text
stringlengths
143
777k
corpus
stringclasses
1 value
original_id
int64
1
3.58M
"İhracata hep birlikte odaklanmamız gerekiyor" UPS Türkiye Genel Müdürü Burak Kılıç:- "İstanbul UPS Export Akademi'nin sonunda 10 tane ihracatçı çıkarsa 16 milyon dolarlık bir potansiyel ortaya çıkacak"- "Türkiye'de 100 bin dolarlık ticarette 1 kişi istihdam ediliyor. İstihdamın önünü açmamız için ihracata hep birlikte odaklanmamız gerekiyor." dedi. Bunların sadece yüzde 2'si ihracat yapıyor. Bu 65 bine yakın ihracat yapan KOBİ, Türkiye ihracatının yüzde 57'sini oluşturuyor, 95 milyar dolar ihracat yapıyor. Bu alanda çok güzel başarı hikayeleri var." diye konuştu. Türkiye'de ihracata çok ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü özellikle iç pazarda yaşanabilecek herhangi bir daralmada önümüzde dünyanın pazarı var. Türkiye'nin ihracatı geçtiğimiz yıl 168 milyarken dünyadaki toplam ihracat 16 trilyondu. 16 trilyondan biz sadece yüzde 1'ini yaptık. Önümüzde gidecek çok yolumuz var. Biz de UPS olarak, bu ihracat konusunda nasıl destek olabiliriz derken bu fikir ortaya çıktı ve 'Export Akademi'yi kurduk. Amacımız; gün boyunca ihracata odaklanmak. İhracat yapabilmeniz için çok hızlı, çok taktiksel, önümüzdeki 3-4 hafta içerisinde nasıl aksiyona geçer, kibriti çakar ve ihracat yaparım konusunda size fikir ve ilham vermek, sektör içerisinde ve dışında birbirinize ilham vereceğiniz güzel hikayeler olacağını düşünüyoruz." Kılıç, İstanbul UPS Export Akademi'nin sonunda 10 tane ihracatçı çıkarsa 16 milyon dolarlık bir potansiyel ortaya konulacağını dile getirerek, "Türkiye'de 100 bin dolarlık ticarette 1 kişi istihdam ediliyor. İstihdamın önünü açmamız için ihracata hep birlikte odaklanmamız gerekiyor. Buradan çıktıktan sonra ihracat konusunda 1-2 yıllık yol haritanızı oluşturmanıza katkı sağlamış olacağız. Türkiye'de yaklaşık 2 bin kişi çalıştırıyoruz. Bu ekonomi var olduğu sürece biz de buradayız. Onun için hep birlikte buraya katkı sağlamamız gerekiyor." yorumunu yaptı. Kılıç, "Türk insanı gibi müteşebbis ruhlu insanların başarı hikayelerini çok daha artırmamız lazım. Türkiye'nin önünde müthiş bir fırsat var. Polonya'nın ihracatı nüfusları bizim yarımız olmasına rağmen, 2 katımız. Bize göre avantajları var ama bizim insanımızdaki enerji hiçbir insanda yok." ifadelerini kullandı. - "4-5 hafta içerisinde başlayan çok güzel ihracat hikayeleri var" "Bu kapsamda Türkiye'nin ihracatına nasıl katkıda bulunabileceğimiz konusuna kafa yorarken gelen bir fikir 'Export Akademi'. Özellikle KOBİ'lerimizin ihracata ilk adımlarını hızlandırmak ve onları cesaretlendirmek üzere bir günlük eğitim düzenliyoruz. Bu sayede insanları ihracata alıştırmak ve ülkemiz ekonomisinin daha fazla ihracat yapan KOBİ'lerden oluşması için elimizden gelen desteği veriyoruz. Buraya da çok ciddi bir teveccüh var. Şubat ayında yaptığımız akademimizden sonra 4-5 hafta içerisinde başlayan çok güzel ihracat hikayeleri var. Onları da artırmak için uğraşıyoruz." Bugün düzenlenen eğitimin yaklaşık 70 kişiden oluştuğu bilgisini veren Kılıç, "İlk oturumdan sonra 4 sınıfa ayırıyoruz ve daha detaylı eğitimler veriyoruz. Amacımız buradan ayrıldıklarında 70 arkadaşımızın birkaç hafta içerisinde aksiyona geçebilmesini sağlamak. Şimdilik İstanbul'da başladık ama önümüzdeki aylarda Gaziantep, Bursa, İzmir, Adana gibi ihracatın lokomotif şehirlerinde de bunu yapmayı planlıyoruz." yorumunu yaptı. Kılıç, düzenledikleri ilk akademinin ardından ihracata başlayan kişiler olduğuna işaret ederek, "Socks Stations isminde çorap satan bir müşterimiz var. 2 hafta önce ilk ihracatlarını yaptılar. 2 tane genç arkadaş. Hedefimiz onları ilk bin ihracatçısı arasına sokmak ve bu potansiyele sahipler. Böyle hep birlikte onlarca hikaye yaratacağız." ifadelerini kullandı. İkincisi gerçekleştirilen "Export Akademi" toplantıları kapsamında; iç pazarda yerel bir oyuncu iken e-ihracat yapmaya başlayan KOBİ’lerin ilham veren başarı hikayeleri paylaşıldı. Aynı zamanda; "ihracatta devlet destekleri", "online ödeme yöntemleri/Orta Doğu'da kapıda ödeme", "dijital pazarlama", "gümrük mevzuat ve iade çözümleri" konularında dört farklı workshop yapıldı. Yunanistan'da kamp dışındaki düzensiz göçmenler yaşam mücadelesi veriyor30 yaşındaki Afganistanlı Muhammed Cevad:- "Bize yemek verilmiyor. Yemek ihtiyacımızı, şehrin merkezinde bulunan evsizlere yemek dağıtan bir kilisede karşılıyoruz"
mc4
87,681,453
Son senelerin en sevilen dizilerinden bir tanesi olmayı başarmış olan ve de ilk sezonu ile Netflix platformunun üyelerini adeta ekranları başına hapsetmeyi başarmış olan Stranger Things isimli dizi için 2 sezon da en sonunda gelio, çattı. Güncelleme : 2017-10-30 02:50:57Bu içerik 762 kez okundu. Netflix Türkiye platformu ise dizinin reklamı ile ilgili çok ilginç ve de bir o kadar eğlenceli çalışma hazırlıkları yapmaya da hiç bir şekilde ara vermeden devam etmekte. Özellikle 1990’lı seneler içerisinde araştırma yapmakta olduğu şehir efsaneleri sayesinde büyük bir ün kazanmış olan Sadettin Teksoy, hazırlamış olduğu TV programları ile birlikte bizleri ülkemizde yer alan gizemlerin içine sürüklemekte idi. Artık hiç bir şekilde program yapmamakta olabilir ancak bu durum benzeyen konsepti işleyen ve de bir kasaba gizemine dayanmakta bulunan Stranger Things dizisi içerisinde görünmesine de hiç bir şekilde engel değil. ''Hawkins içerisinde her şey git gide fazlası ile tuhaf bir hal almaya başlamıştır. Araştırmacı gazetecilerden biri olan Sadettin Teksoy, Hawkins içerisinde yaşanmakta olan bu gizemi çözmek amacı ile olay yerine doğru çok hızlı bir şekilde yola çıkar.”
mc4
87,681,457
Cilt bakımı ve epilasyon – kozmetik tedavi için iyi bir zaman. Etkili kilo kaybı ve tedavi için iyi bir zaman. Genellikle tıbbi tedaviler ve ameliyatlar için uygun zaman. Bir diş hekimi ile randevu için elverişli gün – dolgu ve kron uzun sure kalacak. Cilt bakımı ve epilasyon – kozmetik tedavi için özellikle iyi bir zaman. El ve ayak tırnak bakımı için doğru zaman. Saç yıkanması için özellikle iyi zaman. 2019 Ay Takvimi Günlük Bakım Önerileri 21 Nisan Azalan Ay – Ay Akrep Burcunda Saat 18:59 itibariyle Ay Yay Burcunda Bu günlerde saç kesimi kepek oluşumuna yol açar ve taranması daha zor olabilir. Mümkün olduğunca saç kesimi yapmamanız tavsiye edilir.
mc4
87,681,458
24 Haziran’da yapılacak olan genel seçimlerde AK Parti Çanakkale milletvekili aday listesi açıklandı. AK Parti Çanakkale İl Başkanı Gültekin Yıldız, parti binasında yaptığı açıklamada, “Bugün 24 Haziran seçimlerinde milletvekili adayı olarak genel merkezimizce belirlenen adayları sizlerle paylaşmak üzere toplandık. Adaylarımızın her biri bir birinden kıymetli. İnşallah adaylarımızla ve teşkilatlarımızla birlikte Çanakkale’de tarih yazacağız. Teşkilatımız kenetlendi, seçime hazır. 24 Haziran seçimi ile hem Genel Başkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan’ı yeniden cumhurbaşkanı yapacağız hem de güçlü ve yürütme ile uyumlu çalışan bir Meclis ile daha güçlü bir Türkiye olacağız.
mc4
87,681,459
General mobile discovery elite mi oksa meizu mx4 ... Arkadaşlar telefon alıcam ancak general mobile discovery elite ve meizu mx4 arasında kaldım. Discovery Elite'de sorunlar yaşandığını duyuyorum.Özellikleri iyi ama hep şikayet var.Meizu'nun kamera ve diyer özellikleri çok iyi ben Meizu Mx4 al derim ama karar senin. Dostum Elite hakkında iyi yorumlar okudum genellikle(güncelleme ve Telpa konusu dışında.). Meizu ise ülkemize yeni geldi. Bana kalırsa tek kötü yanı servis konusu. Ki o da şöyle henüz bir bilgimiz yok, çok iyi de olabilir çok kötü de. Ama Meizu alman tüm ülke adına iyi olacaktır :) Zira Samsung, LG, Sony gibi markalar eğer Meizu fazla satış yaparsa fiyat düşürme politikasına gidecektir .. Kardes ben dm elite kullaniyorum hic sikinti cikarmadi ve temizzzz cok rahat calisio tavsiye ederim herkese ve gm elitin tek sorunu kit kat hala gelmedi gelecegi soyleniyor ama... Kesinlikle Meizu Mx4 ama sen GM istiyosan o da seni bayagi goturur. General mobile her konuda Türkiye'de daha aktif . Meizu ise daha çok yeni yani servis,garanti vs konuları göz önünde bulundur kardeş..
mc4
87,681,462
Damien ve Thomas 17 yaşındalar. İki gencin tek zıtlıkları Damien’ın annesinin doktor, Thomas’ın annesinin hasta olması değil. Farklı sosyal sınıflardan geliyorlar, üstelik Damien Thomas’ın zorbalıklarına maruz kalmaya devam ediyor. Kavgalı gürültülü bu ilişki, hasta annenin oğluna ders çalıştırması için Damien’dan yardım istemesi ve onu evlerine davet etmesiyle değişmeye, dönüşmeye başlıyor. Fransız sinemasının usta yönetmenlerinden André Téchiné, Yaş 17 ile büyüme sancılarına ve cinsel kimlik çatışmalarına genç bir bakış atmayı başarıyor.
mc4
87,681,464
Türkiye ve Tüm Dünya birilerinin istediği şartta ve zeminde yürümek zorundadır.Bunu yıkmanın tek yolu kendine güvenden geçer. 28 şubat oldu piyonlar ve artistler hazırdı . Medya bağırdı halk inandı ve tüm zulümlere boyun eğildi.Yalanlar doğru diye kabullendi.İstanbul’daki şeyhin geyikleri ,şeyhin çorapları derken say saya bildiğin kadar.Zaman geçti yeni iktidar geldi . yedi içtı ve nihayet sattı. Sefası onlara zulüm millete kesildi .Kasa boşalınca baş aktör Haydi erken seçim dedi . Seçimin sonucu belli iken birden kükredi..Seçim başladı .Yeni iktidar hayırlı olsun. Türkiye bu zulmün üzerine ERBAKAN kötü ,yaşlı ,tek adam diye lanse edildi.Vay be ne şermiş dedirttiler.Muhafazakar birileri iktidara gelmesi lazımdı.Geldiler fakat ne yazık ki 28 şubatın nazik mimarlarda içinde geldi.Toplum sormadı ve soramadı gözünü açtı buldu . Avrupa ve abd kabul etti. Ayrılık gerekçeleri çok makul ve gerçekti Tek adam değil Ortak akıl ortak düşünce vardı . Herkes inandı 2007 lere kadar Milletin canı gönülden istediği AB ye gireceğiz diye kabul etti ve çok yasalar çıktı.Güzel olanlarda vardı yasalarda. İtiraz yok konuşmak yok . Tek adama yakın olanlar yürüyor diğerleri sürünüyor. Makam ve mevki sahipleri her dönemin besilileri idi. 28 şubat yargılandı sözde mimarları değil piyonlar yargılandı . Müdahiller kızdı davaya bile bakmadı. Bazen düşündüm kargalar neden 100 & 120 yıl yaşar diye . Atasözü ne yerinde “Kılavuzu Karga olanın burnu sürünse de yaşarmış” Çünkü topluma bakınca yüzleri kamışmıyor. Namuslularda onu görünce el pençe duruyor. Reis Tayyip Erdoğan’a sövenler şimdi başta taçı .Diğerleri düşman. Dünyada tüm ülkelerin dış düşmanı var. Aynısı bizim cenahta 10 yıl izlediği TV leri şimdi listeden silenler var . Beyin yıkarken doğru . Ağbaba kızmışsa çok kötü.Olayları beynınde yürütmeyen el aklı ile gider. Şimdi küçük olan kargalar büyüdü geç kalanlar daha alt köşeleri tutup havlamak için yer aramakta. 28 şubatta bırakıp kaçanlar şimdi koşarak yer tutmaya koşuyorlar. Kısaca “ Dünkü efendisine bugün havlayanlar . Yarinde bugünkü efendisine havlayacak.” Değişen bir şey var kazlar yine yolunacak. Bir söz de sana bu mesajı okuyan editör: yazılanları kendi siyasi görüşüne göremi yayınlıyorsun merak ettim. Hiçbir hakaret küfür aşağılama yok ama daha önce yazdıklarım yayınlanmadı. İlla övmekmi gerekiyor gazetecilik şerefi bunu mu gerektiriyor.
mc4
87,681,466
Dünya gündemine oturan Aylan Kurdi isimli Suriyeli göçmen bebeğin ve 4 kişinin ölümüyle ilgili olarak iki sanık mahkemeye çıkarıldı. Sanıklar Aylan bebeğin babasının organizatör olduğunu iddia etti. Bodrum'da 2 Eylül 2015 tarihinde Yunanistan'ın Kos Adası'na geçmek isterken bindikleri lastik botun batması sonucu Suriyeli 3 yaşındaki Aylan Kurdi, ağabeyi Galip Kurdi ve annesi Rihan Kurdi'nin de aralarında bulunduğu 5 kişi ölmüştü. Olay sonrasında sahile vuran Aylan bebeğin cansız bedeni dünyada yankı uyandırmıştı. Olayın ardından yapılan operasyonlar sonucunda Suriye uyruklu Muwafaka Alabash ve Asem Alfrhad tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayın ardından tutuklanan iki sanığın yargılanmasına bugün Bodrum Adliyesi'nde başlandı. "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek" ve "iştirak halinde göçmen kaçakçılığı yapmak" suçlarından 35'er yıla kadar hapis ve adli para cezası istemiyle haklarında dava açılan sanıklar, geniş güvenlik önlemleri altına adliyeye getirildi. Mahkeme karşısına çıkarılan 2 sanık olayla ilgilerinin olmadığını söyleyerek, "Bu suçu örgütleyen kişi televizyona çıkıp kahraman oldu. Sanıklar, diğer kişinin ise Avrupa'ya kaçtığını öne sürdüler. Suriyeli sanıklardan ilk olarak ifadesi alınan 37 yaşındaki Asem Alfrhat, kendisinin bu olayla bir alakasının olmadığını belirterek şunları söyledi: "Ben Şam'da köklü bir aileye mensubum. Eşim Nor ile birlikte Avrupa'ya gitmeyi düşünüyorduk ama yaşanan zorlukları görünce vazgeçtik. Bunun üzerine Suriye'deki yakınlarım ve Avrupa'da bulunan kardeşimle Türkiye'de yaşamaya karar verdik. İş ortağım Ahmet Hajcar ile Bodrum'da otel veya pansiyon kiralamak için 14-15 Ağustos günlerinde Bodrum'a geldik. Benim bu olayla ilgili olarak 8 bin EURO aldığım iddia ediliyor. Ben kimseden para almadım. Neden burada olduğumu ve 5 aydır tutuklu olduğumu anlamıyorum." Sanık Alfrhat tercüman vasıtasıyla yaptığı savunmasına şu sözlerle devam etti: "Yaşanan olaydan sonra benim ailem, tekne kazasında ölenlerin yakınlarıyla ve kazadan sağ kurtulanlarla görüştü. Onlar yaptıkları görüşmeler sonunda bana bu işi yapanların başında Abdullah Kurdi geldiğini ve olaydan sonra televizyonlara çıkarak kahraman olduğunu söylediler." Tutuklu yargılanan diğer sanık Mwafaka Alabash ise savunmasına tekne kazasından sağ kurtulan Aylan bebeğin babası Abdullah Kurdi'yi suçlayarak başladı. Bir süredir Antakya'da yaşadığını ve 13 yaşındaki hasta oğlunun daha iyi şartlarda yaşaması ve tedavisi için Avrupa'ya kaçmak için Bodrum'a geldiği ifade eden Mwafaka Alabash sözlerine şöyle devam etti: "Bana Bodrum'a gidince Abdullah Kurdi adındaki kaçakçıyı bulmam söylendi. Abdullah Kurdi'nin ünlü bir kaçakçı olduğunu şu an kaldığım cezaevinde bulunanlar bile biliyor. Olaydan 10 gün önce Bodrum'a geldim. Bodrum'da bir restoranda Abdullah Kurdi ile buluştuk. Yanımda Asem Alfrhat ve Yunanistan'a kaçacak olan diğer göçmenler birde Türk organizatör vardı. Göçmenlerden paralar toplandı ve Türk organizatöre verildi. Beni de Türk'ün yanında bıraktılar. O gece kaçacaklar Yunanistan'a ulaşıncaya kadar Türk organizatörün yanında kalacak göçmenler Yunanistan'a ulaştıktan sonra organizatörün toplanan parayla gitmesine izin verecektim. Yaptığım bu iş karşılığında Abdullah Kurdi benim ücretsiz olarak Yunanistan'a geçişimi sağlayacağını söyledi." O gece yaşananlarla ilgili konuşmasına devam eden Mwafaka Alabash tekneyi hiç görmediğini belirterek savunmasına şu sözlerle devam etti: "Restoranda buluştuğumuz günün gecesi 3 tane araç gelerek Yunansitan'a gidecek olanları götürdü. Bende o gece saat 03.00'e kadar bir araç içerisinde Türk organizatörle birlikte kalarak karşı taraftan haber gelmesini bekledim. Gece saat 03.00 gibi 3 kişi gelerek aracın camına vurdu. Bir şeyler konuştular ve yanımdaki adamla birlikte gittiler." Tekne kazasının ardından geceyi Bodrum'da bir parkta geçirdiği ifade eden Mwafaka Alabash Antakya'ya giden Asem Alfrhat'ı telefonla arayarak paralarla kaçan kişilerin peşine düşeceklerini ve paraları geri alacaklarını konuştuklarını söyledi. Bir kaç gün sonra kiralık bir otomobille Bodrum'a gelen Asem Alfrhat ile birlikte organizatörlerin peşine düştüklerini belirten Mwafaka Alabash, Iraklı Ahmet adında birine ulaştıklarını dile getirdi. Bodrum Garajı yakınlarında Iraklı Ahmet adına da biri ile buluştuklarını beyan eden Mwafaka Alabash orada Jandarma tarafından yakalandıklarını söyledi. Mwafaka Alabash ifadesinin devamında, "Kazadan iki gün sonra Abdullah Kurdi'nin kendisini telefonla arayarak o gece yanında olduğum Türk organizatörü nasıl elimden kaçırdığımı sordu" dedi. Telefon kayıtlarının incelenmesi durumunda doğruyu söylediğinin ortaya çıkacağını belirten Alabash organizatörlerle bir ilişkisinin olmadığını ileri sürdü. Sanıklar Savcılıkta ifade sırasında bulunan tercümanın Arapçasının yetersiz olduğunu ileri sürerek kendilerini savundu. Duruşmada hazır bulunan sanık avukatları, sanıkların beraatlerini isteyerek salıverilmelerini talep ettiler. Avukatlar ayrıca bilirkişi heyetinin raporuna da itiraz ettiler. Kendilerinin kimseden para almadığını, asıl işi organize edenlerin 2 Türk ve 2 Suriyeli olduğunu iddia eden sanıklar suçsuz olduklarını söylediler. Duruşmada, kazadan sağ kurtulanların alınan ifadelerine de yer verildi. İfadelere göre, Ebu Hüseyin takma adlı Suriyeli sanık Mwafaka Alabash'ın kendilerinden toplam 11 bin 250 Euro para aldığını ve Türk organizatörlerle birlikte olduğunu teşhis ettikleri ortaya çıktı. Sanıklardan Muwafaka Alabash'ın avukatı Kemal Ertuğrul davada adı geçen müvekkilinin suçsuz olduğunu söyleyerek beraat talebinde bulundu. Mahkeme çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ertuğrul, "Bodrum kıyı şeridinde bu suçun ne kadar çoklukla işlendiği, çoğu zamanda bu tür ölümlerin olduğu bu mağduriyetlerin yaşandığı ortadadır. Ancak bu konu ile ilgili özellikle hukuki nitelendirme olarak sap ile samanı birbirinden ayıra bilmek lazım. Bu olayın organizatörleri, hiçbir zaman yakalanmıyor. Bu olayda sanık olarak yakalananların çoğu, aslında bu suçun bir nevi mağdurları. Bu dosyada benim müvekkilimde Suriyeli ve bu suçun gerçekten mağdurlarından birisi. Yakınları ile birlikte oda kaçak göçmen durumunda. Ancak bu sebebe rağmen hukuki nitelendirme durumunda bir kargaşa olduğu için tutuklu olarak yargılanmamalılar"şeklinde konuştu. Avukat Ertuğrul, bilirkişinin söyledikleri hukuka uygun olmadığını ifade ederek, "Bilirkişi incelemesi durumu da var. Bilirkişi incelemesinde de suçta kullanılan bot ile ilgili denize elverişlilik konusunda rapor verilmiş. Ancak bilirkişinin yetkisinin bundan ibaret olması gerektiğini düşünüyorum. Ama bilirkişi mevcut sanıklar hakkında bir kast ve kusur konusunda da yorum yapmıştır. Bilirkişinin hukuki nitelendirme yapması hukuken uygun değildir. Mahkemedeki yargılamada hukuki nitelendirmesi mahkemeye aittir" dedi. Olayla ilgili olarak asıl suçlunun Aylan bebeğin babası Ahmet Kurdi olduğunu savunan avukat Ertuğrul, "Birtakım ek kovuşturmaya gerek yok diye, yani takipsizlik kararı verilmiş. O da şöyle, bu dosyada da açıkça şekillendiği üzere Abdullah Kurdi isimli bir kişi var. Bütün beyanlar açıkça bu kişiyi göstermesine karşın her nasılsa hakkında böyle idea edilmesine rağmen yeterli delil bulunmamasından ötürü hakkında ek kovuşturmaya gerek yoktur diye verilmiş bir karar var. Bu sebeple yargılamaya dahil edilmesi pek mümkün görülmüyor. Bu da bizim müvekkillerimiz hakkında bir mağduriyet. Diğer sanık beyanında çok güzel bir şey söyledi. "Bu sucu örgütleyen kişi televizyona çıkıp kahraman oldu" diye ifade verdi bu da çok tirajı komik bir durum" ifadelerini kullandı. Tekneyi kullanan kişinin Aylan bebeğin babası olduğunu da öne süren avukat Ertuğrul, "Tekneyi süren kendisi ile birlikte ailesini de Yunanistan'a götürmeye çalışan kişi Aylan Kurdi'nin babası. Bu diğer mağdurları mahkemeye getirme olanağına sahip değiliz. Kimisi Suriye'de, kimisi Türkiye'de belki iletişim kurmakta zorlanıyoruz. Onların tamamını burada dinletme olanağı olsa durum daha net olabilecek" dedi. Bodrum Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasında sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, duruşmanın 2 Mart tarihine ertelenmesine karar verildi.
mc4
87,681,468
Antakya Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Birleşmiş Milletler (BM) iyi niyet elçisi ve film yıldızı Angelina Jolie'nin, Altınözü ilçesinde kurulan geçici çadırkenti ziyaret etmesiyle, hem Suriye'de yaşanan tradejiye hem de Türk konukseverliğine dikkati çektiğini söyledi. Savaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, film yıldızı Jolie'nin, Hatay'a gelmesinin kentin tanıtımına önemli katkı sağladığını söyledi. Jolie'nin Kızılay tarafından Altınözü ilçesinde kurulan geçici çadırkentte kalan Suriyelileri ziyaret ettiğini anımsatan Savaş, şöyle devam etti: ''Jolie'nin çadırkenti ziyaret ederek anne şefkatinde kadın ve çocuklarla ilgilenmesi hepimizi duygulandırdı. Jolie ziyaretiyle hem Suriye'de yaşanan trajediye hem de Türk konukseverliğine dikkati çekti. Suriye'de yaşanan olaylar hepimizi derinden üzdü. Dost ve kardeş ülke Suriye'deki olayların bir an önce bitmesini temenni ediyoruz. Suriye'de yaşanan olayları gizlemek mümkün değil. Antakya Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Angelina Jolie'nin sıkıntılı zamanlarda Hatay'a geldiğini, iyi günlerde de kenti ziyaret etmesini beklediklerini söyledi. Jolie'nin kendilerine kenti tanıtma fırsatı vermediğini ifade eden Savaş, ''Ünlü yıldız Jolie kabul ederse fahri hemşehrimiz yapmak istiyoruz. Jolie'ye kentin dünyaca ünlü Arkeoloji Müzesi'ni, St. Pierre Kilisesi'ni ve Habib-i Neccar Camisi gibi tarihi ve turistik yerlerini gezdirmek istiyoruz. Bu konuda Jolie'den haber bekliyoruz'' diye konuştu.
mc4
87,681,470
Android, Google, Open Handset Alliance ve özgür yazılım topluluğu tarafından geliştirilen, Linux tabanlı, mobil cihaz ve cep telefonları için geliştirilmekte olan, açık kaynak kodlu bir mobil işletim sistemidir. Android, aygıtların fonksiyonelliğini genişleten uygulamalar yazan geniş bir geliştirici grubuna sahiptir. Android için halihazırda 250,000'den fazla uygulama bulunmaktadır. Google Play ise, Android işletim sistemi uygulamalarının çeşitli sitelerden indirilebilmesinin yanısıra, Google tarafından işletilen kurumsal uygulama mağazasıdır. Geliştiriciler, ilk olarak aygıtı, Google'ın Java kütüphanesi aracılığıyla kontrol ederek Java dilinde yazmışlardır. Open Handset Allience, 5 Kasım 2007'de Android'i kurduğunu duyurmuştur ve ardından 34 adet donanım, yazılım ve telekom şirketi, mobil cihazlar için telif hakkı olmayan bir işletim sisteminin teknolojinin gelişimi için yararlı olduğu konusunda hemfikir olmuşlardır. 2008'de piyasaya sürüldüğünde, birçok Android İşletim Sistemi Apache freesoftware ve Açık Kaynak Kodu lisansıyla geliştirilmeye açık hale gelmiştir. Android, linux çekirdeği üzerine inşa edilmiş bir mobil işletim sistemidir, bu sistemde ara katman yazılımı, kütüphaneler ve API C diliyle yazılmıştır. Uygulama yazılımları ise, Apache harmony üzerine kurulu java-uyumlu kütüphaneler ihtiva eden uygulama iskeleti üzerinden çalışır. Android, derlenmiş java kodunu çalıştırmak için dinamik çevirmeli (JIT) Dalvik sanal makinasını kullanır ve cihazların fonksiyonerliğini artıran uygulamaların geliştirilmesi için çalışan geniş bir programcı-geliştirici çevresine sahiptir. Google'ın Android Inc şirketini alışı Temmuz 2005'te Google, Android Inc.'i almış ve ufak bir başlangıç şirketini Palo Alto'da kurmuştur. 2 Cihazlar pazarına gireceği söylentisini başlatmıştır. Buna karşın, bu süreç içinde pazara ne çeşit ürünle çıkacakları tam olarak belli olmamıştır. Google'da, ekip (Rubin tarafından izin verilen) Linux tabanlı, taşınabilir cihazlar için geliştirdikleri, esnek, güncelleştirilebilir İşletim Sistemini yazmışlardır. Raporlara göre Google çoktan donanım serilerini, yazılım partnerlerini ve taşınabilir cihazlarda çeşitli derecelerde birlikte çalışacağı sinyalini vermiştir. Android.0 HTC Dream'in işletim sistemi olarak telefonlara ilk adımını attı.bu sürüm; kamera desteği Wi-Fi, bluetooth, klasörler, bir web tarayıcısı, uyarılar, sesli arama, YouTube, alarmlı saat, galeri gibi özellikler sunuyordu. 9 Şubat 2009 da Android. yayınlandı.bu sürüm bir önceki sürümdeki sistem hatalarını düzeltmeyi ve API'yı geliştirmeyi amaçlıyordu. 30 Nisan 2009'da Android.5 [Cupcake) yayınlandı.bluetooth desteği, kamera kaydı, video gösterimi, Picasa,sık kullanılan klasör ve widgetları kişiselleştirebilme, yazı tahmin edebilen klavye ve animasyonlu ekran özellikleri Android'e kazandırıldı. 5 Eylül 2009'da Android.6 (Donut) yayınlandı.ekran çözünürlüğü yükseltildi. Doğru çeviri yapma ve okutma özelliği,geliştirilmiş android market,galeride çoklu silme, sesli arama, WVGA ekran çözünürlük desteği Android'e kazandırıldı. 29 Ekim 2009'da Android 2.0 ve 2. (Eclair) yayınlandı. Sanal klavye ve yüksek ekran çözünürlüğü desteği ile özelleştirilebilen arayüz özelliği eklendi. Geliştirilmiş Google Maps, hareketli duvar kağıtları ve dijital zoom özelliği de kazandırıldı. 720p ekran çözünürlüğü desteği,usb bağlantı,wi-fi tarayıcı özelliği,flash Player 0. desteği eklendi. Çoklu kamera ve çoklu dokunmatik desteği eklendi. XGA ( ) ekran çözünürlük desteği,video arama özelliği eklendi. Android işletim sistemi, tabletlerle uyumlu hale getirildi. Aynı anda iki uygulama açma özelliği Android'e kazandırıldı. Butter project(takılmadan kayan ekran) ve enerji verimliliği sağlandı. 3 Ekim 202'de 4.2 (Jelly Bean Plus) yayınlandı.çoklu kullanıcı,360 derece panoramik fotoğraf,swype klavye kazandırıldı. Şubat 203'te (Jelly Bean Plus) yayınlandı.bu güncelleme "performansı ve kararlılığı artırır" temasıyla çıkarıldı.isınma ve donma problemleri giderildi. 24 Temmuz 203'te 4.3 (Jelly Bean) yayınlandı.çoklu kullanıcı için ebeveyn kontrolü,oyunlar için OpenGL ES 3.0 desteği,diğer teknolojik aletlere bağlanmak için ilk akıllı bluetooth teknolojisi,wifi'yı açıp kapatmak yerine otomatik açılıp kapanabilen akıllı wifi teknolojisi eklendi. Bölümleri Android işletim sistemi beş kısımdan oluşur. Güvenlik, hafıza yönetimi, süreç yönetimi, ağ yığınları ve sürücü modellerini içerir. Kütüphaneler: Veritabanı kütüphaneleri, web tarayıcı kütüphaneleri, grafik ve arayüz kütüphanelerini içerir. Uygulama Çatısı: Uygulama geliştiricilere geniş bir platform sunan kısımdır. Uygulama Katmanı: Doğrudan Java (programlama dili) yle geliştirilmiş uygulamaları içerir. Geliştirme 2 Kasım 2007'de OHA, Android'in yazılım geliştirme teçhizatının önizlemesini yayınlamıştır ve bu önizleme, geliştirici ve hata giderici, kütüphane setleri, aygıt emülasyonu, dökümantasyon, örnek tasarılar, eğitim, SSS ve fazlasını içermektedir. Gereklilikler şunları da kapsamaktadır: Java Development Kit Apache Ant Python 2.2 veya yüksek versiyonu Eclipse (yazılım) 3.2 veya yüksek versiyonu Özellikler Android'in son sürümleri, çoklu-görev (multitasking), çoklu-dokunuş (multitouch) ve Flash desteğiyle beraber gelmektedir. Android Market ile uygulamalar yüklenebilmektedir. Web Tarayıcısı: Android'in web tarayıcısı açık kaynak kodlu WebKit application framework üzerine kuruludur. Ek Donanımları: Android, anti-titremeli video/foto kameraları, touchscreenler, GPS, pusulalar, accelerometrelerde son derece yeteneklidir. Kurulum yapılmazsa hatayla karşılaşılır. Recommended olan indirilirse, direk olarak exe dosyasından kurarsınız. Bu iki kurulumdan sonra Eclipse programının indirilmesi ve kurulması gerekir. Eclipse programını 372/indigosr2adresinden indirebilirsiniz. ZIP dosyasını programı çalıştırmak istediğiniz bir yere açınız. Eclipse programı kuruluma ihtiyaç duymaz, zaten kurulu olarak Eclipse isimli klasörde yer alır. Programı çalıştırmak için eclipse.exe tıklanır. Böylece Android menü içerisinde görülebilecektir. Add tıklanarak açılan pencerede Location sekmesine de aynı adres yapıştırılır. Name kısmı önemli değildir. Yüklemeler tamamlandıktan sonra Eclipse programına Android eklenmiş olacaktır. 5 Son adım olarak Android kütüphanelerinin tanıtılması gerekiyor. İlk çalıştırdığımızda bizden projelerimizi kaydetmemiz için klasör konumunu isteyecek. Değişiklik yapmazsak yeni projelerimiz default klasöre kaydedilecektir. New Project alanından bir adet yeni proje açıyoruz. Proje ismimizi Merhaba olarak belirtip Next diyoruz. Play Store da ve Ayarlar altındaki Uygulama Listesinde bu isim kullanılır. Workspace içerisinde benzersiz olmalıdır. Uygulamanız daha alt sürümlerde çalışmaz. Örnekte seçilen API 8 seviyesi markette bulunan telefonların ve tabletlerin %90 ından fazlasını destekleyeceğiniz anlamına gelir. Theme: Uygulama için seçilecek temel temadır. 6 Daha sonra açılan pencerede Android seçip devam ediyoruz. (2. de seçilebilir örneğin size bağlı) Sonraki pencerese Package Name veriyoruz. Bu isim unique bir değer olmalıdır. Genellikle url ler ters yazılarak belirlenir. com. merhaba şeklinde. Next deyip yeni projemizi açmış oluyoruz. Sol kısımda Package Explorer kısmında projemizin dosyalarını görebiliyoruz. Bu dosyaları tanıyalım: src klasörü: Uygulamamızın kaynak kodlarını içerir. Burada bulunan kaynak dosyamız editörün bizim için yaratmış olduğu java uzantılı dosya. gen klasörü: Burada bir R.java dosyası yer almaktadır. Biz uygulamamıza yeni kaynaklar ekledikçe bu dosya kendiliğinden otomatik olarak güncellenecektir. R sınıfını uygulamayı yazarken kullanırız. assets: Uygulamamız ile birlikte paketlenmesini istediğiniz dosyaları koymamız gereken klasör. res: içerisinde çok sayıda klasör barındırıyor. Buradaki layout un altındaki main.xml projenin grafiksel görünümünü ve kod kısmını içerir. values klasörünün altında bulunan strings.xml dosyasında stringlerimizi belirleyebiliyoruz. Merhaba Dünya uygulamasını yazmaya hazırız: Package Explorer penceresine genel bir bakış attıktan sonra values klasörünün altında bulunan strings.xml dosyasına tıklayalım. Kod kısmına aşağıdaki kodu yazıp kaydedelim:? <string name="text">tıkla</string> Daha sonra main.xml dosyamızı açacağız. Grafik sekmesinde sol bölümde uygulamamıza dahil edeceğimiz kontrollerimizi göreceğiz. Form Widgets kısmından bir adet Button u sürükleyip bırakıyoruz. Direk görüntülenmesini istediğimiz metni yazarsak uyarı alırız, doğru olan bu şekilde string tanımlayarak sonra bu stringi butonun textine vermek. Grafik arayüz kısmında butona sağ tıklayıp Show In Properties seçersek sağda kontrolümüzün özellik ve olaylarını gösteren bir pencere açılacak. Buraya kadar buton ekleyip butonun textini değiştirdik. Daha sonra src klasörünün altında bulunan java dosyasını açalım. Bunun için üst kısımda bulunan yeşil Run tuşuna basıyoruz. İlk uygulamamız bu kadar. Butona basıldığında başarı ile ekrana Merhaba Dünya yazdırmış olduk. Subactivities örneği : Bu örneğimizde activities ler arasındaki erişimi gösteriyoruz 3 adet java classımız var ve 3 adet te layout umuz yani görünümüz var. Değiştriactivity metodu activity ler arasında geçiş yapmamızı sağlar. Dikkat edersek switch bloğunun içinde sf_subactiviy ve sf_subactivitycevap layout larımıza erişim sağlamış olduk. Yani başlangıc layout üzerinde değiştiractivity metodu ile diğer iki layout a geçiş yapabildik. Bunların id leri button ve button 2 dir. Aynı zaman da button içinde yazılacak olan metin kodlarıyla string.xml dosyası içinde belirtilmiştir. String.xml dosyasında baktığımızda buttonların string değerleri içinde hangi değerin yazıcağını görebiliriz. Ve aynı button larda olduğu gibi bu textview içinde ne yazılacağı ile string.xml dosyasında görülmektedir. Aynı süreçler bu layout içinde geçerlidir. Şimdi string.xml dosyasına bakalım. Bu işlemler çıkarma, bölme çaprma temizle işlemleri içinde geçerlidir. Ve bundan sonra da her seferinde public void onclick(view v) metodu override edilip bu işlemler için hangi fonksiyonların kullanıcağını belirliyoruz. 19 <string name="cikar">-</string> </resources> Var olan tek layout un görünümü de aşağıdaki gibdir. BasitForm Örneği 2 adet java classımız var Birtanesi book java adından bilgileri tutun class. Diğer main classımız da işlemleri yapan class tır. Aynı zamanda book class ına da erişim sağlayabilir. Burda onsave metodu buton a basılınca çalışacaktır. Yani setonclicklistener hangi metodu çalıştıracağını belirtiyor. Burada yaptığımız işlem; Activity çalıştığında kitap sınıfından bir nesne yarattık. Buton nesnemizi findviewbyid() metodu ile tasarım bölümünde yarattığımız butona bağladık ve listener ile butona tıklandığında yapacağı işleri belirledik. Listener içinde ise iki tane edittext i yine findviewbyid ile tasarımdaki edittext ler ile bağladık. Daha sonra bu iki edittext içerisindeki değerleri model nesnemiz olan kitap içine yazdık. 22 Basit form uygulamamız bu kadar, Eğer uygulamanızın ikonunu değiştirmek istiyorsanız pixellik bir resim bulup, bu resmi drawable/ altına attıktan sonra AndroidManifest.xml dosyamızda bölümündeki ic_launcher bölümünü kendi resim dosyanız ile değiştirmeniz gerekiyor. İlki kitap ismi, ikincisi yazarı ve üçüncüsü de kaydet butonu olacak. Eğer daha önceden emülator eklemediyseniz. New dedikten sonra Name bölümüne emülator ismi, target bölümüne emülatorun çalışacağı android sürümü, ve gerekli alanları doldurduktan sonra Edit AVD diyebiliriz. 24 Android ile Sesi Yazıya Çevirme Bu çevrimde asıl işi yapacak olan RecognizerIntent intent idir. 25 yapacak şekilde tetikleyecek. Tetiklenen INTENT kullanıcıdan birşeyler söylemesini bekler, kullanıcı konuşup sustuktan sonra da konuştuklarının yazıya çevrilmiş haliniarray şeklinde bize verecektir. Bu Array olası doğru sonuçları içeriyor, o nedenle kullanıcının asıl demek istediği Array ın herhangi bir elemanı olabilir fakat; daha çok baştaki elemanlar asıl demek isteneni içerir. Uygulamamızda bütün elemanları sınayacağız. Mesela Flash ı açtırın, rehberdeki birilerini aratın, müzik çaldırın daha neler neler :). Vibrator Sınıfı Bu sınıf cihazdaki titreştiriciyi çalıştırır. Eğer başlattığımız bir işlem biterse ya da bu işlemden çıkılırsa bu işlemle birlikte başlattığımız titreşim de duracaktır. 28 Titreşimi başlatmak için tek yapmanız gereken öncelikle bir Vibrator objesi oluşturmak sonra da vibrate(süre) komutunu kullanmaktır. Süreyi ms cinsinden giriniz. Uygulama örneğimizi kodlamaya başlayalım. Bir butonumuz ve altında da bir tane fotoğraf olsun. Arkaplan rengi griye yakın bir renk olsun. Buton ve ona ait setonclicklistener metodunu daha önceki derslerimizde anlatmıştım. Seekbar aslında bir işlem çubuğunun(progress bar) biraz genişletilmiş halidir. Bir işlem çubuğuna kaydırılabilir ya da sürüklenebilir bir nesne eklersek bir Seek bar elde etmiş oluruz. Kullanıcı seek bar ın işlem seviyesini ve durumunu dokunma ile değiştirebilir. Bunların bir max değeri olur, bu değeri geliştirici layout dosyasından belirleyebilir. Bu değerin değişimine göre geliştirici uygulamasında yapmak istediği şeyleri yapar veya yaptırır. Peki kullanıcı tarafından Seekbar ın işlem seviyesinini(level) değiştirildiğini nasıl anlayacağız? Bu arayüz progress level(işlem seviyesi) değiştirildiğinde kod için bazı metodları çağırıcak, biz de bu metodlar içinde çalıştırmak istediğimiz kodlarımızı çalıştırıcağız. Seekbar sınıfı ile ilgili daha ayrıntılı bilgiye şu linkten ulaşabilirsiniz. 30 OnSeekBarChangeListener arayüzünün bu derste kullanacağımız 3 metodunun aşağıda özetle ne işe yaradıklarını verdim. Public Methods abstract onprogresschanged(seekbar seekbar, int progress, boolean fromuser) void Bu metod seek bar ın seviyesi değiştirildiğinde çağrılır. abstract onstarttrackingtouch(seekbar seekbar) void Bu metod kullanıcı seek bar ın seviyesini değiştirmeye başladığı anda çağrılır. abstract onstoptrackingtouch(seekbar seekbar) void Bu metod kullanıcı seek bar ı değiştirmeyi bıraktığı anda çağrılır. Bu gerekli açıklamalardan sonra artık uygulama örneğimize geçebiliriz. Uygulama Örneği Uygulama örneğimizde 3 tane seek bar kullanarak arkaplan rengini değiştirmeye çalışıcaz. Seek barların her biri red, green ve blue renk kodlarından birini temsil edecek. Arayüz Uygulamamızın arayüzünde 3 tane seek bar olsun. Ve seek barların maksimum alabileceği değer 255 olsun. Çünkü red,green ve blue renk kodları 0 ila 255 arasında değişir. Seek barlara listener ekleyecez ve seek barlardan herhangi biri değiştirildiğinde arkaplaniguncelle() adlı metodumuzu çağıracağız. Bu metodla seekbarların değerlerini alıp arkaplan rengini değiştiricez. 33 ListActivity android te bulunan tamamen bir liste oluşturmak için kullanılan bir aktivitedir. Yapısında bir tane liste içerir. Bu liste komplex ve çok uzun olabilir, alt dallanmalar olabilir. Bu tamamen geliştiriciye kalmıştır. Bu yüzden uygulamamızı kodlarken direk ListActivity ile extend edeceğiz. Bu bize direk olarak bir listeyi ve bu sınıfın içerdiği metodları kullanmamızı sağlayacak. Array dizi demektir, dizide bazı datalar saklayacağız. Bunlar herhangi bir sayı ya da bir karekter dizisi olabilir. Biz listemizin elemanlarını bir string array de saklayacağız. ArrayAdapter Array deki elemanları listeye eklenecek şekilde adapte(uyumunu sağlar) eder. Liste adaptörü setlistadapter komutu ile oluşturulur. Evet bu kısa ve gerekli açıklamalardan sonra uygulamamızı kodlamaya geçebiliriz. activity_main dosyamızda herhangi bir ek yapmamız gerek yoktur çünkü onu kullanmayacağız. Dediğim gibi ListActivity zaten yapısında bir listeyi taşıyor bu yüzden bizim ayrıca gui de yeni liste eklememize gerek yoktur. Toast sınıfı ile mesaj gösterimini daha önceki yazılarımda anlatmıştım. Spinner ın içerisini veri tabanında çekilen verilerle veya oluşturduğumuz diziler gibi static veriler ile doldurabiliriz. Android mimarisi, 1. Linux çekirdeği. Bu işletim sistemini ilk kez Andy Rubin ve ekibinin kurduğu Android Inc. şirketi üretmiştir.
mc4
87,681,473
Birleşmiş Milletler'in (BM) Suriye'nin geneli için ateşkes ve insani yardım çağrısının ardından Suriye çapında yardım konvoyları yola çıktı. Gazete Emek- Birleşmiş Milletler'in (BM) Suriye'nin geneli için ateşkes ve insani yardım çağrısının ardından Suriye çapında yardım konvoyları yola çıktı. 28 araçlık bir konvoyun Afrin bölgesine gittiği belirtiliyor. Uluslararası Kızılhaç, Tel Rıfat ve Afrin’e yardım konvoyunun yola çıktığını açıkladı. Kızılhaç Sözcüsü Iolanda Jaquemet, konvoyun yerinden olan 50 bin kişiye yardım ulaştırmayı amaçladığını söyledi. Suriye devlet ajansı Sana ise 28 kamyondan oluşan bir insani yardım konvoyunun Suriye Arap Kızılhaçı’nın gözetiminde Afrin bölgesine girdiğini duyurdu.
mc4
87,681,478
İstanbul’un merkezi Seyrantepe’de hayata geçirilen Skyland İstanbul, kapılarını ayrıcalıklı yaşam sürdürmek isteyenlere açtı. Skyland İstanbul'da yaşamın başlaması ile birlikte satış oranları yüzde 83'e ulaştı. Kalan konut ve ofislerin kısa sürede bitmesi beklenirken, bu ayrıcalığı kaçırmak istemeyenler için avantajlı kampanyalar sunuluyor. Skyland İstanbul, 120 ay 3.800.-TL taksitli ve 0 peşinat ile yatırımcıları İstanbul'un zirvesinde, üstün standartlarda bir yaşamı deneyimine davet ediyor. Skyland İstanbul'un benzersiz ofislerinden birine sahip olmak isteyenler için ise kampanya dahilinde peşinatsız ve faizsiz 8.500 TL taksit seçeneği sunuluyor. Rezidans ve ofis hayatına yeni bir bakış sunan projede teslimler hemen gerçekleşirken, rezidansların ödeme takvimi 2019'a erteleniyor. Tower Residence, 1+0'dan 4+1'e kadar her ihtiyaca uygun, farklı daire seçenekleri sunarken, hemen yanı başındaki Belgrad ormanı manzarasıyla yeşil bir hayat düşleyenlerin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Sosyal alanları ile de öne çıkan Teras Evler, şehrin merkezinde stresten uzak bir hayat sunuyor. Kısa bir süre önce satışa sunulan Skyland İstanbul'un son kulesi Sky Residence, 0 peşinat avantajı ile konut sahibi olmak isteyenlere 6 ay sonra kapılarını açıyor. 1+1'den 4+1'e kadarfarklıdaire seçenekleri sunan projede 4+1 daireler için dubleks seçeneği de bulunuyor. 4+1 dubleks dairelerin terasları ve Sky Residence'ın 10.000 metrekarelik özel peyzaj alanı, yeşili gündelik hayatın bir parçası haline getiriyor. Sky Residence sakinleri, açık ve kapalı yüzme havuzundan fitness ve wellness merkezine kadar pek çok sosyal imkân diledikleri gibi yararlanabiliyor. Modern iş dünyasının günlük ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak bölümler ve incyarate detaylar içeren, Tower Ofisler, 360 derece manzarasıyla şehrin dört mevsimini iş alanlarına getiriyor. Tek katta 190 m²'den 4600 m²'ye kadar genislik sunan Loft Ofisler, 8 metre tavan yüksekliği ile ferah bir çalışma alanı oluşturuyor. Toplam 7 kattan oluşan Flat Ofisler ise tek katta 1100 m² alan sunarken, birleştirilebilir katlarıyla Cendere caddesi üzerinden direk giriş imkanı da sağlıyor.
mc4
87,681,479
Kastamonu Bozkurt kiralık daire fiyatlarının 500 liradan başladığı biliniyor. Bozkurt, Kastamonu'nun Karadeniz'e kıyısı olan ilçelerinden biridir. Bozkurt ilçe nüfusu 8 bin 943 civarındadır. Yazın bu sayı 2-3 kat artmaktadır. Bozkurt'ta ulaşım karayolu ile sağlanıyor. Kastamonu'ya olan uzaklık 98 kilometre, İstanbul'a olan uzaklık ise 588 kilometredir. Bozkurt kiralık daire fiyatları dışında satılık daire fiyatlarına da değinelim. Kastamonu Bozkurt kiralık daire fiyatları 500 liradan başlarken satılık daire fiyatları 80 bin liradan başlangıç gösteriyor. Yavuz Holding A.Ş. tarafından hayata geçirilen Şehr-i Şahane projesi 435 dairelik bir konut projesidir. 1+1, 2+1, 3+1 ve 4+1 daire tiplerinin yer aldığı proje 25 bin metrekare alan üzerinde yükseliyor. Şehr-i Şahane Kastamonu teslimlerinin ise 206 yılında yapılması bekleniyor. Proje Ankara karayoluna 165 metre cepheli konumda yükseliyor. Şehri Şahane'den merkeze ve havalimanına ulaşmak sadece 5 dakika. Şehr-i Şahane Kastamonu tamamlandığında kiralık daire fiyatlarının 600 liradan başlaması bekleniyor. Atılım İnşaat imzası ile hayata geçirilen Kantar Towers 10 bin metrekare alan üzerinde yükseliyor. 136 dairenin yer aldığı projede 3+1 ve 5+1 konut tipleri bulunuyor. Projenin 2016 yılında teslim edilmesi planlanıyor. Tosya'da inşa edilen proje Tosya Yolu cepheli olarak yükseliyor. Proje tamamlandığında dairelerin 1.500 liradan kiracı bulması bekleniyor. 3 bloktan oluşan proje sosyal donatıları ile dikkat çekiyor. ...
mc4
87,681,482
@Oksal Özdöl Bisiklet lisansım var şimdi, 2016 için yenileticem, triatlon için sağlık raporu vs. baştan mı yapmak gerek yoksa sadece dilekçe ile bir lisans daha mı çıkartıyoruz ? Triathlete lisansı için gezinirken federasyon sitesinde bir yönetmelik buldum, sadece triatlon değil tüm branşlar ile ilgili tüm bilgiler mevcut olduğu bir yönetmelik,yaş sınırları ,genel hükümler, vize yenileme süreleri, veli izin belgeleri vs. @Guney1907 Öncelikle yönetmeliği baştan sonraya okursan herkese anlatacak kadar bilgi sahibi olursun. Sonralıkla ise hiç bir sporda "takım sporları hariç" kulüp şartı yoktur. Bireysel sporcularda lisans Gençlik Spor Müdürlüklerinden federasyon lisansı çıkartabilir. Teşekkürler bu senede olucak heralde bu izmir duatlano acaba katılsamma 16yaşındayım ama düzenli spor yapıyorum kulupte futbol oynuyorum katılsam mı acaba diye düşünmüyorum değil? Katılın hocam tecrübe olur. Gecen sene yapilan duatlonda kendi kulubumuzde brans acilmadigi icin bi abimizin ricasiyla baska bir kulup adina katilmistim. Bu yil kendi kulubumuz adina katilacagim. Gecen yil ilk oldugu icin gozumuzde biraz buyutmusuz duatlonu. Korkulcak bisey yokmus meger. Katılmayı düşünüyorum yol bisikelti var kask zatrn alıcam güzel bi anı olabilir tabi biraz kondisyon çalışmam lazım.kış geldi diye kondisyonu biraz düşürdüm bide yarışı bitirebilirsem çok güzel olur bisiklet etabini bitiririm ama koşu gözünü korkuttu katılırım inşallah.katılımlar daha başlamamış galiba siteden baktımda. Dedigim gibi korkulacak bisey yokmuş yada bana öyle geliyor. Mesela maraton koșmuș olan ben için 7,5 km komik geliyo. Yada gün içinde 220km bisiklet sürmüș olan ben için 20 km bisiklet yine komik geliyo. Amacım derece almak değil sadece gecen sene ki bitirme süremi biraz daha așağı çekmek. Bu ișlere biraz geç başladım. O yüzden pek bi iddaam yok.
mc4
87,681,484
Çanakkale semalarında, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları kapsamında gösteri uçuşu gerçekleştiren Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gökyüzündeki gururu SoloTürk, izleyenlerin nefesini kesti. Türk Hava Kuvvetleri gösteri takımının F-16 savaş uçağıyla hava akrobasisi sunan SoloTürk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle bugün Çanakkale Boğazı semalarında çocuklar için gösteri uçuşu gerçekleştirdi. Türk Hava Kuvvetleri'nin gösteri ekibinde yer alan SOLOTÜRK gösterisini, kendileri için düzenlenen etkinliklere katılmak üzere aileleriyle kordon boyunu dolduran yüzlerce çocuk ilgiyle izledi. Nefes kesen gösteri sırasında vatandaşlar alkış ve ıslıklarla SoloTürk pilotuna sevgi gösterisinde bulundu. Yarım saat süren gösteri büyük ilgi gördü.
mc4
87,681,489
Rusya’nın AB Daimi Temsilcisi Vladimir Çijov, AB yönetiminin, yaptırımların ilk haline kıyasla ‘bazı köşeleri törpülediğini’ ve bazı rakamları düzelttiğini ifade etti. Çijov, “En çok dikkat çeken iki örneği söyleyebilirim. Rusya içinde çok hassas olan gaz boru hatlarıyla ilgili maddelerden birinde, ‘Başkan uygun adımları atacaktır’ ifadesinin yerine ‘Başkan uygun adımları atabilir’ getirildi” dedi. Ayrıca Rusya’nın uluslararası enerji projelerindeki katılım oranının yüzde 10’dan yüzde 33’e çıkarıldığını aktaran Çijov, “Bu durum, anlaşmaların bir kısmını yaptırım kanunu kapsamından çıkardı. Ancak elbette bu, Kuzey Akım 2 ve diğer olası büyük projelerimiz için geçerli değil” ifadelerini kullandı.
mc4
87,681,493
Böylece bir çiçek ile insanları mutlu etmek ve onların yüzlerini güldürmek mümkün hale gelmektedir. Günümüzde teknolojinin ilerlemiş olması ile bu çiçek alım satımları da ciddi anlamda değer ve hız kazanmıştır. Artık Bolu çiçek sipariş'leri internet üzerinden ya da telefon yolu ile verilebilmektedir. Sanal yollar ile verilebilen bu çiçek siparişleri kişilerin oldukça işine yaramıştır. Özellikle iş ya da okul nedeni ile yoğun olan kişiler sevdiklerine Bolu çiçek göndermek istediklerinde bu uygulamayı gönül rahatlığı ile tercih edebilmektedir. Ayrıca Bolu çiçek göndermek istediği kişiye sürpriz yapmak niyetinde olan kişiler de internet üzerinden ya da telefon yolu ile verilebilen çiçek siparişi hizmetlerinden kolayca yararlanabilmekte ve unutulmayacak bir sürpriz yapabilmektedir. Bolu çiçek siparişi hizmetleri ile sizler de sevdiklerinizin yüzünü kolayca güldürün ve günün en güzel şekilde geçmesini sağlayın.
mc4
87,681,494
Üsküdar açıklarında bir teknede yangın çıktı. (Özel haber) Hikmet Karaman: “Transferde nokta atışı yapacağımız yer hücum bölgesi” Tarım Devrimi ile birlikte icat edilen tarım araç ve gereçleri, ekimde kullanılan hayvanlar toplumlar için çok önemliydi. Hatta tarım araçlarına veya hayvanlara zarar verenlere ağır cezaların verildiği bir dönemdi. Dünya ekonomisi tarih boyunca sürekli, çeşitli nedenlerle, belli evrelerde ekonomik krizler gördü. Bu krizlerin çoğu ekonomiye yön verenler tarafından planlı yapılmış krizlerdi. Çünkü krizler aynı zamanda yeni sistemlerin doğuşu ve yeni... Geçenlerde Amerikan merkezli bir TV kanalının hazırladığı belgesele denk geldim. Konu açısından fazla ilgimi çekti. Belgeselin konusu "Amerika'yı kuran adamlar." İç savaştan çıkmış bir ülkede bir grup iş adamı belli sektörlerde... Kudüs, Ortadoğu'da bulunan üç semavi din (İslam, Hristiyanlık, Yahudilik) için kutsal sayılan bir şehir. Dünya mirası sayılan şehir tarih boyunca büyük saldırılara maruz kaldı. Tarih kokan bir şehir Samsun... Önceki yazımda 'Bir şirket için AR-GE ne kadar önemliyse, devlet için de düşünce kuruluşu aynı derecede önemlidir” demiştim. Çok uluslu şirketleri büyük yapan unsur nedir? Elbette bütün bu unsurlar bu şirketlerin ayakta kalmasında ve sürdürülebilir olmasında önemli etkenler fakat bunların yanında bu şirketleri büyük yapan... 2. Dünya Savaşı'ndan zaferle çıktıktan sonra prestiji artan ABD, adeta bir kurtarıcı rolüne bürünüp küresel bir aktör haline getirildi. 'Dünyanın ekonomik olarak daha iyi BRIC'lere ihtiyacı var” adlı rapor yayınlanmış ve ülkelerin... Önceki yazımda devleti ve sistemini bir insana benzetmiştim. İnsandaki karakter ve kişilik dediğimiz olgular aynı şekilde devlet içinde geçerli. Şöyle ki; insanda olduğu gibi devlette de değişmez karakterler vardır. Bu karakterler ve birbiriyle... Bu benim ilk köşe yazım ve büyük mutluluk içindeyim. Toplum ile entegre bir meslek/görev icra ettiğimiz için toplum yararı düşünmemek imkansız. Gazeteciliğin kolay bir meslek olmadığını işin içine girince insan daha rahat anlıyor. 2. Bursa'da bu ilçede vatandaşlar... Bursa’da ilçe belediye başkanı makamını belediyenin girişine taşıyıp... 3. Oğlunun telefonunu kıran kişiyi... Balıkesir’de bir baba, oğlunu dövdüğünü ve telefonunu kırdığını... 4. Vay uyanıklar vay! Nilüfer ilçesindeki eski belediye hizmet binaları bulunan Barakalar... 5. Bursa'da o magandalara ceza yağdı Bursa'da yol ortasında araçtan inerek elinde içki şişesi ile...
mc4
87,681,495
Okuyucu bu sayfalar arasında şahsi bir sanat eleştirisi bulamayacaktır. Çünkü konu olarak ele aldığımız insanlar hakkında yüzyıllar hükmünü zaten vermiştir. Louvre’da Mona Lisa’yı seyrederken hayranlık duymaktan başka elimizden ne gelir? Bu ünlü eserin eleştirisini, Leonardo’nun çağdaşı Giorgio Vasari asırlar öncesi yapmış, bugüne kadar da bu fikir çürütülememiştir. Biz de kitabımızı bu temel üstüne kurduk. Adı geçen eserlerden önemli bir kısmını dünya müzelerinde bizzat görmek fırsatını bulduk. Bu izlenimler, birçok sanat eleştirmeninin bu konudaki yazılarıyla birleştirilince de bu kitap doğmuş oldu. En güvenilir kitaplar bile kronolojik hatalardan kurtulamamıştır. Bu bakımdan ünlü sanatçıların hayat hikâyelerini yeniden kaleme alırken karşılaştırmalı bir incelemeye bilhassa önem verdik. Böylece, her yönden tarihi gerçeklere uyan bir belge sunmuş olduğumuzu sanıyoruz.
mc4
87,681,496
Volkan Demirel parayı sanata yatırıyor Volkan Demirel, yeşil sahadan kazandığı paranın bir kısmıyla tablo koleksiyonu yapıyor. Lopez benzetmesine Ziynet Sali'den yorum geldi Sali, "Bu benzetmeden kaçmaya çalışıyorum. Sahne şovları derseniz harika ama çok beğenmiyorum" dedi. Pablo Picasso kimdir Özellikle sanata kazandırdığı kübizm akımı ile özel bir sanatçı olduğunu kanıtlayan, Nazi subayına karşı “Hayır siz yaptınız!” cevabı ile tarihe kazınan Pablo Picasso’nun hayat hikayesidir... Muhammed'in hayalleri evinin dışına taştı Ankara’da yaşayan zihinsel engelli Muhammed Yalçın, çizdiği dikkat çekici figürler ve tuvalinden taşarak evinin duvarlarına yansıyan resim tutkusuyla hayatına renk katıyor. Vincent van Gogh kimdir Özgür ruhuyla renklerini bize gökyüzünden yağdıran adam, Vincent van Gogh'un hayat hikayesidir. Suflör nedir Suflör; tiyatroda oyunculara, rollerinde unuttukları sözleri, izleyiciye duyurmadan söyleyip hatırlatan kişiye denir. Türkiye’nin bir yıllık kültür ekonomisi 47 milyar dolar Türkiye'de daha önce mercek altına alınmamış kültür ekonomisi hakkında ilk kez bir araştırma yapıldı ve 2015 yılında bu alandaki rakamın 47.64 milyar dolar olduğu belirledi. Kübizm nedir Kübizm denilince aklına küçük geometrik şekillerden daha fazlasını getirmek isteyenler için kısacık bir açıklama hazırladık. Ordu'da okul koridorunda sanat atölyesi Ordu'da Eczacı İlhan Hazinedar Ortaokulu öğrencileri, 2023 Vizyonu çerçevesinde okulun koridorunda oluşturulan sanat atölyesinde, çeşit çeşit enstrümanlar sayesinde yeteneklerini keşfediyor. Öğretmelere tasarım ve beceri atölyeleri için eğitim Çocukların elleriyle yaparak, yaşayarak, deneyimleyerek öğrenmelerine dayanan atölyelerde görev alacak öğretmenlere yönelik, eğitimler düzenlendi. 4 Rusya: Türkiye'ye savaş uçağı vermeye hazırız Rosoboronexport Başkanı Miheyev, Rusya'nın Türkiye'ye, F-35'lere alternatif savaş uçağı tedarikini görüşmeye hazır olduğunu belirtti. 5 Kadınlarda pota derbisinin galibi Fenerbahçe Kadınlar Basketbol Süper Ligi Play-off yarı final ilk maçında Fenerbahçe, konuk ettiği Galatasaray'ı 72-51 yenerek seride 1-0 öne geçti. 6 Sri Lanka'da bu kez Müslümanlar saldırı altında Paskalya ayini sırasında kiliseleri ve otelleri hedef alan terör saldırılarını terör örgütü DEAŞ'ın üstlenmesinin ardından, ülkedeki bazı Hristiyanların Müslümanlara saldırdığı belirtildi.
mc4
87,681,497
Işgın ya da ışkın, Anadolu'da bilinen ismi ile yayla muzu, ABD'deki araştırmada kanser hücrelerinin gelişimini durdurdu ve kanserli hastalara umut oldu. Işgın ya da ışkın, Anadolu’da bilinen ismi ile yayla muzu, ABD’deki araştırmada kanser hücrelerinin gelişimini durdurdu ve kanserli hastalara umut oldu. ABD’deki araştırmada, Anadolu’da yayla muzu olarak da bilinen “ışgın” isimli sebzenin kanser hücrelerinin gelişimini durdurduğu ortaya çıktı ABD’nin Atlanta Üniversitesi’nde iki aşama hâlinde yapılan deneyler fareler üzerinde gerçekleştirildi. Işgında bulunan parietin isimli kırmızı pigmentler kanser hücrelerine enjekte edildi. Sadece iki gün içinde kanser hücrelerinin yarısının öldüğü görüldü. Pigmentlerin modifiye edilmiş bir çeşidinin de tümörlerin gelişimini azalttığı belirlendi. Araştırmadan çıkan bu bulgu yeni bir kanser ilacının da habercisi. Uzmanlar ışgından yapılmış kanser ilacının birkaç yıl içinde kanser tedavisinde kullanılabileceğini belirtiyor. Ancak her ne kadar deney sonuçları olumlu olsa da ışgının ilaca dönüştürülmesi için birçok yeni araştırma yapılması gerektiği belirtiliyor. Işgın hakkında bulunan keşif bilim dünyasında büyük bir heyecan yarattı. İngiliz Daily Express gazetesinde “Işgın hayatınızı kurtarabilir” başlığıyla yayımlanan haber dünya basınında büyük yankı buldu. İştahı açar ve vücudu güçlendirir Sindirimi kolaylaştırarak mideyi rahatlatır. Yüksek şekeri ve tansiyonu dengeler. Mide ve bağırsakta oluşan gazların giderilmesinde oldukça etkilidir. Afrodizyak özelliğine de sahiptir. Kabız gidermekte başarılıdır Astım, nefes darlığı, soğuk algınlığı, ishal, hemoroid, ülser gibi vakalara da iyi gelmektedir. Grip, ateşli hastalıklar, böbrek rahatsızlığı, yorgunluk, uykusuzluk, stres gibi etmenlere de büyük yararı dokunmaktadır. Özellikle hamilelik esnasında oluşan lekeler için fayda sağlar. Kabuklarının iç kısmını, lekeli bölgeye sürerek, vücudunuzdaki lekelerden kurtulabilirsiniz. Kolesterolü düşürme de fayda sağlayan ışgın, kalp rahatsızlarının oluşmasını engellemektedir. Kırışıklıkları gideren ve cildi yenileyen bitki, yaşlanmanın da önüne geçmektedir. Bağışıklık sistemini güçlendirerek, daha sağlıklı bir bünyeye sahip olmanızı sağlar. Sarılık ve havale geçiren çocukların ateşinin düşürülmesinde kullanılır. Işkın otu; zengin bir vitamin ve mineral kaynağıdır. Işkın çayı, idrarı sarımsı kırmızımsı bir renge boyayabilmektedir.. Bilinen hiçbir zararı olmayan ışgın kökü çayı; 100gr temizlenmiş ve kıyılmış ışkın kökü iki bardak suya konularak yarım gün bekletilir ve suyu süzülür, 1 kg şeker eklenip kaynatılarak yapılır. Uçkun sürgünlerinin tadı hafif mayhoştur. Beyaz ve hoş kokulu çiçekleri de alkollü veya alkolsüz içecek yapımında kullanılabilmektedir.
mc4
87,681,498
Günlerdir düşünüyorum, arada saatler süren bir taşınma denemem oldu, yok annem. Mesela Hisarüstü'ndeki yeni gözdemiz The Wire'ı izlerken de hep düşünürüm: Leş gibi yer ya bu Baltimore? Fırsatını bulan niye gitmiyor, giden niye gerisin geri dönüyor? En çok da öldürülmek üzere olan torbacılara şaşıyorum. Allah için her yerde geçer bir meslek, safi biraz network yapacaksın ama aynı dert her işte yok mu? Komple böyle bir şey işte. "So now you come over East Side and expect me to hide you. Why is it that every Baltimore nigger think that running the fuck away means crossing downtown? Shit, you should be in New York or Philly or some shit." Neticede, herkesin ev diye bildiği bir şey var be annem. Hem orada üşürüm abim ben. Yokluktan iyicene dilenci gibi oldum ya iğrenç. Öğrenci kontörü verir misin abi? Bu arada Twitter'da #blogumadokunma'dan sonra #dokunmabloguma da Trending Topics'e taşındı. Bir anlamı var mı emin değilim. Geçen hafta Blogspot'un kapatılmasıyla ilgili itiraz dilekçesi vermek için kalktım Beşiktaş Adliyesi'ne gittim. Bulduğum manzarayı anlatayım: Bir tarafta sıra sıra kelepçeli insanlar, tel örgülere yapışmış perişan aileler, her tarafta elinde eşşek gibi birer tüfek taşıyan, kocaman postallar giymiş polisler bekliyor. Oradaki insanlara bloglar kapatıldı desem beni öldürürlerdi sanırım. Neyse, bir adet poşet dosyanın içinde muhafaza ettiğim biricik dilekçemi bu hafta Şişli Adliyesi'ne götüreceğim. Blogspot'u seviyorum, demokratik hakkımı da kullanıyorum! "Ain't no home if your fucking heart freeze not your ass, motherfucker." --D.G. hahhaha sağol, zaten istesem de almazlardı dilekçemi, asliye ceza mahkemesi lazımmış, o da şişli'de var.
mc4
87,681,501
Sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen ve sanığın deneme süresi içinde suç işlemesi nedeniyle yeniden ele alınan dosyanın görülmesi sırasında itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur. 4.12.2004 günlü, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun itiraz konusu kuralları da içeren ‘Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması’ başlıklı 231. maddesi şöyledir: ‘Madde 231- (1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır. Başvuru kararında, Anayasa’nın 36., 138., 140. ve 141. maddelerine dayanılmıştır. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, Raportör Mustafa ÇAL tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu, itiraz konusu Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ile bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesine 5560 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle eklenen (7) ve (11) numaralı fıkraların iptalini istemiştir. 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin (7) ve (11) numaralı fıkralarına yönelik olarak daha önce yapılan itiraz başvurusu, Anayasa Mahkemesi’nin 12.3.2009 günlü, E.2007/14, K.2009/48 sayılı kararıyla esastan reddedilmiş ve bu karar 25.6.2009 günlü, 27269 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Anayasa Mahkemesince işin esasına girilerek, 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin (7) ve (11) numaralı fıkralarının Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verildiğinden, bu konuda yeni bir başvurunun yapılabilmesi için kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı 25.6.2009 tarihinden başlayarak geçmesi gereken on yıllık süre henüz dolmamıştır.
mc4
87,681,503
Paris’te 1938’de, Casino de Paris’in vestiyeri kadın, temsil bittikten sonra, Amerikalı müşterilerden birine pardösüsünü giydirir. Müşteri hemen pardösüyü çıkarır: — Bu benim değil, der. Vestiyer, Amerikalının trençkotunu arar arar, bulamaz. Yanlışlıkla bunu bir müşteriye giydirdiğini anlar, hatta onun da yüzünü hatırlar. Trençkotun cebinde 150 dolar kadar para ve Amerikan sigaraları vardır. Vestiyer kadın, bütün bunları ödemekle kalmayacak, tiyatro ile mukavelesi de bozulacaktır. Amerikalıdan ertesi güne kadar mühlet ister. O geceyi uykusuz geçirir ve düşünür: “Yanlışlıkla bu trençkotu giyip giden müşteri, Fransızsa geri getireceği şüphelidir. İngilizse geri getireceği muhakkaktır.” Böylece, zihninde bütün milletlere göre birer ahlâk notu verir. Ertesi gün, sabahtan itibaren, gözleri kapıda. Öğleye doğru, zayıf, gözlüklü, orta yaşlı ve orta boylu bir adam çıkagelir ve trençkotu ceplerindeki dolarlar ve sigaralarla vestiyere teslim eder. Kadın sevinçten deli gibidir. Namuslu müşteriye bir çift orkestra koltuğu hediye etmek ister, kabul ettiremez. — Fransız mısınız siz? — Hayır madam, ben Türk’üm. O zaman, kadın gece düşündüklerini anlattıktan sonra: — Türkler hiç hatırıma gelmemişti, der. Ve müşteriye, Türk bayrağının rengini hatırlatan kırmızı ve beyaz güllerden acele yaptırdığı buketi hediye eder. Bu hikâye doğrudur, çünkü buketi alan Türk benim. Trençkotu iade etmek, benim için üstünde durulmayacak kadar ehemmiyetsiz bir hareketti. Fakat kadının bu harekete karşı gösterdiği hayret ve hassasiyet, dünya ahlâkına karşı duyduğu şüphenin bir tezahürü olmak bakımından, beni ondan fazla hayrete düşürmüştü. İnsanlar bu kadar mı birbirlerine itimatlarını kaybetmişlerdi. 1938’den sonra, galiba, daha da fazla. Dünyanın şüphesiz bir ahlâk problemi var.
mc4
87,681,505
Sosyal medya hesabından konuyla ilgili bir yorum yapan Mustafa Yeneroğlu, „Nihat hocaya yakıştıramadım ve üzüldüm. Ailesinin rızası olmaksızın 13 yaşındaki bir Müslüman çocuğun Hristiyanlar tarafından vaftiz edilmesi durumunda ne hissedersem, bu görüntüler karşısında aynı hissiyatı taşıdım. İstismar mutlaka bir boyutu. Asıl sorun empati yoksunluğu“ ifadelerini kullandı. Nihat Hatipoğlu canlı yayında isminin Arthur olduğu ifade edilen 13 yaşındaki çocuğu Kelime-i Şahadet getirterek Müslüman yapmıştı. Programda çocuğun ailesinin bu olaydan haberi olduğu söylenmişti. Fakat daha sonra çocuğun ailesi bu duruma tepki göstererek konuyla ilgili açıklama yapmıştı.
mc4
87,681,506
Bedava bonus veren bahis siteleri 2018 yılında da devam edecek. Yaşam grubuna bağlı bahis sitelerinden birisi olan ve bahis sektörünün en köklü bahis sitelerinden birisi olan bu bahis sitesine sizlerde üye olarak bahis yapabilirsiniz. Tipobet365 bahis sitesinin yeni giriş adresi 17 Ocak 2018 tarihinde eski adresinin engellenmesiyle birlikte Tipobet969 olarak değiştirilmiştir. BTK’nın bu engellemesi sonucu Tipobet giriş adresi Tipobet969 olmakla birlikte, üyeler site adresini bulmakta oldukça zorlanmıştır. Bu sebepten dolayı sizlere bu duyuru yapma gereksinimi duyulmuştur.
mc4
87,681,507
1 orta boy patates 45-50 dakika ağzı kapalı kapta pişirilir. Düdüklü tencere kullanılıyorsa 1 fincan su ile 10-15 dakika pişirilmesi yeterlidir. Süzgeçten aktarılarak hiç ezmeden sebzelerin suyu bir kaba alınır. 1 çay kaşığı irmik ilave edilerek 5 dakika kaynatılır. Hazırlanışı: Tencereye yoğurt konur az su ile sulandırılırak üzerine herhangi bir sebze doğranır. 1 yemek kaşığı tahıl unu zeytinyağıyla pişirilir. Hazırlanışı: Zeytinyağında domates, patates ve semizotunu bir kaç dakika pişirin. Sıcak suyu katın ve kaynamaya başlayınca mercimekleri çorbaya ilave edin. 15 dakika kadar kaynatın. Çorbanız koyu olursa bir miktar daha sıcak su ilave edin. İlk aylarda bebeğiniz yeni yemek yemeğe başladığında pütürlü ve katı yiyeceklerden pek hoşlanmayabilirler. Bu durumda çorbayı tel süzgeçten geçirerek yedirmeyi deneyebilirsiniz. Hazırlanışı: Bir tencereye tereyağını koyarak eritin. Yağ eriyince rendelenmiş 1 adet domatesi ilave edin. Domatesler eriyip, salça haline gelene kadar arada bir karıştırarak pişirin. Domatesler pişince et suyunu, şehriyeyi ve tuzu katıp yaklaşık 20 dakika kısık ateşte pişirin.Kıyılmış maydanozu katıp bir taşım daha kaynatın.Yumurta sarısını, limon suyunu, unu ve yoğurdubir kasede iyice çırpın. Çorba suyundan bir kepçe alarak azar azar ve sürekli karıştırarak terbiyeye ilave edin. Çok kısık ateşte kaynayan çorbaya terbiyeyi yavaş yavaş ve çorbayı sürekli karıştırarak ilave edin. Kısık ateşte bir taşım kaynatıp,ateşi kapatın. Hazırlanışı: Kuru soğanı yemeklik doğrayıp, pırasaları ayıkladıktan sonra kıyın. Havucun ve patatesin kabuklarını soyduktan sonra küçük küpler halinde doğrayıp, patatesleri kararmamaları için su dolu bir kapta bekletin, dereotunu ayıkladıktan sonra ayrı ayrı kıyıp, tabaklara alın. Derin bir tencerede tereyağını kızdırıp, içine kuru soğan ilave edip, soğanlar pembeleşinceye kadar kavurun. Soğanlar pembeleştikten sonra içine kıyılmış pırasaları ekleyip, sote edin. Pırasalar sönünce içine doğranmış havucu, bezelyeleri ve patatesi ekleyip, kavurmaya devam edin. Daha sonra içine unu ilave edip, unun kokusu çıkana kadar kavurun. En son olarak sebzelerin içine tavuk suyunu, sütü, tuz ilave edip, çorbayı bir taşım kaynatın. Çorba kaynarken küçük bir kasede yoğurdu, limon suyunu, ve yumurta sarısını bir çırpıcı veya mikser yardımı ile karıştırın. Çorbayı ateşten indirmeden terbiyeyi içine karıştırarak bir taşım kaynatın. Terbiyeyi ekledikten sonra çok kaynatırsanız eğer çorba kesilir. Not: ***Bebeklere inek sütü 1 yaşından önce verilmemelidir.
mc4
87,681,509
2016 Scrat'in meşe palamudunun peşindeki ölümsüz takibi, bu kere Dünya’nın dışına çıkmasına niçin olur. 2016 Seyahat etme meraklısı olan Moana Waialiki, aynı zaman içerisinde Moutunui köyü şefinin kızıdır. 2015 Tarılar tarafından dünya ve cennet arasında özgürce gidip gelen Maymun Kral, kendisine verilen bu gücü kötüye kullanır. 2007 Bundan on altı sene öncesinde Sihirli Boyut'un en güçlü savaşçı büyücüleri kendilerini kötü bir adam savaşmak için kurban etmişlerdir. 2001 Ruhların Kaçışı filminde 10 yaşındaki Chihiro babasının işi yüzünden yeni bir şehre taşınmak zorundadır ama bu durumdan hiç memnun değildir. 2011 Rango, birden kendini kanunsuzların ve eşkıyaların olduğu Toprak kasabasında bulur. Cesur olmayan bu bukalemun dikkat çektiğini farkeder. 2015 Kyuta sokaklarda yaşayan babasız bir çocukken Kumatetsu adlı savaşçı bir yaratıkla tanışıp bir anda inanılmaz bir evrene atılır. 1998 Simba sonunda krallığa kavuşmuştur. Nala ile evlenir ve Kiara adında bir kız çocuğu olur. Kiara,en az babası kadar asidir. 2013 Prenses Catania Mariposa elçisinin kardeşiyle bir yolculuğa çıkar. Kız kardeş utangaç olduğu için birbirlerine ısınamaz. 2016 İmdb sitesinden 7.1 oy olan sinema filminde Kevin Conroy, Mark Hamill, Ray Wise, Tara Strong oyuncu kadrosu ön plana çıkmaktadır. 2016 Bütün hayvanların bir arada yaşamakta olduğu Zootopia şehrinde yaşayan kişilerden biri olan tavşan Judy Hopps yeni polis teşkilatına katılmıştır. 2006 Artur ismindeki sevimli kahramanımızın dedesi dört sene öncesinde kaybolmuştur. 2009 Çocukken tesadüfen tanışan iki çocuk..Ellie macera seven ve hayattaki herşeye karşı merakı olan biridir. Onun tek hayali dünyayı gezebilmektir. 2008 Fil Horton,günün birinde bir toz zerresinden gelen yardım isteği duyar. Kimseyi göremese de o yardım etmeyi kabul eder. 2006 Vahşi Doğa filminde Rayn küçüklüğünden beri babasından kükremeyi öğrenir. Afrika'daki vahşi doğaya gitmek ister fakat babası buna izin vermez.
mc4
87,681,512
Sosyal bir ortam da gizli kalmış hislerinizi serbest bırakarak hayatın sizlere sunmak istediği renk cümbüşüne katılmaya ne dersiniz? İsterim fakat bazı düşünceler ve sosyal yaşantım buna izin vermiyor mu diyorsunuz? Bunları bir kenara atmanın vakti geldi. Antalya sohbet odaları kelepçe vurmuş olduğunuz duygularınızı ön plana çıkarmak için sizlere muazzam bir fırsat sunuyor. Yaşamın insanlara sunduğu duygu yumağından kaçarak ancak kendinizi kandırırsınız. Duygusal olmadığını iddia eden bireyler bile zamanı geldiğinde buna kesinlikle ihtiyaç duyarlar ki zaten aşk tek taraflı yaşanabilen bir eylem değildir. Aşk işleri bitti artık her şey maddiyata dayanıyor gönül işleri ikinci planda kaldı diyenlerin sayısı hiç de azımsanacak düzeyde değil. Sahte mutluluklar sizleri mutlu ve tatmin ediyorsa problem yok ancak gerçek sevgi ve paylaşmanın verdiği hazzı hiçbir şeyin vermediği de bir gerçek. Antalya chat sitesi adından da anlaşılacağı gibi yalnızca Antalya ve çevresi için oluşturulan basit ve bir o kadar da eğlenceli platformudur. Ücretsiz sohbet etmek hiç bu kadar keyifli hale dönüşmemişti doğrusu. Antalya çet ve muhabbet odaları ile hislerine tercüman olacak bir aday sizi bekliyor olabilir. Duygu ve düşüncelerinizin tavan yaptığı dönemlerde illaki oluyor ve bunları bastırmak istiyorsunuz işte size güzel bir fırsat. Bu sayfayı kullanarak bayan ve erkeklerle saygı ve sevgi çerçevesi içinde tanışabilir hayat planlamanız da belki ona da bir yer açabilirsiniz. Her konu da olduğu gibi aşkta da açık sözlü olmayı tercih etmek en iyi seçimdir. Söyleyeceğiniz gerçek olmayan ve asılsız söylemler sizin gününüzü kurtarabilir veya belirli bir süre idare edebilir peki ya sonra? Sonrası bilinmeyene inşa edilmiş veya edilmek istenilen bir birlikteliğin şansı hiç yoktur. Bir kez bu hatayı yaparsanız karşınızda ki kişinin düşüneceği tek şey güven sorunudur. Size güven duymayan birinin size karşı bir yaklaşım göstermesi de imkânsızdır. Zincirlerinizden kurtularak aşkın yön verdiği bir yola doğru çıkmak için hazırlıklarınızı yapın. Yukarı da vermiş olduğumuz öneriler yapacağınız en iyi hazırlıktır. Aradığınız kişi İçten samimi ve bir o kadar seviyeli mi olsun istiyorsunuz burada olmadığından ne kadar eminsiniz bence şöyle biraz etrafınıza bakınmanız da fayda var.
mc4
87,681,513
Dakika 35 te ceza sahasına orta şut karışımı bir vuruştan kalemize golü gördük...kalecilik bi durum yoktu ancak yine her zamanki gibi şanssız bir gol yedik... Maçın son anlarında tartışmalı bir penaltı kararı sonrasında Düzyurt skoru 2-0 yaptı ve psikolojik olarak maçı bitirdik...ve mutlak kazanmamız gereken maçta 2-0 mağlup olarak soğuk bir duş etkisi yaratarak maçtan ayrıldık... Takımımız bugün iyiye yakın bir oyun oynadı bunda sıkıntı yok ancak bitiricilik ve SON VURUŞ anlamında malesef belkide en kötü maçımızı oynadık... Uzun zaman sonra kalede güven veren bir kaleci izlesekte bu defa ofansta başarılı olamadık her hafta iilla ki bir yerde eksik yanımız oluyor... Bu takımda şanssızlık var kurban keselim...ciddi söylüyorum... Umarım haftaya bi umut patlama maçımız olur... Artık bu rakip güçlü bu rakip güçsüz diye bi seçim yapma lüksümüz yok önüne geleni yenmek için oynayacaksın... Bu maçı almış olsaydık ilerisi için daha iyi bakabilirdik fakat bu mutlak galibiyetlik maçları kazanamazsak işimiz zorlaşır...bakın biter demiyorum ZORLAŞIR diyorum... Biten bişey yok ben matematiğe inanan bir insanım 9 hafta 27 puan eder ancak o 27 puandan EN AZ 12 puan alamazsak işte o zaman herşey biter... Hakem konuşmayı sevmem ama yine malesef konuşacağız...özellikle ikinci yarıda tüm takdir haklarını rakipten yana kullanan bir hakem izledik... Kamyoncu takımının bile lobisi var bizim lobimiz yok artık ne diyeyim ki başka...?
mc4
87,681,516
Günümüzde insanlar alışverişten araştırma yapamaya kadar hemen her şey için internet teknolojilerinden istifade etmektedir. Çünkü bu sayede hemen her canlı bahis sistemi üzerinden para kazanımı elde etmek mümkündür. Alt yapısı ile dikkatleri çekmeyi başaran bahis sitesi, sahip olduğu lisansı ile de üyelerinin soru işaretlerini gidermiştir. Genel değerlendirmede ortalamanın altında kaldığı için Timebet yerine Tavsiye Site işaretli alternatif sitelerde oynamanızı tavsiye ederiz. *Timebet firmasına giriş yasağı geldiği için sitenin güncel adresi timebet96 – timebet 96 olmuştur. Timebet giriş bağlantısı aşağıdaki tablonun altında, bir önceki ve bir sonraki adresleriyle beraber sunulmuştur. Doğrudan giriş adresi timebet96 – timebet 96 olmuştur. Uyarı, bu firma adresi Güvenilir Değil, bu bildirimi göz ardı edip Timebet adresine gitmek istiyorsanız alttaki Giriş düğmesine tıklayınız. Rulet, Poker ve Blackjack gibi farklı oyun seçeneklerine 🎤 sitesinde kolayca ulaşarak kendinize kazanç sağlama imkânını yakalayabilirsiniz. Ülkemiz içerisinde yayınlarını aktif bir şekilde devam ettiren pek çok farklı yabancı bahis şirketi mevcuttur. Yapılan denetlemelerde sitelerin artık lisans kurallarına uygun hareket etmediklerinin tespit edildiğinde lisansların iptal edildiği bilinmektedir. ⬛ sitesinde para çekme işlemi gerçekleştirmek için Ziraat Bankası, Akbank ve Garanti Bankası şubelerini ya da ATM'lerini kullanabilirsiniz. Şirketin sağladığı Timebet promosyon seçeneklerine de para yatırma aşaması sonrasında ulaşabilir ve bu sayede de son derece kaliteli bir şekilde promosyon elde ederek işlemlerinize devam edebilirsiniz. Bu bölüm sizin yeni bir üye olarak siteye giriş yapabilmeniz gereken bir bölümdür. Ancak üyelikler sırasında belge talebi gibi istemlerle karşılaşılmamaktadır. Üç lisans da pek çok yabancı ülke tarafından güvenirlik konusunda yapılan testlerden başarılı bir şekilde geçmiştir. Bahis severler siteden para çekme işlemleri sırasında hızlı ve pratik ödeme yöntemleri sayesinde hiçbir mağduriyet yaşamamaktadır. Bu site her konuda konularda üyelerini memnun etmekte ve onları hiçbir şekilde hayal kırıklığına uğratmamaktadır. Dünyanın en iyi oyun sağlayıcıları ile çalışan 🔆 bahis sitesi, en kaliteli oyunlarını üyelerine sunarak gerçekçi ve eğlenceli oyun keyfine varabilmeleri için çalışmalarını sürdürmektedir. Bu nedenle oldukça ilgili personeli ile 🇲 müşteri hizmetleri müşterilerin sorunlarını anında çözerek, kaliteli ve keyifli zaman geçirmeleri konusunda yardımcı olmaktadırlar. Bireyler seçimlerine göre oyunları ister canlı ister bilgisayarlı olmak üzere oynayabilmektedir. 🚺 şikâyetler konusunda özel bir ekip çalıştırmaktadır. Bet severlerin ilgisini çeken yüksek oranlı bahis seçenekleri sayesinde kullanıcıları daha fazla kazanç elde edebilmektedir. Canlı casino deneyimi yaşamak isteyen adaylar; Rulet, Blackjack, Bakarat ve Poker gibi farklı oyun çeşitleri sunmaktadır. Yüksek güvenlik önlemleri altında çalışan bu bahis sitesi, üyelerini mağdur etmemek için her geçen gün önlemlerini artırmaktadır. 🎌 bahis sitesi adaletli sistemi ile her geçen gün üye sayısını artırmaktadır. Bet sektöründe oyun oynayarak para kazanmak isteyen kişilerin ilk tercihleri arasında Timebet kaçak bahis sitesi yer almaktadır. Tüm soruların anında yanıtlanabildiği bir ortam olan ♓ bahis sitesi canlı yardım hattı, çözüm hedefli çalışanları ile 7 gün 24 saat tüm bahis severlerin kullanımına açıktır. Olanak kullanımları ise ücretsiz bir şekilde tamamlanabilen 🇫 üyelik işlemleri sonrasında herkese kapılarını açmaktadır. Bahis severler Timebet bonusları ile her zaman daha karlı bir şekilde kazanç elde edebilmektedirler. Şirket, birçok farklı promosyon türü ile yatırım işlemleri kapsamında, ilk üyelik işlemi için ya da bahis ve oyun işlemleri için bonus sağlamasını da avantajlı bir şekilde sunmaktadır. Bet dünyası, her geçen gün gelişerek internet âleminde tuttuğu yerin önemini arttırmaktadır. Üyelik formunda yer alan bilgilerin tamamı doğru bir şekilde doldurulmalıdır. Bu bahis sitesinin çalışmaları bünyesinde yer alan Sağlam kadro, uzman ekipler sayesinde yapılmaktadır. Özellikle canlı bahis tutkunlarının kalbini yüksek oranları ile çalmayı başaran Timebet bahis sitesinde casino içerikleri de rakip bahis sitelerine göre bir hayli gelişmiş durumdadır. Bet severlerin sayısının artmasıyla birlikte 📑 sitesi gibi bahis siteleri de varlığını göstermeye başlamıştır. Web teknik güvenlik donanımları, mobil güvenlik yazılımları, özel lisans ve diğer çeşitli donanımlar dahilinde bu siteye güvenli bir şekilde üye olabilir ve sonrasında da para yatırabilirsiniz. Güvenilir bahis sitelerinin tercih edilmesinde önemli nedenlerden biri de işin hukuki boyutunda yatmaktadır. 🤶 bahis sitesinde yer alan fırsatlardan yararlanabilmek için, sitenin ana sayfasında yer alan üye ol butonuna tıklayarak üyelik işlemlerinizi gerçekleştirdikten sonra, sitede yer alan fırsatlardan faydalanabilir ve ek kazanç sağlayabilirsiniz. Öncelikle canlı destek hattı hem en çok kullanılan hem de akıllara ilk gelen müşteri hizmet biçimi olarak kendini göstermektedir. Timebet bahis sitesinde yer alan para yatırma metotları güvenilir kaynaklar üzerinden yapılmakta olup, para yatırma yöntemlerinde; Astropay, Ecopayz, Cepbank, Akbank referans kodu ile para yatırma, QR kod ile para yatırma gibi yöntemler bulunmaktadır. Spor bahisleri ve casino oyunları kapsamında birçok farklı hizmeti ile ön plana çıkmakta olan 🇳 bahis sitesi, bahis siteleri sektöründe en çok tercih edilen bahis sitelerinden bir tanesi olmayı başarmaktadır. Oldukça yüksek bahis oranları sayesinde bahis severlerin daha fazla kazanç elde etmelerine de olanak sağlayan 🍕 bahis sitesi, spor bahislerinin yanında sanal bahisleri de bahis severlere sunmaktadır. Talep sistemlerinde bireylerin canlı destek hattını kullanmaları gerekmektedir. Hizmet kalitesi ile müşterilerinin sorunlarına anında çözümler üreterek, üyelerinin site içerisinde keyifli zaman geçirmelerini sağlamaktadır. Bu durum sitenin ülkemizde de adının duyulmasını sağlamaktadır. Bu doğrultuda Türk bahis severler de yasal olarak hizmet sağlayan bürolarda bulamadıkları hizmetleri bu firmalarda önlerinde bulur. Bet sitesinde yer alan bonusları kullanmak için üyelerin canlı destek hattı ile irtibat kurması ve bonus talebini iletmesi gerekli olacaktır. Her türlü denetim ve kontrollerden başarılı bir şekilde geçen söz konusu bu şirket, Türkiye içerisinde de aynı güven oranı ile yayınlarını devam ettiriyor. Bahis sitesinde yer alan diğer sistemler de bahis sitesinin güvenilirliği hakkında kullanıcılara bilgi vermektedir. Bet siteleri içerisinde önemli bir konumda yer alarak kendini gösteren 💜, aynı zamanda da güvenilir bir platform olması ile de ön planda yer almaktadır. Yüksek güvenlik önlemleri altında çalışan 🙏 bahis sitesi, hem kendi güvenliği için, hem de üyelerinin güvenliği için oldukça titiz çalışmalar gerçekleştirmektedir. Genel görünümünün ve erişilebilirliğinin kolay olması ✌ bahis sitesinin sektörde bulunan birçok bahis sitesinden bir adım öne çıkmasını sağlamaktadır. Her türlü lisans, temel ve teknik güvenlik donanımlarının web ve mobil platformlarda etkin olduğu da gerekli kontroller ile doğrulanabilir. Oyun çeşitliliğine sahip site, birçok kullanıcıya hitap etmektedir. Bahis sektöründe adından sık sık söz ettirmeyi başaran firmalar Türk bahis severlerin uğrak adresi olmaktadır. Bu bölümde üye olmanız için iki farklı kısım yer almaktadır. Ülkemizde güvenilir canlı casino ve casino sitelerinde finansal işlemler de ayrı konu başlıkları oluşturmaktadır. Timebet dahilinde bahis severler birçok bonus kampanyasından yararlanabilmekte olup; bu bonuslar sayesinde yatırımlarını çok fazla katlamaktadırlar. Bu çeşitlilik sitenin ön plana çıkmasını ve güven seviyesinin artış göstermesini beraberinde getirmektedir. 👶 bahis sitesine yeni giriş adresleri üzerinden erişim sağlayan her kullanıcı kaçak bahis sitesinin farkını yaşayabilmektedir. Her türlü çevrim kurallarının sektör bazında ortalamanın üstünde bir avantaj seviyesi ile sunulduğu yönünde de ayrıca bilgi verebiliriz. Yabancı şirketler kapsamında Türkçe dil seçeneği ile hizmetlerini devam ettiren en kaliteli bahis şirketlerinden biri de 🌤 olarak karşımıza çıkıyor. Sitenin yönetimi dünyaca bilinen bir firma olan Longterm Interactive N.V. şirketi tarafından yapılmaktadır. Kazanılan bonusların çevrim şartlarını yerine getirdikten sonra; EFT, Astropay, Paykasa, Ecopayz yöntemleri ile rahatlıkla ve hızla çekilebildiği bilinmektedir. Birçok farklı alanda sağlamakta olduğu bonus imkânları sayesinde bahis severlerin ilgisini çekmeyi başaran 🍆 bahis sitesi her geçen gün üye sayısını arttırmaktadır. Spor bahislerine ilgi gösteren üyeler futboldan basketbola, tenisten hentbola kadar birçok farklı spor seçeneği üzerine bahis oynayabilmektedir. Üstelik site, online bahislerde Avrupa standartlarını üyelerinin ayaklarına getirmektedir. Farklı casino oyunları farklı kazanma sistemlerini de beraberinde getirmektedir. Kullanıcıların oyun katılımları için bakiyelerinde bir miktar para olması gerekmektedir. Bet sitesinin anlaşmalı olduğu Akbank, Ziraat Bankası ve Garanti Bankası şubelerinden para çekme işleminizi tamamlamanız mümkün olacaktır. Bu da firmanın erişim engellemeleri ile kullanıcılarından koparılmaya çalışılması sonucuna gördürmektedir. Site, güncellenmiş olan giriş adresi ile tüm kullanıcılara aktif bir şekilde mobil ile ya da web ile hizmet vermeye devam ediyor. Casino uygulamaları ile spor bahis seçeneklerinden faydalanmak isteyen bahis severlerin sanal kartlar olarak bilinen AstroPay ve EcoPayz ile cepbank uygulamalarını kullanmaları da istedikleri sonuçlara ulaşmalarını sağlamaktadır. Ecopayz, Astropay QR Kodu ve Cepbank yöntemleri ile finansal işlemlerinizi problemsiz bir şekilde halledebilirsiniz. 👦 bahis sitesinde üyelerin istedikleri zaman ulaşabileceği ve tüm işlemlerini sorunsuz bir şekilde halledebileceği iletişim bölümünde canlı destek seçenekleri, WhatsApp iletişim numarası, e-mail gibi seçenekler bulunmaktadır. Bu bahis sitesinde üyelerin ve bahis severlerin görüşleri, önerileri, dilekleri ve şikâyetleri oldukça büyük bir önem arz ettiğinden iletişim bölümünde bulunan gmail hesabı üzerinden tüm önerilerinizi sunabilmek imkânına da sahipsiniz. Bet sitelerinde kullanılan Ecopayz, Astropay ve Cepbank ile gerçekleştirilen para yatırma metotları bu bahis sitesinde hızlı şekilde gerçekleşmektedir. Sitelerde güvenirlik sistemlerinin oluşmasında kalıplaşmış kriterler bulunmaktadır. Para yatırma konusunda gündemde yer alacak olan alternatifler arasında QR kodu, Akbank referans kodu ile beraber AstroPay ile EcoPayz gibi seçenekler de etkin bir biçimde kullanılarak devamlı olarak tercih edilen metotlar olarak ifade edilecektir. Şirketin sunmuş olduğu tüm oyun içerikleri için ve diğer tüm bahis içerikleri için birçok farklı bonus türü ile de ayrıcalıklı bir yapı eşliğinde hizmet verildiği yönünde bilgi verebiliriz. Bet sektörüne alaka gösteren adayların artmasına bağlı olarak, piyasada hizmet veren siteler de kendini göstermeye başlamıştır. Para çekmeyi çok kolay ve hızlı bir şekilde yapabildiğiniz sitede, Ecopayz ve Astropay ile de para çekmek de mümkün. Bahis sitesi oyunculardan sadece on sekiz yaşın üstünde olmasını istemektedir. Ülkemizde hizmet vermeye başladığından bu yana rekor bir üye sayısına ulaşan 〽 bahis sitesi en kullanılan sanal bahis platformlarından biridir. Timebet bahis sitesi kolay ve anlaşılır bir web sitesine sahip olmasıyla, üyeleri için büyük kolaylık sağlamıştır.
mc4
87,681,517
Helikopterlerle bildiri dağıtarak teröristlere 'teslim ol' çağrısında bulunuluyor. Bildiriler, teröristlerin geçiş güzergahlarına ve barınabilecekleri bölgelere helikopterlerle atılıyor. Çukurca'nın sınıra uzanan Zap Vadisi boyunca Haskel Dağları ile boşaltılan Dutluca, Işıklı, Çayırlı ve Kandil köylerinin yakınlarındaki tepe ve dağlar bildiri atılan bölgelerin başında geliyor. Bildirilerde TCK'nın 221'inci maddesine atıf yapılarak, "Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrılman ve güvenlik kuvvetlerine teslim olman halinde ceza almayacaksın" deniliyor. Bildiride "Karar ver, örgütten ayrıl. En yakın askeri birlik, jandarma veya polis karakoluna git. Sevgiyle karşılanacaksın" yazısı bulunuyor. Teröristlerin 155 ve 156 numaralı telefonları arayıp teslim olmaları isteniyor.
mc4
87,681,519
Karşıyaka, Konak, Güzelbahçe rotasını izleyerek Urla İskelesi’nde son bulacak seferler Cumartesi ve Pazar günleri gerçekleştirilecek. Almanya, “çevre dostu yük taşımacılığı” için girişimlerini hızlandıran ülkeler arasına katıldı. Bu doğrultuda ülkedeki ilk “elektrikli otoyol” testi Frankfurt ve Darmstadt şehirleri arasındaki otoyolun 5 kilometrelik kısmında gerçekleştiriliyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na bağlı “Ulaşım Emniyeti İnceleme Merkezi Başkanlığı” ile “Değerlendirme Heyeti” de Çorlu’daki tren kazandan hareketle ses getirecek çok önemli bir çalışma yapıyor. Yeni nesil otomobillerde acil durumlarda otomatik olarak 112’ye bağlanan eCall için gerekli eSIM yönetim sistemiyle ilgili yaşanan belirsizlik sona erdi. Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Dubai’de yüksek hızlı teleferik hattı inşaatının planlandığı bildirildi. İstanbul Eskişehir hızlı tren bilet ücreti ne kadar TCDD son fiyat listesini yayınladı. Sanayi ve okulların çeşitli etkinliklerle bir araya gelmesi, öğrencilerin deneyim kazanması ve sektörün geleceği için büyük önem taşıyor. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, dini bayramlarda ücretsiz olan Mersin Büyükşehir Belediyesi Toplu Taşıma hizmetlerinin artık milli bayramlarda da ücretsiz olacağının müjdesini verdi. Antalya Büyükşehir Belediyesi, Anneler Günü’nde nostaljik tramvaya binen kadın yolculara 3 bin çiçek dağıttı.
mc4
87,681,520
Gece 03.30’da Dörtdivan’da mola verdiklerinde de eşini aramış. Daha önceki seferlerinde hiç aramazken, eşi gelen bu telefona şaşırmış, “Hiç aramazdın, hayırdır?”diye sormuş. Çünkü yetkililer bir yandan aileye sahip çıkacakları mesajını verirken, öte yandan, “Adli tıp kayıtlarına sürücü değil, yolcu olarak yazdırın. Biz onu yolcu listesinde göstereceğiz”gibi tekliflerde bulunmuşlar. Aile de, “Bizim canımız gitmiş, siz neyin peşindesiniz... Üzerinde Metro turizmin üniforması vardı, bu nasıl olur?” diye tepki göstermiş.
mc4
87,681,523
RİZE’de iddiaya göre, eski bacanağı olan türkücü Şükrü Güler’den 4 yıldır alacağını tahsil edemeyen Hüseyin Metin, otomobilinin arka camına, "Şükrü Güler paramı ne zaman vermeyi düşünüyorsun acaba?" yazdırdı. Metin, eski bacanağının şikayeti üzerine trafik ekiplerinin ceza keserek aracını bağlayacağını söylemesi üzerine yazıyı kaldırdı. ’Zeynebim’ türküsü ile tanınan Rizeli türkücü Şükrü Güler, iddiaya göre, eski bacanağı Hüseyin Metin’den 2008 yılında 10 bin lira borç aldı ancak parayı ödemedi. Bunun üzerine Metin, Güler’i ilginç bir yöntemle protesto ederek otomobilinin arka camına, "Şükrü Güler paramı ne zaman vermeyi düşünüyorsun acaba?" yazdırdı. Bir hafta boyunca aracın camında kalan yazıyı öğrenen Güler’in şikayeti üzerine trafik polisleri Hüseyin Metin’i buldu ve yazıyı kaldırmaması halinde ceza yazılarak aracının bağlanacağı bildirildi. Metin de bunun üzerine yazıyı kaldırdı. Hüseyin Metin, Şükrü Güler’in kendisine borcu olduğunu ileri sürerek, "3 yıl önce altın bozarak ona para verdim. Hatta hesabına gönderdiğim dekontu saklıyorum. Kısa bir süre sonra ödeyeceğini söylemişti ancak ödemedi. En son çarem buydu, sesimi bu yolla duyar diye düşündüm. Ama beni şikayet etti. Polis uyarınca da yazıyı kaldırdım" dedi. Şükrü Güler ise eski eşinin yakınlarının kendisine komplo kurduğunu iddia ederek, kimseye borcu olmadığını söyledi.
mc4
87,681,524
Galatasaray'ın, Fenerbahçe ile deplasmanda 0-0 berabere kalarak Spor Toto Süper Lig'de şampiyonluğa uzanmasının ardından sarı-kırmızılı takıma gönül veren taraftarlar, Taksim Meydanı'nda şampiyonluğu doyasıya kutluyor. Galatasaray'ın 2011-12 sezonunu şampiyon olarak kapatmasının ardından sarı-kırmızılı taraftarlar İstanbul'da ağırlıklı olarak Taksim Meydanı'nda toplanmaya başladı. Çok sayıda Galatasaray taraftarı şampiyonluğu, ellerinde takımlarının bayrakları, atkılarıyla kutlarken, meşalelerle renkli görüntüler oluşturdu. Taraftarlar, şampiyonluğu şarkılar ve marşlar söyleyerek kutluyorlar. Galatasaray'ın Başkentteki taraftarları da şampiyonluk sevincini Kızılay Meydanı'nda yaşıyor.
mc4
87,681,525
Karşılaşmanın biletlerini 3 gün önceden tüketen bordo-mavili taraftarlar, Hüseyin Avni Aker Stadı'nı doldurdu. Yaklaşık 24 bin seyirci kapasitesi bulunan Hüseyin Avni Aker Stadı'nda konuk takıma ayrılan ve güvenlik nedeniyle boş bırakılan yerler nedeniyle 22 bin dolayında bordo-mavili taraftar yer aldı. Maç öncesi 13 bin kaşkol dağıtılırken taraftarlar maç öncesi görsel şölen yaparak takımlarına coşkuyla destek verdi. Karadeniz ekibinin bu sezon en fazla taraftarı, Keçiörengücü ile Ziraat Türkiye Kupası'nda oynadığı maçta olmuştu. 1 liradan biletleri satılan karşılaşmada 10 bin 40 taraftar tribünde yer almıştı. İtalya'dan gelen yaklaşık 300 dolayında Napoli taraftarı da takımlarını yalnız bırakmadılar. Taraftarlar, öldürülen Özgecan Aslan'ı da unutmayarak "Kadına şiddete hayır" ve "Özgecan" yazılı pankartlar açtı. Kale arkası tribününde bir grup taraftar "Savaş ne kadar zorsa, zafer o kadar tatlıdır", "Kazan ve unutulmaz" yazılı pankatlar astı.
mc4
87,681,526
-Araştırmaya göre, nüfusun yüzde 3'ü, yani 2 milyon... -Yaklaşık 4,9 milyon kişinin en az bir vücut fonksiyonu bozukluğu bulunuyor Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2011 yılına ilişkin Nüfus ve Konut Araştırması'na göre, nüfusun yüzde 3'ü, yani 2 milyon 207 bin 844 kişi bir yıl önce ikamet ettiği ilden farklı bir ile göç etti. Duymada zorluk çektiğini belirtenlerin oranının en yüksek olduğu il Tunceli (yüzde 2,7) en düşük olduğu il ise Muş (yüzde 0,5) olurken, konuşma zorluğu çektiğini belirten 3 ve üzeri yaştaki kişilerin oranının en yüksek olduğu il Tunceli (yüzde 1,8), en düşük olduğu il ise Ankara (yüzde 0,5) olarak kayıtlara geçti. Yürüme, merdiven çıkma ve inmede zorluk çektiğini belirtenlerin oranının en yüksek olduğu il Tunceli (yüzde 6,2), en düşük olduğu il ise Muş (yüzde 2) olarak belirlendi. Yaşıtlarına göre öğrenmede, basit dört işlem yapmada, hatırlama ve dikkatini toplamada zorluk yaşadığını belirtenlerin oranının en yüksek olduğu il Giresun (yüzde 5,5), en düşük olduğu il ise Kocaeli (yüzde 1,1). Bir şeyler taşıma veya tutmada zorlandığını beyan edenlerin oranının en yüksek olduğu il Giresun (yüzde 9), en düşük olduğu il ise Muş (yüzde 2,5) oldu. İstihdam erkekler için yüzde 64,4, kadınlar için yüzde 23,1 olarak gerçekleşti. İstihdam oranının en yüksek olduğu il olan Ardahan'ı (yüzde 58,2), yüzde 54,7 ile Artvin ve yüzde 54,5 ile Bayburt izledi. İstihdam oranının en düşük olduğu iller yüzde 34,8 ile Kırıkkale, yüzde 34,9 ile Diyarbakır ve yüzde 35,7 ile Batman oldu. İş gücüne katılma oranının en yüksek olduğu il ise 61,7 ile Ardahan olarak kayıtlara geçti. İş gücüne katılma oranı erkekler için yüzde 69,2 iken kadınlarda yüzde 25,9 olarak hesaplandı. İş gücüne katılma oranının en yüksek olduğu Ardahan'ı (yüzde 61,7), yüzde 58,3 ile Artvin, yüzde 57,4 ile Bayburt takip etti. Bu oranın en düşük olduğu iller Kırıkkale (yüzde 38,8), Diyarbakır (yüzde 40,4) ve Batman (yüzde 40,8).
mc4
87,681,527
Genelkurmay 26. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Kanal İstanbul projesinin, olası bir işgalde Trakya bölgesinin savunmasını zorlaştıracağını söyledi. İlker Başbuğ, Kanal İstanbul projesinin hayata geçirilmesi halinde, Trakya bölgesinin savunmasının zayıflayacağını belirterek şunları söyledi: "Montrö’yü nasıl riske eder? Montrö’nün son iki maddesi 28 ve 29. maddesi. 28. maddesi Montrö’nün tamamen ortadan kaldırılması ve durdurulmasıyla ilgili. Bazı maddelerin değiştirilmesiyle ilgili de 29. madde. Uluslararası hukukta bir kural var, koşullarda değişiklik olması." "Türkiye’ye olacak bir saldırı. Ben devlet adamı olarak olabilecek gibi düşünmem lazım. Olabileceğine yönelik senaryoları hazırlamam lazım. Bir saldırı olursa ben Trakya’yı nereden savunacağım? Mümkün olduğu kadar en ileriden savunacağım."
mc4
87,681,528
Sakarya ve Bilecik’in doğusundan başlayarak Kızılırmak Deltası’nın batı kenarlarına kadar uzanan Batı Karadeniz Bölgesi, her geçen gün turizm potansiyelini arttırmaktadır. Ormancılık ve maden ürünleri, bölgenin ekonomisinde geniş yer tutarken son yıllarda özellikle Amasra (Bartın), Safranbolu (Kastamonu) ve Yedi Göller (Bolu) gibi bölgelerin turizmde ön plana çıkmasıyla beraber alternatif bir tatil yeri haline gelmiştir. Karadeniz gezilecek yerler listesi, genellikle Doğu Karadeniz’de yoğunlaşsa da son dönemde bölgeye yapılan yatırımlarla Batı Karadeniz turizmi canlanmıştır. Türkiye’nin en kuzeyinde yer alan şehir olan Sinop, hem doğal güzellikleri hem de tarihi güzellikleriyle ön plana çıkmaktadır. Coğrafi yapısından dolayı ulaşım imkanları gelişmeyen Sinop’a genellikle Samsun üzerinden gidilmektedir. Kış döneminde Kastamonu-Çankırı sınırındaki Ilgaz Kayak Merkezi, Batı Karadeniz’deki işlek turizm yerlerinden biri olarak ön plana çıkmaktadır. Yaz döneminde ise Gideros Koyu başta olmak üzere İnebolu ve Cide ilçeleri denize girilecek yerler olarak bölgenin turizmini canlandırmaktadır. Karabük’ün bir başka öne çıkan turizm olayı ise yemyeşil doğasıdır. Denize kıyısı olmadığı için plajı bulunmayan Karabük, Yenice Ormanları‘nın eşsiz güzelliği sayesinde doğa severlerin akınına uğramaktadır. M.Ö. 2.500 yıllarına kadar dayanan Zonguldak tarihi, günümüzde bir turizm değeri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yemyeşil doğasıyla ünlü Bolu’da ilk akla gelen turizm yerleri Abant Gölü ve Yedigöller Milli Parkı‘dır. Ilgaz Kayak Merkezi’yle beraber Batı Karadeniz’in bir diğer önemli kış turizmi merkezi olan Kartalkaya Kayak Merkezi de burada bulunmaktadır. Aşçılarıyla ünlü Mengen ilçesi ve tavuk tesisleriyle ünlü Mudurnu ilçesi de Bolu’nun turizm değerlerindendir. Yüz ölçümü olarak Türkiye’nin en küçük illerinden biri olan Düzce, Batı Karadeniz Bölgesi’nin deniz kıyısında yer almaktadır. Ceneviz Kalesi Plajı başta olmak üzere şehirde hem denize girmek için uygun yerler hem de Kurugöl Kanyonu, Samandere Şelalesi gibi doğal güzellikler bulunmaktadır.
mc4
87,681,530
Türkiye'nin su ürünleri sektöründe Avrupa Birliği'ne (AB) en önemli ihraç kalemleri olan levrek ve çipura, anti-sübvansiyon incelemesine konu oldu. İnceleme Türkiye'nin aleyhine sonuçlanırsa, daha önce ek ithalat vergisi uygulanmasına karar verilen alabalıkla birlikte Türkiye'nin AB'ye ihraç ettiği en önemli üç su ürünü de ilave vergilere tabi hale gelmiş olacak. Edinilen bilgilere göre AB Komisyonu, Türkiye'de üretilen levrek ve çipura ihracatına anti-sübvansiyon incelemesi kapsamında, Türkiye'den şikayete konu olan levrek ve çipura üreticisi ve ihracatçısı firmaların tam listesini istedi. Başvuruda, Türkiye'de balık üreticilerine doğrudan sermaye, organik üretim desteği, düşük faizli yatırım kredileri, faiz desteği, arazi tahsisi, gümrük vergisi muafiyeti, KDV muafiyeti, vergi indirimi, gelir vergisi desteği ve sosyal güvenlik ödemeleri gibi çeşitli desteklemelerde bulunulduğu öne sürüldü. AB Komisyonu, daha önce Danimarka'daki su ürünleri örgütlerinin şikayeti üzerine haksız devlet desteği aldıkları gerekçesiyle Türk alabalık ihracatçısı firmalar aleyhinde anti-sübvansiyon kararı vermiş ve Türk ihracatçı firmalara yüzde 6,7 ile 9,5 arasında ek ithalat vergisi uygulamaya başlamıştı. Bu inceleme de Türkiye'nin aleyhine sonuçlanırsa, Türkiye'nin AB'ye ihraç ettiği en önemli üç su ürünü olan alabalık, levrek ve çipura ilave vergilere tabi olacak. Türkiye'de en çok yetiştiriciliği yapılan balık türleri alabalık, levrek ve çipura. Türkiye'de 2014 yılında toplam 113 bin ton alabalık, 74 bin ton levrek ve 41 bin ton çipura üretildi. Anne ve iki çocuğu... Sokağa çıkmak yasaklanacak mı? Almanya’da da durum hiç iyi değil!
mc4
87,681,533
Bursaspor’da tecrübeli isimlerle yaşanan ayrılığın ardından güncel kadro içerisinde en fazla yeşil-beyazlı formayı terleten isim Ertuğrul Ersoy oldu. Bursaspor’da bu sezon kadro yapılanmasında önemli bir değişime uğradı. Yeşil-beyazlılarda uzun yıllar forma giyen Harun Tekin ve Aziz Behich transfer olurken, bir diğer oyuncu Sercan Yıldırım ile de yollar ayrıldı. Böylelikle güncel kadro içerisinde Bursaspor formasıyla 100’ün üzerinde maça çıkan bir oyuncu kalmadı. Şu an bulunan kadroda yeşil-beyazlı forma ile en fazla maça çıkan oyuncuların genç futbolcular ağırlıklı olması ise dikkat çekti. Bursaspor’un altyapısından yetişen ve takım kaptanlığına yükselen Ertuğrul Ersoy, güncel kadro içerisinde en fazla yeşil-beyazlı forma ile maça çıkan isim konumunda. 21 yaşındaki savunmacı, şu ana dek 69 resmi maçta forma giydi. Ertuğrul’un ardından Emre Taşdemir gelirken 23 yaşındaki oyuncu da 66 resmi maçta ter döktü. Yerli oyuncu bazında Furkan Soyalp 38, Barış Yardımcı 37 ve Yusuf Erdoğan ise 34 resmi maçta Bursaspor formasıyla sahada yer aldı. Yabancı oyuncu bazında ise güncel kadronun en eski ismi Bogdan Stancu oldu. Rumen golcü 48 kez yeşil-beyazlı formayı terletti. Stancu’nun ardından Josua John gelirken, Hollandalı oyuncu da 38 maçta oynadı. Sonraki İçerikİnce istiyor ama aday olması zor!
mc4
87,681,536
BoMoVu- Sosyal Güçlendirme için Spor ve Beden Hareketi ağı (Network of Sport and Body Movement for Vulnerable Groups), sporu, dansçı ve performans sanatçılarının uzmanlıklarını sosyal faydaya dönüştürmelerini sağlamak için oluşturulmuş olan bir dernektir. Sporu ve beden hareketini sosyal faydaya dönüştürmek için programlar geliştirip, sporun içinde var olan ayrımcılıkla mücadele ediyoruz. Gönüllü sporcu ve beden hareketçilerinden oluşturduğumuz ağı, ihtiyaç sahibi konumdaki çocuklar, mülteciler, kadınlar, fiziksel engelliler gibi gruplar ile bir araya getirerek sosyal güçlendirmeye katkı sağlıyoruz. Barışa Oyna programı, 2015 yılının Aralık ayında Anne Frank House’un “Önyargı, ayrımcılık ve eşit haklar hakkında eğitmenlik” adlı seminerinden ve BoMoVu ekibi üyelerinin spor ve beden hareketini sosyal faydaya dönüştürme yolunda yaptıkları bireysel çalışma deneyimlerinden yola çıkılarak geliştirilmiştir. Bu programın öncelikli amacı, oyunların bünyesinde barındırdığı özgürlük alanından faydalanarak çocukların sınır ötesi algısını iyileştirmektir. Hareketin Özgür BoMoVu derneğinin İstanbul’da yaşayan mültecilere erişen toplum merkezleri için geliştirdiği bir araçtır. Sporcu ve performans sanatçıları ağı sayesinde, mülteci çocuklar ve yetişkinler İstanbul’daki toplum merkezlerden aldıkları eğitimsel ve psiko-sosyal desteğine eşlik edecek bedensel aktivite programı sunuluyor. . Sporların inşa ve icra edildiği düzenleri sorgulamak, bedensel pratiklerin yeniden ürettiği aynı iktidar ilişkilerine veya dengesizliklerine eleştirel bir bakış açısıyla yeniden ele almak için “eleştirel spor” programı çerçevesinde hareket hakkını savunuyoruz. Cinsiyetçilik mekanizmaların sorgulandığı bir sporculuk anlayışı ile bu programımıza bu şekilde adım atmış bulunduk.
mc4
87,681,539
Siber saldırılar dünyanın genelinde sürekli artmaya devam ederken, Kuzey Kore gizliden Türkiye'yi hedef alarak siber saldırı düzenlediği McAfee raporlarında ortaya çıktı. Güvenlik firması tarafından yayınlanan detaylı raporlarda, Kuzey Kore'nin nerelere ve ne amaçla saldırdığı açıkça ortaya çıkıyor. Kuzey Kore'deki kendilerine Hidden Cobra adını veren saldırı örgütü bu çalışmayı gerçekleştirmiş. Küresel siber güvenlik devi olarak bilinen McAfee, yayınlamış olduğu yeni raporda, Türkiye'nin kontrolü altında bulunan finansal kuruluşlara Kuzey Kore tarafından siber saldırı düzenlendiği ortaya çıktı. Raporu 8 Mart günü yayınlayan firma, saldırıya ilişkin son faaliyetlerin olduğu rapor sundu. Bu rapora göre, Kuzey Koreli korsanlar 2 ve 3 Mart tarihleri arasında hükümet destekli olan pek çok finansal kuruluşa siber saldırı düzenledi. Raporda ise dikkatimizi çeken önemli bir gelişme var; McAfee söz konusu yazılımın ve saldırının detaylarını paylaşırken, hiç yapmadığı bir şey yaparak kötü yazılım kodlarının Kuzey Kore tarafından yönlendirildiğini belirtti ve görseller ile anlattı. Kuzey Koreli bilgisayar korsanları saldırıyı düzenlemek için Adobe Flash üzerinde bulunan yeni açığı tespit ederek saldırılara başladılar. Bu saldırının ismine de "Bankshot" adı verilmiş. Yine tüm bu detaylar McAfee güvenlik raporunda detaylı bir şekilde gösteriliyor. Saldırı öncesinde belirlenen adreslere virüslü bir Microsoft Word dosyası iletilerek "Agreement.docx" (Sözleşme) bilgisayar başında bulunan görevlileri kandırmaya yönelik hareketler gerçekleştirildi. Raporun içeriğinde ise Paris'te bulunan ve bilinmeyen bir kişi ile kripto para ticaretinin gerçekleşeceği detayları yer alıyordu. Şuanda bu tuzağa düşen kaç bilgisayarın olduğu açıklanmadı. Aynı zamanda kaç finansal kuruluşta bu saldırının etkisi sürüyor o konu hakkın da da bir detay bulunmuyor. Ancak raporda belirtilen detaylara göre, Türk Hükümeti kontrolünde bulunan finansal kuruluşların iç sistemlerine başarılı bir şekilde erişildiğine yönelik bilgiler verilmiş. Yani aslında Kuzey Koreli saldırganlar istemiş oldukları amaçlarına ulaştığı detaylar arasında. McAfee ise bu araştırmaları yaparken, Korece yazılmış olan iki farklı belgeyi de ele geçirerek yayınlamış. Bundan 6 ay önce aynı durum Amerika Birleşik Devleti üzerinde de gerçekleştirilmiş ve yine arkasında Kuzey Koreli saldırganlar çıkmıştı. Pyongyang kontrolünde olan bu saldırganlar, kendilerine Hidden Cobra ismini veriyor. Şuanda hangi kurum veya kuruluşlarda ne tür zararın olduğu bilinmezken, detayların açıklanmasını bekliyoruz. Konuyu ilerleyen günlerde güncellemeye devam edeceğiz. McAfee tarafından yayınlanan rapora ise buradan ulaşabilirsiniz. Yapılan bu aptalca saldırıyı kınıyor ve Türkiye'de bulunan anti - hacker timlerinin bu saldırı sonrasında misli ile karşılık vereceklerini düşünüyoruz.
mc4
87,681,542
Alabaş, mesajında, öğretmenliğin, hayatın her anında ve her alanında insana görev ve sorumluluklar yükleyen, mesai sınırlarını aşan, emeklilik döneminde bile topluma örnek olmayı gerektiren seçkin bir meslek olduğunu belirtti. Öğretmenliğin dünyanın en kutsal mesleği olduğunu belirten Alabaş, şunları kaydetti: "Hepimizin değerli öğretmenlerimize karşı borcumuz ve sorumluluğumuz var. Ülkemizin ve dünyanın geleceğini şekillendiren öğretmenlerimizin ekonomik ve sosyal sıkıntılarını çözmek, onların daha sağlıklı koşullarda görev yapmalarını sağlamak zorundayız. Çünkü, geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızı en iyi şekilde yetiştirme gayreti gösteren bütün öğretmenlerimize gösterdikleri özveri için çok şey borçluyuz. Genel Maden İşçileri Sendikası olarak, öğretmenlerimizin sendikal mücadelesine destek olduk ve bu desteğimizi sürdüreceğiz. Tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutluyor, Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, tüm öğretmenlerimizi sevgi, saygı ve şükranla anıyoruz."
mc4
87,681,543
Günümüzde bazı insanlar “Doğru eş” arayışını TV programlarına katılarak ya da sosyal medyanın sınırsız imkanlarından faydalanarak gerçekleştiriyor. Oysa ki bu modern metotlar 1920’li yıllarda uygulanan “sıra dışı” yöntemlerden geri kalmış gibi gözüküyor. Günümüzde insanlar “ruh eşler”ini bulmak için binbir çeşit yönteme başvuruyor. 1920’lerde “Doğru eş”i bulmak isteyenler ise 4 “sıra dışı” metottan birini uygulayarak evliliklerinin yürüyüp yürümeyeceğini görüyordu. 1924 yılında yayınlanan “Bilim ve Buluş” dergisinde yayınlanan bir makalede resimli olarak anlatılan metotlardan biri “Koku yoluyla ideal eş arayışı”. Dergide yer alan makaleye göre bu yöntemle evliliklerinin yürüyüp yürümeyeceğini anlamak isteyen kişilerin yapması gereken şey çok basit. Erkek bir kapsülün içine giriyor ve kadın da bir delikten çıkarılan hortuma burnunu dayıyor. Hayatını birlikte geçirmeyi planladığı erkeğin kokusunu “nahoş” bulmuyorsa o zaman onunla gönül rahatlığıyla evlenebiliyor. Makaleye göre çiftlerin geçmesi gereken ikinci test ise “Soğukkanlılık deneyi”. Bu sınavda çiftin yanında duran bir adam havaya ateş ediyor ve çiftlerin bu ses karşısındaki tepkileri kaydediliyor. Eğer her iki taraf da sesten korkuyorsa bu evliliğin yürümeyeceğine karar veriliyor. Çiftlerin geçmesi gereken üçüncü sınav ise “Acı testi”. Bu testte erkek ya da kadın fiziksel olarak acı çekeceği bir aktivitede bulunurken diğeri izliyor. Örneğin erkek kan verirken kadın izliyor ve o sırada kan basıncı ve kalp atışları ölçülüyor. Eğer gördüğü acı karşısında vücudu tepki veriyorsa o zaman çiftin iyi bir evliliği olamayacağına kanaat getiriliyor. Dergide verilen son “test metodu” ise “fiziksel çekim”. Bilimsel olarak bir evlilikte en çok olması gereken özellik olarak görülen “çekim” çiftlerin birbirilerine sarıldığı an vücutlarının verdiği tepkiye ölçülüyor. Çiftin vücut tepkileri bağlandıkları ölçüm makinesinin verilerine göre ölçülüyor. Kadın ve erkeğin nefes alışı ve kalp atışları hızlanıyorsa o zaman bu çiftin ideal bir evlilik gerçekleştireceğine inanılıyor.
mc4
87,681,544
Çorum’un İskilip ilçesinde hayvan indirmek için yol ortasına park eden tıra kamyonet çarptı. Kazada çarpışmanın etkisiyle kamyonette sıkışan sürücü, itfaiye ekiplerinin uzun uğraşları sonucu bulunduğu yerden çıkarıldı. Edinilen bilgilere göre, İskilip’te hayvancılık yapan iki yetiştiricinin Kars’tan satın aldığı büyükbaş hayvanlar, Serdar Deliöz yönetimindeki 36 FS 234 plakalı tır ile gece geç saatlerde ilçeye getirildi. İddialara göre, gecenin ilerleyen saatleri ve trafik olmaması nedeniyle Serdar Deliöz ilçe çevreyolunun ortasına park etti. Hayvanlar indirildiği sırada İskilip’ten Çorum istikametine gittiği öğrenilen Baki Bıyık yönetimindeki 19 FH 699 plakalı kamyonet, yol ortasındaki hayvan yüklü tıra çarptı. Çarpışmanın etkisiyle kamyonetin ön tarafı hurdaya dönerken, sürücü araç içerisinde sıkıştı. Kazanın sesine uyanan vatandaşlar, polis ve sağlık görevlilerini arayarak yardım istedi. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık görevlilerinin yanı sıra çok İskilip Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü ekipleri de sevk edildi. İtfaiye ekipleri yaralıyı sürücüyü uzun süren uğraşlar sonunda bulunduğu yerden çıkardı. 112 ekipleri tarafından İskilip Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Bıyık, burada yapılan ilk müdahalenin ardından Çorum’a sevk edildi. Kazanın ardından polis ekipleri çevreyolunu çift yönlü trafiğe kapattı. Yolun kapanmasının ardından tırdan indirilen büyükbaş hayvanlar, mandıra sahipleri ve vatandaşların yardımıyla çiftliğe götürüldü.
mc4
87,681,546
Karaman Sariveliler Belediyesi Emlak Vergisi Sorgulama Karaman Sariveliler Belediyesi borç sorgulama, emlak vergisi sorgulama ve emlak vergisi kredi kartı ödemek için aşağıdaki web sayfasını kullanabilirsiniz. Karaman Kazımkarabekir Belediyesi Emlak Vergisi Sorgulama Karaman Kazımkarabekir Belediyesi borç sorgulama, Karaman Kazımkarabekir Belediyesi emlak vergisi sorgulama ve emlak vergisi kredi kartı ödemek için aşağıdaki web sayfasını kullanabilirsiniz. Karaman Ermenek Belediyesi borç sorgulama, Karaman Ermenek Belediyesi emlak vergisi sorgulama ve emlak vergisi kredi kartı ödemek için aşağıdaki web sayfasını kullanabilirsiniz. Kahramanmaraş Pazarcık Belediyesi Emlak Vergisi Sorgulama ödeme için Aşağıda verdiğimiz Adres linkinden ilgili siteden yapabilirsiniz..Yada e-Posta: Telefon: (344) 311 25 03 Faks: (344) 311 58 84 den belediye borç bilgilerinde ulaşabilirsiniz.. Kahramanmaraş Nurhak Belediyesi Emlak Vergisi Sorgulama, Azdavay Belediyesi Emlak Vergisi ödeme emlak vergisi kredi kartı ödemek için aşağıdaki web sayfasını kullanabilirsiniz. Kahramanmaraş Elbistan Belediyesi Emlak Vergisi Sorgulama, Azdavay Belediyesi Emlak Vergisi ödeme emlak vergisi kredi kartı ödemek için aşağıdaki web sayfasını kullanabilirsiniz. Kahramanmaraş Andırın Belediyesi Telefon:(0344) 561 2012 belediye borç sorgulama konusunda bilgi alabilirsiniz. Kastamonu Senpazar Belediyesi mail adresi olan E-Posta : bilgi@senpazar.bel.tr adresiyle belediye borç sorgulama konusunda bilgi alabilirsiniz. Kastamonu Pinarbasi Belediyesi Emlak Vergisi Sorgulama, Pinarbasi Belediyesi Emlak Vergisi ödeme emlak vergisi kredi kartı ödemek için aşağıdaki web sayfasını kullanabilirsiniz. Kastamonu Pınarbaşı Belediyesi mail adresi olan E-Mail : pinarbasibelediyesi@gmail.com adresiyle belediye borç sorgulama konusunda bilgi alabilirsiniz. Kastamonu Azdavay Belediyesi Emlak Vergisi Sorgulama, Azdavay Belediyesi Emlak Vergisi ödeme emlak vergisi kredi kartı ödemek için aşağıdaki web sayfasını kullanabilirsiniz. Kastamonu İnebolu Belediyesi mail adresi olan e-posta: info@inebolu.bel.tr adresiyle belediye borç sorgulama konusunda bilgi alabilirsiniz.. Kastamonu İhsangazi Belediyesi mail adresi olan E-Posta : ihsangazi@ihsangazi.bel.tr adresiyle belediye borç sorgulama konusunda bilgi alabilirsiniz. KastamonuTasköprü Belediyesi mail adresi olan E-Posta : info@azdavay.gov.tr adresiyle belediye borç sorgulama konusunda bilgi alabilirsiniz.
mc4
87,681,547
5 ay önce - kurum kategorisine Bkrbkr ekledi. Adi üstünde fındığı meşhur ilimiz neresi? Tabiki Rize nin spor kulüplerinden biridir. Sıralamada 7.sırada yer alıyor. En son snocyspor ile yaptıkları maçta 2-1 galibiyet elde etmişlerdir. Hedefleri ilk 3 olup bir üst lige çıkmak istemektedirler. Fındıklıspor Rize ilinde olan 1974 yilinda kurulan ve amatör ligde mücadele eden bir kulüp. Stadının adi fındıklı Ilçe stadıdur. Teknik direktörlüğünu yapan ise Yurdakul Esentürkdur ayni zamanda kulübünde başkanıdir. Ayni zamanda benim daha yeni duyduğum bir takım.
mc4
87,681,548
Orta boy bir lahana yarısı veya 1/3 lahana evdeki kişi sayısına göre eksiltilir veya arttırılır, kalın sap kısımlarından ayıklanır ve şeritler halinde ince ince doğranır, yıkanır ve bir süzgece konularak sularından süzdürülür. Orta ısıda yayvan bir tencereye( pilav tenceresi gibi) veya tavaya, sıvıyağ alınır soganlar küp küp doğranır (bu arada evinizde bulursa kuru biber,kuru acı biber kulanırsa lezzeti artar). Kokusu çıkıp aromasını salana kadar kavrulur. Hazırlanmış lahanalar eklenir, lahanalar sinip kendi suyunu salana kadar kısığa yakın orta ısıda bir iki defa karıştılır. Lahanalar kendi suyunu saldığı zaman pirinç yada bulguru (ben bulgur kullanıyorum), tuzu ve kırmızı biberi eklenir . Suyunu çekene kadar kısık ateşte 15-20 dk pişirilir(ayrıca su kullanılmaz). Servis tabağına alınır, limon sıkılarak yenilir. Acılı ve ekşili kapuskanın tadına doyum olmaz. Sevdiğimiz sebze yemeklerinden biri daha, kapuska genelde zeytin yağlısının yanın da, kıymalısıda yapılır. Kıymalısını yapmak isterseniz soğanın kavrulma aşamasında bir miktar kıyma 100-150 gr kadar ve bir yemek kaşığı salça ekleyip diğer işlemlere aynı devam edebilirsiniz. Askerlik yaparken çok tükettikleri için genelde erkekler tarafından fazla sevilmez, eşiniz kapuska seviyorsa şanslısınız demektir , sevmiyorsa evde kolay kolay pişmez sizde bu lezzetli sebzeden mahrum kalırsınız.
mc4
87,681,549
İzmir Büyükşehir Belediyesi, başta öğrenciler olmak üzere kitaba ihtiyaç duyan yurttaşlar için “askıda kitap” kampanyasını başlattı. Kampanya İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kurduğu www.halkinkitapcisi.com internet sitesi üzerinden yürütülecek. Kitap almak için “Biz İzmir” dijital platformu üzerinden yapılacak başvurular www.halkinkitapcisi.com adresine yönlendirilecek. Türkiye’nin ve dünyanın her yerinden kitapseverler, farklı fiyatlardaki dört paketten dilediklerini ya da 500 kitaplık seçkiden istediği sayıda kitabı askıya bırakacak. Bağışçılar, bu kitapları piyasaya göre yüzde 20 daha ucuza alabilecek. Askıya çıkan kitaplardan almak isteyen yurttaşlar ise ayda bir kez askıdaki kitaplardan edinebilecek. Metropol dışındaki 19 ilçede bulunan vatandaşlar kitaplarını, ilçelerinde bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi Yerel Hizmetler Müdürlüğü’nden teslim teslim alınacak. Kampanyadan öğrencilerin yanı sıra aylık geliri 2 bin 500 liranın altında olan yurttaşlar yararlanabilecek. Bağışçılar istedikleri seti listeden seçip oluşturabiliyor. Ödemeler kredi kartıyla gerçekleştiriliyor. Ayvalık Belediyesi yenilenen Amfitiyatro ve Büyük Park alanında, kitap severlere yaz ayları boyunca hizmet verecek Kitap Günleri çalışması başlattı. Ayvalık Belediyesi Kültür Müdürlüğü’nün “Kipat Fuarcılık” ile yaptığı işbirliğiyle Amfitiyatro giriş alanına yayınevlerinin sergilikleri açıldı. Kitap dostlarının buluşma noktası haline gelen 50 metrekarelik açık alandaki sergilikte 15 yayınevinin kitapları yer alıyor. “Kitapla aranıza sosyal mesafe koymayın” diyen Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin hedeflerinin ilçede bir kitap fuarı düzenlemek olduğunu belirtti. Ergin, “Kitap gibi ufku açabilecek, düşünsel mekanizmanızı, hayal dünyanızı geliştirebilecek başka bir şey yok. O nedenle kitap için sergiler açık, hangi yayınevi isterse buyursun gelsin. Kitap fuarının çocukların okulda olduğu dönemlerde yapılmasının daha verimli olduğunu düşünüyoruz. Bu tür etkinlikleri Eylül, Ekim ya da Nisan, Mayıs aylarına taşıyarak hem herkese duyurabilmeyi hem de çevre ilçelerden illerden de ziyareti sağlayarak turizmi de geliştirmeyi hedefliyoruz” diye konuştu. Metinlerini tarihçi Dr. Siren Bora’nın kaleme aldığı “1928 İzmir Panoraması – Panorama de Smyrne”, Cumhuriyet dönemi İzmir’ini çektiği fotoğraflarla belgeleyen ünlü fotoğrafçı Hamza Rüstem Fotoğrafhanesi’ne ait bir fotoğraftan yola çıkılarak hazırlanmış. 1928 yılında Değirmendağı üzerinde çekilen siyah-beyaz panoramik fotoğraf, çekildiği tarihten 90 yıl sonra 210 santimetre boyutuna büyütülmüş. Fotoğraf ve tarihçi Dr. Bora’nın bu fotoğraftaki mekanlara dair okuması olan metinlerin yer aldığı kitap altın yaldızlı, siyah, şık bir şömiz içinde okuyucuya sunuluyor. Yeşilyurt Kitabevi’nin sahibi sahaf İskender Dereli, yayınevinin ilk ürünü olan bu kitabın İzmir’in tarihiyle ilgilenen herkesin ilgisini çeken ve aynı zamanda basmayı hedefledikleri İzmir’in prestij kitaplarının da bir ilki olduğunu söylüyor. Dereli, “Dr. Siren Bora sadece tek bir fotoğraftan bu açıklayıcı ve yetkin metni yazdı ve keyifli bir anlatı oluşturdu. Bu İzmir’e armağan bir prestij kitabı. Bu tarz bir kitap İzmir’de ilk kez yapıldı” diyor. Kitabın bir İzmir fotoğrafı okuması olduğunu dile getiren tarihçi Dr. Siren Bora, kitaptaki fotoğrafın çekildiği yılın İzmir kentinin yeniden imar ve kalkınma döneminin başlangıç yılları olduğunu söylüyor. Çalışmanın bir fotoğrafçının, bir yayıncının ve bir tarihçinin ortak çabasının ürünü olduğunu belirten Dr. Bora, duygularını, “Albümde benim payıma düşen en keyifli bölüm. Ben sevgili İzmir’imin güzel fotoğrafının tasvirini kaleme aldım” sözleriyle dile getiriyor. Dünyanın en önemli turizm destinasyonları içinde yer alan Türkiye’de bu sektöre hayat veren turizmin duayenleri, emekçileri editörlüğünü Nazmi Kozak ve Metin Kozak’ın üstlendiği altı ciltlik “Türk Turizmine Kanat Gerenler” kitabında bir araya geldi. Koronavirüs nedeniyle ciddi darboğaza giren ve ayakta kalmak için büyük çaba veren sektörün paydaşlarına yer veren kitap Türkiye’de turizm sektörüne yönelik en kapsamlı biyografi ve mikrotarih çalışması olarak nitelendiriliyor. “Türk Turizmine Kanat Gerenler” serisinde 261 kişinin portre biyografisi yer alıyor. Yaşamlarının 35 yılını böcekler konusunda yaptıkları araştırmalara adayan Serdar ve Füsun Tezcan’ın doğaseverlerin yanı sıra üreticilere de rehber olabilecek bir içerikte hazırlanmış. Tanıtılan böcekler kitapta fotoğraflarıyla yer almış. “Doğaseverlerin Börtü Böcek Rehberi” özellikle şu güzel yaz günlerinde ormanlık ya da ağaçlık alanlara pikniğe, tatile gidenler, kamp ya da dağcılık yapmak isteyenlerin yanında taşıması gereken kitap. Doğaya çıktığımızda karşımıza çıkıverecek toprak, otsu bitki çalı ve ağaç katmanındaki böcekler, hayvan dışkılarındaki ve sucul ortamdaki böcekler kitapta listelenmiş. Yazarlar, bu böcekleri gördüğümüzde genelde korktuğumuzu ancak tanır ve özelliklerini bilirsek onlara zarar vermeyeceğimizi ve bizim de zarar görmeyeceğimize dikkat çekiyorlar. Kitabın yazarları sunuş yazısında eklembacaklıların en büyük gurubunu bir milyonun üzerindeki varlığıyla böceklerin oluşturduğunu Türkiye’de bulunan böcek türü sayısının 100 bin dolayında olduğunun tahmin edildiğini belirtiyor. Serdar – Füsun Tezcan’ın Nilay Gülperçin’in de katkılarıyla hazırlanan “İzmir’den 4000 Böcek Türü” kitabı da kentimizin böcek envanteri çalışmaları için önemli bir katkı olarak değerlendiriliyor.
mc4
87,681,550
Sektörde çalışmakta bulunan Hasta Kayıt Kabul Görevlilerinin çalışmaya devam edebilmeleri için aranan bir şart olmaktadır. Hastanelerde, muayenehanelerde, sağlık ocaklarında, aile sağlığı merkezlerinde çalışmakta bulunan hasta kabul işlemleri görevlilerinin çalışmaya devam edebilmeleri için veya bu iş yerlerinde işe başlayacak olan görevlilerin çalışabilmeleri için zorunlu tutulan bir eğitim programıdır. Eğitime katılabilmek için ön koşul ilkokul mezunu olmaktır. Türkiye'nin her yerinden 17-45 yaş aralığında ki herkes eğitime başvurabilir ve sertifika sahibi olabilir. Eğitim süresi 6 haftadır. Eğitime ait kitap ve bilgilendirilmenizi sağlayacak cd kurum tarafından sizlere verilmektedir. Katılımcıların derse katılma zorunlulukları bulunmamaktadır.
mc4
87,681,551
Hotels.com’la en iyi Cala Llombards Plajı otelleri parmaklarınızın ucunda. İspanya için Cala Llombards Plajı otel rezervasyonu yaptığınızda mükemmel odayı bulmanıza yardımcı olmak amacıyla, popüler büyük oteller de dâhil olmak üzere, otel karşılaştırmasını daha kolay hale getirdik. Bu otele son bir saat içinde 5 kez rezervasyon yapıldı. Hotels.com’la seyahat rezervasyonu yaptığınızda, Hotels.com’un müşteri sadakat programı Hotels.com™ Rewards’a katılarak ücretsiz gece kazanabilirsiniz. Programa katılım ücretsiz ve kayıt işlemi iki sadece dakikanızı alacak. 10 gece konakladığınızda, 1 ücretsiz* gece kazanacaksınız. Bir Cala Llombards Plajı hafta sonu seyahati bile ücretsiz gece kazanmanıza giden yolda ilk adım olabilir. Size her durum için mükemmel oteli bulmanıza yardımcı olacağız. Cala Llombards Plajı bölgesinde sitemiz üzerinden rezervasyona açık 96 otel arasından seçim yapabilirsiniz. Hızlı ve kolay kullanılan otel arama işleviyle otelleri karşılaştırabilir ve şu ölçütlere göre filtreleyebilirsiniz: Sunduğumuz hizmetten en iyi şekilde yararlanabilmek için tablet ve mobil Hotels.com uygulamamızı indirin, haber bültenimize abone olun veya bizi Facebook, Google+ veya Twitter’da takip edin ve Hotels.com’da Cala Llombards Plajı otelleri için en yeni otel fırsatlarına ve indirimlerine ulaşın.
mc4
87,681,552
Merhaba sevgili beyler ben çıtır istanbul escort elçin. istanbul bulunan lüx ve konforlu dairemde sizleri ağırlıyorum. Dilerseniz otellerede gelebiliyorum. istanbul Escort luk hizmetimin yanı sıra masaj hizmetimde bulunmaktadır. Masaj fiyatlarım istediğiniz masaja göre farklılık göstermektedir. Ayrıca siz istanbul escort un kaliteli ve seksi beylerine masaj sertifikam olduğunu belirtmek isterim. Dileyen misafirlerim için masaj istanbul mutlu son escort ile bitebilmektedir. Bana aşağıda bulunan telefon numaramdan ulaşarak detaylı bilgi alabilirsiniz. Anal ve cimcif yapmadığımı buradan siz değerli istanbul escort beylere iletmek istiyorurm. Teklif etmeyin lütfen birbirimize karşı saygıyı kaybetmeyelim. Bunlar benim olmazsa olmazlarım. Sizlerle geçireceğim güzel dakikalarda birbirimizi kırmadan veya incitmeden tamamen zevk alarak mutlu olalım olurmu ? İnsanlara karşı saygılı olduğunuz sürece insanlarda sizinle beraber geçirdiği vakitlerden hoşnut olur ve gerçekten zevk alırlar. Siz elit beyleri sıcacık bir yuvada ağırlamak için bekliyorum.Hadi benim canlarım aramanızı sabırsızlıkla bekliyorum ve laf aramızda kalsın ben oldukça fazla tahrik oldum şuan dayanamıyorum.
mc4
87,681,553
Kalpli kutudan bakın ne çıktı... Adana'da bir eve yapılan baskında kalpli kutu içinde tam bin 482 uyuşturucu hap ele geçirildi. Tutuklanan zanlı ise hapları bulduğunu polise teslim edeceği sırada eve operasyon yapıldığını ifade etti. Zanlı polise verdiği ifadede kutuyu sokakta bulduğunu, merak edip aldığını, kendisinin de uyuşturucu kullandığını ancak bıraktığını eve getirip kutuyu açtığında uyuşturucu olduğunu gördüğünü belirterek, ''Bu nedenle polise haber verecektim siz geldiniz. Ben uyuşturucu satmıyorum'' dediği öğrenildi.
mc4
87,681,556
Arch tabanlı bir dağıtım olan Antergos’un güncelleştirilmiş bir sistem yükleyicisi içeren 18.2 sürümü çıktı. Henüz resmi duyurusu yapılmamış olan sürüme ilişkin ISO kalıpları, indirilmek üzere yansılarda yerini aldı. Live ve minimal ortamlar için güncellenen paketlerle gelen sistemin live sürüm ve minimal sürüm olarak iki ayrı kalıp olarak indirilebileceği söylenirken, minimal sürüm olarak kullanıma sunulan kalıbın 772.8 MB boyutlarına kadar küçültülmüş olduğu ifade edildi. Live ve minimal versiyonlar için tüm paketlerin güncelleştirildiği belirtiliyor. Antergos 18.2 edinmek için aşağıdaki linkten yararlanabilirsiniz.
mc4
87,681,557
Gaziantep\'te iki ayrı mahallede, bunalıma girdikleri iddia edilen 26 yaşındaki Rukiye E. ile 30 yaşındaki Hatice K., çok sayıda ilaç içerek intihara kalkıştı. Gaziantep'te iki ayrı mahallede, bunalıma girdikleri iddia edilen 26 yaşındaki Rukiye E. ile 30 yaşındaki Hatice K., çok sayıda ilaç içerek intihara kalkıştı. Hastaneye kaldırılan 2 kadının da hayati tehlikelerinin sürdüğü bildirildi. İlk olay, sabah 03.00 sıralarında Çıksorut Mahallesi Maaşkuyu Caddesi’nde meydana geldi. Psikolojik sorunları olduğu öne sürülen evli Rukiye E., yatak odasında çok sayıda hap içti. Evde bulunan yakınları tarafından baygın halde bulunan Rukiye E., çağrılan ambulansla hastaneye götürüldü.
mc4
87,681,561
İç ve dış mekanların duvarlarına rahatlıkla uygulanabilecek yağlı boya çeşitleri ile hayatınıza renk katabilirsiniz. Birbirinden farklı yağlı boya renkleri ile evinizde canlılığı kolayca yakalayabilirsiniz. Duvarlarınızın rengini değiştirerek evlerinizde yeni bir atmosfer yaratacak Marshall ve Dyo markalarının sağlığa zararlı madde içermeyen en kaliteli yağlı boya çeşitleri şimdi Koçtaş'ta! Yağlı boyalar iç ve dış mekânlarda duvarlara uygulanabilen, kalitesiyle duvarlarınız için seçtiğiniz renklerin daha canlı görünmesini sağlayan boyalardır. Yağlı boyalar sentetik solvent bazlı boyalar oldukları için kullanımdan önce tiner ile inceltilmesi gerekmektedir. Yağlı boya çeşitleri kullanım alanlarına göre dört şekilde sınıflandırılmaktadır. Bunlar; iç cephe boyaları, dış cephe boyaları, ahşap yüzey boyaları ve metal yüzey boyalarıdır. Yağlı boyalar istenilen her mekâna uygulanmasının yanında hastane ve okul gibi özellikle kirlenme ihtimali yüksek olan yerlerde tercih edilir. Uygulama yapacağınız yüzeylerin yağ, kir, pas ve kabarmış boya kalıntılarından tamamen temizlenmesi gerekir. Boyanacak yüzeyi kazıyıp pürüzsüz hale getiriniz. Daha sonra boyanın duvara daha iyi uygulanabilmesi için 2 kat astar uygulaması yapınız. Katlar arası uygulama için 3-4 saat bekleyip, 24 saat sonra da boya uygulamasına geçiniz. Yağlı boya seçerken mutlaka kapatıcılığı iyi olan bir ürün seçmelisiniz. Seçeceğiniz kolay uygulanabilecek yağlı boya fırça, rulo ve mala ile uygulamada iyi sonuç verecektir. Sabun, yağ, deterjan gibi kimyasal etkilere ve soğuk, sıcak, yağmur, güneş gibi de atmosferik durumlara dayanıklı olan yağlı boyalar, boyanın kullanım ömrünü uzatacaktır. Son olarak da seçiminizi yaparken karar vereceğiniz yağlı boya renkleri ile uygulama yapacağınız yerin dekorasyonunu göz önünde bulundurunuz. Evlerinizde ne kadar dikkatli olsanız da duvarlarda oluşacak toz, is, kalem-boya izi, yağ lekesi, parmak izi gibi lekelerin önüne tamamen geçmek zordur. Yağlı boya kaplı duvarlarınızın temizliği için öncelikle elektrik süpürgesine fırçalı uç takarak duvarların tozunu süpürünüz. Yapacağınız bu işlem tozun ıslak bez ile duvara yayılmasını engeller. Yağlı boyalar ile boyanan duvarların temizliği bol su ile yıkanarak da sağlanabilir. Bunun yanı sıra duvarınızı ıslatıp nişastalı veya deterjanlı su ile ve mikrofiber bez kullanarak silebilirsiniz. Duvarınızdaki çıkmayan yağ lekeleri için su dolu kovaya az miktarda bulaşık deterjanı ve yağ çözücü ekleyerek yumuşak bir bez ile duvarınızı silmeniz sorununuzu çözecektir. Duvarlarınızın havasını değiştirecek yağlı boyalar için Koçtaş’ı ziyaret edip online alışveriş kolaylığıyla siparişinizi sepete eklemeniz yeterli!
mc4
87,681,566
Karatay, ayrıca sınava girecek... Karatay, şu ifadeleri kullandı: “Yediğimiz tüm şekerler aniden kan şekerini yükseltiyor. Bu dediğim normal kişiler için geçerli. Şeker hastası olmamız şart değil. Normal bir kişi, yemekle birlikte 2 dilim ekmek yerse şekeri fırlar. Toksik olduğu için beyaz, saf ve öldürücü olduğu için vücut kendini korumaya alır. Bu hormonun en önemli görevlerinden biri, şekeri 'trigliserit' denen kan yağına çevirip depoya göndermektir. İşte kilo almanın, sebebi budur. Yağ olarak dolaşımdan uzaklaştırıyor. Bu bataklığı kurutmayı anlatıyorum ben. O zaman tüm hastalıklar önleniyor. Yani, şeker bataklığı kurutulursa hastalıklar önlenir." 1980'lerden sonra kilolu insanların sayısı arttı. Çünkü şeker kullanımı arttı." dedi. Karatay, göbekli insanların gizli şeker hastası olduğunu söyleyerek, metabolizmalarında dengesizlik olduğuna dikkati çekti. İnsan vücudu motordur, yağsız çalışmaz. Bol doğal protein alınmalı. Kuzu eti, koyun eti, dana eti, deniz balığı, köy tavuğu, köy yumurtası, peynir, yoğurt, günlük süt tüketilmeli. Kuru baklagiller, kuru yemişler, mevsim sebzeleri yenmeli. Sınava girecek çocuklar şekersiz Türk kahvesi ve kuru yemiş tüketmeli.” tavsiyesinde bulundu.
mc4
87,681,568
“Ben seni hiç unutmayacağım, sen beni hiç hatırlamayacaksın...” Ayşe Kulin’in heyecan verici kaleminin, sürükleyici anlatımının doruk noktalarından biri SON! Kulin’in daha önceki romanlarından tanıdığımız kahramanların sona... Yaşar Kemal’in Teşvikiye Camii’nden kalkan cenazesine yüzbinlerce kişi katılmış ve ona veda etmek için Zincirlikuyu Mezarlığı’na kadar eşlik etmişlerdi. ‘Koca Yaşar’ın cenazesi defnedilirken Haydar Ertem, Adnan Yücel’e ait “Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!” şiirini okumuştu. İşte Yunan sanatçı Eleni Karaindrou’nin ‘Theme of the Uprooting’ isimli eseriyle harmanlanan ve Yaşar Kemal’e veda ile bütünleşen o şiir... Sovyet birliğinin, Afganistan’ı işgalinden kurtulmak için önce Pakistan’a sığınıp, sonradan Türkiye’ye göç eden Afganistanlı Kırgız Türkleri, Van’ın Erciş ilçesine bağlı Ulupamir köyüne yerleşip burada koruculuk yaparak geçinen ve halen geldikleri yeri unutmamak için geleneklerini sürdürmeye çalışan Kırgız Türklerinin yaşam mücadelelerini konu alır. Yüzümde güneşten kısılan gözler, kafamın tepesinde dolaşan us balonlarına eşlik eden çatık kaşlar, büyük kahkahalar, The Notebook gibi filmlerde mütemadiyen ağlamama sebep sulu...
mc4
87,681,569
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Türkiye genelinde riskli binaların, kaçak binaların yıkılacağını açıkladı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Türkiye genelinde riskli ve kaçak binaların yıkımına ilişkin bir süreç başlattıklarını belirterek, "Tespit ettiğimiz, belediyelerimize gönderdiğimiz yazılar çerçevesinde bize gelen tespitleri değerlendirerek, hemen yıkım işlemini de gerçekleştiriyoruz." dedi. Kurum, Türkiye genelinde riskli ve kaçak binaların yıkımına ilişkin bir süreç başlattıklarını dile getirerek, "Tespit ettiğimiz, belediyelerimize gönderdiğimiz yazılar çerçevesinde bize gelen tespitleri değerlendirerek, hemen yıkım işlemini gerçekleştiriyoruz. Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları çerçevesinde Kapadokya bölgesinde kaçak yapılara ilişkin şu an, ilk aşamada 15 binanın, yapının tespitini yaptık ve 11 binanın Valiliğimiz kanalıyla, eliyle yıkımını gerçekleştirdik. Sürece devam ediyoruz." diye konuştu. Tarihi ve kültürü kimsenin bozmasına müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Kurum, "Kaçak yapıyla alakalı, riskli yapıyla alakalı bu kararlı duruşumuzu önümüzdeki süreçte de yürüteceğiz." diye konuştu.
mc4
87,681,570
Kişisel ve kurumsal çalışmalarda; danışanın kendi iç kaynaklarının hedeflerine ulaşması için yeterli olduğuna, ona istediği yaşamı, tatmin duygusunu ve mutluluğu verebileceğine inanırız. Koçluk felsefeyle danışanlarımıza gidecekleri yolda eşlik ederiz. Koçlukta danışan, yolculuk boyunca kendini keşfedeceğinden yaşamındaki en keyifli en heyecanlı anları yaşar. Koçlukta, danışanın iç kaynaklarına yoğunlaşmasına ve özellikle de güçlü olduğu yönlerin ve doğal yeteneklerinin farkına varmasına yardımcı oluruz. Çünkü insanların ancak ve ancak kendinde var olanları en iyi şekilde kullandığında en iyisini yapabileceğine ve en yüksek mutluluğu da bu şekilde elde edebileceğine inanıyoruz. Koçluk Sertifika Programlarımız ile ilgili detaylı bilgi için 0(232) 422 59 54 numaralı telefondan veya burayı tıklayınız.
mc4
87,681,571
Sezonun yükselen trendi where can i buy cytotec without a prescription mom jean ile tanıştınız mı? 90’lardan çıkıp gelen bu trende karşı temkinli olmanız yüksek ihtimal ama Tastylia Oral Strip without prescription mom jean furyası bu aralar hızını almış gidiyor. Bir çok it girl’ün üzerinde gördük ve görmeye devam ediyoruz. Skinny jeanlerin yerine geçmeye aday hatta geçtiğini bile söyleyebiliriz. Bu jeanler 90’lı yıllarda “Ben artık anneyim” diyenler tarafından giyilse de günümüzde tam askine feminen bir tavırla karşımıza çıkıyor. Anne jeanlerle ilgili yeni yorumlar da gayet iyi açıkçası. Umursamaz ve rahat bir tarzınız varsa size sözümüz yok- gardrobunuzda vintage bir tane olduğunu tahmin ediyoruz ve kombinimizi beğeneceğinizi düşünüyoruz. Temkinlilere gelince- biraz 90’lar havası almanın zararı olmaz sanki.
mc4
87,681,574
Podimo'nun 6 milyon euro aldığı yatırım turunu Almanya'dan E.ventures ve Danimarka'dan Heartcore yönetti. Kopenhag merkezli podcast girişimi Podimo, piyasaya sürülmeden önce 6 milyon euro tohum yatırım aldı. Böylelikle bu yıl hizmet vermeye başlayacak olan girişimin ilk hizmet lokasyonlarının Almanya ve Danimarka olduğunu söyleyebiliriz. "Podcast'ler için Netflix" olarak tabir edilen Podimo, Storytel tarafından satın alınan Mofibo'nun da kurucusu Morten Strunge tarafından hayata geçirildi. Podimo, podcast'lerdeki tüketim artışından faydalanmayı umuyor. Bu da Podimo'nun, podcast üreticileri için güvenilir bir gelir akışı yaratmak amacıyla hem ücretsiz hem de ücretli bir sürümü bulunacağını kanıtlıyor. Podimo uygulamasının mevcut podcast akış ve indirme servisleriyle karşılaştırıldığında keşif ve öneri konusunda “daha iyi bir deneyim” sağlamak üzere tasarlandığını belirtelim. Strunge, Podimo'daki ana fikrin bir sonraki podcast'inizi bulmak için olabildiğince kesintisiz ve kolay hale getirmek olduğunu söylüyor. Kısacası Netflix ve diğer akış servislerinde de olduğu gibi size özel öneriler, peş peşe devam eden bölümler gibi seçenekler de Podimo'da mevcut olacak diyebiliriz. Strunge, ücretli bir sürümün sınırsız dinleme ve özellikler sağladığını, freemium modelini piyasaya sürerek ise podcast ekosistemini güçlendirmenin önemli olduğunu belirtiyor. Buna ek olarak, üretim maliyeti düşük olduğundan, müzik ve VOD servislerinin altında bir fiyat noktasında kalmak mümkün olduğunu ve Podimo ile birlikte üretilen podcast sayısında önemli bir artış görüleceğini de sözlerine ekliyor.
mc4
87,681,576
Bakanlık, 'Şam, yalan söylemeye ve Suriye'deki eylemleri konusunda halkı yanıltmaya devam eden Erdoğan'ın inatçılığını kınıyor' açıklamasında bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye'deki Türk askeri varlığını Adana Mutabakatı'na dayandırmasına yanıt veren Suriye Dışişleri Bakanlığı, Erdoğan'ın söz konusu mutabakat uyarınca tek başına hareket etme ve Suriye'ye asker gönderme hakkına sahip olmadığını belirtti. Sputnik'in aktardığına göre Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada şöyle denildi: "Şam, yalan söylemeye ve Suriye'deki eylemleri konusunda halkı yanıltmaya devam eden Erdoğan'ın inatçılığını kınıyor. Bu bağlamda Adana Mutabakatı'nın Türkiye'nin Suriye hükümetiyle koordinasyonunu tanımladığını, bunun bir uluslararası anlaşma olması nedeniyle Erdoğan'ın tek başına hareket edemeyeceğini hatırlatmak isteriz" Adana Mutabakatı'nın "terörle mücadeleye ilişkin" olduğunu belirten Suriye Dışişleri Bakanlığı, "Erdoğan'ın kontrolü altındaki terör örgütlerini koruduğunu ve onlara çeşitli yardımlar sunduğunu" ifade ederek Türk hükümetinin bu tür eylemlerinin Ankara'ya güveni zedelediğini kaydetti.
mc4
87,681,577
Sokak çocuklarından bahsederek hayırlı bayramlar demiş, bayram yazısından kurtulmuştum :) Şimdi bir de blogger odaklı bayram ziyaretinden basedeyim... Bir müddet önce Van Görl'e bir görev vermiştim. Kız her sabah uyandığı gibi bana günaydın mesajı atacak. Basit ve çok mühim bir görev.. O da sevgiyle kabul edip, aşkla görevini yerine getiriyordu. Dünün bayram olması ona izin vereceğim anlamına gelmiyordu elbet, aldığı görevi resmi, dini hiç bir bayram ve tatil gözetmeden yerine getirmesi gerekiyordu... İşin zor tarafı bu zaten, bir de her sabah başka bir cümleyle mesaj atılacak ve içinde hep sevgi sözcükleri olacak.. Bu arada bazı sabahlar geç kalırsa "Kaç saattir senin günaydın mesajını bekliyorum, haberin var mı senin? Benim yaşamımı bu şekilde alt üst etmeye ne hakkın var?" gibisinden çok hafif söylenip ayar veriyorum ki salmasın kendini.. Daha sonra bende ona geri dönüp dedim ki "Neredeymiş benim kuzum? Benim bayramım olmaya hazır mı?"şeklinde sorular ile onun gönlünde taht kurmaya adaydım. Bana bir cevap attı ki yerle yeksan oldu tüm bayramlık neşem.. "Kuzum annem ile şirkette çalışıyoruz, işçilere bayram izni verince işler bize kaldı :( " deme mi? Hemen içimden artık bu kadar olmaz, bu kıza bu kadar da yüklenilmez canım diye isyan ediyordum ki aklımda bir ampül yandı :) Oğlum işte fırsat, git kıza bir bayram ziyaretinde bulun, kız senin tüm dertlerini kaldırıyor, her kötü zamanında yanında.. Ama boş elle gidemezdim.. Baklava götüreyim dedim, annem ile miktar pazarlığına girdim :) Çünkü annem bir sini baklava yapmış ve gelen giden misafir zaten yarısından çoğunu silmiş süpürmüş. Bende diyorum ki bir 15 tane koy işte. Annem saydı ve "neeeee 15 tanesi bir sıra yapıyor :) olmaz" dedi. Gün bitmeden tatlı biterse gelenlere ne vereceği derdinde.. En sonunda 10 tane de anlaştık. Artık baklavanın ne kadar değerli olduğunu siz anladınız sanırım.. Çünkü bize sadece baklava yemek için gelenler var.. Bir misafir de "Sağ olun biz yemeyelim" dese dişimi kıracağım, genel olarak şunu diyorlar: "Hiçbir yerde yemedik artık sizde yeriz.." Hatta dün akşam annem oturdu bir sini daha baklava yaptı bayramın ikinci günü için, piyasadaki hareketliliği düşünün artık.. Neyse kendi hakkımı da kuzumun tabağına ekleyip tam 11 tane baklavayı da yanıma alarak yola koyuldum.. Bir gittim ki ne göreyim kuzum hala çalışıyor. Ama çalışmaktan bitkin değil.. Oldukça dinç ve mutlu.. Artık bu mutluluk nereden geliyor bilemiyorum. Annesi de beni görünce "aaa evet BiGay.. Tanıdım ben bu çocuğu.." demez mi? "Ben seni önceden de görmüştüm oğlum çok iyi bir çocuktun sen!! Nerelerdesin kaç zamandır?" şeklinde muhabbet başladığından hiiiiiç yabancılık çekmedim.. Ayrıca abisi de bir başka şeker. Bir de önceden ağabeyim işte bilirsin klasik Türk abisi diye beni bir korkuttu; ama yok yok korktuğum gibi çıkmadı.. Van görlüm canım benim, ah benim tatlı yunusum o :) Yunuslar gibi yüzünde sürekli bir gülümseme ifadesi var çünkü.. İçi kan ağlasa bile yüzü hep gülümseyecek gibi duruyor.. Benim için tarlalara daldı, ilk önce biber güzeli, sonra incir güzeli, en sonunda da karpuz güzeli oldu.. Tanrım onun gönlüne nasıl bir iyilik bahşetmiş de bu güzellik çıkmış vallahi şaşırdım.. Kesin tanrı bu kızı milli piyangoda büyük ikramiyeyi kazandığı an yaratmış.. Tabii size ondan haberlerde getirdim.. İlk önce onun o meşhuuuur odasını gördüm, bilgisayarını, masasını :) Sonra ne kadar diyetine sadık olduğunu gördüm.. O kadar ısrar etmeme rağmen incirimden bir diş bile almadı.. Zaten alsa buradan rezil ederdim onu hahaha.. Bir de bu kadar akıllı işte.. Sonra Aslancık ile bir iddiaya girmişler o kadar sevindim ki, çünkü sonunda sağlıklı bir yaşam var.. Aslancığı canı gönülden kutluyorum :) İnşallah çok rahat eder önümüzde ki 6 ay.. Sonuç çok tatlı bir insanla çok tatlı bir şeker bayramı oldu.. Hem de ben hiç tatlı yemedim biliyor musunuz!!! Dipnot: Oyuncak Ayıcık ile ve Pandam ile de kavuşmak, görüşmek, sarışmak ve seviş... eee buluşmak istiyorum.. Ah çok kıskandım walla:)) İyi etmişsin. neyse sen ideal kiloya gel söz anneme yaptıracağım.. kardeşim ile ben ise bir tane bile yemiyoruz :) annem çıldıracak yakında... bi şe dicem bigayim. senden iki tane olunca bile benden bikaç kilo eksik kalıosunuz bilio musun :D bu arada seninle tanışabilmek büyüüük hayallerimden biri. neyse muhittin yürü şekerim, denize gidelim huh. @Ensitü Müdürüm; olur oluuur bal gibin hemi de hahaa.. @Ev Oğlanım sen hep mesaj at bana olur mu? Bende tanışmak isterim biraz fazlacana insan canlısı bir insan olduğumdan sanırım buluşmak, konuşmak gibi etkinlikleri çok seviyorum.. Ayrıca blogdaşlık kadar güzel bir dostluk ve ortam yok. Buradan tanıştığım arkadaşlarımın çoğuyla görüşme ve tanışma şerefine nail oldum, çok mutluyum her birini tanıdığım için. Buradan her yere seslenebiliyorsun, genelde aynı şehir de olmuyorsun belki ama gerçekten bir sıkıntında ya da mutluluğunda hepsini yanında hissediyorsun, sanırım önemli olan da bu... Van Görlüm en zayıf şerefine erişmiş bir blogger var.. Hatta yorum bile bırakmış, onsuz toplanmamız yasakmış.. Neyse ben de güzel kahve yaparım ama masaj ayapamıyorum hemen ellerim ağrıyor, çok narin ve zağrif olmak koly dğeil işte :) Ancak hafif işlerde iyiyim :) Masaj kısmını ayıcığıma bıraktım.. Pandam nerede yaaa :) O bayramın rehavetine kapıldı sesi soluğu çıkmıyor vallahi.. İstanbulda olduğum için üzülmüyordum sanırım şimdi üzüldüm niye izmirde değilim ben falan.İnaşllah bir gün de İstanbulda toplaşırız hepinizi tek tek tanımak istiyorummm. Ay cok merak ettim annenin meshur baklavasini. Ben geçen yıl da İstanbul'da değildim ama iki kere blogger buluşması düzenlemiştik. @Adsızcığım: Annem benim kadayıfa bayıldığımı ve çok sevdiğimi biliyor. Aslında o da kadayıf tatlısı yapacaktı ama mahalle baskısına dayanamıyor.. Teyzemler, dayımlar filan koca Ramazan kadayıf yediniz bayram da da olur mu canım diye laf sokmuşlar, mecburen yapmak zorunda kaldı. biz de bugün izmirden dört blogger arkideş buluştuk, coştuk eğlendik. Leithy Cat :) kuzum izmir'e taşındım diye yazdım yaaaa... Oh baklavalar ben zoraki diyetteyim benim kuzucuk iftar sahur yanlız kalmasın derken vermem gereken 3kiloma 3 daha aldım ama azimle şimdiden 2 verdim. Umayincim bir ara bir buluşma düzenleyelim tabii ama sanırım eylül sonu, ekim başı olur benim gelmem :) konuşur ayarlarız bir şeyler bakalım.. @Bir Geyciğim ben seni çok iyi anladım :)) Ayıcığım dediğin gibi yazılardan çok yorumların konusunda kaptırmış kendini hahaha.. Ama seninle de bir gün buluşma umudum var.. Bu arada tüm isteklere göre buluşmalar düzenlenebilir tabii :) Ama büyük buluşmalar kolay olmuyor herkesin uygun olduğu zaman, yer bulmak zor. O yüzden imkanı olan Werther kardeşimiz gibi 2 li 3 lü 4 lü buluşmalar düzenleyip yazsın işte.. Bu konuda da yardımcı olmaya değişik şehirlerde insan toplamaya hatta katılmaya da çalışırım.. O kadar çok güldüm ki ben kendim bu yazıya yorum yazmayı kesiyorum..
mc4
87,681,578
ABD borsalarında, Dow Jones Endeksi % 0,17 artışla 25.169 puan, S&P 500 Endeksi % 0,21 kazançla 2.788 puan ve Nasdaq Endeksi % 0,27 değer kazancıyla 7.567 puan seviyelerinde seyretti. Beklenti bu verinin 214,000 seviyesinde çıkmasıydı. ABD ekonomisinin ilk çeyrek büyüme verisi şirket yatırımlarının zayıflamasıyla hafif aşağı yönlü revize edildi. Ticaret Bakanlığı verilerine göre ilk çeyrek büyümesi % 3.2'den % 3.1'e revize edildiABD’de kişisel harcamalar % 1.3 ile % 1.2'lik beklentinin üzerinde arttı. Çekirdek PCE ise ilk çeyrekte % 1 arttı, beklenti % 1.3'tü. Beklenti % 0.5 artıştı. Satışlar geçen yıl aynı döneme kıyasla % 2 düştü, böylece yıllık düşüş 16. ayda da sürdü. Avrupa Borsaları kapanışta, Gösterge Endeksi Stoxx Europe 600 % 0,42 yükselerek, 372 puandan kapandı. Birleşik Krallık’ta İngiliz Motorlu Araç Üreticileri Topluluğu’nun açıkladığı verilere göre, otomobil üretimi 2019 Nisan ayında 28 Mart’ta gerçekleşmesi planlanan Brexit‘e yönelik ayarlamalar için fabrikaların durması nedeniyle sert geriledi. Nisan ayında, yıllık bazda % 45 gerileme ile toplamda 70,971 araç üretildi. TCMB, dün miktar yöntemiyle düzenlediği 13 Haziran vadeli repo ihalesi ile piyasaya 24 milyar 999 milyon 999 bin 985 lira verdi. Yurt içi yerleşiklerin Döviz mevduatı 24 Mayıs haftasında 316 milyon dolar artarak 182.573 milyar dolara yükseldi. Merkez Bankası tarafından açıklanan haftalık bilgilere göre yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı aynı dönemde altın hariç 392 milyon dolar arttı. Merkez Bankası'nın brüt Döviz rezervleri geçen hafta 1.4 milyar dolar artarak 73.1 milyar dolara tırmandı. Endeks haftanın dördüncü işlem gününde % 3,24 değer kazancı ile 2825,32 puanlık artış göstererek günü 90.011 seviyesinden kapattı. Toplam işlem hacmi 6,6 milyar lira olarak gerçekleşti. Bankacılık endeksi % 4,54 , Holding endeksi ise % 2,75 değer kazancı ile günü tamamladı.Sektör endekslerinin arasında en çok yükselen % 5,79 ile Finansal, Kiralama, Faktoring oldu. Avrupa borsalarındaki alıcılı seyre paralel ve döviz kurundaki gevşeme ile birlikte yönünü pozitife çeviren Endeks günü 90.000 seviyesinin üzerinde tamamladı. Viop-30 Haziran Vadeli Endeks ise, Perşembe gününde açılışı 110.650 seviyesinden yaptı. Güne boyu alıcı bir seyir izleyen Viop-30 Haziran Vadeli Endeksi en yüksek 113.675 seviyelerini gördükten sonra kapanışı 113.650 seviyesinden tamamladı. Dört saatlik grafikte yeniden hareketli ortalamaların altında kalan parite için günlük pivot noktası 89.300 olarak takip edilirken yükselişlerde 90.600 – 91.300 – 92.600 direnç seviyeleri olarak takip edilebilir. Düşüşlerde 88.700 – 87.300 – 86.700 destekleri gündeme gelebilir. Dört saatlik grafikte yeniden hareketli ortalamaların altında kalan parite için günlük pivot noktası 1.1130 olarak takip edilirken yükselişlerde 1.1140 - 1.1145 - 1.1156 direnç seviyeleri olarak takip edilebilir. Düşüşlerde 1.1118 – 1.1112 – 1.1102 destekleri gündeme gelebilir. Dört saatlik grafikte hareketli ortalamaların üstünde fiyatlanan kurda günlük pivot noktası 5,9200 olarak takip edilirken düşüşlerde 5,8500 – 5,8100 – 5,7500 destekler olarak takip edilebilir. Yükselişlerde 5,9800 – 6,0200 – 6,0800 dirençler olarak takip edilebilir. Altın fiyatları, geçtiğimiz gün küresel piyasalarda geri çekilme yaşan ABD Doları ile birlikte yatırımcıların Ons Altına yönelmesi sonucu yükseldi. Dört saatlik grafikte hareketli ortalamaların altında seyreden değerli madende günlük pivot 1283 üzerinde 1289 – 1292 – 1298 direnç seviyeleri gündeme gelebilir.
mc4
87,681,579
- Ne güzel, hayatlarımızda hep bir şeyler eksik! Aramak bulmaktan da güzel. - Yok olmaksa paha biçilmez! - Bugünkü seni tanımak için, yazarı sen olsan da, unutabilir misin geride kalan zafer hikâyelerini? - Sadece o mu? Başka uğraş kalmayınca, insan elindekine takılıp kalıyor! - Sıkıcı ve rezil bir hayat yaşıyorsan, hak ediyorsun! Olağan şeylerde olağanüstülük var. - Kendimi yıllanmaya bırakılmış üzüme benzetiyorum. Çıkan ya sirke olacak, ya da köpek öldüren! - Kahveler de dükkândan olsun. İflas edip, mutlu olalım! En en eeeen sevdiğim kitaptır diyebilirim. Hatta yeniden okumayı bile düşünüyorum. Özellikle psikoloji, felsefe ve kişisel gelişim severlerin mutlaka okuması gereken bir kitap. Ruhumun yeniden doğmasına sebep olmak yerine; gözlerimin açılmasına ve hayattan ziyade ölüme, insanlardan ziyade diğer varlıklara daha farklı bakış açılarıyla bakmamı sağlayan muhteşem bir kitap. Hayatta sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak neden? Kimin garantisi var bu hayatta? İşte böyle bir anda , hiç ummadığımız bir anda ölüm gelir yapışır yakamıza. Bazen de şanslıysanız ölüme ramak kala tekrar canınız bağışlanır ve kaldığınız yerden devam edersiniz hayata ama tek bir farkla, yeni bir kimlikle. 2.kez yaşamak bahședebildiyse eğer eskisi gibi herşeye üzülmez, takılmazsınız. Yazarımızda çok yakın arkadaşının ölüm haberini alınca üzülür ve haberin ardından bile bile ölüme gider. İşte o andan itibaren yaşam ile ölüm arasındaki o ince çizgide gidip gelir. Diğer tarafı, cenneti, "Peponi" olarak nitelendirir. Buarada yaşadıklarıyla beraber kendini daha iyi tanır. Geri döndüğünde artık eskisi gibi değildir. Kitapta bu süreçte yaşananlar anlatılıyor. Kitap tam olarak roman da değil, öykü de değil, kişisel gelişim de değil . Güzel okunası bir kitap. Trajik bir haber alan Ali'nin duvara çarpmasından sonra peponideki kendini bulma çabası anlatılıyor... Hayatımızı neye göre kime göre yaşıyoruz. Gerçekten kendi seçimlerimizi yaşayabiliyor muyuz yoksa elalem ne der kısmında mıyız hayatın??? Sevgili Azra Kohen'in Facebook sayfasında tavsiyesi üzerine alıp okuduğum "faili meçhul bir kıyak" oldu bu kitap benim için.. Bir trafik kazası ile Peponi'de hayat bulan ve tekrar gerçek dünyaya dönüş.. Rastlantılar, paylaşımlar, ve kurgu olarak bazen ders verir nitelikte bazen farkındalık yaratan çok keyifli bir kitaptı.. Okuduğum bazı paylaşımlarda sesli gülmekten kendimi alamadığım eğlenceli yazım dili için Tunç Kılınç'a da ayrıca teşekkür ederim.. Acaba okusam mı diye aklından geçirenlere kesinlikle tavsiye ederim.. Ayrıca kitapta bahsi geçen Patch Adams filmini de (benim için kitaplar aynı döneme denk gelen bir tesadüf oldu ama) izlemeyenler için ısrarla izlemenizi öneririm.. Yasam ve ölüm arasındaki cizgide kalmış bir adamin hayati sorgulamasi ve gercek kimligini bulmasi uzerine kurgulanmış fantastik bir kitap. Içinde neler yok ki:Einstein, Steve Jobs, Benjamin Button ve daha birçok renkli karekter.Ne de güzel anlatmış hepimizin sık sık unuttuğu gercekleri. Yaşam, içine pek cok renk sigdiracagin kadar uzun , bir anda bitebilecek kadar kısa. Mutluluğun kaynağı ne parada ne itibarda ne de malvarliginda.Mutlulugun kaynağı anı yasamakta ve inadına kendin olmakta... Tunç Kılınç çok defa muhabbet etme şansı bulduğum, çok güzel bi abimiz. Fikit Atölyesi ve Faili Meçhul Kıyak oluşumlarının fikir sahibi ve kurucusu. Kitabının çıktığını duyunca çok sevinmiştim fakat bir türlü okuma fırsatı bulamamıştım. Nihayet okudum ve tamda beklediğim gibi Tunç abi kitabı olmuş. Bu kitapla insanlara çok sert olmayan, sadece insanı kendine getiren güzel bir tokat atıyor. Kitap herkese hitap ediyor diyebilirim. sürükleyici ve akıcı bir dille yazılmış..yazarın ilk kitabı olmasına ragmen başarılı..konularda kopma yok..okuduktan sonra sanki hayata karşı bi 10 yıllık tecrübe kazanmış gibi hissettim..faili meçhul kıyagı mutlaka deneyecem...güzel bi durum yaşanacagından eminim..heyeceanla o anı bekliyorum.. “Kendini bir bok sanmazsan; Kaybedecek bir şeyin de olmuyor.” Benim derdim, kimseyle değil. Bir gün düşündüğünden daha az zamanının kaldığını farkedebilirsin. Deliliğini topluma kabul ettirebilene dâhi derler, ben ettiremedim, tımarhanedeyim. Şəfəq Mamedova bir alıntı ekledi. Önemli olan uzun yaşamak değil, iyi yaşamaktır. Her şeyden önce korkmayı bırakmalı insan. Sadece her şeyini kaybettikten sonra özgür kalabilirsin."
mc4
87,681,581
2017 yılı bitmeden paket turları ile gezme gibi bir planınız varsa Balkan turları en iyi seçeneklerden biri oluyor.. 2017 yılı bitmeden paket turları ile gezme gibi bir planınız varsa Balkan turları en iyi seçeneklerden biri oluyor. İster kültür turu amaçlı ister balayı turları amaçlı gidebileceğiniz Balkanlar Yarımadası, Avrupa’nın bir bölümünü kaplar ve kıtadaki en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Çok sayıda tarihi kasaba ve doğa harikaları nedeniyle Avrupa’nın da hem en popüler hem de en ucuz turistik yerlerinden biri olmasıyla ünlü. Heybetli dağlardan bozulmamış plajlara, eski antik yapılardan lüks tatil bölgelerine kadar herkese hitap ediyor. Doğa, tarih, kültür, macera, huzur, aksiyon, deneyim, ya da her ne arıyorsanız, Balkanlar turunuzda istediğinizi bulacağınıza eminiz. Balkan Express treni (Flexipass) ile Balkanlar’da kolaylıkla ulaşımınızı sağlayabilirsiniz. Renkli gece hayatıyla adını duyuran Belgrad’dan Karadağ’daki Adriyatik kıyısında yer alan tarihi bir kasabaya trenle gelebileceğinizi biliyor muydunuz? Balkanlar’da tren yolculuğunuzda tek kelimeyle nefes kesen manzaralara şahit olacaksınız.Flexipass treninin ana hattı Bosna-Hersek, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Karadağ, Romanya, Sırbistan ve Türkiye üzerinden geçiyor. Bulgaristan’ın en popüler yapılarından biri ve yılda 1 milyon turisti cezbediyor. Kültürel ve tarihsel olarak önemli bir yapı olan Rila Manastırı, güzel mimarisi ile göz kamaştırıyor. Manastırdan harika dağlık manzaraları seyredebileceğiniz bir de seyir noktası var. Rila Kompleksi Sofya’ya sadece 117 km uzaklıkta yer alıyor. Adriyatik kıyısındaki bu göz alıcı şehir, doğa harikalarıyla dolu bir yer. Tarihi dokusunun yanı sıra Split kentinin gözdesi Split Gölü hem yerlilerin hem de yabancı turistlerin vakit geçirmekten en çok keyif aldığı yerlerden biri. Riva üzerinde rıhtımda gezintiye çıkabilir, tepelerden birine giderek Split’i kuş bakışı seyredebilir, taş kumsallarında denize girebilir ve Split Gölü kenarında gün batımını izleyebilirsiniz. Bled Gölü’nün peri masallarından hiçbir farkı yok. Farklı bir mimarisi olankilisenin de yakınında olan Bled Gölü, Alpler’in nefes kesen manzaralarını sunuyor. Gölde keyifli bir gün geçirmek için günübirlik tekne kiralayabilirsiniz. Güney Arnavutluk’taki Gjirokastra, ülkenin “Taş Kenti” olarak bilinir; şehir genelinde görebileceğiniz en iyi Osmanlı evleri bu bölgede yer alıyor ve Gjirokastra aynı zamanda UNESCO listesinde yer alıyor. Gjirokastra’nın nüfusu 20 binden az olsa da özellikle yaz aylarında nüfusta inanılmaz bir artış oluyor. Balkanlar turunuzun unutulmazlarından olacak Arnavutluk’ta birkaç gün unutulmaz bir tatil yapabilirsiniz. Tipik Balkan tarzında binaların bulunduğu meşhur Subotica, Sırbistan’ın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri. Macar, Sırp, Hırvat ve diğer birkaç ülkeden göç edenlerin yaşadığı Subotica’nun uzun ve karmaşık bir geçmişi var. Avusturya-Macaristan monarşisi döneminden bugünlere kadar ulaşabilmiş olan dikkat çekici Art Nouveau mimarilerini mutlaka yakından görmelisiniz. Ülkenin en büyük ulusal parkı unvanına taşıyan Plitvice Gölleri, minerallerin getirdiği doğal traverten barajları ile birbirine bağlı bir dizi göllerden oluşuyor. Mavinin her tonunu görebileceğiniz Plitvice Gölleri’ndeLynx gibi birçok endemik hayvan türüne rastlamanız olası. Transilvanya’nın efsanevi sakinlerinin biri yüzünden pek de iç açıcı bir hikayesi olmasa da günümüzde binlerce turist tarafından ilgi gören görkemli Peles Kalesi’ni gördükten sonra bölge hakkındaki düşüncenizi değiştireceksiniz. Neo-Rönesans tarzı Draçulu’dan çok daha gösterişli olan kale, 1870’lerde Romen hükümdarlar tarafından yaptırılmışve ayrıca elektrik enerjisi için özel olaraktasarlanmış ilk kale olma özelliğine sahipti. Romanya’nın büyüleyici şehri Brasov’un merkezinden arabayla kısa sürede ulaşabileceğiniz bu kaleyi ziyaret etmeden önce yol üstündeki Bran Kalesi’ne de uğramayı unutmayın. Kosova’daki bu Sırp Ortodoks Hıristiyan manastırı, Balkanlar’daki en büyük Ortodoks kilisesine ev sahipliği yapıyor ve sırf bölgedeki karmaşık dini ve etnik tarihi yakından tanımak için bile görülmeye değer. Bunlar, Sırp ortaçağ sanatının günümüze kadar ulaşmış en nadide parçaları.
mc4
87,681,585
Seren Serengil’le boşanma aşamasında olan Yaşar İpek, internette 'Sen ne azgın tekeymişsin' gibi paylaşımlar yaparak kendisine hakarette bulunduğunu iddia ettiği Seyhan Soylu’dan korunma talebinde bulundu. Dilekçede, “Seyhan Soylu internetten, ‘Yaşar’ın yine Seren’i boynuzlaması.Sen ne azgın tekeymişsin’ gibi paylaşımlarda bulunarak Yaşar İpek’e hakaret etmiştir” denildi. Talebi kabul eden mahkeme Seyhan Soylu’nun 2 ay süreyle Yaşar İpek’e şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama ve küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmamasına, aksi halde 3 gün zorlama hapsine tabi tutulmasına karar verdi. İstanbul Aile Mahkemesi’ne sunulan korunma talepli dilekçede, ‘Sisi’ lakaplı Seyhan Soylu’nun son dönemde sosyal medyadan Yaşar İpek’e yönelik hakaretlerde bulunduğu belirtildi. Dava dilekçesinde, “Seyhan Soylu, instagram ve Youtube üzerinden Yaşar İpek’in dini inançları, şerefi, haysiyeti ve onuru hakkında küçük düşürücü sözler söyleyerek linç girişimi başlatmıştır. Seyhan Soylu gün aşırı paylaşımlarıyla psikolojik şiddet içeren kin, nefret ve tehdit dolu konuşmalar yapmıştır. Davalının kişilik haklarına saldırı niteliğindeki bu paylaşımları nedeniyle Yaşar İpek toplum nezdinde eşine şiddet uygulayan, eşcinsel, din düşmanı ve haysiyetsiz hayat yaşayan bir kimse gibi gösterilmiştir” denildi. Davalı Seyhan Soylu’nun sosyal medyayı bir saldırı aracı olarak kullandığını dava dilekçesinde anlatan Yaşar İpek’in avukatı Begüm Gürel, “Davalının paylaşımları nedeniyle yorum kısmında Yaşar İpek’e hakaret ve tehdit içerikli mesajlar gelmektedir. Davalı sosyal medyadan linç girişimi başlatmıştır. Davalı hakkında önleyici tedbirlerin uygulanmasını istiyoruz” dedi. Talebi kabul eden mahkeme Seyhan Soylu’nun 2 ay süreyle mağdur Yaşar İpek’e şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama ve küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmamasına, mahkeme kararına uymadığı takdirde 3 günden 10 güne kadar zorlama hapsine tabi tutulmasına karar verdi.
mc4
87,681,586
Yaşamın kollarında uyanıvermişiz bir tarihte. Bu eylem, kendi bilgimiz ve isteğimiz doğrultusunda olsun olmasın işte buradayız! Öyleyse, bize yüklenen misyonu anlamak; yaşamı paylaştığımız süre boyunca varlığımızı ve icraatlarımızı daha kaliteli bir yola iletmemize, böylece yaşamımızı daha anlaşılır ve verimli kılmamıza yardımcı olacaktır. Yaşam Yolu Rehberi'nin amacı, bu uğurda iç kalitemize ışık tutmaktır. Bukle bukle saçları rüzgarın esintisiyle geriye doğru savruldu. İçine düşen korku, mantıklı düşünmesini gölgeliyordu. Kasabanın tepeye kıvrılan yolunun bittiği yerde, çiftliğin hemen önündeki kuş bakışı manzaralı çimenlik alanda oturuyordu. Sisli yolun gerisinden hızla bir şeyin kendisine doğru gelmekte olduğunun farkına varmış ve yolun göremediği noktasına odaklanmıştı. Kalbi, duyabildiği tüm seslerin üzerine bir çığ gibi inmiş; kulağında, beyninde, etrafında her yerdeydi. Her nefes alıp verişinde tüm benliği de soluduğu havayla birlikte bir içe bir dışa hareket ediyordu. Sislerin ardından, uzun, kambur ve dev bir gölgenin kendisine doğru geldiğini seçebildi. Korkudan bedeni kilitlenmiş, kalkıp kaçabilme yetisini kaybetmişti. Ürkek bir hareket ve beceriksiz bir acelecilikle sağ elini kaldırıp istavroz çıkartmak istedi. Ancak bir güç elini havada yakalayıp bastırmış, hareket etmesini tamamen engellemişti. O an kendini o kadar çaresiz hissetti ki, Tanrı’ya sessiz bir yakarışla kurtarılmak dileğinde bulundu. Gölge, kıvrımlı yolu aşıp bütün heybetiyle göz hizasına gelmişti ve genç kadın haykırarak sesini duyurmaya çalıştı. Kocası endişe ve hayretler içerisinde, doğduğundan beri Romen dilinden başka bir dil bilmeyen karısının sayıklayarak Kelime-i Şehadet getirişine tanıklık ediyordu. Sert bir kış yaşanacağının belirtileri günden güne daha belirginleşiyordu. Elizabetha 19 yaşına henüz basmıştı. Romanya’nın Macaristan sınırında Transilvanya’nın bir orman kasabasında doğmuştu. Komşu çiftlikte tanıştığı ve yıllar sonra yakınlaştığı şimdiki kocasıyla, birlikte olduğu 2 yıl öncesine kadar, çocukluğu koyu Katolik Hıristiyan kurallarla yoğrulmuştu. Vefatına kadar anneannesiyle doğduğu dağlarda, daha sonra da (1932) Romanya’nın Karadeniz kıyısına bakan kesiminde 5 yıl kadar annesiyle yaşamıştı. Tıpkı ataları gibi cesur ve maceracı bir ruha sahip olduğunu annesinin yanında keşfetti; 2 yıl önce, hayatının akışını tamamen değiştiren bir eylem gerçekleştirerek bunu kendisine ve çevresindekilere kanıtlamış oldu. Bitip tükenmez serüveni 5 yıldır komşusu olan bu gence aşık olmasıyla başladı. Ailesinin ağır baskı ve itirazlarına rağmen, aşkı baskın gelmiş ve kendisinden 16 yaş büyük kocasıyla sonu bilinmez bir maceranın tam kucağına atlamıştı. Müslüman’dı, ancak farklı kültürlerle yaşamışlığının verdiği geniş bir dünya görüşüne sahipti ve Elizabetha’nın farklı dini inançları olmasına rağmen, onun inançları dahil herhangi bir geleneğini değiştirmek aklının ucundan dahi geçmezdi. O, Elizabetha’yı her şeyi ile olduğu gibi kabul etmişti. Şimdi kollarının arasındaki bu genç kadın, kendi kendine ve hıçkıra hıçkıra Kelime-i Şehadet getiriyordu. Elizabetha ıslak gözlerini araladı. Gözlerinde korkuyla karışık bir şaşkınlık vardı. Birkaç saniye kadar beyninde asılı kalan bu korku, kocasının güven verici bakışlarına kenetlendiği andan itibaren yavaşça dağılıp gitti. İki kasabalı, çok özel bir şeyin kendilerine verilişini kutsar gibi birbirlerini sevgiyle kucakladılar. 1 yaşına henüz basmamış oğulları havadaki titreşimlerin farklılaşmasından tedirgin olup uyanana ve beşiğinde kımıldanmaya başlayana kadar da öylece kaldılar. Ertesi sabah Elizabetha ve kocası Mersin, görülen rüyanın yorumu için kasabanın camisine koşup, Müslüman topluluğun ruhani lideri olan, aynı zamanda kültürlerin iç içe yaşadığı bir toplumda son derece dengeleyici bakış açısıyla saygınlığını arttırmış imamını bulup rüyalarını yorumlamasını istediler. İmam, anlatılanları dinledikten sonra “Mersin, oğlum, Elizabetha kendiliğinden Müslüman olmuş durumdadır, bu bir mucizedir ve şimdi sen onu hayatın boyunca üzmeyeceğine söz vermelisin, zira o çok özel ve iç güzelliğe sahip bir kişidir” dedi. Mersin canından çok sevdiği karısını hiçbir zaman üzmeyeceği için hemen orada söz verdi. Elizabetha kocasının ölümünden sonraki yıllarda onu her anışında “Rahmetli çok iyi bir insandı ve beni hayatı boyunca hiçbir zaman üzmedi” dedi. O yıldan itibaren Müslümanlık dinini kabul etmiş ve gereklerini kendince yerine getirmişti. Sevgili Elizabetha, tıpkı babası ve hatta dedeleri kadar cesur ve maceracıydı. Aile ağacının geçmişe uzanan dallarında Skoda’nın kurucu yatırımcıları gibi girişimci ruha sahip aile bireylerinden, ülkeler değiştirip kendine yeni yaşam alanları bulanlarına, kontların şatolarında şarap uzmanlığına başvurulanlarından, Orta Avrupa’nın Kelt kültürüne mensup okült bilimcilerine kadar farklı niteliklerde, ama hepsi de kendi alanlarında cesur ve maceraperest bireyler yer alıyordu. Elizabetha hiçbir zaman Katolik Hıristiyanlığın aşılamış olduğu o “ölene dek birlik ve kabulleniş” ilkesinden vazgeçmedi. Ancak atalarından gelen bazı baskın özellikleri de benliğinde barındırıyordu; böylece meraklılığı ve cesaretini atalarından miras almışken, çocukluğundan itibaren aldığı eğitimle girmiş olduğu çevreyi hemen kabulleniveriyor, ortama çabuk adapte oluyordu; hem de tutucu Katolik çevreden beklenmeyecek bir şekilde! İnandığı, benimsediği bu yaşam biçimini, ölene dek kocası ile birlik olarak, onun yanı başında yaşadı. Kocasının vefatından sonra da birlikte yaşamını paylaştığı diğer aile bireyleriyle aynı yaşam felsefesini gütmeye devam etti. Hayatını etkileyen kararlar alırken, cesareti ve maceracı ruhu ona ataları gibi ülkeler aşırttı, din değiştirtti, farklı medeniyetlere kök salmasını sağladı. Elizabetha’nın ruhunun, geçmişinin en aktif özelliklerini içinde barındırması ya da başka bir deyişle, o hep konuşula gelmiş yaşam felsefesinin, genlerinde taşıdığı şekilde biçimlenmesi kaçınılmazdı. Bu doğuştan gelen edinimlerin, yaşam biçimine dönüşmek üzere, sonradan edinilen karakterlere tutunup yeniden vücut bulması doğası gereğiydi. Bu, tıpkı genetik çeşitlilik ile canlıların maddesel evrenin gelişimine katkıda bulunması ve devamlılığı sağlaması gibi, yaşama dair düşüncelerin de evrimleşerek farklı bir boyuttaki düşünsel gelişimi meydana getirme içgüdüsünden kaynaklanıyordu. İki farklı bireyden kopup gelen genler, yeni dölde bir maddesel çeşitlilik meydana getirirlerken, aynı zamanda insan yavrusunda oluşturdukları yapılardan doğan yaşamı yorumlama kabiliyeti, onun oluşumundan itibaren kazandığı yeni karakterlerle birleşmek suretiyle, yeniden şekillenip farklılaşmaktaydı. Bu Elizabetha’nın sınıfta herkesin aldığı öğretiyi diğerlerinden farklı bir şekilde yaşam felsefesine yerleştirmesinin temel nedeniydi. Newton’un hareket kanunları çerçevesinde tanımladığı ve doğanın temel yasalarından biri olarak kabul görmüş olan maddenin doğası, biyoloji biliminin cansız olarak nitelendirdiği oluşumlardan en karmaşık yapılı canlısına kadar, ortak bir eğilim gösterir; aldığı her etkiye bir tepki verecektir. Verdiği tepki, çevresinde bir etki oluşturacak ve oluşan bu etkinin ulaştığı canlı cansız tüm maddesel oluşumlar, aldıkları tepkiye kendi sistemlerinin elverdiği bakış açısı (felsefe) ya da yorumla yeni tepkiler doğuracaklardır. Maddenin bu etki-tepki prensibiyle, evreni oluşturan maddeler arasında bir çeşit iletişim biçimi doğar; etkileşimler ve tepkimeler şeklinde doğan bu zincirleme reaksiyon bir anda evrenin sonsuzluğuna yayılıp gider. Bir önceki oluşumun verdiği tepki, bir sonrakine yapılan etki konumundadır. Bu döngüsel iletişimde; ortaya çıkan etki ve tepkinin niteliklerinin, maddenin sistemindeki gelişmişlik derecesine göre değişkenlik göstereceği varsayılabilir. Bu varsayım; etki ve tepkinin çeşitliliğinin, maddenin evrim yeteneğinden kaynaklandığını ortaya koyar, aynı zamanda maddeyi bizzat değiştiren-geliştiren bir güce sahip olduğunu da düşündürür. Bu öyle hızlı olur ki, çevremizde ve kendimizde meydana gelen sürekli devinim ve bundan doğan değişimi fark edemez ve kendi zamanımızda, bu çeşitliliği zaten hep ordaymış gibi kabul ederiz. Bu nedenle bir olaya verdiğimiz bir reaksiyon, aynı olaya başka bir zamanda verdiğimiz reaksiyon ile birebir aynı olmaz. İki zaman arasında sayısız etkileşim ve tepkime doğmuş, bunun sonucu olarak maddesel dönüşümler gözle görülebilirlikten çok uzak bir süreçte hali hazırda gerçekleşmiştir. Biz bu değişimin maddesel sonuçlarını, bazen çok farklı bir zamanda fark edebiliriz. Çoğunlukla bizi etkileyecek kötü sonuçlarını fark etme eğilimindeyizdir, çünkü insan egosu kendisinde meydana gelen iyi nitelikli değişimlerin kendi doğasında hep var olan özellikleri sonucu olduğunu kabullenme eğilimindedir; zamanı ve yeri geldiği için sergilenmişlerdir ve bunun sonucu maddesel değişim gerçekleşmiştir. Ancak açıklayamadığımız bir değişim söz konusuysa bu mucizevi bir şeydir ve yine Allah’ın sevgili kulu olduğumuz için bize bahşedilmiştir. Kötü sonuçlanan değişimler ise, başka olayların etkilerinden doğmuştur; genellikle bu etkilerin ne olduğu konusunda da bazen ilgisi olmayan varsayımlarda bulunulur ya da “kader” damgası vurulur. Elizabetha’nın gördüğü rüya, gerçekten din adamının dile getirdiği gibi bir mucize miydi? Mucize ise neden gelip Elizabetha’yı bulmuştu? Allah onu bir dinden diğer dine geçmesi için neden zorlamıştı? Yoksa gerçekte Elizabetha’nın zihni bu mucizeyi kendisi mi yaratmıştı? Ortaya çıkan bu tepkinin hazırlık aşamasında nasıl bir etki yatıyordu? Her iki şekilde de değişim, gerçekte etki-tepkilerin karmaşık bir bütünlüğünden doğar ve bu değişimin kötü ya da iyi olmasının evrende işleyen sistem için bir anlamı yoktur. Çünkü kötülük ve iyilik, insanın iletişim dilinde belirli anlamların yüklendiği ve bu anlamlara rağmen yine de zamana, ortama ve bireye göre göreceli olan kavramlardır. Orta çağın engizisyon mahkemelerinde yargılanıp yakılan kadınlar, cin çıkartmak için kafatası delgilerle delinip kesilen hastalar, Arabistan’da diri diri toprağa gömülen kız çocukları, Hitler’in Musevi katliamı gibi örneklemeler, hep sözde iyiliği savunanlar tarafından yapılan ve aynı görüşü paylaşan kitleleri ardından sürükleyebilen, oysa çağımızda kötülük olarak nitelendirilen eylemler değil miydi? Öyleyse iyilik ve kötülük için, hangi zamanda olursa olsun, bakış açısına bağlı olduğu savı geçerli olabilir mi? Tüm renklerin yan yana sıralandığı daire şeklinde bir tabakayı hızla çevirip karşıdan baktığınızda tek bir renk görürsünüz; “Beyaz”. Aynı tabakayı yavaşça çevirdiğinizde tam renklerin birbirine karıştığı noktada ise sadece “Siyah” görürsünüz. Oysa kullandığınız malzeme ve renkler hiç değişmemiştir. Varoluşun sisteminde göreceli kavramlar yoktur. Sistem bir döngü üzerine kurulmuştur ve bu sistemde sadece dönüşüm ve genleşme vardır. Dönüşüm, termodinamiğin temel yasaları uyarınca var olanın yok olmayacağı ve sistem içinde korunacağı öngörüsüyle, biçim değiştiren maddenin formları ve enerjinin sürekli devinim halinde olduğu bir döngü sistemini kurgular. Bu sistemde karşıtlar iyi veya kötü değil; pozitif veya negatif olarak tanımlanabilirler. Ancak yine dikkat edilirse pozitif ve negatif özelliklerin toplamı bir bütüne işaret eder. Yani madde her iki karşıtı da içinde barındırmasıyla bir arada kalır. Burada Karşıtların birliği bir bütün oluşturur. Tıpkı siyah ve beyazın tüm renklerden oluştuğunu bildiğimiz ve değişken olanın sadece hız olması gibi, burada da değişken olan sadece bütün içindeki kutuplaşmadır. Stephen Hawking, “Zamanın Kısa Tarihi” adlı kitabında, genişleme hızındaki dengenin mükemmel bir kurgu olduğunu, “bu hızdaki oran eğer yüz bin milyon kere milyonda bir daha küçük olsaydı, evrenin şimdiki durumuna gelmeden içine çökeceği” teorisi ile ortaya koymuştur. Bugün ulaşılan kuramın ilk izleri ise asırlar önce farklı dinlerde; Tevrat, İncil ve Kuran-ı Kerim’de de gösterilmiştir. Yine de onlar inanmayacaklar mı?” Evrenin başlangıcı var mı yok mu ya da nasıl geliştiği konusunda birbirinin zıttı olan teoriler de gündeme gelmeye devam etmektedir. Elizabetha da, maddenin ve enerjinin dönüşümü prensibine uygun olarak çevresinde ola gelen devinimden hem moleküler hem evrensel bazda aynı anda ve farklı boyutlarda etkileniyordu. Her aldığı etkiye boyutlar arası tepki doğuruyor ve çevresel etkisi hem onları hem kendini değiştiriyordu. Hiçbirşey bir saniye öncesi gibi kalamaz. Bir saniye önceki geçmişiniz bulunduğunuz zamanda mevcut değildir. Başka zamanda belki hiç var olmamıştır. Bu bakış açısından hareketle, Zen öğretilerinde anlatıldığı gibi, sadece yaşadığınız an vardır; Geçmiş ve Gelecek yoktur. Bu değişim ve dönüşüm esasına göre Elizabetha'nın çevresel aldığı etkilere verdiği zihinsel tepkiler sonucunda bilinç de dönüşüyor ve bilinç altı bu dönüşümden ciddi bir pay alıyordu. Bu öyle bir şekilde oluyordu ki, artık birşeyin bize düşündürüldüğü mü yoksa gerçekten bir dizi olaylar zincirinin mi bu dönüşümü yarattığı ayırdedilemez hale geliyordu. Dolayısıyla Elizabetha, bir mucizeyi (!) kendi kendine ve birden bire gerçek kılıvermiş görünüyordu, hem de zihninin en çarpıcı, en inandırıcı ve ikna edici, en kaçınılmaz senaryosuyla... Çevremden ve kendimden kaynaklanan dürtülerle önce seçimlerimi yaparım, sonra kendimi ve çevremi bilinçli-bilinçsiz yollarla bu seçimlere ikna ederim; bu yolda rüyalarımı da ben yaratırım, geleceğimi de.. ki o gelecek şu an yoksa bile, bir an sonra var olacak olan diğer "An"dır. Gönderen Beril Gülgener zaman: 04:45 3 yorum: Varoluşun doğasında bir değişim gerçeği saklı ise insanoğlunun doğasında da bu gerçeği tetikleyen bir mekanizma bulunmalıdır. Bu mekanizmanın maddesel anlamda karşılığı “genetik çeşitlilik” iken, bilinçsel anlamda karşılığı “bilinmeyene duyulan merak” tır. İnsan basit bir maddesel yapıdan ibaret değildir. Gerek bilimsel ve gerek dinsel açıdan olsun tüm yaklaşımlar bu konuda hem fikirdir. İnsanın madde ve enerjinin harmanlandığı karmaşık bir yapısı vardır. O nedenle iki misketin birbirine çarpmasıyla oluşan etki ve tepkilerden çok daha karmaşık bir ağ barındırır bünyesinde. Bildiğimiz bu en gelişmiş canlı organizmanın çeşitli etkilere verdiği tepkiler; reflekse dönüşmüş tepkilerden, en karmaşık olanlarına; bilinçaltına ulaşan etkilere verilen tepkilere kadar çeşitli kademelerde incelenmelidir. Bu nedenle benim için insan deyince en çarpıcı ve karmaşık tepki biçimi insanın bilinçaltından doğan tepkilerde ve belki de bunun en belirgin yansıması olan rüyalarda yatmaktadır. Rüyalar halen mekanizması ve neden var oldukları tam olarak anlaşılamamakla birlikte, benim kanımca; insan denilen varlığın çeşitli boyutlardan çeşitli anlarda aldığı etkileri, bilinçaltının kendi alfabesi ile yorumlaması ya da başka bir deyişle bir çeşit “tepki” vermesi sonucu oluşurlar. Bunlar basit etkilere aynadan yansıma şeklinde basit tepkiler olabileceği gibi, insan yapısının algısal kompleksinin bir sonucu olarak insan psikolojisinin değişimiyle sonuçlanan daha karmaşık nitelikte çeşitli yansımalar şeklinde de görülebilir. Üniversite öncesi öğrencilik hayatımda Türkçe ve Edebiyat derslerinde en zevk aldığım işlemlerden biri; bir metni alıp ne anlama geldiğinin açıklamasını yapmaktı. Özellikle kendimi edebi bir bilmeceyi çözerken bulmak beni hep heyecanlandırmıştır. Elbette bir yaşamın derinliklerinde yatan bilmecenin çözümüyle uğraşmak, çok daha heyecan verici olmalıdır. Size bu noktada gerçek bir yaşam öyküsünden alıntılar yaparak, evrendeki Varoluşun prensiplerini ve bu prensiplerin biz insanoğlunu nasıl hissettirmeden “değişim, hep ordaymışçasına” sessiz ve derinden etkileyip değiştirdiğine dikkat çekeceğim. İnsanoğlu, yeryüzüne yayılalı beri, varoluşunun doğasını çözmeye adamıştır kendini. Gördüklerini tanımlamak istemiş, onlara anlamlar yüklemiş ve yüklediği anlamlara inanmış olarak yaşarken, birden onlar hakkında kendini tartışır bulmuş, kendi kendisiyle çelişmiş, yeni anlamların peşine düşmüş, eskilerini yenileriyle değiştirmiş, değişen anlamları yaşamış, derken değişen anlamları tartışır bulmuş kendini. Değişimin peşinden yaşamın anlamını yakalamak üzere koşarken, kendisinin geçmişinden farklı olduğunu görmüş, kendi doğasının kendi değiştirdiklerinin bir sonucu olarak değişime uğradığını fark etmiş ve bütün tanımlarını unutup kendini yeniden tanımlamaya koyulmuş. Yeni tanımlar ışığında gördüklerinin yeterli anlaşılmadığı sonucuna vardığında, onları yeniden tanımlamaya uğraş vermiş. Bir gün ardına dönüp baktığında, ne kendisinin ne çevresinin durağan bir yapı veya tanıma uygun olmadığını fark etmiş; her şey dönüşüp duruyor, hiçbir tanım gerçek yerini bulamıyormuş. İşte o zaman insan karşılaştırma yapmaya başlamış; çevresiyle çevreyi, kendisiyle çevreyi ve çevreyle kendisini karşılatırmış; görmüş ki değişmeden kalan hiçbir şey yok! Her değişim bir başkasını doğurmuş, her doğan bir başkasını değiştirmiş. Sonuçta tek gerçeklik “değişim” olmuş! Bir değişimin bir diğerini doğurduğunu, Newton’un başına düşen elma gibi acı verici bir his sayesinde olmazsa da, ilk defa çocukluğumda misketlerle oynanan bir oyunda fark ettim. Sokağa yaydığınız misketler arasından birine diğer misket topluluğuna doğru bir fiske vurduğunuzda, miskete verdiğiniz devinimin diğer misketleri nasıl etkilediğini; onları çil yavrusu gibi sağa sola gelişigüzel nasıl dağıttığını görebilirsiniz. Bir hareket ile bir anda birden fazla hareket doğurdunuz. Birden fazla yapıyı yerinden oynatıp, onları hareketlendirdiniz. Kimi diğerine çarpıp başka hareketler doğurdu. Kimi yerdeki delikten içeri kanala düştü, kimi yokuştan aşağı yuvarlandı, kimi yakında duran bir arabanın altına kaçtı, yuvarlandığı yerde uyumakta olan kediyi irkiltip kaçırdı. Kedi arabanın altından fırlayınca kaldırımdan geçen dalgın teyzenin korkmasına neden oldu, korkan teyze bastonunu kediye doğru savurdu, kedi sopayı yememek için fırlayıp yakındaki ağaca tırmandı, ağacın dallarına tırmanırken ürküttüğü serçeler kanat açıp uçtular, birkaç yaprak kedinin tırnakları arasından kopup yere düştü. Henüz taze yaprakları bulan bir böcek topluluğu onları sırtlanıp yuvalarına taşımanın telaşına düştüler... Çocukluğumuzda nükteyle karışık söylediğimiz tekerlemelerde aslında çoktan hepimizin keşfine sunulmuş olan; birbiri ardına ola gelen etkileşimler zinciri, bir araştırmacı gözüyle bakıldığında, gerçekte yaşamın nasıl şekillendiğini anlatırlar. Bir fiskenin, uygun bir ortamda, sonsuza uzanan bir reaksiyon zincirini başlatabilmesi gibi olağanüstü bir gerçeği, şaşırtıcı bir basitliğin verdiği ürkütücü bir çelişkiyle gözler önüne sererler. Mükemmel olan basit olabilir mi? Gönderen Beril Gülgener zaman: 12:13 1 yorum: Gönderen Beril Gülgener zaman: 14:35 2 yorum: O an; salınır ruhum, aynı mekanın farklı sokaklarına. En uzağı da, en küçüğü de aynı anda görür gözlerim. Her frekansı işitir kulaklarım. Tüm tatlar damağımda karışmadan ayrışır. Tüm kokular tanıdıktır burnuma ve dokunurum evrenin ruhuna; benden farkı olmadığını algılarcasına... Yazara ait yazı ve resimlerden izinsiz alıntı yapılamaz.
mc4
87,681,590
Bizim evde hiç televizyon izlenmiyor denecek kadar seyrek televizyon izleniyor. Bu kadar seyrek televizyon izlenmesine rağmen ne zaman kanalları dolaşsam hep Recep İvedik 5 filmine denk geliyorum. Her gün yayınlanacak kadar güzel olan film neymiş diye merak edip izlemeye niyetlendim bir keresinde...10 dakika anca dayanabildim! Filmin başında Recep İvedik adlı karakter bir cenaze evine taziyeye gidiyor, cenaze evinde saçma saçma sapan hareketler yapıyor. İkram edilen helvayla dalga geçiyor! Bizim kültürümüze ne kadar aykırı davranışlar! Filmin tamamını izleyemedim, izlediğim (dayanamadım)genel hatlarıyla filmin konusu; Recep İvedik Türkiye’yi temsil eden, milli bir sporcu... Ülkemizi temsil eden, sporcu kişiliğine yakışan bir birey olması gerekirken Recep İvedik karakterinde küfürün bini bir para! Kültür fakiri ama bilmediği hiçbir şey yok! Bu da yetmezmiş gibi kültürlü kişileri aşağılayıp kendini üstün gösteriyor. Kültürlü kişileri aptal, kendini akıllı yerine koyuyor. Türk milli sporcusu olan, sözde Türk milletini temsil eden bu karakter film boyunca yaptığı şeyler; üç kağıtçılık, düzenbazlık, tabir-i caizse ayılık! Türk milletini temsil ediyor kisvesi altında her türlü illegal yolu deniyor maçları kazanmak için. Türk halkının temsili bu mudur! Film Türk halkını her türlü ahlaksızlığı, hilekarlığı yapan bir toplum olarak gösteriyor maalesef... Filmin Türk halkını bu derece kötü betimlediğini gördükten sonra film ile ilgili eleştirilere baktım; “Recep İvedik’in Azeri boksöre şike teklifi sonrası onu ringe yapıştırması Azerbaycan cephesinde tepki çekince o sahneler filmden kaldırılmış! Azerilerin dayak yemekten rahatsız olduğu sahneler kaldırılıyor da, Türkleri sahtekar gösteren bir film nasıl yayınlanıyor ve beğeniliyor aklım almadı... Bu filmle ilgili düşüncelerimi yazmayı düşünürken uzun zamandır merakla beklenen “Jet Sosyete” adlı dizi başladı. Tam olarak Avrupa Yakası ile Yalan Dünya arasında sıkışıp kalmış olan bu dizi de bir hayal kırıklığı oldu. Yaşar Usta’nın hareketleri Burhan Altıntop’un kopyası, Burhan’ın el çantası yerine bel çantalı versiyonu! Sarp Apak, Yalan Dünya’daki karakterinin tekrarı; zengin, flörtöz genç... Başarılı eski iki dizinin karmasıyla yapılmış bu dizi de Recep İvedik kadar bariz olmasa da hakaret unsurları içeriyor bana göre. Dizinin komedi olgusu; zengin sınıfın orta sınıfın yaşayış, zevk ve hayalleriyle dalga geçmesi üzerine kurulu. Zengin sınıfla orta sınıf arasındaki farkın abartı bir üslupla komedi unsuru haline getirilmesini itici buldum. “Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti zekidir” diyen köylüyü milletin efendisi olarak gören Atamızın evlatları olarak, maalesef ki Recep gibilerin çoğaldığı günümüzde bu gibi yapımlara gocunmadan gülen bir topluluğu görmek çok üzücü...
mc4
87,681,592
Siz de bu sayfamızdan Vakıfbank çalışma saatleri öğrenebilir, Vakıfbank kaçta açılıyor veya Vakıfbank kaçta kapanıyor gibi sorulara güncel mesai saatiyle cevap bulabilirsiniz. Türkiye’nin 3 büyük kamu bankası arasında yer alan Vakıfbank, saat kaçta açılıyor ve kapanıyor? Vakıfbank çalışma saatleri 2019 detaylarını sayfamızda bulabilirsiniz. Ülkemizde kamu sermayeli ve özel sermayeli olmak üzere pek çok banka faaliyetine devam ediyor. Kamu bankalarının özel bankalara nazaran daha fazla müşterisi bulunuyor. Geniş müşteri ağına sahip olan Vakıfbank, müşterileri için 2019 yılı çalışma saatlerini belirledi. Vakıfbank açılış, kapanış ve ara zamanını merak eden vatandaşlarımız, haberimizi okumaya devam edebilir. Siz de Vakıfbank müşterisi olarak Vakıfbank şubelerini mesai saatlerinde ziyaret edebilir ve her türlü bankacılık işlemlerini ilgili Vakıfbank personeli sayesinde gerçekleştirebilirsiniz. Ayrıca Vakıfbank şubelerine giderek zaman kaybetmek yerine sizlere önerimiz, Vakıfbank müşteri hizmetleri çağrı merkezini aramanız veya Vakıfbank internet bankacılığına giriş yaparak her türlü bankacılık işlemlerinizi hızlı ve kolay bir şekilde gerçekleştirmenizdir. Yine de banka şubesine giderek işlemlerinizi yapmak istiyorsanız aşağıda yer alan çalışma saatlerini inceleyebilirsiniz. Vakıfbank, diğer tüm bankalar gibi resmi tatil günlerinde hizmet vermemekte yani kapalıdır. Resmi tatil günleri dışında haftaiçi her gün Vakıfbank şubelerini ziyaret edebilirsiniz. Siz de sabah saat 09:30'dan sonra Vakıfbank şubelerinde 17:30 kapanış saatine kadar hizmet alabilirsiniz. Vakıfbank öğle saat 12:30 - 13:30 arasında yemek saati olduğu için kapalıdır. Günümüz rekabet ortamında bankalar, ürün ve hizmetlerini iyileştirmek, müşteri memnuniyetini sağlamak, müşteri ile yürütülen her sürecin kaliteli bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak için çalışma yürütüyorlar. Bu çalışma içerisinde banka mesai saatleri de yer alıyor. Kamu sermayeli mevduat bankası olarak hizmet vere Vakıfbank, geniş bir müşteri ağına sahip. Müşterilerinin çoğu da, banka şubelerinden işlem gerçekleştiriyor. Vakıfbank, kurumsal ve bireysel bankacılık alanında her türlü hizmeti şubeleri üzerinden ulaştırmaya devam ediyor. Daha güvenli ve kesin bir şekilde işlem gerçekleştirmek isteyen vatandaşlar, banka şubelerine gitmeyi tercih ediyor. Müşteriler işlem gerçekleştirmeden önce de, banka çalışma saatleri hakkında araştırma yapıyorlar. Hafta içi çalışan vatandaşlarımızın çoğu, bankaların mesai saatini bilmedikleri için büyük sıkıntı yaşamaktadırlar. Bu sıkıntıyı gidermek adına bankaların çalışma saatlerini sizler için araştırdık. Vakıfbank çalışma saatleri 2019 detayları, en güncel haliyle yukarıdaki tabloda yer almaktadır. Günümüz bankalarının çoğu aşağı yukarı aynı saatlerde hizmet vermektedir. Fakat, bazı sebeplerden ötürü banka çalışma saatlerinde farklılıklar meydana gelebilmektedir. Herhangi bir sıkıntı yaşamadan, kısa zamanda işleminizi halletmeniz için Vakıfbank çalışma saatlerini paylaştık. Yukarıda da belirtildiği gibi Vakıfbank sabah 09.30 da açılır, akşam 17.30’a kadar hizmet vermeye devam eder. Banka 12.30 ile 13.30 arasında öğle arasında olduğu için bu saatler arasında herhangi bir hizmetten yararlanamazsınız. Ülkemizde faaliyet gösteren diğer bankaların da çalışma saatlerini merak ediyorsanız sitemizi takip edebilirsiniz.
mc4
87,681,596
Kardeşlik cevherini muhâfaza etmek; onu şefkat, merhamet, nezâket ve mes’ûliyet şuuruyla yaşamaya bağlıdır. Bu hususta ihmâl ve gaflet göstermek, mü’minlerin arasını bozmak için fırsat kollayan şeytana kapı aralamaktır. Kardeşlik cevherini muhâfaza etmek; onu şefkat, merhamet, nezâket ve mes’ûliyet şuuruyla yaşamaya bağlıdır. Rabbim, yaptığınız ve yapacağınız tüm yardımları kabul eylesin. Cenâb-ı Hak buyuruyor: “De ki: Ben, dîni Allâh’a has k Rabbim, yaptığınız ve yapacağınız tüm yardımları kabul eylesin. Nice büyük hayırlar, çok miktarda malı mülkü olanlar tarafından değil, kocaman bir yüreğe, samimi bir adanmışlığa sahip, fedakâr öncülerin liderliğinde gerçekleştirilmiştir. Öyleyse bir hizmet başlatılacaksa, önce adanmış gönüller bulunmalıdır. O varsa, y Nice büyük hayırlar, çok miktarda malı mülkü olanlar tarafından değil, kocaman bir yüreğe, samimi bir adanmışlığa sahip, fedakâr öncülerin liderliğinde gerçekleştirilmiştir. Dil, Cenâb-ı Hakk’ın en büyük nimetlerinden biridir. Allah’ı zikretmesi, güzel söz söylemesi onun hünerlerinden sadece ikisidir. Bununla beraber sorumluluğu çok büyüktür. Mü’min, söylemiş olduğu sözlerin ilâhi kameralar tarafından dâimâ kaydedildiğini asla unutmamalıdır. Rabbim, yaptığınız yardımları, bağışları kabul eylesin. Yapmış olduğunuz yardımlar ile eğitim binamızın inşaatı tamamlanmaya deva Mü’min, söylemiş olduğu sözlerin ilâhi kameralar tarafından dâimâ kaydedildiğini asla unutmamalıdır. Halis ve salih ameller işlemeye gayret etmek gerek. Haramlardan, şüpheli şeylerden uzak durup, kul hakkına riayet etmek gerek. Böylece ibadetlerimizde huzur bulabiliriz, Rabbim, cümlemizi, huşu içinde, zevkle, göz yaşı dökerek A Gönül olgunluğu önemlidir. Allah razı olsun cümlenizden, Allah kabul eylesin,Amin, devamını nasip eylesin.
mc4
87,681,597
Güncellenmiş bilgileri görmek için yakınlaştırın. Yamabuki otelini inceleyenler şunu da inceledi: Yamabuki - hiç orada bulundunuz mu? Yamabuki personelinden ve geçmişteki konuklardan yanıt alın. Gönderim kuralları Sorularınıza yeni yanıtlar gönderildiğinde haberdar olun. Sorun Sorulan tipik sorular: Glütensiz seçenekleriniz var mı? Kıyafet zorunluluğu var mı? Bahçe alanında köpeklere izin veriyor musunuz?
mc4
87,681,598
Çukur'a farklı bir soluk getirecek Tansu Biçer kimdir? Show TV'de her pazartesi akşamı ekrana taşınan Çukur isimli dizi projesinin oyuncu kadrosuna yepyeni isimler eklenmeye devam ediyor. Her yeni oyuncusuyla iddialı yapıma taze kan getiren Çukur'a dahil edilen Tansu Biçer kimdir? Show TV ekranlarında her hafta reyting sonuçlarında yakaladığı zirveyle başarısını güçlü bir şekilde sürdüren Çukur adlı dizi projesinin oyuncu kadrosunda yeni yüzler renk getirmeye tüm hızıyla devam ediyor. Usta oyuncuların ve başarılı-yetenekli genç jenerasyon aynı çatı altında buluşmasıyla ödüle doymayan Çukur yapıma Tansu Biçer'in transfer edildiğinin bilgisine ulaşıldı. Peki, Star TV ekranlarında büyük yankı uyandıran bir finalle yayın hayatını noktalayan Ufak Tefek Cinayetler isimli dizi projesinde baş komiser Kemal karakterini canlandıran Tansu Biçer kimdir? Çukur dizisinde Yücel rolünü üstlenmeye hazırlanan ve gidişata farklı bir soluk getirecek olan Tansu Biçer aslen nereli ve kaç yaşındadır? İşte, Çukur'un yeni oyuncusunun hayatı ve hakkında bilinmeyenler... Çukur 52.bölüm fragmanı: Koçovalılar ortalığın tozunu attırmaya geliyor! Çukur oyuncu kadrosunda Yücel karakteriyle yerini alacak Tansu Biçer, 4 Temmuz 1978 tarihinde Ankara'da hayata gözlerini açmıştır. Üniversite eğitimini tamamlamasının ardından 2001 ve 2002 sezonunda Tiyatro Anadolu'da oyuncu olarak çalışmalarını yürütmüştür. 2002 tarihine gelindiğinde İstanbul’da ikamet etme kararı alarak Semaver Kumpanya’nın kuruluş faaliyetlerinde bulunmıştur. İstanbul'da yaşamaya başladığı dönemlerden beridir tiyatro aktörlüğü ile beraber pek çok televizyon, sinema projelerinde yer almakta ve seslendirme çalışmalarını sürdürmektedir. Tansu Biçer, Star TV’de ekrana gelen Ufak Tefek Cinayetler yapımında rol aldığı baş komiser Kemal karakteriyle çok geniş kitleler tarafından tanınan bir isim haline gelmiştir. Tansu Biçer, Ali Aydın'ın yönetmenliğini koltuğunda oturduğu Küf isimli sinema filmi projesinde canlandırdığı karakterle 2012 tarihinde düzenlenen 49. Altın Portakal Film Festivalinde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülünü almaya layık görülmüştür. Son olarak Tansu Biçer, Show TV'de heyecan ve gerilim düzeyinin doruk noktasına taşındığı Çukur dizisinde oyunculuk performansını sergileyecek. Ekran macerası sona erdi! Muhteşem İkili ne zaman final yapıyor, tarih?
mc4
87,681,599
1930'ların Nazi Almanya'sında başlayan ve 30 yıllık bir döneme yayılan epik hikayesi, insanları karanlıktan sanatın gücünün çıkarabileceğini gözler önüne seriyor. Gerçek olaylardan esinlenen filmde, Kurt ve Ellie üniversitede tanışır tanışmaz birbirlerine aşık olurlar. Ellie'nin babası, Profesör Seeband kızının erkek arkadaş seçiminden memnun değildir ve bu illişkinin bitmesi için elinden geleni yapmaya hazırdır. Fakat bilmedikleri şey, Kurt ile Seeband'ın yaşamlarının zaten yıllar önce Profesör'ün işlediği korkunç bir suç nedeniyle bağlantılı olduğudur. Kurt, ne kadar sanatına odaklanmak istese de, Nazi rejimi altında geçen çocukluğunun ve komünizmin gölgesinde kalan gençliğinin yarattığı travmalardan kurtulmak kolay olmayacaktır. Film o klasik ´Nazi suçları´ filmlerinden biri sayılamaz. Ama bu konuda getirdiği eleştiri yine de yabana atılacak gibi değil. Özellikle Sebastian Koch´un kişiliğinde o dönemin ve o rejimin kimi bilgili, akıllı kişilerinin nasıl yozlaştığı, tüm o erdemlerinin nasıl tarihin en korkunç kıyımına katılmalarını engellemediği, tersine bunları Nazi cinayetlerinde kullandıkları gösteriliyor... Film özellikle sanatseverlere, onların içinde de en çok resim tutkunlarına sesleniyor. Bu sanatın sonsuz imkanlarına, engin ufuklarına ve geniş sınırlarına eğiliyor. Fotoğraf, süsleme, dekorasyon, karikatür, portre sanatı vb. türlü-çeşitli dallarla zenginleşen bu sanatın en belalı dönemlerde hem sanatçıya açtığı (veya kapadığı) yollar kadar toplumla ilişkileri de anılıyor. Sadece iki filmle, Başkalarının Hayatı ve Turist´le üne ve ödüllere uzanan Alman yönetmeni Florian Henckel von Donnersmarck, üçüncü atışta da tam 12´den vuruyor. Ve yeniden Oscar adayı oluyor. Florian Henckel von Donnersmarck imzalı ´Asla Gözlerini Kaçırma´ (´Werk ohne Autor´), 30 yıllık bir tarih diliminde gezinirken bir yandan Nazizim, savaş ortamı, Sovyet hâkimiyeti, Berlin Duvarı´nın inşası, Batı´ya iltica gibi meselelerde dolaşıyor, öte yandan Kurt Barnert´in sanat yolculuğu ve bu yolculuk esnasındaki dönüşümünü anlatıyor. Von Donnersmarck, bir ulusun acılarıyla ve geçmişiyle yüzleşmesini sanat üzerinden yapıyor.
mc4
87,681,601
Normal Clans of Clans oyunu ile alakası yoktur. Clans of Clans Anroid 4+ için uygundur. Bu oyun binlerce insan tarafından sevilerek oynanan bir oyundur. Bu PVP serverler bile çok sayıda kullanıcı tarafından oynanmıştır. Sizde bu amansız mücadele içerisinde yerinizi almak için hemen indirip oynayın yeğenlerim. Clash of Clans Android 4+ için uygundur. Bu oyun android üzerinden yüz binlerce kişi tarafından indirilmiş çok eğlenceli ve kaliteli bir oyundur. Bu oyunun çok sayıda çakması çıkmış ve bu çakmalar bile baya bir kullanıcı tarafından oynanmıştır. Sizde bu amansız mücadelede yer almak için hemen indirin ne duruyorsunuz.
mc4
87,681,602
İngilizce olmayan sürümümüze ziyaret ediyorsanız ve Nadir BRDF düzeltilmiş yansıma (Spektrometre; astronomi)'nin İngilizce sürümünü görmek istiyorsanız, lütfen aşağıya doğru ilerleyin ve İngilizce dilinde Nadir BRDF düzeltilmiş yansıma (Spektrometre; astronomi)'nin anlamını görün. NBAR'lerin kısaltmasının bankacılık, bilgisayar, eğitim, finans, devlet ve sağlık gibi sektörlerde yaygın olarak kullanıldığını unutmayın. En büyük kısaltma ve kısaltma veritabanında NBAR kısaltmasını listelemekten gurur duyuyoruz. Resim dosyasını yazdırmak veya arkadaşlarınıza e-posta, Facebook, Twitter veya TikTok üzerinden göndermek için indirebilirsiniz. Bunlar aşağıda solda listelenmiştir. Lütfen aşağı kaydırın ve her birini görmek için tıklayın. İngilizce sürümümüze ziyaret ediyorsanız ve diğer dillerdeki Nadir BRDF düzeltilmiş yansıma (Spektrometre; astronomi) tanımlarını görmek istiyorsanız, lütfen sağ alttaki dil menüsüne tıklayın.
mc4
87,681,604
Viktor Suvorov neden bu kadar popülerdi? Son yıllarda ortaya çıkan alanda revizyonistlerle mücadele hikayeler II. Dünya Savaşı somut sonuçlar vermeye başladı. Zaferin bu yılki 70 yıldönümü, geçmiş yıldönümleri için olağan olan çeşitli “keşifler” için “atma” olmadan nispeten sakince geçiyor ve revizyonist eğilimin en ünlü yazarları da hiçbir etkinlik göstermedi. Bununla birlikte, iftira eden iftiralara karşı çıkan birçok yazarın çabaları faydasız değildi ve bu onların tartışmasız başarısı. Bununla birlikte, revizyonistlerin kitaplarının, örneğin Viktor Suvorov'un uzun süredir çok popüler olduğunu, büyük baskılarda defalarca basıldığını unutmamalıyız. Viktor Suvorov'un fikirlerini tamamen içtenlikle takip eden, onları mantıklı ve tarihi olayları iyi açıklayan çok sayıda hayranı ve hayranı vardı. Bu revizyonizmin ruhuna çok sayıda eser yazılmıştır. Bütün bunlar neden bu kadar talep gördü? Aslında, en başından beri bu fikirlerin çok kötü koktuğu ve bariz bir politik bağlamı olduğu açıktı. Kanımca, revizyonistlerin, esasen Sovyetler Birliği'ni savaş başlatmak ve Hitler istilacılarıyla işbirliği içinde suçlamakla suçlamaları ve Hitler işgalcileriyle işbirliği yapmakla suçlamaları gerçeğine rağmen, 1990'ta ve 2000'in başında revizyonizmin böylesine önemli popülerliği . Aksi takdirde, Viktor Suvorov gürültülü bir popülariteye güvenemedi ve büyük olasılıkla sadece dar bir profesyonel tarihçi halkı tarafından bilinecekti. Viktor Suvorov'un Stalin'in Almanya'daki 1941 saldırısına hazırlık yaptığı en ünlü kitaplarından Icebreaker ve Day M'de ortaya konan ana tezi, 1941'teki yenilginin sebepleriyle yakından ilişkiliydi. Bu yenilgi, devlete, topluma, ulusal ekonomiye bu kadar ciddi bir zarar vermesine neden olarak ülkenin bütün yüzünü ciddi şekilde değiştirdi, böylece savaşın SSCB'nin çöküşünün temel nedenlerinden biri olduğuna inanmak için belirli nedenler vardı. Her durumda, maddi hasar ve can kaybı çok büyüktü. Aslına bakarsanız, savaşın böylesi sonuçlarıyla, parlak bir askeri zafer koşullarında bile, Reichstag üzerindeki ve mağlup edilen düşmana zafer kazandıran bayrak, her zamankinden en güçlü ve tehlikeli olan, kaçınılmaz olarak, şu soru ortaya çıkıyor: sosyalist Anavatan'ı 1941 yılı yazında ne savunamadı? Moskova ve Volga'ya neden geri çekildiler, Baltık Devletleri, Belarus ve Ukrayna'yı düşmanlarına bıraktılar? Sovyet halkını her zaman endişeleyen ve endişelendiriyordu ve şimdi Ruslar en azından önemli bir kısmı için endişeleniyorlardı. Stalin'in önerdiği ilk cevap seçeneklerinden biri, hatanın saldırganlık paktı ihlal eden Almanya'nın hain saldırısı olmasıydı. Kruşçev, CPSU'nun Yirminci Kongresi'ne yaptığı ünlü raporunda bu Stalinist bakış açısına meydan okudu ve Sovyet tarihinin en yanan sorusuna cevap versiyonunu ortaya koydu. Birincisi, saldırı beklenmedik değildi, çünkü Hitler her zaman komünizmi ezmek istedi ve istihbarat ve yabancı liderlerden bir dizi uyarı vardı. İkincisi, seferber olmak ve savunmak için önlemler alınmadı: “Eğer endüstrimiz orduya silahlanma ve gerekli ekipmanı sağlamak için zamanında ve gerçekten seferber olsaydı, bu zor savaşta ölümsüz derecede daha az kayıplar yaşayacağız. Ancak böyle bir seferberlik zamanında yapılmadı. Savaşın ilk günlerinden itibaren ordumuzun silahsız olduğu, yeterince topçu olmadığımız ortaya çıktı, tanklar ve uçak düşmanı püskürtmek için. " Üçüncüsü, komuta personeli bastırıldı. Ve Stalin kişisel olarak her şey için suçlanacaktı, Kruşçev, Stalin'in liderlikten uzaklaştığı iddia edilen durumu anlamadığını, liderlikte sinirlilik yarattığını ve kahraman partinin ve daha az kahraman Sovyet halkının tüm zaferi sağlamadığını söyledi. Bazen, Kruşçev’in Yirminci CPSU Kongresi raporunu yeniden okuduktan sonra, Büyük Vatanseverlik Savaşı’nın tüm tarihsel konseptinin hala büyük ölçüde Kruşçev’in ilan ettiği tezler üzerinde durduğu açıkça ortaya çıktığından, bu tür belgelere geri dönmek yararlı olabilir. Bunlar, ordunun kullanılamaması, Kızıl Ordu'da modern tankların ve uçakların bulunmaması ya da bulunmaması ya da Komutan personelinin bastırılması tezi gibi modern kimya biliminde bile tartışma ve tartışmaların konusudur. Milimetre kalibreli silah ve tank zırhı hakkında tartışan çok sayıda "tank bilimcisi" unutulmaz Nikita Sergeyevich'in ilkelerini yerine getirdiğinden şüphelenmiyor gibi görünüyor. Kruşçev’in versiyonu doğru değildi ve bu olaylara katılan birçok kişi tarafından iyi tanınmıştı, ancak bu yenilgiye karşı kişisel sorumluluktan tamamen kurtuldu. Diyelim ki tüm hatalar ölen ve hiçbir şeyi çürütemeyen Stalin tarafından yapıldı, ancak zafer "kahraman ordusu, yetenekli komutanları ve yiğit savaşçılar" tarafından sağlandı. Birçok general onu sevdi. Askeri liderler, Stalin’e karşı savaştan önce kendi hatalarını ve eksikliklerini ve “kullanılamaz” ya da “kırılganlık” ı koyma konusunda eşsiz bir fırsat buldular. Örnek olarak, A.I. Eremenko "Savaşın Başlangıcında", rapordan kısa bir süre sonra yazmış olduğu tüm hatalardan Stalin'i doğrudan suçladığı Yirminci Kongresine yazdı. LM gibi bu anlaşmayı yapmak istemeyen aynı komutanlar Sandalov, ruhunu askeri tarih üzerine gizli yazılara dökebilir ya da sessiz kalabilir. Ancak, 1941'teki yenilginin sebeplerinin Kruşçev sürümü yalnızca askeri liderlerin vicdanını güvence altına almakla kalmadı, aynı zamanda savaştaki diğer katılımcıların yanı sıra, perestroyka sırasında da Sovyetler Birliği'nin ideolojik ezilmesinin temeli oldu. Raporundaki tüm tezler, Sovyet ideolojisini, sistemi ve devleti tahrip etmek amacıyla, savaşla ilgili olanlar da dahil olmak üzere "yıkıcı" perestroyka tarafından yapıldı. Anti-Stalinist anti-Stalinist propagandasının içeriğini Kruşçev'in raporuyla karşılaştırırsak, "yeniden yapılanma habercisi" nin daha zengin olması ve "kullanılamazlık" ve "inandırıcılığın" büyük ölçüde abartılması dışında önemli farklılıklar bulamayacağız. Perestroyka ajitatörleriyle her şey ters çevrildi ve bütün okunmazlık örnekleri tamamen tek taraflı bir şekilde yorumlandı: SSCB değersiz bir ülkeydi, savaş için hazırlıklı değildi, sadece müttefikleri yardımı ile kazandı. Bundan en doğrudan politik sonuçlar elde edildi: Sovyetler Birliği'ni mümkün olduğunca çabuk yıkmak, Sovyet iktidarını ve Komünist Partiyi ortadan kaldırmak, "tüm medeni insanlar gibi" iyileştirmek için gerekliydi. Yurtdışından gelen sahtekarlar oraya zaten geldi, ilk önce Viktor Suvorov, Stalin'in kendisinin Almanya'ya bir saldırı hazırladığı kavramının hali hazırda tasarlandığı Buzkıran ve M Günü kitapları ile geldi. Almanya'ya yönelik bir saldırının Sovyet hazırlığına ilişkin tezinin teorik bir konsepti olarak, Freiburg Askeri Tarih Araştırma Enstitüsü (FRG) subayı Joachim Goffman, 1982 yılında geri döndü. Daha sonra bu revizyonist tarihçiler grubunun lideri oldu. Aynı zamanda, Viktor Suvorov bu konuda ilk yayınlarını yaptı ve hemen Batı Alman revizyonist tarihçilerinin sıcak şirketine girdi. "Buzkıran" ilk olarak Almanca olarak Almanca olarak basıldı ve genel olarak Almanca okuyucuya odaklandı. Victor Suvorov'un kitaplarında geliştirdiği Alman revizyonist tarihçiler kavramı, komünistleri basit bir politik hedefe ulaşmak uğruna, yani GDR'nin oluşumunu "Sovyet işgali" ve hatta "Alman Sovyet saldırganlığı" nın “Sovyet saldırganlığı” ndan çekmesinin bir sonucu olarak açıklamak için azardan çıkarmayı hedefliyordu Bu, 1990 yılında gerçekleşti. Bu yıllarda, GDR'ye karşı yoğun bir siyasi mücadele vardı ve bunun içinde tüm araçlar iyiydi. Batı Alman’nın GDR’ye karşı tarihsel imalarının geçmişine karşı, bu revizyonistler hala nispeten daha nesneldi. Yaklaşan Stalinist saldırıyla ilgili tezi geliştiren Alman revizyonistlerin eserleri, Joachim Goffman'ın eserlerinden birinin çevirisi hariç, pratik olarak Rusya'da çevrilmedi. Bu nedenle, Rusya'daki bu tarihçiler grubunun ürünü yalnızca Viktor Suvorov'un kitaplarından, elbette ünlü "Buzkıran" dan bilinmektedir. Söylemeliyim ki, Viktor Suvorov, kurnaz Alman kavramını canlı ve görsel kılmayı başarmış çok yetenekli bir yazar ve polemikçi. Eğer 1992 yılında Hoffman'ın eserlerinden basitçe bir şey aktarırlarsa, o zaman bu fikir pek fazla şöhret kazanmazdı - revizyonist tarihçilerin lideri kuru ve kıvılcım olmadan yazar. Bununla birlikte, Hoffman'ın işleri boşuna değildi, örneğin Mark Solonin gibi birçok Rus revizyonist ona atıfta bulundu ve temel argümanlarını anlattı. Rusya'da neden bu kötü kokulu revizyonist fikirleri bu kadar yaygın? 1941'teki yenilginin sebeplerinin Kruşçev versiyonunda, büyük bir dezavantaj olduğunu söylemeliyim. Ülkenin savunma konusundaki hazırlıksızlığı, silahların eksikliği ve Stalin'in hatadan sonra nasıl hata yaptığını ve genel olarak çok güvendiği konusundaki tüm konuşmalar, aynı propagandacıların sosyalist sistemin avantajlarından, ekonomik başarıdan bahsettikleri gerçeğiyle açıkça çelişki içindeydi. Sovyet ordusunun gücü ve gücü hakkında, ve bunun başında en bilge CPSU hakkında. Ve aynı ruhta savaş öncesi ve savaş zamanı hakkında söylendi. Aşılmaz bir çelişki ortaya çıktı: en gelişmiş sosyal sisteme sahip bir ülkede, ulusal ekonomide olağanüstü başarılar, ustaca parti liderliği ve işte kahramanlık yapanlar ve savunmada bu kadar hazırlıksızlığın Almanların Stalingrad'a ulaşmayı başarabildiği kahramanlıkta olan bir ülkede nasıl olabilirdi? Bu keskin çelişki propaganda ya da Sovyet tarihinin bilimsel çalışmasında çözülmedi ve okur kitleleri iki kamp arasında bir seçim yaptı: ya Sovyet sistemi söylendiği kadar gelişmiş ve başarılı değildi (en ateşli anti-komünistler, komünizmi eşitledi. Nazizm), ya da Stalin Yoldaş savaştan önce ve savaş sırasında yanıldığından emin değil. Bu çelişki, Kruşçev raporunun ardından on yıllarca olgunlaştı ve bu kampların açıkça ve açıkça şekillenmeye başladığı perestroyka yıllarında yüzeye çıkmaya başladı. Başlangıçta komünist ideolojiyi (Buzkıran'ın başında yazdığı) ezmeyi hedefleyen Viktor Suvorov'un kitaplarının paradoksu, her iki kampı da derhal memnun etmesiydi. Herkes kendi kitaplarını okur. Kendilerini Sovyet karşıtı dünya görüşünde kurmuş olanlar, uğruna, açlık konusundaki argümanlarıyla desteklendiler. оружия, çocuklar ve Avrupa'da "komünist kölelik" kurmayı planlıyorlar. Sovyet pozisyonunda duranlar, çalışmalarında, en gelişmiş sistem ile savaşın başlangıcındaki yenilgi arasındaki acı çelişkilerin bir çözümünü buldular. Viktor Suvorov, kitaplarında sadece Stalin'in Almanya'ya bir saldırı hazırladığını iddia etmekle kalmadı, aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı'nın sonuçlarını gözden geçirme konusundaki Alman meslektaşlarının aksine, en avantajlı taraftan ortaya konan oldukça geniş kapsamlı tartışmalara başvurdu. Kruşçev'in Stalin'in savaşa hazırlıksızlığı ve Stalin'in aptallığı konusundaki açıklamalarından öfkelenen insanlar, bu çelişkiyi Viktor Suvorov'dan buldu. Görünüşe göre, SSCB iyi silahlanmıştı ve Hitler'i bile ezecekti (bu tamamen kapitalizmin Kızıl Ordu tarafından ezileceği genel fikrine tekabül ediyordu) ve bu plan Stalin'in dehası tarafından gerçekleştirildi, ancak uygulamasına biraz geç kaldı. Yenileme sorumluluğu veya ülkenin savunmaya hazır olmadığı tezinin ve liderin aptallığının tezahür etmek yerine şansla anlaşmak çok daha kolaydı. Bu temelde, benim görüşüme göre, evrensel mahkumiyetin “Viktor Suvorov haklı” olduğu konusunda büyüdüğü ve kitaplarının popüler olmasının nedeni budur. Bununla birlikte, paradoksal bir şekilde, Viktor Suvorov'un Buzkıran'ı kullanma konusundaki uzun vadeli çalışması beklediği sonuçlara yol açmadı. Ekimden itibaren, aslında olması gerekenden tamamen farklı bir şeyin büyümesi - 2000'lerin ortasındaki “Stalinist rönesansı”. Planlanan “komünist köleliğin” kınanması, Sovyet iktidarının ortadan kaldırılması ve Almanya'da çalışmaya gitmesi yerine, birçok insan onu incelemeye başladı ve kısa sürede kölelik olmadığını ve gerçekten de, Stalin'in deneyiminin özellikle 90- x ”, ülkenin belirgin bir şekilde bozulması ve ekonomik krizden sonra 1998 yılı. Örneğin, Stalin'in sanayileşme tarihi konusundaki çalışmam Viktor Suvorov'un kitaplarında da bir başlangıç ​​noktası buldu. SSCB savaştan önce binlerce tankın gerçekten 30'ini ürettiyse, bunun nasıl yapılacağı ilginçti. Bu düşünce çalışmamın başlangıcıydı. Viktor Suvorov birçok kitabı kitaplarıyla karıştırdı ve Stalinist Sovyetler Birliği'nin uzun tarihine girmeye zorladı, ki bu görünüşte arşivlere ve kütüphanelere zaten güvenle gömüldü. Her yıl bu dönem daha iyi ve daha iyi çalışıldı, daha net ve netleşti. Görüldüğü gibi, askeri tarihte, Sovyet yıllarından çok daha ayrıntılı ve ayrıntılı bir şekilde araştırılan büyük değişiklikler meydana geldi. Buradaki revizyonistler de paradoksal bir rol oynadılar. Bir yandan Kruşçev'in tarih versiyonunun birçok dogmasını ezdiler, işbirlikçilik gibi II. Dünya Savaşı tarihinin daha önce tamamen göz ardı edilmiş yönleri gibi siyasi amaçlar dahil olmak üzere yoğun bir şekilde tanıtım yapmaya başladılar. Öte yandan, enerjik revizyon tarzı ve devam eden tartışma Viktor Suvorov muhaliflerini yeni araştırmalara yol açan yeni argümanlar aramaya zorladı. Askeri tarihe duyulan yüksek ilgi, edebiyatın yayınlanmasını çok kârlı hale getirdi ve savaş tarihine dair onlarca ve yüzlerce yayın raflarda göründü. Askeri tarihçiliğin hızlı bir şekilde gelişmesi de “Stalinist Rönesans” ta bir ölçüde çalıştı. Bunun Viktor Suvorov’un planlarının bir parçası olması muhtemel değildir ve sonraki kitapları orijinal, Sovyet karşıtı görüşlerini yerleştiren durumu kandırmak veya sahtekarlıkla düzeltmek için umutsuz çabaları yansıtıyor. Elbette birçok şey oldu: Hitler ve onun iç çevre önemsizliği “İntihar” hakkında bir kitap, GK hakkında bir kitap. Zhukov, anılarının ve düşüncelerinin detaylı ve tartışmalı vahiyleriyle, ancak bütün bunlar başarısız oldu. Örneğin, yeni akıl yürütmesiyle, Zhukov'un hiç mükemmel bir komutan olmadığı ve kişisel niteliklerinin aynı olmadığı, daha önce kendi pozisyonlarını ve argümanlarını baltaladığı belirtildi. Daha kötüsü, Viktor Suvorov tartışmalarında yeni çelişkiler ortaya koydu ve yavaş yavaş “haklı” olmaktan çıktı. Her zamanki konusunu atlayıp Kruşçev hakkında bir kitap yazdığında netleşti: hepsi bu, biraz “Kaptan Buzkıran” aldım. Afişi benzer düşünen insanları almaya çalıştı. Örneğin, Dmitry Khmelnitsky, Viktor Suvorov'un “silahlara açlık” konusundaki tezini derinleştirmeye çalışıyor (ekmek için tank satın alma konusunda ayrı bir makale bile yazdı) ve Stalin'in şehirlerinde yaşamanın kesinlikle imkansız olduğunu kanıtlamaya çalışıyor ve kışlalarla dolu bir sosyal şehir tasarlamaya çalışıyor. Böylece işçiler daha çok acı çekecek. Bütün bu gazetecilik faaliyeti, 2005 yılı ile başlayan “Stalin Rönesansı” dönemi üzerine düşer. Bu telaşlı etkinlikte, Viktorya Suvorov'un destekçilerinin “çoğunluğun” olduğunu ve teorisinin neredeyse “genel kabul görmüş” olduğunu göstermek için “şapkalarla rakipleri atma”, yani bir argüman alma, ikna etme arzusu görülebilir. Ancak bu başarıya ulaşılmadı ve daha sonra, savaş öncesi dönem ve savaşın başlangıcında, revizyonistlerin argümanlarının üzerinde durulan konuların detaylı bir şekilde incelenmesiyle, geniş bir kaynak yelpazesinin katılımıyla yapılan çalışmalar ile ortaya çıktıklarında, bir dizi yenilgiye uğradılar. Viktor Suvorov ve Mark Solonin'in ana argümanlarının ezilmesi konusuna iki kitabımda yoğunlaşarak da bu konuya kendi katkılarımı verdim: “Viktor Suvorov yalan söylüyor! "Buzkıran" ı batırmak için! "Ve" 1941 fiyasko: korkaklık ya da ihanet mi? ". Birincinin argümanları gerçeklerin baskısıyla kırıldı ve en önemlisi, ikinci teorinin ispatı, generallerin anılarının sahte alıntılarına dayanıyordu. Aynı zamanda, eleştirilebileceği ve revizyonizmin yenilgisiyle yargılanabileceği kadarıyla, önceki pozisyonlara geri dönüş olmadı. “Güvenilirlik” veya Stalin'in paniği uzun zamandır çürütülmüş ve on yıllarca hata olarak kabul edilen şey daha önce bilinmeyen koşulların sonucuydu. Savaş öncesi dönemin nesnel koşullarının ve savaşın başlangıcıyla ilgili ayrıntılı bir çalışma, maalesef düşmanın başlangıçta ciddi bir avantajı olduğunu gösterdi. Birinin kişisel suçluluk veya hazır bulunmamasından kaynaklanabilecek her şeye sert bir şekilde ağır basmıştır. Savaş tarihi çalışmasında, revizyonistlerle yapılan bu uzun tartışma sonucunda, literatüre aşina olan herkes tarafından açıkça görülebilen önemli bir ilerleme kaydedilmiştir. Şimdi Büyük Vatanseverlik Savaşı tarihini Sovyet yıllarındakinden çok daha fazla biliyor, takdir ediyor ve saygı duyuyoruz. Başlamak için, ülke savaş sırasında muazzam kayıplar yaşadı ve insanlar doğal olarak kendilerini endişelendiren sorulara cevap aradılar ve maalesef çoğu insan için bu cevapları beklemediler. Bu boşluğu kapsama alanında ve insanların doğal psikolojik özelliklerinden yararlanarak, MI-6 özel birimi, aslında sonuçlarını veren frank desa ile serpiştirilmiş çok iyi aydınlatılmamış gerçekleri kullanarak kusma konusunda çok başarılıydı. Sessizlik ve olayların yetersiz kapsamı, Suvorov'un bundan faydalanmasına ve dolayısıyla birçok insanı yanlış sonuçlara götürmesine izin verdi. Kendi kendime bunu uygulamamda defalarca fark ettim. Düşmanları para ile yazan bir saçmalık (Solzhenitsyn) daha hatırlamak gerekir. Devlet adamlarının şu anki * kusurları ondan bir klasik yapmaya çalışıyor. Kendini koruma içgüdüsü, kendiniz için bir delik açarak çalışmalıdır. Torunlarınız bu kötüleri nasıl hatırlayacaklarını affetmeyecek mi? Ve akıl yürütmenin arkasına saklanmayın, eylemlerinizin çıplak gerçeklerini gizleyemezsiniz, sizinle ilgili her şey dolanır. Ona ödeme yapan kişi müzik sipariş eder. Ona daha fazla ödeme yapmak için yalan yalanlarını reddetti. Siz ve Solzhenitsyna saçma sapan yazıyor musunuz? “1945 ve 1953 arasında SSCB'de özünde“ serbest ve köle emeği arasındaki farkların bulanıklaşması ”vardı. Sosyalist ekonominin önemli bir sektörü, açık köle emeği olan mahkumların emeği tarafından sağlandı. 20 milyon kişi) buna "yüz köleleştirilmiş" (savaş sonrası ülkeye geri dönüyor ve erken serbest bırakılıyor) eklememiz gerekiyor. Ancak bununla birlikte çok daha büyük bir sektör vardı " yarı-serbest "emek - 10-8 milyon kişi, dedikleri gibi, zorunlu olarak gönüllü olarak - örgütsel işe alım sistemine ve emek rezervleri sistemine göre işe alındı. Yani SSCB'nin endüstriyel işgücünün bir yerinde serbest ya da yarı-özgür olmayan insanlar vardı. "Kolektif çiftçilerin çalışmaları hâkim oldu, bu da serflerin emeği ile oldukça doğru bir şekilde karşılaştırılabilir." Sosyal devlet "in güzel bir örneği değil mi?" İfade çok mu yüksek? Saçma sapan şaplak atmayın ve SSCB'nin her türlü "ihbarcı" nın doğrulanmamış "gerçeklerine" atıfta bulunmayın. Belki kendi ülkenizde ?? Bence bu da yarı köle emek - bu işe perçinlenmelisin, çünkü gerek kalmayacak, bu yüzden cehennem seni bu kır evine götürecekti! Ruhun ne olduğunu söyle ??? "Pupkino köyü" dışında seyahat etmeye çalıştınız mı? Bence hayır. Aksi takdirde, bu tür sorular sorulmaz. Yazlık yemek için, bu korkunç bir oyun. Kabul ediyorum, Pupkino köyüne gitmek zorunda değildim ... Ama siz yorumlarınızdan ne gördüğümü düşünüyorsunuz ... Özellikle Stalin altında oturan akraba ve tanıdıklardan soruşturma yaptım? Belki de bunları diğer arkadaşlardan duymuşlardır. Hiç kimse tek bir kişiyi hatırlamıyordu. Ancak, herkes Solzhenitsyn'i biliyor ve rakam on iki milyon. Ve yazılarına göre orada kaç kişi Gulag'da oturuyordu. Yarısı oturdu ve yarısı korundu. Ve ne, belgeleri çok tembel okumak için? Oradaki belgeleri nerede gördün? Bir tür bulamaç tablet üzerinde hangi ağ kaynağını ve tümünü anlamıyorum. Yarım saat içinde sizin için herhangi bir yönde bir web sitesi oluşturabilirim ve Excel'de herhangi bir tabak koyduktan sonra oraya koyabilirim ve belgeler ne olacak? Hatta ne olduğunu anlıyor musunuz - gerçeklerin belgesel kanıtı? Bence, böyle doğrulanmamış bir Eski'ye bağlantılar verirseniz. Peki, sorumlu kişilerin imzaları tarafından onaylanmış resmi pullarla benzer bir sertifika sağlarsanız, bu belgesel kanıt olarak kabul edilebilir ve daha sonra diğer kaynaklarla çapraz kontrol edildikten sonra. Rezun veya Solzhenitsyn ve benzerleri gibi bir aptal ve yalancı gibi görünmemek için öğrenin ... Ciddi ve yetkili bir kaynak. Aptal ve yalancı gibi görünmeyi kabul ediyorum. Bir alçak ve piç gibi görünmemek, bariz ve çok üzücü şeyleri reddetmek. "Ciddi ve yetkili bir kaynak" ifadenizin güvenilir olduğuna inanmak için hiçbir neden göremiyorum ... A. Yakovlev'in adı uzun zamandır bilinmektedir ... Solzhenitsyn ve Rezun ile aynı kohorttan. Ve benzemeyi kabul ettiğiniz şey, neye benzediğinizi, en azından söylemek gerekirse, bariz şeyleri reddediyor ... Bu başka bir rakam!” Anatoly Wasserman, hesaplamasını “Stalinist rejimin kurbanları” nın harflerine göre yapan Solzhenitsyn'in “hatası” hakkında çok yumuşak bir şekilde konuştu ... Bu, moronlara kışkırtıcı bir soru sorar: Almanların gelmesini durdurun ... Eh, moronlar yönetildikleri için affedilebilirler, ama düşünenlere? Hain, suskun ve aptal insanlarda hain özlerini tersine çevirdiklerini hisseden Rezunovitler, ücretli propagandacılar argümanlarından bağımsız olarak çizgilerini bükmeye devam ettiler ... Tarihçiler arşiv ve belgelerle ilgilensin, böyle bir işleri var. Ve bu Rezun'lara, Solzhenitsinlere ve diğer "Arbat'ın çocuklarına" bakarak görevimiz doğru sonuçları çıkarmaktır. Bu arada, hiçbirini okumadım. Yalan söylememe rağmen, bir şekilde birkaç kitap okudum. Ama 90'ların başında. moda oldu. Sonra bütün demokratik basın, televizyon vb. herhangi bir yazarı, özellikle de tarihsel kesinliği olan meseleleri övmeye başlar. Etrafınızdaki meslekten olmayan insanlar (hiç kitap okumayanlar) bu tür yazarları övmeye başlarsa, iç bariyer tetiklenir ve kandırıldığınızı fark etmeye başlarsınız. Bir şeyi okumadan veya bir şeye bakmadan önce, lütfen bunu kimin ve ne söylediğini kontrol edin. Bazen yararlı ve tanıdık olmasına rağmen, genel gelişim için. Ancak Friedrich Nietzsche'nin yazdığı gibi, “Bu hayatta bir şey anlamak istiyorsanız şüpheci olmalısınız” Solzhenitsyn, Rezun ile aynı saçmalıktır. Bir alan çilek - hainler! Yine de, "Gulag Archipelago" yalanlarınızda bu mu var? Çoğunlukla, kurgu, çeşitli "korku hikayelerinin" yeniden anlatılması vb. Hainlerden anavatana kadar başka ne beklenebilir ki? Edebiyat derslerini ve yazarın ana fikrini hatırlayın. Bu, skandallar, soruşturma entrikaları ve elbette söylentiler tarzında bir kitap. Ne yazık ki, cellatlar kurbanlardan çok daha fazla hayatta kaldı ... İnternette bir internet bulundu, dayanamadı, alıntı yapmamak için: Sovyet döneminde, insanlar her zaman korku içinde yaşadılar. Her an gelip tutuklayabilirler - söylenen şaka, samimiyetsiz gülümseme veya Leonid Ilyich Brezhnev'e saygısızlık için. Hatta bazıları tutuklandı çünkü CPSU'nun son kongresinin kararlarını beğenmedikleri için derinlerde. Çünkü insanların yaşamları ve düşünceleri üzerindeki kontrol her türlü sınırı aştı. Birçoğu Lavrenty Palych Beria'nın onlar için siyah bir huni üzerine geleceğini ve uyandıkları ve yüksek sesle anneleri olarak adlandırdıkları tecavüz için onları götüreceğini hayal etti. Bundan sonra, korkuları daha da kötüleşti, çünkü çocuk çığlık atarsa, o zaman hayattan memnun olmaz. Sovyet hükümetinin düşüncesinde titrememek değil, oynamak ve eğlenmek istiyorlar. Ve sonra bir gün bir okulda çocuklar küçük toplarla oynamaya başladı. İlk başta koridor boyunca koştular ve sonra odaya girdiler. Öncü bir odaydı, ama çocuklar bunu fark etmedi ve birbiri ardına yüksek sesle gülmeye devam ettiler. Birkaç dakika sonra, bir oğlan yanlışlıkla orada duran afişe dokundu, afiş düştü ve bir kız üzerine bastı. Çocuklar dehşet içinde durdu, şimdi birbirlerini vurmak zorunda kalacaklarını anladılar, aksi takdirde diğerleri birbirini çarpacaktı. Gerçekten ağlamak istediler, ama ağlamadılar, çünkü o zaman mutlu olmadıklarını düşünürlerdi. Birkaç dakika sonra siyah KGB hunileri geldi, sivil toplumdaki insanlar onlardan çıktı. Biri yanlışlıkla orduyu terk etti, ama hemen vuruldu. Sonra çocuklar her şeyi itiraf ettiler ve işkenceye götürdüler - SSCB'de her şeye itiraf edenlere bile herkese işkence yapması gerekiyordu. İşkenceden sonra çocuklar vurulmaya ve okul bahçesine götürülmeye karar verdi. Bir sivil asker makineli tüfek aldı ve çocuklar için üzüldüğünden ağladı. Daha sonra çocuklar için memnuniyetsiz ve üzgün olduğu için vuruldu. Ve tüm ailesi Belomorkanal'a gönderildi. Bundan sonra, sivil kıyafetlerdeki başka bir asker bir makineli tüfek aldı ve tüm çocukları okul bahçesinde ateş etti. Diğerleri gördü ve gülümsedi, böylece birisi mutlu olmadığını düşünecekti. Daha sonra okulun her yerinden çocuklar pankartını öpmeye yönlendirildi. Afişi botun önünden izlediler ve gülümsediler. Çünkü Sovyet rejimi acımasız ve suçluydu. Söyle bana bu oyunu nerede buldun ??? Sadece banal bir alçak. Beyaz Deniz Kanalı sırasında makineli tüfeklerle vuruldular! O zamanlar en popüler yabancı edebiyat, resimlerle porno dergilerdi ve bu * yazılar * pornografik yayınları okumayı haklı çıkarmaktı. Stalin herkesi takip edemedi, ancak bunlar görevlerini yerine getirmedi. Birisi kendisine, Dzhugashvili gibi mutlak gücü savunursa, her şeyi takip etmekle yükümlüdür. Ve neden Stalin'in oldukça anlamlı bir şekilde Hitler'in müttefiki olmasını amaçladığı bir aksiyom olarak kabul etmiyoruz? Aloizovich onu basitçe aldattı ve Yahudilere gelince, koşullara göre ... O zaman annenizin böyle * bir bireyin * doğumu ile yanıldığını AXIOM'a götür. Sadece Stalin'in iktidara sahip olduğu gerçeğini kanıtlamak zorundasınız, böylece Stalin'in 1 yıl boyunca RSFSR Ceza Kanunu'nun 58. maddesinin 22. bölümünün kapsamına giren karşı-devrimci bir suç işlediğini kanıtlamanız gerekir. Ve neden, örneğin bir aksiyom olarak loki-reyngard'ın yetersizliğini almıyorsunuz? Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, faşizm artık militan burjuva politikacılar arasında en moda olan meta haline geldi. Sadece genel olarak faşizmden değil, öncelikle Cermen tipindeki faşizmden bahsediyorum.yanlış bir şekilde Ulusal Sosyalizm olarak adlandırılır, çünkü en dikkatli inceleme ile içinde bir sosyalizm atomu bile bulmak imkansızdır. Bu bağlamda, Almanya'da faşizmin zaferi, yalnızca işçi sınıfının zayıflığının ve işçi sınıfının sosyal demokrasiye ihanetinin sonucu olarak faşizmin yolunu temizleyen bir işaret olarak görülmemelidir. Ayrıca burjuvazinin zayıflığının bir işareti olarak görülmeli, burjuvazinin artık iç politikadaki terörist yönetim yöntemlerine başvurmaya zorlandığı bir işareti olarak, parlamentarizm ve burjuva demokrasisinin eski yöntemlerine hâkim olamayacağını gösteren bir işaret olarak görülmelidir. artık barışçıl bir dış politika temelinde mevcut durumdan bir çıkış yolu bulamıyor.. Hayır bence öyle değil. Batılıların savaşta birbirlerini zayıflatacaklarını umuyordu. Ve sonra taze bir güçle vuracak. "Dünyadaki komünizm" için çok fazla. Fakat Fransızlar kurnaz İngilizlere burunlarının altında bir namlu gösterdi. Dzhugashvili için güçlü bir darbe oldu. Ve Dzhugashvili Avrupa'da büyük bir savaş olacağını fark etti. Anladığı için Hitler'in soruyu kendisi, doğu, bir arkadaş ya da düşman için çözmesi gerekiyordu. Böyle saçma hareketlerle (ifadeler), Hitler'i doğuda bir arkadaş olduğuna ikna etmeye çalıştı. Ancak Hitler düşmanın haklı olarak karar verdi. Bu nedenle, 1941 şirketi sırasında bu tehdidi ortadan kaldırmaya karar verdi. Ve sonra, zaten 1942'de. Sonra herkes kendileri için her şeyi bilir. Dzhugashvili'nin ifadelerini kalbinin dibinden spam göndermediğini de ekliyor. Ve Almanlarla İngilizler boyunlarını kırana kadar oturma umuduyla. Bu normal bir plan. Uluslararası politikada ortak bir şey. Bunda yanlış bir şey yok. Ancak Hitler spam göndericiye inanmadı. Ama Dzhugashvili'nin yapmayacağı şey 1941'de Hitler'e saldırmaktı. Burada resmi komünist bakış açısını kabul edebiliriz ve kabul etmeliyiz, bu savaşın başlangıcını ertelemeye çalıştı. Kalıcı bir dünya devrimi "dünya çapında komünizm" fikri Troçki-Bronstein'a aittir! Stalin, tek bir ülkede komünizm inşa etme olasılığı hakkında yazdı, bu onun ilk pozisyonuydu ve stratejisi buna dayanıyordu. Ölümünden sonra rota Troçkist Kruşçev tarafından değiştirildi. Kruşçev'in Troçkist görüşlerine inanmayan - büyük yeğeni Stuart Kagan tarafından kaydedilen Lazar Kaganoviç'in anılarını okuyun. Bu arada, Amerikan kökenli bir Yahudi, Politburo'daki gizli oyunların farkındadır ... Her şey siyah beyaz yazılmış. Stalin'in eserlerini okudum ... "Kalıcı bir dünya devrimi fikri Troçki'ye aittir." Lenin'i alçakgönüllülükten unuttun mu? “Dünya devriminin ateşinde yanacak” imparatorluğun yıkım sürecini çamurlandıran bu "tatlı çift" idi (PSS Lenin). 1920'deki bir fiyaskodan sonra, Troçkist devrimciler ve Bolşevik-Leninistler biraz sakinleşti, bu da Stalinist fikrin benimsenmesinin sebebiydi: tek bir ülkede sosyalizm inşa etmek. Ama sosyalist inşaa yeni hasar aldı. Lenin 1937'de yaşasaydı, diğer hainler Troçkistlerle birlikte halkın düşmanı olarak vurulacaktı. Evet ve aynı zamanda Hirohito, Roosevelt ve Annunaki'nin Illuminati ile birleşmesi için bir müttefik olmak istedim. Tarihin ne "derin bilgisi". Özellikle yürüyüşten etkilendim - 1 Haziran 19'de Baltık'tan Finlandiya sınırına 1941 tank cesedinin fırlatılması. Variller ve çemberler) Bu, savaşın başlangıcında tek bir tank kolordu oluşmamasına rağmen. Ve sonra, savaş ilan etmeden Finlandiya sınırına saldırmayı üstlenen bu cesur komutan kimdi? 1941 felaketiyle ilgili olarak, benim fikrim var: Her şeyden önce, iktidarın üst kademelerinde yer alan ıssız Troçkistlere ve ikincisi, modern savaş yöntemlerinde tamamen eğitimsiz olan personel ordusuna ihanet. Havaalanlarında yakılan 1000'den fazla uçağın ve yakıt ve mermi olmadan yıkılan yüzlerce tankın hatırlanması yeterlidir. Ancak Bialystok'ta silah, mühimmat, yiyecek ve üniformalı, çok amaçlı ve mühürlü depolar Almanlara transfer edildi. Bu ihanet değil mi? Bu nedenle, üç kişilik bir tüfekle geri çekilmeleri şaşırtıcı değildir. Ve hücreler, siperler yerine: asker tek başına oturuyor ve kendi başına görmüyor, tek bir kelime söyleyecek kimse yok, ama düşman orada, avucunuzun içinde ve herkes kendini orduya karşı yalnız hissediyor. Komuta birliğinin olmaması, komutan tarafından verilen kararların tüm etkinliğini geçersiz kıldı. Mehlis'in sanatını hesaba katmadan bile, Kremlin duvarından henüz atılmamış bir nedenden dolayı, komiserler enstitüsünün 1941 felaketinde uğursuz bir rol oynadığı ortaya çıkıyor. O zamanlar neden en iyi ZiS-2 ve ZiS-3 silahlarına sahip olan ilk kişi genel olarak durduruldu ve ZiS-3, Stalin'in tüm isteklerine rağmen yetersiz miktarlarda üretildi? Ancak Alman tankları, yanıcı bir karışımla ve bir aşçı Sereda gibi bir baltayla şişelerle karşılandı. Verkhoturov, bu yazarlar ile polemikleştirici bir sürü kitap ve makale yazdı: Soru şu, bu makalede neden çok fazla eleştiri var, ama neden onlara dikkat edin, onlara bir reklam verin? Batı'da Vete, Rusya ve Rus halkının düşmanıdır.Tüm bunların hepsi, Rusya Federasyonu topraklarında kitapların dağıtılmasını yasaklamak için yeterlidir.Bu hain ve takipçilerinin yazması önemli değildir, çünkü tanım gereği bir yalan olacaktır.Verkhoturov gerekli görürse revizyonistlerle polemikleşmek için, bu isimlerin isimlendirilmeden, revizyonistlerin kaynaklarına başvurmadan akıllıca yapılmalıdır, SSCB tarihini nesnel olarak açıklamak yeterlidir. Bu arada, Viti Suvorov'un tarihi vatanı prensip olarak Ukrayna'dır. Ama onunla kahraman olarak buluşmasına rağmen, İngiltere'den tarihi anavatanına koşmadı. Bir tepenin arkasından "adabramlar" tarzında röportaj vermeyi tercih ediyor. Batıda veteriner, Rusya ve Rus halkının düşmanıdır. Ama sen asla bilemezsin. Eski "büyük" lerin çocukları ve torunları, eski vatanlarına çamur döküyorlar: Tüm bunlar, Rusya Federasyonu topraklarında kitapların dağıtılmasını yasaklamak için yeterlidir.Bu hain ve takipçilerinin yazması önemli değildir, çünkü tanım gereği bir yalan olacaktır. Hiçbir şeyi yasaklamaya gerek yok, geç Sovyetler Birliği'nin resmi sopa ideolojisi yasaklarda başarısız oldu ... Herkesin uzun zamandır dünya çapında video kaydedicileri ve telsiz telefonları vardı (80'lerin ortası), ancak hala yaşamın birçok alanında 50'lerimiz var ... Bir sonraki tüketim malları grubu yıprandığında ve yenisi teslim edilmediğinde, yine koyun derisi paltoları için koyun derisi paltolarını değiştirmeye çalışıyoruz ... Tartışmada, argümanda, tarihin popülerleştirilmesinde ... Ve sonra arşiv belgelerini ve kaynakları bilimsel topluluk ve halka, sığır gibi, hikayeye bir tür popüler mesaj veya fıkra verilir ve ayrıca T-34 yerine T-55'in tamamen Leningrad'ın savunması olduğu bir film çekerler ... Tüketim mallarının bir sonraki bölümü yıprandığında ve yeni bir ürün teslim edilmediği anda, koyun derisi paltoları için tekrar koyun derisi paltolarını değiştirmeye çalışırız. Bir rakibin yokluğu bir tür çifte bağlantıya yol açar, sizi "siyahın beyaz ve tam tersi, beyazın siyah" olduğuna ikna etmeye çalışırlar ... Şimdi Batı'nın aptal politikasında gözlemlenen, herkesi bakış açısının doğru olduğuna ikna etmeye çalıştığında ve diğerleri yanlıştı ... Sovyetler Birliği'nde, bizi o zamanlar ülkeyi harap eden, her türlü oportünistle doluydu, ama aslında ülkeyi mahveden CPSU politikasının doğruluğu hakkında kaba bir söylemle ikna etmeye çalıştıklarında durum böyleydi ... , özeleştiri yok, sadece evrensel "onay" ... Bu nedenle Putin bu konuda daha incelikli davranıyor ... Eleştiri banal ve aşağılayıcı olsa bile, yine de kabul etmek ve dikkat etmemek için güç bulmanız gerekiyor ... Putin'i bir haydut olarak adlandırdı havada, Putin, hiç utanmadı, haydutların istihbarat ve istihbarat subayları olamayacağını söyledi. Rezun'u okudum, ama fazla okumadım, hemen çatlaklar ve iğrenç sahtekarlık göründü, sonra sadece yapraklandım ve daha fazla okumadım ... SSCB hakkında uygunsuz genellemeler yaparsınız Toplumda yasaklar vardır ve bu normaldir, örneğin faşizm, sadizm, eşcinsellik propagandası, bu nedenle Rus medeniyetine yönelik yıkıcı, yanlış bir ideolojinin yasaklanması yasaklanabilir. Tarihin yaygınlaştırılmasında bir polemikte, tartışmada, gerçeğin açıklığa kavuşturulmasıdır .. Gerçek bilimsel araştırmada nereden istedikleri öğrenilir, bu sahte tarihçilerin nerede hakikat arzusu vardır? Komünist ideoloji mi demek istiyorsun? Listelediğiniz özelliklere göre, buna çok benzer. Komünist ideoloji yukarıdaki kriterleri hiçbir şekilde karşılamaz. Komünist ideoloji yukarıda listelenen kriterleri karşılamamaktadır. Doğrudan tüm domuz burnuna karşılık gelir. Ve neo-Stalinistlerin Stalinist gibi rejimi geri döndürmelerini istiyorum. Sadece kişisel olarak onlar için. Hayır, pişman olabilirim ve buldozerlerin altına girmelerini diliyorum. Ve Stalinizm altında yaşamak istiyorum. Bunun için çok hevesliler. Demokrasi, Stalinizm'den daha iyi mi? Demokratik bombalarla bombardıman sırasında Hiroşima veya Nagazaka'da olmak ister misiniz, yoksa Vietnam'da napalm ve zehirli maddelerin etkinliğini denemek ister misiniz? Ciddi olarak, sosyal adalet toplumunun ideali olarak sosyalizm, sosyalizm, devlet sisteminin en umut verici modeli. Demokrasi Stalinizm'den daha mı iyidir? Demokratik bombalarla bombardıman sırasında Hiroşima veya Nagazaka'da mı, yoksa napalm ve toksik maddelerin etkinliğini denemek için Vietnam'da mı olmak istiyorsunuz? Demokratlar bu yöntemleri yabancılara uyguladılar. Komünistler de kendi başlarına. Aradaki farkı anlıyabiliyor musun? bununla birlikte, sosyal adalet toplumunun ideali olarak sosyalizm, devlet sisteminin en umut verici modelidir. Sen kendinde değilsin, bu anlaşılabilir. Sahte dinsel dogmaya (Marksizm-Leninizm) dayanan feodal bir toplumu sıradan ve hatta daha umut verici bir şey olarak adlandırmak sadece sağlıksız bir insan olabilir. Feodal toplum, üretici güçler ve bir bütün olarak toplum geliştikçe, kaçınılmaz olarak burjuva (kapitalist) toplumla yer değiştirir. İlkel komünalın yerine köle mülkiyeti geldi. Bu insan toplumunun gelişim yasasıdır. Ve feodalizme hile yok, sözde bile olsa sosyalizm yardımcı olmaz. Ona "liberal kapitalizm" şeklinde yardım etmeyecekler. Her neyse, feodalizm yerine, kapitalizm kaçınılmaz olarak gelecek. Er ya da geç. Prensip olarak, "güçlü bir Marksist" sizsiniz, eğer bilimsel yaklaşımı ve oluşumların değişimini hala biliyorsanız ... Yani, oluşumların değişmesi için herhangi bir önkoşul yoktu, tamamen bireysel köylüler, sermaye ve endüstri çoğunlukla yabancıydı ve Almanlar, Fransızca ve İngilizlerle (modern terimlerle ortak girişimler), yani feodalizmle ( monarşi anayasaya girişme girişiminde bulundu, ama ya 30 yıllık tarih için? ugh) Avrupa'ya bağımlı bir çevresel kapitalizm katkısıyla ... Yani, oluşumların değişmesi için herhangi bir önkoşul yoktu, tek tek köylüler, sermaye ve sanayi çoğunlukla yabancıydı ve Almanlar, Fransızlar ve İngilizlerle (modern terimlerle ortak girişimler) tavizler vardı, yani feodalizm (monarşi anayasal olma girişiminde bulundu) ama ne 30 yıllık bir tarih için? ugh) Avrupa'ya bağımlı bir çevresel kapitalizm katkısı ile ... Ve bu koşullar altında, OEF'deki değişim için tamamen farklı ön koşullar olgunlaşır. Ve her şey incitecekti. Ama sonra hakkında yazdıklarınız araya girdi. Bolşevikler bunu oldukça iyi anladılar, bu yüzden onu kudretle ve esasla sömürdüler, bu nedenle İç Savaşı kazandılar. Sonra bu "tarımsal ilke" 100 kez şişirildi ve yapışkan gibi soyuldu. Ama bunlar geri dönemezdi, hiçbir yer yoktu. Rusya'da feodal bir restorasyon vardı. İlkeler biraz farklıydı, monarşi kalıtsal değil, yüce bir şaman tarafından yönetilen sahte dinseldi. Ancak bu, özün özünü değiştirmez. Sistem 30'ların sonuna kadar sürdü ve yerine köle tutulması yapıldı (baskılar 37-38gg). İlk olarak nispeten hafif bir formda. Ve “büyük zaferden” sonra, serbest bir işgücü kitlesi aldığında ve tam köle biçiminde. Aslında, bu sitenin görünüşte zihinsel olarak oldukça normal olmayan kullanıcıları çağırdığı çok “Stalinist sosyalizm” dir. Yine bu bok içine dalmak isteyen o kadar çok kişinin olması garip. 1917 devrimi Batı'dan ilham aldı ve ilk başta liberaller tarafından yönetildi, daha sonra Sosyalist Devrimciler ve anarşistler, Bolşevikler en son anda iktidarı ele geçirdi ve daha sonra Bolşevikler arasında Troçkistler baskın bir “dünya devrimi” çağrısı yaptılar ... daha ziyade sivil olarak adlandırıldı, sivil-ulusal bir savaş vardı (Basmachi, Abreks) ... Çünkü sivil itaat 10 yaşındayken restore edildi ve ulusal savaşlar 3'e kadar devam etti ... Batı'nın Rus top yemine ihtiyacı olduğu için Batı'dan ilham alınamazdı. Devrim her zaman kaostur. Bu Batı için işe yaramazdı. Bolşevikler son anda iktidara geldi ve sonra Bolşevikler arasında Troçkistler baskın bir şekilde "dünya devrimi" çağrısında bulundu. Bolşevikler bir geri dönüş hazırladılar. Tarihte daha çok Ekim Devrimi olarak bilinir. Ve sonra, ana seçenek başarısız olduğunda, Bolşevikler Kurucu Meclis seçimlerini kaybetti, bu seçenek, ilk önce yedek olan, ana seçenek haline geldi. Petrograd'ı kontrol eden Bolşevikler, Kurucu Meclisi dağıttı ve ülkede iktidarı gasp etti. Sivil itaat 3 yaşında restore edildiğinden ve ulusal savaşlar 1955'e kadar devam ettiğinden ... İşte tam bu noktada !!! Size bu bağlamda katılıyorum, yüzde yüz, ama geçmişin herhangi bir tarihsel dönemine değil, günümüze - gezegendeki insani gelişmenin "demokratik" dönemi ... Mesleğimle doğrudan ilgili bir örnekle açıklayayım: 2001'den bu yana, elektrik işlerinin maliyeti (diğer inşaat işlerinin yanı sıra) bugüne kadar değişmedi. Fiyatları bu dönemde yaklaşık 3-4 kez önemli bir değişiklik geçirdi! Daha önce bir şeyden para kazanabilseydim, şimdi sadece kendi içeriğimde, en azından en az üç ailemle çalışmaya zorlanıyorum. Ve sonra hepimiz kuru bokta kurcalamaya çalışıyoruz, içinde her türlü solucanı arıyoruz, ama gerçeklikten uzaklaşıyoruz ve gelecek için olasılıkları modellemeye çalışmıyoruz ... Diyelim ki demokrasi ve Stalinizm ne eşanlamlı ne de zıt anlamlı değildir ve bu kavramlarla çelişmek en azından yanlıştır ... Biri, sadece duygulara dayalı bireysel, kişisel inançları dikkate almazsanız, ancak mantığı değil, diğerini dışlamaz ... O zaman “Sermaye” yi öğrenin ve burjuva (kapitalist) sistemin değişiminin sosyalist sisteme kaçınılmazlığını çürütmeye çalışın !!! Sonra “Sermaye” yi öğrenin ve kaçınılmaz olarak burjuva (kapitalist) sistemin sosyalist değişiminin kaçınılmazlığını çürütmeye çalışın !!! Bir şekilde her şeyi anlamıyorsun. Size çok net bir şekilde yazdım, SSCB'nin orijinal Bolşevik toplumu formunda sahte dindar bir feodal toplumdu. 1937'de bu şaman (o zaman Dzhugashvili'ydi) bir darbe yaptı ve kendini korudu kesin güç. O andan itibaren Sovyet toplumu köle ilişkilerine doğru kaymaya başladı. Şamanın ölümüne kadar hayatta kaldılar ve Kruşçev ve erken Brezhnev tarafından yavaş yavaş iptal edildi. Fakat feodal biçimde “sosyalizm” var olamazdı. Motivasyon eksikliğinden ve bir dizi önemli nedenden dolayı kendini besleyemedi. Fakat yüce şaman (inanılmaz fedakarlık pahasına) bir miktar güvenlik payı bıraktığından, hemen çökmedi. Ve ancak o zaman, bu stoğu yedikten sonra. Bu nedenle, Gorbaçov için soru ortaya çıktı, ama bu "sosyalizm" ile bundan sonra ne yapmalı? Hiçbir şey yapamazsınız, her şey çökecektir. Bu nedenle, Gorbaçovitler, gerçek komünistler gibi, kendi kendini finanse etme, vb. Hakkındaki çılgın fikirleriyle Lenin'i naftalinden çıkardı. Ve hepsini "Perestroika" olarak adlandırdılar. Lenin havalı bir adamdı. Evet ve eğitim rahatsız olmadı. Üniversite dışarıdan mezun oldu, bu da devamsızlık anlamına geliyor. Bir parça kağıttan başka bir şey yok. Gorbaçovitler bu "lambanın" ilkelerine güvenmeye karar verdiler. SSCB'nin bu “havalı ahbap” konusundaki işlerinin yaşamı boyunca neye yol açtığını tamamen unutmuş olmak. Beklendiği gibi, bu senaryoda "sosyalizm" en hızlı çöktü. İşte tanıdık için kısa bir "sosyalizm" dersi. Orada gerçeğe karşılık gelmeyen bir şey bulmaya çalışın. Kısa "sosyalizm" rotanızla tanıştım ... Ya da belki dünyadaki modern krizin nedenlerini hepimize açıklayabilirsiniz? Kriz döngüsel değil, kriz sistemiktir. Gelişmiş insanlık, modern dünya düzeni sistemini aşmıştır (tüm kapitalizm değil, sadece şu andaki aşaması). Bu nedenle, sistem değişecek, başka bir kalite seviyesine geçecektir. Kapitalizm öncesi kalkınma aşamasında olan devletler ister bunu ister istemez, hiç kimse onlara soramaz. Ne yazık ki, bunun büyük bir savaşla gerçekleşme şansı var (savaş her şeyi yazacak). En son bu şekilde değişti. Daha sonra, Almanya ve dünyanın dört bir yanındaki benzer düşünen arkadaşlarla birlikte Schicklgruber adında bir adam, pist altında ortaya çıktı. Aslında, parlak kapitalist güneşin altında tatlı bir nokta için "genç kapitalist kurtlarla" (ilk aşamalarında genç kapitalist devletler) "eski kapitalist" (eski burjuva devletleri) savaşıydı. Aynı zamanda, tecrübeli, tuhaf ve parayla olduğu gibi bilge olan "yaşlı" insanlar, aktif olarak çeşitli yerel birlikleri ve gelişimlerinin kapitalist öncesi evresinde olan geri devletlerin oluşumunu aktif olarak kullandılar. Sonunda, kulübenizde bir dolap oluşturursanız ve paranız varsa, birisini de işe alırsınız. Bu sefer benzer bir şey bekleyebiliriz. Ve kim ikame edecek, bilmiyorum. Sonunda, sistemin barışçıl bir şekilde değişmesini bekleyebiliriz. En azından buna gerçekten inanmak istiyorum. Ama sonra, şimdi, o zaman değil. Şimdi, büyük savaşın bir sonucu olarak, kendinizi bir sonraki seviyede değil, mağaralarda, şenlik ateşlerinin yakınında bulmak kolaydır. Ve sonra, bu görünümleri nereden alacağınız belli değil. Bu nedenle, eğer varsa, büyük bir savaşın “sıcak” bir formda değil, “soğuk” bir savaşta olacağına inanıyorum. Ama özellik yok - yani bulanık çamurlu noktalar ... Şans eseri, her türlü bilimle ilgili bir doktor değil misiniz? Demokratik bombalarla bombardıman sırasında Hiroşima veya Nagazaka'da mı yoksa napalm ve toksik maddelerin etkinliğini test etmek için Vietnam'da mı olmak istersiniz? Bunları bir sebepten ötürü hiç hatırlamadınız ... Ayrıca halka açık nükleer silahları da test ettik (Snezhinsk'te bir şeyler inşa etmek için Ivanovo çukurunun yakınında 20kt'lik bir bomba kazdık) ve 1962'de Novocherkassk'ta insanları vurduk ... Genel olarak, polemikleşirsek, o zaman biz ve Batı tamamen aynı şeyi yaptık ... Aynı dünyada yaşıyoruz ... "Demokrasi" ve "Stalinizm" sadece kısayollardır, prensipte, bu sistemler eşdeğerdir, artıları ve eksileri vardır, her ikisi de güçlü bir ideolojiye sahiptir ... Ve orada ve "popüler seçimler" için aday gösteren güçlü bir finansal ve endüstriyel grup var, geri kalanı reklam veya PR (istediğinizi söyleyin) tarafından yapılıyor ... Yapılmakta olan şey adına başka bir soru kontrol sistemi? Ülke vatandaşlarının iyiliği için mi yoksa bir grup işletme bankacısı için mi? Ve neden dış uzaya yansıtılıyor? Not: Kısa bir yazıya değinmek zor, bunun için bir makale yazmanız gerekiyor, ancak genel olarak “demokrasi” ve “Stalinizm” yok ... "Demokrasi" ve "Stalinizm" sadece kısayollardır, prensipte, bu sistemler eşdeğerdir, artıları ve eksileri vardır, her ikisi de güçlü bir ideolojiye sahiptir. Kapitalist üretim tarzına dayanan bir sistem, ilk önce feodal ve “büyük zaferden” sonra köle sahip olan üretim tarzına dayanan bir sisteme nasıl eşit olabilir? Başka bir soru, kontrol sistemi ne inşa edilmiş? Ulusal seçkinlerin iyiliği için. Ancak bu seçkinler ulusaldır. Bu nedenle, diğer vatandaşlarla paylaşılır. Diğer vatandaşlar buna değer verir ve seçkinler genel olarak buna katlanırlar. Vatandaşların uluslararası seçkinleri sadece sığırları düşünüyor. Ve biraz daha yakın. Zaman aralıkları farklı olabilir. Ancak bir çöküş kaçınılmazdır. İmparatorluklar, hatta neo-imparatorluklar bile kullanılmıyor. Ve ekonomik olarak bile var olamazlar. Doğru, sonunda bir nükleer çatışmayı açığa çıkarabilir ve herkesi sürükleyebilirler. Ama bu başka bir konu. Bu doğru değil, her iki sistem de kapitalist üretim tarzına dayanıyor ... Yani, net bir işbölümü, banka finansmanı, endüstriyel emtia üretimi var ... Feodal üretim esas olarak geçimlik tarım ve küçük ölçekli üretim demek ... ya sadece onu kötü ya da yanlış tanımlayın ... Genel olarak ekonomi ile ilgili olarak, savaştan sonra uzun bir süre bir seferberlik karakterine sahipti ve SSCB'nin çöküşüne kadar, bir meta geliştirmek yerine bir silah yarışına girene kadar ataletle taşıdı. insanın iyiliği için ekonomik sektör ... Doğru değil, her iki sistem de kapitalist üretim tarzına dayanıyor. Sosyalizmde üretim araçlarının özel mülkiyetini bulabilir misiniz? Bu aslında bir iş bölümü. Kalite, ilkel toplumsal sistem için bile doğaldır. Feodal üretim esas olarak geçimlik tarım ve küçük ölçekli üretim tarafından işgal edilmektedir. Peki hayır. Bu taraftan değil. Eğer bir dağıtım sistemini kastediyorsanız, ya sadece onu kötü ya da yanlış tanımlayın. Özellikle "büyük zafer" den sonra. Sistem, hayvan yemliklerini andırıyor. Tabii ki, bireysel bir köylü, örneğin ... Yanlış olabilir, ancak sosyal sistemi ve yönetim yöntemlerinin tamamen aynı olmadığına inanarak OEF'i kendim için biraz farklı tarif ediyorum ... Zafer gerçekten harikaydı ve dağıtım sistemi başlangıçta doğru bir şekilde tasarlandı, ancak uygulamada çok sapkın oldu ... Çünkü ev cihazına ek olarak, geniş sosyal alanı unutmamak gerekir, aynı zamanda giderler gerektirir ... SSCB'deki köylüleri yalnızca enstitüdeki “doğru derslerde” öğrendiğim için şaşırdım. Onları aynı kaynaklardan duyduğunuzu düşünüyorum. Ama bu bile bununla ilgili değil. Mesele şu, bu efsanevi köylülerin hiçbir üretim aracı yoktu. Öğretim görevlilerinin açıklamalarına göre (onu hiç yaşamadığını görmedim), bu köylüler küçük kapitalistlere hiç çekmediler. Sosyal sistemin kendisinin ve yönetim yöntemlerinin aynı şey olmadığını düşünürsek ... Fakat bu nasıl birbirine bağlanamaz? Biri diğerini takip ediyor. ve dağıtım sistemi başlangıçta doğru bir şekilde tasarlandı, ancak uygulamada büyük ölçüde çarpıtıldı ... Anlamıyorsunuz, dağıtım sistemi olmamalı. Yemin besleyicilere yakın dağılımı insan toplumunun değil, domuz ahırı belirtisidir. Ev cihazına ek olarak, geniş sosyal alanı unutmamak gerekir, ayrıca masraf gerektirir ... Onu duymak ilginç olurdu. Şimdi muhtemelen ücretsiz şık hastaneler, şık eğitim hakkında bilgi vermeye başlayacak mısınız? Evet ise, buna değmez. Sadece ideolojik derslerin kaç saat sürdüğünü sayın. Ne kadar askeri eğitim. Ve sonra kalan süre için mantıklı bir şey hazırlanamayacağından emin olun. Evet ve hiç kimse. Aynı erken gelişmiş "uzmanlar" tarafından öğretildi. Hastanelere gelince, karşılaştırmam gereken bir şey var. Hiç tanışmadığım Sovyet bölgesel hastanesinden daha fazla kusma (yemek odasında beslenme ve koku açısından bile). Koğuşa girmek imkansızdı (12 kişilik), ördekler birkaç gün dışarı çıkarılmadı. Ve aynı seviyede tedavi edildi. Bugünün hastanelerindeki yemekler (herkes tarafından azarlanıyor), iyi bir Sovyet kafe seviyesiyle karşılaştırılabilir. Servisler açıkça daha temiz. Tedavi hakkında, hadi ihmal edelim. Doktor, bu temizlikçi bir bayan deđil. Burada bir kişiye öğretmeniz gerekiyor. Aslında, tırnak içindeki ifade dahil. başkasının teklifi. Terim oldukça yerleşmiştir, ancak benim değil. Ben yabancı bir terimi böyle belirledim. Bilmiyorum, Amerikan gazetelerini ve dergilerini sevmedim ... Her şey göze çarpan bir şekilde sunuldu ... Genel olarak, sosyalizm reklam ve parlaklıkla kazandı ve sosyalizmi de ... PS Prensip olarak, burada yorumların tamamını yazdık ... Eğer ilgileniyorsanız, yorumları tezlere koyabilir ve konuyu geliştirebilirsiniz ... Tema gerçekten ebedi ve geniş ... Genel olarak başka biri olduğunuzu düşünüyorum ... Çok fazla sunuldu ... Ancak kapitalistlerin daha fazla argümanı olacak. Bu nedenle, açıkça daha az yalan söyleyebilirsiniz. Bu nedenle, bir yalan yakalamak daha zordur. Sadece daha küçük olduğu için. Lenin'in şu tanımı vardır: Devlet, ezilen sınıfların yönetici sınıf tarafından sömürülmesini desteklemek için tasarlanmış bir şiddet aygıtıdır. Herhangi bir üretim yöntemine dayanan herhangi bir sistem, bir öncekine ve bir sonrasına özünde eşdeğerdir - ezilen sınıfların egemen sınıf tarafından sömürülmesi! Ve herhangi bir sistemde, herhangi bir önceki rejimin işaretlerini veya OEF'yi ekleyebilirsiniz ... [quote = Altona] Başka bir soru, kontrol sistemi ne inşa edilmiş? Ama daha ayrıntılı ve kesin olabilir mi - komünist ideolojinin yalanları tam olarak nedir? Yani, aldatmanın özü ... Komünist ideolojinin yalanları tam olarak nedir? Bunu hala kendin anlamadın mı? Farklı, sosyalist olmayan bir oluşumda 25 yıl yaşadıktan sonra, hala komünist dogmanın tüm yanlışlığını anlamıyor musunuz? Şimdiye kadar, "Stalin tipinin gerçek% 100 sosyalizminin" sadece köle emeğinde var olabileceğini ve onun biçiminde, köle sisteminin temasında sadece bir varyasyon olduğunu fark etmediler mi? Şimdiye kadar, bu sitedeki kepçelerin bu kadar hayallerindeki "tatlı Brezhnev zamanı" nın ancak milyonlarca "Stalinist sosyalizm" kurbanından sonra ve ayrıca sağ taraftaki savaşta milyonlarca kurbanın ardından mümkün olduğunu anlamadılar. Bu şekilde bir güvenlik marjı oluşturduktan sonra, SSCB'nin sonunda olduğu gibi kısa bir süre dinlenebilir ve nispeten kısa bir süre arkasına yaslanabilirsiniz. Ancak bunun fiyatı orantılı olarak yüksek değil. O zaman onları anlamayacaksın. Ve bu konuda sana yardım edemem. Farklı bir oluşumda 25 yıl yaşadıktan ve her ikisini de kendi yaşam deneyimimde duyduktan sonra, sonunda her iki oluşumun deneyimini ve teorisini karşılaştırmaya karar verdim ... Sonuçlara sahibim, ancak yorumunuzun içeriği ve soruma cevap alamadığım gerçeği Sizinle paylaşma noktasını görüyorum ... Yorumunuzda herhangi bir içerik olmamasına rağmen ... Rus fikri, ideoloji olmadan herkes ve herkes için adalettir ... "Gelişmiş sosyalizm", sözde "komünist" olan bir ideolojiye sahipti, ancak aslında hükümetin hatalarına hizmet edecek şekilde uyarlandı ve hükümet ne kadar hata yaparsa, ideolojik çıkmazlar güçlendi ve her türlü tutarsızlık, sonunda "şartlı olarak komünist" oldu ... Üstelik "geri tepmeler", sonra "liberalizme", sonra "vidaları sıkmaya", buna "parti çizgisi" deniyordu ... Genelleme yapmıyorum, ancak gördüklerim ve bildiklerimle ve kişisel olarak deneyimlediklerimle karşılaştırıyorum ... Ve şu anda endişeliyim ... Şirketi vaatlerle beslerseniz ve kendinizi unutmazsanız, herhangi bir parlak fikri bozabilirsiniz ... Kesinlikle faşizm, sadizm, eşcinsellik ve fuhuş propagandası yoktu, ama bu fenomenler vardı ve onlar ikiyüzlü ve engelleyici esnek olmayan politika, okunan tüm kitapta suç gören politika, çok büyük bir parlama veya daralmış borular ve aptal yasaklarla ilgiyi artırmak yerine sadece lanet edebileceğiniz ve takılmayacağınız diğer önemsiz şeyler ... Ve aynı zamanda ilde sosis eksikliğinin kötü iklim tarafından açıklanması ve sabrın teşvik edilmesi ... Ve tarihi ve sahte tarihsel edebiyattan, tiyatrodan bahsettim. senaryolar ve yapımlar, çalışmalar ve bunların hepsi ... Aksi takdirde, tüm hikayeyi “CPSU Tarihi” nin “tuğlasına” sokabilir ya da Spartak ayaklanmasının propagandası adına yazabilirsiniz. Ancak "proletaryanın ilk ayaklanması", ideoloji adına bir anlaşmaya varmak mümkündür ... Not: İnternet, bir daktilo veya polisin kayıtlı olduğu bir fotokopi makinesini yasakladıysanız, özel bir izinle arşive erişimi nasıl "bilimsel bilgi" haline getirebilirsiniz? SSCB'deydi ya da hatırlamıyor ya da hatırlamak istemiyor musunuz? (O sırada İnternet yoktu ve kopyalama ve yazdırma aygıtları kaydedildi) ... Faşizm, sadizm, eşcinsellik ve fuhuş propagandası kesinlikle yoktu, ancak bu fenomenler vardı ve bunlar ikiyüzlü ve engelleyici esnek olmayan politikanın bir sonucuydu. Faşizm, yasaklar neticesinde sadizm tam bir saçmalıktır. pedofili ve Rusya ile ilgili amaçlı, kötü amaçlı yalanlar ya da değil? Tabii ki, garip bir soru ... Genelde herhangi bir propagandaya karşıyım ... Ama basit yasaklar ve konulara tabu yaparak, gerçeği göz ardı etmeyeceksiniz ... Düşmanca ve şüpheli olduğunu düşündükleri her şeyi yasaklıyorlar ... Ama faşizm ve diğer olumsuz fenomenleri yasaklayamazsınız, her şeyden önce açıklanması gerekir ... Faşizmi ve pedofiliyi vitrinlerden ve ekranlardan çıkarabilirseniz, o zaman bir yalan sadece yasaklayamazsın ... Üstelik yalan söylemediğini ve diğer arkadaşının yalan söylediğini nasıl kanıtlarsın? SSCB'de gerçek üzerinde bir tekel vardı, hepimiz nasıl biliyorduk ... Şüphe solucanının düştüğü tüm üstyapıyı mahvetti ... Ama kot pantolon hakkında genelleme yapamıyorum, Marlboro kovboy güçlü bir ideolojik kozdu, çünkü bir erkek, özellikle bir kadın, yalnız yürüyemezsiniz ve Her gün aynı ... Ve Raisa Gorbacheva elbiseleriyle Pravda başyazılarından daha az değil, kadın zihnini heyecanlandırdı ... Ama Çinliler şeylerle uğraşmadı ... Kot istiyor musunuz? evet lütfen ... Evet, araba göndereceğiz ... Bir arkadaşım bir zamanlar ideal yalanın% 80 doğru olduğunu söyledi, hainlerin eserlerini yasaklamanın makul olduğunu düşünmüyorum ... Hainler tarafından yazıldıklarını ve tahılları samanlarından işlerinden ayırmayı öğrendiklerini bilmek yeterli. Onlardan başka kimler bize bir yalanın neye benzeyebileceğini gösterebilecek. İlginç, ancak Kutuzov’un çamuru o zaman sulanmadı, genel olarak Moskova'ya teslim oldu, İkinci Dünya Savaşı ve II.Dünya Savaşı çok benzerdi, düşmanın bittiğinde ve birliklerin darbeleri altında geri çekilmeye başladı, savaş düşmanın başkentinde sona erdi. Kutuzov bir kahramandır, Alexander bir kahramandır ... Zhukov bir armağan ve bir kadıncı olmadan, Stalin bir kan emici ve bebeklerin yiyeceği. Çifte standartlar ve iki kat düşünme? İskender bir kahramansa, Stalin bir kahramandır, öyle olmalı! İskender 2 ve Kutuzov Naglo-Saksonların çıkarlarını savundu ve tüm Napolyon savaşları kibirli ve Napolyon arasındaki bir çatışmaydı ve Ruslar grev çekirdeğinin rolünü oynadılar, IVStalin Rusya'nın çıkarlarını savundu ve bu kibirin görüşüne göre değil. Kutuzov daha az ölçüde. Tuhaf bir şekilde bir frankofondu. Napolyon Rusya'yı işgal ettiğinde, bir Rus gibi, bunu açıkça kabul edemedi ve onu kırmak için elinden geleni yaptı. Ancak Kutuzov, kategorik olarak yabancı bir kampanyaya karşıydı, bunun sadece Prusya ve İngiltere'ye temettü getireceğine inanmakla kalmadı. Ama böyle şeylere karar vermedi. İlginç, ama Kutuzov’un çamuru o zaman sulanmadı, genel olarak Moskova'yı geçti ... 17. yıla kadar sulama yaptılar ve nasıl. Sadece geçmedi, aynı zamanda Kremlin'e yanmasına izin verdi. Moskovalıların Moskova'da Kutuzov'a bir anıt kurulmasına izin vermedikleri, sebepsiz değildi, kendileri için kimin sorumluluğunu aldığını ve affetmediklerini hatırladılar. Sürüm doğru olmalı ve alternatif olmamalıdır. Bence bu söz onuncu nesilde bir "entelektüel" tarafından yazıldı mı? Dilbilgisini de tekrarlamanız gerekir. Yoksa kendini tahmin et? Aslında, rezun düşündeki gerçeği bulamadım. Gerçekleri çarpıtmak, gerçekleri çarpıtmak, çok fazla açık yalan. Çılgın yaratımlarını yazmadan önce bu kazıyıcının Dr. Goebbels'in el kitaplarını iyice incelediği görülebilir ... Kötü bir takma ad için mi? O, kısa bir süre için en büyük Rus askeri liderlerinden birinin kutsal ismini bizim için takma ad olarak alan hain Rezun'un “vahiylerinin” özünü özetledi. Rezun ve takipçilerinin, Sovyet sonrası uzayda yazarlar arasında, bir nedenden dolayı anlamıyorum ki, okurunun az bilinen veya zayıf aydınlatılmış, çarpık trajik sayfalara olan ilgisinin akıllıca bir manipülasyonu, yarı-gerçeğin, halkı için samimi vatanseverlik ve acı (?) sosu altında sunulmaktadır. Aynı zamanda Rezun böyle bir hileyi küçümsemiyor - ilk başta Sovyet tarih dönemini gölgede bırakıyor (özellikle bu, hepimiz için acı veren Büyük Vatanseverlik Savaşı temasını ilgilendiriyor) ve figürleri. Daha sonraki kitaplarda, bunun için herkese özür dilemeye başlar, böylece yazar olarak ve kitaplarına olan ilgisini korur. Benim için, bu hain Rezun sadece bir insanın aptalı. Ve tekrar reklam vermemelisiniz. İkinci Dünya Savaşı'nın alternatif bir versiyonu olmalı. Amaç nedirBir savaş var, sonucu var, alternatifsiz bir başarısız eşlik, birisinin bu savaştaki rollerini "yeniden gözden geçirmesini" istiyorum, hepsi bu. Örneğin buzdağı battığında Titanik çarpıştı. Belki de, Amerikan Hitler'i çocukken "boğulan" buzla büyümüş, gelecekten gelen bir Rus denizaltısıydı ... Arkadaşımı daha önce belirttiğim gibi, ideal yalan% 80 doğrudur. Dolayısıyla, Rezun’un yalanı bir ideal için başarısız olmazsa, alternatif bir versiyon olarak bile düşünülemez. Bir hainin yalanı budur - özellikle temelde çarpıtılmış birçok doğru bilgi olması şartıyla mümkündür ... Okumaya çalıştığım ilk kitap (Buzkıran gibi görünüyor), askeri teçhizatla ilgili bazı "gizli" verilerle ilgileniyordu. Rus ya da Sovyet yazarı mı? "Rus ya da Sovyet yazarı- "- Her şeyden önce, yanlış, bu bir milliyet değil, farklı. Elbette İngiliz olduğunu söyleyebilirsin, ama iyi yazarlar vardı, bu yüzden bu tanım doğru değil. O zamanlar Rezun SSCB'ye ihanet etti ve modern Rusya ile hiçbir ilgisi yok. ve karakter ülkemizin tarihine, Rusya'daki çağdaş gerçekliğe kir akışlarını "dökmeye" devam ediyor, soru şu ki, bu konu çağdaş Rusya ile ne ilgisi var?! Yani benim için Rezun, Ukraynalı bir milliyetçi ve İngiliz-Amerikan emperyalizminin hizmetinde propagandacı. Rezun, Suvorov değil, her ne kadar böyle denilmeye çalışılıyor olsa da ... Daha doğrusu, bir sahtekâr ... Bir yazar olarak, Rus değil, Sovyet değil, İngiliz ... İnanmak için, inanmak için, diyeceğim: Herkes inanmak istediklerine inanıyor! Bir adam yanılıyor olabilir, sadece fikrini ifade edebilirdi. Askeri liderlerimizin anıları bu şekilde okundu, ancak Rezun'un açık bir yalanı vardı. Başlangıçta, vahiylerinin okuyucuyu eğitmek için değil, onu kandırmak için olduğu açıktı. Ve herhangi bir yalan gibi, eserleri de gerçeğin açıklanmasını sağladı. CIA tarafından ona karşılık gelen Hedefler ve Görevler ile bir takma ad icat edildi ... Rezun (“Suvorov” - takma ad) MI-6 için çalıştı ve onun çalışanıydı ve bu özel organizasyon CIA'dan daha üst sıralarda ve CIA bunun tersine gizlice ona bağlı. Yazar bir soru hakkında sessizdir. 41g bu şekilde konsantre edilir, aksi halde değil. Sonuçta, böyle bir yapılandırma savunma için uygun değildir. Gerçekten kötü olan, Stalin'in saldırgan bir savaş yürütmek istemesi. Aynı zamanda net değil. Kötü olan şey, savaşın halk için her zaman iyi olmamasıdır. Özellikle, "zafer meyvelerini" "muzaffer insanlarla" paylaşmanın kabul edilmediği SSCB nüfusu için. Bir ipucu, diğeri ... 2. kolektif çiftlik boyunduruğu. Ama hala insanların yurtdışında ne kadar iyi yaşadıkları hakkında konuşuyorsanız. "Sovyet karşıtı propaganda" için. Ve oradan "kamp tozu" uzak değildir. Birliklerin önce (form, ikmal, bir araya getirme) hazırlandığını ve ancak daha sonra saldırıya konsantre olduklarını söylersem büyük bir sırrı açığa vurmayacağımı düşünüyorum. Binalarda% 70'e kadar ekipman ve mühimmat sıkıntısı varsa ne tür bir saldırı hakkında konuşabiliriz? Sana bunu kim söyledi? İnsanlı bölümlerde saymaya çalışmadınız mı? Yazarın Rezun'un “çok” popüler olduğunu nereden aldığını bilmiyorum. Bana öyle geliyor ki, esas olarak II.Dünya Savaşı tarihini yeterince tanımayan insanlar arasında popülerdi. Rezun’un “eserlerine” karşı tutumum bir zamanlar ve neredeyse on ila on beş yıl önce yerel kütüphanelerden birinde bir kitap gördüğümde belirlendi. Dürüst olmak gerekirse, adını hatırlamıyorum, Sovyet ve Alman tankları hakkında çok şey yazıldı. Birkaç sayfanın içeriğini gözden geçirdikten sonra, yazarın sadece savaş öncesi dönemin zırhlı araçlarını anlamakla kalmayıp aynı zamanda ne yazdığını anlamadığı izlenimine sahip olduğu sonucuna vardım. Opuslarını okumak için daha fazla arzu, asla ortaya çıkmadı. Rezun’un kitapları 10-15’in yıllar önce değil, 90’lerin başlarında popülerdi. Ve resmi tarihin arka planına karşı, çok etkileyiciydiler, saklanmayacağım. Belki kitabını daha erken almıştım. Ben adını bile hatırlamadığımı söylüyorum. Gerçek şu ki, her zaman İkinci Dünya Savaşı tarihi ve zırhlı araçların tarihi ile ilgileniyordum ve Rezun'un bu konularda tam yetersizliği beni bir kez ve herkes için “vahiylerinden” tamamen uzaklaştırdı. Bunu okumadım ama bu aftarın kitaplarını okuduktan sonra bakış açılarını değiştiren birkaç kişi tanıyorum, örneğin Stalin Almanya'ya ve diğer saçmalıklara saldırmak istedi .. Ve şimdi onlarla tartışmak işe yaramaz. “Sonuçta, en başından beri bu fikirlerin kötü koktuğu ve açık bir politik bağlamı olduğu açıktı.” Bu konuyu neden tekrar gündeme getirdik? Rezun'un hala tartışılmaz bir avantajı var - hayranlarının "yaratıcılığı" nın mutlak inatçılığı. Bu sekterlerle sıcak ağ savaşlarında kaç harika an geçirdim! .. Dahası, Svidomo, Rezunov'un yazıları temelinde "kanlı Stalinist rejimin suçunu" ve Hitler'in "kar beyazı kabarıklığını" kanıtlayan en inatçı olduğu ortaya çıktı. Neden bu kadar çok öfke nöbeti olduğunu anlamıyorum. Stalin Avrupa'yı ele geçirmeyi planlıyor ya da planlamıyordu - bu önemli bir rol oynuyor mu? Bence hayır. Aksine, savaşın seyrini biraz anlamak için oynar, ancak Stalin'in özellikle bugünkü olayların ışığında Avrupa'yı ele geçirmek istediği gerçeğine öfkeli olma hakkı yoktur. Stalin 41. yılda Kızıl Ordu'nun ezici bir yenilgisini mi istiyordu? Ama bu yenilgiyi suçlayacak mı? Yenilginin suçu sadece Stalin ve askeri liderlere değil, tüm insanlara bölünmelidir. Rusya'nın tüm başarısızlıklarında olduğu gibi, kimsenin kişisel hatası yoktur. Başka bir soru, bunu yapmak istemediğim için, çünkü her birimiz kişisel olarak nasıl kötü olabiliriz? Bununla birlikte, hepimiz her zaman iyi, akıllı, çalışkan, vizyon sahibi ve ihtiyatlı olsaydık ... ne olacağını söylemek için mi yoksa tahmin eder misiniz? Ve yenilgi, o zamanlar Rusya'da küçükten büyüğe her şeyin olması gerektiği kadar akıllı, ihtiyatlı ve çalışkan olmadığı gerçeğinden geldi. Sadece Ruslar neredeyse ilkel Rus topraklarından atıldığında akıllarında bir şey açıldı ve gerçekte işe başlamaları gerekiyordu. Tabii ki, uç nokta her zaman insanlar olarak kalır. Ancak "zafer meyveleri" katılımı olmadan bölünmüştü. Bu aynı şey değil. Aksine, hatta birbirini dışlayan kavramlar. Sosyalist enternasyonalizm, dostluk, eşitlik, karşılıklı saygı, kapsamlı kardeşlik işbirliği, sosyalizm yoluna girmiş olan milletlerin ve milletlerin siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel karşılıklı yardımları temelinde şekillenen ve gelişen yeni bir etnik ilişki türüdür. Yeni bir ilişki türü hakkında. Ve Rus halkının aleyhine, "sosyalizmi inşa etmek" için yapılan teslimatlar için bu tür malzemeleri yerine getiren Komünistlere. Yoksa eski Hottabych sakalından gelen tüm bu mallar mı alındı? Bu ben değilim, bu senin için. Tüzük'te ne yazdığına ilişkin yorumunuzla ilgili olarak. Ve size bu yazıtın pratikte ne anlama geldiğini anlatacağım. “Ürününü” sadece böyle değil, toplumun net cevaplara ihtiyaç duyduğu belli bir zamanda da verdi. Dahası, ürün, her zaman deneyimsiz bir kişiyi cezbeden, örtüleri yırtarak ve gizemlerini azaltan, akılda kalıcı, alaycı bir biçimde servis edildi. Bu soru asıl soru değil. Ve asıl soru, bu ürünün görünmemesi veya zararın en aza indirilmesi için ne yaptığımızdır. Sokaktan bir insan için basit bir dille özetlenmiş, tarihçilerin dayanışması var mıydı? Medya aracılığıyla herkese getirildi mi? (Bazı nedenlerden dolayı, Katyn ile olan şüpheli oyunlar TV aracılığıyla herkese getirildi). Tarihçiler ve tarihle ilgilenen oldukça dar bir halk çemberi dışında, Rezun ile uzmanlarımızın polemisini kim okudu? Rezun'u açığa çıkarmak için televizyonda ne kadar malzeme var? Hitler komünizme hapşırmak istiyordu. Bu nedenle, "komünizm", lideri Dzhugashvili ile birlikte, Volga ve Kuzeyi zorlamayı planladı. Ve orada “komünizmini” inşa etmelerine izin verin. "Barbarossa" açısından oldukça açık bir şekilde yazılmıştır. Bu çizginin doğusunda, Almanların ele geçirme planları yoktu. SSCB hiçbir şey için iyi bir ülke değildi, savaşa hazırlanmadı, sadece müttefiklerin yardımıyla kazandı. 1941'de SSCB yalnızca Almanların yağma, valantarizm ve kibirleri sayesinde hayatta kaldı. Burada Müttefiklerin katılımı çok azdı. Ve dahası, Berlin'e kadar, sadece müttefikler sayesinde. Aslında, Almanya'nın bölünmesi doğrudan bundan bahsediyor. Hazır olup olmadığını bilmiyorum. Ama her şeyi düşünülemez miktarlarda biriktirdi. Sadece 14900 adet anti-tank magpies, 76 mm E-2 dağ silahı (VET görevleri için uygun) 964 adet, 76 mm farklı tipte silah 8513 adet vardı. Ve 1941'de. bunların çoğu aptalca patladı. SSCB gerçekten savaştan önce 30 bin tank ürettiyse, bunun nasıl yapıldığı ilginç oldu. Bu düşünce işimin başlangıcıydı. Kızıl Ordu'nun özetini 01.06.41/1/2 tarihinden itibaren açıyoruz. ve 2612 ve 17366 kategorisindeki Caterpillar zırhlı araçlarını göz önünde bulundurun (yeni ve yeni değil, ancak bakım gerektiren, bakım gerektiren). 19978 ve 2775'da bunlar 3179 muharebe hazır zırhlı araçlardır. İlçe atölyelerinde de 25932 adet onarım ihtiyacı vardı. 1290 + 3387 = 4677 tekerlekli zırhlı araçların savaşa hazır birimleri ve bölge atölyelerinde onarılacak 340 birim daha. Ve fabrika onarım ihtiyacı 243 adet. Toplamda basit bir şekilde eklenerek, tüm orduda 25932 + 5260 = 31192 birim zırhlı araç elde ediyoruz. Dahil olmak üzere savaşa hazır 19978 + 4677 = 24655 birimdi. Barbarossa'nın Alman operasyonunda çeşitli tiplerde toplam 3811 tankın (Pz1 eğitimi dahil), yaklaşık 250 saldırı silahının ve nispeten az sayıda diğer zırhlı aracın (zırhlı personel taşıyıcıları ve BA) yer aldığını hatırlatalım. Özeti açarsınız ve her şey gereksiz düşünce olmadan görülebilir. Rezun'un bir başka takipçisi, lanet matematikçi, ama ne zaman kaçacaksın? Savaşı kaybettikleri anlamına mı geliyor? Bunu 22.06.1941 tarihine kadar düşünmek gerekiyordu. Ve "Mücadelem" hapşırma ile yazıldı. Kahretsin matematikçi, ama ne zaman kaçacaksın? Neden bu kadar üzgünsün evlat? Kızıl Ordu ile ilgili raporları sevmiyor musunuz? Sonra tüm talepleriniz ve Kızıl Ordu'ya hitap edin. Senin gibi konuşmacıları sevmiyorum. Birisi başkalarıyla tartışabilir, ancak sitede trollerin reenkarnasyonu ötesinde bir şeydir. Dahası, tryndit izlenimi aynı, ancak farklı takma adlar altında. Herkesin kendi tercihleri ​​vardır. Birisi dişi sığırlarda kız görür. Ve emeklilik çağındaki erkeklerindesiniz. Ne ile tartışacağım, güvercin? Ve böyle Napolyon planlarını yapmalarına izin verilen bu önemli beyefendi kimdi? Özetlerdeki düşünceler olmadan, sadece bir değer yargısı ile önceden belirlenmiş olanları görebilirsiniz ... Ve özetler üzerine düşünceler eklerseniz, farklı bir resim ortaya çıkar. Rezun sadece düşünmeyenler için rakamlar verdi ve sonra kararını okuyucunun zihnine itti! Onun mantığını anlayabilirsiniz - iyi motive olmuştu ... Ama saf, düşünmeyen bir okuyucu, beklenmedik bir şekilde Sovyet endüstrisi tarafından savaştan önce üretilen SSCB'nin tüm tanklarının ve zırhlı araçlarının TÜM batı sınırlarında TÜM olduğunu ve dağılmadığını hayal etti. Kwantung Ordusuna karşı Uzak Doğu da dahil olmak üzere seçmenler ... Böyle bir güç, bazı talihsiz binlerce Wehrmacht askeri tankına dayanamadı! Birisi bunun için sorumlu olmalı !!! Ah, evet, daha fazlası ... Rezun'un hala Wehrmacht toplarının neredeyse hepsinin at çekildiğine dair bir açıklaması var. Bununla birlikte, paradoksal bir şekilde, Viktor Suvorov'un Buzkıran'ı sürdüğü uzun yıllar sürdüğü sonuçlara yol açmadı. O yıllarda ilginç casusluk romanı "Akvaryum" a rastladım. Yetenekli bir şekilde yazılmış, tartışmıyorum. Uzmanları en az altı yazar tarafından yazıldığını söylese bile diğer kitaplarını okumaya başladım - önemli değil. İlk başta havacılık ile ilgili sözlerinde birkaç hata fark ettim. Bir tanker olduğu ve havacılığı anlamadığı gerçeğini yazdı. Sonra bir şekilde tanklarda olmadığını fark etti ... :) Başka bir yalan fark etmeye başladı - örneğin, savaştan önce sınırda "branda çizme dağları". Afftir, zaten kirsu üretmeye başladıklarını bilmiyordu sonra savaşın başlangıcı ... Ve böylece her yerde: ilke - gerçeği yazın, ancak kilit noktalarda bir yalan ekleyin, belki okuyucu inanacaktır. Yazar, herhangi bir şekilde ünlü olmak isteyen, kabarık olduğu ortaya çıkan ve tüm sıkıntıların evrensel okuryazarlıktan geldiğini bilen savaşçıyı hatırladı. Savaş, Almanların garantili bir zafer onayı aldığı bir zamanda başladı. Ve Pavlov ve 1937'de kökünden sökülmeyen diğerleri, Almanların zafer yürüyüşünü hazırladılar. * Librasts * ve Almanların hiçbir şeyi tweetlemesine izin verin, onlara yalan söylemeye alışmayın, belgeler çok çirkin bir ihanet resmini ortaya koyuyor. Sovyetler Birliği'nin yıkımı ve parçalanması NATO rejiminin tüm ülkelerinin resmi politikası şimdi o zaman. Kimse kesmeyecek ve onlarla aynı fikirde olmayacak. Aslında Almanlar bunu tüm ülkelere yaptı. Evet, çünkü bu dönemi “açığa vurmak”, iniltmek moda oldu, herkes “kanlı gebnya” hakkında yazmaktan vazgeçti. Tarihin yeniden yazılması her zaman ve tüm yöneticilerin altında olmasına rağmen ..... Bütün bunlar neden bu kadar talep edildi? Aslında, en başından beri, bu fikirlerin çok kötü koktuğu ve bariz bir politik bağlamı olduğu açıktı. Moda, yeni ve taze, perestroyka, ateş ve alternatif için moda. hepsi muhtemelen bu açıklamaların nasıl yağdığını hatırlıyor. - Sovyet tarihinin idiolojisi, ana çizgiden herhangi bir adım atılmaması. - Düşük düzeyde bilgi, kulağa saçma gelse de, kulağa saçma geliyor - işte bu, savaş hakkında düşük düzeyde bir sistemik bilgi düzeyi olsa da, herkes ve herkes savaş hakkında bir şey biliyor gibi görünse de, pratikte kimsenin 41'in yenilgisinin nedenleri hakkında net bir sistemik bilgisi olmadığı ortaya çıktı. Bunların hepsi, çok sayıda baskıdan bahsetmek yerine, artık en çok satanlar haline bile gelmeyecek olan bu kitap tarafından açık ve ihtiyatlı bir şekilde ele alındı. Bu alternatif bir sürüm değil. Bu düşmanca bir devlet tarafından ödenen açık bir propaganda yalandır. Eisenhower Zhukov hakkında söylerse, “askerlere Kızıl Ordu'da olduğu gibi, Mart ayında Berlin'de kalırdık” diyerek bu bir yalan mı? Büyükannenin yumurtaları olsaydı ... o zaman kendi başına devam et. Subjunctive ruh halleriyle çalışmaktan çok hoşlanıyorsunuz. Almanlar Moskova'ya döndü ... sefahat ve sert kış için değilse, askerlerine farklı muamele ettiyse ... Burada son zamanlarda Mannerheim hattındaki saldırı hakkında bir makale vardı. Bir mühendislik özel kuvvetleri askerin anıları. Böylece, 39-40 kışında kazandığımız versiyonu Finlere cesetlerle doldurarak makul bir şekilde tartışıyor. Burada son zamanlarda Mannerheim hattına yapılan saldırı hakkında bir makale vardı. Tüm saçmalıkları ciddi bir şekilde tartışmak istiyor musunuz? Mühendislik özel kuvvetleri askeri kimdir? Chesslovo yazmak, eğer sadece bir şeyler yazmak için. Zaferinize kaç çeşit slogan atıldığına bakılmaksızın, Moskova'da değil Moskova'da olduğumuz gerçeği herkes tarafından yalanlanabilir. Sormaktan utanıyorum, ama ne, Berlin'deydin? Ve ne zaman, bir sır değilse? Restoranda bulaşıkları yıkadın mı? Yoksa ev işleri ile ilgili başka bir şey, biraz para için mi? Makalenin yazarı ile tamamen katılıyorum, MI-6'da Rezun'un yazılarını serbest bırakan çok yanlış hesapladılar. Ben tam olarak Buzkıran'ı okuduktan sonra İkinci Dünya Savaşı tarihi ile ilgilenmeye başladım. Ve yavaş yavaş, hem "Resunoidleri" hem de rakiplerini, sonra diğer tarihçileri okuyarak Sovyetler Birliği'nin tarihi hakkında kararını verdi. Ve görüş Rezun sahiplerinin lehine değil. Düşman eksikliklerinizi açığa vurduğunda, açık sözlüdür ve eksiklikleriniz hakkında konuşur, arkadaşlar sizi daha çok memnun eder. Rezun popüler oldu çünkü ilk tartışılmamış konular daha önce tartışılmamıştı. Tamamen katılıyorum - hatta dayanışmayı ifade etmek için foruma kaydoldum. Akvaryum, Buzkıran, Day-M'yi 10 yıldan fazla bir süre önce okudum, o zaman 17 yaşındaydım, etkileyici bir yaştı, ama bir şekilde Rusya'yı daha az sevmedim. Ancak 90'larda doğanları nasıl yetiştirdiklerini hatırlayın, genel olarak Anavatan'a eğitime ilgi yoktu. Bu nedenle Rezun bu boşluğu aldı. Bu arada kitaplar amatörler için çok ilginç. Sadece bilgiyle yeterince bağlantı kurmanız, gerçek olmadığını, sadece bakış açıları ve bencil çıkarlar olduğunu anlamanız gerekir. Bana öyle geliyor ki, burada yazan bazı insanlar, kitaplarında sadece sırf yalan ve saçmalık - kendileri onları en fazla - eleştiriler makaleleri okumadılar. Genel eğitim için okumak kesinlikle buna değer. Kabul etmek ya da etmemek tamamen farklı bir konudur. Sanırım çoğu insan Rezun'la aynı fikirde değildi, ama okumadan pişman olmadılar. Beni suçlayabilirsin - ama Rezun’un kitapları hakkında. Rezun'un kitaplarında yer alan her şeyi ifşa etme konusunda ciddi bir çalışmala karşılaşmadım. Bazı sözlü hakaretler, yakalanmasını ve suçluları cezalandırmayla ilgili slogan ifadelerini istiyor. Tam tersine, 90'lı yılların içindeydi (ve neredeydiniz ve o zamanlar neredeydiniz ve o zaman ne yaptınız? Rezun’un kitaplarını neden mitinglere götürmediniz ve kitaplarına bir yasak talep etmediniz mi? Mutfaklarda okudular ve oturdular mı? forum kartallar, lanet olsun, kopardı ....) insanlardaki kitaplar aracılığıyla biz ve bu gangster-oligarşik dönemin hayatta kalacağına dair umut verdik. İkinci Dünya Savaşı'nda hem yabancı uzmanlar hem de Ruslar tarafından askeri kayıplar konusunda çalışmalar var. Ve sonuç, kayıpların neredeyse (biraz daha fazla) Wehrmacht'takiyle aynı olduğudur. Sadece bağırmayın - size uygun bilgileri algıladıklarını anlıyorum. Ve Rezun hakkında - haklı. % 100 değil,% 90 doğru. Rezun'un kitaplarındaki her şeyi açığa vurmak için ciddi bir çalışma yapmadım. "Antisuvorov" daki Isaev yukarıdakilerden herhangi birini sunuyor mu? Ve Isaa gibi birçok eser var. Bu tür birçok çalışma var. Ancak onun yalanı, gerçek bir banal bilgisiyle ve bu tür çalışmalar olmadan ortaya çıkar. Ancak yalanları, gerçeklerin banal bilgisi ve bu tür çalışmalar olmadan ortaya çıkar. - Evet, normal düşünceli bir çalışma yok. Virgülün olmadığı noktaya gelmek için evet, yeter. Burada Rezun tarafından çarpıtılmış en az bir gerçeği veriyorsunuz. Alın bilimsel çalışmalarında çok sayıda yanlışlık ve hata var. Ve böyle talepleri doğru yapmak için ..... sadece yazar bir hain. Bu algı için programlandı. Bu arada, sözlerinden - Rusya'ya karşı değil, Komünistlere karşı gitti. Kaç tane anti-komünist var? Ve kim daha fazla zarar getirdi -Runun veya Yeltsin? Belki zaten yeterli - belki başkalarını arama zamanı. Ben ve Solzhenitsker'in kırmızı salgını eksi. Ve o böyle doğrudan faydalar getirdi ..... Ama sonuçta, "kahraman" .... Bu eserleri bizzat bildiğiniz için bir bağlantı verebilir misiniz? Genel eğitim için okumak istiyorum. Tabii ki tartışmalı bir nokta. Ama bu kesinlikle 1941'de değil. İngilizler ve Almanlar arasındaki büyük savaşın sonuna doğru. Ancak, her şey farklı oldu. Tat ve renk için yoldaş yok ... böyle bir söz var ... genel olarak Rezun-Suvorov ... makalenin yazarı gibi, askeri tarihe gerçekten ilgi duydu. ve dosyalarının hiçbir zaman ve herhangi bir yerde özel hizmetlerimiz tarafından yayınlanmış olması beni şaşırttı ... herhangi birinin kişisel dosyası GRU'nun bir ajanı olarak varsa, yayınlayın, eski patronlarıyla açık bir şekilde ( piç .. casus .. yabancı .. Avrupa'da çalıştığı acentelerimizi gönderdi), eğer kamuya açık değilse, muhtemelen benim görüşümden vazgeçmedi ve kimseye dayatma, belki bir kişinin tarih yapması ilginçti. Askeri tarih üzerine kitaplar topladığı için .. bu arada, ondan gerçekten kaç kitap alındığını bilmek ilginç olurdu, kısaca bazı spekülasyonlar ... iyi, ilginç kitaplar yazdı .... ve bakış açısı muhtemelen uzun yaşayacak ... p / s Stalin'in Hitler’in kafasını kesmeye hazır olmasının yanlış bir tarafı yok, şahsen görmüyorum, belki de savaşlarımızın daha fazlası yaşamak için kalır! Örneğin, onun büyük kitap ve anı koleksiyonu hakkında. Kitaplarda, Londra kütüphanelerinde nadiren bulunabilen nadir bölgesel sınırlı sayıda yayınlardan çok sayıda alıntı var. Havacılık hakkında zaten yazmıştım. Çok inç büyüklüğüne sahip olduğuma sevindim ve Stalin'in uçan kalenin tamamen kopyalanmasını emrettiği bilinen gerçeği "bilmiyor", o da tükürmesine rağmen Tupolev'in tartışamadığı. Ayrıca branda çizme hakkında konuştum. Ve her sayfada tam anlamıyla: bir yerde - yalan söylesin. "onları kimseye dayatmaz. sadece gerçeklere atıfta bulunur" Eğer bu gerçekleri bu kadar zalimce dengelemeseydi, hiç kimse küfür etmezdi ... Rezun açık yalanından dolayı sevilmez. Bu onların yeterliliğinde, belki ... Kişisel dosyamın kasada askeri kayıt ve kayıt bürosunda saklandığını varsayalım. Onu uzun hizmetin ilk yılından sonra ilk kez tanıdım ve bu son durumdu ... GRU'da hizmet etmedim, ancak askeri bir komiser olarak bile, kişisel dosyamı göstermesini istediğimde, evde olduğu kasanın anahtarlarını unuttuğunu söyledi. depolanıyor ... Nedenini bilmiyorum, ama her yıl onunla tanışma ve imzamı bırakma hakkına sahip olduğumu biliyorum ... Görüyorsunuz, bu durumda, bir başkasının kişisel dosyasından incelenmek üzere sormak en azından dokunulmaz ... Genel Rezun-Suvorov'da ... makalenin yazarı gibi, askeri tarihe gerçekten ilgi duydu. Okuldan askeri tarihle ilgileniyorum ve bu 70'ler ve Rezun yok, buna ihtiyacım yoktu. 90'ların nesli hakkında yazardınız, onlarla birlikte, her şey “çalışıyor”. Bu benim düşündüğüm şey. Tarih, öznel ruh halini tolere etmez. Ve kimin ne düşündüğünü bildiğini söyleyebilmesine rağmen, Stalin'in ne düşündüğü önemli değil. Rezun, 78. yıldan beri hain olsaydı bu tür açıklamalarda bulunmasına izin veren ne tür kaynaklara “güveniyordu”? Stalin IV'e hangi etiketler asılırsa, zamanının en bilgili insanlarından biri aptal olamaz. Stalin (Ren bölgesi, Avusturya, Çekoslovakya, Polonya'nın ele geçirilmesinde olduğu gibi, risk almaya hazır olan Hitler'in aksine) hiçbir zaman kapsamlı bir hazırlık yapmadan maceracı eylemlere meyilli değildi. Stalin gerçekçi, Kızıl Ordu'nun yeteneklerini ayık bir şekilde değerlendirdi. Finlandiya'ya karşı askeri operasyonların deneyimini özetlemeye adanmış 17 Nisan 1940'ta komuta personelinin bir toplantısında bile şunları kaydetti: “Kültürel, nitelikli ve eğitimli bir komuta kadromuz yok ya da birimler var ... İyi bir şekilde örülmüş ve ustaca çalışan bir karargah gerekiyor. Onlara henüz sahip değiliz ... O zaman, modern bir savaş için iyi eğitimli, disiplinli savaşçılar, inisiyatif almak gerekiyor. Bireysel olarak az gelişmiş. Kötü eğitimli ... ". Tüm bu eksiklikleri Temmuz 1941'e kadar ortadan kaldırmak imkansız olduğundan, Almanya'ya saldırmak için böyle bir ordu ile delilik olur. “Almanya'nın kazandığını görürsek, Rusya'ya yardım etmeliyiz. Rusya hüküm sürerse, Almanya'ya yardım etmeliyiz. Ve birbirlerini bu şekilde mümkün olduğunca öldürmelerine izin verin. Bütün bunlar Amerika'nın iyiliği için. " Bu, neredeyse dünyanın geri kalanının Almanya tarafında olabileceği anlamına geliyordu. İngiltere'ye inen Hess'ın İngiltere ile barışması konusunda hemfikir olma tehlikesi vardı. İngiltere'de, Almanya ile ateşkes yapmaya eğilimli etkili insan grupları (kraliyet ailesi dahil) olduğu akılda tutulmalıdır. Bütün bunlar istihbarat raporlarından Sovyet liderliği tarafından biliniyordu. Bu Tiflis semineri böyle bir eğitim mi verdi? Sonuçta, Dzhugashvili asla başka bir yerde çalışmadı. Bu özellikle Finlandiya ile yapılan savaş için geçerliydi. Ve Roosevelt bir inek gibiydi ve bir ifadeye mi inanıyordu? Avrupa'da sınırlarının olduğu, ancak SSCB'nin saldıramadığı ülkelerin sona erdiğini fark ettik. Sizce Roosevelt bunu fark etmedi mi? Gerçek bir rezunist, tebrikler. Ya da sadece bir trol. Trolün veya hiyerarşinin üstündeki hiyerarşide kimin olduğunu merak ediyorum. Aslında, şube hakkındaki yorumlarımı okumanızı tavsiye ederim. Sadece Dzhugashvili'nin 1941'de olduğunu yazıyorum. Bu Rezun’un açıklamalarının ruhunda mı? Beni trol etmeye çalışıyorsunuz, 22 Haziran 1941'e kadar bu adlandırılmış ülkelerin ve bölgelerin kimseyle bir ilgisi yok. 22 Haziran 1941'e kadar, bu adlandırılmış ülkelerin ve bölgelerin kimseyle bir ilgisi yoktur. Geri dönüşü olmayan nokta 22 Haziran 1941'dir. Almanya İngiltere ile savaş halindedir. Ne de olsa, Finlandiya SSCB'nin koşullarını kabul ettiyse ve İngilizlerin yardım vaatlerini takip etmediyse, sonuç daha kârlı olurdu. ABD kimseye kimin saldıracağına dair bir lanet vermediklerini açıkça ima etti, ancak Stalin ipucunu anlayabildi; bu yüzden barbarossa programından çıktı. İngilizler, imparatorluk sakinlerine dün neden Hitler'e karşı savaştıklarını açıkladılar. ve bugün Hitler'le birlikte Stalin'e karşı. Finlandiya 40'lı yılların başında İngiltere'ye güvenmeseydi, bu artık sona erecekti. Hitler’in aptallığı Dzhugashvili’den daha aptal mıdır? Bunu yazdığınızda, çıldırmış gibi hissedersiniz. Dzhugashvili burada, mekanizmada rastgele bir vida. Ama İngilizler için çok iyi çıktı. Yankees, Dzhugashvili'nin almayı planladığı pozisyonu aldı. Hayır, "Hitler ile birlikte Dzhugashvili'ye karşı İngilizler" gibi bir tür saçmalık. Bir pug karşı iki filler. Yabancı "ortaklar" dahil olmak üzere çağdaşlarının açıklamalarından. Temel eğitimi olmayan bir kişi okuryazar veya bilgisiz olamaz. Güvenecek bir şey yok. Teolojik seminerlerde laik eğitim kurumlarının aksine iyi bir eğitim veriyorlar. Bununla birlikte, insani bilgelik, tamamlanmış eğitim kurumlarının sayısıyla değil, aynı zamanda kendi kendini eğitme yeteneğiyle de belirlenir ... Stalin her gün çok fazla okur ve beş yüz sayfaya kadar okur ... Yine, okunan sayfa sayısı bilginin bir göstergesi değildir. Ancak okunan bilginin kalitesi ve daha önce ve çeşitli kaynaklardan alınan bilgilerle birlikte analiz edebilme, analiz edebilme, "satırlar arasında okuma" ve bilgisizliği belirleme becerisi. Rusya'yı sevmeyen ve Stalin'i sevmeyen Churchill, anılarında onu tarif etti: Rusya'yı pullukla kabul etti ve atom bombasıyla bıraktı ... Sonuç kendisi için konuşuyor! Bir ağaç meyveleri ile kırmızı, ama işleri olan bir adam! O zaman uluslararası durumu ve Amerikalıların atom bombasını ilk oluşturan ve sivil nüfus üzerinde test ettikleri tarihsel gerçeğini hesaba katarsak, Sovyet atom bombasının yaratıcısı olarak Stalin, agresif siyasete yakalanamaz ... bilginizi yalnızca Rezun’un inançlarına olan inançlarını koşulsuz olarak kabul etmek yerine yükseltmek yerine ... Bilginizi arttırmak için, kabul edilen yasaları, yetkililerin ifadelerini, birlikte alınan bilgileri analiz ederek, kökeninin kronolojik sırasını dikkate alarak, ve sonra kendi hayali bilginizi değil, olayların gelişimini tahmin edebilen ve onların görünüşünü tahmin edebilenlerin gerçek bilgisini görme şansım olacak ... Stalin'in bir hata yaptığını ve onun için ölümcül olduğu ortaya çıkacak .. Bu arada, ülke için de sadece ülkeler daha yavaş ölüyor, insanlardan ... Rezun’un kitapları, tekrar tekrar yapılan ve “Büyük Vatanseverlik Savaşı’nın gerçek ve nihai öykülerini” yazmaya yönelik sefil girişimlerde popüler oldu - bunun için SSCB’nin resmi “tarihçileri” için “teşekkürler”. Başka bir girişim Putin altında. Bir sonraki resmi ve dürüst opusu bekliyoruz! 70 yıl görev çözülmedi! Onlarca belge zaten yok edildi (örneğin arşiv yangınlarında), ancak "İkinci Dünya Savaşı Tarihi" yok ... Ve bilgisinin seviyesi, düşüncelerini doğru bir şekilde formüle edemeyen “gerçek Rusichs” tarafından değerlendirilmemelidir - teknik dillerinden bahsetmemek için ana dillerinin yüzeysel bilgisi nedeniyle ... Fikirleri ve düşünceleri benim için tamamen kabul edilemez olsa da, kitaplarına SSCB / Rusya'nın askeri tarihinin ana sahtekarları Gareev ve K gibi eleştirmenlerinden daha fazla saygı duyuyorum. Neden Vozhik'i suçladığını bilmiyorum, ama bu teklif için ona bir artı koydum. SSCB içerisindeki her güç değişiminde, yeni liderler insanlara İkinci Dünya Savaşı'nın yeni ve kesinlikle “en doğru” tarihini verdiler. Belki ülkenin içinden özellikle farkedilmedi, ancak dışarıdan, yurtdışından nasıl göründüğünü düşünün. Kardeş devletlerdeki kural Moskova liderliği ile neredeyse hiç değişmedi, en azından birkaç ya da üç yılda her zaman bir farklılık vardı ve bazen çok daha fazla. Eğer tembel bir adam bir bahçe başlattıysa ve içinde yabani otlar büyüdüyse, yabani otları suçlamak değil, bir erkektir. Bilirsiniz, şahsen nasıl "yurtdışında" göründüğünü "davuldayım", ancak ülke içinde "en doğru" hikayenin değişmesi çok dikkat çekici ... Üstelik insanları bağımsız aramalara meraklı kılıyor - bu aramaların sonuçlarını bu forumda görüyorsunuz. Bu karışıklığın sadece ülkemizin tarihini değil, aynı zamanda tüm insanlığın tarihini anlamak açısından benim için büyük bir fayda olduğunu söylemekten korkmuyorum ... Ama bu başka bir konu ... EĞİTİMİ olan iyi eğitimli bir kişinin, uygun bir statüye sahip olmaması durumunda, kim ve ne yapması veya yapmaması gerektiği ... Ama bu, zaten bir psikoterapist veya narkologun yetkinliğinde - semptomları hafifleten ilaçlar için bir reçete yazacak ... Alternatif bir hikayenin hayranları, Stalin'in Hitler'i dürüst bir düelloya koymasını, kuponları herkese dağıtmasını ve kendini vurmasını ister misiniz? Stalin sayesinde bir ülke ve genel olarak bir güç olarak kaldık! Büyük komutan adıyla bu kötü adam ne kadar diyebilirsiniz. O bir nedendir ve buna böyle ve başka bir şey denilmemelidir. O zaman, belki de, onun değersiz figürüne dikkat daha az olacaktır. Barbarossa planının uygulanmasından sonra olması gereken toprak yerine, alnına nüfuz edemeyen süper güçlü bir SSCB büyüdü. Birleştirin, şimdi olduğu gibi, daha fazla gesheft olacaktı. Bu ilk kez değildi. Ve kendi başlarına ya da Japon başlarında bir atom bombası yarattılar. Bütün bunlar için tek açıklama benimle: "ilgi" karmaşık süreçleri planlama ufkunu gizler. Ve Hitler'i sınırda boğmadı mı? Ah ... matematik ... Gerçek Resunoidlerin zaten soyu tükenmiş olmasının günahkâr bir şey olduğunu düşündüm, ama hayır! Sigara odaları canlı, yani ben geri dönmek için bir yer var demektir! Hitler, lider komşusu Dzhugashvili ile birlikte “komünizmi” Volga ve Kuzeyin ötesine itmeyi planladı. Affedersiniz, ama “Rosenberg planını” veya en azından Pan Adolf'un “Mein Kampf” ını biliyor musunuz? Tanımladığınız hattın uzak doğusunu ele geçirme planları ve işgal altındaki bölgelerin nüfusunun kaderi hakkında ÇOK çok şey içeriyorlar. Sizce Anavatan Rezun'un haini bu konuda ne diyor? Bir olay vardı, Rezun'un neredeyse tüm kitaplarını okudum. Onun ahlaki ve politik nitelikleri hakkında tartışmak bile istemiyorum: Eğer ihanet ederseniz, ihanet ederseniz ve aniden sipariş verirseniz ... Ancak, kitaplar ilginç bir şekilde yazılmıştır ve orada birçok gerçek vardır. İşte bunları nasıl yorumlayacağınız - başka bir soru. Savaşın Sovyet "resmi" tarihinin, onu hafifçe söylemek, tamamen doğru değil olması, çok uzun zaman önce şüphelendim. Maalesef çok erken ayrılan büyükbabam, savaşa katılıp orduda kaldı ve çok iyi bir pozisyona yükseldi. Eminim ki ciddi belgelere "kabul edildi". Öte yandan, komünist, inanılmaz derecede saygı gören Stalin, kesinlikle dürüst bir adamdı. Bu yüzden - 9 Mayıs muhtemelen ailemizin ana günü olmasına rağmen, kategorik olarak savaş hakkında bir şey söylemeyi veya tartışmayı, çeşitli kutlamalara katılmayı vb. Şimdi, bildikleri ve etrafında söylenenler arasında nasıl işkence gördüğünü ve tamamen dürüst bir adam olarak nasıl sessiz kalmaya zorlandığını anlıyorum. Ancak sunum tarzınız Rezun'un tarzına benziyor. Benden 30-50 mil içinde bir yerde alındığından şüphelenmeme rağmen, tanıdık değil ve bunu duyurmaya hevesli değilim. Çok uzak değil ... Rezun'u yüceltmiyorum, ancak bu makaleyle yazar açıkça Rezun'a çamur dökmeye ve "2000'lerin ortalarından Stalinist Rönesans'ı" süslemeye çalışıyor. Her şey doldurulmadan olmasa da, her şeyin az çok ilginç ve vatansever olarak tanımlandığı ilk kitap nedeniyle popülerlik kazandı, ancak genel tema Sovyet okuyucusu için açıkça olumluydu. Sonra eğri başladı ... her yeni kitapla birlikte gittikçe daha fazla sahtelik ve yalan ve tamamen ispatlanmadı. Bir kişi olarak, geçen yüzyılın başlangıcındaki bazı tarihsel anlara biraz aşinaydım ve ortasına kadar, sadece karalamalarından geçen kötü şeylerden korkuyordum. Muhtemelen özel hizmetlerin iyi düşünülmüş bir provokasyonuydu. Evet, banal bir yalan, gerçeklerin bozulması ve kavramların yerine geçmesi var. En yaygın olanı "otomatik bağlama" tankları. Almanya'ya saldırırsak ne olacağını hayal edebiliyor musunuz? Sadece Almanya ve uyduları ile değil, tüm Avrupa + ABD ile de savaşacaktık. Fakat Hitler'in finanse edilmesi, Anglo-Amerikan çevrelerinin çabaları da dahil olmak üzere iktidara getirilmesi ve dürtüsel olarak onu doğuya itmesi mi? Komünistlere karşı, Rusya'ya karşı değil. Evet, elbette, ama Komünistler Rus değil mi? Ve Rezun için, sadece naif için bir bahane. Gerçek şu ki, MI-6 tarafından işe alındı. Peki Mançurya'da ve sizin adlandırdığınız diğer ülkelerde neyi yanlış yaptık? Hitler'in bir müttefiki olduktan sonra ve Sovyet Karelya'dan sadece ona değil kâr etmek için onunla ittifak kurmayı hayal ettikten sonra, sayılmaz mı? Mannerheim açıkça “tüm Karelya“ kurtarılana kadar kılıcını kınına sokmayacak ”diye yazdı. Sizce Finlandiya saldırgan değil mi? Umarım Romanya da Bessarabia'yı nasıl edindiğini biliyor musunuz? Romanya da Hitler müttefiki ve diğer bölgelerin ilhak edilmesi ve aynı işgal altındaki Odessa'daki Rum birlikleri zulümleri Almanlardan daha kötü, sizin için önemli değil mi? Böyle küçük ülkeler bağımsız bir önsöz olamazlar ve doğa, bildiğiniz gibi, boşluğa tahammül etmez ya da biz orada olacağız, ya da potansiyel bir muhalif olacak. Yani, bazı yerlerde ve bir şeylerde - yanlış mıydı? Peki ve ana sonuçlarda - değil mi? Aniden açıkça göreceğim ... Gareev gibi resmi tarihçiler, “bilimsel” saçmalıklarının yazdığı dağlarla birlikte “zihinlerini kaybeden aptallar” dan başka bir şey değildir. Eksi, iş hakkında konuşabilir misin? Bağlantılarla, kanıtlarla, makul olarak ... Ve sonra tüm monitöre saçmalama püskürtüldü ve argümanlar sıfırdı. PS Bu arada, burada kimseye “eksi” koymadım - birçok ifadeye katılmama rağmen. Ve siz, küçük çocuklar olarak, sadece birbirinizi çok ararsınız. Yoksa sizin seviyeniz mi? Evet, hiçbir yerde ya ana ya da dolaylı olarak yanlış değil. "Resmi" sürümü sevmiyor musunuz? Ben de, her zaman değil. Ancak Rezun'un bu vahşi yalanını tamamen çürüten banal gerçekler var. Fakat MI-6 üzerinde çalışan bozuk bir yaratığa inanmak normal midir? Nerede bir yalan kazar ve kavramların yerini alır. Not; Bu senin için önemliyse kimseyi inkâr etmiyorum ... SSCB'nin endüstriyel işgücünün bir yerinde free özgür ya da yarı özgür olmayan insanlardı. Tarımda, çiftçilerin emeği ile oldukça doğru bir şekilde karşılaştırılabilen kolektif çiftçilerin emeği hâkimdir. Harika bir "sosyal devlet" örneği, değil mi? " aksi halde hayatta kalmazlardı. prensler ve krallar altındaki herkes için pek iyi değildi. bir yaşlı dedesi, bir asilzade, bana dedi: bizim için, Sovyet devletinde, hem kötü hem de zalim ve haksızlık olduğunda, ama insanlar için bu güçten daha iyi olmazdı. Devletin tarihi, iktidarda olanların ya da bu devlette iktidar arayanların düzenine göre yazılmıştır. Herhangi bir çağın artı ve eksi vardır. Sovyet devletinin kuruluş dönemi çok zor bir siyasi ve ekonomik döneme geldi. Evet, Stalin bir diktatördü, ama kendini onun yerine koy. Anavatanınızın vatanseverisiniz, refahını, gücünü, bunun için ne yapılması gerekiyor, önerileriniz mi? O dönemi yargılamak bizim için değil, onu bile bulamadık. Doğru, kimse bilirse, o zaman hiçbir şey değişmez. Ailenin 7 erkek kardeşi vardı, o en küçüktü. Civil'de iki kardeş öldü, nedenleri geçerli değildi. Fince olanlardan biri askeriydi. Büyükbabam 41 Ağustos'ta savaşıyla tanıştı, çevrelendi, ondan ayrıldı, hastane, 1,5 aylık ince bir baht, kabuk şoku, rütbeye geri döndü. Almanya'da zaferle karşılaştım, şehri hatırlamıyorum. Bence Suvorov'un çalışmaları kesinlikle onu sevmezdi.
mc4
87,681,607
Erzincan Demirkent Terzibaba İmam Hatip Ortaokulu’nda eğitim gören 407 öğrenci, Teröre karşı mücadele eden Afrin’de ki Mehmetçiğe, yazdıkları mektupları ve çizdikleri resimleri gönderdiler. Erzincan Demirkent İmam Hatip Ortaokulu, öğrenci, öğretmen ve velileri sınır hatlarında vatan savunması için canla başla mücadele eden, Afrin’de ki asker ve polislere duyulan minnetin göstergesi olarak kampanya başlattı. Erzincan İl Milli Eğitim Müdürü Aziz Gün’ün de katıldığı, Erzincan Demirkent Terzibaba İmam Hatip Ortaokulunda gerçekleştirilen etkinlikte, 407 öğrenci yazmış oldukları mektupları ve çizdikleri resimleri Afrin’de görev yapan Mehmetçik ve polislere gönderdiler. Öğrencilerin taleplerine duyarsız kalmadıklarını belirten, Demirkent Terzibaba İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Muharrem Yılmaz öğrencilere, öğretmenlere ve ailelere desteklerinden dolayı teşekkür etti. Erzincan İl Milli Eğitim Müdürü Aziz Gün, düzenlenen etkinliğin var olan değerler ile çocukların değerlenmesi ve bu değerlere olan hassasiyetleri bizlerden daha fazla olmasının kendilerini ziyadesiyle memnun ettiğini söyledi. Aziz Gün açıklamasında; “Erzincan Demirkent Terzibaba İmam Hatip Ortaokulu öğrencilerimiz yazmış oldukları mektupları Afrin’de görev yapan Mehmetçiklerimize göndermek için hazırlık yapmışlar. Bizlerde bunun için buradayız. Biliyoruz ki Toplulukların tarih sahnelerinde var olmaları için olmazsa olmaz bazı değerler üzerine inşa edilmesi lazım. Bu değerler toplumların tarih sürecindeki ömürlerini de belirleyen değerlerdir. Kadim bir değere sahip olan ülke olarak, tarih olarak, medeniyet olarak bu değerleri yaşatmış, yaşamaya çalışmış ve bütün coğrafyamıza hâkim kılmaya çalışmış bir medeniyetin mensuplarıyız. Bizler sadece kendimizi değil komşumuzu kendimizden ve nefsimizden daha çok düşünen bir medeniyet olarak tarih sahnesinde daima var olmuşuz ve mazlumun da yanında olmuşuz. Var olan değerlerimizle çocuklarımızın değerlenmesi, bu değerlere olan hassasiyetleri bizlerden daha fazla olması bizleri memnun ve mutlu ediyor. Erzincan’ımız da da bazı okullarımızda kermes düzenlenerek geliri Mehmetçik vakfına gönderilirken, bazı okullarımız yöresel yemeklerimizi yaparak sınır bölgelerine gönderdiler. Bu okulumuzda da gördüğünüz gibi öğrencilerimiz duygu ve düşüncelerini, askerlerimizin orada yalnız olmadıklarını haykırmak için bu minik yüreklerin güzel sözcükleri inşallah askerlerimize daha büyük bir güç ve moral verecektir” diye konuştu. Aziz Gün, bu etkinlikte emeği gecen öğrenci, öğretmen ve idarecilere teşekkür etti. Erzincan Demirkent Terzibaba İmam Hatip Ortaokulu 8. Sınıf öğrencisi Esma Kılıç Mehmetçiğe yazdığı mektubunda; “Hep bir abim olsun diyerek başladığı satırlarında, beni koruyan, ülkemi koruyan, kendi canları pahasına bizleri koruyan binlerce abim var. Bazen benim kardeşimde olsun diye düşünürdüm ama şimdi ise benim binlerce kardeşim var çünkü sizlerin çocukları zaten benim kardeşim. Sizler ülkemizin gurur kaynağısınız. Bir insan Türk deyince akla Türk askeri geliyor. Sizler 80 milyon inşamızın aklında kalplerinde, dualarındasınız. Keşke yüreğimden geçenleri buraya dökebilsem diyerek devam eden öğrenci Kılıç, ben sizlere olmayan hakkımı helal ediyorum. Sizlerde haklarınızı helal ediniz. Bu arada hepiniz babamın da dualarındasınız” ifadelerine yer verdi. Yusuf Kadir Karakaş ise okuduğu Bayrak şiiri ile duygulandırırken, 6. Sınıf öğrencisi Elif Zehra Özdemir yaptığı teşekkür konuşmasın da; “Okulumuzda ki bütün öğrenciler, öğretmenler ve hatta velilerimiz gönüllü olarak katıldılar. Şunun bilinmesini isteriz ki bütün dualarımız onlarla beraber. İnşallah bu kutlu mücadelede başarılı olacaklarına inanıyoruz Allah Yardımcıları olsun” diye konuştu. Program öğrencilerin yazmış oldukları mektuplar ve çizdikleri resimler ile birlikte çekilen toplu fotoğraf ile sona erdi. 407 adet mektup ve resim daha sonra postaya verilmek üzere toplandı.
mc4
87,681,609
Bolulu Hasan Usta, Kristal Elma Ödülleri'nde biri Kristal Elma olmak üzere 3 ödül alarak önemli bir başarıya imza attı. Bolulu Hasan Usta had great succes at Kristal Elma (Crystal Apple) Awards by winning 3 awards, one of which is Crystal Apple. Bolulu Hasan Usta, reklam ve pazarlama dünyasının en prestijli ödüllerinin başında gelen Kristal Elma Ödülleri'nde biri Kristal Elma olmak üzere 3 ödül alarak önemli bir başarıya imza attı. “Sundu Sunar” reklam filmiyle Kristal Elma’nın sahibi olan Bolulu Hasan Usta, “Gerçek Malzemeler Gerçek Lezzetler” reklam filmiyle de hem gümüş hem de bronz ödül aldı. Reklamcılar Derneği tarafından bu yıl 28'incisi düzenlenen Kristal Elma Ödülleri’nde Bolulu Hasan Usta, dev bütçelerle yapılan reklamların arasından sıyrılarak 3 ödülün sahibi oldu. Bolulu Hasan Usta had great succes at Kristal Elma (Crystal Apple) Awards, the leading one among the most presitigious awards of the advertising and marketing world, by winning 3 awards, one of which is Crystal Apple. Bolulu Hasan Usta stood out among other commercials, which were produced with giant budgets, and won three awards at the Crystal Apple Awards, 28th of which was organized by the Association of Advertisers this year.
mc4
87,681,610
Dünyayı etkisi altına alan ve Türkiye'de de vaka sayısı artmaya başlayan Korona virüs nedeniyle bazı çay üreticileri tarlalarına girmek için virüsün bitmesini beklese de bazı üreticiler tarlarında bakım yapmaya devam ediyor. Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan da üreticileri Korona virüse karşı uyararak gübreleme işlemlerini 1. Sürgünden sonraya bırakmalarını istedi. Erdoğan “Bilindiği üzere Covid-19 Virüsü dünyada ve ülkemizde yayılım göstermektedir. Virüsün; Sağlık Bakanımız tarafından ülkemizin her tarafına yayıldığı kamuoyuna duyurulmuştur. Bu kapsamda virüsün bölgemizde de görüldüğü/görülebileceği anlamına gelmektedir. Virüsün bölgemizde yayılmaması için devletimizin aldığı önlemlerin yanında, bölgemize özgü önlemleri de almamız gerekmektedir. Devletimizin korunma önlemlerine ilaveten; çay gübrelemesi işi için bu günlerde Rize'ye il dışından müstahsiller gelmektedirler. Bu kişilerin hastalığın yayılmasına sebep olabilecekleri/oldukları aşikardır. Üreticilerimizin bölgemize gelmemesi ve bu işi birinci sürgün sonuna ertelemesinin Covid-19 Virüsünün yayılımını bölgemizde en aza indireceği, kendilerini yolculuktan kaynaklı riskten de koruyacağı yetkililer tarafından belirtilmektedir” dedi.
mc4
87,681,611
İlker Aycı, darbe girişiminin THY’ye 40 milyon dolara mal olduğunu söyledi. Türk Hava Yolları, 15 Temmuz kalkışmasını dünyaya doğru şekilde anlatmak için çok önemli görev üstlendi. 15 Temmuz kalkışmasının ardından FETÖ’nün gerçek yüzünü dünyaya anlatmayı kendine görev edinen Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, uçtukları 116 ülkede görev yapan çalışanlarını harekete geçirdi. 294 destinasyona uçarak dünyanın en çok noktaya ulaşan havayolu olan Türk Hava Yolları, bu noktalardaki bağlantılarını kullanarak Aycı’nın talimatıyla ülkelerin en önemli gazetecilerini Türkiye’ye davet ederek misafir ediyor. Onlara bugün simültane tercümeyle 15 Temmuz sürecini anlatacağız, onun nasıl yaşandığını, sonrasını anlatacağız. Aynı zamanda, Türkiye’de, THY’nin havacılık sektöründe ne ifade ettiğini ve ne olduğunu anlatacağız. Onlara yönelik özel hizmetlerimizi de anlatacağız. Böylelikle kendi sektörümüz çerçevesinden, kendi yaşadıklarımız çerçevesinden hem ülkemizle ilgili hem de THY ile ilgili birkaç bacaklı tanıtım stratejisine devam edeceğiz. Uçak içinde olacak mı bu 15 Temmuz tanıtımı? 15 Temmuz’u anlatan bundan bir önceki SKY Life Dergisi sayısında milli irade dosyası yaptık biliyorsunuz. O milli irade dosyasıyla ilgili olan sayının içerisinde ’milli irade’ dosyası olarak nelerin yaşandığını verdik. Hatta dünyadan gelen bununla ilgili testimonları verdik. Yani ne değerlendirmeler yaptılar darbe sonrası diye, BM’den gelen, BM Genel Sekterinden tutun da önemli ülke liderlerinin önemli siyasilerin, bizim kendi sektörümüzdeki önemli paydaşlarımızın neler düşündüğünü orada verdik. Ayrıca neler yaşandığını verdik" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine halkın sokaklara döküldüğünü ve darbeyi önlediğini söyleyen Aycı, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çağrısının ardından darbecilere karşı sivil bir mücadele başladı. 260 kişi şehit oldu. Polisimiz ve askerimiz içinde bu darbeye inanmayan subaylarımız milletimiz sahaya çıktı ve Cumhurbaşkanımız sahaya indi. Her şeye rağmen bütün risklere rağmen Cumhurbaşkanımız AHL’ye indi gelip burada halkla birlikte oldular. Bütün ülke tek vücut olup bu darbeyi önledik. Bu darbe sonrası bazı çatışmalar bazı yerlerde devam etti. Ülkemizin milletimiz ne kadar sağduyulu olduğunu ülkesini korumak için ne kadar kararlı olduğunu bir kere daha yaşadık. Dünyadan bu süreçte bize destek veren herkese teşekkür ediyoruz. Türkiye’de 2.5 milyonun üzerinde mülteci var sadece Suriye’den bizim hemen sınırımızda yaşanan dramlara sessiz kalamazdık. O yüzden onlara kapılarımızı açtık. Biz böyle bir ülkeyiz. Bu milleti oyunlarla elimizden almak isteyen FETÖ örgütüne bu ülkeyi teslim etmeyecek kadar da vatan millet vatandaşlık ülke sevgisi demokrasiye hukuka bağlılık nedir bilen bir ülkeyiz" diye konuştu. Önce ılımlı dindarlar olarak ortayı çıktılar. Eğitim faaliyetleriyle ülkede sempati kazandılar. Okullara yardımcı olması amacıyla kurslar dershaneler kurdular. Eğitim sisteminde önemli bir yer elde ettiler kendilerine. Önemli de gelir elde ettiler kendilerine. Bu maddi kaynaklarla başka sektörlerde ticaret yapmaya başladılar. Her alanda var oldular. 30-40 yıl boyunca ülkede her kurumun her kuruluşun içine girmeye muvaffak oldular. Yetmedi yurt dışında örgütlendiler. O ülkelerde en üst düzey insanların çocuklarını bu okullara eğitmeye başladılar ve büyük bir sempati kazandılar. Bunların gerçek yüzünü bilmediğimiz dönmelerde bizlerden devşirdikleri güçle bir çekim merkezi oldular. Bir gün öyle bir güce eriştiler ki kendi yayın organlarını kurdular. En sonunda geldikleri noktada kendilerini öyle güçlü hissettiler ki günün sonunda bir darbe girişimi ili ülkeyi devralmaya gidecek bir sürecin yolunu kendilerine açtılar. Maalesef ülke olarak buna şahit olduk. Ama çok şükür 15 Temmuz gecesi 16 Temmuz sabahı ülke olarak son verdik. Kendilerini gizlemeyi çok iyi biliyorlar. Sizlerin eğitim sisteminde bulunan bu okullara da dikkat etmenizi öneririz. Sizin ülkenize verecekleri zararı tahmin bile edemezsiniz. Biz edemediğimiz için de bunu yaşadık. O yüzden sizlerin yaşamasını istemeyiz. Türkiye vatandaşları olarak yaşadığımız tecrübeyi sizlerle paylaşıyoruz. Sizlerin halkınız bizim çektiklerimizi çekmesin" şeklinde konuştu. 28 Haziran terör saldırıları ve 15 Temmuz darbe kalkışması sonrası yapılan değişikliklerin THY’ye 40 milyon dolar üzerinde ek maliyet getirdiğini söyleyen Aycı, "15 Temmuz darbe kalkışması peşinden operasyonlara devam ettik. 28 Haziran terör saldırıları ve 15 Temmuz darbe kalkışması peşinden biletleri kayıtsız şartsız değiştireceğimizi söyledik. 1933’den bu yana 82 yıllık bir aile olarak bizler THY biletinin arkasında durduk, THY markasının arkasında durduk. Yolcularımızı en iyi şekilde ağırlamanın peşinde olduk. Bu iki olayın peşinden yapılan değişikliklerin maliyeti 40 milyon doları geçmiştir. Bu ürünümüzün markamızın arkasında durmanın yolcularımızla bir seferlik değil bir ömür boyu ve THY ailesi olarak her daim yolcularımızı ağırlamak için biz bunun önemli bir ilişki iş ortaklığı olduğuna inanıyoruz" dedi. Aycı, "Biz Türkiye’de yolcularımıza ‘yolcu’ demiyoruz ‘müşteri’ demiyoruz biz ne diyoruz biliyor musunuz? İstanbul gibi THY ile bütünleşen bir şehir İstanbul hubunda yaklaşık 75 milyon yolcu kapasitemiz var. Bugün İstanbul Avrupa’nın ve dünyanın en güvenli havalimanlarından birisi olarak gerek Avrupa Sivil Havacılık gerekse de Uluslararası Sivil Havacılık Güvenlik denetimlerinden geçiyor. İngiltere gibi İsrail gibi ABD gibi özellikle havayolu taşımacılığında uçuşlarda havalimanlarında özel güvenlik tedbirleri almış ülkeler bile bugün bizim havalimanlarımızın güvenliği noktasında Türkiye’ye ve İstanbul ve Atatürk Havalimanı’nı takdir etmektedirler. Bu yıl yaklaşık 64 milyon yolcu taşıyacağız. Bunun yüzde 60’ı transit yolcu. Yüzde 40 da ana hub doğrudan varışlı ve çıkışlı yolculardır. Filomuzda bugün 330 uçağımız var. THY olarak dünyada en çok destinasyona uçan şirketiz 116 ülkeye ve 294 destinasyona uçuyoruz. Bu anlamda dünyanın en çok noktaya uçan havayolu unvanı THY’ye aittir. Dünyadaki en büyük 4 havayolu networkundan biriyiz" diye konuştu. Yeni havalimanının bitmesiyle büyümeye devam edeceklerini söyleyen Aycı, "Atatürk Havalimanı Avrupa’nın en yoğun havalimanlarından birisi. Yaklaşık 2.5 3 yıl içinde Heartw’un önünde olacağız. Yeni yapılan havalimanımız 2018 yılında devreye girecek. Dünyanın en büyük en modern ve en güvenli havalimanlarından birini inşa ediyoruz. Bu havalimanında 90 milyonla başlayacak yolcu kapasitesi 150 milyona çıkacak. Çok önemli bir aktarma merkezi olacak. Yeni havalimanımı da büyük bir sabırsızlıkla bekliyoruz. Yeni hatlar açarak büyümeye devam edeceğiz. Asya pazarı bizim için önemli bir pazar. Türk milleti olarak kökenimiz bir tarafı Orta Asya o nedenle bizler kökü oralara dayanan bir ülke Local dilinde yeni kabin memurları alarak sizlere sizlerin dilinde hizmet vermeyi amaçlıyoruz. Yeni açtığımız Launge’larla birlikte sizleri havalimanında en iyi şekilde ağırlamayı hedefliyoruz" ifadelerini kullandı. Atatürk Havalimanında uçuş rekorunun kırılmasının kendilerini çok memnun ettiğini söyleyen Aycı, "’Gökten ne yağar da yer kabul etmez’ diyeceğiz. Dolayısıyla toparlanmanın olduğunu görüyoruz. Bu toparlanma da bizi ziyadesiyle memnun ediyor. Zira yaşananları sizler de biliyorsunuz. Sektörümüzde ve turizmde, taşımacılık sektöründe, havacılık sektöründe ve şirketimizde bir yan etkisi oldu. Bu etkinin suratle telafisi bakımından da bu rakamları çok olumlu ve önemli görüyorum. Türkiye güvenilir bir ülke, İstanbul güvenilir bir şehir, güvenilir bir tatil destinasyonu. Bu anlamıyla THY’yi yolcularımızın tercih etmesinden ve yine aynı şekilde havalimanımızda rekor kırılmasından dolayı çok mutluyum. Bunun ileriye mutlaka olumlu etkileri olacaktır" dedi.
mc4
87,681,613
Samsung’un 2014’ün ilk çeyreği içerisinde 4 yeni tablet modeli tanıtabileceğine dair haberler, bir süre önce ortaya çıkmıştı. Bu 4 tabletten birisi olması beklenen Galaxy Note Pro ile ilgili yeni gelişmeler var. Gelen son haberlere göre iki farklı boyutta Galaxy Note Pro tanıtılabilir. Güney Kore’li internet sitesi Move Player’ın paylaştığı haber ve görsele göre 10.1 inç ve 12.2 inç olmak üzere iki farklı boyutta Galaxy Note Pro tanıtılacak. Belirtilene göre 10.1 inç boyuttaki model 2560 x 1600 piksel ekran çözünürlüğü, 3 GB RAM ve Android 4.4 KitKat işletim sistemi gibi başlıca teknik özelliklere sahip olacak. Galaxy Note Pro ile ilgili ortaya çıkan bilgiler şimdilik doğrulanmış değil ve bu durumda sadece iddiadan ibaret. Yeni gelişmeler olduğunda sizlerle paylaşacağız.
mc4
87,681,617
Telafisi olmayacak bir maçı satranç gibi oynayabilecek ve oynatabilecek malzeme var mıydı acaba G.Saray'da diye düşündüm. Aslında bu seviyedeki maçlar G.Sarayiçin bir zamanlar çantada keklikti. O zamanki malzeme de şu ankinin ederinin 5/1' i idi. Sahaya çıkan kadro, politik nedenlerle oynatılmayanlar ve sakatlar gözönüne alınırsa mecburi bir onbirdi. Birinci bölgeden oyunu başlatma problemi herzamanki gibi baş sorundu. Ali Turan'ın bol miktarda taç ile sonuçlanan başlangıç hamleleri tuhaftı. Ayhan'ın özverili oyununa rağmen 50 dakika sahada takımı 10 kişi oynatan Serdar Özkan'ı 54. dakika yerine neden devre arası değiştirmediği Rijkaard'a sorulmalı. Sportif sonucundan daha önemlisi politik sonuçları merakla beklenen önemli deplasmandı. Bunun getirdiği asabiyet oyuncularda belirgindi ama teknik heyette bu heyecan yoktu. Zaman ilerledikçe cesaretlenen Karpaty ve panikleyen G.Saray ortaya çıktı. Kritik anlarda teknik patronun vücut dili ve duruşu önemlidir. G.Saray uzun süredir bu duruştan yoksun. Rakip 10 kişi kaldığı ve bunaldığı bir anda oyuncu değiştirmesi bir başka tuhaflıktı. Futbolun organizasyon ve teknik kısmının eksikliğine rağmen kargaşa içinde bir özveri vardı. Ayhan ve Sarp'ın fedakar oyunlarına Neill de müthiş pozisyon zamanlamaları ile eşlik etti. Bundan sonraki serüven için ümit var mı?.. UEFA Avrupa Ligi'nde Seyrantepe Arena'da final oynama düsturu ile çıkılan yol ve 2006 sonundan beri Şampiyonlar Ligi oynayamamanın sebepleri artık sorgulanabilmeli. Bir de 2005'te bu takımda direkt oynayan Aydın'dan tesadüf ve çaresizlik içinde yararlanmak zorunda kalan hoca.
mc4
87,681,619
Şii mezhebinin "On İki İmam" düşüncesi hakkında bilgi verir misiniz? Ehl-i sünnet bu imamları kabul etmiyor mu? Şii mezhebine göre Sünni mezhebi imamlara inanmıyor. Onları imam kabul etmiyor. Etmedikleri için onların namazları, oruçları batıldır diyor?. Bugün, gerek inançları, gerekse yaşayışlarındaki pek çok farklı hareketlerinden dolayı Ehl-i sünnetin dışında bir fırka olarak Şiîler; Gâliye, Zeydiye ve İmamiye gibi birkaç sınıfa ayrılsalar da günümüzde Şiî denince, umumiyetle İmâmiye anlaşılmaktadır. Bunlar, Peygamberimizin (a.s.m.) dâr-ı bekaya irtihalinden sonra Hz. Ali (r.a.) ve sırasıyla iki oğlu ile torunlarını Allah’ın emri, Resulullahın tayini ve vasiyeti ile meşru imam (halife) kabul eder ve böylece on iki İmama inanmayı imânî bir rükün olarak görürler. İşte bu fırka, imam olarak sadece on iki İmamı kabul ettiklerinden dolayı “İsnâ Aşeriyye (on ikiciler)”, imamlara inanmayı îmânın şartlarından birisi olarak kabul ettiklerinden dolayı da “İmâmiye” denmektedir. Hem itikat, hem de ibadet ve muamelâtta İmam Cafer Sâdık’ın görüşlerine dayandıkları için “Caferiyye” adı verilmektedir. Başta Şah İsmail olmak üzere, pek çok kimselerin siyasî maksatlarına âlet edilerek renkten renge giren İmâmiye fırkası, zamanla itikat bakımından Mûtezile ve Müşebbihe gibi bâtıl mezhepleri de benimsemişlerdir. Esasen İmamiye, on ikinci imam olarak kabul edilen Muhammed el-Mehdî’nin gizlendiği inancından sonra, bir mezhep ve sistem olarak tesis edilmiştir. Bu zamandan sonra da, İmamiyenin görüşü bütün olarak ortaya çıkmış, daha sonra tayin edilen imamların ve takip edilecek durum hakkında da esaslar kesinlik kazanmıştır. Şiîler, imametin, yani halifeliğin, Ehl-i sünnetin kabul ettiği gibi, Müslümanların istek ve seçimine bırakılabilecek “küçük” işlerden olmadığı görüşündedirler. Onlara göre zaten imamet, dinin aslında bulunan bir rükündür ve îman esasları arasında yer alır. Bundan dolayı Şiiler, nasıl Allah’a, peygamberlere ve âhiret gününe îman ediyorlarsa, aynı şekilde imamın mevcudiyetine de inanmak zorundadırlar. Bu inanca göre, imamlar aynen peygamberler gibi mâsumdurlar; ne küçük, ne büyük hiçbir günah işlemezler, zulmetmezler; onları tanımayan kimse küfre girer. Hattâ, “Onların emirleri Allah’ın emirleridir; nehiyleri de Onun nehyidir. Onlara itaat, Allah’a itaattir, onlara isyan Allah’a isyandır.” Şiîler mutlak imam olarak on iki imamı kabul ederler. Son imam, yâni “Mehdi-i Muntazır, Beklenen Mehdî”nin gizlenmesinden sonra, o tekrar dönünceye kadar onun vazifesini görecek “müçtehidler” de aynı şekilde imamın bütün selahiyetlerine sahip birer vekil hükmündedir. Bugün İmamiyeliği resmî bir mezhep olarak kabul eden İran, dinî selâhiyetleri haiz imamlık vazifesini de “Âyetullahi’l-Uzmâ”ya vermiştir. Bunun için bu “imam”a mutlak sûrette itaat gerekmektedir. Ona karşı gelmek Allah’a ve Peygambere karşı gelmek gibidir. Şiiler tarafından bu şekilde görülen imamet meselesi, Ehl-i sünnete göre, kesinlikle dinin usulü arasında yer almaz. İmam, yani halife, Müslümanların meşvereti ve seçimi ile işbaşına gelir. Din ve dünya işlerinde belli vasıfları taşıyan herhangi bir şahıs, Müslümanların idaresini üstlenebilir. Hiçbir şekilde mâsum ve günahsız olamaz. Peygamberimiz (asm)'in mübarek neslinden gelen Hz. Ali’nin dışındaki on bir imam fazilet, takva ve mânevî mertebe olarak büyük veli ve kutubtur. Bediüzzaman, “Ümmetimin âlimleri Beni İsrâil peygamberleri gibidir." hadisinin sırrına mazhar olan zatları sayarken, on iki imamı da zikrederek şöyle demektedir: diyerek, On İki İmamın mânevî makamlarını kabul etmektedir. Zaten Hz. Ali’den ve Hz. Hasan’ın altı aylık halifeliğinden başka, diğer imamlar halifelik yapmamışlardır. İşte Ehl-i sünnetin esas olarak On İki İmam hakkındaki görüşü bu merkezdedir. 1. Çağımızda hîkâdî İslâm mezhepleri, s. 118-139; Muvazzah îlm-i Kelam, s. Ehl-i sünnet, Ehl-i beyt'ten olan İmam Cafer Sadık'ın mezhebine neden tabi olmuyor? Şiilikte bulunan Mehdilik inancı ile Ehl-i Sünnetin Mehdilik inancı arasındaki farklar nelerdir? Hazreti Hasan'ın soyu neden imam sayılmıyor?
mc4
87,681,622
İstanbul Anadolu yakası üsküdar'dan herkese en içten sevgi ve selamlarımı iletiyorum. üsküdar'da olmuş olan ve tarafınızdan gerçekleşmiş olan bir çok plan programınıza "üsküdar escort" olarak "refakat" etmiş olmuş olduğumdan dolayı ve bu yüzden, profil sayfamı açıyorum. Adım özlem, İstanbul Anadolu yakası üsküdar'da ikamet ediyorum. Bu sebep den dolayı ve Ataşehir'de olmuş olan siz değerli beylerin tarafından gerçekleşmiş olan iş gereği yemek toplantılarına yada farklı bir çok programınıza refakat etmiş olduğumdan dolayı ve burada bulunuyorum. üst tarafta yer almış olan ve tamamen beni anlatmış olan profil bilgilerim ve bilgilerimin tarifi olan resimlerim bana aittir. Bilgilerimden yola çıkarak daha güzel ve kaliteli bir iletişim kurabileceğimizi düşünüyorum. Hakkımda yada arkadaşlık adına gerçekleştirmiş olacağınız programınız hakkında olmuş olan detayları, yukarıda yer alan telefon numaramdan beni arayıp ve öğrenebilirsiniz. ... Gerçekleştirmiş olacağınız cinsel birliktelik görüşmelerinizde, esmer tenli ve seksi bir escort bayan arıyorsanız, en doğru yerdesiniz. İsmim Ebru ve şuanda görmekte olmuş olduğunuz, birbirinden özel resimlerimdeki gibi, seksi fit vücut yapısı olmuş olan ve her konuda bakımına oldukça dikkat eden bir escort bayan partnerim. Görüşmemizde ve resimlerimin dışında, bir üsküdar bayan escort ile görüşme sağlamış olduğunuzu anladığınız takdirde, görüşmeyi iptal etme hakkınız olmaktadır. Benim ile gerçekleştireceğiniz özel birliktelik görüşme programını en az bir saat öncesinden ve randevu şeklinde gerçekleştiriyorum. Randevu şeklinde görüşmelerimi, İstanbul Anadolu yakası üsküdar ilçesindeki dairemde, gerçekleştiriyorum. Ayrıca, evimin aynı eşliğinde olmuş olan ve sizler tarafından belirlenen, 4*5 yıldızlı otellerde görüşme gerçekleştiriyorum. Anal ve kondomsuz birliktelik ilişkisinde olmuş olan beyler ile bu görüşmede bulunmuş olduğumu belirtmek isterim. Ayrıca, çok iyi anlaşmış olduğunuz ve samimi dostunuz olan bir arkadaşınızla ve benim ile... Değerli beylerin çok özel zamanlarına refakat etme isteğinde olan bir İstanbul üsküdar escort partner olarak burada profil oluşturmak dayım. Benim hayatımda her zaman mutlu olmam için karşımda dış görünüm olarak çok etkilenecek olduğum, nezih bir beyefendi ile geçirecek olduğum özel dakikalar gerçekleşmesini tercih ettiğim için bunları yazıyorum. çünkü bir ilişki olacağı zaman bunun karşılıklı olarak istek sonucunda gerçek olacağının bilincindeyim. Beyleri her zaman dinleyeceğim. Onların hayatından zevk almalarını benim yanımda oldukları süre boyunca sağlayacağım. Ve tabi ki elit bayan olduğum, sosyalleşmeyi sevdiğim için zaman geçirme arzusu ve tabi ki tutkusu içerisinde olan beylerin hayatında özel bir yerim olacaktır. İletişim kurduğunuz zaman zaten bunları daha detaylı olarak konuşarak sizlere uyumlu bir partner olup olmadığımı anlayacaksınız. Beni arayıp iletişim kuran beylerin karşısına geçeceğim zaman özel olarak hazırlanarak geçerim. Aynı şekilde benimle buluşmaya gelecek bir erkek de benim kadar özen gösterdiği zaman bu durum beni aşırı mu... Yalnız her zaman düşüncem olan, en güzel ve kaliteli birliktelik bakım ve hijyenden geçmektedir. Yani görüşmelerimde bakım ve hijyene oldukça önem gösteriyorum. Tamamen sizin için çekinmiş olduğum ve bana karşı ne hissetmiş olduğunuzu bilebilmeniz için, resimlerimi yüzü açık bir şekilde yayınlıyorum. Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, bakım ve hijyen kurallarına oldukça önem veriyorum. Hatta resimlerimi incelerken ve bunun farkına varabilirsiniz. Sizinde hayalinizdeki ve arzulamış olduğunuz esmer escort bayan ben isem, yukarıdaki telefon adresimden, bana ulaşabilirsiniz. Güzel duygular içerisinde olmuş olan birliktelik görüşmelerimde anal yada kondomsuz birliktelik yoktur. Bu yüzden bu ilişkiler içerisinde iseniz, burasının pek doğru yer olmamış olduğunuz söyleyebilirim. Yapmış olduğum randevu şeklinde görüşmelerimi genelde üsküdar'da yer almış olan güvenlikli... İstanbul şehrinin içerisinde bulunan ve sıkıcı bir hayattan artık bıkan bütün beylerin, beni hayatına alması durumunda hayatlarını değiştirme sözünü vererek burada kendimi, güzelliğimi ve de hayatımı sizlere ifade etmek isterim. Eğer sizlerin mutlu bir yaşamınızda benim yerim olsun isterseniz seve seve sizin bu isteğinizi yerine getirecek olduğumun sözünü sizlere vermek isterim. önce kim olduğumu öğrenmenizi istemem nedeniyle burada bazı özel resimlerimi ekliyorum. Görüyor olduğunuz üzere beyaz tenli, kestane rengi saçlara sahip olan bir bayanım. Ama karşılaşmış olduğum bütün beyler benim daha genç gösterdiğimi ifade ederler. 170 boyundayım ve biraz fazla kilolu bir kadın olduğumu zaten resimlerimden de fark ettiniz. 75 kilo gram ağırlığında son derece özel bir fiziğe sahip bir kadınım. Her zaman dileklerinizi sadece yerine getirmek istediğimden buradayım. üsküdar Escort olduğumdan erkeklere ve de birlikte grup yapmak isteyen bayan partneri olan beylere de özel zamanlar yaşatma konusunda son derece harika zaman yaşatan bir kadınım. özel olan görüşmeler dediğiniz zaman grup seks görüşmelerinde mutlu edec... Bu internet sitesini rastgele gördüm. Ve bende İstanbul şehrinde bir türlü kendime arkadaş edinemediğimden, bende sonunda arkadaş istediğimden üye oldum. Eğer benim gibi üsküdar ya da çevre ilçelerde oturan insanlarla arkadaş olmak ve iyi zamanlar geçirmek istiyorum. Dostum olmanızı istiyorum, sizler benim her türlü sırrımı konuşacak olduğum, güveneceğim bir insansanız o zaman benim arkadaşım olabilirsiniz. Kendimi sizlere biraz tanıtmak istiyorum. Aslında küçük bir Anadolu kasabasında doğup büyüdüm. üniversiteyi kazanınca çıktım ve artık sadece tatillerde ailemi ziyaret amacıyla gidiyorum. Bekar bir kadınım. üsküdar Arkadaş sitesine ilan verme nedenim sadece arkadaş bulmak, asla maddiyat beklentim olmadığını ve sizlere de maddiyat beklentisi içinde olmayan insanları bularak sosyal arkadaş edinmek istiyorum. Ben kamu personeli olarak çalışıyorum.
mc4
87,681,623
İşyerinde belki önemli bir silahtır ama ne daimi başarı için yeterlidir ne de üstün kişilik için. Bunun da ötesinde, eğer ki çevre, kadının kadınlık kullanarak birtakım yaptırımlarda bulunduğunu, kazanımlar elde ettiğini farkederse bu durum kadın için taşınması zor bir yük olabilir. Çevresinde beklentisi değişenlerin sayısı bir anda artıverir. İşte o nedenledir ki, onun işi herkesten daha zordur. Duygu Sucuka'nin yazisi.Cok dogru tespitlerle deginmis konuya.Bilinmedik bir konu degil elbet ama okumanizi tavsiye ederim. Yerel medya'dan bir dostum dün arayıp da bu haftaki sayılarını 8 Mart Kadınlar günü dolayısıyla kadın ağırlıklı yazılara ayırdıklarını ve &#8220;dişilik mi, kişilik mi&#8221; konusunu işlemeye çalıştıklarını söyleyince bana da bu konuda bir yazı yazmak düştü. Yazının başlığını da &#8220;dişilik mi, kişilik mi&#8221; şeklinde atmıştım ama bu iki kelimeyi kadınlar için yan yana koymak hoşuma gitmediğinden değiştirdim. Bu konu çok geniş bir mevzudur. Yazmakla ya da tartışmakla birkaç satıra, birkaç sözcüğe sığdırmak mümkün değildir. O nedenle konuya genel anlamda bakmak yerine kadının işyerindeki duruşunu ele almak istedim. Aksi takdirde tarihin sayfalarına bile götürebilir bu konu bizi. Kleopatra&#8217;nın aşklarıyla elde ettiği kazanımlarından Hürrem Sultan&#8217;a, Mata Hari&#8217;ye kadar uzanabilir kelimeler. Özellikle çalışan kadınları ilgilendiren bu kavramlar üzerinde toplum olarak çok fazla durmadığımızı, tartışmadığımızı düşünüyorum. Kadınların kadınlar adına toplumda hak ettikleri yeri elde edebilmeleri için kişilikleriyle mücadele etmeleri gerektiği vurgusunu kadın konulu tüm yazılarımda işlemişimdir. Çok eskidendi, bir iş ilanı okumuştum. Aranan özelliklerin arasında bir de sarışın olması tercih konusu idi. Burada zaten amaç belli. Bayan eleman aramaktan öte kadın olarak göreceği bir nesne arıyor patron bey. Onun yanında çalışacak kadının işi hem çok zor hem de çok kolay olmalı. Kadınlığını kullanırsa çok şey elde edebilir. Eğer o yolu tercih etmezse zaten işini de kaybedecektir. İşyerinde başarılı, çalışkan, tartışabilen, kendini giydikleriyle değil konuştukarıyla kabul ettiren kadın genellikle erkeklerin tercihi değildir. Ve rakip olarak görmek istemezler. Ama o rakibi aşamamış, kabullenmişseler kadın saygınlığını o zaman kendisi yaratmış demektir. Zordur ama kadınlar için en geçerli yol budur. Kadının horlandığı, dışlandığı, dövüldüğü Türk toplumunda, güçlü bir kadın birliği oluşturabilmek de güçlü kadın kişilikleri ile mümkündür. Dünden bugüne Türkiye&#8217;de birçok yüksek makama oturmuş, üniversitelerde önemli ünvanlar elde etmiş kadınlarımız azımsanmayacak orandadır. Onların geldikleri yerler kendi çabaları, kişilikleri, başarıları doğrultusundadır. Eğer öyle olmasaydı bir yerde takılır kalırlardı. Bir de bürokratik çevreler var. O çevrelerde kadınlar ne kadar çalışsalar, ne kadar mert, dürüst ve mücadeleci olsalar da haklarını alamamaktadırlar. Bürokraside tüm makamlar erkeklerin hakkı olarak görüldüğü içindir ki, kadın olmak makam, mevki sahibi olmak için dezavantajdır. Sanki bu bir devlet geleneği gibidir. Kadının işyerindeki saygınlığı makam sahibi olması için yeterli değildir. Bugün toplumun her noktasında, iş yaşamının her alanında, görev paylaşımının her kademesinde kadınlar vardır. Ve kadınlar kendi güçleriyle, kendi kişilikleriyle, kendi başarılarıyla vardır. Onların başarıları her zaman su yüzüne çıkamasa da, iş yaşamında kadınlar bir saygınlık oluşturmuş durumdadırlar. Gelecek zaman dilimlerinde, kadınların güçlü kişilikleri doğrultusunda daha fazla kazanımlar elde edecekleri muhakkaktır.
mc4
87,681,624
Mart Fiyatta ortalama %39 düşüş ile konaklamak için en ucuz ay. Ağustos Fiyatta ortalama %24 artışla konaklamak için en pahalı ay. Edinburgh içinde bir otelin fiyatı ne kadar? Oteller, korona virüsü (KOVİD-19) için gerekli hijyen kurallarına uyan konuklar için güvenilir ortamlardır fakat Edinburgh içindeki otellere ilişkin güvenlik prosedürleri hakkında bilgi edinmek için yerel yetkililerle iletişime geçmenizi öneriyoruz. Edinburgh içinde nerede konaklanır? Bir Edinburgh otelinin fiyatı nedir? Son 3 günde KAYAK kullanıcıları, Edinburgh içinde ₺ 88 gibi düşük bir fiyata çift kişilik odalar buldu. Ortalama fiyat ₺ 1207'dir. Misafirler için ücretli kablolu İnternet, ofis ve lobide ücretsiz gazete servisi mevcuttur. Artılar: Temel ihtiyaçlarımızı makul bir fiyat çerçevesinde karşıladı. Eksiler: Sevilmeyecek bir konu yok. Konumu çok çok iyi, tam şehirin merkezinde. Bu fiyata daha iyi bir beklentiye girmek gerçekçi olmazdı. Bir daha gitsem aynı yerde kalırdım. Eksiler: Tüm beklentilerimi karşıladı, eleştirebileceğim bir unsur bulunmamaktadır. Artılar: Sessizdi ve konum olarak guzeldi. Eksiler: Buzdolabı ve kasa yok. Misafirler için ofis, 24 saat açık resepsiyon ve valiz dolabı mevcuttur. (ücretli) otopark vardır. Artılar: - Odada bulunan espresso ve sıcak içecek imkanları oldukça yeterliydi. - Oda temiz, yatak çok rahattı. - Kahvaltısı gerçekten harika, bol çeşitli ve lezzetliydi. - Tekrar konaklayabiliriz. Artılar: Tesis görülecek yerlere yakın mesafede. Konum olarak çok iyi. Stationa üç dk yürüme mesafesinde. Marketlere maksimumum beş dakika. Görüşmesi gereken yerlere de 15-30 dakika yürüme mesafesinde. Çalışanlarda güleryüzlü ve yardımcı. Artılar: Odalar ve yatak oldukça temizdi... Novotel Edinburgh Park size Edinburgh (Sighthill) bölgesinde, Edinburgh Parkı ile 1 dakika sürüş mesafesinde ve Royal Highland Merkezi ile 6 dakika mesafede konaklama fırsatı sunuyor. Misafirler için bilgisayar istasyonu, hızlı giriş ve hızlı çıkış mevcuttur. Edinburgh bölgesinde bir etkinlik mi planlıyorsunuz? Bu otel misafirlerimize 646 ayak kare alanda konferans merkezi sunmaktadır. (ücretli) otopark vardır. Artılar: Temiz, çalışanlar çok kibar ve ilgili, kapalı havuzu var, yeri tramvaya 3 dak. Tram ile princes street 5 durak. Havaalanı ile şehir merkezi ortasında. Misafirler için hızlı çıkış, lobide ücretsiz gazete servisi ve kuru temizleme/çamaşır yıkama servisi mevcuttur. Artılar: Edinburgh merkezinde , her yere yürüme mesafesinde çok rahat ve temiz. Sessiz ve huzurlu bir ortam , fiyati da uygun. Artılar: Girişte ve çıkışta hiç zaman harcamadık. Bizden herhangi belge istemediler. Girişteki çalışanlar çöl yardımcı oldu. Kahvaltısı iyi ve yeterliydi. Ibis budget Edinburgh Park konaklamanızda Edinburgh bölgesinde, Murrayfield Stadyumu ile 7,2 km (4,5 mi) ve Grassmarket ile 9,7 km (6,1 mi) mesafede olacaksınız. Misafirler için ofis, hızlı giriş ve hızlı çıkış mevcuttur. Eksiler: Odada saç kurutma makinesi ve mini buzdolabı bulunmuyor. Artılar: konum güzel, tramp istasyonu karşısında. Eksiler: saç kurutma makinası yok. Artılar: Temiz ve modern odalar, iyi konum ve düzgün çalışanlar. Eksiler: Odalar her zamanki gibi çok küçük. Odada eşya dolabı bile yoktu. Misafirler için 24 saat açık resepsiyon, birden fazla dil bilen personel ve valiz dolabı mevcuttur. (ücretli) otopark vardır. The Balmoral Hotel size Edinburgh merkezinde, Princes Street yakınında ve George Street ile yürüyerek 4 mesafede konaklama fırsatı sunuyor. Misafirler için 24 saat açık ofis, hızlı çıkış ve kuru temizleme/çamaşır yıkama servisi mevcuttur. Safestay Edinburgh Royal Mile size, Edinburgh merkezinde Royal Mile ve Princes Street ile birkaç adım mesafede konaklama fırsatı sunuyor. Misafirler için bilgisayar istasyonu, hızlı çıkış ve 24 saat açık resepsiyon mevcuttur. Artılar: otelin kendi restoran bar tarzı bir yere sahip olması güzeldi. içecekler ve yemeği de güzeldi. sabah kahvaltısı da iyiydi bence (5.5 pound). konumu güzeldi. banyo ve tuvalet idare ederdi. Eksiler: tuvalet ve banyosunu pek sevmedim. zemin pek temiz gibi durmuyordu. Misafirler için ofis, hızlı çıkış ve 24 saat açık resepsiyon mevcuttur. Bu otel misafirlerimize 7642 ayak kare alanda konferans alanı sunmaktadır. Misafirler için kuru temizleme/çamaşır yıkama servisi, 24 saat açık resepsiyon ve birden fazla dil bilen personel mevcuttur. Artılar: Otelin yeri çok merkeziydi ve buna rağmen neredeyse gürültü olmuyordu. Eksiler: Otele vardığımız gün resepsiyonist bize daha dar ve ara katta (valizlerle ulaşımı zor bir noktada) oda vermeye kalktı. Üstelik 2 kadın olduğumuzu ve büyük valizlerimiz olduğunu görmesine rağmen. Ben bayağı ciddi bir şekilde itiraz edince odayı değiştirdik fakat valizleri ara kat merdivenlerinden kendimiz indirmek zorunda kaldık. Ayrıca ödemeyi daha odaya girmeden aldılar, halbuki booking.com'dan bu şekilde rezervasyon yapmamıştık. 6 gece kalmamıza rağmen odanın temizliği, hatta havluların değişimi ve çöpün alınması için dahi ek ücret aldılar. Halbuki oda ücreti alınan hizmete göre zaten yüksekti. Artılar: Otelin konumu çok iyiydi. Temizliği ve personelin ilgisi de oldukça iyiydi. Eksiler: Kahvaltısı iyi olmakla birlikte, biraz daha iyi olabilirdi. Britannia Hotel Edinburgh misafirlere Edinburgh merkezinde, Princes Street ve George Street ile 15 dakika yürüyüş mesafesinde konaklama fırsatı sunuyor. Eksiler: Otopark paralı idi ve bazı odalar çok basık ve gürültülü idi. Odayı değiştirmek zorunda kaldık. Dalmahoy Hotel & Country Club misafirlere Kirknewton bölgesinde, havaalanı yakınında, Edinburgh Parkı ve Royal Highland Merkezi ile 10 dakika sürüş mesafesinde konaklama fırsatı sunuyor. Misafirler için 24 saat açık ofis, hızlı giriş ve hızlı çıkış mevcuttur. Kirknewton bölgesinde bir etkinlik mi planlıyorsunuz? Bu otel misafirlerimize 8579 ayak kare alanda konferans merkezi sunmaktadır. Kellerstain Stables misafirlere Edinburgh bölgesinde, havaalanı yakınında, Royal Highland Merkezi ve Edinburgh Parkı ile 5 dakika sürüş mesafesinde konaklama fırsatı sunuyor. Misafirler için hızlı giriş, hızlı çıkış ve valiz dolabı mevcuttur. Blinkbonny House size Edinburgh (Ravelston) bölgesinde, Princes Street ve Murrayfield Stadyumu ile 5 dakika sürüş mesafesinde konaklama fırsatı sunuyor. Resepsiyon personeli sınırlı saatler içinde hizmet verir. Misafirler için ücretsiz kablolu İnternet, ofis ve hızlı giriş mevcuttur. (ücretli) otopark vardır. Artılar: Edi̇nburgh'a gi̇decek olursam ayni otelde kalmayi düşünürüm. Artılar: Tarihi bir bina tarihi dokusu bozulmadan çok güzel bir otel haline getirilmiş. Otelin yeri çok merkezi, yürüyerek görülmesi gereken pek çok yer görülebilir.Çalışanlar güler yüzlü ve yardımsever, odalar çok temiz. Misafirler için ücretsiz kablolu İnternet, 24 saat açık ofis ve hızlı çıkış mevcuttur. Bu otel misafirlerimize 16636 ayak kare alanda konferans alanı sunmaktadır. (ücretli) otopark vardır. Waldorf Astoria Edinburgh - The Caledonian size Edinburgh merkezinde, Princes Street yakınında ve George Street ile yürüyerek 4 mesafede konaklama fırsatı sunuyor. Misafirler için hızlı giriş, hızlı çıkış ve kuru temizleme/çamaşır yıkama servisi mevcuttur. Bu otel misafirlerimize 2336 ayak kare alanda konferans alanı sunmaktadır. (ücretli) otopark vardır. InterContinental Edinburgh The George Edinburgh merkezinde, Princes Street Gardens ile 4 dakika yürüme mesafesinde ve St. Giles Katedrali ile 9 dakika yürüyüş mesafesinde konaklama olanağı sunuyor. Misafirler için ofis, hızlı giriş ve lobide ücretsiz gazete servisi mevcuttur. Eksiler: Booking com aracılığıyla bugüne kadar cok reservasyon yaptım.ancak hemen hemen tüm otellerde aynı sorunla karşılaştım:otelin en kötü odası veriyor ancak şiddetli şikayet ederseniz sizi daha iyi bir odaya geçiriyorlar.Aynı şey son ediburg george otelde de oldu.bence siz anlaşmalı otellerinizi bu konuda uyarmalısınız. Edinburgh otel araması yapın. Edinburgh otelleri için fiyat bulun. KAYAK en uygun oteli bulup rezervasyon yapmanıza yardımcı olmak için yüzlerce seyahat sitesinde tarama yapar.
mc4
87,681,625
Zawodlar toplumynda daşky we içki gruntlama şpaklıowkasy we beıleki gurluşyk önümleriniň köp görnüşi öndürilıär. Türkmenistanyň Senagatçylar we telekeçiler birleşmesiniň agzasy Bäherden etrabynyň Garagan obasynyň çäginde ıerleşıän gazbeton we gury gurluşyk garyndylaryny öndürıän zawodlar toplumy üstünlikli amala aşyrylan taslamalaryň biridir. “Ukyply kärdeşler” hususy kärhanasyna degişli bolan bu zawodlar toplumynyň şu ıyl işe girizilendigine garamazdan, öz öndürıän ıokary hilli gurluşyk önümleri bilen uly meşhurlyga eıe boldy. İewropa ıurtlarynyň öňdebaryjy önüm öndürijileriniň iň kämil enjamlary arkaly öndürilıän önümler sarp edijiiler tarapyndan uly islege eıe bolıar. Önümçilik bölümlerinde ıerine ıetirilıän işlere ıörite kompıuterler arkaly gözegçilik edilmegi bolsa, önümçilik işleriniň bökdençsiz alnyp barylmagyna we önümiň hiliniň ıokary bolmagyna oňaıly täsirini ıetirıär. İurdumyzda dürli maksatly gurluşyklaryň giň gerime eıe bolıan häzirki döwürde bu zawodlar toplumy gurluşyk senagatynda kuwwatly önümçilikleriň birine öwrülıär. Kärhanada daşary ıurtlardan getirilıän harytlaryň ornuny tutıan önümleri öndürmek babatynda netijeli işler alnyp barylıar. Bu önümçiligiň ıyllyk kuwwatynyň 70 müň tonna gury gurluşyk garyndylaryny, 180 müň kubmetre barabar gazbeton önümlerini öndürmäge ukyply bolmagy onuň ähmiıetiniň örän uludygyny görkezıär. Häzirki wagtda bu zawodlar toplumynda dürli ölçegdäki gazbeton bloklary, gazbeton bloklary üçin ıelim, keramiki plitalar üçin ıelim, daşky we içki gruntlama şpaklıowkasy, sepleri doňdurıan garyndylar we beıleki gurluşyk önümleriniň köp görnüşi öndürilıär. Zawodlar toplumynyň önümçiliginde, esasan-da, ıerli çig malyň ulanylmagy önümiň bahasynyň elıeterli, hiliniň ıokary bolmagyna şert döredıär. Bu ıerde öndürilıän gurluşyk önümlerine islegiň barha artmagy hem şonuň bilen baglanyşyklydyr.
mc4
87,681,626
Kanla büyüyen harita, 68 yılda İsrail ve Filistin haritasında yaşanan inanılmaz değişim, Filistin, İsrail, Gazze. Aslında bölgede her şey 1917 yılında imzalanan ve Osmanlı’dan kopuş anlamına gelen Balfour Deklarasyonu’nun imzalanması ile başladı. İngiliz bakan Arthur Balfour, "Siyonistlerin lideri" Lord Rotshild’e resmi bir mektup yazdı ve İngiltere’nin Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması için "Siyonistleri sonuna kadar destekleyeceğini" yazıyordu. Bu mektup "Balfour Deklarasyonu" olarak tarihe geçti. Bu deklarasyon uyarınca yüz binlerce Yahudi, "Siyonizm projesi" kapsamında İngiliz mandası altındaki Filistin’e göç ettiler. Planlı Yahudi göçü ve bunun sonucunda Filistin’de Arapların 6’da 1’i kadar çoğalan Yahudi nüfusuna karşı bir tepki olarak Nisan 1920’de iki büyük Filistin ayaklanmaları yaşandı. Birleşmiş Milletler Filistin’i iki parçaya bölüp %56.5'ini Yahudilere, %43.5’ini Araplara vermeyi teklif etti. Filistin bu fikre sıcak bakmamasına rağmen, 33 ülkenin oyuyla bu plan kabul edildi. Aradan geçen 68 yıl içinde İsrail her fırsatta Filistin'i yok etmek için uğraştı. Bunun sonucunu da aldı. Filistin'in yüzde 43.5 olan toprak parçasından geriye bugün pek bir şey kalmadı. Filistinlilere düşen toprak parçası o kadar küçüldü ki bugün bir metrekareye 5 Filistinli düşer oldu. Sarı renkli olan yerler Filistin'in toprak parçaları, yeşil ise İsrail'i gösteriyor. 1946'da Filistin tek parçayken İsrail yerleşimcilerin kapladığı alanı birinci haritada görüyorsunuz. 1947'de anlaşma BM kararı ile harita ikiye bölününce İsrail Filistin'den daha fazla toprak parçasına kuruldu. 1967'e kadar yayınlamasını sürdürürken Filistin giderek küçüldü. Son haritada 2012 yılında Filistin'in son halini gösteriyor. Araştırmalar, Batı Şeria'da 1967'den beri süren İsrail yerleşim faaliyetleri sonucu 350 bin yerleşimciyi içine alan 151 yerleşim birimi inşa edildiğini teyit ediyor. Ayrıca Kudüs'ü dört bir yandan saran ve 180 bin yerleşimcinin yaşadığı 26 yerleşim birimi inşa edildi. Arka arkaya gelen İsrail hükümetleri, Batı Şeria'nın 5800 km karelik yüzölçümünün yüzde 40'ından fazlasını yerleşim ve bağlantı yolları inşası için müsadere etti. İsrail ayrıca Kudüs kentinin yüzölçümünün yüzde 50'den fazlasını kontrol altına aldı. Yerleşim konularında araştırma yapan uzmanlar, tecrit duvarının Filistin topraklarının 1967'den beri yaşadığı en büyük yerleşim faaliyeti olduğunu ifade ediyorlar.
mc4
87,681,628
Zafir Termal Hotel, Pamukkale Merkez tesis profili ve Zafir Termal Hotel hakkında detaylı bilginin yer aldığı tanıtım sayfası. Pamukkale'nin Karahayıt bölgesinde bulunan Zafir Termal Otel, 140.800 m2 yemyeşil bir alana kurulu olup, şifalı termal suları ile konuklarına 4 yıldızlı termal otel hizmeti sunmaktadır. Zafir Termal Otel, tam pansiyon konseptine uygun olarak hizmet vermektedir. Kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri dışında alınan tüm yiyecek ve içecekler ücretlidir. Tesiste bir adet açık ve kapalı alanlara sahip ana restoran, lobby bar, pool bar, vitamin bar ve snack bar bulunmaktadır. Dünya mutfaklarından seçkin lezzetlerin Türk mutfağı ile harmanladığı zengin ve lezzetli menüler açık büfe servis edilmektedir. Ayrıca otel bünyesinde ücretli hizmet veren bir alakart restoran bulunmaktadır. Doğanın tam kalbinde tatil yaparken şifalı termal sularında huzuru bulabileceğiniz otelde, sıcak soğuk yüzme havuzları, çamur banyosu, dinlendirici SPA merkezi ve spor salonu bulunmaktadır. Bay ve bayan ayrı yüzme havuzları mevcuttur. Otel ayrıca Türk geleneklerinin vazgeçilmezi olan hamam sefaları ile konuklarını en iyi şekilde ağırlamaktadır. Karahayıt Kaplıcaları yaz ve kış yüksek derece sıcak sularıyla pek çok hastalığa şifa olmaktadır. Zafir Termal Otel tarafından ücretli araç kiralama hizmeti verilmekte, ücretsiz otopark ve 24 saat resepsiyon hizmeti bulunmaktadır.
mc4
87,681,630
Yalancısın Yarim dizisinin konusu ne? Yalancısın Yarim dizisinin başrol oyuncusu kim? Yalancısın Yarim dizisi hakkında tüm haberler... Kanal D ekranlarında Eylül 2016 sezonunda Yalancısın Yarim isimli yeni bir dizi daha başlıyor. Kanal D’nin yeni ve iddialı dizisi ”Yalancısın Sevgilim”in kadrosuna iki başarılı oyuncu dahil oldu. Yapımcılığını O3 Medya’nın üstleneceği, yönetmenliğini Türkan Derya’nın yapacağı dizi için son olarak ‘Karagül’ dizisinde izlediğimiz Ayça Ayşin Turan ile anlaşmaya varılmıştı. Sıcak bir aile dizisi olacak ‘Yalancısın Sevgilim’ dizisinin kadrosuna son olarak ‘Gönül İşleri’ dizisinde izlediğimiz Bennu Yıldırımlar ile son olarak ‘Ne Münasebet’ dizisinde rol alan Cihat Tamer dahil oldu. Yönetmen koltuğunda ‘İkinci Bahar’ dizisiyle hafızalara kazınan Türkan Derya’nın oturacağı dizide, diğer ana karakterler bayram sonrası belli olacak. Dizi yeni yayın döneminde Kanal D’de ekranında olacak.
mc4
87,681,631
Nedeniyle Brezilyalı posta politika ayarı, parsel içinde gelen Brezilya tabi olabilir bir $3.5 USD tarife. Lütfen sormak Brezilyalı alıcılar yerel yazı ile iletişim kurmak için. Color.6 renkler için seçin veya rastgele göndermek. 100% marka yeni ve yüksek kaliteli. Retro ve zarif sert kapak ile güzel pyrograph. Vintage stil sayfaları ile doğal ve rahatlatıcı bej renk. Değil sadece pratik ama aynı zamanda çok güzel bir dekorasyon olabilir.
mc4
87,681,633
İki günlük bu seyahatin ayrıca ilgi çeken en önemli tarafı ufak bir saray olan Türkiye Büyükelçiliği’nde Sefire’nin misafirleri şerefine verdiği çay daveti oldu. Dünyadaki Fashion Week’lerin en görkemlilerinden biri olan Rusya’daki organizasyonda Oriental Fashion Show’un da misafir edildiği galaya Erkan Özerman, Büyükelçi Hüseyin Lazip Diriöz’ü davet etmiş, fakat Moskova dışında olan Büyükelçi bu davete eşi Sibel Diriöz ve Müsteşar’ın eşi Aslı Uraz’ın katılacağını belirtmiş. Sayın Sefire Sibel Diriöz ve Aslı Uraz gecenin onur konuğu oldular ve ertesi gün de misafirlerini sefarete davet etti. Bu konuda Erkan Özerman; “Dünyadaki bir çok büyükelçilik rezidansını gördüm ve içlerinde benim en beğendiğim Paris’teki Şato de la Prenses (Chateue de Prenses Camballe) idi. Moskova’daki rezidansımız ise ufak bir saray. Dekorasyonu ise bir müze havasında olup antikalarla dolu. Beni en çok mutlu eden ünlü ressam İbrahim Çallı’nın Atatürk Portresi’ni görmek oldu. ve hemen portrenin önünde bu güzel anıyı hatıralarımıza silinmeyecek bir şekilde fotoğrafladık” dedi.
mc4
87,681,634
Lütfen sayfa yüklenirken bekleyiniz, tarayıcınızda javascript desteğinin etkin olduğundan emin olunuz. Eğer sayfa yüklenmediyse buraya tıklayınız. DBaşkalarının haklarına saygılı olmalıyız.Soru 3Aşağıdakilerden hangisi sorumluluk duygusu olan bireylerden oluşan toplumlarda görülmez? 10 yorum - Görüş bildirmek istermisiniz? berre diyor ki: 1 Haziran 2016, 20:52 4.soru yanlış değil hastanenin bakıcısı bakımını yapar.
mc4
87,681,635
Kedi için laZer almak istiyorum öneriniz? Merhaba zararsız bir Lazer pointer almak istiyorum. Şöyle bir baktım internete yeşil lazerler var değişik modeller var filan. Antalyada 1 tl cilerde de bulamadım. Nerdn zararsıZ ve çok güçlü olmayan bir Lazer bulabilirim? Hatta elinde fazla olan varsa ve verebilirse ücretli/ücretsiz çok memnun olurum. Cvp: Kedi için laZer almak istiyorum öneriniz? Biz de tesadüf eseri sokaktaki bir işportacıdan 5 tlye almıştık fakat Pufik bey pek ilgilenmediğinden kayboldu gitti. Lazerlerin hepsi aynı diye düşünüyorum, direkt Gözüne tutmadığınız sürece zararı olmaz.
mc4
87,681,636
Yangın nedeniyle kentin simgelerinden olan katedralin kulesi çöktü. Paris Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada, yangının Avrupa'da en çok ziyaret edilen yerlerin başında gelen tarihi Notre Dame Katedrali'nde renovasyon çalışmaların yapıldığı bölümde çıktığı bildirildi. Katedralin çatısının tamamen çöktüğü belirtildi. Açıklamada, yangın nedeniyle katedralden uzak durulması çağrısında bulunuldu. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri, yangını söndürmek için çalışma başlattı. Yangının nedeni henüz ise bilinmiyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 19 Kasım’da ekonomik gerekçeler ile başlayan ve bu hafta sonu 22’ncisi düzenlenen Sarı Yelekler eylemlerinde, protestocuların beklentilerine yönelik "ilk somut önlemleri" yapacağı basın toplantısını yangın nedeniyle iptal etti. Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada söz konusu toplantının ileri bir tarihe alındığı belirtildi.
mc4
87,681,638
Vatandaşlar, 23-29 Mayıs tarihleri arasında açık kalacak olan sergiyi görme ve eski cezaevini gezme imkanı bulabilecekler. Öncelikli kendilerini tebrik ediyorum. Topluma mesaj verme anlamında bugün dışarıdaki özgür ortamda doğada olan güzellikleri cezaevinin dört duvar arasında o betonun soğukluğunda sergileyerek burayı gezecek olanlara bir mesaj veriyor. Akşehir Belediye Başkanı Salih Akkaya ise konuşmasında "Bu sergi, insanları doğa sevgisini, insan sevgisini, yaşam sevgisini, yaşama bilincini artırarak buralara düşmekten kurtarmak adına önemli bir projedir. Şu zeminin dili olsa da konuşsa. Buradan kimler gelip geçti; burada bir çok idamlar gerçekleşti. Hamd olsun geldiğimiz noktada bütün Türkiye’de bunlar aşıldı. Daha özgür, daha rahat, insan haklarına saygılı birer mekanlar haline geldi. Tabi büyükler söyler Hastaneler ve Hapishaneler için 'Allah düşürmesin, eksikliğini de göstermesin' o mekanlardan birisi elbette ki, insanımızın daha rahatça yaşamasına kısıtlayan bir çok art niyetli insanları uyarması noktasında bu ortamlara ihtiyaç var. Ama çok şükür günümüzde daha modern, insana daha insanca müdahale edilir şekilde ortamlar oluşturuldu." şeklinde konuştu. Program sonunda Akşehir Kaymakamı Yalçın Sezgin ve Akşehir Belediye Başkanı Salih Akkaya günün anısına duygu ve düşüncelerini giriş bölümüne bırakılan anı defterlerine yazdı. Protokol üyeleri eski cezaevinde toplu fotoğraf çektirerek sergiden ayrıldı.
mc4
87,681,640