspanyolca ansiklopedi, onun Kitabü Suveri'l-kevakibi's-sabite'siyle diğer müslüman astronomi bilginlerinin eserlerinden alınan bilgilere dayanılarak hazırlanmıştır. Abdurrahman el-Sufi'nin bu eseri, Libros dei Saber de Astrorzomia'da, Libros de los Estrellas (yıldızlar kitabı) başlığı altında ve yalnız tercüme edenlerin adıyla yayımlanmıştır. 16. yüzyıla ait Codices Latini Catinenses adlı astronomi ve astroloji katalogu da onun eserlerinden hareket edilerek kaleme alınmıştır. 15. ve 16. yüzyıllarda Viyana ve Nürnberg'deki ilim çevrelerinin de ondan faydalandıkları bilinmektedir. Ayın bir krateri onun adıyla anılmaktadır. Abdurrahman es-Sufi, gökbilimsel aletlerin geliştirilmesinde de önemli hizmetlerde bulunmuştur. Güneş'in yüksekliğini ölçmekte kullanılan usturlapların ölçme duyarlılığını arttırmış ve 10 kg ağırlığında gümüşten bir gök küresi yapmıştır. Ayrıca, 123.5 cm çaplı bir halka kullanarak ekliptiğin eğimini 23 33 45 olarak belirlediği bilinmektedir.
Abdurrahman es-Sufî yıldız kataloğunu hangi tarihte oluşturmaya başlamıştır?
8584
{ "answer_start": 1429, "text": "30 Eylül 964" }
Abdurrahman es-Sufî, 903'te İran'ın Rey şehrinde doğdu. İran İsfahan'da Emir Adud ad-Daula'nın sarayında yaşamış, Batlamyus'un Almagest'inden yararlanarak hazırlamış olduğu yıldız kataloğu ile tanınmıştır. Bu katalogda, kırk sekiz yıldız takımında bulunan yıldızları tanıtıp bunların gökyüzündeki konum ve parlaklıkları bildirdikten sonra, Almagest'te geçen yıldız isimlerinin Arapça karşılıkları vererek, bu konuda Arapça'daki önemli bir boşluğu doldurmuştur. Abdurrahman el-Sufi'nin önerdiği terimler, daha sonra doğulu ve batılı gökbilimciler tarafından kullanılmış ve bunlardan 94 tanesi modern gökbilim literatürüne girmiştir. Batı dillerinde adı, farklı telaffuzların bir sonucu olarak 'Azophi', 'İlbermosofim', 'Jeber Mosphim' ve 'Abuhassin' gibi çeşitli şekillerde yer almaktadır. Abdurrahman el-Sufi'nin gök cisimlerinin uzaklığını ölçmek için kullandığı rumh 14B Andromedae ve Pegasi'nin uzaklığı; zira' 1 /6 rumh ZB 20; şibr 113 zira'; esba 1/32 zira' gibi birimler, uzaklıkların belirlenmesinde çok sağlıklı bir şekilde kullanılmıştır. Abdurrahman el-Sufi, her yıldız takımının bir defa gökyüzünde görüldüğü, bir defa da gök küresinde görüleceği tarzda resmini çizmiş, daha sonra her yıldızın boylam, enlem, büyüklük ve rengini vererek yıldız kümelerine göre bir cetvel katalog meydana getirmiştir. Bu yıldız cetvelinin başlangıcı, İskender takviminin 1276 yılının ilk günüdür Hicri 20 Ramazan 353 Miladi Takvim 30 Eylül 964. Boylamları, Batlamyus'un bulduğu boylamlara 66 yıl için 1 derece olmak üzere, toplam 42 derece 41 dakikalık bir sabit miktar ekleyerek bulmuştur. Hâlbuki Halife Me'mün zamanında "zicü'l-mümtehan'ın hazırlanmasında kullanılan Batlamyus'un cetveli, Menelaos'un verdiği değerlere 100 yıl için 1 derece eklenerek düzenlenmişti. Batlamyus'la başlayan kozmografik haritalar hazırlama geleneğinin Abdurrahman el-Sufi'den geçerek çağımıza kadar ulaştığı kabul edilmektedir. Abdurrahman el-Sufi'nin astronomi aletlerinin ve enstrümantal tekniklerin geliştirilmesinde de önemli yardımları olmuştur. İbnü'l-Kıfti, 1043 tarihinde, onun tarafından yapıldığı rivayet edilen üç bin dirhem (10 kg kadar) ağırlığında gümüş bir gök küresinin Kahire'de bulunduğunu kaydetmektedir. 0 yaptığı düzenlemelerle usturlapların ölçme hassasiyetini de arttırmıştır. Biruni, Abdurrahman el-Sufi'nin 123,5 cm çaplı bir halka kullanarak ekliptiğin eğimini ölçtüğünü, İbn Yunus ise bu eğimi 23B 33' 45" olarak bulduğunu ve onun geometrik ispatlar alanında da büyük bir bilgin olduğunu kaydetmektedir. Abdurrahman el-Sufi'nin birçok Batılı astronoma tesir ettiği bilinmektedir. 13. yüzyılda Castilla-Leon Kralı X. Alfonso'nun hazırlattığı Libros dei Saber de Astronomia (astronomi bilgisi kitabı) adlı dört kitaptan oluşan İspanyolca ansiklopedi, onun Kitabü Suveri'l-kevakibi's-sabite'siyle diğer müslüman astronomi bilginlerinin eserlerinden alınan bilgilere dayanılarak hazırlanmıştır. Abdurrahman el-Sufi'nin bu eseri, Libros dei Saber de Astrorzomia'da, Libros de los Estrellas (yıldızlar kitabı) başlığı altında ve yalnız tercüme edenlerin adıyla yayımlanmıştır. 16. yüzyıla ait Codices Latini Catinenses adlı astronomi ve astroloji katalogu da onun eserlerinden hareket edilerek kaleme alınmıştır. 15. ve 16. yüzyıllarda Viyana ve Nürnberg'deki ilim çevrelerinin de ondan faydalandıkları bilinmektedir. Ayın bir krateri onun adıyla anılmaktadır. Abdurrahman es-Sufi, gökbilimsel aletlerin geliştirilmesinde de önemli hizmetlerde bulunmuştur. Güneş'in yüksekliğini ölçmekte kullanılan usturlapların ölçme duyarlılığını arttırmış ve 10 kg ağırlığında gümüşten bir gök küresi yapmıştır. Ayrıca, 123.5 cm çaplı bir halka kullanarak ekliptiğin eğimini 23 33 45 olarak belirlediği bilinmektedir.
Abdurrahman es-Sufî hazırladığı yıldız kataloğunda yıldızların hangi bilgilerini vermiştir?
8585
{ "answer_start": 297, "text": "konum ve parlaklıkları" }
Abdurrahman es-Sufî, 903'te İran'ın Rey şehrinde doğdu. İran İsfahan'da Emir Adud ad-Daula'nın sarayında yaşamış, Batlamyus'un Almagest'inden yararlanarak hazırlamış olduğu yıldız kataloğu ile tanınmıştır. Bu katalogda, kırk sekiz yıldız takımında bulunan yıldızları tanıtıp bunların gökyüzündeki konum ve parlaklıkları bildirdikten sonra, Almagest'te geçen yıldız isimlerinin Arapça karşılıkları vererek, bu konuda Arapça'daki önemli bir boşluğu doldurmuştur. Abdurrahman el-Sufi'nin önerdiği terimler, daha sonra doğulu ve batılı gökbilimciler tarafından kullanılmış ve bunlardan 94 tanesi modern gökbilim literatürüne girmiştir. Batı dillerinde adı, farklı telaffuzların bir sonucu olarak 'Azophi', 'İlbermosofim', 'Jeber Mosphim' ve 'Abuhassin' gibi çeşitli şekillerde yer almaktadır. Abdurrahman el-Sufi'nin gök cisimlerinin uzaklığını ölçmek için kullandığı rumh 14B Andromedae ve Pegasi'nin uzaklığı; zira' 1 /6 rumh ZB 20; şibr 113 zira'; esba 1/32 zira' gibi birimler, uzaklıkların belirlenmesinde çok sağlıklı bir şekilde kullanılmıştır. Abdurrahman el-Sufi, her yıldız takımının bir defa gökyüzünde görüldüğü, bir defa da gök küresinde görüleceği tarzda resmini çizmiş, daha sonra her yıldızın boylam, enlem, büyüklük ve rengini vererek yıldız kümelerine göre bir cetvel katalog meydana getirmiştir. Bu yıldız cetvelinin başlangıcı, İskender takviminin 1276 yılının ilk günüdür Hicri 20 Ramazan 353 Miladi Takvim 30 Eylül 964. Boylamları, Batlamyus'un bulduğu boylamlara 66 yıl için 1 derece olmak üzere, toplam 42 derece 41 dakikalık bir sabit miktar ekleyerek bulmuştur. Hâlbuki Halife Me'mün zamanında "zicü'l-mümtehan'ın hazırlanmasında kullanılan Batlamyus'un cetveli, Menelaos'un verdiği değerlere 100 yıl için 1 derece eklenerek düzenlenmişti. Batlamyus'la başlayan kozmografik haritalar hazırlama geleneğinin Abdurrahman el-Sufi'den geçerek çağımıza kadar ulaştığı kabul edilmektedir. Abdurrahman el-Sufi'nin astronomi aletlerinin ve enstrümantal tekniklerin geliştirilmesinde de önemli yardımları olmuştur. İbnü'l-Kıfti, 1043 tarihinde, onun tarafından yapıldığı rivayet edilen üç bin dirhem (10 kg kadar) ağırlığında gümüş bir gök küresinin Kahire'de bulunduğunu kaydetmektedir. 0 yaptığı düzenlemelerle usturlapların ölçme hassasiyetini de arttırmıştır. Biruni, Abdurrahman el-Sufi'nin 123,5 cm çaplı bir halka kullanarak ekliptiğin eğimini ölçtüğünü, İbn Yunus ise bu eğimi 23B 33' 45" olarak bulduğunu ve onun geometrik ispatlar alanında da büyük bir bilgin olduğunu kaydetmektedir. Abdurrahman el-Sufi'nin birçok Batılı astronoma tesir ettiği bilinmektedir. 13. yüzyılda Castilla-Leon Kralı X. Alfonso'nun hazırlattığı Libros dei Saber de Astronomia (astronomi bilgisi kitabı) adlı dört kitaptan oluşan İspanyolca ansiklopedi, onun Kitabü Suveri'l-kevakibi's-sabite'siyle diğer müslüman astronomi bilginlerinin eserlerinden alınan bilgilere dayanılarak hazırlanmıştır. Abdurrahman el-Sufi'nin bu eseri, Libros dei Saber de Astrorzomia'da, Libros de los Estrellas (yıldızlar kitabı) başlığı altında ve yalnız tercüme edenlerin adıyla yayımlanmıştır. 16. yüzyıla ait Codices Latini Catinenses adlı astronomi ve astroloji katalogu da onun eserlerinden hareket edilerek kaleme alınmıştır. 15. ve 16. yüzyıllarda Viyana ve Nürnberg'deki ilim çevrelerinin de ondan faydalandıkları bilinmektedir. Ayın bir krateri onun adıyla anılmaktadır. Abdurrahman es-Sufi, gökbilimsel aletlerin geliştirilmesinde de önemli hizmetlerde bulunmuştur. Güneş'in yüksekliğini ölçmekte kullanılan usturlapların ölçme duyarlılığını arttırmış ve 10 kg ağırlığında gümüşten bir gök küresi yapmıştır. Ayrıca, 123.5 cm çaplı bir halka kullanarak ekliptiğin eğimini 23 33 45 olarak belirlediği bilinmektedir.
Abdurrahman es-Sufî hazırladığı yıldız kataloğunda Almagest'teki yıldız isimlerinin hangi dildeki karşılıklarını vermiştir?
8586
{ "answer_start": 377, "text": "Arapça" }
Abdurrahman es-Sufî, 903'te İran'ın Rey şehrinde doğdu. İran İsfahan'da Emir Adud ad-Daula'nın sarayında yaşamış, Batlamyus'un Almagest'inden yararlanarak hazırlamış olduğu yıldız kataloğu ile tanınmıştır. Bu katalogda, kırk sekiz yıldız takımında bulunan yıldızları tanıtıp bunların gökyüzündeki konum ve parlaklıkları bildirdikten sonra, Almagest'te geçen yıldız isimlerinin Arapça karşılıkları vererek, bu konuda Arapça'daki önemli bir boşluğu doldurmuştur. Abdurrahman el-Sufi'nin önerdiği terimler, daha sonra doğulu ve batılı gökbilimciler tarafından kullanılmış ve bunlardan 94 tanesi modern gökbilim literatürüne girmiştir. Batı dillerinde adı, farklı telaffuzların bir sonucu olarak 'Azophi', 'İlbermosofim', 'Jeber Mosphim' ve 'Abuhassin' gibi çeşitli şekillerde yer almaktadır. Abdurrahman el-Sufi'nin gök cisimlerinin uzaklığını ölçmek için kullandığı rumh 14B Andromedae ve Pegasi'nin uzaklığı; zira' 1 /6 rumh ZB 20; şibr 113 zira'; esba 1/32 zira' gibi birimler, uzaklıkların belirlenmesinde çok sağlıklı bir şekilde kullanılmıştır. Abdurrahman el-Sufi, her yıldız takımının bir defa gökyüzünde görüldüğü, bir defa da gök küresinde görüleceği tarzda resmini çizmiş, daha sonra her yıldızın boylam, enlem, büyüklük ve rengini vererek yıldız kümelerine göre bir cetvel katalog meydana getirmiştir. Bu yıldız cetvelinin başlangıcı, İskender takviminin 1276 yılının ilk günüdür Hicri 20 Ramazan 353 Miladi Takvim 30 Eylül 964. Boylamları, Batlamyus'un bulduğu boylamlara 66 yıl için 1 derece olmak üzere, toplam 42 derece 41 dakikalık bir sabit miktar ekleyerek bulmuştur. Hâlbuki Halife Me'mün zamanında "zicü'l-mümtehan'ın hazırlanmasında kullanılan Batlamyus'un cetveli, Menelaos'un verdiği değerlere 100 yıl için 1 derece eklenerek düzenlenmişti. Batlamyus'la başlayan kozmografik haritalar hazırlama geleneğinin Abdurrahman el-Sufi'den geçerek çağımıza kadar ulaştığı kabul edilmektedir. Abdurrahman el-Sufi'nin astronomi aletlerinin ve enstrümantal tekniklerin geliştirilmesinde de önemli yardımları olmuştur. İbnü'l-Kıfti, 1043 tarihinde, onun tarafından yapıldığı rivayet edilen üç bin dirhem (10 kg kadar) ağırlığında gümüş bir gök küresinin Kahire'de bulunduğunu kaydetmektedir. 0 yaptığı düzenlemelerle usturlapların ölçme hassasiyetini de arttırmıştır. Biruni, Abdurrahman el-Sufi'nin 123,5 cm çaplı bir halka kullanarak ekliptiğin eğimini ölçtüğünü, İbn Yunus ise bu eğimi 23B 33' 45" olarak bulduğunu ve onun geometrik ispatlar alanında da büyük bir bilgin olduğunu kaydetmektedir. Abdurrahman el-Sufi'nin birçok Batılı astronoma tesir ettiği bilinmektedir. 13. yüzyılda Castilla-Leon Kralı X. Alfonso'nun hazırlattığı Libros dei Saber de Astronomia (astronomi bilgisi kitabı) adlı dört kitaptan oluşan İspanyolca ansiklopedi, onun Kitabü Suveri'l-kevakibi's-sabite'siyle diğer müslüman astronomi bilginlerinin eserlerinden alınan bilgilere dayanılarak hazırlanmıştır. Abdurrahman el-Sufi'nin bu eseri, Libros dei Saber de Astrorzomia'da, Libros de los Estrellas (yıldızlar kitabı) başlığı altında ve yalnız tercüme edenlerin adıyla yayımlanmıştır. 16. yüzyıla ait Codices Latini Catinenses adlı astronomi ve astroloji katalogu da onun eserlerinden hareket edilerek kaleme alınmıştır. 15. ve 16. yüzyıllarda Viyana ve Nürnberg'deki ilim çevrelerinin de ondan faydalandıkları bilinmektedir. Ayın bir krateri onun adıyla anılmaktadır. Abdurrahman es-Sufi, gökbilimsel aletlerin geliştirilmesinde de önemli hizmetlerde bulunmuştur. Güneş'in yüksekliğini ölçmekte kullanılan usturlapların ölçme duyarlılığını arttırmış ve 10 kg ağırlığında gümüşten bir gök küresi yapmıştır. Ayrıca, 123.5 cm çaplı bir halka kullanarak ekliptiğin eğimini 23 33 45 olarak belirlediği bilinmektedir.
Abdurrahman es-Sufî İran İsfahan'da kimin sarayında yaşamıştır?
8587
{ "answer_start": 72, "text": "Emir Adud ad-Daula" }
Abdurrahman es-Sufî, 903'te İran'ın Rey şehrinde doğdu. İran İsfahan'da Emir Adud ad-Daula'nın sarayında yaşamış, Batlamyus'un Almagest'inden yararlanarak hazırlamış olduğu yıldız kataloğu ile tanınmıştır. Bu katalogda, kırk sekiz yıldız takımında bulunan yıldızları tanıtıp bunların gökyüzündeki konum ve parlaklıkları bildirdikten sonra, Almagest'te geçen yıldız isimlerinin Arapça karşılıkları vererek, bu konuda Arapça'daki önemli bir boşluğu doldurmuştur. Abdurrahman el-Sufi'nin önerdiği terimler, daha sonra doğulu ve batılı gökbilimciler tarafından kullanılmış ve bunlardan 94 tanesi modern gökbilim literatürüne girmiştir. Batı dillerinde adı, farklı telaffuzların bir sonucu olarak 'Azophi', 'İlbermosofim', 'Jeber Mosphim' ve 'Abuhassin' gibi çeşitli şekillerde yer almaktadır. Abdurrahman el-Sufi'nin gök cisimlerinin uzaklığını ölçmek için kullandığı rumh 14B Andromedae ve Pegasi'nin uzaklığı; zira' 1 /6 rumh ZB 20; şibr 113 zira'; esba 1/32 zira' gibi birimler, uzaklıkların belirlenmesinde çok sağlıklı bir şekilde kullanılmıştır. Abdurrahman el-Sufi, her yıldız takımının bir defa gökyüzünde görüldüğü, bir defa da gök küresinde görüleceği tarzda resmini çizmiş, daha sonra her yıldızın boylam, enlem, büyüklük ve rengini vererek yıldız kümelerine göre bir cetvel katalog meydana getirmiştir. Bu yıldız cetvelinin başlangıcı, İskender takviminin 1276 yılının ilk günüdür Hicri 20 Ramazan 353 Miladi Takvim 30 Eylül 964. Boylamları, Batlamyus'un bulduğu boylamlara 66 yıl için 1 derece olmak üzere, toplam 42 derece 41 dakikalık bir sabit miktar ekleyerek bulmuştur. Hâlbuki Halife Me'mün zamanında "zicü'l-mümtehan'ın hazırlanmasında kullanılan Batlamyus'un cetveli, Menelaos'un verdiği değerlere 100 yıl için 1 derece eklenerek düzenlenmişti. Batlamyus'la başlayan kozmografik haritalar hazırlama geleneğinin Abdurrahman el-Sufi'den geçerek çağımıza kadar ulaştığı kabul edilmektedir. Abdurrahman el-Sufi'nin astronomi aletlerinin ve enstrümantal tekniklerin geliştirilmesinde de önemli yardımları olmuştur. İbnü'l-Kıfti, 1043 tarihinde, onun tarafından yapıldığı rivayet edilen üç bin dirhem (10 kg kadar) ağırlığında gümüş bir gök küresinin Kahire'de bulunduğunu kaydetmektedir. 0 yaptığı düzenlemelerle usturlapların ölçme hassasiyetini de arttırmıştır. Biruni, Abdurrahman el-Sufi'nin 123,5 cm çaplı bir halka kullanarak ekliptiğin eğimini ölçtüğünü, İbn Yunus ise bu eğimi 23B 33' 45" olarak bulduğunu ve onun geometrik ispatlar alanında da büyük bir bilgin olduğunu kaydetmektedir. Abdurrahman el-Sufi'nin birçok Batılı astronoma tesir ettiği bilinmektedir. 13. yüzyılda Castilla-Leon Kralı X. Alfonso'nun hazırlattığı Libros dei Saber de Astronomia (astronomi bilgisi kitabı) adlı dört kitaptan oluşan İspanyolca ansiklopedi, onun Kitabü Suveri'l-kevakibi's-sabite'siyle diğer müslüman astronomi bilginlerinin eserlerinden alınan bilgilere dayanılarak hazırlanmıştır. Abdurrahman el-Sufi'nin bu eseri, Libros dei Saber de Astrorzomia'da, Libros de los Estrellas (yıldızlar kitabı) başlığı altında ve yalnız tercüme edenlerin adıyla yayımlanmıştır. 16. yüzyıla ait Codices Latini Catinenses adlı astronomi ve astroloji katalogu da onun eserlerinden hareket edilerek kaleme alınmıştır. 15. ve 16. yüzyıllarda Viyana ve Nürnberg'deki ilim çevrelerinin de ondan faydalandıkları bilinmektedir. Ayın bir krateri onun adıyla anılmaktadır. Abdurrahman es-Sufi, gökbilimsel aletlerin geliştirilmesinde de önemli hizmetlerde bulunmuştur. Güneş'in yüksekliğini ölçmekte kullanılan usturlapların ölçme duyarlılığını arttırmış ve 10 kg ağırlığında gümüşten bir gök küresi yapmıştır. Ayrıca, 123.5 cm çaplı bir halka kullanarak ekliptiğin eğimini 23 33 45 olarak belirlediği bilinmektedir.
Abdurrahman es-Sufî'nin yaptığı rivayet edilen 10 kg ağırlığındaki gümüş gök küresi nerede bulunmaktadır?
8588
{ "answer_start": 2167, "text": "Kahire" }
Abdurrahman es-Sufî, 903'te İran'ın Rey şehrinde doğdu. İran İsfahan'da Emir Adud ad-Daula'nın sarayında yaşamış, Batlamyus'un Almagest'inden yararlanarak hazırlamış olduğu yıldız kataloğu ile tanınmıştır. Bu katalogda, kırk sekiz yıldız takımında bulunan yıldızları tanıtıp bunların gökyüzündeki konum ve parlaklıkları bildirdikten sonra, Almagest'te geçen yıldız isimlerinin Arapça karşılıkları vererek, bu konuda Arapça'daki önemli bir boşluğu doldurmuştur. Abdurrahman el-Sufi'nin önerdiği terimler, daha sonra doğulu ve batılı gökbilimciler tarafından kullanılmış ve bunlardan 94 tanesi modern gökbilim literatürüne girmiştir. Batı dillerinde adı, farklı telaffuzların bir sonucu olarak 'Azophi', 'İlbermosofim', 'Jeber Mosphim' ve 'Abuhassin' gibi çeşitli şekillerde yer almaktadır. Abdurrahman el-Sufi'nin gök cisimlerinin uzaklığını ölçmek için kullandığı rumh 14B Andromedae ve Pegasi'nin uzaklığı; zira' 1 /6 rumh ZB 20; şibr 113 zira'; esba 1/32 zira' gibi birimler, uzaklıkların belirlenmesinde çok sağlıklı bir şekilde kullanılmıştır. Abdurrahman el-Sufi, her yıldız takımının bir defa gökyüzünde görüldüğü, bir defa da gök küresinde görüleceği tarzda resmini çizmiş, daha sonra her yıldızın boylam, enlem, büyüklük ve rengini vererek yıldız kümelerine göre bir cetvel katalog meydana getirmiştir. Bu yıldız cetvelinin başlangıcı, İskender takviminin 1276 yılının ilk günüdür Hicri 20 Ramazan 353 Miladi Takvim 30 Eylül 964. Boylamları, Batlamyus'un bulduğu boylamlara 66 yıl için 1 derece olmak üzere, toplam 42 derece 41 dakikalık bir sabit miktar ekleyerek bulmuştur. Hâlbuki Halife Me'mün zamanında "zicü'l-mümtehan'ın hazırlanmasında kullanılan Batlamyus'un cetveli, Menelaos'un verdiği değerlere 100 yıl için 1 derece eklenerek düzenlenmişti. Batlamyus'la başlayan kozmografik haritalar hazırlama geleneğinin Abdurrahman el-Sufi'den geçerek çağımıza kadar ulaştığı kabul edilmektedir. Abdurrahman el-Sufi'nin astronomi aletlerinin ve enstrümantal tekniklerin geliştirilmesinde de önemli yardımları olmuştur. İbnü'l-Kıfti, 1043 tarihinde, onun tarafından yapıldığı rivayet edilen üç bin dirhem (10 kg kadar) ağırlığında gümüş bir gök küresinin Kahire'de bulunduğunu kaydetmektedir. 0 yaptığı düzenlemelerle usturlapların ölçme hassasiyetini de arttırmıştır. Biruni, Abdurrahman el-Sufi'nin 123,5 cm çaplı bir halka kullanarak ekliptiğin eğimini ölçtüğünü, İbn Yunus ise bu eğimi 23B 33' 45" olarak bulduğunu ve onun geometrik ispatlar alanında da büyük bir bilgin olduğunu kaydetmektedir. Abdurrahman el-Sufi'nin birçok Batılı astronoma tesir ettiği bilinmektedir. 13. yüzyılda Castilla-Leon Kralı X. Alfonso'nun hazırlattığı Libros dei Saber de Astronomia (astronomi bilgisi kitabı) adlı dört kitaptan oluşan İspanyolca ansiklopedi, onun Kitabü Suveri'l-kevakibi's-sabite'siyle diğer müslüman astronomi bilginlerinin eserlerinden alınan bilgilere dayanılarak hazırlanmıştır. Abdurrahman el-Sufi'nin bu eseri, Libros dei Saber de Astrorzomia'da, Libros de los Estrellas (yıldızlar kitabı) başlığı altında ve yalnız tercüme edenlerin adıyla yayımlanmıştır. 16. yüzyıla ait Codices Latini Catinenses adlı astronomi ve astroloji katalogu da onun eserlerinden hareket edilerek kaleme alınmıştır. 15. ve 16. yüzyıllarda Viyana ve Nürnberg'deki ilim çevrelerinin de ondan faydalandıkları bilinmektedir. Ayın bir krateri onun adıyla anılmaktadır. Abdurrahman es-Sufi, gökbilimsel aletlerin geliştirilmesinde de önemli hizmetlerde bulunmuştur. Güneş'in yüksekliğini ölçmekte kullanılan usturlapların ölçme duyarlılığını arttırmış ve 10 kg ağırlığında gümüşten bir gök küresi yapmıştır. Ayrıca, 123.5 cm çaplı bir halka kullanarak ekliptiğin eğimini 23 33 45 olarak belirlediği bilinmektedir.
Cavid Erginsoy hangi tarihte doğmuştur?
8589
{ "answer_start": 20, "text": "20 Mayıs 1924" }
Cavid Erginsoy, (d. 20 Mayıs 1924, Ankara - ö. 6 Aralık 1967, Ankara) Türk fizikçi ve bilim adamı. Ortaöğrenim ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Elektrik Mühendisliği üzerine Londra Üniversitesi'nde Türkiye hükümeti bursuyla yaptı. 1947-1949 yılları arasında İngiltere'de mühendislik stajını bitirdi. 1952 yılında Londra Üniversitesi Queen Mary College'de doktorasını tamamladı. 1956-1957 yıllarında Atom Enerjisi Komisyonu üyesi oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. 1957-1958'de Nato Bilim Heyeti Temsilcisi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1958-1962 yılları arasında IAEA, Viyana'daki uluslararası enerji teşkilatına üyeliğini, 1962-1965 yılları arasında ise Brookhaven Ulusal Laboratuvar'ında ziyaretçi üyeliğini gerçekleştirdi. Aynı laboratuvarın fizik bölümünde 1965-1967 yılları arasında asli üye olarak çalışmalarını sürdürdü. 1967'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıl Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu ve Tübitak Bilim Ödülü'ne layık görüldü. 1967 senesinde, genç sayılabilecek bir yaşta, henüz kırk yaşında iken, meslektaşlarından Erdal İnönü'nün bir yemek davetinde, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı.
Cavid Erginsoy ne zaman hayatını kaybetmiştir?
8590
{ "answer_start": 47, "text": "6 Aralık 1967" }
Cavid Erginsoy, (d. 20 Mayıs 1924, Ankara - ö. 6 Aralık 1967, Ankara) Türk fizikçi ve bilim adamı. Ortaöğrenim ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Elektrik Mühendisliği üzerine Londra Üniversitesi'nde Türkiye hükümeti bursuyla yaptı. 1947-1949 yılları arasında İngiltere'de mühendislik stajını bitirdi. 1952 yılında Londra Üniversitesi Queen Mary College'de doktorasını tamamladı. 1956-1957 yıllarında Atom Enerjisi Komisyonu üyesi oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. 1957-1958'de Nato Bilim Heyeti Temsilcisi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1958-1962 yılları arasında IAEA, Viyana'daki uluslararası enerji teşkilatına üyeliğini, 1962-1965 yılları arasında ise Brookhaven Ulusal Laboratuvar'ında ziyaretçi üyeliğini gerçekleştirdi. Aynı laboratuvarın fizik bölümünde 1965-1967 yılları arasında asli üye olarak çalışmalarını sürdürdü. 1967'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıl Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu ve Tübitak Bilim Ödülü'ne layık görüldü. 1967 senesinde, genç sayılabilecek bir yaşta, henüz kırk yaşında iken, meslektaşlarından Erdal İnönü'nün bir yemek davetinde, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı.
Cavid Erginsoy nerede ölmüştür?
8591
{ "answer_start": 35, "text": "Ankara" }
Cavid Erginsoy, (d. 20 Mayıs 1924, Ankara - ö. 6 Aralık 1967, Ankara) Türk fizikçi ve bilim adamı. Ortaöğrenim ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Elektrik Mühendisliği üzerine Londra Üniversitesi'nde Türkiye hükümeti bursuyla yaptı. 1947-1949 yılları arasında İngiltere'de mühendislik stajını bitirdi. 1952 yılında Londra Üniversitesi Queen Mary College'de doktorasını tamamladı. 1956-1957 yıllarında Atom Enerjisi Komisyonu üyesi oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. 1957-1958'de Nato Bilim Heyeti Temsilcisi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1958-1962 yılları arasında IAEA, Viyana'daki uluslararası enerji teşkilatına üyeliğini, 1962-1965 yılları arasında ise Brookhaven Ulusal Laboratuvar'ında ziyaretçi üyeliğini gerçekleştirdi. Aynı laboratuvarın fizik bölümünde 1965-1967 yılları arasında asli üye olarak çalışmalarını sürdürdü. 1967'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıl Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu ve Tübitak Bilim Ödülü'ne layık görüldü. 1967 senesinde, genç sayılabilecek bir yaşta, henüz kırk yaşında iken, meslektaşlarından Erdal İnönü'nün bir yemek davetinde, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı.
Cavid Erginsoy liseden nereden mezun olmuştur?
8592
{ "answer_start": 121, "text": "Galatasaray Lisesi" }
Cavid Erginsoy, (d. 20 Mayıs 1924, Ankara - ö. 6 Aralık 1967, Ankara) Türk fizikçi ve bilim adamı. Ortaöğrenim ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Elektrik Mühendisliği üzerine Londra Üniversitesi'nde Türkiye hükümeti bursuyla yaptı. 1947-1949 yılları arasında İngiltere'de mühendislik stajını bitirdi. 1952 yılında Londra Üniversitesi Queen Mary College'de doktorasını tamamladı. 1956-1957 yıllarında Atom Enerjisi Komisyonu üyesi oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. 1957-1958'de Nato Bilim Heyeti Temsilcisi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1958-1962 yılları arasında IAEA, Viyana'daki uluslararası enerji teşkilatına üyeliğini, 1962-1965 yılları arasında ise Brookhaven Ulusal Laboratuvar'ında ziyaretçi üyeliğini gerçekleştirdi. Aynı laboratuvarın fizik bölümünde 1965-1967 yılları arasında asli üye olarak çalışmalarını sürdürdü. 1967'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıl Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu ve Tübitak Bilim Ödülü'ne layık görüldü. 1967 senesinde, genç sayılabilecek bir yaşta, henüz kırk yaşında iken, meslektaşlarından Erdal İnönü'nün bir yemek davetinde, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı.
Cavid Erginsoy yüksek öğrenimini hangi fakülteden bitirmiştir?
8593
{ "answer_start": 173, "text": "Elektrik Mühendisliği" }
Cavid Erginsoy, (d. 20 Mayıs 1924, Ankara - ö. 6 Aralık 1967, Ankara) Türk fizikçi ve bilim adamı. Ortaöğrenim ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Elektrik Mühendisliği üzerine Londra Üniversitesi'nde Türkiye hükümeti bursuyla yaptı. 1947-1949 yılları arasında İngiltere'de mühendislik stajını bitirdi. 1952 yılında Londra Üniversitesi Queen Mary College'de doktorasını tamamladı. 1956-1957 yıllarında Atom Enerjisi Komisyonu üyesi oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. 1957-1958'de Nato Bilim Heyeti Temsilcisi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1958-1962 yılları arasında IAEA, Viyana'daki uluslararası enerji teşkilatına üyeliğini, 1962-1965 yılları arasında ise Brookhaven Ulusal Laboratuvar'ında ziyaretçi üyeliğini gerçekleştirdi. Aynı laboratuvarın fizik bölümünde 1965-1967 yılları arasında asli üye olarak çalışmalarını sürdürdü. 1967'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıl Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu ve Tübitak Bilim Ödülü'ne layık görüldü. 1967 senesinde, genç sayılabilecek bir yaşta, henüz kırk yaşında iken, meslektaşlarından Erdal İnönü'nün bir yemek davetinde, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı.
Cavid Erginsoy yüksek öğrenimini nerede tamamlamıştır?
8594
{ "answer_start": 203, "text": "Londra Üniversitesi" }
Cavid Erginsoy, (d. 20 Mayıs 1924, Ankara - ö. 6 Aralık 1967, Ankara) Türk fizikçi ve bilim adamı. Ortaöğrenim ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Elektrik Mühendisliği üzerine Londra Üniversitesi'nde Türkiye hükümeti bursuyla yaptı. 1947-1949 yılları arasında İngiltere'de mühendislik stajını bitirdi. 1952 yılında Londra Üniversitesi Queen Mary College'de doktorasını tamamladı. 1956-1957 yıllarında Atom Enerjisi Komisyonu üyesi oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. 1957-1958'de Nato Bilim Heyeti Temsilcisi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1958-1962 yılları arasında IAEA, Viyana'daki uluslararası enerji teşkilatına üyeliğini, 1962-1965 yılları arasında ise Brookhaven Ulusal Laboratuvar'ında ziyaretçi üyeliğini gerçekleştirdi. Aynı laboratuvarın fizik bölümünde 1965-1967 yılları arasında asli üye olarak çalışmalarını sürdürdü. 1967'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıl Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu ve Tübitak Bilim Ödülü'ne layık görüldü. 1967 senesinde, genç sayılabilecek bir yaşta, henüz kırk yaşında iken, meslektaşlarından Erdal İnönü'nün bir yemek davetinde, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı.
Cavid Erginsoy stajını hangi ülkede tamamladı?
8595
{ "answer_start": 287, "text": "İngiltere" }
Cavid Erginsoy, (d. 20 Mayıs 1924, Ankara - ö. 6 Aralık 1967, Ankara) Türk fizikçi ve bilim adamı. Ortaöğrenim ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Elektrik Mühendisliği üzerine Londra Üniversitesi'nde Türkiye hükümeti bursuyla yaptı. 1947-1949 yılları arasında İngiltere'de mühendislik stajını bitirdi. 1952 yılında Londra Üniversitesi Queen Mary College'de doktorasını tamamladı. 1956-1957 yıllarında Atom Enerjisi Komisyonu üyesi oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. 1957-1958'de Nato Bilim Heyeti Temsilcisi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1958-1962 yılları arasında IAEA, Viyana'daki uluslararası enerji teşkilatına üyeliğini, 1962-1965 yılları arasında ise Brookhaven Ulusal Laboratuvar'ında ziyaretçi üyeliğini gerçekleştirdi. Aynı laboratuvarın fizik bölümünde 1965-1967 yılları arasında asli üye olarak çalışmalarını sürdürdü. 1967'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıl Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu ve Tübitak Bilim Ödülü'ne layık görüldü. 1967 senesinde, genç sayılabilecek bir yaşta, henüz kırk yaşında iken, meslektaşlarından Erdal İnönü'nün bir yemek davetinde, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı.
Cavid Erginsoy doktorasını hangi yılda tamamladı?
8596
{ "answer_start": 329, "text": "1952" }
Cavid Erginsoy, (d. 20 Mayıs 1924, Ankara - ö. 6 Aralık 1967, Ankara) Türk fizikçi ve bilim adamı. Ortaöğrenim ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Elektrik Mühendisliği üzerine Londra Üniversitesi'nde Türkiye hükümeti bursuyla yaptı. 1947-1949 yılları arasında İngiltere'de mühendislik stajını bitirdi. 1952 yılında Londra Üniversitesi Queen Mary College'de doktorasını tamamladı. 1956-1957 yıllarında Atom Enerjisi Komisyonu üyesi oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. 1957-1958'de Nato Bilim Heyeti Temsilcisi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1958-1962 yılları arasında IAEA, Viyana'daki uluslararası enerji teşkilatına üyeliğini, 1962-1965 yılları arasında ise Brookhaven Ulusal Laboratuvar'ında ziyaretçi üyeliğini gerçekleştirdi. Aynı laboratuvarın fizik bölümünde 1965-1967 yılları arasında asli üye olarak çalışmalarını sürdürdü. 1967'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıl Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu ve Tübitak Bilim Ödülü'ne layık görüldü. 1967 senesinde, genç sayılabilecek bir yaşta, henüz kırk yaşında iken, meslektaşlarından Erdal İnönü'nün bir yemek davetinde, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı.
Cavid Erginsoy hangi yılda TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü almıştır?
8597
{ "answer_start": 56, "text": "1967" }
Cavid Erginsoy, (d. 20 Mayıs 1924, Ankara - ö. 6 Aralık 1967, Ankara) Türk fizikçi ve bilim adamı. Ortaöğrenim ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Elektrik Mühendisliği üzerine Londra Üniversitesi'nde Türkiye hükümeti bursuyla yaptı. 1947-1949 yılları arasında İngiltere'de mühendislik stajını bitirdi. 1952 yılında Londra Üniversitesi Queen Mary College'de doktorasını tamamladı. 1956-1957 yıllarında Atom Enerjisi Komisyonu üyesi oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. 1957-1958'de Nato Bilim Heyeti Temsilcisi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1958-1962 yılları arasında IAEA, Viyana'daki uluslararası enerji teşkilatına üyeliğini, 1962-1965 yılları arasında ise Brookhaven Ulusal Laboratuvar'ında ziyaretçi üyeliğini gerçekleştirdi. Aynı laboratuvarın fizik bölümünde 1965-1967 yılları arasında asli üye olarak çalışmalarını sürdürdü. 1967'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıl Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu ve Tübitak Bilim Ödülü'ne layık görüldü. 1967 senesinde, genç sayılabilecek bir yaşta, henüz kırk yaşında iken, meslektaşlarından Erdal İnönü'nün bir yemek davetinde, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı.
Cavid Erginsoy'un ölüm nedeni nedir?
8598
{ "answer_start": 1285, "text": "kalp krizi" }
Cavid Erginsoy, (d. 20 Mayıs 1924, Ankara - ö. 6 Aralık 1967, Ankara) Türk fizikçi ve bilim adamı. Ortaöğrenim ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Elektrik Mühendisliği üzerine Londra Üniversitesi'nde Türkiye hükümeti bursuyla yaptı. 1947-1949 yılları arasında İngiltere'de mühendislik stajını bitirdi. 1952 yılında Londra Üniversitesi Queen Mary College'de doktorasını tamamladı. 1956-1957 yıllarında Atom Enerjisi Komisyonu üyesi oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. 1957-1958'de Nato Bilim Heyeti Temsilcisi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1958-1962 yılları arasında IAEA, Viyana'daki uluslararası enerji teşkilatına üyeliğini, 1962-1965 yılları arasında ise Brookhaven Ulusal Laboratuvar'ında ziyaretçi üyeliğini gerçekleştirdi. Aynı laboratuvarın fizik bölümünde 1965-1967 yılları arasında asli üye olarak çalışmalarını sürdürdü. 1967'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıl Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu ve Tübitak Bilim Ödülü'ne layık görüldü. 1967 senesinde, genç sayılabilecek bir yaşta, henüz kırk yaşında iken, meslektaşlarından Erdal İnönü'nün bir yemek davetinde, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı.
Cavid Erginsoy kaç yaşında öldü?
8599
{ "answer_start": 1201, "text": "kırk yaşında" }
Cavid Erginsoy, (d. 20 Mayıs 1924, Ankara - ö. 6 Aralık 1967, Ankara) Türk fizikçi ve bilim adamı. Ortaöğrenim ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Elektrik Mühendisliği üzerine Londra Üniversitesi'nde Türkiye hükümeti bursuyla yaptı. 1947-1949 yılları arasında İngiltere'de mühendislik stajını bitirdi. 1952 yılında Londra Üniversitesi Queen Mary College'de doktorasını tamamladı. 1956-1957 yıllarında Atom Enerjisi Komisyonu üyesi oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. 1957-1958'de Nato Bilim Heyeti Temsilcisi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1958-1962 yılları arasında IAEA, Viyana'daki uluslararası enerji teşkilatına üyeliğini, 1962-1965 yılları arasında ise Brookhaven Ulusal Laboratuvar'ında ziyaretçi üyeliğini gerçekleştirdi. Aynı laboratuvarın fizik bölümünde 1965-1967 yılları arasında asli üye olarak çalışmalarını sürdürdü. 1967'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıl Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu ve Tübitak Bilim Ödülü'ne layık görüldü. 1967 senesinde, genç sayılabilecek bir yaşta, henüz kırk yaşında iken, meslektaşlarından Erdal İnönü'nün bir yemek davetinde, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı.
Cavid Erginsoy nerede doğmuştur?
8600
{ "answer_start": 35, "text": "Ankara" }
Cavid Erginsoy, (d. 20 Mayıs 1924, Ankara - ö. 6 Aralık 1967, Ankara) Türk fizikçi ve bilim adamı. Ortaöğrenim ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Elektrik Mühendisliği üzerine Londra Üniversitesi'nde Türkiye hükümeti bursuyla yaptı. 1947-1949 yılları arasında İngiltere'de mühendislik stajını bitirdi. 1952 yılında Londra Üniversitesi Queen Mary College'de doktorasını tamamladı. 1956-1957 yıllarında Atom Enerjisi Komisyonu üyesi oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. 1957-1958'de Nato Bilim Heyeti Temsilcisi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1958-1962 yılları arasında IAEA, Viyana'daki uluslararası enerji teşkilatına üyeliğini, 1962-1965 yılları arasında ise Brookhaven Ulusal Laboratuvar'ında ziyaretçi üyeliğini gerçekleştirdi. Aynı laboratuvarın fizik bölümünde 1965-1967 yılları arasında asli üye olarak çalışmalarını sürdürdü. 1967'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıl Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu ve Tübitak Bilim Ödülü'ne layık görüldü. 1967 senesinde, genç sayılabilecek bir yaşta, henüz kırk yaşında iken, meslektaşlarından Erdal İnönü'nün bir yemek davetinde, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı.
Cavid Erginsoy doktorasını tamamladığı üniversitenin adı nedir?
8601
{ "answer_start": 342, "text": "Londra Üniversitesi Queen Mary College" }
Cavid Erginsoy, (d. 20 Mayıs 1924, Ankara - ö. 6 Aralık 1967, Ankara) Türk fizikçi ve bilim adamı. Ortaöğrenim ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Elektrik Mühendisliği üzerine Londra Üniversitesi'nde Türkiye hükümeti bursuyla yaptı. 1947-1949 yılları arasında İngiltere'de mühendislik stajını bitirdi. 1952 yılında Londra Üniversitesi Queen Mary College'de doktorasını tamamladı. 1956-1957 yıllarında Atom Enerjisi Komisyonu üyesi oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. 1957-1958'de Nato Bilim Heyeti Temsilcisi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1958-1962 yılları arasında IAEA, Viyana'daki uluslararası enerji teşkilatına üyeliğini, 1962-1965 yılları arasında ise Brookhaven Ulusal Laboratuvar'ında ziyaretçi üyeliğini gerçekleştirdi. Aynı laboratuvarın fizik bölümünde 1965-1967 yılları arasında asli üye olarak çalışmalarını sürdürdü. 1967'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıl Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu ve Tübitak Bilim Ödülü'ne layık görüldü. 1967 senesinde, genç sayılabilecek bir yaşta, henüz kırk yaşında iken, meslektaşlarından Erdal İnönü'nün bir yemek davetinde, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı.
Cavid Erginsoy hangi yılda TÜBİTAK Bilim Kurulu üyesi oldu?
8602
{ "answer_start": 56, "text": "1967" }
Cavid Erginsoy, (d. 20 Mayıs 1924, Ankara - ö. 6 Aralık 1967, Ankara) Türk fizikçi ve bilim adamı. Ortaöğrenim ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Elektrik Mühendisliği üzerine Londra Üniversitesi'nde Türkiye hükümeti bursuyla yaptı. 1947-1949 yılları arasında İngiltere'de mühendislik stajını bitirdi. 1952 yılında Londra Üniversitesi Queen Mary College'de doktorasını tamamladı. 1956-1957 yıllarında Atom Enerjisi Komisyonu üyesi oldu ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışmalarına başladı. 1957-1958'de Nato Bilim Heyeti Temsilcisi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1958-1962 yılları arasında IAEA, Viyana'daki uluslararası enerji teşkilatına üyeliğini, 1962-1965 yılları arasında ise Brookhaven Ulusal Laboratuvar'ında ziyaretçi üyeliğini gerçekleştirdi. Aynı laboratuvarın fizik bölümünde 1965-1967 yılları arasında asli üye olarak çalışmalarını sürdürdü. 1967'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Aynı yıl Tübitak Bilim Kurulu üyesi oldu ve Tübitak Bilim Ödülü'ne layık görüldü. 1967 senesinde, genç sayılabilecek bir yaşta, henüz kırk yaşında iken, meslektaşlarından Erdal İnönü'nün bir yemek davetinde, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini kapadı.
Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın doğum tarihi nedir?
8603
{ "answer_start": 28, "text": "18 Mayıs 1703" }
Erzurumlu İbrahim Hakkı (d. 18 Mayıs 1703, ö. 22. Haziran 1780, Hasankale, Erzurum) Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlim. Marifetname'nin yazarıdır. Küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını yitiren İbrahim Hakkı, bir süre amcasının yanında kalmış, bu süre içinde eğitimine devam etmiştir. 1747'de İstanbul'a gelerek Sultan I. Mahmut ile görüşmüştür. Yeniden Erzurum'a dönen İbrahim Hakkı, sürekli olarak dinî ve bilimsel konularla ilgilenmiş ve 1780 yılında rahatsızlanarak aynı yılın 22 Haziran günü vefat etmiştir. Kabri Tillo'dadır. Manzum ve düz yazı toplam on beş eser yazmış olan İbrahim Hakkı'nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı; astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji ve din alanlarında pek çok çalışma yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazarın söylediğine göre, Marifetname 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir alim tarafından Güneş Sistemi ('hey'et-i cedide') anlatıldı.
Erzurumlu İbrahim Hakkı nerede ölmüştür?
8604
{ "answer_start": 0, "text": "Erzurum" }
Erzurumlu İbrahim Hakkı (d. 18 Mayıs 1703, ö. 22. Haziran 1780, Hasankale, Erzurum) Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlim. Marifetname'nin yazarıdır. Küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını yitiren İbrahim Hakkı, bir süre amcasının yanında kalmış, bu süre içinde eğitimine devam etmiştir. 1747'de İstanbul'a gelerek Sultan I. Mahmut ile görüşmüştür. Yeniden Erzurum'a dönen İbrahim Hakkı, sürekli olarak dinî ve bilimsel konularla ilgilenmiş ve 1780 yılında rahatsızlanarak aynı yılın 22 Haziran günü vefat etmiştir. Kabri Tillo'dadır. Manzum ve düz yazı toplam on beş eser yazmış olan İbrahim Hakkı'nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı; astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji ve din alanlarında pek çok çalışma yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazarın söylediğine göre, Marifetname 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir alim tarafından Güneş Sistemi ('hey'et-i cedide') anlatıldı.
Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın kabri nerededir?
8605
{ "answer_start": 526, "text": "Tillo" }
Erzurumlu İbrahim Hakkı (d. 18 Mayıs 1703, ö. 22. Haziran 1780, Hasankale, Erzurum) Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlim. Marifetname'nin yazarıdır. Küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını yitiren İbrahim Hakkı, bir süre amcasının yanında kalmış, bu süre içinde eğitimine devam etmiştir. 1747'de İstanbul'a gelerek Sultan I. Mahmut ile görüşmüştür. Yeniden Erzurum'a dönen İbrahim Hakkı, sürekli olarak dinî ve bilimsel konularla ilgilenmiş ve 1780 yılında rahatsızlanarak aynı yılın 22 Haziran günü vefat etmiştir. Kabri Tillo'dadır. Manzum ve düz yazı toplam on beş eser yazmış olan İbrahim Hakkı'nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı; astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji ve din alanlarında pek çok çalışma yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazarın söylediğine göre, Marifetname 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir alim tarafından Güneş Sistemi ('hey'et-i cedide') anlatıldı.
Erzurumlu İbrahim Hakkı kaç eser yazmıştır?
8606
{ "answer_start": 565, "text": "on beş" }
Erzurumlu İbrahim Hakkı (d. 18 Mayıs 1703, ö. 22. Haziran 1780, Hasankale, Erzurum) Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlim. Marifetname'nin yazarıdır. Küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını yitiren İbrahim Hakkı, bir süre amcasının yanında kalmış, bu süre içinde eğitimine devam etmiştir. 1747'de İstanbul'a gelerek Sultan I. Mahmut ile görüşmüştür. Yeniden Erzurum'a dönen İbrahim Hakkı, sürekli olarak dinî ve bilimsel konularla ilgilenmiş ve 1780 yılında rahatsızlanarak aynı yılın 22 Haziran günü vefat etmiştir. Kabri Tillo'dadır. Manzum ve düz yazı toplam on beş eser yazmış olan İbrahim Hakkı'nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı; astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji ve din alanlarında pek çok çalışma yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazarın söylediğine göre, Marifetname 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir alim tarafından Güneş Sistemi ('hey'et-i cedide') anlatıldı.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Marifetname adlı eserini hangi yılda tamamlamıştır?
8607
{ "answer_start": 906, "text": "1757" }
Erzurumlu İbrahim Hakkı (d. 18 Mayıs 1703, ö. 22. Haziran 1780, Hasankale, Erzurum) Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlim. Marifetname'nin yazarıdır. Küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını yitiren İbrahim Hakkı, bir süre amcasının yanında kalmış, bu süre içinde eğitimine devam etmiştir. 1747'de İstanbul'a gelerek Sultan I. Mahmut ile görüşmüştür. Yeniden Erzurum'a dönen İbrahim Hakkı, sürekli olarak dinî ve bilimsel konularla ilgilenmiş ve 1780 yılında rahatsızlanarak aynı yılın 22 Haziran günü vefat etmiştir. Kabri Tillo'dadır. Manzum ve düz yazı toplam on beş eser yazmış olan İbrahim Hakkı'nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı; astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji ve din alanlarında pek çok çalışma yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazarın söylediğine göre, Marifetname 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir alim tarafından Güneş Sistemi ('hey'et-i cedide') anlatıldı.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Marifetname adlı eserini yazarken kaç kaynaktan yararlanmıştır?
8608
{ "answer_start": 1030, "text": "400" }
Erzurumlu İbrahim Hakkı (d. 18 Mayıs 1703, ö. 22. Haziran 1780, Hasankale, Erzurum) Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlim. Marifetname'nin yazarıdır. Küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını yitiren İbrahim Hakkı, bir süre amcasının yanında kalmış, bu süre içinde eğitimine devam etmiştir. 1747'de İstanbul'a gelerek Sultan I. Mahmut ile görüşmüştür. Yeniden Erzurum'a dönen İbrahim Hakkı, sürekli olarak dinî ve bilimsel konularla ilgilenmiş ve 1780 yılında rahatsızlanarak aynı yılın 22 Haziran günü vefat etmiştir. Kabri Tillo'dadır. Manzum ve düz yazı toplam on beş eser yazmış olan İbrahim Hakkı'nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı; astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji ve din alanlarında pek çok çalışma yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazarın söylediğine göre, Marifetname 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir alim tarafından Güneş Sistemi ('hey'et-i cedide') anlatıldı.
Erzurumlu İbrahim Hakkı İstanbul'a kaç yılında gitmiştir?
8609
{ "answer_start": 292, "text": "1747" }
Erzurumlu İbrahim Hakkı (d. 18 Mayıs 1703, ö. 22. Haziran 1780, Hasankale, Erzurum) Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlim. Marifetname'nin yazarıdır. Küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını yitiren İbrahim Hakkı, bir süre amcasının yanında kalmış, bu süre içinde eğitimine devam etmiştir. 1747'de İstanbul'a gelerek Sultan I. Mahmut ile görüşmüştür. Yeniden Erzurum'a dönen İbrahim Hakkı, sürekli olarak dinî ve bilimsel konularla ilgilenmiş ve 1780 yılında rahatsızlanarak aynı yılın 22 Haziran günü vefat etmiştir. Kabri Tillo'dadır. Manzum ve düz yazı toplam on beş eser yazmış olan İbrahim Hakkı'nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı; astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji ve din alanlarında pek çok çalışma yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazarın söylediğine göre, Marifetname 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir alim tarafından Güneş Sistemi ('hey'et-i cedide') anlatıldı.
Erzurumlu İbrahim Hakkı 1747'de İstanbul'a giderek kimle görüşmüştür?
8610
{ "answer_start": 319, "text": "Sultan I. Mahmut" }
Erzurumlu İbrahim Hakkı (d. 18 Mayıs 1703, ö. 22. Haziran 1780, Hasankale, Erzurum) Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlim. Marifetname'nin yazarıdır. Küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını yitiren İbrahim Hakkı, bir süre amcasının yanında kalmış, bu süre içinde eğitimine devam etmiştir. 1747'de İstanbul'a gelerek Sultan I. Mahmut ile görüşmüştür. Yeniden Erzurum'a dönen İbrahim Hakkı, sürekli olarak dinî ve bilimsel konularla ilgilenmiş ve 1780 yılında rahatsızlanarak aynı yılın 22 Haziran günü vefat etmiştir. Kabri Tillo'dadır. Manzum ve düz yazı toplam on beş eser yazmış olan İbrahim Hakkı'nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı; astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji ve din alanlarında pek çok çalışma yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazarın söylediğine göre, Marifetname 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir alim tarafından Güneş Sistemi ('hey'et-i cedide') anlatıldı.
Erzurumlu İbrahim Hakkı en önemli sayılan iki eserinin isimleri nelerdir?
8611
{ "answer_start": 626, "text": "Divan ve Marifetname" }
Erzurumlu İbrahim Hakkı (d. 18 Mayıs 1703, ö. 22. Haziran 1780, Hasankale, Erzurum) Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlim. Marifetname'nin yazarıdır. Küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını yitiren İbrahim Hakkı, bir süre amcasının yanında kalmış, bu süre içinde eğitimine devam etmiştir. 1747'de İstanbul'a gelerek Sultan I. Mahmut ile görüşmüştür. Yeniden Erzurum'a dönen İbrahim Hakkı, sürekli olarak dinî ve bilimsel konularla ilgilenmiş ve 1780 yılında rahatsızlanarak aynı yılın 22 Haziran günü vefat etmiştir. Kabri Tillo'dadır. Manzum ve düz yazı toplam on beş eser yazmış olan İbrahim Hakkı'nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı; astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji ve din alanlarında pek çok çalışma yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazarın söylediğine göre, Marifetname 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir alim tarafından Güneş Sistemi ('hey'et-i cedide') anlatıldı.
Erzurumlu İbrahim Hakkı hangi alanlarda çalışmalar yapmıştır?
8612
{ "answer_start": 677, "text": "astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji ve din" }
Erzurumlu İbrahim Hakkı (d. 18 Mayıs 1703, ö. 22. Haziran 1780, Hasankale, Erzurum) Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlim. Marifetname'nin yazarıdır. Küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını yitiren İbrahim Hakkı, bir süre amcasının yanında kalmış, bu süre içinde eğitimine devam etmiştir. 1747'de İstanbul'a gelerek Sultan I. Mahmut ile görüşmüştür. Yeniden Erzurum'a dönen İbrahim Hakkı, sürekli olarak dinî ve bilimsel konularla ilgilenmiş ve 1780 yılında rahatsızlanarak aynı yılın 22 Haziran günü vefat etmiştir. Kabri Tillo'dadır. Manzum ve düz yazı toplam on beş eser yazmış olan İbrahim Hakkı'nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı; astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji ve din alanlarında pek çok çalışma yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazarın söylediğine göre, Marifetname 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir alim tarafından Güneş Sistemi ('hey'et-i cedide') anlatıldı.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Marifetname adlı eserinde ilk defa bir alim tarafından ne anlatılmıştır?
8613
{ "answer_start": 1111, "text": "Güneş Sistemi" }
Erzurumlu İbrahim Hakkı (d. 18 Mayıs 1703, ö. 22. Haziran 1780, Hasankale, Erzurum) Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlim. Marifetname'nin yazarıdır. Küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını yitiren İbrahim Hakkı, bir süre amcasının yanında kalmış, bu süre içinde eğitimine devam etmiştir. 1747'de İstanbul'a gelerek Sultan I. Mahmut ile görüşmüştür. Yeniden Erzurum'a dönen İbrahim Hakkı, sürekli olarak dinî ve bilimsel konularla ilgilenmiş ve 1780 yılında rahatsızlanarak aynı yılın 22 Haziran günü vefat etmiştir. Kabri Tillo'dadır. Manzum ve düz yazı toplam on beş eser yazmış olan İbrahim Hakkı'nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı; astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji ve din alanlarında pek çok çalışma yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazarın söylediğine göre, Marifetname 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir alim tarafından Güneş Sistemi ('hey'et-i cedide') anlatıldı.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Marifetname adlı eserinde hangi tarzda bir dil kullanmıştır?
8614
{ "answer_start": 947, "text": "halkın anlayabileceği bir dilde" }
Erzurumlu İbrahim Hakkı (d. 18 Mayıs 1703, ö. 22. Haziran 1780, Hasankale, Erzurum) Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlim. Marifetname'nin yazarıdır. Küçük yaşlarda annesini ve daha sonra babasını yitiren İbrahim Hakkı, bir süre amcasının yanında kalmış, bu süre içinde eğitimine devam etmiştir. 1747'de İstanbul'a gelerek Sultan I. Mahmut ile görüşmüştür. Yeniden Erzurum'a dönen İbrahim Hakkı, sürekli olarak dinî ve bilimsel konularla ilgilenmiş ve 1780 yılında rahatsızlanarak aynı yılın 22 Haziran günü vefat etmiştir. Kabri Tillo'dadır. Manzum ve düz yazı toplam on beş eser yazmış olan İbrahim Hakkı'nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname'dir. Erzurumlu İbrahim Hakkı; astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji ve din alanlarında pek çok çalışma yapmıştır. Tasavvufî konularla birlikte, fen bilimleri hakkında da geniş bilgileri kapsayan Marifetname adlı eseri, ansiklopedik bir özellik taşımaktadır. 1757'de tamamlanan Marifetname, yalın ve halkın anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazarın söylediğine göre, Marifetname 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Bu kitapta ilk defa bir alim tarafından Güneş Sistemi ('hey'et-i cedide') anlatıldı.
Hazinî'nin tam adı nedir?
8615
{ "answer_start": 55, "text": "Abu al-Fath Abd al-Rahman Mansour al-Khazini" }
Hazini veya Abdurrahman Hazinî (Arapça; , Farsça; , "Abu al-Fath Abd al-Rahman Mansour al-Khazini"), 11. ve 12. yüzyıl'da yaşamış astronomi ve matematik bilgini. Türkmenistan'ın Merv şehrinde doğmuştur. 1118 senesinden îtibaren halk arasında tanınıp meşhur olmuştur. Asıl adı Abdurrahman olup Künyesi Ebül Fethtir.
Hazinî'nin asıl adı nedir?
8616
{ "answer_start": 12, "text": "Abdurrahman" }
Hazini veya Abdurrahman Hazinî (Arapça; , Farsça; , "Abu al-Fath Abd al-Rahman Mansour al-Khazini"), 11. ve 12. yüzyıl'da yaşamış astronomi ve matematik bilgini. Türkmenistan'ın Merv şehrinde doğmuştur. 1118 senesinden îtibaren halk arasında tanınıp meşhur olmuştur. Asıl adı Abdurrahman olup Künyesi Ebül Fethtir.
Hazinî hangi seneden itibaren tanınmaya başlamıştır?
8617
{ "answer_start": 205, "text": "1118" }
Hazini veya Abdurrahman Hazinî (Arapça; , Farsça; , "Abu al-Fath Abd al-Rahman Mansour al-Khazini"), 11. ve 12. yüzyıl'da yaşamış astronomi ve matematik bilgini. Türkmenistan'ın Merv şehrinde doğmuştur. 1118 senesinden îtibaren halk arasında tanınıp meşhur olmuştur. Asıl adı Abdurrahman olup Künyesi Ebül Fethtir.
Kemalpaşazâde hangi tarihte dünyaya gelmiştir?
8618
{ "answer_start": 35, "text": "15 Mayıs 1469" }
İbn-i Kemal veya Kemalpaşazâde (d. 15 Mayıs 1469, Edirne veya Tokat - ö. 16 Nisan 1534, İstanbul), Osmanlı devleti Şeyhülislamı. Fakih (hukukçu), tarihçi, müfessir, kelamcı, edebiyatçı ve şair.
Kemalpaşazâde hangi şehirde doğmuştur?
8619
{ "answer_start": 50, "text": "Edirne" }
İbn-i Kemal veya Kemalpaşazâde (d. 15 Mayıs 1469, Edirne veya Tokat - ö. 16 Nisan 1534, İstanbul), Osmanlı devleti Şeyhülislamı. Fakih (hukukçu), tarihçi, müfessir, kelamcı, edebiyatçı ve şair.
Kemalpaşazâde'nin gerçek adı nedir?
8620
{ "answer_start": 9, "text": "Şemseddin Ahmed bin Süleyman" }
Asıl adı Şemseddin Ahmed bin Süleyman'dır. Fatih Sultan Mehmet döneminin ileri gelen devlet adamlarından Kemal Paşa'nın torunudur. Bu nedenle İbn-i Kemal olarak tanınmıştır. Babası, Fatih Sultan Mehmet döneminin komutanlarından Süleyman Bey, annesi ise dönemin alimlerinden İbn-i Küpeli'nin kızıdır. Beylerden olup, medrese eğitimini tamamladıktan sonra müderris (profesör) oldu. Sonra Edirne kadısı oldu. Bu vazifeden Anadolu kazaskerligine atandı. I. Selim Mısır seferinden dondukten sonra bu görevden azledildi. Sonra Edirne'de Dar-ül Hadis Medresesi ve İstanbul Beyazıt Medresesi'nde müderrislik yaptı. 1526'da Zenbilli Ali Cemali Efendi'nin vefatı üzerine şeyhülislamlığa getirildi. Bu görevde 8 yıl kaldı. 16 Nisan 1536'da İstanbul'da vefat etti.Edirnekapı'da Emir Buhari Camii'nin yanındaki Mahmud Çelebi zaviyesine defnedildi.
Kemalpaşazâde'nin babası kimdir?
8621
{ "answer_start": 228, "text": "Süleyman Bey" }
Asıl adı Şemseddin Ahmed bin Süleyman'dır. Fatih Sultan Mehmet döneminin ileri gelen devlet adamlarından Kemal Paşa'nın torunudur. Bu nedenle İbn-i Kemal olarak tanınmıştır. Babası, Fatih Sultan Mehmet döneminin komutanlarından Süleyman Bey, annesi ise dönemin alimlerinden İbn-i Küpeli'nin kızıdır. Beylerden olup, medrese eğitimini tamamladıktan sonra müderris (profesör) oldu. Sonra Edirne kadısı oldu. Bu vazifeden Anadolu kazaskerligine atandı. I. Selim Mısır seferinden dondukten sonra bu görevden azledildi. Sonra Edirne'de Dar-ül Hadis Medresesi ve İstanbul Beyazıt Medresesi'nde müderrislik yaptı. 1526'da Zenbilli Ali Cemali Efendi'nin vefatı üzerine şeyhülislamlığa getirildi. Bu görevde 8 yıl kaldı. 16 Nisan 1536'da İstanbul'da vefat etti.Edirnekapı'da Emir Buhari Camii'nin yanındaki Mahmud Çelebi zaviyesine defnedildi.
Kemalpaşazâde kadılığını nerde yapmıştır?
8622
{ "answer_start": 386, "text": "Edirne" }
Asıl adı Şemseddin Ahmed bin Süleyman'dır. Fatih Sultan Mehmet döneminin ileri gelen devlet adamlarından Kemal Paşa'nın torunudur. Bu nedenle İbn-i Kemal olarak tanınmıştır. Babası, Fatih Sultan Mehmet döneminin komutanlarından Süleyman Bey, annesi ise dönemin alimlerinden İbn-i Küpeli'nin kızıdır. Beylerden olup, medrese eğitimini tamamladıktan sonra müderris (profesör) oldu. Sonra Edirne kadısı oldu. Bu vazifeden Anadolu kazaskerligine atandı. I. Selim Mısır seferinden dondukten sonra bu görevden azledildi. Sonra Edirne'de Dar-ül Hadis Medresesi ve İstanbul Beyazıt Medresesi'nde müderrislik yaptı. 1526'da Zenbilli Ali Cemali Efendi'nin vefatı üzerine şeyhülislamlığa getirildi. Bu görevde 8 yıl kaldı. 16 Nisan 1536'da İstanbul'da vefat etti.Edirnekapı'da Emir Buhari Camii'nin yanındaki Mahmud Çelebi zaviyesine defnedildi.
Kemalpaşazâde hangi yılda şeyhülislamlığa getirildi?
8623
{ "answer_start": 607, "text": "1526" }
Asıl adı Şemseddin Ahmed bin Süleyman'dır. Fatih Sultan Mehmet döneminin ileri gelen devlet adamlarından Kemal Paşa'nın torunudur. Bu nedenle İbn-i Kemal olarak tanınmıştır. Babası, Fatih Sultan Mehmet döneminin komutanlarından Süleyman Bey, annesi ise dönemin alimlerinden İbn-i Küpeli'nin kızıdır. Beylerden olup, medrese eğitimini tamamladıktan sonra müderris (profesör) oldu. Sonra Edirne kadısı oldu. Bu vazifeden Anadolu kazaskerligine atandı. I. Selim Mısır seferinden dondukten sonra bu görevden azledildi. Sonra Edirne'de Dar-ül Hadis Medresesi ve İstanbul Beyazıt Medresesi'nde müderrislik yaptı. 1526'da Zenbilli Ali Cemali Efendi'nin vefatı üzerine şeyhülislamlığa getirildi. Bu görevde 8 yıl kaldı. 16 Nisan 1536'da İstanbul'da vefat etti.Edirnekapı'da Emir Buhari Camii'nin yanındaki Mahmud Çelebi zaviyesine defnedildi.
Kemalpaşazâde'nin dedesi kimdir?
8624
{ "answer_start": 105, "text": "Kemal Paşa" }
Asıl adı Şemseddin Ahmed bin Süleyman'dır. Fatih Sultan Mehmet döneminin ileri gelen devlet adamlarından Kemal Paşa'nın torunudur. Bu nedenle İbn-i Kemal olarak tanınmıştır. Babası, Fatih Sultan Mehmet döneminin komutanlarından Süleyman Bey, annesi ise dönemin alimlerinden İbn-i Küpeli'nin kızıdır. Beylerden olup, medrese eğitimini tamamladıktan sonra müderris (profesör) oldu. Sonra Edirne kadısı oldu. Bu vazifeden Anadolu kazaskerligine atandı. I. Selim Mısır seferinden dondukten sonra bu görevden azledildi. Sonra Edirne'de Dar-ül Hadis Medresesi ve İstanbul Beyazıt Medresesi'nde müderrislik yaptı. 1526'da Zenbilli Ali Cemali Efendi'nin vefatı üzerine şeyhülislamlığa getirildi. Bu görevde 8 yıl kaldı. 16 Nisan 1536'da İstanbul'da vefat etti.Edirnekapı'da Emir Buhari Camii'nin yanındaki Mahmud Çelebi zaviyesine defnedildi.
Kemalpaşazâde'nin büyükbabasının adı nedir?
8625
{ "answer_start": 274, "text": "İbn-i Küpeli" }
Asıl adı Şemseddin Ahmed bin Süleyman'dır. Fatih Sultan Mehmet döneminin ileri gelen devlet adamlarından Kemal Paşa'nın torunudur. Bu nedenle İbn-i Kemal olarak tanınmıştır. Babası, Fatih Sultan Mehmet döneminin komutanlarından Süleyman Bey, annesi ise dönemin alimlerinden İbn-i Küpeli'nin kızıdır. Beylerden olup, medrese eğitimini tamamladıktan sonra müderris (profesör) oldu. Sonra Edirne kadısı oldu. Bu vazifeden Anadolu kazaskerligine atandı. I. Selim Mısır seferinden dondukten sonra bu görevden azledildi. Sonra Edirne'de Dar-ül Hadis Medresesi ve İstanbul Beyazıt Medresesi'nde müderrislik yaptı. 1526'da Zenbilli Ali Cemali Efendi'nin vefatı üzerine şeyhülislamlığa getirildi. Bu görevde 8 yıl kaldı. 16 Nisan 1536'da İstanbul'da vefat etti.Edirnekapı'da Emir Buhari Camii'nin yanındaki Mahmud Çelebi zaviyesine defnedildi.
Kemalpaşazâde Edirne'de hangi medreselerde müderrislik yaptı?
8626
{ "answer_start": 531, "text": "Dar-ül Hadis Medresesi ve İstanbul Beyazıt Medresesi" }
Asıl adı Şemseddin Ahmed bin Süleyman'dır. Fatih Sultan Mehmet döneminin ileri gelen devlet adamlarından Kemal Paşa'nın torunudur. Bu nedenle İbn-i Kemal olarak tanınmıştır. Babası, Fatih Sultan Mehmet döneminin komutanlarından Süleyman Bey, annesi ise dönemin alimlerinden İbn-i Küpeli'nin kızıdır. Beylerden olup, medrese eğitimini tamamladıktan sonra müderris (profesör) oldu. Sonra Edirne kadısı oldu. Bu vazifeden Anadolu kazaskerligine atandı. I. Selim Mısır seferinden dondukten sonra bu görevden azledildi. Sonra Edirne'de Dar-ül Hadis Medresesi ve İstanbul Beyazıt Medresesi'nde müderrislik yaptı. 1526'da Zenbilli Ali Cemali Efendi'nin vefatı üzerine şeyhülislamlığa getirildi. Bu görevde 8 yıl kaldı. 16 Nisan 1536'da İstanbul'da vefat etti.Edirnekapı'da Emir Buhari Camii'nin yanındaki Mahmud Çelebi zaviyesine defnedildi.
Kemalpaşazâde kimin vefatından sonra şeyhülislamlığa getirildi?
8627
{ "answer_start": 624, "text": "Ali Cemali Efendi" }
Asıl adı Şemseddin Ahmed bin Süleyman'dır. Fatih Sultan Mehmet döneminin ileri gelen devlet adamlarından Kemal Paşa'nın torunudur. Bu nedenle İbn-i Kemal olarak tanınmıştır. Babası, Fatih Sultan Mehmet döneminin komutanlarından Süleyman Bey, annesi ise dönemin alimlerinden İbn-i Küpeli'nin kızıdır. Beylerden olup, medrese eğitimini tamamladıktan sonra müderris (profesör) oldu. Sonra Edirne kadısı oldu. Bu vazifeden Anadolu kazaskerligine atandı. I. Selim Mısır seferinden dondukten sonra bu görevden azledildi. Sonra Edirne'de Dar-ül Hadis Medresesi ve İstanbul Beyazıt Medresesi'nde müderrislik yaptı. 1526'da Zenbilli Ali Cemali Efendi'nin vefatı üzerine şeyhülislamlığa getirildi. Bu görevde 8 yıl kaldı. 16 Nisan 1536'da İstanbul'da vefat etti.Edirnekapı'da Emir Buhari Camii'nin yanındaki Mahmud Çelebi zaviyesine defnedildi.
Kemalpaşazâde kaç yıl şeyhülislamlık yaptı?
8628
{ "answer_start": 699, "text": "8" }
Asıl adı Şemseddin Ahmed bin Süleyman'dır. Fatih Sultan Mehmet döneminin ileri gelen devlet adamlarından Kemal Paşa'nın torunudur. Bu nedenle İbn-i Kemal olarak tanınmıştır. Babası, Fatih Sultan Mehmet döneminin komutanlarından Süleyman Bey, annesi ise dönemin alimlerinden İbn-i Küpeli'nin kızıdır. Beylerden olup, medrese eğitimini tamamladıktan sonra müderris (profesör) oldu. Sonra Edirne kadısı oldu. Bu vazifeden Anadolu kazaskerligine atandı. I. Selim Mısır seferinden dondukten sonra bu görevden azledildi. Sonra Edirne'de Dar-ül Hadis Medresesi ve İstanbul Beyazıt Medresesi'nde müderrislik yaptı. 1526'da Zenbilli Ali Cemali Efendi'nin vefatı üzerine şeyhülislamlığa getirildi. Bu görevde 8 yıl kaldı. 16 Nisan 1536'da İstanbul'da vefat etti.Edirnekapı'da Emir Buhari Camii'nin yanındaki Mahmud Çelebi zaviyesine defnedildi.
Kemalpaşazâde'nin tam ölüm tarihi nedir?
8629
{ "answer_start": 712, "text": "16 Nisan 1536" }
Asıl adı Şemseddin Ahmed bin Süleyman'dır. Fatih Sultan Mehmet döneminin ileri gelen devlet adamlarından Kemal Paşa'nın torunudur. Bu nedenle İbn-i Kemal olarak tanınmıştır. Babası, Fatih Sultan Mehmet döneminin komutanlarından Süleyman Bey, annesi ise dönemin alimlerinden İbn-i Küpeli'nin kızıdır. Beylerden olup, medrese eğitimini tamamladıktan sonra müderris (profesör) oldu. Sonra Edirne kadısı oldu. Bu vazifeden Anadolu kazaskerligine atandı. I. Selim Mısır seferinden dondukten sonra bu görevden azledildi. Sonra Edirne'de Dar-ül Hadis Medresesi ve İstanbul Beyazıt Medresesi'nde müderrislik yaptı. 1526'da Zenbilli Ali Cemali Efendi'nin vefatı üzerine şeyhülislamlığa getirildi. Bu görevde 8 yıl kaldı. 16 Nisan 1536'da İstanbul'da vefat etti.Edirnekapı'da Emir Buhari Camii'nin yanındaki Mahmud Çelebi zaviyesine defnedildi.
Kemalpaşazâde'nin kaç kitap yazdığı tahmin edilmektedir?
8630
{ "answer_start": 125, "text": "200'den fazla" }
Çok iyi Arapça ve Farsça bilen, eserlerinin çoğunu Arapça yazan bir bilgindir. Risale, makale, kitap olarak Arapça ve Türkçe 200'den fazla eser yazmıştır. Tıp, tarih, felsefe, şiir, fıkıh konularında eserleri vardır. Eserlerinden bazıları şunlardır: Dakâyıku'l-Hakâyık Yûsuf u Züleyha İdrisi Bitlisi'nin Heşt Behişt Tercümesi Zagyir ve Tenkîh Islâh-ı Mefatih Keşşâf'a Na-tamâm Bir Haşiye Şerhu Mefatih, Mühimmat Makîtu'l-Luga Nigaristan Osmanlı Tarihi(10 cilt)