translation
dict |
---|
{
"en": "The objective of the study was to investigate the response of a cold-formed pallet framed racking subjected to earthquake ground motions through nonlinear time history analysis by employing three different earthquake records.",
"tr": "Çalışmanın amacı, üç farklı deprem kaydı kullanılarak nonlineer zaman tanım alanında çözüm yöntemi ile bir depo raf sisteminin sismik davranışının incelenmesidir."
} |
{
"en": "In order to investigate the seismic behaviour of rack frames under real earthquake ground motions, the Time History Analysis was performed with rigid, semi-rigid and pinned connections.",
"tr": "Raf sistemi çerçevelerinin sismik davranışının gerçek depremler ile incelenmesi için zaman tanım alanında çözümde rijit, yarı-rijit ve moment aktarmayan bağlantılar kullanılmıştır."
} |
{
"en": "The results revealed that neglecting semi-rigidity cause stiffening of frames resulting in shorter fundamental period and larger lateral displacement which in turn results in a significant error in the evaluation of dynamic loads.",
"tr": "Sonuçlar, yarı rijitliğin ihmal edilmesinin, çerçevelerin dayanımının artmasına ve buna bağlı olarak daha kısa temel peryodun oluşmasına ve daha geniş yatay yer değiştirmenin ortaya çıkmasına sebep olduğunu ve bunların dinamik yüklerin belirlenmesinde ciddi bir hataya sonuç olduğunu göstermektedir."
} |
{
"en": "It is also shown from the numerical investigations that semi-rigid frames exhibit ductile and stable behaviour and may be used effectively in earthquake-resistant design.",
"tr": "Nümerik incelemeler sonucunda yarı-rijit çerçevelerin düktil ve stabil davranış sergilediği ve deprem dayanımlı tasarımlarda kullanılabileceği görülmektedir."
} |
{
"en": "In forensic applications SNP markers are used for identification, determination of phenotypes, lineage and ancestry.",
"tr": "Adli bilimlerde SNP markırları kimliklendirmede, fenotip belirlemede, nesep ve soy tayininde kullanılmaktadır."
} |
{
"en": "Ancestry Informative Markers (AIMs) provide biogeographic ancestry information whereas phenotype informative SNPs establish extarnally visible characteristics (EVC) (such as eye, hair, skin color) of a suspect individual.",
"tr": "Soya ait bilgi veren SNP markırları (AIMs- Ancestry Informative Markers) ile bir kişinin biyocoğrafik soy bilgisini, fenotip SNP markırları ise şüphelinin fiziksel özelliklerini (göz, saç, ten rengi gibi) belirler."
} |
{
"en": "These informations may assist forensic investigations of unknown contributors or identification of missing persons and disaster victims.",
"tr": "Bu özellikler adli bilimlerde bilinmeyen bir şüphelinin, felaket kurbanlarının veya kayıp kişilerin kimliklendirilmesinde kullanılabilir."
} |
{
"en": "The aim our study is to develop a new multiplex set which can be assigned for differentiation between European with Middle East and Central South Asia populations (AIMs) and determination of EVC (phenotype informative SNPs) for forensic purposes.",
"tr": "Bu çalışmanın amacı adli bilimlerde kullanılmak üzere Avrupa ile Ortadoğu, Merkez Güney Asya popülasyonlarının ayrımını sağlayabilecek (AIM SNP) ve göz, saç ve ten rengi gibi fiziksel özellikleri belirleyebilecek (fenotip SNP) bir SNP multipleks seti oluşturmaktır."
} |
{
"en": "In this study a new SNP multiplex \"33plex\" set was developed that can be used to estimate biogeographical ancestry and eye color.",
"tr": "Bu araştırmada biyocoğrafik soy ve göz rengi tahmininde kullanılabilecek yeni bir multipleks SNP seti olan 33pleks geliştirilmiştir."
} |
{
"en": "In order to predict biogeographic ancestry of 28 different populations (1081 individual) (from Europe, Africa, East asia, Central South Asia, Middle East populations), three AIM mulitiplex sets (33pleks with previously developed 34pleks and Eurasiapleks) were studied and the population genetic relationships between populations were analyzed with various statistical softwares (Arlequin v.3.5.1.2, Mega 5, R v. 2.13.1, GENETIX v.4.0, Structure v 2.3.3 and SNIPPER).",
"tr": "Çalışmada biyocoğrafik soyun tahmininde 28 farklı (Avrupa, Afrika, Uzak Doğu, Merkez Güney Asya, Ortadoğu popülasyonları) popülasyon (1081 kişi) ile üç farklı AIM SNP seti (33pleks ile önceden geliştirilen 34pleks ve Eurasiapleks) çalışılarak popülasyonlar arası genetik ilişkiler istatistiki analiz programları (Arlequin v.3.5.1.2, Mega 5, R v."
} |
{
"en": "Eye color prediction analysis was performed on 100 volunteers whom signed informed consent form.",
"tr": "Göz rengi tahmin analizi, bilgilendirilmiş onam formu alınan 100 gönüllüde gerçekleştirilmiştir."
} |
{
"en": "Two different statistical approaches Multinominal Logical Regression (IRISPLEX macro) and Bayesian Likelihood ratio (SNIPPER software) were tested for eye color prediction.",
"tr": "Göz rengi tahmini multinominal lojistik regresyon modeli (IRISPLEX programı) ve Bayes olabilirlik oranı (SNIPPER programı) olmak üzerek iki farklı istatistiksel tahmin yöntemi kullanılmıştır."
} |
{
"en": "Turkish population showed genetic relatedness with Europe, Middle East and Central South Asian populations.",
"tr": "Türkiye popülasyonu ise Avrupa, Merkez Güney Asya-Ortadoğu popülasyonları ile genetik benzerlik göstermiştir."
} |
{
"en": "Hence combination of 33plex, 34plex and Eurasiaplex enhanced differentiation of studied populations.",
"tr": "Ancak 33pleksin 34pleks ve Eurasiapleks ile beraber kullanıldıklarında çalışılan populasyonlar arasındaki ayrımı arttırdığı görülmüştür."
} |
{
"en": "IRISPLEX and SNIPPER tool gave reliable results for prediction of blue and brown eye colors with over %88 predictive precision using 6 SNPs.",
"tr": "IRISPLEX ve SNIPPER analizleri sonuçlarına göre 6 SNP kullanılarak mavi ve kahverengi göz renkleri %88'in üzerinde bir başarıyla tahmin edilmiştir."
} |
{
"en": "Also by addition of one extra SNP (rs1129038) increased the success rate of green eye color prediction.",
"tr": "Buna ek olarak mevcut 6 SNP'ye eklenen rs1129038 kodlu SNP markırı yeşil göz rengi tahminindeki başarı arttırmıştır."
} |
{
"en": "Finally newly developed 33plex, contains phenotype and ancestry informative SNPs, enables reliable prediction of suspect's eye color (blue and brown) and biogeographic ancestry information(Europe, Africa, East Asia, Central East Asia-Middle East populations) respectively from biological samples found at the crime scene.",
"tr": "Son olarak geliştirilen fenotip ve soya ait bilgi veren 33pleks ile olay yerinden elde edilecek biyolojik örneklerde şüphelinin göz rengi (mavi ve kahverengi) ve biyocoğrafik soyunun tahmini (Avrupa, Afrika, Uzak Doğu, Merkez Güney Asya-Ortadoğu popülasyonlarında) güvenilir bir şekilde yapılabilecektir."
} |
{
"en": "The purpose of this study is to evaluate the suitability of prison conditions in Turkey for women and to investigate, with a gender perspective, the effect of rehabilitation efforts which are conducted in women prisons.",
"tr": "Çalışmanın amacı, Türkiye'deki kadın cezaevlerindeki koşulların kadınlar için uygunluğunu değerlendirerek cezaevlerinde gerçekleştirilen rehabilitasyon çalışmalarının etkisini toplumsal cinsiyet bakış açısıyla araştırmaktır."
} |
{
"en": "The fieldwork has been carried out in Ankara Sincan Closed Prison for Women and Denizli Bozkurt Open Prison for Women by using qualitative methods.",
"tr": "Niteliksel yöntemler kullanılarak gerçekleştirilen saha çalışması Ankara Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ve Denizli Bozkurt Kadın Açık Ceza İnfaz Kurumu'nda sürdürülmüştür."
} |
{
"en": "In Ankara 32 women and 7 prison staff, in Denizli 32 women and 6 staff were interviewed with.",
"tr": "Ankara'da 32 kadın ve 7 cezaevi personeli, Denizli'de ise 32 kadın ve 6 cezaevi personeli ile görüşme yapılmıştır."
} |
{
"en": "In addition, 6 rehabilitation activities in Ankara and 7 in Denizli were observed.",
"tr": "Ayrıca Ankara'da 6, Denizli'de 7 farklı etkinlikte gözlem yapılmıştır."
} |
{
"en": "In the course of the fieldwork, the importance of setting the physical and social conditions in prisons in accordance with the needs of women and deficiencies in practice has become evident.",
"tr": "Yapılan saha çalışması sonucunda, cezaevlerindeki tüm fiziksel ve sosyal koşulların kadınların ihtiyaçları doğrultusunda kurgulanmasının önemi ve bu konuda uygulamadaki eksiklikler ortaya çıkmıştır."
} |
{
"en": "Considering the needs described by women, it is seen that many issues such as education, health, domestic relationships and employment should be addressed together.",
"tr": "Kadınların ifade ettikleri ihtiyaçlara bakıldığında eğitim, sağlık, aile içi ilişkiler ve istihdam gibi pek çok konunun birarada ele alınması gerektiği görülmektedir."
} |
{
"en": "The study reveals that some women feel more independent inside the prison where they don't struggle with any difficulties such as family pressure, surveillance and violence.",
"tr": "Çalışma sonucunda bazı kadınların aile baskısı, gözetim altında olma, şiddet gibi zorlukları cezaevinde yaşamıyor olmalarından dolayı cezaevinde kendilerini daha özgür hissettikleri ortaya çıkmaktadır."
} |
{
"en": "Expressions of women, who perceive prison as a space of liberation, are among the important results of the study.",
"tr": "Cezaevini bir özgürleşme alanı olarak gören kadınların ifadeleri, çalışmanın önemli sonuçları arasında yer almaktadır."
} |
{
"en": "It was concluded that the responsibilities related to domestic life and taking care of family members which are imposed on women by family and society cause pressure and become a significant burden even in the prison.",
"tr": "Kadınlara aile ve toplum tarafından yüklenen ev içi işler ve aile bireylerinin bakımıyla ilgili sorumlulukların cezaevinde bile baskı yarattığı ve kadınların taşıdıkları önemli bir yük olduğu görülmektedir."
} |
{
"en": "It is observed that the rehabilitation activities performed in prison are not effective enough for their lives in and after the prison.",
"tr": "Cezaevlerinde gerçekleştirilen rehabilitasyon çalışmalarının kadınların cezaevinde geçirdikleri süre boyunca ve tahliye sonrasında yeteri kadar etkili olmadığı tespit edilmiştir."
} |
{
"en": "We conclude that studies should be carried on the content of rehabilitation work and on the quality and quantity of prison staff and these studies should focus on the needs and requirements of women both during and after imprisonment.",
"tr": "Rehabilitasyon çalışmalarının içeriği ve cezaevi personelinin nitelik ve niceliği ile ilgili çalışmalar yapılması ve bu çalışmaların hem cezaevindeki hem de tahliye sonrasındaki süreçte kadınların ihtiyaç ve gereksinimlerini dikkate alması gerektiği görülmektedir."
} |
{
"en": "Violence is a breach of human rights and domestic violence occurs mostly among spouses.",
"tr": "Bir insan hakları ihlali olan şiddet, aile içerisinde en çok eşler arasında kendisini göstermektedir."
} |
{
"en": "In our study, we explored intimate partner violence and its relationship with adult attachment styles and marriage adjustment.",
"tr": "Çalışmamızda aile içi eşler arası şiddet ile yetişkin bağlanma stilleri ve evlilik uyumu arasındaki ilişkiler incelenmiştir."
} |
{
"en": "We also examined the prevalance of domestic violence among spouses and certain sociodemographic variables, as well as other variables such as marriage characteristics, witnessing and/or being subjected to domestic violence within the nuclear family, the relationship between parents and similarities with parents.",
"tr": "Yine eşler arası şiddetin yaygınlığı ve bazı sosyodemografik değişkenler, evlilik özellikleri, kök ailede şiddete maruz kalma ve/veya tanık olma, anne ve babanın ilişkisi ve anne babaya benzerlik arasındaki ilişkiler sınanmıştır."
} |
{
"en": "The violence among spouses were explored twofolds: (1) through four types of domestic violence; emotional, sexual, economic, and physical, and (2) through two perspectives; committing the violent act and being subjected to violence.",
"tr": "Eşlerin birbirlerine uyguladıkları şiddet duygusal, cinsel, ekonomik ve fiziksel olmak üzere dört farklı şiddet türünde ve ayrıca uygulanan ve maruz kalınan şiddet olmak üzere de iki boyutta ele alınmıştır."
} |
{
"en": "The participants consisted of two hundred individuals, 100 males and 100 females, all of whom were married (N=200).",
"tr": "Çalışmamıza 100 erkek, 100 kadın olmak üzere 200 evli birey katılmıştır (N=200)."
} |
{
"en": "Our results demonstrated that in all four types of domestic violence the emotional violence was the highest among spouses; that for all four types of domestic violence women were more likely to be subjected to violence; and that men were likely to primarily commit to sexual and economic violence.",
"tr": "Çalışma sonucunda, eşlerin birbirlerine en yüksek oranda duygusal şiddet uyguladıkları, kadınların şiddetin her türünde daha fazla şiddete maruz kaldıklarını bildirdikleri, erkeklerin daha fazla cinsel ve ekonomik şiddet uyguladıklarını bildirdikleri görülmüştür."
} |
{
"en": "Among the sociodemographic characteristics, our data suggested that age, level of education, and level of income were significant factors for the women to be subjected to domestic violence, and that level of education was a significant factor for males to commit domestic violence.",
"tr": "Sosyodemografik özelliklerden yaş, eğitim durumu ve gelir seviyesinin kadınların şiddete maruz kalmasında anlamlı yordayıcılar olduğu, erkeğin eğitim seviyesinin şiddet uygulamada etkili olduğu bulunmuştur."
} |
{
"en": "In the first part of the study; the literature on self-harm behavior, suicide probability, childhood abuses and aggression were surveyed and the relationship between the subjects were evaluated.",
"tr": "Çalışmanın birinci bölümünde kendine zarar verme davranışı, intihar olasılığı, çocukluk dönemi örselenmeleri ve saldırganlık konularındaki literatür taramaları incelenmiş ve kendine zarar verme davranışı ile diğer konular arasındaki ilişkiler gözden geçirilmiştir."
} |
{
"en": "In the second part of the study, the relation of self-harm behavior and suicide probability with childhood abuses and aggression was investigated in a sample of 1000 university students from eight private and state universities in İstanbul and Ankara.",
"tr": "Çalışmanın ikinci bölümünde ise İstanbul ve Ankara illerindeki toplam sekiz vakıf ve devlet üniversitesinde eğitim gören 1000 öğrenci ile kendine zarar verme davranışı ile intihar olasılığının, çocukluk örselenmeleri ve saldırganlık arasındaki ilişkisi araştırılmıştır.Katılımcıların %69'u kadın, %31'i ise erkektir."
} |
{
"en": "Among the total 1000 participants, 46.1% was eighteen to twenty, 45.1% was twenty one to twenty three and 8.8% was over twenty four years old. The most prevalent self-harm behavior was interfering with healing of wounds (55.4%) and followed by banging or hitting self (40.7%), pinching (30.8%), biting oneself (29.1%), pulling hair (28.7%), carving symbols or words on skin (25.2%), severe scratching (24.9%), cutting (20.3%), sticking self with needles (15.0%), rubbing skin against rough surfaces (11.9%), swallowing dangerous substances (10.8%) and burning (7.7%).Suicide attempts were 14.7% and suicidal ideation was 33.3% in the self-harmers.",
"tr": "Yaş dağılımı açısından örneklemin %46.1'i on sekiz-yirmi yaş, %45.1'i yirmi bir-yirmi üç yaş ve %8.8'i yirmi dört yaş ve üzeridir.Çalışmada öğrenciler arasında kendine zarar verme oranı toplam %28.5 (tekrarlayıcı %25, bir-iki kez %3.5) olarak saptanmıştır."
} |
{
"en": "The most prevalent self-harm behavior was interfering with healing of wounds (55.4%) and followed by banging or hitting self (40.7%), pinching (30.8%), biting oneself (29.1%), pulling hair (28.7%), carving symbols or words on skin (25.2%), severe scratching (24.9%), cutting (20.3%), sticking self with needles (15.0%), rubbing skin against rough surfaces (11.9%), swallowing dangerous substances (10.8%) and burning (7.7%).Suicide attempts were 14.7% and suicidal ideation was 33.3% in the self-harmers.",
"tr": "Bunu izleyen davranışlar sırasıyla; kendini sert bir yere çarpma veya kendine vurma (%40.7), çimdikleme (%30.8), ısırma (%29.1), saç kopartma (%28.7), cilde harf/yazı kazıma (%25.2), tırnaklama (%24.9), kesme (%20.3), kendine iğne batırma (%15.0), cildi sert bir yüzeye sürtme (%11.9), tehlikeli/zararlı madde içme/yutma (%10.8) ve yakma (%7.7) davranışlarıdır.Kendine zarar verenlerde %14.7 oranında intihar girişimi, %33.3 oranında intihar düşüncesi saptanmıştır."
} |
{
"en": "Females had more suicide attempts however there was no sex difference in terms of suicide ideation.",
"tr": "Kadınların erkeklerden daha fazla intihar girişiminde bulunduğu, ancak intihar düşüncesinde cinsiyet farkı olmadığı belirlenmiştir."
} |
{
"en": "The most frequent methods were overdosing drugs, jumping from high places and cutting the wrists.There is a sex difference in self-harm behavior frequency and type of behavior; female participants self-harmed themselves more than male did, and males had significantly higher percentages of hitting and burning behavior.Examining the intrapersonal and interpersonal functions of self-harm behavior; \"affect regulation\" and \"toughness\" functions were the most used ones.",
"tr": "En sık kullanılan intihar yöntemleri, aşırı doz ilaç alımı, yüksekten atlama ve bileklerini kesmedir.Bu örneklemde erkeklerin toplamda kadınlardan daha fazla kendilerine zarar verdiklerine ve erkeklerin kendine zarar verme davranışı türlerinden, \"kendine vurma\" ve \"yakma\" davranışlarını kadınlardan daha fazla gösterdiğine dair cinsiyetler arası anlamlı bir fark tespit edilmiştir.Kendine zarar verme davranışının işlevleri incelendiğinde otonom fonksiyonlardan \"duygulanım düzenlemesi\", sosyal fonksiyonlardan ise \"dayanıklılık\" fonksiyonlarının en fazla kullanılanlar olduğu tespit edilmiştir."
} |
{
"en": "The most frequent methods were overdosing drugs, jumping from high places and cutting the wrists.There is a sex difference in self-harm behavior frequency and type of behavior; female participants self-harmed themselves more than male did, and males had significantly higher percentages of hitting and burning behavior.Examining the intrapersonal and interpersonal functions of self-harm behavior; \"affect regulation\" and \"toughness\" functions were the most used ones.",
"tr": "Otonom ve sosyal fonksiyonlardan sadece \"intikam alma\" fonksiyonunun kadınlar tarafından daha fazla kullanıldığı belirlenmiştir.Kendine zarar veren öğrencilerin, çocukluk örselenme yaşantılarının; toplamda ve fiziksel, cinsel, duygusal istismar ve ihmal alt ölçeklerinde, kendine zarar vermeyen öğrencilerden daha yüksek olduğu saptanmıştır."
} |
{
"en": "The relationship between suicide probability and childhood abuses was investigated by multiple regression analyses and found out that physical and emotional abuse and neglect predicted the suicide probability.",
"tr": "İntihar olasılığı ile çocukluk örselenmeleri arasındaki ilişki çoklu regresyon analizi ile incelenmiş ve fiziksel örselenme ile duygusal örselenme ve ihmalin intihar olasılığını yordadığı bulunmuştur."
} |
{
"en": "Moreover, students with suicide attempts had higher levels of aggression than those without.",
"tr": "Ayrıca intihar girişiminde bulunan öğrencilerin, saldırganlık seviyesinin, intihar girişiminde bulunmayan öğrencilerden daha yüksek olduğu saptanmıştır."
} |
{
"en": "Destructive aggressiveness was significantly higher in males however there was no sex difference in passive aggressiveness.",
"tr": "Yıkıcı saldırganlık erkeklerde daha yüksek iken, edilgen saldırganlıkta cinsiyet farkı saptanmamıştır."
} |
{
"en": "Objective: A cross-sectional descriptive study aiming to determine the perception of violence, perceived shame-guilt levels, and self-perception statuses among perpetrators and victims of violence living in prison or in a women's shelter.",
"tr": "Amaç: Bu araştırma cezaevi ve sığınma evinde bulunan şiddet fail ve mağdurlarının şiddet algıları, suçluluk-utanç düzeyleri ve benlik algılarını belirlemek amacıyla yapılmış kesitsel tanımlayıcı tipte bir araştırmadır."
} |
{
"en": "The study population consists of women residing in a women's shelter in Samsun or Istanbul (50 violence victims) along with 160 perpetrators of violence in the Sinop E-type prison on grounds of life threatening offences, who volunteered to participate in the study.",
"tr": "Araştırma örneklemini Samsun ve İstanbul kadın konukevlerinde kalan kadınlar ile Sinop E tipi cezaevinde kalan kişiye karşı suçlar nedeniyle hüküm giymiş bireyler açısından gönüllülük esası ilkesi gözetilerek 160 şiddet faili ile 50 şiddet mağduru birey oluşturmuştur."
} |
{
"en": "Key Words: women shelter, prison, violence, perceived blame, shame, self-perception",
"tr": "Anahtar kelimeler: Sığınma evi, cezaevi, şiddet, suçluluk, utanç, benlik"
} |
{
"en": "The aim of this study is to determine toxic metal mercury levels in plasenta, maternal blood, cord blood, urine and hair samples that taken from pregnant woman to contribute to scientific literature regarding the role of mercury as a risk factor and also to state whether Turkish population is under risk with regard to chronic mercury toxicity.",
"tr": "Bu çalışmanın amacı hamile kadınlardan alınan plasenta, anne kanı, kordon kanı, idrar ve saç numunlerinde toksik bir metal olan cıva düzeylerinin belirlenmesi ve bilimsel literatüre cıva metalinin risk faktörü olarak rolü ile ilgili katkıda bulunulması ve ülkemizdeki hamile kadınların kronik cıva toksisitesi açısından risk altında olup olmadıklarının belirlenmesidir."
} |
{
"en": "Mercury levels were determined in plasenta and maternal biological materials of 113 healty volunteer mother who aplied to Ankara University Medicine Faculty.",
"tr": "Çalışmamızda Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümüne başvuran 113 gönüllü annenin plasenta ve anne biyolojik örneklerindeki cıva düzeyleri belirlenmiştir."
} |
{
"en": "Mercury concentration range of plasenta, maternal blood, hair, urine and cord blood were evaluated as respectively, 3,08-87,58 ppb, 0,72-8,05ppb, 12,58-2542,65ppb, 0,13-20,02ppb and 0,15-25,18ppb, mean of mercury levels were evaluated as respectively, 121,2740±279,25711 ppb, 2,7445±2,45164 ppb and 3,6184±3,68838 ppb.",
"tr": "Çalışmamızdaki plasenta, anne kanı, saçı, idrarı ve kordon kanında belirlenen cıva konsantrasyon aralıkları sırasıyla, 3,08-87,58 ppb, 0,72-8,05ppb, 12,58-2542,65ppb, 0,13-20,02ppb ve 0,15-25,18ppb'di, bununla birlikte, ortalamaları ise sırasıyla 12,3208±11,25283 ppb, 3,3122±1,37972 ppb, 121,2740±279,25711 ppb, 2,7445±2,45164 ppb ve 3,6184±3,68838 ppb olarak bulunmuştur."
} |
{
"en": "SPSS 19.0 statistical program was used for evaluating of mercury results.",
"tr": "Elde edilen sonuçların istatistiksel değerlendirmesinin yapılması amacıyla SPSS 19.0 programı kullanılmıştır."
} |
{
"en": "Primarly, corellation between mercury leleves of plasenta and maternal biological samples was eavluate and statistical positive corellation was found between mercury levels of plasenta and cord blood (p<0,05).",
"tr": "İlk olarak cıva seviyelerinin plasenta ve biyolojik materyaller arsındaki korelasyonu incelenmiş ve kordon kanı ve plasenta arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif korelasyon bulunmuştur (p<0,05)."
} |
{
"en": "After than, statistical relation of plasenta and maternal biological samples were evaluated according to pregnant smoking habbits, age, diet fish consumption and number of amalgam tooth filling.",
"tr": "Sonrasında plasenta ve biyolojik materyallerdeki cıva seviylerinin, annelerin sigara kullanımı, yaşı, diyet balık tüketimi ve gri dolgu sayısı faktörleri ile istatistiksel ilişkişi incelenmiştir."
} |
{
"en": "Groups were defined as respectively, 2-3 times a week, 1-2 times a week, 1-2 times a mounth and rarely.",
"tr": "Birinci grup haftada 2-3 kez, ikinci grup haftada 1-2 kez, üçüncü grup ayda 1-2 kez ve dördüncü grup nadir olarak tanımlanmıştır."
} |
{
"en": "Consequently, mercury levels of maternal blood and diet fish consumption were found statistically significant (p<0,05). Primarly, corellation between mercury leleves of plasenta and maternal biological samples was eavluate and statistical positive corellation was found between mercury levels of plasenta and cord blood (p<0,05).",
"tr": "Sonuç olarak diyet balık tüketimi ve anne kanı cıva seviyesi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki belirlenmiştir (p<0,05)."
} |
{
"en": "No statistical significance found between plasenta and maternal biological samples according to age, amalgam tooth filling and smoking habbit (p<0,05).",
"tr": "Plasenta ve anne biyolojik örnekleri cıva seviyelerinin, yaş, gri dolgu sayısı ve sigara kullanımı arasındaki istatistiksel ilişki incelendiğinde anlamlılık bulunamamıştır (p<0,05)."
} |
{
"en": "Key Words: AAS, Hydride Generation, Mercury, Maternal Biological samples, Plasenta.",
"tr": "Anahtar Kelimeler: AAS, Anne Biyolojik Örnekleri, Cıva, Hidrür Oluşturma Yöntemi.Plasenta,"
} |
{
"en": "Rape of hypnotic agents are of great importance, since they have the potential to be used in drug-facilitated sexual assault, organ theft and property theft.",
"tr": "Hipnotik maddelerin tecavüz, organ hırsızlıklarında ve maddi hırsızlıklarda kullanılma potansiyelleri de bulunduğu için adli bilimlerde önemi büyüktür."
} |
{
"en": "Since they are colorless, tasteless and odorless, victims can drink without noticing, when added to the beverages.",
"tr": "Renksiz, tatsız ve kokusuz olduklarından, içkilere ilave edildiğinde etkisiz hale getirilmek istenilen kurbanlar fark etmeden bunları içebilmektedirler."
} |
{
"en": "In the detection of these drugs in time, before they clear from the biofluids, its important to carry out screening and confirmation tests with fast and cheap methods.",
"tr": "Bunların vücut sıvılarından kaybolmadan, zamanında ortaya çıkarılmasında, tarama ve doğrulama testlerinin hızlı ve ucuz metodlarla yapılmasının önemi büyüktür."
} |
{
"en": "In this study, a simultaneous determination method using liquid chromatography - tandem mass spectrometry (LC-MS/MS) has been developed for urine screening and confirmation of GHB, ketamine, norketamine the phenobarbital, thiopental, zolpidem, zopiclone and phenytoin, an anticonvulsant and antiepileptic drug, which is newly reported in drug facilitated sexual assault.",
"tr": "Bu çalışmada GHB, ketamin, norketaminin fenobarbital, tiyopental, zolpidem ve zopiklon maddelerine ve adli vakalarda kullanımı yeni yeni rapor edilen antikonvülsif etkili antiepileptik bir ilaç olan fenitoine ilişkin, sıvı kromatografi - ardışık kütle spektrometresi (LC-MS/MS) sistemi ile idrarda tarama ve doğrulama amaçlı eşzamanlı tayin yöntemi geliştirilmiştir."
} |
{
"en": "After the 2 steps basic and 2 steps acidic extraction, the extracts were analyzed in new age C18 poroshell column using 50:50 0,1% formic acid:acetonitrile (v/v) mobile phase in 0.3 mL/min flow rate.",
"tr": "ilavesinin ardından 40oC de 45 dakika hidroliz edilmiş, aşamalı asidik ve 2 aşamalı bazik ekstraksiyonun ardından, 50:50 oranında %0,1 lik formik asit:asetonitril (v/v) mobil faz sistemi kullanılarak, 0,3 mL/dk akışta yeni nesil C18 poroshell kolonda analiz edilmiştir."
} |
{
"en": "At the end of the validation which was carried out in the pre- and post-extraction spiked urines, high recoveries were found as %71.46(±2.54) for GHB, and between %80.98- 99.27 for the other analytes. The concentration ranges which the method was linear were determined, LOD and LOQ values were found as 3.44 and 6.00 μgmL-1 for GHB, in the ranges of 0.59-49.50 and 9.20-80.80 ngmL-1 for the other analytes.",
"tr": "Ekstraksiyon öncesi ve ekstraksiyon sonrası analit karışımı katılan idrarlarda gerçekleştirilen validasyon sonucunda GHB için ortalama %71,46(±2,54), diğer analitler için ise %80,98 ile 99,27 arasında değişen geri kazanımlar sağlanmıştır."
} |
{
"en": "The concentration ranges which the method was linear were determined, LOD and LOQ values were found as 3.44 and 6.00 μgmL-1 for GHB, in the ranges of 0.59-49.50 and 9.20-80.80 ngmL-1 for the other analytes. At the end of the validation which was carried out in the pre- and post-extraction spiked urines, high recoveries were found as %71.46(±2.54) for GHB, and between %80.98- 99.27 for the other analytes.",
"tr": "Yöntemin lineer olduğu konsantrasyon aralıkları tespit edilmiş, LOD ve LOQ değerleri GHB için 3,44 ve 6,00 μgmL-1, diğer analitler için 0,59-49,50 ve 9,20-80,80 ngmL-1 arasında bulunmuştur."
} |
{
"en": "LOQ was calculated using EURACHEM method which gives more reliable results than classical calculations.",
"tr": "LOQ hesabı, klasik hesaplara göre daha güvenilir sonuçlar veren EURACHEM yöntemine göre yapılmıştır."
} |
{
"en": "Horrat values, which remain inside the limits mentioned in AOAC documents, reveal that the inter-day and interanalist precisions are acceptable.",
"tr": "Horrat değerlerinin, AOAC'nin dökümanlarında geçen sınırlar arasında olması günler arası ve analistler arası tekrarlanabilirliğin kabul edilebilir olduğunu ortaya koymaktadır."
} |
{
"en": "In this study, development and validation of an effective, precise method with high recovery for the simultaneous determination of these 8 analytes in urine, using LC-MS/MS with a short isocratic elution as 5.5 minutes after a 4 step extraction, will be important from the point of determining the combined use of GHB, ketamine and barbiturates as well as zolpidem and zopiclone abuse in crimes and finding out the reasons of deaths related to these drugs. In this study, a simultaneous determination method using liquid chromatography - tandem mass spectrometry (LC-MS/MS) has been developed for urine screening and confirmation of GHB, ketamine, norketamine the phenobarbital, thiopental, zolpidem, zopiclone and phenytoin, an anticonvulsant and antiepileptic drug, which is newly reported in drug facilitated sexual assault.",
"tr": "Bu çalışmada 8 analitin idrarda LC-MS/MS ile eşzamanlı tayini için 4 aşamalı bir ekstraksiyonun ardından, 5,5 dakika gibi kısa bir zamanda, izokratik elüsyonla, etkin, tekrarlanabilir, yüksek geri kazanımlı bir yöntem geliştirilmiş ve valide edilmiş olması; adli suçlarda GHB, ketamin ve barbitüratların kombine istismarının ve zolpidem, zopiklon, gibi maddelerin istismarının yanı sıra bu maddelerin birlikte kullanılmasına bağlı ölüm sebeplerinin ortaya çıkarılması açısından da önemlidir."
} |
{
"en": "Being conducted in Care and Social Rehabilitation Centers (BSRM) under the body of the Ministry of Family and Social Policies in İstanbul, this study aims to assess the services offered in institutions from the view point of girls taken under protection due to sexual abuse and the personnel working in this field.",
"tr": "İstanbul ilinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na (ASPB) bağlı Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezleri'nde (BSRM) gerçekleştirilen bu araştırmanın amacı, cinsel istismar nedeni ile korunma altına alınan kız çocuklarının ve bu alanda çalışan personelin gözünden kuruluşlarda verilen hizmetin değerlendirilmesidir."
} |
{
"en": "Qualitative and quantitative data collecting techniques (focus group interview, satisfaction questionnaire, file scanning, field notes) were used together in this study.",
"tr": "Araştırmada niteliksel ve niceliksel veri toplama teknikleri (odak grup görüşmesi, memnuniyet anketi, dosya taraması, saha notları) birlikte kullanılmıştır."
} |
{
"en": "The study results show that significant developments are observed in services offered to children taken under protection due to sexual abuse but there are still deficiencies in the functioning of BSRMs.",
"tr": "Araştırmanın sonuçları, cinsel istismar nedeni ile korunma altına alınan kız çocuklarına sağlanan hizmetler konusunda önemli gelişmeler yaşandığını ancak BSRM'lerin işleyişinde aksaklıklar ile karşılaşıldığını ortaya koymaktadır."
} |
{
"en": "In this scope, it was concluded that it is highly important to restructure BSRMs with a child-centered and justice-based approach and to determine the daily life rules in institutions in line with the needs of girls and realize practices which do not prevent children's individuality and which will help them to protect their identity.",
"tr": "Bu bağlamda BSRM'lerin çocuk merkezli ve hak temelli bir yaklaşımla yapılandırılmasının, kuruluşlarda gündelik yaşantıya yön veren kuralların kız çocuklarının ihtiyaçları doğrultusunda belirlenmesinin, onların bireyselliklerini engellemeyen ve kimlik donanımlarını korumalarına yardımcı olacak pratiklerin hayata geçirilmesinin yüksek önem taşıdığı sonucuna varılmıştır."
} |
{
"en": "It was observed that the problems of girls taken under protection due to sexual abuse can be resolved only by regarding the Child Protection System as a whole and restructuring the system accordingly.",
"tr": "Cinsel istismar nedeni ile korunma altına alınan kız çocuklarının sorunlarının ancak Çocuk Koruma Sistemi'nin bir bütün olarak ele alınması ve sistemde yapısal değişikliklere gidilmesi yolu ile çözümlenebileceği görülmüştür."
} |
{
"en": "One of the most important results of the study is the fact that services for children can be improved by means of quality research which aims to comprehend the experiences of children.",
"tr": "Araştırmanın en önemli sonuçlarından biri de, çocuklara yönelik hizmetlerin ancak çocukların deneyimlerini anlamaya çalışan nitelikli araştırmalar eşliğinde iyileştirilebileceğidir."
} |
{
"en": "Humanbeing can not avert a disaster but able to decrease the effects of it in order not to come up worse conditions.",
"tr": "İnsanoğlu felaketlerin gerçekleşmesini engelleyemez ancak felaket sonrasında etkilerini en aza indirgeyerek daha da kötü sonuçlar ortaya çıkmasına engel olabilir."
} |
{
"en": "The structure and the tasks of DVI teams recommended by Interpol have been analysed, proposals have been made in the light of experiences gained after DVI operations and all the literature relative to DVI operations have been investigated.",
"tr": "Interpol'ün üye ülkeler için tavsiye ettiği F2K ekipleri organizasyon şeması ve görevleri incelenmiş, yaşanmış F2K operasyonlarından edinilen tecrübeler ışığında öneriler yapılmış ve bu konudaki mevcut literatür çalışmaları incelenmiştir."
} |
{
"en": "Identifying the victims after a disaster requires a systematic and organized work and all the assigned organizations should work in a coordination.",
"tr": "Felaketlerde kimlik tespitini gerçekleştirebilmek sistemli ve organize bir çalışmanın ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır ve görev alacak bütün kurumlar koordineli olarak çalışmalıdır."
} |
{
"en": "Besides, after having interviews with the experts and directors from the relevant organizations these teams should be formed from the experts working in some organizations such as Universities, Forensic Medicine Council, Turkish National Police, General Headquarters of Gendarmerie, Civil Defense Units and also carry out these operations under the authority of Prime Ministry.",
"tr": "Ayrıca, konu ile ilgili kurumlardan F2K çalışmalarında bulunmuş uzmanlar ve yöneticiler ile yapılan görüşmelerden de bu ekiplerinin doğrudan Başbakanlığa bağlı olarak Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Üniversiteler, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve Sivil Savunma Uzmanlığı Teşkilatı temsilcilerinden oluşturulması görüşü baskın görüş olarak ortaya çıkmaktadır."
} |
{
"en": "Key Words: Disaster, Disaster Victim Identification, Identification, Forensic Identification, Disaster Victims.",
"tr": "Anahtar Kelimeler: Felaket, Felaket Kurbanlarının Kimliklendirilmesi, Kimliklendirme, Adli Kimlik, Felaket Kurbanları."
} |
{
"en": "Sildenafil is a potent and selective inhibitor of the fosfodiesterase type-5 enzymes and is used in the treatment of pulmonary hypertension disease (PAH) and maintenance of erectile dysfunction.",
"tr": "Sildenafil, fosfodiesteraz tip5 enziminin seçici ve potent bir inhibitörü olup pulmoner hipertansiyon hastalığının (PAH) ve erektil fonksiyon bozukluğunun idame tedavisinde kullanılmaktadır."
} |
{
"en": "In this study, a high-performance liquid chromatography (HPLC) method was developed in order to determination of sildenafil levels in human plasma and \"herbal\" products.",
"tr": "Bu çalışmada sildenafilin insan plazması ile piyasada \"Bitkisel Ürün\" ifadesiyle satılmakta olan ürünlerin içeriğindeki varlığını ve düzeyini araştırmak amacıyla yüksek performanslı sıvı kromatografi (HPLC) ile analiz yöntemi geliştirildi."
} |
{
"en": "For this purpose an original, specific, reliable, sensitive method was established and this method were validated.",
"tr": "Bu amaçla özgün, güvenilir, hassas bir metot oluşturuldu ve ilgili test uygulamaları yapılarak metot valide edildi."
} |
{
"en": "After the extraction, organic solvent was evaporated by nitrogen (40°C, constant flow), and then it was reconstituted by 200µL mobile phase.",
"tr": "Ekstraksiyon sonrası organik çözücü, azot altında, 40°C'de ve sabit akışta tam kuruluğa kadar uçurulmuş, ardından 200µL mobil fazda yeniden oluşturulmuştur."
} |
{
"en": "Analysis of extraction products were made by ultraviolet detector (UV) at 225nm.",
"tr": "Analiz süresi 9 dakika idi. Ekstraksiyon ürünlerinin analizleri ultraviyole dedektör (UV) ile 225nm'de yapılmıştır."
} |
{
"en": "The retention time of sildenafil and verapamil were 6.76 and 8.01, respectively. Linearity was observed the range of 7.16-716 ng/mL sildenafil.",
"tr": "Sildenafil ve verapamil'in retansiyon zamanları sırasıyla 6,76 ve 8,01 idi. Doğrusallık (linearity) plazmada 7,16–716ng/mL aralığında incelenmiştir."
} |
{
"en": "Limit of Detection (LOD) and Limit of Quantification (LOQ) were measured 0.64ng/mL and 1,93ng/mL, respectively.",
"tr": "Gözlenebilme sınırı (LOD) 0,64ng/mL, tayin sınırı (LOQ) ise 1,93ng/mL idi."
} |
{
"en": "Accuracy of the method were observed between 6,47-5,73 and 6.45-7.39 within and without days, respectively.",
"tr": "Metodun doğruluğu (accuracy), gün içinde (%RE) 6,47 ile 5,73, günler arasında ise -7,39 ile 6,45 aralığındadır."
} |
{
"en": "Accuracy of the method were observed between 1.74-5.68 and 2,58–6,23; within and without days, respectively.",
"tr": "Metodun kesinliği (precision) gün içinde (%RSD) 1,74–5,68, günler arasında ise 2,58–6,23 aralığındadır."
} |
{
"en": "The plasma sildenafil distribution of 6 PAH patients were observed between 27,05(min)- 2055.43(max)ng/mL.",
"tr": "İncelenen 6 PAH hastasına ait sildenafil plazma dağılımı 27,05–2055,43ng/mL'dir."
} |
{
"en": "The levels of sildenafil were observed 914.25±924.75(mean±SD).",
"tr": "Sildenafil düzeyleri 914,25±924,75(Ort.±SD) şeklindedir."
} |
{
"en": "Sildenafil was determined in 4 specimens.",
"tr": "4 örnekte sildenafil belirlenmiştir."
} |
{
"en": "Sildenafil levels were found between 0.55-621.28ng/mL, 176,65±297,32(Ort.±SD), and observed 176.65±297.32(mean±SD), in these specimens. The plasma sildenafil distribution of 6 PAH patients were observed between 27,05(min)- 2055.43(max)ng/mL.",
"tr": "Bu örneklerdeki sildenafil miktarları 10,55-621,28ng/mL aralığında bulunmuş, 176,65±297,32(Ort.±SD) olarak gözlenmiştir."
} |
{
"en": "In this study,we aimed to evaluate demographic and epidemiological characteristics of patients judicially who admitted to the emergency department of a tertiary care hospital which is the most important center in our region and also we aimed to determine the deficiencies and errors forensic reports.",
"tr": "Bu çalışmada, bölgemizdeki en önemli merkez konumundaki bir üçüncü basamak hastanesi acil servisine başvuran adli nitelikli olguların demografik ve epidemiyolojik özelliklerini ve düzenlenen adli raporlardaki hata ve eksikliklerin belirlenmesini amaçladık."
} |
{
"en": "This study was conducted retrospectively and included the records which could reached of the patients who admitted to the emergency room between the dates 01.01.2012 -30.11.2013 and reported as forensic cases.",
"tr": "Geriye dönük olarak yapılan bu çalışmaya acil servise 01.01.2012 - 30.11.2013 tarihleri arasında başvuran ve adli rapor düzenlenen hastalardan, kayıtlarına ulaşılan 18 yaş ve üzeri adli nitelikli olgular dahil edildi."
} |
{
"en": "Patients qualified as forensic cases admitted to our clinic mostly in August with a rate of 10.6 %, on weekdays with a rate of 67.9 % between the hours 12:00to 17:59 pm and summer seasons with a rate of 31.1%.",
"tr": "Yaş ortalaması 36.10 ± 14.63 idi. Adli nitelikli olgular kliniğimize % 10.6 ile en fazla Ağustos ayında, % 67.9''u hafta içi günlerde, 12 00-17 59 saatleri arasında ve yaz mevsimi % 31.1 başvurmuştu."
} |
{
"en": "The most common causes of application to the emergency room were traffic accidents (34.8%), poisoning (14.5%) and falls from height (11.1%).",
"tr": "Adli nitelikli olguların acil servis başvuruları en sık trafik kazası (% 34.8), zehirlenme (% 14.5) ve yüksekten düşme (% 11.1) nedenli idi. En fazla yaralanmanın olduğu bölge % 39.1 ile ekstremitelerdi."
} |
{
"en": "It has determined that 698 of the forensic cases in the emergency department hadn't consulted to any clinics.",
"tr": "Adli nitelikli olguların 698'ine acil serviste herhangi bir klinikten konsültasyon istenmediği belirlendi."
} |
{
"en": "44.5 % of admitted to the emergency department as forensic patients were discharged, 35.8 % percent were hospitalized.",
"tr": "Acile başvuran adli olguların % 44.5'itaburcu edilirken, % 35.8'ü yatırıldı."
} |
{
"en": "131 cases was taken to emergency operations after the first intervention in the emergency room.",
"tr": "131 olgu ise acil serviste ilk müdahalesi sonrası acil operasyona alınmıştı."
} |
{
"en": "18.6 % of the forensic reports was not legible in terms of font.",
"tr": "Düzenlenen adli raporların % 18.6'sı yazı karakteri bakımından okunaklı değildi."
} |