siir
dict
siir_uzunlugu
int64
31
9.7k
{ "siir": "Hasret Ateşi \n\n\nİçimde tükenmez hasret ateşi,\nYanıyor, sönmüyor, yok mu çaresi? \nSeneler seninle çıkmıyor sesi,\nBizi de öldürür, hasret ateşi.Çilemiz hep aynı çekmekle bitmez,\nÖmürler verilir, bu hasret bitmez,\nGünleri saymakla o günler gelmez,\nBizi de öldürür, hasret ateşi.Mutluluk hayalim mazide kalır,\nElini elimden başkası alır,\nBelki de özlemin yarıda kalır,\nBizi de öldürür, hasret ateşi. (29-07-1990-İzmir)\n\n", "siir_uzunlugu": 57 }
57
{ "siir": "Bakma Öyle II \n\n\nUcu bucağı yok bu yalnızlığın\nŞafak vakti huzur dolu uyanmak\nYetmiyor insan olmaya..\nÇiçeklerin kokusu tek başına anlamsız\nGüneşin sıcağı, rüzgarın soğuğu, dolunay..\nHepsi boş..\nNerede başlar, nerede biter mutluluk\nEşref saati kaçtır umudun\nBilinmez..\nUcu bucağı yok bu yalnızlığın\nSen gözlerime bakmayınca\nSarhoş olmam imkansız..25.12.05\nAydın\n\n", "siir_uzunlugu": 50 }
50
{ "siir": "Tarihte Bir Büyük \n\n\nTarihte bir büyük onur bıraktı\nŞimşekler misali çaktı Atatürk\nYurda giren düşmanların üstüne\nBir şahin misali aktı AtatürkGüzel Ankara'yı başkent yapışı\nKocatepe'ye şahlanıp çıkışı\nTürklüğün hükmüyle ordu akışı\nDüşmanı denize döktü AtatürkVatan toprakların geriye aldı\nSulari der Türk gençliğine kaldı\nBütün dünya milletleri hep bildi\nAy yıldızlı bir bayraktı Atatürk\n\n", "siir_uzunlugu": 53 }
53
{ "siir": "Her aşk azalırmış bendeki arttı \n\n\nÜstünden seneler gelip geçti mi \nHer aşk batıyormuş bende doğ oldu \nİnsan başkasını kader seçti mi \nHer aşk yok olurmuş bende çoğ oldu Yüze kırışıklar tek tek doldukça \nGörülen seneler pek çok oldukça \nGençliğin gülleri bir bir soldukça \nHer aşk silinirmiş bende yazıldı Dünyaya mevsimler gelip gittikçe \nGündüzler geceler tek tek bittikçe \nTakvimde haftalar aylar yittikçe \nHer aşk uyuyormuş bende uyandı Ahrete doğru bir yol alındıkça \nBaşka başka güne ruh salındıkça \nZamanca ruhundan yaş çalındıkça \nHer aşk bitiyormuş bende başladı Hazanla doldu mu ömrün her yeri \nAşkından gitti mi kırk yıl ileri \nKuldan dökülünce bir ecel teri \nHer aşk unutulmuş bende hatırdı İnsanın açılan her bir çağında \nBaşının teline karlar yağında \nÜstüne yaşanan gönül bağında \nHer aşk azalırmış bendeki arttı \nSedat hünkâr\n\n", "siir_uzunlugu": 127 }
127
{ "siir": "Şehitlik \n\n\nAnalar evladını canan diye kucaklar\nBüyütür emir gelince eline yakar kınayı \nBaba ocağından çıkmadan tekbiri söyletir \nDavul çalınır yapılır düğün dernek halayı Elleri kınalı kuzular çıkar dağa bayıra \nYeşermeyen hayaller bir tarafa bırakılır \nEzberletilir can emanet verilir vatan aşkına \nHain pusuyla gögse şahadet madalyası takılır \n\n", "siir_uzunlugu": 46 }
46
{ "siir": "Orada Adalet Huzur Görmedim \n\n\nBırakın şu din iman ile mezhebi\nHakkın din iman ile mezhebimi var\nNerede din iman mezhepler varsa\nOrada adalet huzur görmedim\n***\nBırak ağalığı bırak beyliği\nEğer inanırsan sen yap iyiliği\nGerisi gürültü hepsi oyundur\nİnsanlar inançla dalga geçiyor\n***\nYıkın duvarları her yer açılsın\nSenlik benlik ölsün huzur saçılsın\nBu dünyada bir ne demek görünsün\nYıkın ikiliği kalanda birdir\n***\nGeçin kendinizden görün gerçeği\nTartar iken dürüst tartın ölçeği\nKırın kibrinizi bulun gerçeği\nDin iman diyerek dalga geçmeyin\n***\nGerçek inançlıysan sözün senettir\nGerisi sahtekâr hepsi yalandır\nİnanan insana bunlar ölçüdür\nAteşoğlu ölülerle işim yok\n***\n\n", "siir_uzunlugu": 101 }
101
{ "siir": "Gül Yüzlü \n\n\nGül yüzün gülsün\nGül yüzün gülsün yaGönlünde ne varsa\nÖmründe o olsun\nGül yüzün gülsün\nAğlamak değil gülmek yakışır\nGül yüzün gülsün ya\nBu günün yarının ahretinde\nGül yüzün gülsün ya\nGönlünde ne varsa\nÖmründe o olsun\nGül yüzün gülsün ya\nMutluluklar senin olsun her zaman\nGül yüzün gülsün ya\n\n", "siir_uzunlugu": 52 }
52
{ "siir": "Doğum Günü Hediyesi \n\n\n...Kim derdi ki gün gelip te\nellerin elleri ellerinde terleyecek\nve kim derdi ki\nyaşananlar acımasızca \ntarihin zalim diliminde silinecek? Gözler ilk kez sensiz ağlıyor\nİlk kez sözler sustuğunda \nDudaklar dudaklarda\nYalnız kalıyor\nOysa doğum günümdü\nMayısın son günü\nBeni sevdiğini söylediğinde\nDurdu zaman yürüdüğü yolda\nŞahitlik yaptı sevgiye. yüzüme güldüğündeŞimdi çok uzaklardasın\nTarih yine aynı \nYine birşeyler karalıyorum beyaz sayfalara\nTek ilham gözlerin yok odamdaBu sana sayısız bir şiirim\nBilinmeyenler içinde değil asla\nİlk te son da aynı olacak\nHepsinde sen olacakVe ilk kez kendi doğum günümde \nBir başkasına hediye veriyorum \nBelki bana verdiğin eşsiz hediyenin ışığını\nSana yansıtıyorum...Doğum günü kutlu olsun sevginin \nKim yaşıyorsa sonuna kadar\nUnutulmayanların. için için kanayanların\nTesellisi olsun ölene kadar...\n\n", "siir_uzunlugu": 117 }
117
{ "siir": "Hep Olacak \n\n\nBu ayrılık bitecek bir tanem elbette bitecek\nAşklar ve umutlar yeniden taze filiz verecek \nBizi ayıran zalım gurbet elbette birgün bitecek\nGökyüzünde dolunay ve samanyolu hep olacakAlev alev tutuşan yüreğim seninle küllenecek\nKavuşacağız bir tanem gönül sende yeşerecek\nTadını çıkar ilkbahar yaz sonbahar kışı doya doya\nGökyüzünde dolunay ve samanyolu hep olacakSusmasın umut rüzgarları hiç bitmesin arzuların\nKalbim sevdanla dolu dolu aşkına bade kaldırsın\nÖmründe ayrılık rüzgarı olmasın kara sevdamsın\nGökyüzünde dolunay ve samanyolu hep olacaksın10 Ocak 2015 Almanya\n\n", "siir_uzunlugu": 81 }
81
{ "siir": "Nasıl Bir Gençlik?(makale) \n\n\n Nasıl bir gençlik yetiştirmek istiyoruz?Bu konuda yeterince net miyiz? Toplumdaki değişik kesimlerin kriterleri veya idealleri birbirine yakın mı?Peki ülke gençleri ve dünya gençleri yeterince tahlil ediliyor mu?Anketler analizler yapılıyor mu?Tüm bunlar sağlıklı bir planlamaya dönüşüyor mu? Sorduğum hiçbir sorunun cevabı tatmin edici bir 'evet' değil bence... Bu ülkede dindar bir gençlik yetiştirme ideali var.Vatansever bir gençlik ideali de var. sorumluluk ve vefa duygusuna sahip bir gençlik isteyen de var;Geleneklerine. örfüne. tarihine bağlı milliyetçi bir gençlik isteyen de..Sorgulayan. insanı merkeze alan. evrensel düşünen. dayatmacılığa karşı yaratıcı insan yetiştirme hayali de var.Peki bütün bu istek ve idealler ,ülke ve dünya gerçekleri esas alınarak bir süzgeçten geçirilebilmiş mi? 'Hayır' . Analizler yapılıp bunun ışığında 50-100 yıllık eğitim projeleri siyaset üstü bir özen gösterilerek hazırlanabilmiş mi? 'Hayır'. Ortaöğretim kurumlarımıza bakıyorum da hiç bir uygulama tarafsız bir harmandan oluşan ideal bir gençlik yetiştirme amacında görünmüyor. Çocuklarımız ağır bir ders yüküyle karşı karşıya bırakıldığı için, velilerimiz karne başarısıyla övünür hale gelmiş;liseler üniversite başarısını başarı karnesi kabul etmiş durumda.Öğretmenler bu acımasız yarışın. sınav yoğunluğunun ahlaki zaafa uğrattığı öğrencileri sınıflarda vukuatsız tutmayı neredeyse başarı sayacak hale geldiler. E! O zaman hani ideal gençlik?Bu gençlik okullarda yetişmeyecek de nerede yetişecek?... Bence kağıt üzerinde başarı yaratmak. istatistikleri ters yüz edip başarısızlıkları saklamak ve sadece üniversiteyi kazanan robot öğrenciler yetiştirmeyi başarı saymak kendimizi avutmak olur.sonuçlar bu gün yaşadığımız gerçeklere dönüşür o zaman.Yetişen insanlar ,ne olurlarsa olsunlar;Milletvekili. bakan, yargı mensubu ,gazeteci. asker. polis...kendi muhakemeleri olmadığı için gücün kuklaları haline gelir, kul olurlar. Bu durumda ne yapmamız lazım? Sorusunu güçlü ve samimi bir şekilde kendimize yeniden sormamız lazım.Yeniden gençlerimize dönmemiz lazım. Çocuklarımızı barışçı, evrensel düşünen. uygar ,cesur; aynı zamanda kendi değerlerine de saygılı. vatanseverler haline getirmemiz lazım. Kanundan, yasadan yönetmeliklerden önce zihniyeti değiştirmek gerek diye düşünüyorum.\nbu da ancak ve ancak eğitimle olabilir inancındayım.\n Cenap Şahabettin 1900'lü yıllarda ''Suistimale müsait olmayan kanun yoktur;kanun değişir. suistimalin şekli değişir.'' derken 2017' de sözünün hala bir öğüt yerine geçeceğini bilseydi kahrından ölürdü.\n Bu nedenle bir an önce zihniyet değişikliğine ihtiyaç var bu ülkede\no halde herkesi kucaklayan büyük eğitim projeleri yapmaya soyunmalıyız hem de hiç vakit kaybetmeden...\n\n", "siir_uzunlugu": 330 }
330
{ "siir": "Bulacağım... \n\n\nKarşı pencereden yansıyor\nGün batımı,\nKızılı akşama karışıyor\nYüzün \nGözlerimde kalmış\nYine yanıldım\nSon nefesini çektiğin\nSigarandan farksızdım,\nBittiğinde\nKül tablasına ezdiğin; \nBir tutam kül kaldı aşkım…Karşı pencereden yansıyor\nGün batımı\nAkşama defnediyorum seni,\nYanıldım,\nLakin bıkmadım...Doğru aşkı böyle bulacağım…07.07.2011\n\n", "siir_uzunlugu": 41 }
41
{ "siir": "Yalvaç 20 (Galip Galip) \n\n\nson kez o yıl ortaokul, lise binasındaydı\nikinci dönem çarşıdaki yerine ayrıldı,\nve okul yarım günden tam güne çıktı\nilkokullar gibi sabahçı, öğleci kalmadıöğleyin etrafı taş duvarla çevrili Musallada\n\tabiler futbol, ablalar valeybol,\nçocuklar yere dikip yirmibeşlikleri “pirli” oynarlardı\nMusalla Harmanlığında\nbazıları çift gezerdi, herkes onlara hayrandıbir bahar pazarı; \nŞarkikaraağaç Lisesi ile yapılan maçta\n“Galip” sayesinde galip geldi “Atatürk Lisesi”\nGalip servis atıyordu, \nGalip çakıyordu, \nkurtarıyordu\nGalip ortada\nkarşı tarafta “Hasan” yalnız başına \nelinden ne gelirdi, ne yapabilirdi\nbizim taraftarlar “-Yalvaç” diye değil\n\t“-Galip” diye bağırıyordu\nortalık “-Gaalip, Gaalip” diye inliyordu\nGalip Gelendost’luydudaha sonra \n-Eski Mahalle \nHarmanyeri-ndeki futbol maçında\nsahada Galip vardı yine\nbaşparmağı sarılı,\nbizim lise bu maçı da aldı\nyine Galip sayesinde\nonlar da cansiperane oynadılar oysa,\n\tonlarında iyi oyuncuları vardı\nama galipleri yoktu\nyenilmeye elleri mahkumdu\n\n", "siir_uzunlugu": 133 }
133
{ "siir": "Gül olsana \n\n\nKinden kibirden uzak olsana\nDedikodu gıybet etmesene\nKalbindeki güle de baksana \nO gülü de koklayıp dursanaİnsanı insandan dost ayırma\nHer insanda Allahın kulu ya\nSevabı günahı kendisine\nSen de bunları dost dost bilseneHer insanda bir gül arasana\nTatlı dil güler yüze baksana\nCemalden cemale kinlenmesene\nGülün dalında bülbül olsanaİkilikten de uzak olsana\nKimler fayda görmüş söylesene\nYerler birbirini desene\nİnsanın kalbinde gül olsanaGüzel sohbet muhabbet varken\nSakın alma dost diline diken\nHoşça yemek içmek varken\nDost elinde dost bir gül olsanaSeyitim dost elinde bir gülüm\nGülün dalında bir de bülbülüm\nGönülden gönüle de bir gülüm\nDost ile dost bağında bir gülüm\n\n", "siir_uzunlugu": 103 }
103
{ "siir": "Ay Karıştı Akşama \n\n\nBirgün daha biterken yokluğunda\nAy karıştı akşama\nSevdam gönül çıkmazında yiterken\nSensizliğinde ay karıştı akşama..Dağlarda yeşerip açtı gelincikler\nYanan yüreğimi nerden bilecekler\nUnutulan sevinç zoraki gülücükler\nYokluğunda ay karıştı akşama..Bu baharda bekle geleceğim\nUzun ayrılık sonu seni göreceğim\nÖlüm ayıramaz seni seveceğim\nSensizliğinde ay karıştı akşama..İhanet edersen çıksın ölün\nBurulsun boynun, solsun gülün \nYıllardır bekledim ve bugün\nYokluğunda ay karıştı akşama 27-29/Nisan/1984\n\n", "siir_uzunlugu": 65 }
65
{ "siir": "**Hastahane Anılarımın 5* \n\n\nGene bir çarşamba hatta perşembeye gebe, ama birde bana sorun.-Niye? \n Müniş gene hastandı dört gündür böbreğindeki taşın ağrısını çekiyor.Aaa\ndaha size selam vermeden hemen düştüm derdime. Selam değerli dostlarım \nbu haftaki anım da evvelki yıl mersinde yazlıktayken bir ayda on kilo verdim ama istiyerek değil kendiliğinden\nacillik oldum. zaten bir kaç gün sonra dönecektik dönüş biletimizide okeyletmiştik. Ama büyük oğlum- Hayır uçak biletiniz benden annem bu halde otobüsle gidemez dedi. neyse biz onaltı satlik yolu iki satte geldik\nertesi gün nedeni araştırılmak için bir hafta yatmanız lazım dediler özel odalarda yer yok kalabalık odada nasılsa günler geçer dedim ben malum neden sebepsiz kilo verdim o araştırılacak bir yaşlı teyze sanki karın altında yatmış öksürmekten ciğerleri patlıyacak diye iğneyle kesiyorlar bir genç kızımız da yatılı kuran kursunda yüksek ateş havale geçiriyor sık sık sohbet güzel teyze meğer yeni gelinmiş hacı dede gözünün içine bakıyor.-Bir taburcu ol seni Kabeye götüreceğim söz.Teyzede manalı manalı olur anlamında kafa sallayınca.Birde taburcu olacağı gün ataşi yükselip öksürüğü artınca hacı dedem bir üzülüyo ki sorma.Teyzeyle bir gece sohbet ettik te\n-Bak dedi beni varya bu adam hasta etti gündüz bile perdeler kapalı bana renk. renk incecik gecelikler almış çırıl çıplak onlarla dolaştırıyor. du evde ee ben genç değilimki birde sen yeni gelinsin şimdi giymicen de ne zaman\ngiyicen diyordu işte bu hallara düştüm. Şaşırdım kaldım demek ki böyle garip huylu olmak ne yaşa nede hacılığa engel hem güldüm hem üzüldüm.\nHacı amcanın geldiği gün ben kantindeydim -Gel bir çay içelim beraber çıkarız yukarı dedim. geldi teyzeye çok üzüldüğünü söyleyince -Bak sen şimdi açmasaydın en demezdim Doktor teyzeye sen bize doğru konuşmuyorsun bir insan gece dışarda uyusa üzerine kar yağsa senin kadar\nciğerlerini üşütemez gerçi seni kurtarmaya uğraşıyoruz eğer kurtulursan bir dahaki sefere cenazen gelir. hem bu ince peye gecelikler ed ince gelir sana \nkalın eşofman lardan giymen lazım yoksa ölürsün dedi.Diye ben senayo yazıyrum ama dedeyi eni dinlerke ki halini bir görmenizi isterdim gözleri faltaşı gibi açılıyor bir yandan sakalını sıvazlayıp dualar okuyor.-Bak hacı amca enim bir fikrim var ama kimse bilmiyecek süpriz tamam. mı? Teyze bu hafta kesin taburcu olur sen nasılsa arkadaşının oğlunun taksisiyle geliyorsun\ngelin arabası gibi süsle teyzeyede herkese de süpriz olsun dememle gözleri parladı. beraber yukarı çıktık teyzeye göz kırparak doktorun sana kızdığını anlattım hacı amcaya dedim.Amca bir ara lavboaya gittiğinde kısaca anlattım kadın versem elimi öpecek.Evetttt hacı amcam bir hevesle\ngelin arası gibi süslemiş arabayı ama teyzenin gene ateşi yükseldi o çıkamadı kaldı benimde önemli bir şeyim yokmuş bilinenlerin dışında tabii\ndepresyon dediler.Evet bu haftalıkta bu kadar haftaya kadar hoşça ve dostça kalın18.3.2009.Münevver Şenol\n\n", "siir_uzunlugu": 416 }
416
{ "siir": "Demişken \n\n\nDemişken Enes, size duyduğum en iyi ptofesyönel ordu ütopyasını anlatıyım… Seksenden öncesi başka sonrası başka hatırlasada hemen hemen herkes Beyazıtı bilir. Görsede bilir görmesede… İşte orda, yani Beyazıt meydanında bir tezgâhtar var. Genelde hediyelik eşyalar satar. Nazar boncuğunun türevleri işte… Adama genelde ‘Başkan’ diyorlar. Sebebi sanırım gençlik yıllarında çok sol düşünmesinden kaynaklanıyor. Bu rumuz onu genelde hiç rahatsız etmediğinden bende sebebini sormadım. Genelde yaklaşık elli yaşında bir adam… Dişleri beyazdan bile daha beyaz genelde… Zaten genelde ya yönetimde ki yanlışlıklardan ya dinin çıkarcı yorumlanmasından dolayı insanların sistemde ki yerinden ya da diş fırçalamanın öneminden konuşan bir adam. Manyak mıdır nedir genelde? Dişlerinin görüntüsünün güzelliğinden emin olduğundan olucak ki; gülüşü tutamıyacağınız kadar büyük ve samimi olan bir adam.\n İşte bu adam günün birinde bana bir ütopyasını anlatmıştı. Onun fikrine göre günün birinde belki bin, belki binlerce yıl sonra, biz göremesekte dünyada sınır diye bir kavram kalmayacak. Dolayısıyla kimsenin askeride olmayacak, sınırsızlık sadece harita üzerinde değil, beyinlerdede gerçekleştiğinde suç oranı dibe çöküp ahlaki değerler akılcı değerlerle birleşince polislere ihtiyaç kalmayacak, kimsenin poliside olmayacak. Ve belki de işsiz kalan kolluklar, kıllığı bırakıp işsiz güçsüz gereksiz düşüne düşüne kendilerini sanata verecek. Ama günümüzde bu zorunlu görevler başka zorunlu görevleri olanlara ya da bizim zorunluluğumuz içinde bizden olmayıp adına suçlu ya da karşıt dediğimiz kişilere karşı ne yazıkki var. Bu yazıklığıda üzerine yeterince piyon konulmuş satranç tahtalarında değerlendiren siyasi bürokratik ve politik arkadaşlar, bi kaç piyonu zaman zaman eksiltip yenileyerek fırsata dönüştürmekteler gibi…\n Şimdi iştemden sonraki kısmı ele alalım. Başı; savunmna anlayışının olmadığı ve savunma birimlerinin olmadığı bir dünya… Kıçı; malum şu an içinde yaşadığımız bildiğimiz birilerin rant sağlayıp çok para kazanıcak diye gençlerin hemde tahmin edemeyeceğiniz kadar saf temiz gençlerin adına şehitde deseniz fark etmez. Netice olarak öldüğü dünya… Ha bunun, işte bunun, şimdi kıçımı ütopya, başı mı?\n\n", "siir_uzunlugu": 295 }
295
{ "siir": "Kışlalarda Bayram \n\n\nBugün bayram günü, bağrım yanıyor\nGözlerim yollarda seni arıyor\nHerkes sevdiğini, bulmuş sarıyor\nBenimse yollarda kaldı gözlerim\nKışlalarda bayram zordur askerimMektubunu açmış okuyor erler\nSatır satır hece hece ezberler\nHerkesin yârinden gelmiş haberler\nBenim sevdiğimden gelmez haberim\nKışlalarda bayram zordur askerimElimde tesbihim gözümde yaşlar\nAklımdan çıkmıyor o kara kaşlar\nHayalin karşımda gülmeye başlar\nBakıp bakıp sana sitem ederim\nKışlalarda bayram zordur askerimBu bayram sensiz ilk bayramım oldu\nİçimde sıkıntı, gözlerim doldu\nSeviyorum diyen, yâr gelmez oldu\nBu yüzden gönlümde taştı kederim\nKışlalarda bayram zordur askerim\t(Batman - 12.11.2004)\n\n", "siir_uzunlugu": 90 }
90
{ "siir": "Her Ne Halde İsem Bilir Dost Beni\t \n\n\nAşıkını bu menzile erdiren\nHer ne halde isem bilir dost beni\nBir noktada bin bir hikmet gördüren\nHer ne halde isem bilir dost beniÇekip katarını yola gelene\nCanım kurban olsun halden bilene\nŞu gönlüm yar olmaz yüze gülene\nHer ne halde isem bilir dost beniMümin olan muhabbeti hal eyler\nÖzünü alemde türap yol eyler\nNadan olan ismimizi pul eyler\nHer ne halde isem bilir dost beniKerem eyle kurtar ulu yaradan\nAyırma bizleri cemden sıradan\nCahil olan seçmez akı karadan\nHer ne halde isem bilir dost beniDaimi eriştim seyran çağıma\nKumru dudu konar dal budağıma\nBen bağban olmuşum kendi bağıma\nHer ne halde isem bilir dost beni.\n\n", "siir_uzunlugu": 113 }
113
{ "siir": "Düğün Gecesi Sabahı \n\n\n- Zengin bir köy ağasının oğluyla evlendirilen \n16 yaşındaki güzel gelin düğün gecesi sabahında\nacılar içinde kıvranınca yakınları hemen onu en yakın\nhastaneye götürdüler...Yapılan operasyon sonucunda\ngelinin midesinden altın kolyeler bilezikler yüzükler ve\nplastiklere sarılı binlerce banknot paralar çıktı...\n\n", "siir_uzunlugu": 42 }
42
{ "siir": "Hadron \n\n\nHadron carpistiricisi gibi ışık hızına ulastirdigim nice sevgilerim vardı .Sensiz yaşayan nice sevgiler .Sensiz olmayacak bir sürü anı .Beni sana anlatacak bir sürü hatıra hepsi kayboldu .Bir denizin kiyaya vurup götürdüğü kumlar gibi sürüklenip gittiler .Gelgitler bitirdi herşeyi .Kumsalda parıldayan kiristaller kadar parlayana dek hoşçakal.\n\n", "siir_uzunlugu": 46 }
46
{ "siir": "Mimozalar... \n\n\nMimozalar...Dokunduğumda saçların gibi gelen mimozalar yok şimdi.Senin gibi olmayan.Hadi onlaırn mevsimi gelecek.Ya sen...Nerdesin.Akşamları yürüyorum caddelerde.Bazen bindiğim otobüs canımından bakıyorum alnımı dayayıp dışarı.Bir sürü ev.Araba.Kimi evlerin ışıkları açık kimileri yanmıyor.Köprüden geçerken sayamadığım onbinlerce ışık.Sen hangi ışıktasın.Nerde bıraktım seni ya da sen nerde bıraktın beni.Ben kendimi bilmiyorum artık nerdeyim.Seni özlüyorum mimoza mevsimini özlediğim gibiHaziran 2006\n\n", "siir_uzunlugu": 54 }
54
{ "siir": "Cuma Mesajları 434 \n\n\nSevgili genç dostlarım, size geçiyor nazım.\nSakın demeyesiniz “Bu benim alın yazım”.\nBize: tembel olmayıp tüm gücüyle çalışan\nVe Allah’a güvenen, şuurlu gençlik lazım.\n\t\t*** (19 Mayıs 2017) \n\n", "siir_uzunlugu": 31 }
31
{ "siir": "Devriye \n\n\nŞükürsüz secde ettik. bilmeden dilekleri,\nAlın teri olmadan doldurduk külekleri..Gafile selam verdik menzile varmak için,\nHer gün gunah işledik gündemde kalmak için.Ruh bedenden habersiz Ay bacayı savuştu,\nGünah ile günahkar bir birine kavuştu.Meylettik gösterişe her adım hile hurda,\nHangi lokman çaredir bu yaraya bu derde.Tövbemi kabül buyur boş çevirme virdimi,\nSadece sana açtım açık seçik derdimi.Karaca sen, dikkat et, yitirme sermayeni,\nGiderse, ne yapsan da o artık gelmez geri...\n\n", "siir_uzunlugu": 69 }
69
{ "siir": "Zzzz Düğün Gecesi \n\n\nBak, pespembe bulutlar serdim ayaklarına, \nÇıkalım, yükselelim göğün yücelerine \nBir pembe gülüş gelsin mahzun dudaklarına,\nAyışığı olalım sevdâ gecelerine... Şarkılar söyle bana, kollarımda yatarken\nBen gözlerine sevdâ şiirleri söyleyim,\nKalplerimiz vuslatın özlemiyle atarken\nDüğün gecemiz, seni gelin gibi süsleyim; Ay ışığı gelinlik, Samanyolundan duvak,\nEmret, gökteki bütün yıldızları sökeyim.\nAyın hâlelerinden gelin tacı yaparak\nÜstüne yıldızlardan konfetiler dökeyim...O an, sanki gaipten, bir keman sesi gelsin,\nBulutların üstünde sarılıp dans edelim,\nKıpkızıl olsun gece, vuslat, zamanı delsin\nBir masal âleminde kaybolalım, gidelim...Sonra emret güzelim, bütün ışıklar sönsün,\nEllerimiz coştursun arzuyu tenimizde,\nBu düğün, binbir gece masallarına dönsün\nDudaklar birleşince, bu vuslat gecemizde...\n\n", "siir_uzunlugu": 104 }
104
{ "siir": "Sabah Dört Gibi Kalkıyoruz \n\n\nSual sorduklarında hocam kaçta kalkarsın?\nSekiz gibi, diyoruz ki kolay anlaşılsın…Dört, dersem inanmazlar derler, bu mümkün değil,\nZaten bekâr adamsın ne konuştuğunu bil!Desem, az uyuyoruz hem zaten işlerimiz var,\nDerler, ne işin olacak şahsın apaçık bekâr…Desem, kedilerimiz var onlar doyurulacak,\nEv temizlenecek özel işler de olacak…Tüm bunlar suç sayılır kediler anlaşılır,\nEv sahibi evden atar hem şahsım zorda kalır…Varsın hiç bilmesinler az uyuduğumuzu,\nMeşgul olduğumuzu, mutluluğumuzu…(2015)\n\n", "siir_uzunlugu": 70 }
70
{ "siir": "Kefenin Cebi \n\n\nBin yıl yaşasan bile bunun sonu var\nPatişah ta olsan giyeceksin kefen\nKefenlerin hiç cebi mi var\nKarun kadar malın olsa ne fayda\nKoyacaklar senide soğuk mezara\nYanında ne mal var nede beş para\nYattığın yerde düşün kara kara\nGidiyor bu kervan sıra sıra\nYaşadıkların sığmıştır bir asır’a\nSende herkes gibi oldun hatıra\n\n", "siir_uzunlugu": 55 }
55
{ "siir": "Senin Gözlerin \n\n\nSenin gözlerin yeter ömrüme göc etmeden dünyadan. Umutsuz sevgimin göz yaslari senin adinda sakli \nDermanim sadece dillinde sakli neden bu inat be gülüm eger agliyorsam senin armaganin bu göz yaslarim nasil sevdim bir bilsen anlasana askimi veriyorum nerdesin, Allahima el acip yalvariyorum seni buldun kaybetmek istemiyorum zor degil sevmek bu gönül bu can seni istiyor yorma be gülüm....Polat Yanar\n\n", "siir_uzunlugu": 60 }
60
{ "siir": "Sen Tek Sevdiğimsin Sen Hep Gül \n\n\nGönül vermek ister yâre bir gül,\nDer “sen tek sevdiğimsin sen hep gül”\nGönlümün tepelerinde kumrular misal süzül,\nSen heeeep gül, Ancak o zaman eder bahtım tebeddül.\n\n", "siir_uzunlugu": 33 }
33
{ "siir": "Ay/rılık Baladı \n\n\n-ayrılık ay gibi sessiz gelir—\nhüzzam bir gece acıtırken akşam sefalarının rengini\nbölünürken dilim dilim\no gayya kuyusu kesir\nçözüp nakışından sevdamızın renkli ipliklerini\nkırışalım\nhangi renkleri istersin\nbirlikte sevmiştik kırmızıyı\nkokusunda avcunda parlattığın elmanın tadı\nerguvanları biz boyamıştık mora\nbir Mayıs sabahı\npolis düdükleri arasında\nal kitaplarını içinde kuruttuğum güllerle\nokudum hepsini-ayrılık ay gibi sessiz gelir—\nunutulmuş derbendinde bir dağın\nunutur gibi dikenler arasında açan\no mavi çiçekleri\nyüzüme çizdiğin gök kırıntısı\nsenden yadigâr kalsın\nellerime ellerinden\nağzımda öpüşünden bulaşan\ncam kırıkları\nmeşum kuvars\ngit\nparmaklarımın arasından akan su gibi\nçarığın, âsan, saçındaki kırağı\nsenin olsun\nbütün renkler\n-ayrılık ay rengidir—\nbana beyaz yeter\nyeter yüzük taşımda\ngöllenen zehir\n\n", "siir_uzunlugu": 112 }
112
{ "siir": "Öyle Bir Düş Olsun Ki \n\n\nYemyeşil bir bahçe düşle hayatında ey sevdiceğim\nRengarenk çiçekler olsun yanında, kıyısında, köşesinde\nBir de Kevser misali akan derecik olsun olmuşken\nDüşle ki gerçek olsun, seninle birlikte gezeceğim\nKuşlar en güzel şarkılarını okurken bu bahçede cananlarına\nDüşle ki ben can oldum geldim yanına\nVe gökyüzü en güzel parıltısını sunarken ikimize\nLezzetini tadalım kokladığımız havanın\nSen bana, ben sana yaslanıp\nDüşlere dalalım\nÖyle bir düş olsun ki bu sevdiceğim\nSeni sevdiğimi söyleyebileyim...\n\n", "siir_uzunlugu": 76 }
76
{ "siir": "Düş Yakamdan \n\n\nHep tepeme doğru çıktın,\nYeter gayri düş yakamdan…\nGenç yaşımda yuvam yıktın,\nYeter gayri düş yakamdan…Mesken ettin sen gurbeti,\nSıla tüter zor hasreti,\nZehir ettin her sohbeti,\nYeter gayri düş yakamdan…Al kanımda sensin kene,\nOtomatik tüfek çene,\nBirbirinden kötü sene,\nYeter gayri düş yakamdan…Bütün malım gitti sele,\nUmut düştü ayaz yele,\nAğrı girdi başa bele,\nYeter gayri düş yakamdan…Cantekin der; sabrım taştı,\nDerdim yüzü bini aştı,\nDostlar şaştı canlar şaştı,\nYeter gayri düş yakamdan…\n\n", "siir_uzunlugu": 76 }
76
{ "siir": "Babam \n\n\nbir ucurtma havalaniyor karsimda, \nben kahverengi pantolonum belimde\nve ellerim umutlarda burnumu cekiyorum\nruzgari estiriyor bakislari babamin\nbir zincir olmus pamuktan ipligim\nsoguktan catlamis ellerimi kesiyor\numutlarim ucuyor\neski elbiselerim\nkonusmadan oylece duran dusunceler\nkayalarin uzerinde yok oluyor\nben babama donup diyemiyorum ki, \nsevdigim vardir diye\nbu ucurtmanin ucmasinda\nellerimin kesilmesinde\nve pantolonumda, burnumda soludugum ruzgarda\nbir toz gibi bugazima takilan\nankara degildir baba\nbu ucurtma icimden ucar baba, sessizce\nuzaga, ozleme, umuda\nsevgili bilmez baba\nsen bilmezsin\nanlatmasi guc baba diyemiyorum ki, \ndaglari yerinden oynatacak\nardini yaslicak bir sehre\nbu ucurtmam \nonun gulusu kadar felaketi hayatin\nbu bozkiri gececek baba hey, \nbaba\ndunyaya sigmaycak diye, \noteye gitmek ister diye\nbabam arkasini donmus, \nherseyin olmasi gereken gercekligiyle\neve dogru yola koyulmustur\n\n", "siir_uzunlugu": 122 }
122
{ "siir": "Gül Bülbül \n\n\nDurmaz dili aşkı söyler,\nBülbül muhabbette güle...\nKendi halin onu dinler,\nGülde sanki güle güle....\n.Söylenir kendi ile,\nSen gül bülbül. gül bülbül...\nBir gül. bir bülbül haliyle,\nGüller bülbül. bülbüller gül...\n\n", "siir_uzunlugu": 31 }
31
{ "siir": "Güneş İle Denizin Hikayesi \n\n\nGüneş Sordu Deniz’e\nGece bensiz ne’ylersin? \nDedi D eniz Ay’layım\nBen sensiz de varımGüneş bir an duraksadı.\nVarlığının anlamını sorguladı.\nO denizle bir bütündü\nDeniz onu nasıl yok sayardı? Güneş sakladı kendini\nGri bulutların ardına\nGörünmesini istemiyordu belli ki\nHesaplaşmasının kendisiyleBulutlardan damlalar\nDüşerken ardı ardına\nDeniz vardı farkına\nAğlıyordu GüneşHer düşen damla\nDeniz’i güçlü kılıyordu\nGüçlenirken deniz\nOlanları umursamıyorduGüneş baktı bir an\nBulutların arasından\nSırıtıyordu Deniz\nGücünün doruklarındaBaktı kendine Güneş\nHiddetlendi birden\nAnlamıştı denizi\nOnun ne istediğiniEsirgedi ışığını Deniz’den\nDostu Rüzgar ona yardım etti\nKoparken fırtınalar denizde\nGüneş sadece izlediAnlamsızca çırpınışları\nSonuç vermedi denizin\nAnlamıştı o da\nGüneşsiz hiçliğiniMavi deniz kaybetti rengini\nBüründü siyahının sonsuz karartısına\nSon bir çare haykırdı Güneş’e\nAffet diye beni.Güneş baktı kıyıya\nAğlıyordu genç kadın\nFarketti o anda\nSuçsuzluğunu kadınınDedi denize suç senin\nAffetmedim seni\nAma senin cezanı\nÇekmemeli masum ahaliDindi rüzgar bir anda\nÇıktı Güneş meydana\nBaktı denize yukarıdan\nGüldü alay edercesineO zamandan beri küstür\nDenizle Güneş\nHatırlar bazen Güneş\nGösterir hiddetini yeniden\nElbet biter bu ayrılık\nKavuşur sevgililer yeniden.\n\n", "siir_uzunlugu": 169 }
169
{ "siir": "Gizemli aşk şarkısı \n\n\n“hatırlar mısın uzak diyarlara gitmiştik\ngizemli aşk şarkılarına eşlik etmiştik\n*\nşimdi demode oldu bizim aşk şarkıları \neksilere boğulduk silince artıları\n*\nyeni şarkılar aşk hikayemizi bilmiyor\nbizi anlatmayan şarkılar iyi gelmiyor\n*\nyeni şarkılar için çok yoruldu bu beden\naşk şarkıları yazılmaz ki aşka değmeden\n*\nbelki ben kaybettim ama ikimiz yenildik\naşk şarkılarımızı hep ortak payda bildik\n*\naşk şarkısı dinleyelim esmer latin kızdan\nyalandan da olsa eşlik edip bir ağızdan\n*\niyi söyler şarkıcı aşk hüzünlü olsa da\nyaşanan aşk her zaman kubbede hoş bir sada…” 09.04.2015\n\n", "siir_uzunlugu": 93 }
93
{ "siir": "...Beslan... \n\n\n- Kuzey Osetya, Beslan’a…ne kundakçılar gördüm, ne intiharlar\nağaçlar budandı mevsimsiz\nkan tozuna bulandı nice yazlaraşklar vardı günlük ayazlarda donan\nsokağa terk edilen ayrılıklar\naşklar vardı gözyaşı nehirlerinde \npiranalarca ciğerleri parçalanançetelesini tuttum bozgunun\nIrak’ta çekildi son pim\nacılı coğrafyaları soğurdum\ndinamitlendi yürek her kelle kopuşta \nyangınlarda koştum yalınayak \netim \netten düştü oralardaböylesi görülmedi hiç\nkim haklı, kim haksız\nonca çocuk \nneden can ruletine kurban? yitirmedim umudu insana dair\nhayır! çalmadı henüz saat\nyalnızca güldür\ngülümdür karanlığa ağlayankörler ufkundayım bugün\ndolunay kayıp \ngök solgun\ndünya zindan(4 Eylül 2004)\n\n", "siir_uzunlugu": 88 }
88
{ "siir": "Hatıra olsun resmimiz \n\n\nDünya bir misafirhane,\nBizler içinde misafiriz.\nVakti, saati gelince,\nBiz de çekip gideriz.Bir araya geldik,\nSizi çok özlemişiz.\nSonra gelemez kimimiz,\nHatıra olsun resmimiz.Kim, ne zaman ölecek,\nBunu asla bilemeyiz.\nVakti gelmeden ölemeyiz,\nHatıra olsun resmimiz.Bugün varız, yarın yokuz,\nDünya imtihan yerindeyiz.\nSevgiyle dolsun kalbimiz,\nHatıra olsun resmimiz.Hakkımı helal ettim,\nSiz de helal ediniz.\nHakka (C.C.) kulluk ediniz,\nHatıra olsun resmimiz.Belki daha görüşemeyiz,\nKalplerde yaşasın ismimiz,\nToprak olacak cismimiz,\nHatıra olsun resmimiz.08.07.2012\nBulancak-Giresun\n\n", "siir_uzunlugu": 76 }
76
{ "siir": "Unutulmuştan \n\n\nAklına gelmeyecek olsam bile\nBen hep seni hatırlayacağım\nVe sana dair şiirler yazıyor olacağım\nAyağının yere değdiği her ürkek adımında\nSana koşuyor olacağım\nHer nefesinde\nHer lokmanda\nHer yudumunda\nSeni düşünüyor olacağım\nBense çoktan silinmiş olacağım\nAğlamaklı gözlerinin kumsalından\nDalıp gideceksin içine hayatın bensiz\nNe saçlarını tararken anacaksın beni\nNe gözlerin aynalarla buluşunca\nMırıldanmayacaksın ezgimizi\nCaddelerde rüzgar\nAklımda aşk varBeni aklına getirmesen de\nBen hep seni düşünüyor olacağım\nSen aklımda kaldığın müddetçe\nDaha iyi ezberliyorum hayatı\nHafızamdaki her bakışında\nKirpiklerin daha canlı bir renkle boyuyor dünyamı\nYuvasına taşıyorum kırlangıç yavrusunu mesela\nHiç görmeyeceğin karnfilleri suluyorum\nGörmen için gelmen lazım\nAma sen hiç gelmeyeceksin biliyorum\nBiliyorum ve buna alışmayı öğreniyorum\nLeyleklerin gelişini göreceğim sensiz\nYağmurlar yağacak hiddetli karamsarlar bulutlardan\nArdından güneş ışıldayacak\nAma şimşekli isyanlarımdan sonra\nGülüşün ışıldamayacak anlıyorum\nYalnızlığın ıssız gecesi\nCıvılıtılı sabahlarınla son bulmayacak\nNehirler akacak sadece sensiz bir dünyada\nUçurtmalar süzülecek\nTırmandığımız kekikli tepelerin üstünden\nArtık şaşkın bakmayacağız semaya beraber\nBulutları savran rüzgar gibi geçtin çünkü\nZaman gibi\nUçak gibi\nÇocukluğum gibi geçip kayboldunGeçmesini beklemeyeceğim zamanın\nBeklerken güzelliğinden bahsedeceğim\nYalınayak koştuğum şiirlerin toprak yolunda\nSevgi için kavga etmeye örnekler vereceğim\nMısraları takip eden meraklı gözlere\nKulğına fısıldadığımda gülümsemiştin sen de\nSevgi güzellik ister güzellik emek ister\nVar etmeyecek hiç bir umut bir daha seni evet ama olsun\nYine de ben seni düşlüyor olacağım\nDüşte görülmesi imkansız bir düş olsan bile\n\n", "siir_uzunlugu": 223 }
223
{ "siir": "... En Güzel Kadın..................... \n\n\nSEN EN ÖZEL.. \nEN GÜZEL KADIN DIN.. SEN YILLARCA ÖZLENEN\nSEN BİR ÖMÜR BEKLENEN \nKADIN DIN..SEN \nGÖZÜMDE YAŞIM\nVARLIĞINDA TELAŞIM..\nYOKLUĞUNDA \nDERTLİ BAŞIM DIN..SEN \nISSIZ GECELERİN GÜNEŞİ\nÇILGIN KALBİMİN ATEŞİ..\nSEN AŞKIN MANASI, \nSEN TAPILASI KADIN DIN..\n.........\nTemmuz-2014./n.a./İzmir.\n\n", "siir_uzunlugu": 43 }
43
{ "siir": "İşte Eserin \n\n\nMutluluğu alıp, dertlere saldın \nGezinir hayalde düşte eserin. \nBir parça sevgini, elinden aldın, \nGurur duy kendinle, işte eserin...Zehri kattın onun, tatlı aşına, \nBakmadın bir kere, akan yaşına, \nDünyada bırakıp, yalnız başına, \nGurur duy kendinle, işte eserin... Sayende kullara, korkarak bakar, \nDerdini taç etmiş, başına takar, \nYaş değil gözünden, kan irin akar, \nGurur duy kendinle, işte eserin... Gururunu ezmiş, sevgisi için, \nBu hasret anlamsız, soruyor niçin, \nDamlalar düşüyor, bak sicim sicim, \nGurur duy kendinle, işte eserin...KARACAKIZ; Bil ki, sevmek çok ağır, \nTaşıyamaz her kul, açarak bağır, \nSeviyorsan eğer, bıkmadan çağır, \nGurur duy kendinle, işte eserin...\n 28.01.2000/K.E.AKTAN\n\n", "siir_uzunlugu": 97 }
97
{ "siir": "Kendi Gelincik \n\n\nGelin başına serpilirmiş darı\nDarı...\nÖyleyse en çok senin başına düşmüş serpilmiş\nDarısı aşktan olarak toy düğün delice bahar\nSana nasipmiş öyleyse böyle çiçeklik\nHer daim darısı başına aşk\nKendisiyse gelincikSeyfi Karaca.........Haziran / 11\n\n", "siir_uzunlugu": 36 }
36
{ "siir": "Sorular \n\n\nÇıkıp dışarı hava almak gibi \nBir şeyler yapmalıyım herhalde \nYakalı şeyler giymem ama \nBoğazımı sıkan bir şeyler var \nGözyaşı dökmeme bir sebep yok ama \nGözyaşı dökesim var Çıkıp dışarı düz bir asfalt boyu koşmalıyım \n Kendimi hırpalayasım var \nBir ağacın gölgesinde durup dinlenmeliyim \nSanırım huzura ihtiyacım var Şu ya da bu nedenle \nÖyle ya da böyle benim cevapsız sorulara \nVerilecek cevaplara ihtiyacım var2008\n\n", "siir_uzunlugu": 63 }
63
{ "siir": "Annemin Günü \n\n\nAnnemin günü bu gün,\nSanki neşeli bir düğün.\nBu gün bir demet çiçek alırım,\nHer gün öper koklarım.Annemin günü bu gün\nO da dinlensin bir gün.\nÇalışır. didinirsin\nBize nimet verirsin\n\n", "siir_uzunlugu": 32 }
32
{ "siir": "Gül Güneşçe \n\n\nGül yüzlüm, bir gün de gül yüzüme, bir gül güneşçe\nHer gün güller açsın gün yüzünde, her gül güneşçeGönül gözlüm, şu yüreğime bir bak, odları gör\nBengisuyunu coşturup, güller der, gül güneşçeGönül evimi gül bahçesine döndür ne olur\nToz pembe rüyalarıma güller ser, gül güneşçeGüzelliğini gizleme gözümden, göynür özüm\nYüz göster, güllerle bezensin her yer, gül güneşçeGözüm gönlüm açılsın, salınarak gel bahçeme\nMahzûn bülbüle gizli bir selam ver, gül güneşçe\n\n", "siir_uzunlugu": 72 }
72
{ "siir": "Düşende \n\n\nAcılar; göz sularını emerek beslenir, \nYiğitlenir yürek, sevda düşende; \nAğır yokuşlarına uzanır ağıtlar; \nUzanır ağıtlar, sevdalara düşende. Bir Köroğlu mayalanır deli yürekte; \nDağın zirvesine ulaşır dağ yolları, \nAyvazlar duymaz Koroğluları, \nYürek kabarıpta dara düşende. Dağlar ses verir Koroğluların sesine, \nDağ başları yankılanır titreyerek, \nİsmini alır naraları, naralanarak, \nKöroğlular hür dağlara düşende. Ağıtlar; uzar acılara karıştıkça. \nYollar çatallanır, yol baştan ıradıkça, \nYiğitler daha da mertleşir açıkça, \nSevdalı yüreğe bora düşende. Acılar; gözyaşlarını emerek beslenir; \nAğıtlar; uzar dile düşende, çöreklenir; \nDağ başları gibidir başım, sislenir; \nYürek kar yerine, kora düşende.\n\n", "siir_uzunlugu": 89 }
89
{ "siir": "Âgâz-ı Gazeliyyât 320 \n\n\nKankı sâkîden şarâb-ı nâb nûş itdük yine\nKim dili âmâde-i cûş ü hurûş itdük yine \nŞîşe-i nâmûs-ı takvâyı şikest itsek n’ola \nTevbe-i rüsvâ vü ‘aşkı mı fürûş itdük yine\nFârig olduk güft  u gû-yı nâsıh-ı bî-derdden\nBiz ki mînâ penbesin sîm-âb-ı gûş itdük yine\nOldı çeşmümde sevâd-ı şehr ü dâg-ı lâle bir\nNev-bahâr oldı vedâ‘-ı ‘akl ü hûş itdük yine\nFikr idüp Âgâh ruhsâr-ı ‘arak-âlûdını\nTûtî-i endîşe-yi âyîne-pûş itdük yine\n\n", "siir_uzunlugu": 74 }
74
{ "siir": "Düşman Bana (Yar Bana) \n\n\nYar bana meylin vereli\nEller bile düşman bana\nDilde destanın seveli\nDiller bile düşman banaFerhat gibi dağı yarsam\nGülmeden daim ağlasam\nViran oldu bağım desem\nGüller bile düşman banaAşk atı uçurdu beni\nNe çekti bir bilsen teni\nZaman mı eziyor canı\nYollar bile düşman banaAdil Ali'yim ne oldu\nVücudum gam ile doldu\nCanım ortalıkta kaldı\nSallar bile düşman bana\n\n", "siir_uzunlugu": 63 }
63
{ "siir": "Nerden Çıkarıyorsun, Asker \n\n\nNerden çıkarıyorsun, asker \nseni sevmediğimi,\naynı değil miyiz ikimiz de,\nsen de,\nben de. Sen yoksulsan ben de yoksulum işte;\nsen halktansan ben de halktan gelmeyim;\nnerden çıkarıyorsun öyleyse, asker,\nseni sevmediğimi? Ama unutuyorsun bazen,\nbenim kim olduğumu;\nsen değil miyim ben, söylesene,\nsen nasıl bensen, ben de senim. Kin tutacak değilim ya\nbu yüzden sana, asker;\naynı kişiysek ikimiz eğer\nsen de,\nben de,\nnerden çıkarıyorsun, asker,\nseni sevmediğimi öyleyse. Karşılaşıyoruz birbirimizle\naynı sokakta, aynı yolda,\nomuz omuza, seninle ben!\nAramızda kin yok, düşmanlık yok,\nbiliyoruz nereye gittiğimizi,\nikimiz de, sen de ben de... Nerden çıkarıyorsun asker,\nseni sevmediğimi öyleyse!\n\n", "siir_uzunlugu": 104 }
104
{ "siir": "Serhatlı Lemin ve Sadık Miskini den Barış Çağrısı \n\n\nYurtta sulh cihanda sulh demiş Atam\nDünyanın huzuru barıştır barış\nBirlik beraberlik istemiş Atam\nDünyanın huzuru barıştır barışSadık MiskiniSavaşın kavganın ne yararı var\nDünyanın huzuru barıştır barış\nKardeş değil midir bütün insanlar\nDünyanın huzuru barıştır barışSerhatlı LeminBütün dünya alev alev yanıyor\nİnsanlar öldükçe yaram kanıyor\nGafiller savaşı hüner sanıyor\nDünyanın huzuru barıştır barışSadık MiskiniHer yer bombarduman her yer kan gölü\nYüzlerce yaralı binlerce ölü\nAçsın gönüllerde insanlık gülü\nDünyanın huzuru barıştır barışSerhatlı LeminSERHATLI LEMİN der kalpler bir olsun\nYürekler kin değil sevgiyle dolsun\nBu savaş bu kavga artık son bulsun\nDünyanın huzuru barıştır barışSadık MiskiniBir çağrımız vardır bütün cihana\nNe olur kıymasın insan insana\nMİSKİNİ olalım birlikten yana\nDünyanın huzuru barıştır barış\n\n", "siir_uzunlugu": 120 }
120
{ "siir": "Hasretim, Hasret \n\n\nPencereler demir duvarlar yüksek\n Ay ile güneşe hasretim, hasret\n Günleri sayarak çizerim tek, tek\n Bacıya, kardeşe hasretim, hasret Kapanır kapılar gece açılmaz\n Girdimi hücreye kaçsan kaçılmaz\n Serden geçilirde yardan geçilmez\n Anne, baba, eşe hasretim hasret Gardiyan gelince saymaya bir, bir\n Yazdığın mektubu edersin tehir\n Yediğin, içtiğin olmaz mı zehir\n Soframda bir aşa hasretim, hasret Bura da geceler uzun mu uzun\n Geçmiyor mevsimler ne kış ne yazın\n Yüreğinde bitmez ince bir sızın\n Ağrımayan döşe hasretim, hasret Ne sabahlar güler ne akşam sana\n Fareler dost olur düşsen zindana\n Güneşi görmezsin, girmez odana\n Gök de uçan kuşa hasretim, hasret Sigaranın tadı başkadır, başka\n Çay ile gelirsin dertlenip aşka\n Vurmasaydım dersin vurmasam keşke\n Kâbussuz bir düşe hasretim, hasret Herkesin cezası olsa da ayrı\n Koğuşlarda vardır ağalık devri\n Zayıfsan girersin hizmete gayri\n Ağırca bir başa hasretim, hasret Ne kadar yazsam da az gelir bura\n Necati düşmüştür bir kere dara\n Bir ömür yedik dize vura, vura\n Dışarda bir işe hasretim, hasret Necati KEÇELİ\n İZMİR 23.02.2015\n\n", "siir_uzunlugu": 161 }
161
{ "siir": "Yarınlara Sürgünüm \n\n\nBu günü öldürdüm\nYarın listemde\nDünü ararım\nBulamam istesem de\nHayatı ilmek ilmek örüşümdeYanık yanık ezgiler\nBir terennüm dilimde\nGüneşli dağ başları\nVuslat kokulu sevgiler\nFizik ötesi görüşümdeZirveden aşağıya indikçe\nMasmavi göllerde \nHüznün bakışları\nBir akis olur gözlerde\nHayalim hüzne bindikçe\nGurbetin kuşları \nRakseder düşümdeBir sızı var \nGelir bana her gece\nUzun bir ırmak boyu\nGittikçe büyüyen bilmece\nGüneş görmeyen bahar\nDolunay bastığım döşümdeKelimeler bozgunda\nHücumlar hecelere\nUzatamam\nMezar taşı süsü ellerimi\nUfku kızaran gecelere\nHasret kışı ayazında \nÜşürüm deBu günü öldürdüm ben.\nYok artık bu günüm\nDüne eyvallah demeden\nYarınlara sürgünüm\nAcı acı gülüşümdeVuslat kokulu sevgiler\nFizik ötesi görüşümde\nGurbetin kuşları \nRakseder düşümde\nGüneş görmeyen bahar\nDolunay bastığım döşümde\nUzatamam\nMezar taşı süsü ellerimi\nUfku kızaran gecelere\nHasret kışı ayazında \nÜşürüm de\nYarınlara sürgünüm\nAcı acı gülüşümde29 Temmuz 2005 Cuma, İst.-Kartal 21.36\n\n", "siir_uzunlugu": 135 }
135
{ "siir": "Cesaretin Bittiği Yerde Esaret Başlar \n\n\nAtalarımızın çok güzel bir atasözü vardır. Evet, çok büyük bir atasözü 'Cesaretin bittiği yerde esaret başlar.' diye. İşte bu söz, çok açık bir şekilde insana büyük bir mesaj veriyor; yani kısaca bizlere cesaretiniz yoksa, toplum, ülke, devlet, birey olarak o zaman siz esaret altına er veya geç girmeye, sömürülmeye mecbursunuz diyor. Dikkat ederseniz 'cesaret' kelimesinde 'esaret' kelimesi de gizlidir.\nCesaret, Yüce Allah'ın insana bir rahmeti ve lütfudur. Cesaret, rızkı genişletir ve insani rahata kavuşturur. Cesareti olmayan insanlar, bunu bilemezler.Bugün; vizyonu, hedefi, projesi, kendi fikirleri olmayanlar bu dünyadaki bütün insanlar ve bütün devletler için geçerlidir, yarının sömürge olma yolundaki adaylarıdır. Cesaretli yaşamak, onurla yaşamak demektir. Cesaretsiz bir hayat, her gün esaret altında inlemektir.Günümüzde sömürülen devletlere söyle bir bakınca, cesaretten yoksun oldukları hemen gözlemlenebilir. Dünyada insanlar, bazı gerçekleri görebilmek için öncelikle kendilerini çok yönlü yetiştirebilmeleri gerekir. Tek taraflı eğitim ve düşünce sistemiyle insan, olayları tek taraflı görebilir ve yorumlar. Bunun icindir ki herkesten dünyada olup biten olayları ve gerçekleri kavrayabilme yeteneğine sahip olmasını bekleyemeyiz. Ancak hedefi bilen ve görenler, hedefe doğru gidebilirler.Winston Churchill'in bu noktada bir sözü vardır: 'Doğru ve doğrular, o kadar kıymetlidir ki sadece bu sebepten dolayı etrafları yalanlar ile örülmelidir.'Şimdi günümüzde kendine güveni, cesareti olmayan ülkelerin nasıl dünyada diğer ülkeler tarafından sömürüldükleri apaçık ortadadır. Aslında her şey, cesaret ile başlar ve dediğimiz gibi; 'Cesaretin tükendiği yerde esaret baslar.' Fakat cesaret, bilmek ile elde edilir. Cesaret, öyle sıradan bir olgu değildir. Bilen ve kendilerine güvenen insanlar ve devletler, cesaretli olurlar ve tarihe adlarını, altın harfler ile yazdırırlar. Cesareti olmayanlar ise cesareti olanlara bir ömür boyu hizmet eder dururlar.Size demek istediğim, kısaca her nerede olursanız olun, sadece cesaretli olun.Selam ve Dua ile\n\n", "siir_uzunlugu": 276 }
276
{ "siir": "Ben Bu Gece İstanbul'un Koynunda \n\n\nBen bu gece İstanbul'un koynunda\nKadehleri yokluğuna kaldırdım\nBir klarnet. bir keman. bir tanburda\nHasret dolu şarkıları çaldırdım...Bitti meyler. susuzluğum geçmedi\nEfkarıma İstanbul da yetmedi\nSazendeler bırakıp da gitmedi\nHasret dolu şarkıları çaldırdım...Aklımdaydı ellerinin tutuşu\nKarşımdaydı o Kazancı Yokuşu\nAttım yere kalan bir kaç kuruşu\nHasret dolu şarkıları çaldırdım...Geçti zaman. erdi gece sabaha\nDediler ki; gerek yok ki tamaha\nBeyoğlu'nda turlayıp da bir daha\nHasret dolu şarkıları çaldırdım...\n\n", "siir_uzunlugu": 69 }
69
{ "siir": "Gençlik Dediğin \n\n\nGençlik dediğin nedir ki? \nHırçın akan sel, kasıp kavuran fırtına\nKim kıymetini bilir ki? \nRüyaya benzer daima.Gençlik dediğin nedir ki? \nHayat tozpembe, gül gülistan\nKim kıymetini bilir ki? \nMaziye bakınca anlar insanGüller solar gül bahçende\nKan çekilir içeri. renk kalmaz tende\nUyku nedir bilmezsin gecende\nGençlik dediğin nedir ki? Artık yabancıdır sana aynalar\nSeni. sana anlatır saçında aklar\nYaşlı bedenin ne sırlar saklar\nGençlik dediğin nedir ki?\n\n", "siir_uzunlugu": 67 }
67
{ "siir": "Koş Yaş Gününe Koş \n\n\nİş arkadaşımızın markası dilek murat\nHatırına bu şiir ile bir iki tur at\nSoy ismi ise çiçekleri andırır solmaz\nBir ömür bir doğum günü ile dolmaz.Ona bir armağan şarkı yerine bu şiir \nYüksekokuldan İlan et duysun bütün şehir\nErdemli’ de doğmuş kara duvar oldu mekân\nDoğum günü adına feda olsun bu dükkân.Birlikte ve dirlikte uzun yaşam diledik\nGelirken yolda sık dokuyup ince eledik\nKendisi yarım gün izinli olacak o gün\nSürpriz ile diyeceğiz doğum günün bugün.Kendisi bizatihi şoför Murat oluyor\nOna şiir okurken gözleri yaş doluyor\nBu kutlama iş ortamında yapılacak hoş\nKutlu olsun 15 Temmuz, koş yaş gününe koş.\n\n", "siir_uzunlugu": 104 }
104
{ "siir": "Değişmeli \n\n\nBirşeyler değişmeli artık, \nÖrneğin yıkılmalı kaleler\nKatran katran gurur\nVe asılmalı inat\nYıkımım olmamalı kendim\nSen kendimsin kendimden yakınım\nKıramam yüreğini, \nKırılırken bin parçaya\nÜzemem ki seni, \nKan ağlasa da içim\nSen kendimsin \nYarınım, yarınımdan yakınım\nGöz bebeklerin benim\nAttığın tırnak saçının teli, \nSen kendimsin kendimden de yakın\nSusamam şimdi kaçmak olur susuş\nKaçmak olur...\nKaçmak...\nSenden ve kendimden\nİkiside aynı kapıya çıkıyor zaten...\n\n", "siir_uzunlugu": 65 }
65
{ "siir": "Çocuk kokusu cennet kokusudur \n\n\nÇocukları sevip öpmek gerekir,\nÇocuk kokusu cennet kokusudur.\nÇocukları kimse görmesin hakir,\nÇocuk kokusu cennet kokusudur.Çocukları sevmek her şeye değer,\nPeygamber çocuğu seveni över.\nÇocuğu seveni Allah ta sever,\nÇocuk kokusu cennet kokusudur.Çocuğa kötü davranan mimlidir,\nÇocuğu olmayan kimse gamlıdır.\nÇocuklardan huriler sorumludur,\nÇocuk kokusu cennet kokusudur.Ona gülmüş olsan sana gülerler,\nSen ne verirsen onlar onu yerler.\nÇocuklar sabidir sevgi isterler,\nÇocuk kokusu cennet kokusudur.Yusuf ne dövmeli ne sıkmalıyız,\nOnları güzel şekle sokmalıyız.\nÇocuklara özenle bakmalıyız,\nÇocuk kokusu cennet kokusudur.\n\n", "siir_uzunlugu": 84 }
84
{ "siir": "Gül Güneşçe \n\n\nGül yüzlüm, bir gün de gül yüzüme, bir gül güneşçe\nHer gün güller açsın gün yüzünde, her gül güneşçeGönül gözlüm, şu yüreğime bir bak, odları gör\nBengisuyunu coşturup, güller der, gül güneşçeGönül evimi gül bahçesine döndür ne olur\nToz pembe rüyalarıma güller ser, gül güneşçeGüzelliğini gizleme gözümden, göynür özüm\nYüz göster, güllerle bezensin her yer, gül güneşçeGözüm gönlüm açılsın, salınarak gel bahçeme\nMahzûn bülbüle gizli bir selam ver, gül güneşçe\n\n", "siir_uzunlugu": 72 }
72
{ "siir": "İzdüşümü \n\n\nCan bedende oldukça\nSevgini koynumda saklayacağım\nBir feryat duysan bil ki o feryat\nÇığlık çığlığa seni haykırışımdırAğlayan bir çocuk görsen,\nOkşar mısın saçlarını yüksünmeden\nRuhum o çocuğun kırık gönlünden\nÇaresizce sensizliğe hıçkırışımdırBir ayak sesi duysan\nHer hangi bir sokak başında\nTakip ediliyorsan korkma\nSenin için kalkan olan yanımdırVe bir gün bittiyse bu saydıklarım\nNe feryat, ne hıçkırık, ne takip\nKalmadıysa üzerinde etkisi, bil ki\nSevginle gidiyorum, soluksuz anımdır.\n\n", "siir_uzunlugu": 69 }
69
{ "siir": "Yirmi dokuz ekim \n\n\nO95 YILLIK SEVDAMIZ CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUNYirmi Dokuz EkimOlamazdı yurdumda düşman neferi \nBağıma tarlama hür gitmeliydim\nSelamlarken ecdadımızın şanlı geçmişini\nBir düşman subayına boyun eğemezdimTükense de yurdumun topu mermisi\nEl avuç açmadı kimseye. ezelden beri\nKaldıysa üzerinde yaşayan bir tek neferi\nİmanıyla boğardı düşman askeriniBir kıvılcım yeterdi küllerinden doğmaya\nO da ondokuz mayısda Samsun'da belirdi\nOrdular ilk hedefiniz Akdeniz'dir derken\nYirmi dokuz ekimi o zaman haber verdiŞahlanmıştı bir kere Anadolu coşkusu\nGayrı duramazdı önünde düşman ordusu\nKöyünden kentinden her bir ferdinden\nMilyonlarca Mustafa Kemal. ler doğduBir kez daha yazıldı Türk'ün şanlı tarihi\nAtatürk Cumhuriyeti bize armağan etti\nAnılacaktır ebediyen her yirmidokuz ekimde\nATATÜRK Türkiye Cumhuriyetini kurdu diyeMuharrem Akman. Zonguldak\n\n", "siir_uzunlugu": 110 }
110
{ "siir": "Dök Şımdı Sessizce Gözyaşı \n\n\nSessiz sedasız geldi gün batımı \nKuşlar. çiçekler el etek çekti aniden\nKaranlık ablukaya aldı yer yüzünü \nYıldızlar düğün evine çevirdi gökyüzünü \nSaklandı birden bütün çiçek kokuları \nBoy sırasında çıkarken hayaller ortaya\nBen ve gün gönül dağına kavuştu an an\nBütün hüzünle savruldu geçmişten atan beyan\nSen bir kenarda düşersin düşlerin tavına\nYa saçların abartmış dolunay gibi\nYa gözlerin buğulanmış sisler gibi\nDüştüğüm yere bakarsın sanki yerin dibi\nKaranlık ablukaya almış hayatı sessizce\nNe umutlar kalmış saf akla gelen\nNe insanlık kalmış töreyle kalan \nHer şey giderken gecenin koynunda sonsuzluğa \nBir hoş seda kalmış geçmiş anılardan \nBaktığın gece karanlığını derinlerde\nDok şimdi bir kenarda göz yaşlarını sessizceI.TÜRKMEN \n\n", "siir_uzunlugu": 109 }
109
{ "siir": "Hasta \n\n\nHep diyorsun neselenip gülsene\nAah bir gelip su halimi görsene\nGülsenimde gül acmadi bu sene\nBag perisan bülbül yasta ben hastaZalim felek ayrilmadin pesimden\nKötü vurdun yaraladin dösümden\nUmudum yas olmus akar cesmimden\nGöz perisan kirpik yasta ben hastaKara bahtim gülmedi güldürmedi\nInat etti sevmedi sevdirmedi\nIcimdeki yangini söndürmedi\nKalp perisan gönül yasta ben hastaHancerlendim kan akar her yerimden\nNe aciyan ne tutan var elimden\nEl ayagim sikayetciler benden\nBas perisan gövdem yasta ben hastaEnver derki bende huzur ne arar\nAtes düsmüs ciger tutusmus yanar\nBen bende degilim bu son zamanlar\nRuh perisan beden yasta ben hasta\n\n", "siir_uzunlugu": 98 }
98
{ "siir": "Sürgünde \n\n\nGözlerim yol yorgunu yüreğim hasret\nHer gönülde kopan ayrı kıyamet\nNe örfümüz kalmış ne dilde kıymet\nKulaklarım Türküm diyene hasret.Dillim dilsiz yolum çıkmaza döndü\nMert anılırdım namert halime güldü\nÖzümden geriye bedenim kaldı\nDamarımda kanım kudrete muhtaçSevda esir olmuş oynaşlık hünkar\nNe namus kalmış nede zerre ar\nÇanların sesinde ızdırabım var\nRuhum ezanların sesine hasret.Bir dost araya dur gözler yalancı\nTürküm öksüz esturmanlar yabancı\nHer köşede çalan ayrı kemancı\nKulaklarım aşığın sazına hasret\n\n", "siir_uzunlugu": 74 }
74
{ "siir": "Bir Tanem \n\n\nTanrı aldı yemiş sekiz yaşında\nNur vardı yüzünde çatık kaşında\nYas ettik annemin gece başında\nRuhunda şad olsun bir tanem annemAnadan babadan eğitim alan\nNasihatlarındı bize de kalan\nGelen gider dünya boş böyle yalan\nRuhunda şad olsun bir tanem annemYemedin yedirdin çok çile çektin\nYaptığın hizmetle inan ki tektin\nHastayken aldırmaz canına pektin\nRuhunda şad olsun bir tanem annemDuymadım olmazdı sende bahane\nCemlerde dönerdin semah şahane\ninancım cennettir yerin bil anne\nRuhunda şad olsun bir tanem annem\n\n", "siir_uzunlugu": 79 }
79
{ "siir": "Mavi denizlere, mor dağlara karşı \n\n\nAçtım yüreğimi bir merhabaya derken \nBütün bedenime ve ruhuma sahip oldun aşkım\nMerhametsiz karanlık içindeyim Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum \nMavi denizlere mor dağlara karş\nBildiğim bir şarkı var onu söylüyorum \nBütün şarkılar gibi kederli Sokaklar, caddeler, evler bomboş \nYokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi \nYokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi\nAkıtır taşa, toprağa kanımı Dünya seninle aydınlık ve güzeldi\n Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı \nŞimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı \nYanmaz elinin değmediği ışıklar \nGel, o şarkıyı beraber söyleyelim\nTut ellerimden beni aydınlığı çıkar\nYumdum gözlerimi seni düşünüyorum \nMavi denizlere, mor dağlara karşI\nBildiğim bir şarkı var onu söylüyorum\n\n", "siir_uzunlugu": 106 }
106
{ "siir": "Zafer Bayramı Armağandır Atadan \n\n\nOtuz ağustos bugün zafer bayramı gülün\nHer taraf bayrak dolu bizlerin gururudur\nAtalarımız bırakmış bayramız kutlansın\nZafer bayramı bize Atatürkten armağanKarşımızda düşmanlar sevinmez ağlıyorlar\nBu toprağı vatanı çok zordu şartlar tezilendi\nAtatürk inönü kazım fezi çakmak el ele\nUnutmadık yıları şimdi çok rahatız hepimizUnutuldu galiba aç susuz çok savaştık\nKazanılmış vatanı bu bayramda gülelim\nBir kaç insan dışardan girmiş içimize \nYiyecekler gizlice bizi sevmez ki düşmanEl ele vermeliyiz sonumuz geldi bizim \nDüşmanlar içimizde gizli gizli tüketir\nBu güzelim vatanı arasan bulamayız\nMüslümanlar el ele vatana sahip çıkınOtuz ağıtos bayramı kutlansın her köşede\nGeç değil ki başlansın sarılalım biz bize\nGüldürmeyin düşmanı biz kurbanız vatana\nHedef Atatürk elbet vatanımız cumuhuriyetir..\n\n", "siir_uzunlugu": 113 }
113
{ "siir": "Yaklaşan Zaman \n\n\nEy yar,\nNe kaparsın perdeleri boşuna,\nÇek panjurlarınıda çek,\nNereye gidersen git,\nBen seni yine bulurum.\nSen karşımda değil kalbimdesin,\nSineme sarmışım seni,\nKurtaramazsın pençenden beni,\nUnutmaki benimde canım var,\nNe zaman vucudum toprak molur,\nGöç ederim dünyadan,\nBelki kurtulursun,\nO an istersen siyah giysilerini giy,\nAç perdelerini kapama panjurlarnı,\nSerbestce dolaş sokaklarda yapayalnız,\nDemir parmaklıklarda lüszumsuz kalır,\nZaten kan tükürüyorum,\nGöç etme zamanım yaklaştı sanırım,\nRengim soldu aynalar öyle söylüyor,\nGözlerim hep ağlamaklı,\nElveda diyorum istemeden hayata,\nBelki bu gün,\nKapınızın önünden kalabalık bir kitle geçecek,\nSanmaki düğün alayı.\nIslak mendillerle takip edenler.\nSevincinden değil,\nSenin gaddarlığındandır,\nAma ben aradığını alamadan,\nGöç eden insan,\nGiymişsen siyah giysilerini sende gel,\nGöç ettiğim diyara,\nVede gelirken bir tek gül al,\nOradaki evimin damına koy,\nBen zamansız bir an çıkar severim onu,\nBöyle bitmemeliydi,\nEy yar…\nAşkımızın sonu.\n\n", "siir_uzunlugu": 138 }
138
{ "siir": "Baktım O Kuştu \n\n\nYağmurlu ve soğuk bir havada\nVali konağının çatısına konmuş\nHazin hazin ötüyordu bir küçük kuş\nAç mı kalmıştı. yuvası mı bozulmuştu\nBelli değil…Mevsim bahardı;ama hava soğuktu\nKuşun sesinde bir burukluk vardı \nFeryat etmekten yorulmuştu\nBaşka bir gün oradan geçerken\nSu birikintisinde bir avuç tüy yüzüyordu\nBaktım o kuştu…\n\n", "siir_uzunlugu": 50 }
50
{ "siir": "Yabancılaşma... / Düz yazı \n\n\nOtobüse binen yaşlı adam girişten sonraki ilk dörtlü koltuğa gelince, yanyana oturan ve ayakları dibinde büyük paketleri olan, iki kıza bakarak, paketlerini gösterdi ve ''al onları! '' dedi, anlaşılmaz boğuk bir sesle. Sonra karşılarındaki koltuklardan birine kendi çantasını koydu. Kızlardan büyüğü ''sen neye koydun oraya? '' dedi. Yaşlı adam yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz bir şekilde hasta sı anlaşılan bir şeyler söyledi. Otobüsteki diğer insanların dikkati de ister istemez onlara yöneldi. Yaşlı adam kızları kızlar ve diğer yolcular da yaşlı adamı süzmeye başladılar. Bu arada ikinci durağa gelindi, yeni binen yolculardan biri de o, yaşlı adamın çantasının olduğu koltuğu göstererek, ''Çantanı al da oturayım! '' dedi. Yaşlı adam yine yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz bir dille hasta... kelimesi anlaşılan mırıltılarla ters ters baktı... Yaşlı adamın bir eli de çantada sıkı sıkı tutuyordu çantayı. Çanta da, koltuğu dolduracak kadar büyüktü. Bu diğer insanların aklına acaba çantada çocuk varda, o mu hasta gibi soruyu getirmişti...\nÇanta, naylondan hasır örgü, yıpranmış, tutacakları ince tel gibi bir bağdan yapılmış ve elleri kesmesin diye de yarı kağıt yarı bez parçalarıyla sarılmış, taşırkenki zorlanması da ağırlığını gösteriyordu. \nKızlardan yine büyük olanı merak etiğini belli eden bir tavırla çantaya doğru eğilip baktı.\nYaşlı adam da etraftaki bakışları süzüyordu. Onun davranışları yolculara ne kadar yabancıysa, kızların ve diğer yolcuların bakışları da ona yabancıydı. Gelinen yeni duraktan binenlerden biri daha o çantayı göstererek, ''alda oturayım! '' dedi. yaşlı adam yine aynı konuşmasını tekrarladı.\nBu şaşkın bakan insanları tepkisiz bıraktı. Ama karşısında oturan kız kendini tutamayarak gülmeye başladı. Yaşlı adam ona bakarak, kafasıyla ''ne var ne gülüyorsun? '' demeye çalışıyordu. Onun bu garip tavrı yeniden gülmeyi kızıştırdı. Kız gülme krizine tutuldu. Diğer yolculardan da kimi gülüyor, kimi tebessümle bakıyordu. Adam sağa sola bakıp destek arıyor ama, diğer insanların gülüşü ve davranışı da gülme krizine tutulan kızı desteklediklerini belli ediyordu.\nAdam ''Lahavle'' der gibi boynunu kıvırdı. Etraftakilerin yapabileceği fazla bir şey yoktu ama,\notobüs de iyice kalabalık olmuştu. Sırt sırta gelen koltuktan bir genç adam, yaşlı adamın çantasını iki koltuk arasına koymak üzere ''amca onu şöyle koyalım'' diye almak isteyince adam iki elle çantaya sarıldı. Amca korkma bir şey olmaz, çantayı bak şuraya koyalım, biri daha otursun dedi. Adam uzaydan gelmiş kadar yalnız kaldı o kalabalık arasında, sessizce teslim oldu. Önce ben kaldıramam diyecek oldu ama genç adam zaten kaldırıp yerine oturtmuştu bile çantayı.\nAltı yedi yüz yıl önce olsaydı, o iki kız da gülmekten suçlu bulunup odun yığını üzerine bir kazığa bağlanarak yakılacaklardı. Şimdi sadece bazıları içinden ''ne gülüyorsunuz orospular'' diyenler de çıkıyor. Bu sözler onların ancak, kızlara gülmeyi yakıştıramayan bakışlarından okunabiliyordu...\nYaşlı adam o kadar yabancıydı ki otobüs yolcuları arasında, ilk geldiğinde yaşlılığından kaynaklanan gücü çok kısa sürede yıkıldı ve kendi kabuğuna büzüldü. Diğer yolcular da ona misafir gibi davranıp, onun bencilliğini latifeyle karşıladılar... Yardımcı olmaya çalıştılar...\n\n", "siir_uzunlugu": 460 }
460
{ "siir": "B A Y R A M O L s a \n\n\nToz pembe dünyayı herkes arzular,\nBirbirini sarar ana kuzular,\nÜzücü haberle yürek sızılar,\nHayat bayram olsa acı yaşanmaz.Orta doğu bile kan gölü sanki,\nİşkence, katliam arttı inan ki,\nÇözüm sürecine uyulur belki,\nHayat bayram olsa acı yaşanmaz.Kin, nefret, öfkeyle dolduruyorlar,\nAçan çiçekleri sol duruyorlar,\nKardeşi kardeşe vurduruyorlar,\nHayat bayram olsa acı yaşanmaz.Barış güvercini uçsa da gelse,\nZalim yumuşasa canlıyı sevse,\nZaman hızlanması yerinde kalsa,\nHayat bayram olsa acı yaşanmaz.Atayı üzenler beddua alır,\nİşleri bozulur şaşırır kalır,\nZekice düşünen gerçeği bilir,\nHayat bayram olsa acı yaşanmaz.4-10-2014\n\n", "siir_uzunlugu": 95 }
95
{ "siir": "Türk Vatandaşı olmak \n\n\nYüce dağların başında.Karlı dağların başında diye devam eden bir KÖROĞLU türküsü vrdır. onu dinledim içimden gelenleri kaleme aldım1940 Yılında ERZURUM ayazpaşa mahallesinde doğdum. DİN ,VATAN. BAYRAK sevdalısı hatta aşığıyım.Buradan hekese ERZURUMMU ERZURUMLUYU. tanımayanlara anlatayım. Varsın bu topraklarda kar altı ay kalkmasın. bağrında sakladığıYESEVİ ,İBRAHİM HAKKI. SOLAK ZADE.HACI AHMET BABA, ALVARLI EFE. ABDURRAHMAN GAZİ, NENE HATUN. LARIN torunlarıyla. VATAN İÇİN toprağa düşme sırrına eren şehitleriyle. daha ismini sayamadığım binlerce manevi büyükleriyle, ERZURUMUN toprakları sıcaktır. hele DADAŞLARI dahada sıcaktır. İşte bu ecdada sahip bir memeleketin çocuklarıyız biz. Bu mübarek alem içinde dünyaya gelmişiz.....Bu hayatın içinde kötülük kolay kolay yer bulamaz. barınamaz.Kucak kucağa muhabbet. inançların insanı kardeş ettiği kıskançlığın. hasedin haramın barınamadığı hayattır bizim hayatımız.Bunun için bize DADAŞ demişler. DADAŞlık ulvi bir mertebedir.DADAŞlık kutsal bir mertebedir.DADAŞlıkyüce bir mertebedir. Benim cihana nam salmış ülkemin ,her şehrinin her bölgesinin ayrı ayrı bir birinden üstün özellikleri mutlaka mevcut.DADAŞ. DADAŞLIĞIYLA, GAKKOŞ GAKKOŞLUĞUYLA KAHRAMANI KAHRAMANLIĞIYLA GAZİ GAZİLİĞİYLE EFE EFELİĞİYYLE. YİĞİDO YİĞİDOLUĞUYLA NAM SALMIŞTIR.Benim ülkemin her karış toprağı şehit kanıyla yoğrulmuştur.biz TÜRKÜYLE LAZIYLA ACEMİYLE KÜRDÜYLE ÇERKEZİYLE ABAZASIYLA OMUZ OMUZA SAVAŞMIŞ.DOĞU CEPHESİYLE BATI CEPHESİYLE ÇANAKKALESİYLE CİHANA NAM SALMIŞ BU ÜLKENİN ÇOCUKLARIYIZ BİZ. Gelin bir olalım birlik olalım.gerçek kimliyimizin icaplarını yaşıyalım çocuklarımıza torunlarımıza yaşatalım ,ki onlarda bu yüce mertebeyi kişiliğinde gururla taşısın.DİNİNİ, NAMUSUNU, ŞANLI TÜRK BAYRAĞINI. VATANINI, ÖZÜNDEN. KENDİNDEN, CANINDAN ÇOOOOK ÇOOOK.SEVENLER.HEPİNİZE EN DERİN SAYGILARIMLA ALLAHIMA EMANET OLUNUZ ALLAHIM YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN......\n\n", "siir_uzunlugu": 210 }
210
{ "siir": "Düğün \n\n\nDüşlerimin düğününe gel bu gece\nEllerinde gün batımı sazlıklardan toplanmış\nKara vagonlar dolusu\nSiyah lalelerle gel\nGözlerinde gecenin karanlığı\nVe gökyüzünde yüzünün beyaz bulutları\nBir kabus gibi çöken bedenime\nGri yağmurlarla gel\nÜzarinde ayrılığın en kızıl pelerini\nVe kulaklarına sana aldığım küpeleri\nTakarak gel..\nDüşlerimin düğününe bu gece\n\n", "siir_uzunlugu": 49 }
49
{ "siir": "Balkanların gözü yaşlı \n\n\nYıllarca dinmedi Balkanların gözyaşı \nCefakarca katlandı Türk halkı,\nYıllardır kanayan o yara sarılmadı,\nBalkanların gözü yaşlı Türk halkı.Onlar Balkan Türkleri, Osmanlı \nKalbine hançer saplanmış gibi yaralı,\nBalkan toprakları ecdadımızın yadigarı,\nBalkanların gözü yaşlı Türk halkı.Elbette dinmez bu gözyaşı, \nBitmez bu sevda, kurumaz gözyaşı,\nUnutulmaz akıtılan Müslüman kanı, \nBalkanların gözü yaşlı Türk halkı.Ruha dokunan, yürek yakan Türkülerde,\nBir yanda dinmeyen acılar pare pare\nAğıt yakılmış artık, buraları Şehit Diyarı,\nBalkanların gözü yaşlı Türk halkı.\n28.09.2016\n\n", "siir_uzunlugu": 77 }
77
{ "siir": "Ayrılık 1 \n\n\nAyrılık ölümden beş okka ağır,\nSevene silleyi vurmuş ayrılık.\nAnlamaz dinlemez kulağı sağır,\nSevene silleyi vurmuş ayrılık.Ah çektikçe azgın olur feryadı,\nDerdi alem yürekleri dağladı,\nAyrılanlar iki cihan onmadı, \nSeveni bitirip yormuş ayrılık.Derdine ne çere ne devası var,\nGecesi gündüzü her gün ahu zar,\nÇağırır yol gözler gelmez nazlı yar.\nSevenin yoluna durmuş ayrılık.Çiftci İsmail’im böyle ne çare,\nDeli gönül şimdi oldu divane,\nMevla’m ayrılığı verme sevene,\nMeğer ne belaymış zormuş ayrılık.\n\n", "siir_uzunlugu": 74 }
74
{ "siir": "Bir Ayrılık Gününde \n\n\nNe gariptir şu ayrılık günleri\nBir dosttan da, düşmandan da ayrılsan\nNedense bir tuhaf oluyor insan Derin bir sizi giriyor içeri\nSon bir defa bakarken caddelere\nDükkanlara, ev....................\n\n", "siir_uzunlugu": 31 }
31
{ "siir": "Bir Bebek Gülse \n\n\nGülüverse bir bebek \nBirdenbire \nDaldan bir çiçek \nAçtı sanırım… Gülüverse bir bebek \nBirdenbire \nGülden bir kelebek \nKaçtı sanırım… Gülüverse bir bebek \nBirdenbire \nNurdan bir şimşek \nÇaktı sanırım… Gülüverse bir bebek \nBirdenbire \nDolan bir yürek \nAktı sanırım… Gülüverse bir bebek \nBirdenbire \nGökten bir melek \nBaktı sanırım...\n\n", "siir_uzunlugu": 48 }
48
{ "siir": "Gerek var mı..? \n\n\nSadık mıyım bilmem ki verdiğim söz akdime...\nUzak mı yakınmıyım dünyadan göç vaktime...\nBeşer biziz kul biziz bir gün çıkarız yola...\nYol belli yolcu belli gerek var mı takdime...?\n\n", "siir_uzunlugu": 32 }
32
{ "siir": "Üç Büyüktür Otuzbirden \n\n\nBABA nasılsın\nÜç yıl önce bugünü hatırlarmısın\nBen hiç unutmadım bilirmisin\nBiliyormusun yokluğuna hala alışamadım\nHala seni konuşunca dolar gözlerim\nNe garipti gidişin ve ne kadar zamansız\nOysa sen hazırdın iman dolu kalbinle rabbine kavuşmaya\nAma ben hazır değildim sevgi dolu kalbimle senden ayrılmaya\nÖyle ya ecel bekliyordu zaman yaklaşıyordu\nAh bir fırsat olsa son bir fırsat\nSana doya doya baksam\nSım sıkı sarılsam\nÖpsem. öpsem koklasam\nSessizce giderken sen duydunmu\nGitme çığlıklarımı\nDuydunmu feryadımı. figanımı. ahımı\nBilirmisin BABA'cığım bilirmisin\nSenin için seviyorum Fenerbahçe'yi\nArada bir alıp okuyorum her gün okuduğun gazeteyi\nBilki senin yerinede yiyorum çok sevdiğin makarnayı\nSenin içinde dinliyorum Barış Manço'yu\nAh ah nasılda severdin çocukları\nSen gelirsin diye bir başka seviyorum geceleri\nŞunu çok iyi anladım baba\nHer zaman büyük büyük değil\nHer zaman küçükde küçük değil\nSen gideli üç yıl oldu BABA üç yıl\nBen ise otuzbir yaşındayım BABA \nVe üç büyüktür otuzbirden\nÜç asırdan beri seni bende yaşatıyorum BABA\nAma şiirlerimde\nAma tebessümümde\nAma sözlerimde\nHer ne kadar ağlamayı beceremesemde\nGizli gizli akıttığım göz yaşlarımda\nSeni bende yaşatıyorum BABA\nNe tuhaf değilmi BABA ne kadar tuhaf\nÜç büyüktür otuzbirden\nÇok şeyi unutmuş olabilirim BABA\nBu üç satırlık şiirde \nAma aşk olsun unuturmuyum hiç BABA\nANNE'me olan büyük aşkını\nHiç kimselerde görmedim ben böyle büyük bir aşkı\n\n", "siir_uzunlugu": 212 }
212
{ "siir": "? *Kelebek Çocuk*? \n\n\nSenin hakkında karar vermesi gereken sensin. Senin yaşamın hakkındaki düşüncelerin önemli. Aşmakta zorlanacağın kişide yine kendinsin. Zincirlenmiş hayat kapının anahtarı yalnızca senin elinde... İyiler her zaman şeytan, kötüler her zaman melek rolündedirler. Bu ikisi arasında gidip gelenler cin rolünü kabul edenlerdir. Yaşamının önemli anlarını görebilmek ve farkındalık boyutunda yaşamasını öğrenebilmek için daima hep ileri düşüncesini benimsemektir. Toplumun senin gibi canlılara ihtiyacı olduğunu unutma... Projelerinde istikrarlı durur ve görevine ara vermeden kararlı gidersen, tüm acıların bitecektir. Mutluluk dağıtacaksın. Yaşamının plan ve projesini dış dünyana duyururken buna inancın çok büyük olsun. Geleceğin için geliş. Geçmişin için değiş. Bu gün için iç dünyana dön. Öz benliğine... Sağduyuna selam ver. Ben Enerjiyim... Ben Bir Hiçim... Ben Kelebek Çocuğum... Dönüşümüne adım at. Yaşamını başkalarına teslim ettiğin an yaşam felsefenden uzaklaşmışsın demektir. Bu da içinde yaşatacağın sinir krizlerin için mum yakmaktır. Eğer, Kelebek Çocuğa dönüşüm yaparsan, bu iletişim başlamadan önce ne verebilirim diye düşünebilmelisin. Huzurlu ve sevecen bir ilişki, olumlu ve olumsuz yönlerini kabul edebilirsen, içinde sakladığın tırtıl korkularını bırakabilirsin. İnsanların yaşamına farklılık getirmek, yazmak, gezmek, karışıklığına çözüm üretebilirsen, başarı merdivenini doğru duvara yaslamışsın demektir. Kimsenin yaşamına karışmasına izin verme... Ağaçların tepesinde oturup çevrene baktığında, Yalnız bugün için yapmayı düşündüklerini hayata geçirmen ve hayatta ayakta kalabilmek yükünün azlığına da dikkat et. Eğer bir el omzunuza dokunuyor ve siz hala göremiyorsanız yazgınızı kelebek dokunuşu ile görüntü gelecektir. Sinir krizleri yaşarken, etrafına gülücük at. Başarısız, hissi ve benlikte bastırılmış duyguların için sağduyulu ol. Yıkıcı, bencil, ikiyüzlü, yalancı yüzlerle karşılaştığın an başarı sağlamak için kendine güveni, özgür düşünceni yaratıcı gücünü ve hoşgörünü kaybetme. Kararsızlıklarında kendini ifade etmesini öğren. Kendini kaybetmek adına da olsa menfaatlerini ve riyayı Zenginlik ve mutluluk adındaki iletişim anahtarınla değiştirmelisin. Aşırı ilgine sınır koy. Özgüvenini artır. Şefkatli ve ağırbaşlı yaşamak istiyorsan, zaafını kullandırma. İlham perisini bilgi ve becerilerinle yüzleştir. Hak ve adil davranmak için kararlarını ver. Disiplin sahibi ol. Ve hayata geçireceğin her şey sana büyümende yardımcı olacaktır. Mademki seviyorsun beni... En ince nokta mı kırma. Dokunma, rüzgar ile savrulan yüreğime Essin dilediği yere Tutunamadığım dallara Mutluluk savrulsun etrafıma Haykır dağlara ovalara Aşkımız büyüsün...İstanbul, 11 Eylül 1998KELEBEK ÇOCUK\n\n", "siir_uzunlugu": 345 }
345
{ "siir": "Senden Bana Hatıra Kalan \n\n\nSenden bana hatıra kalan tek şey\nAnlıyorumki yalnızlığım olmuş\nBen zaten hiç yabancısı değildim de\nBu defa kendi kendime yenildim\nSenden öncesi senden sonrası yok\nHer şey seninle başladı tamam da\nYalnızlığıma sarılamıyorum\nGeleceğim ne olacak o meçhul!\n\n", "siir_uzunlugu": 42 }
42
{ "siir": "Gülle Dağın Hikayesi Devamı \n\n\nHatırlarsınız dostlar\nDağla gülün bir aşkı vardı\nYıllar öncesinden gelen platonik\nDuymamıştı kimse\nGülde bunu bilmezdi\nBir ozan farkına varıp yazana dek..\n\nSonra mı? \nDağ mahzun ve mahçup\nSevdasını açmıştı gülüne\nKendi söylemlerince\nGül gelip geçer demiş\nSevdanın dozunu bilmemiş\nGünler geçmiş\nDağın aşkı tutkusu geçmemiş\nDepreştikçe depreşmiş\nTaa derinlere yerleşmiş\n\nGül güzeldi gül nazlıydı ya\nNazlarına naz katmış\nDağ beklemiş içine atmış\nGeceleri ağlamış ay ışığında\nGülü bunu çiy sanmış\nGül ayrılıktan bahsetmiş\nDağın yürekleri yanmış\nDağ acı çekmeye başlamış\nGül oyun oynuyor sanmış\nDağ bildiği yolları denemiş\nDağ bildiği sözleri söylemiş\nDağ gülüne teslim olmuş\nGül yine gelip geçer demiş\nSevdanın dozunu bilmemiş\n\nDağ acılara dayanamaz olmuş\nDağ biçare\nDağ son çare\nDağ yalvarmış yakarmış gülüne\nGül bana ey gülüm demiş\nSen gülsün beni güldür demiş\nDağ acılara dayanamaz olmuş\nDağ ayrılığa dayanamaz olmuş\nGüldürmezsen öldür demiş\n\nGül anlamamış anlayamamış\nGül hayatını yaşamış\nDağ kıskanmaktan çatlamış\nGül ellerden ellere dolaşmış\nVe sonra gül cevabını vermiş\nVe bir gün dağına öl demiş\nKoca dağ bir gül için ölür mü\nDağ oyun oynuyor sanmış\nDağ içinden içinden çürümüş\nÇürük ta köküne yürümüş\nVe bir karar vermiş\nYa bu sevda sürmeli\nYa dağ dağ gibi bitmeli\nGülün aşkıyla bitmeli\n\nSöylemiş bunu gülüne\nDağ oyun oynuyor sanmış\nOnurlu bir yaşamın\nOnurlu bir sevdası\nOnurlu bir sonu olmalı\nDağ son şey istemiş gülünden\nSarılmış ve öpmüş gülünü\nTomurcuklarından\nİlk kez ve son kez\nElveda demiş\nTemiz tertemiz olan bu aşk\nTemiz kalmalı\nDağ ölmeli\nGül yaşamalı\nGül yine anlamamış\nAnlayamamış\n\nDağ biçare\nDağ son çare\nTükenmiş\nDağ kırılmış\nDağ yarılmış\nDağ sarsılmış\nDağ ötenazi emri vermiş kendine\nVolkanları patlatmış içinden\nParçalanmış kayaları\nKurumuş kaynak suları\nDağ devrilmiş\nDağ yıkılmış yerle bir olmuş\nDağ bir mezar gibi\nVadiye dolmuş\n\nGül mü? \nDağın parçalanmasıyla\nGülün tohumları saçılmış her yana\nYeniden tomurcuklar açmış baharlarda\nSevdalıların ellerinde\nAşıkların dillerinde\nSevilmiş okşanmış\nGül hayatını yaşamış\nGül nasıl yıllarca sevildiğini bilmemişse\nDağın bu halini de bilmemiş\nNeden olduğunu bilmemiş\nSebep olduğunu bilmemiş\nDağın mezarına bile gelmemiş\nDağ ise yattığı mezarında\nHer gün bekler dururmuş gülünü\nDağken ulaşamadığı\nGönlünü alamadığı\nSarılıp okşayamadığı\nGülünü\n\n", "siir_uzunlugu": 347 }
347
{ "siir": "Peri \n\n\nperi masallarından çıkmış gibiydi\nkapkara saçları öne düşmüş,\ngözleri derin..yakıcı..\nbir kraliçe edası takılı bakışlarıyla\nsaçıyla gözüyle kraliçeliğiyle\nellerimi yakıyordu sıcaklığıgözlerinde ben vardım\nellerimde kendisi\nkalbim kalbine yapışmış\nellerim yanıyorperi masalı masallığından çıkmış\nperi kızı canlanmış\nsaçına biraz renk\ngözlerine ben'i koymuş\nelleri elimde\nbu heyecanı yaşatan o\nbu kalbi sıkışan ben\nbu aşk..bu o..bir gurur çıkmış ortaya\nben sahipleniyorum\nbir aşk çıkıyor ortaya\naşkıma adıyorum..ne masalım..nede aşkım olurdu..\nper'im olmasaydı..\nbu gurur benim..ama..\ngururun kendisi ise aşkım'dır..aşkım ise..sevdiğimdir..\nsevdiğim ellerimi yakan..\ngözleri ben'li..bu gurur benimdir..\n\n", "siir_uzunlugu": 87 }
87
{ "siir": "İşittim Dünyaya Gelin Diyorlar \n\n\nİşittim dünyaya gelin diyorlar\nBen kocadım dahi dünya gelin mi\nYürü var dünyaya görün diyorlar\nBen kocadım dahi dünya gelin miGündüz gezer tango takar takınır\nGeceleri namahremdir sakınır\nÖn dişleri düşmüş desem dokunur\nBen kocadım dahi dünya gelin miGaliba feleğin dünya madamı\nKambur felek çarha çarpar adamı\nKucağında çok gezdirmiş dedemi\nBen kocadım dahi dünya gelin miBu dünya görünmez böyle bir hayal\nBu imiş ademi aldatan her hal\nHesapsız yaşı var Adem'den evvel\nBen kocadım dahi dünya gelin miVeysel sen karışma dünya haline\nKusur bulun turunç gibi geline\nYeni kodu dünya işi yoluna\nBen kocadım dahi dünya gelin mi\n\n", "siir_uzunlugu": 103 }
103
{ "siir": "Ayrılık Türküsü \n\n\nAyrılık türküsü hazin bir hüsrandır\nDinledikçe yüreğe ince bir isyandır\nAlıp götürür insanı, yakıtı nisyandır\nAyrılık türküsü en aciz bir insandırFenalığı düşündürür, ayrılık türküsü\nYâre kavuşmaktır bir tek ülküsü\nYüreğinde nakışlıdır intihar dürtüsü\nDile dolanmıştır kahreden ilentisiHer bir sözü ayrılık türküsünün\nYeni bir rüyasıdır ölüm uykusunun\nNağmelerin içinde gizlidir işaret\nAyrılığın öteki adıdır kıyametAn olmaz ki türkü sussun\nDert dolu gönül yangını dinsin\nHasret demleri kabuğuna çekilsin\nVuslat rüzgârları sevdaya essinBir beli kavildir ayrılık türküsü\nBir veli kabildir ayrılık türküsü\nBir deli cahildir ayrılık türküsü\nBir ezeli katildir ayrılık türküsü\n\n", "siir_uzunlugu": 92 }
92
{ "siir": "Deniz gözleri \n\n\niİstanbul da, yine gece oldu sessizce; \nBiten güne, batan güneşe inat yeşiller içinde\nİstanbul gülüyor yarına umutları sırtında\nKirpikleri kuru, anka kuşuyla.\nEş arıyor ruhuna,\ngece denize vuran yakamozla\numutla batıyor mavi denize...Doguruyor bebegini yarına,\nGebeyken yosunlar\nSesler neşe, gülüşler umut\nMavi deniz yüreginden öpüyor\nAma gözleri aglamıyor bebelerin\nGüller kokuyor damarlarda.Yedi veren, akşam sefalarında çay,\nGün dogarken geceden,\nGülüyor limon çiceginde bahar.İstanbul uyanıyor ihtişamıyla güne,\nSevgiyle, kaygıyla, yokluga, varlıga...\nAnnemin nasırlı ellerinden öpüyor\nGünaydın kocaman şehir,\ngünaydın hayat....\n\n", "siir_uzunlugu": 81 }
81
{ "siir": "Çılgına Döndüm Bir Gece Yarısı... \n\n\nöyle çok özledimki seni \nçılgına döndüm bir gece yarısı\nbulutlar bile sıkıldı benden \nçılgına döndüm bir gece yarısı bütün dertlerim çöktü üstüme \nhüznümü içimde saklayamadım\nbakıp durdum kapalı camlar ardından\nçılgına döndüm bir gece yarısıyağmur damlasının uğultusu içimde\nsanki üstümde okundu çizgi masalı\nkeşkelerin ardında yoğunlaştı duygularım\nçılgına döndüm bir gece yarısıgece olur ay kararır akşamları \ncanımdan can kopuyor bugünlerde\nsanki içimde bir şeyler götürüyor\nçılgına döndüm bir gece yarısıgözlerimde yaş durmaz hep seni sayıklar\ndileniyor sana sanki bakışlarım \nsonu gelmez bir türlü yarınların \nçılgına döndüm bir gece yarısı...\nHüseyin YANMAZ\n07/02/2015\n\n", "siir_uzunlugu": 97 }
97
{ "siir": "-'''YETMEDİ Mİ DÜNYA BANA ETTİĞiN? \n\n\nMutluluk aradım bu güne kadar \nYetmedi mi dünya bana ettiğin? \nAzmı çektirdinde bu yaşa kadar \nYetmedi mi dünya bana ettiğin? Hep gurbete saldın ayrılık verdin \nAnlamadım neydi benimle derdin \nEy yalancı dünya gerdin ha gerdin! \nYetmedi mi dünya bana ettiğin? Hep üstüme geldin her dem hışımla \nBir tek Allah'ım var garip başımla \nBağrıma bastığım sabır taşımla \nYetmedi mi dünya bana ettiğin? Bırak ta yakamı güleyim biraz \nNe gelirse Hakk'tan etmem itiraz \nEllerim duada dilimde niyaz \nYetmedi mi dünya bana ettiğin? Zaten üç günlüksün çalımın niye \nKandırdın herkesi yâr diye diye \nYık artık tabuyu yol aç sevgiye \nYetmedi mi dünya bana ettiğin?\n\n", "siir_uzunlugu": 106 }
106
{ "siir": "Kudret \n\n\nDünya sadece dönmekten ibaret \nDönen dünya olsa nihayet\ninsan dönüyor her saniye\nBeyninin etrafında\nDünya dönse insana ibret.Kandırdılar yıllarca bizi\nKahpedir bu dünya diye\nKahpe olan dünya olsa yine iyi\nKahpe olan dünyaya çamur atanlar çıktı.Kudret kalemini elinde sananlar\nKudret kelamını dilinde ananlar\nEy gidi dünyanın gafil kulları\nKendini kabede cennette sananlar\nÜç günden öte değil yaşananlar...\n\n", "siir_uzunlugu": 58 }
58
{ "siir": "Saklı geçti \n\n\nBir telaş ile doğdum bak ömrüm aktı geçti\nÇokça kusur işledim tevbenin vaktı geçtiİyiydim iyiliğe çokça meyil eyledim\nYaya kaldım Dünya da kötülük atlı geçtiÖbür düya bu Dünya hepsi ölene kadar\nÖlümden sonra dünya kitaplar saklı geçti\n\n", "siir_uzunlugu": 39 }
39
{ "siir": "Terör toprak istiyor-kim söylüyor verelim \n\n\nTERÖR TOPRAK İSTİYOR-KİM SÖYLÜYOR VERELİM \nATAM ATATÜRK GİBİ-PUŞTU YERE SERELİMHedefte Türkiye var-iç düşman ve dış düşman\nSalyalı ağızları-hepsi olacak pişman\nGökten zembille değil-kanlar canlar döküldü\nŞerefsiz hainlerin-ciğerleri söküldüTerör toprak istiyor-kim söylüyor verelim \nAtam Atatürk gibi-puştu yere serelimO kadar kolay değil-vurup da kıracaksın\nÖldürerek yıkarak-ateşi saracaksın\nYaşattığın acının-sen bir milyon mislini\nMuhakkak çekeceksin-tanıyorum nesliniTerör toprak istiyor-kim söylüyor verelim \nAtam Atatürk gibi-puştu yere serelimKan ile ihanetle-çözmek istersen işi\nMuhakkak geberirsin-ya onu ya da beşi\nKim verir toprağının-söyle bir karışını\nTürk Milleti unutmaz-ateşler sarışınıTerör toprak istiyor-kim söylüyor verelim \nAtam Atatürk gibi-puştu yere serelimZorla ve hile ile-toprağımı bağımı\nBizlerden alacaksın-öldürürsün sağımı\nElbet bir gün gelecek-döktüğün kan içinde\nÖğren boğulacaksın-ya dağlarda ya indeTerör toprak istiyor-kim söylüyor verelim \nAtam Atatürk gibi-puştu yere serelimYurt kuru toprak değil- ödedik kan can bedel\nPiyon olursun piyon-oluşturdun daim sel\nSiz insan değilsiniz-çakal köpek ve sırtlan\nOnlar daha değerli-bulunmaz sizde imanTerör toprak istiyor-kim söylüyor verelim \nAtam Atatürk gibi-puştu yere serelimHepimiz görevdeyiz-koruyacağız yurdu\nHep ölmeye hazırdır-kahramanı ve merdi\nToprak namus bayraktır-kimler almak isterse\nÖğretmen Hasan söyler-boşaltılır hep keseTerör toprak istiyor-kim söylüyor verelim \nAtam Atatürk gibi-puştu yere serelim\n\n", "siir_uzunlugu": 180 }
180
{ "siir": "Bowling \n\n\nSpor deyince futbol gelse de akla,\n Oynayacağın birçok spor dalı var,\n Her sporda yarıştığın zaman hakla,\n Sevip başaracağın çok spor dalı var…Bizim İnsanımız alışmış hep futbola,\n Tabi futbol koşarak oynanır ayakla,\n Topun sihirbazı olup rakipten sakla,\n Her spor kazanılır başta inanmakla…\n …………………………………………………\n …………………………………………………\n ………………………………………………….\nBowling; birey ve ekip olarak oynanır,\n Ağır top yerden hızlı şekilde yuvarlanır,\n Top gidip çok lobutu devirdiği zaman, \n On lobuttan çoğunu deviren kazanır… 26.05.2017Eğitimci-şair-Yazar\n\n", "siir_uzunlugu": 69 }
69
{ "siir": "Ayrılık \n\n\nBir hayal kırıklığında başlar,\nAnsızın kapını çaldığında ayrılık,\nGönlüne kış çökmeye dursun,\nİçinin acısı öyle çöker ki gönlüne,\nKeşmekeş dertlerinle kahrolursun.\nArtık acıların umarsız olur,\nO yüreğinin derinlikleri; \nBir avuç acı kırağı çalar.\nSenin ağlamana gerek kalmaz ki,\nÇünkü gökyüzü senin içinde ağlar; \nHer düşen damlacık da boğulursun…Hayat sahnesinde oynamak için,\nHep bir yerlere koşup durursun,\nAma o sahneden alaşağı olmak,\nYine o perde aralarında,\nYeniden kendini yaşamak; \nÇok zordur be güzelim.\nSende bundan böyle,\nHayattan dersini almış olursun.\nTıpkı elinden oyuncağı alınmış,\nYüzü kızaran bir çocuk gibi,\nKör akşamlara gidip sığınırsın.\nBeklediğin gün hiç doğmaz ki,\nÇünkü Tanrı’da kalır duaların; \nİçin içini yerde mahvolursun…Kimseler yanında olmaz ki,\nO üstüne gece karanlığı çöker,\nHüzünlerine sarılıp boğulursun.\nŞu deli gönlünde ayrılık,\nAcımasızca bir hüküm sürer,\nYalnızlığında kıyametler kopar,\nHer şeyin olur apar topar,\nVe her şeyden buz gibi soğursun.\nGökyüzünü taşlamak istersin,\nAma nafile gücün hiç yetmez ki,\nBirer birer umutların suya düşer; \nKendi benliğinde bile yok olursun…Ne yardan bir selam,\nNede bir haber alırsın,\nHayata küsüp burnundan solursun.\nHer şeyin kırılıp dökülür,\nYüreğin dolup taşar,\nİçindeki tüm köprüler yıkılır; \nÇıkmaz sokaklarda hep kaybolursun…İsyanın göz bebeklerinde asılı kalır,\nVefasızı düşündükçe hep yorulursun.\nKendine böyle gelemezsin ki,\nBir gün felekle de açılır aran,\nHayatın çarkında hamur gibi yoğrulursun.\nDökülen dökülmüş saçılan saçılmış,\nGayri kapanmaz ki açılan yaran.\nŞu dünya ah yalan dünya,\nDöndükçe döner vesselam,\nNasıl dönerse dönsün benim babam,\nArtık umurunda olmaz ki zaman; \nKalp gözün kapanır da bakar kör olursun.\n\n", "siir_uzunlugu": 241 }
241
{ "siir": "Bu Gece \n\n\nSeyrettim cihanı cümle âlemi\nAşkın deryasına daldım bu gece\nYaz deyince yazmış kudret kalemi\nÖzümü od. lara saldım bu geceBir ara gözüktü beşerin yârı\nYanını sarmıştı güzel gülzârı\nEbu bekir. ömer. osman. haydârı\nFaniden bir fani oldum bu geceEkin tarlasında gördüm buğdayı\nEkip biçen değirmenci ustayı\nGelen gitmiş bana verdiler sırayı\nHakkıma düşeni aldım bu geceSanki her şey gölge kaybolmuş gerçek\nYer gök hepsi kıristaldan bir mercek\nAçıldı perdeler gördüm hep tek tek\nHalden hale düşüp kaldım bu geceŞeyrani istemez tahtı sarayı\nEzber ettim dosan dokuz esmayı\nGördüm yıldızları çümle semayı\nGönlümü hicranda buldum bu gece\n\n", "siir_uzunlugu": 94 }
94
{ "siir": "Ayrılık Yoldaş Oldu \n\n\nİlk günler de avunduğum ayrılık\nBir yıl sonra bana yoldaş dert oldu\nKader diye savunduğum ayrılık\nİkinci yıl ilkinden de sert oldu\nAh vah çekip dövündüğüm ayrılık\nÜçüncü yıl anlamadan dört oldu\n5 yıl sonra unuturum sanmıştım\nAltı yıla namertten namert olduAltı yıldır içerimde yara var\nAltı yıldır beyazımda kara var\n*\nAltı yıldır içerimde yara var \nAltı yıldır beyazımda kara var \n*\nYedi yıla devr-eyledi yediveren ayrılık\nUzamakta mesafe mevsimler artık ılık\nArılar çiçeklerde yine dolaşır ama\nBallar bile nezdimde ağu gibi tat oldu\nBahar gönlü yazımda Cihan olan ey babam\nGün geçtikçe büyüyen özlemini tartamamAğla gönlüm ağla matem et gönlüm \nKaraları bağla matem et gönlüm..\n\n", "siir_uzunlugu": 110 }
110
{ "siir": "Aşk Ve Şevk İle Getir Salavat \n\n\nHer canın sıkıldığında,\nİyilikler yapıldığında,\nKoyunlar sağıldığında,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her işin ters gittiğinde,\nİmkânların tükendiğinde,\nNefsin sana zor verdiğinde,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her nefes alıp verdiğinde,\nMuhammedi gülleri derdiğinde,\nŞerefsizler def olup gittiğinde,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her gün doğuşu ve batışında,\nNabzın düzenli atışında,\nŞirin uykulara dalışında,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her sofraya oturduğunda,\nHelal taamlarla doyduğunda,\nZalimler kahrolduğunda,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her güzeli gördüğünde,\nSevda gergefini ördüğünde,\nRahmani yollarda yürüdüğünde,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her okuduğunu anladığında,\nAnladıklarını yaşadığında,\nGünahlarına ağladığında,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her uykudan uyandığında,\nAşın ekmeğin helal olduğunda,\nHakkında hüsnü zan yapıldığında,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her mertin köprüsünden geçtiğinde,\nVeli zatlar seni dostluğuna seçtiğinde,\nNefsin şeytani arzuları senden uzaklaştığında,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her yanan bağrın harareti dindiğinde,\nMenzil murat aldıran atlara bindiğinde,\nAdavet ve kin duygularını yitirdiğinde,\nAşk ve şevk ile getir salavat! Her kar birbirine değmeden yağdığında,\nAcıkmış vakarlı aslanın ceylanı boğduğunda,\nSevdiklerinin manidar yokluğunda,\nAşk ve şevk ile getir salavat! Her bulanık su durulduğunda,\nYiğitler hunharca vurulduğunda,\nİnsan Allah rızası için sorulduğunda,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her umut dolu yarınlarda, \nYetimlerin gözyaşlarında,\nŞehitlerin mezarlıklarında,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Her gökkuşağı oluştuğunda,\nSevenler buluştuğunda,\nİnsan Allah için coştuğunda,\nAşk ve şevk ile getir salavat!Tarihe mal olmuş sevdalar anlatıldığında,\nNedamet gözyaşlarıyla günahlar yakıldığında,\nKemliklerin her türlüsünden kaçıldığında,\nAşk ve şevk ile getir salavat!\n02-03/Mayıs/2015\n\n", "siir_uzunlugu": 243 }
243
{ "siir": "Aşkın kitabı \n\n\nAşk sevgilim. ben olmaktan vazgeçmek sen olmak,\nAşk karşılık beklemek değil karşılık vermek,\nAşk aranmak değil aramak en umutsuzunda,\nAşk sevilmek değil seven olmak sınırsızca. Aşk birtanem, öğretmek değil öğrenmek bir çocuk gibi,\nAşk yok olmak değil, hep yanmak sevgilinin uzağında,\nAşk her şeyden vazgeçebilmek icabında,\nAşk bir çınar ağacı olmak yorgun düşenlerin yolunda. Aşk vazgeçilmezim. halden bilmek hal olmak yarla,\nAşk sadece yar olmak değil yarende olmak aynı zamanda,\nAşk tenlerin buluşması değil ruhların kavuşmasıdır bir bakıma\nAşk sevgilim birbirine tapınmak değil yalnızca, \nTapmaktır sonsuz ruha.\n\n", "siir_uzunlugu": 85 }
85
{ "siir": "Aşk Hikayesi \n\n\nBaşımdan bir kova sevda döküldü\nIslanmadım, üşümedim, yandım oy! \nİplik iplik damarlarım söküldü\nKurşun yemiş güvercine döndüm oy! Yağmur yorgan oldu, döşek kar bana\nAnladım ki kendi gönlüm dar bana\nAlev dolu bardakları yâr bana\nSunuverdi içtim içtim kandım oy! Sevgi ektim, naz biçmeye çalıştım\nNe zamana, ne kendime alıştım\nKırk senede yedi hasret bölüştüm\nYedi dünya bana düştü sandım oy! Gönül şahinimi yordum gerçeğe\nSonsuzda yüzümü sürdüm gerçeğe\nTeselliden kanat kırdım gerçeğe\nTecellinin sinesine kondum oy! (Yasaklı Rüyalar)\n\n", "siir_uzunlugu": 81 }
81
{ "siir": "İntaharla uyanmak sabaha \n\n\nBinbir bahane buluyorum yağan yağmurla\nAğlamaktan yosun tutmuş gözkapaklarıma\nArdıma bakmadan koşar adım yürüyorum\nSarhoş başım çarparak kanayan duvarlaraAcıtıyor sol yanım. bileklerim kanıyor\nİnan. koktuğum böyle ölmek değil aslına\nÇözemediğim bir endişe. merak sanıyor\nİntaharlarla yaklaşmışken hazin sonumaSon çaredir diye bir istasyon buluyorum\nAlnımı dayatıyorum soğuk raylarına\nİstasyon ışıklarıyla umutlar sönüyor\nKarabulutlarla uyanıyorum sabaha\n\n", "siir_uzunlugu": 54 }
54
{ "siir": "Hele Dur Oğul \n\n\nMüsait olduğumuzda zaman, zaman hafta sonları birkaç arkadaş civar illere günü birliğine giderdik. O pazar Erzurumspor un Çanakkale Dardanelspor la Ankara da birinci lige çıkma mücadelesi vardı. Bizde konvoydan ayrı olarak, dört arkadaş bir otomobille yola düşüp, Ankara ya maça gitmiştik. Maçı kaybetmemizle o sene birinci lige çıkma hayallerimizde yine bitmişti. Pazartesi mesainin var olması nedeni ile maç biter bitmez tekrar yola koyulduk. Bu sırada Kalp ve akciğer rahatsızlığı olan anacığım, hastaneye yatırılmıştı. Erzurum a iner inmez ziyaretine çıkıp, doktorundan durumunu sorduğumda; birkaç gün göz önünde tutulacağını söylediler. Yöremizde, hatta ulusal basın ve görsel yayında da bilinen, sayılıp, sevilen ‘Naim Hocada; kalp rahatsızlığı nedeni ile aynı serviste yatırılmıştı. O akşam annemin yatırıldığı servisin koridorunda bir yakınımla geziniyorduk. Kalp servisinde olmamıza rağmen; Naim Hocanın elinde sigara efkârlı bir halde bir oyana bir buyana gidip geliyordu. Bir ara koluna girip, koridordaki hasta bankına oturttuk.”Hocam geçmişler olsun. Nedir efkârın bu kızgınlığın. Bak rahatsızlığında var. Sigarada içiyorsun. Tam bir Erzurumspor sevdalısı ve hiçbir beklentisi olmayan, âlim ve nükte dar biri olan Naim Hoca; sigarasını bir daha çekerek: \n“Ola oğul hele durun. Ne geçmiş olsuni. Duymadın mi? Erzürümspor Ankara da yenilmiş” demez mi. Erzurun\n\n", "siir_uzunlugu": 192 }
192
{ "siir": "Düğün Dağının gelini \n\n\nElifbe sevme beni ben askerim\nToz toprak kokarım\nElini uzatsam silah gibi tutarım\nGözlerime bakma düşman gibi bakarım\nUyku durak bilmem nöbet tutarım\nGece gelme parola sorarım\nDisko dans bilmem yürüyüş kararı sayarım\nÇünkü ben komandoyum ateş ve kan kokarım\nElifim bilirmisin ben şimdi ne yapıyorum\nElifim Düğün dağına çıkıyorum\nPeki yola çıkarken komutanımız ne dedi bilirmisin sen bize\nSizi düğün dağının gelinleri yapacağım\nMerak etmeyin ölürseniz şehitsiniz, kalırsanız gazi\nTertibi alıp basacağız yukarı\nBirdenbire neden neden kulaklarım çınlıyor neden yerdeyim\nSeni düşüne düşüne yürüyordum Düğün dağının zirvesine doğru ne oldu\nElimi atıyorum apansız göğsüme sakladığım minicik naylon çıkınıma\nElifimin mendili orada anamın verdiği küçük kuran yanında\nBembeyaz kar gibi\nŞu dağ bitsin alacağım seni anlı şanlı düğün yapacağım sana\nDuvağını açıp doya doyabakacağım yüzüne \nBütün timide çağıracağım düğüne ama bitsin şu dağ hayırlısıyla\nBilirmisin Elifim Göravden önce mektup yazdım sana\nİşte böyle dolu dolu çıkıyordum düğün dağına\nGAZİ ÜSTEĞMEN ABDULLAH AĞAR\n\n", "siir_uzunlugu": 155 }
155