poet
stringlengths
3
47
title
stringlengths
1
168
poem
stringlengths
3
159k
Tuncay Akdeniz
Zalim gurbet
Memleket hasreti gurbetin zoru Benim gibi viran olasın gurbet Sen benden ayırdın sevdiğim yarı Gül yerine diken yolasın gurbet Can dayanmaz oldu senin derdine El vurdukça yaram indi derine Tuttun zehir verdin ilaç yerine Allah dan belanı bulasın gurbet Her gelene attın çelikten kanca Geçilmez yolların sırattan ince Güller mi koklattın yaşlıya gence Açılmadan sende solasın gurbet Tuncay-i ayırdın ana babadan Anlamasın zalim aşktan sevdadan Ayırdın çoğunu sevdiği yardan Benim gibi yalnız kalasın gurbet
Nadir Çitil
Zalim Gurbet
Saldılar yâd ele gurbet dediler Gurbet bana ben gurbete alıştım Ezdiler bedenim ömrüm yediler Gurbet bana ben gurbete alıştım. Geçti gençlik artık umrumda değil Unuttum geçmişi kalmadı meyil Yazıyom kahrımdan sanmayın cahil Gurbet bana ben gurbete alıştım. Keyfimden mi geldim doymadı karnım El gibi yaşamak tek benim derdim Kader dedim saydım, gurbette kaldım Gurbet bana ben gurbete alıştım. Geçmişim içerimde yüreğim yakar Çıkmıyor göz yaşım içime akar Bilmez ki el âlem mülteci sanır Gurbet bana ben gurbete alıştım. Nadirim üzülüp yanar boşuna Geçti zaman geldi altmış yaşına Unutmaz sılayı girer düşüne Gurbet bana ben gurbete alıştım.
Necdet Erem
Zalim Gurbet.
Anadan sıladan, ayrı düşene, Açar kucağını dost diye gurbet, Eşine dostuna, haset çekene, Elini uzatıp, gel diyen gurbet. Hasret kokar toprağında taşında, Kahır vardır, ekmeğinde aşında, Umut sunar, en zorlu savaşında, Sonradan canına okur ya gurbet. Herkes gurbettedir, kim ne arıyor, Kendini kaybetmiş elden soruyor, Hasret çöllerinde, narda yanıyor, Sarıp sarmalamış her şeyi gurbet. Gurbet bir ateştir, yakar insanı, Dar eder başına, yıkar dünyanı, En sonda eline, ölüm fermanı, Yazıp sıkıştırır, bu zalim gurbet.
Sinan Karakaş
Zalım Fırat
Fırat aldı onu benden Söyle dayanır mı beden Bilirim ki gelmez giden Fırat fırat zalım fırat Duyulmaz mı acı feryat Söyle senin sevgilin mi Yoksa o benim yarim mi Aldın götürdün gülümü Fırat fırat zalım fırat Duyulmaz mı acı feryat Bastın bağrına gülümü Gösterdin acı ölümü Kime döneyim yönümü Fırat fırat zalım fırat Duyulmaz mı acı feryat İndim kumlarına baktım Gönlümü orda bıraktım Bilsen ne ağıtlar yaktım Fırat fırat zalım fırat Duyulmaz mı acı feryat
Durak Yiğit
Zalım Gurbet
Gurbet uzun yoldur yollar tükenmez Gurbette olanın hiç yüzü gülmez Sıla özlemi bitmez,tükenmez Gurbet zalım,hasret zalım,dert zalım. Hasretlik şarkısı durmadan söyler İçinde bir hüüzün,sılayı özler Yokluktan mecburen gurbette bekler Gurbet zalım,hasret zaılm,dert zalım Genç ömrünü gurbet elde bitirir Jara sevdası neşesini bitirir Fakir buldu,diyar diyar gezdirir Gurbet zalım,hasret zalım,dert zalım Sevdasını yüreğinde gezdirir Gençlik baharında candan bezdirir Sıla özlemiyle yakar kavurur Gurbet zalım,hasret zalım,dert zalım Durak hasretini böyle söylersin Bitmeyen çileyi sitem ile yazarsın Sabır eyle birgün olur gülersin Gurbet zalım,hasret zalım,dert zalım..
Ulvi Mehmet
Zalim gurbet...
Ben ağlarım, yana yana Ölsem beni, kimler ana Bu kayıbı, şimdi sana Soramadım zalim gurbet… Sana derler, altın kafes Alamadım,sende nefes Her yanımda, yabancı ses Duramadım zalim gurbet… Posam çıktı,oldum hurda Ay yıldızı, görmem surda Hiçbir işi, hayra burda Yoramadım zalim gurbet… Temiz değil,burda hava Para olmuş, büyük dava Yaban elde, mutlu yuva Kuramadım zalim gurbet… Bırakmışım, evi, barkı Esaretten, yoktur farkı Tunçtan olmuş, felek çarkı Kıramadım zalim gurbet… Hayır çıkmaz,artık benden Bu can bıkmış,soluk tenden Biraz uzak,kalsam senden Aramadım zalim gurbet…. Garip seni,dostum bilse Sevgi yazıp, hasret silse Gelmiyor ki, içten gelse Saramadım zalim gurbet… Bulamadım, ilacımı Hep sakladım, ben acımı Darmadağın, ak saçımı Taramadım zalim gubet… İçtin beni, şişe şişe Ak ozan’da, olmaz neşe Ben burada, hiçbir işe Yaramadım zalim gurbet… Ulvi Mehmet
Veysel Şimşek
Zalim Gurbet
Beni yare ettin hasret, Bitmek bilmez uyuz bir dert, Defol git başımdan meret, Kör olası zalim gurbet. İnce ince uzak yolu, Kalbim acılarla dolu, Bende bir Allah'ın kulu, Acı bana zalim gurbet . Aldın beni menğeneye, Mahkum ettin bir seneye, Ana,baba ve nineye, Hasret koydun zalim gurbet. Anla benim bu derdimi, Çok özledim o yarimi, Terk ettim geldim yurdumu, Git başımdan zalim gurbet. Olur mu seninle şaka, Git başımdan gelme daha, Veysel duacı Allaha, Görme beni zalim gurbet.
Tahmine Yıldırım
Zalim Gurbet
Tam 20 yıl önce geldim buraya İşte o kadarki hiç kalmadım yaya Ne dostluk var ne ana ne de baba Hepsinden ayrı koydun beni zalim gurbet Yılda bir izinin yolunu bekleriz Artırdıklarımızı üst üste ekleriz Sevdiklerimizin de hep hasretini çekeriz Hasretliği sen çıkardın zalim gurbet Allahım sonumuzu hayırlı etsin Çilesizler diyarına bizi de seçsin Bu ayrılık artık burada bitsin Ayırma hasret çekenleri zalim gurbet Tek paradır bizi burada tutan Hep biz olduk zaten çile sandalyesine oturan Yok mudur bizi bu gurbetten kurtaran Yollarımızı hep kapadın zalim gurbet
Mehmet Atar
Zalim gurbet
Senin ile hesabımız bitmez mi Zalim gurbet gel oğlumu geri ver Babasını gezdirdiğin yetmez mi Zalim gurbet gel oğlumu geri ver Gurbet uylayynca şen olmaz hane Dinle sözlerimi bulma bahane Ellerin çoktur ya benim bir tane Zalim gurbet gel oğlumu geri ver Bakar yollaryna yön çevirmiyor Haftalar geçmiyor ay devirmiyor Anası balkondan eve girmiyor Zalim gurbet gel oğlumu geri ver Geçen günler hayal gibi düş gibi Başım duman zemheride kış gibi Kız kardeşi tek kanatlı kuş gibi Zalim gurbet gel oğlumu geri ver Ne zaman büyütüp yaşyn yetirdin Çile ile bu günlere getirdin Bir yuva kurduydum söktün götürdün Zalim gurbet gel oğlumu geri ver Yüce dağda kar gibiyim eririm El edersen bir tenhada görürüm İster isen rüŞvet bile veririm Zalim gurbet gel oğlumu geri ver Ataroğlum yanıyorsun sönmezsin Çarky felek benden yana dönmezsin Binmişsin dalıma neden inmezsin Zalim gurbet gel oğlumu geri ver
Ferahmiz Ceylan
Zalim gurbet
Zalim gurbet çekilecek dert değil, Yedin şu ömrümü zalim sen gurbet, Doğup büyüsem de yine yurt değil, Yedin şu ömrümü zalim sen gurbet. Düğün olur, el alemden duyarsın, Ölüm olsa mezarına koyarsın, Gitmek için günlerini sayarsın, Yedin şu ömrümü zalim sen gurbet. O günlerim girer her an düşüme, Zehir kattın ekmeğime aşıma, Şu gurbette neler geldi başıma, Yedin şu ömrümü zalim sen gurbet. Akşam olur hüzün çöker bağrıma, Kulak vermez feryadıma çağrıma, Hasret kaldık ana, baba yavruma, Yedin şu ömrümü zalim sen gurbet. CEYLANİ’ yem gurbet alın yazımız, Dertli, dertli öter garip sazımız, Sılada bekler körpe kuzumuz, Yedin şu ömrümü zalim sen gurbet. Ferahmiz CEYLAN 07.10.2012- Pazar
Ali Uzun
Zalim gurbet
Dosttan dosta bir yol vardı sel aldı, Bağladın yolumu oy zalim gurbet. Gönülden gönüle diller lal oldu, Dalaştın dilime oy zalim gurbet. Tuttun sen elimi içine çektin, Ocağım söndürüp inciri diktin, Ne verdin almadın yaktın ha yaktın, Dolaştın koluma oy zalim gurbet. Yuvam temeline dinamit koydun, Ayvayı yedirdin gözümü oydun, Yapacak ne kaldı herhalde doydun, Ulaştın gülüme kopardın gurbet. Bülbülün avazı dikenli güle Özlem,hasretini çekerim sıla, Yad ellerde başa getirdin bela, Karıştın işime oy zalim gurbet Ali Uzun'um ben bıraktım pabuç, Belim kamburunu doğrultmam çok güç Çek elin yakamdan sevdadan vaz geç, Aslanı çakala boğduran gurbet.
Osman Hayta
Zalim GURBET
Tükettin ömrümü gençliğimi çaldın Beni ne hallere getirdin gurbet Her neyim varısa elimden aldın Yedin bu ömrümü bitirdin gurbet Nasıl geçip gitti gençlik yıllarım Kurudu yapragım soldu güllerim Kalkmıyor kollarım tutmaz ellerim Yıllarımı çaldın götürdün gürbet Bir gün güldürmedin her gün ağlattın Daha genc yaşımda kara bağlattın En sonunda ciğerlerim dağlattın Aldın bu bedeni çürüttün gurbet Tükenmiyor gurbet elin çilesi Tuzaklar kurulu bitmez hilesi Varmı acep daha bunun ötesi Yıktın hayellerim oturdun gurbet Daha genç yaşımda boynumu büktün Ağarttın saçlarım dişlerim döktün Bir canım kalmıştı ona göz diktin Ecelimden evel öldürdün gurbet Osman derki gurbet eller olmasa Kimse vatanından ayrı kalmasa Tutup birde yavrularım almasa Aldın he şeyimi süpürdün gurbet
Hasan Muslu
Zalim gurbet...
Genç yaşta gurbete düştüm ham idim ah yandım piştim derde kedere alıştım yedin beni zalim gurbet Gurbet gurbet zalim gurbet Yedin beni zalim gurbet gurbet elde yabancısın Türkiye de almancı sın yerim yurdum yokmu benim yedin beni zalim gurbet Gurbet gurbet zalim gurbet Yedin beni zalim gurbet. yaban elde yalnız kaldım sanki susuz kalan göldüm Derdi cefayı orda gördüm yedin beni zalim gurbet Gurbet gurbet zalim gurbet Yedin beni zalim gurbet. Gönül yaram sensiz azdı Dertli yanık çalan sazdı Çalmaz oldu telim gurbet Yedin beni zalim gurbet. Hasan muslu 05.04.2009
Fahrettin Özcan
Zalim Gurbet
Gurbet elde kalmşım tek başıma Yokmu derdimi soran Allah aşkına Vurdu sillesini felek döndüm şaşkına Ölsem gelenim olmaz mezarım başına Zalim gurbet bırak artık sen beni Sılam da bekler sevdiğim beni Ne anam var ne babam yüzüm gülmez oldu Daha gençlik çağlarımda gülbenzim soldu Dost bildiğim herkes birbir yok oldu Ağlamaktan gözyaşlarım akan sel oldu Zalim gurbet bırak artık sen beni Sılam da bekler sevdiğim beni
Mustafa Usta2
Zalım Gurbet Canıma mı Kasdettin?
Beni yine çektin kendi bağrına, Zalim gurbet canıma mı kasdettin? Bilmiyorum çıkarmıyım yarına, Zalim gurbet canıma mı kasdettin? Ana baba derken yardan ayırdın, Aç ölüyorduk da sen mi doyurdun, Kopardın yurdumdan ferman buyurdun, Zalim gurbet canıma mı kasdettin? Taşın ve toprağın yerinde kalsın, İcad edenlerin gözü kör olsun, Dumanın tütmesin ocağın sönsün, Zalim gurbet canıma mı kasdettin? Yüzümüzde neşe huzur koymadın, Yıllarımı yedin daha doymadın, Göz yaşımı gördün yine caymadın, Zalim gurbet canıma mı kasdettin? Mustafa USTA’yı gariban buldun, Evinden köyünden koparıp aldın, Cennetten çıkarıp zindana saldın, Zalim gurbet canıma mı kasdettin? Mustafa USTA / 22.04.1999
Adil Oğuz
Zalım Gurbet
Viran oldu garip gönlüm Ötmüyor sevda bülbülüm Ah çekerek geçti ömrüm Zalim gurbet ellerinde Felek sille vurmuş bana Hasretinden yana yana Eremedim ben murada Zalim gurbet elerinde Seni canımdan severdim Uğruna her şeyi verdim Ömrümü yedim bitirdim Zalim gurbet ellerinde Kahbe feleğin çarkından Neler geçmedi başımdan Ölüyorum yar aşkından Zalim gurbet ellerinde
Güner Kaymak
Zalim Gurbet Eller
Zalim gurbet eller bizi bitirdi Başımıza binbir bela getirdi Aile düzenini tarımar etti Mutlu olamadık gurbet ellerde Gurbet elde ruhsuz gibi yaşadık Nefsi emareye karşı koymadık Manevi değerleri lüzumsuz sandık Şimdi sersefiliz gurbet ellerde Karı Koca bir birinden ayrıldiı Çocuklar arada şefkatsiz kaldı Paranın gücüne herkes inandı Huzur bulamadık gurbet ellerde Ortalıkta gezer çoğaldı dullar Hakka yar olmadı riyakar kullar Madde aleminde tıkandi yollar Çıkmaz sokaktayız gurbet ellerde Internetle eve tümden kapandık Chat odalarında sohpete daldık Haya,edep,namus bile koymadık Arsız yüzsüz olduk gurbet ellerde Evlat babasını dinlemez oldu Batakhanelerde nice gençler boguldu Kumarhanelerde çok kaz yolundu Meteliksiz kaldık gurbet ellerde Bilmeliydik gurbet bize yurt olmaz Öz yurdundan daha sadık yar olmaz Dilerim ölümüz gurbette kalmaz Ozan Güner korkar gurbet ellerde Amsterdam 06.08.2004
Muhabbet Can
Zalim Gurbet
Cilem doldu gidiyorum, Zalim gurbet size kalsin, Icim yandi tutuyorum, Zalim gurbet size kalsin. Vatan kokusunu aldim, Hem agladim hemi guldum, Ben koyume hasret kaldim, Zalim gurbet size kalsin. Ceken bilir bu cileyi, Cok ozledim ben silayi, Gezdim aglayi aglayi, Zalim gurbet size kalsin.
Cesaret Berk
Zalım Kader
zalım kanser ciğerimi dağladı yavrularım baş ucumda ağladı genç yaşımda kollarımı bağladı zalım kader oyununu oynadı kadir ağa idi hayat yoldaşım hepsinden de öte sanki sırdaşım bırakıp da gittim şimdi bir başın zalım kader oyununu oynadı dört kızımla iki oğlum ağlıyor yürekleri bilsen nasıl dağlıyor gözlerinden akan yaşlar çağlıyor zalım kader oyununu oynadı dönenin de bahtı karaymış kara yüreklere açılmış acı yara mevlam düşürmüş de bizleri dara zalım kader oyununu oynadı doktorlarım eve götür dediler daha ölmeden kefin i biçtiler karşı yakadan yerimi seçtiler zalım kader oyununu oynadı istanbul dan cenazemi aldılar baba evlat bir birine sardılar sungurluya kara haber verdiler zalım kader oyununu oynadı cesaret im üzülerek yazıyor bazen olup hayatından beziyor felek kaderimi nasıl çiziyor zalım kader oyununu oynadı
Mehmet Uğur Sayğan
Zalim Kader
Ne sevgi ne de nefret sana hiçbir şey kalmadı Oysa ne kadar istemiştim ama olmadı Kader yine kendi istediğini yazdı Zalim kader seni benden ayırdı Bir zamanlar belki de taptığım kadındı Onun bir diğer adı da yalnızlıktı Bak şimdi geriye hatıralar kaldı Zalim kader seni benden ayırdı Kendime bir söz vermiştim ama olmadı Kalbim seni hiçbir zaman unutmadı Geriye sadece gözyaşlarım kaldı Zalim kader seni benden ayırdı Mehmet Uğur SAYĞAN
Kaya Ünver
Zalim İstanbul
Aldığından beri yari elimden Perişandır bilki halim istanbul İntizarım gayrı düşmez dilimden Vicdanın kurusun zalim istanbul Nice ocakları kül ettin gitti Nice bülbülleri lal ettin gitti Beni bir divane kul ettin gitti Vicdanın kurusun zalim istanbul Bakmadın gözümden akan yaşlara Hasret koydun beni hilal kaşlara Başımı vurdurdun taştan taşlara Vicdanın kurusun zalim istanbul Sanki yüreğime oturup kaldın Beni yaşariken mahşere saldın Yalnız sevdiğim mi? canımı aldın Vicdanın kurusun zalim istanbul
Gül Ahmet Yiğit
Zalim Kader
Beni bu hallere koyan, Kötü kader, zalim kader. Gel de bu hayata dayan, Kötü kader, zalim kader. Hayat denen er meydanı, Damarda kurudur kanı. Bulgurunda pişmiş sonu, Kötü kader, zalim kader. Bileziği nerden takam Elin elinemi bakam. Kurtulmaz ki borçtan yakam, Kötü kader, zalim kader. Çoluk çocuk rezil olduk, Sebze, meyve hava aldık. Bu sene kurbansız kaldık, Kötü kader zalim kader. Gül Ahmet'im vur sazına, Can dayanmaz avazına. Mahcup eder el kızına, Kötü kader, zalim kader.
Kazım Pehlivan
Zalım Kader
Bahar gelir kuşlar öter Gurbet elde ömür biter Bu hasretlik artık yeter Acı bana zalim kader Attın diyar gurbet ele Hasret koydun nazlı yare Genç yaşta düşürdün dile Acı bana zalim kader Gafletli der kader böyle Turnam yare selam söyle Sevenlerin hali böyle Acı bana zalim kader 30 Eylül 1980
Yahya Balcı
Zalim hayat
Ey hayat sana karşı nerede bir hata yaptım. Neden bana bu kadar acımasız davranıyorsun. Birgün gülerken neden sonun ağlıyorum. Yüreğim kan ağlamaktan bıktı usandı. Ey hayat rahat bırak artık beni İçindeki intikam hırsı ne zaman bitecek Beni dişlilerinin arasında öğüttün yeteri kadar Dur artık hayat daha fazla yakma canımı Ey hayat bana tüm kötü taraflarını gösterdin. Düş artık yakamdan ey hayat Kabuslar görür oldum senin sayende hayat Hayat senin yüzünden sevdiklerim sırt döndüler bana. Ey hayat benden alacağın bir tek canım kaldı. Onuda sana vereyim de beni rahatsız etme artık.
Furkan Selçuk Soylu
Zalim İsrail
Zalimliğin temayüz etmişse de İsrail Kim bilir kaç nefesin var ensende Azrail Sanma hep böyle gider, göreceksin İsrail Amerika ancak son nefese kadar kefil Nerede ''Bizans, Roma'', sonun mutlak İsrail! Yerle bir olacaksın, Rab her şeye kadir, bil ''Yevmeizin hâşiah'' zillettesin İsrail ''Âmiletun nâsıbeh'' nasipsizsin be sefil Ekim/2014
Ünal Akbaba
Zalim Kader
Elimi attigim dallar kurudu O felek bir yandan birde kul vurdu Su gurbet elleri meskenim oldu Zalim kader bana gülmeyecekmi Uzakta biraktim silayi yurdu Terk ettim caresiz yareni dostu Hep kamli günlerle yillarim doldu Zalim kader bana gülmeyecekmi Yaramadim kader ceva agini Anlamadim bana düsmanligini Gözün aydin cekemedim kahrini Zalim kader bana gülmeyecekmi Tah: 31.12.1988
Elvan Sarım
Zalim Kader
Yetmiyormu Zalim Kader Bunca Yıldır Çektiklerim Terketti Bak Birer Birer Canım Kadar Sevdiklerim Doğduğuma Pişman Ettin Beni Dertten Derde İttin Yetmedimi Zalim Kader En Sonunda Yardan Ettin Yeter Artık Zalim Kader Çektiklerim Artık Yeter Tanrımızın Bir Lütfu Bu Aşık Olan İnsan Sever
Yaşar Gürlek
Zalim Kader
ZALIM KADER butun benligimi aldin elimden dusuremez oldum seni dilimden ne istedin benim goca gulumden kotu kader gelip bizimi buldun beni cekilmeyen dertlere saldin ahu ceylanimi elimden aldin simdi sen mutlusun ben dertli kaldim zalim kader gelip bizimi buldun gulmedim omrumde bir kere olsun senin icerine hep dertler dolsun saclarin agarip bembeyaz olsun aci kader gelip bizimi buldun ben isterdim eller gibi mutlu olmayi nazli cani doya doya sarmayi taktin boynumuza kotu halkayi kalles kader gelip bizimi buldun aglamaktan uyku girmez gozume yaslar akar icerime ozume bizde inanmistik eller sozune zalim kader gelip bizimi buldun yasar gurlek 13-12-1991 leiden hollanda
Kemal Soylu
Zalim Kader
Aşkıma ilanen. İki dakka ayar etmesen benim gönlümü calıp gitmesen zalimsin be kahbe kader vurdun gitt....................
Arif Delen Halk Ozanı
Zalim Kader
Kaderim gülmüyor talih ne yapsın Bırak peşimi ey zalim kader Karanlık geceme bir ışık yaksın Üfleyip söndürme ey zalim kader El alem neşeli ben ise donuk Doğuştan bugüne hep bağrım yanık Güneşten nasipsiz yıldızım sönük Bir gün bile bana gülmedin kader Nerede huzur hani mutluluk Serime tak etti zalim ayrılık Yakamı bırakmaz hele bu yokluk Boşuna uğraşma barışmam kader Herkese düzden bana yokuştan Islandı kanadım yağmurdan kıştan Pekmidir yüreğin demirden taştan Bu kadarmı gadar oluyon kader Arif Delen Halk Ozanı www.arifdelenmuzikevi.com
Mahmut Cantekin
Zalim Kör Olasın
Baharımı çaldın benden, Hüzün sardı gönül köşküm… Nice canım aldın benden, Hüzün sardı gönül köşküm… Zulüm kustun zulüm estin, Yola pustun yolum kestin, Ferman astın kara sestin, Hüzün sardı gönül köşküm… Döner koltuk masa oldun, Büyük buyruk yasa oldun, Gece gündüz tasa oldun, Hüzün sardı gönül köşküm… Hızar oldun biçtin fidan Doldu taştı birçok zindan, Nice suçsuz oldu candan, Hüzün sardı gönül köşküm… Cantekin der; dört yan duvar, Her tarafta çığlıklar var, Böyle zulmü yapmaz davar, Hüzün sardı gönül köşküm… 1983
Orhan Boğan
Zalim Kader
Gülmeden yaşamayı benmi seçtim ki Güleni Kıskanmayı benmi istedim Beni ağlatan şu zalim kader Yanlışmı yaptım onla ölmek istedim Severken ayrılmayı benmi seçtim ki Giderken ağlamayı benmi istedim Beni ağlatan şu zalim kader Gelsin göz yaşımı silsin istedim Yürekten yaralıyım geçermi bilmem Belkide bir daha bir daha sevmem Beni ağlatan şu zalim kader Tek suçum benim gibi sevsin istedim
Cemalettin Turan
Zalim Olan Her Yerde
Zalim olan her yerde, her zaman zulüm hakim Katliam yapılırken, batılılar çok sakin Zalimlerle hainler, kol kola olsa da lakin Mazlumların zaferi, bilin artık çok yakın 29 Temmuz 2013 - ANTALYA
Hüseyin Avdic
Zalim Olmak Istemeyen
Zalim Olmak Istemeyen Senin bir sevdigini öldürse bir adam; onu affetmek degil, öldürmek, yok etmek istersin. Fazla öfke ile zalim olmak istemeyen, adaletin verdigi cezaya riza göstersin. Berlin, Ocak 2006. ******
Su Yaprak
Zalim Sessizlik
Ahh, sessizlik! Zalim sessizlik... Koyvermedin anılarımı. Söyle, ne yaptım ben sana? Her çağırdığında yanına gitmedim mi..
Veysel Şimşek
Zalim Para
Para para zalim para, Yoksa it gitmez davara, Yokluğu düşürür dara, Para para zalim para. Seni sever eşdost yâren, Manyaklara akıl veren, Dünyada saltanat süren, Para para zalim para. Beş para etmez adam gibi, Eder onu söz sahibi, Kainatın tek Rahibi, Para para zalim para. Dünyada bozulur denge, Yerinden oynar yörünge, Senin için girerler cenge, Para para zalim para. Gelende pişman gelmeyen, Olanda çok ne yapsın olmayan, Fakir yüzüne gülmeyen, Para para zalim para. Dünyada binbir esaret, Korkağa verir cesaret, Yokluğu çektirir nefret, Para para zalim para. Olmayınca hal çok yaman, Bacalardan tütmez duman, Nolur beni üzme aman, Para para zalim para. Hem hızdır hem durgunluk akılda, Çarşıda pazarda okulda, Ancak en çoğu Vekilde, Para para zalim para. Veysel derki kulak asma, Sever onu gelin yosma, Ata gemdir ite tasma, Para para zalim para.
Abdulhakim Öztürk
Zalim Sarayı
ZALİM SARAY İşkenceler altında hakkı zikir eyledim Zalimin sarayında, ancak İllallah dedim Soğuk taşlar üstünde, hakkı tekbir getirdim Karanlık ve soğuk zindanlarda dirildim Yankılandı zindanda, zafer marşları Hapsettiler çabucak, can yoldaşları Tahammülüm kalmadı, tükendi sabrım İşkence altında, ancak İllallah dedim Kırılmış ağızda inci gibi dişlerin Yakılmıştı ateşte nazik bedenin Nasıl kıydılar sana, günlümün çiçeği Güzel cemalınla, vurdular seni Selam sana yüz binlerce selam Günlümün yeminidir, gelen hesap gününde Ancak o gün hesap sorarım cellat zalime Selam sana yüzbinlerce selam sana ey şehit Dava dağlarının bozkırlarında Cehalettin taşlı yollarında O her zaman kanlı meydanlarında Açar çiçekler cennet bahçelerinde Hüseyin’i susuz bıraktılar kızgın çölde Zeyneb’in feryatları ettiği o yerde Allah’a arzuhal, ettiren dilde Açar çiçekler cennet bahçelerinde Bu insanlar İslam uğrunda Dökülmüş kanları İslam yolunda Yaz bahar demenin kış aylarında Açar çiçekler cennet bahçelerinde Her kurşun bir çiçek devrin barkında Şehitler ölmezler müjde kur’an’da Mazlumlar ölünce, karanlıklarda Açar çiçekler cennet bahçelerinde A.Hakim ÖZTÜRK MÜKÜS 1992
Ozan Nuri Ceyhan
Zalim sevgiden nefret ediyorum...
Ne derseniz deyin beni bağlamaz Zalim sevgiden nefret ediyorum Diyorlar ki erkek adam ağlamaz …Zalim sevgiden nefret ediyorum. Lafsı güzel amma sonsuz bir çile Her anında hüzün çok sevsen bile Anmaktan yoruldu yazıktır dile …Zalim sevgiden nefret ediyorum. Hangi kaba koysam yine dolmuyor Kahırda hudut yok asla doymuyor Sevenleri bir kararda koymuyor …Zalim sevgiden nefret ediyorum. Çaresizsen gece gündüz ağlatır Esenlik yerine zulüm sağlatır Kandırmasın, vefasıza bağlatır …Zalim sevgiden nefret ediyorum. Masum gönüllere zehir ektirir Yürekten sevene hasret çektirir Layık olmayana halay sektirir …Zalim sevgiden nefret ediyorum. Kimse bana, sevgi hoştur demesin Senin sitemlerin boştur demesin Sonunda erersin koştur demesin …Zalim sevgiden nefret ediyorum. Ceyhan’a da palavralar dinletti Yıllar boyu inim inim inletti Tertemiz duygumun içine etti …Zalim sevgiden nefret ediyorum. Seyhan/2012
Selahattin Sahip
Zalim Sultan Gibisin
ZALİM SULTAN GİBİSİN Bir Gün Yaralı gönlüm,şifa bulursa eğer Adımı bile anma,dertlerim bana yeter Zalim sultan gibisin,bahtsızmışım ben meğer Hayatı zindan ettin,her gün der her gün keder
Huseyin Aydogan
Zalim Sevgilim
Senide yaratan benide yarattı Zalim sevgilim Girdin kalbime mahvettin beni Dilerim Allah'tan mahveder seni Ümit verdin bana kurdum ben hayal Hayal deryasından uyandım artık Baktımki sevgilim herşey bir rüya Dilerim bir gün gerçek olur rüya Ben de bir sevgili bulur Giderim dünya.....
Derya Avşar
Zalim töre
Zalim töre gözün çıksın Sevdiğine kaçtı diye Vurdular suna kızı Zalim töre sonun gelsin Ekrem kadirin oğlu İsmail,i vurmuş Kendiside otuz yıl Ceza almış Ya evde çoluk çocuk aç Zalim töre gözün doysun Artık birileri bir dur desin. Çocukların geleceği Hapse gömülmesin Kızlara gelinlik yerine Kefen giydirilmesin Töre diye kimse katil olmasın Töreyi kanla doyurmayın Çocukların eline silah Değil,kalem verin Her yuvada Töre diye cahil değil Eğitim ile alim yetişsin. TARİH:14.12.2006 İST
Mehmet Karaca
Zalim yılbaşı
çoğu insan umutla bir bilet alır büyük ikramiye belkide çıkar paranın hissiyle hayaller kurar aldatır insanı zalim yılbaşı ********************************** insanların çaresi artık kalmamış ümidinin hepsini buna bağlamış sanki bin derdine bir çare bulmuş aldatır insanı zalim yılbaşı ********************************** yılbaşı gecesi bir başka olur kimileri efkardan kafayı bulur birileri zevkten dört köşe olur aldatır insanı zalim yılbaşı ********************************** yılbaşı gecesi hayaller biter garibin umudunu yel alır gider parayı bulanlar rtık hep güler aldatır insanı zalim yılbaşı *********************************
Mehmet Bayram Amasya
Zalim Yıllar
Yaşamadan geçti gençlik yılları Acıyla kederle aldım bu yaşı Gelecek günlere umut kalmadı Yıllar, acımasız zalim yıllar Her günün bana bir asır oldu Akıp giden zaman kalbimde durdu Bir emelim vardı imkânsız oldu Yıllar, acımasız zalim yıllar Aklıma geldikçe anılar İçim tutuşur yanar Gençlik çağımı çaldın Yıllar, acımazsız zalim yıllar ..._2004
Selami Tıraşlar
ZALİM Yalnızlık
Etrafın da insan çok yalnız yaşarsın Ölüme göz kıptırır zalim yalnızlık Düz yolda yürüyorken birden şaşarsın Doğruluktan saptırır zalim yalnızlık. Öyle zor ki hayatı yaşayan bilir Sığamazsın dünyaya inan dar gelir Umutların kaybolur istersen delir Çılgınlıklar yaptırır zalim yalnızlık İçimiz de kalıyor dışa vurmuyor Herkes mutlu sanıyor kimse sormuyor Duygular bunaltıyor kalp te durmuyor Umudunu kaptırır zalim yalnızlık Sevda aşk uğramııyor heyecan kayıp Ömrünü bekliyorsun günleri sayıp Bu yaştan sonra sevmek diyorlar ayıp İlah gibi taptırır zalim yalnızlık. Selami Tıraşlar-Elazığ 07.03.2009 DOST Yürekler Yalnız geldik, yalnız gideriz bu dünyadan Yaşayan ben miyim, uyandım o rüyadan Doğarken ağladım, böyle yazmış Yaradan Nasıl görmek istersen, gördüğündür yalnızlık... Ol Makamdır TEK olan, olmaz rahmete eziyet Savrulan olsak ta rüzgârda, dik duruştur meziyet Yalnız değilsin dost, yalnızlık sadece teslimiyet Sevgide karanlık yoktur, gecelerdedir yalnızlık... Hüseyin SALMAN
Selami Tıraşlar
ZALİM YoKSuLLuk
Varlık içinde yokluk çektiren düzen Asla huzur vermeyen zalim yoksulluk Adeleti olmayan fakiri üzen Zenginlere girmeyen zalim yoksulluk Onur gururu alıp yerlere seren Yapıştımı gitmeyip çok uzun süren Çalışanı sömürüp zengine veren Acımayı bilmeyen zalim yoksulluk Vatanını terkedip gurbet gezdiren Çoluk çocuktan uzak candan bezdiren Kölelik reva görüp hergün ezdiren Garibanı görmeyen zalim yoksulluk Yoksulluğu çekenler yaşar acıyı Ne anayı dinliyor nede bacıyı Karnın doysa getirir başka sancıyı Hiç insafa gelmeyen zalim yalnızlık. Selami Tıraşlar-Elazığ
Yusuf Dursun Bulut
Zalim Yoksulluk
Namerde açtırdın elimi, Siyah saçımın akeyledin telini. Genç yaşımda büktün belimi, Zalim yoksulluk, hayin yoksulluk. Ne dostluğun belli senin, Elde nevar alıp gidersin. Garibe düşmanca vurursun. Zalim yoksulluk, hayin yoksulluk. Ne kardeş tanır ne de bacı Söyledikleri zehirden acı Geçmez içimdeki bu sancı Zalim yoksulluk, hayin yoksulluk 2013
Yusuf Önder Bahçeci
Zalim Zalimdir İşte
Zalim zalimdir işte, merhameti olur mu, Allah'ın yarattığı kullara, zulüm, olur mu, Zalimi ele geçirsen merhamet olur mu, Zalim zalimdir işte, merhameti olur mu. İzliyorsunuz, bak nasıl vuruyorum diyor, İzliyorsunuz, kuduz köpek gibi, soluyor, İzliyorsunuz, göstere göstere öldürüyor, Zalim zalimdir işte, merhameti olur mu.
Ozan Erol
*Zalim Yoksulluk**
Doğuştan bu yana gurbet elleri Gezdimde bitmedi zalim yoksulluk Çileyle doldurdum geçen günleri Bezdimde bitmedi zalim yoksulluk Bu feleğin bilmem bize kastı ne Göz yaşımı döktüm aldı desti ne Derdimi topladım üstü üstü ne Dizdimde bitmedi zalim yoksulluk Arı çiçekten bal yapar kova na Garip kuş sığınır yıkık tava na Fakir yüreğimi attım hava na Ezdimde bitmedi zalim yoksulluk Bilmem coşkunoğlu nasıl edecek Zalim bey olacak insan güdecek Belki böyle geldi böyle gidecek Sezdimde bitmedi zalim yoksulluk
İsmail Çiftci
Zalime alkış
Bu nasıl düşünce bu nasıl fikir Akıl karı değil zalime alkış Haksıza ram etmek olur mu şükür Akıl karı değil zalime alkış İnsan haktan öte boyun büker mi İrfan yüreğine öfke eker mi Kötünün zehiri bal mı şeker mi Akıl karı değil zalime alkış Adalet iflasta yargı şaşırdı Göz kafayı sildi sabrın taşırdı Toplum ne içti ki aklın kaçırdı Akıl karı değil zalime alkış Çiftci İsmail’im şaşırdım inan Ülkemin ateşi bağrımda yanan Bir yığın üzüntü geriye kalan Akıl karı değil zalime alkış
Ercan Kurban
Zalim Zulüm ve Vatan
Zalim Zulüm ve Vatan Canlar yanıyor âh, canlar kanıyor! Feryatla inliyor, şu yetim vatan! Tiranlar çakırkeyf, ülkem yanıyor! Zulümle kaynıyor, şu öksüz vatan! Haremiler masum, mazlumlar hain, Derde giryan oldu, şu yetim vatan! İfsatla hortladı, şeytanı lain, Adavetle doldu, şu öksüz vatan! Kahraman evlatlar, şehit edildi! Yandı püryan oldu, şu yetim vatan! Civan koçyiğitler, yere serildi! Güller gibi soldu, şu öksüz vatan! Hâl bilmez zalimler, caniyle yoldaş... Bir hırsıza kaldı, şu yetim vatan! Haksıza eğildi, milyonlarca baş. Bir arsıza kaldı, şu öksüz vatan! Yer bilmez soysuzlar, caka satıyor. Ağyara verildi, şu yetim vatan! Günbegün zalimin, zulmü artıyor. Hüzünle gerildi, şu öksüz vatan! Yanar nice yürek, analar ağlar! Hainlerle dolmuş, şu yetim vatan! Bağbanlar perişan, virandır bağlar! Zemheriye çalmış, şu öksüz vatan! Mah-ı Muharremde, her yer Kerbela! .. Yine dilgir oldu, şu yetim vatan! Ölüm kusan gaddar, başlara bela. Yine kevgir oldu, şu öksüz vatan! Zalimlik zirvede, adalet rafta... Hukuksuza teslim, şu yetim vatan! Bebek katiliyle süfyan bir safta. Şuursuza teslim, şu öksüz vatan! Eşkıya kol gezer, köyde şehirde... Mazlumlara zindan, şu yetim vatan! Cellat olur keser, gördüğü yerde... Bak işte perişan, şu yetim vatan! Sahipsiz sandılar, bu şehit yurdu. Cepheye koşacak, bu yetim vatan! Bir tek isteğimiz, barış huzurdu. Hak deyip coşacak, bu öksüz vatan! Ercan Kurban 24.10.2004/İstanbul
Mustafa Cilasun
Zalim zulümden beslenir
Yar... Hiç değer mi? Gönül kıran, insanı hiçe sayan Nefsini ihya etmek için hiç bir sınır tanımayan Edep ve nezaketten uzaklaşarak sevgiye kapısını kapatan Şer ve kepazeliklerinden dolayı, insanların yüreklerine korku salan Endişe ve vehimleri, gam ve kederleri, sabır ve acziyeti her zaman yaşatan Solgun umutları, sessiz sığınakları, gözlerden akan yaşları hiç dikkate almadan insanlara kıyan Zalim zulümden beslenir, katil kan için hesap içindedir, umut ruhsuz ve kalpsiz yüreklerde yaşamayan güzelliktir...
Galip Kemali Günay
Zalime zulmu anlatma
Zalime zulmu anlatma Zulm edersin kendine Tadı kalmaz dünyanın Zalim kıpır kıpır çarpan Yürekten korkar Sonda Köroğlu, gazi, Niyazi, ya da hiçbirşey Olurum mu dersen...........................karası bu; Akı aşağıda..................................................... .......................................................................... Sen sultanı olsan zulmun Zulm eder misin zalimlere
İsa Hıra
Zalimi sevme
kardeş bu şairin derdini dinle ciğerin yansada zalimi sevme deşme mezarını kendi elinle ecelin olsada zalimi sevme kadermiş deyipte boşa aldanma seviyorum desede sen inanma sende benim gibi ah çekip yanma kardeş bir tavsiye zalimi sevme düşmanın gösterir sana sevgiyi yaptıttırır istediği herşeyi onunla unutursun sen gülmeyi kardeş bir tavsiye zalimi sevme biz şairler çok yollardan geçtik ama hiç birine kader demedik hep seven biz olduk hep darbe yedik kardeş bir tavsiye zalimi sevme
Engin Akkaya 3
Zalime Göre
Zalimin birisi almış ağzına seni seviyorum sözünü Canını verirdi şayet bilseydi anlamını özünü Zalimin sevmek dediği yalanla bağdaşmış bir masal Bilmiyor ama bir gün öğrenecek yalan söyleyen Yakalanma korkusu duyan hırsız gibidir İki kelime belki ama o kalpleri fetheden Seviyorum basit belki ama o insanları mutlu eden Kalpleri bazen tek dilekte birleştiren Üzüntü yerine sevinç tohumları eken Sevda bir çiçekti soldurdular yaralı kalbimde Aşk belki bir histi uzak oldu bu beden den Benim için sevmek ölümüne eğer insan sevecekse İhanet değil delice tutku seviyorum sözü Seven insanı kalbinden vurmak sığar mı mertliğe Allah’ım düşürmesin zalimleri masum sevgiye Ben insanım bu dur gerçek hayat tarzı Kimseye olmamıştır ihanetim olmaz ömrüm boyunca
Cemil Dursun
Zalime Lanet Olsun
Barışda hile düzen,akıl almaz karmaşa Sahnede aynı aktör,fitne düzene maşa Ateş sahası belli,sözde hedefi terördür Zalimin ortakları,vicdan gözünde kördür Müslüman toprağında,akıllara manzara Kınamak basit tepki,zalime lanet olsun Kör döğüşü değil,heryer döner mezara Açıktan can pazarı,seyirciler kahrolsun Topyekün mezalim,hedef bile seçilmez Asrın savaş tüccarı,kan emici melunlar Harbin felaketi,can vermeden geçilmez Akif'in deyimiyle,yamyam sürüsü bunlar 15.07.2006
Yusuf Önder Bahçeci
Zalimler...
Dışarda kâr var, kalbimde ise hâr, İçtiğim sigaranın dumanında efkâr, Zalimler, böyle sevdayı, nasıl yıkar, Dışarda kâr var, kalbimde ise hâr, İçtiğim sigaranın dumanında efkâr..
Timur İlikan
Zâlimler
Bütün zâlimler ki toplumun habis urları İnsanlık can çekişse olmaz hiç umurları (14 Kasım 2005/ İstanbul)
Feyzullah Kırca
Zalimler Hesap Verecek
ZALİMLER HESAP VERECEK Elli yıl gizlense niyetler, bir gün ortaya çıkacak Geleceği tehlikeye atıp, güzel ülkemi yakacak Bıraksaydık halkımın ümüğünü hunharca sıkacak Zalimler adalet önünde mutlaka hesap verecek. Hizmet diyerek binayı, hayırsever halka yaptıran Sonra da kendilerini dünyalık paraya taptıran Halis niyetlerini şeytani oyunlara kaptıran Zalimler adalet önünde mutlaka hesap verecek. Yakıtı bitince elbet o uçaklar yere inecek Bu korkusuz millet; güvendikleri tanklara binecek Allahın yardımıyla oyunlar başlarına dönecek Zalimler adalet önünde mutlaka hesap verecek. Bombalar kurşunlar daha sabahı görmeden bitecek İman gücü sinsi şeytanları durdurmaya yetecek Korkudan hainlerin teni, renk üstüne renk atacak Zalimler adalet önünde mutlaka hesap verecek. Zalimler Halkın adaletine mutlak hesap verecek. Zalimler Hakkın adaletine mutlak hesap verecek. Feyzullah Kırca
Veysel Şimşek
Zalimler Oldukça Dünya Durulmaz
Nedense bitmiyor zalimden zulüm, Dünyada olmazsa olmazki ölüm, Dünya güzel ama İnsanlar zalim, Zalimler oldukça Dünya durulmaz. Her zaman güçlüler güçsüzü ezer, Vicdanı kurular şer ile gezer, Her yerde haksızlık diz boyu yüzer, Zalimler oldukça Dünya durulmaz. Gerçek hak adalet yoktur nedense, Haramdır kul hakkı günahta dense, Alt üst olsa dünya tersine dönse, Zalimler oldukça Dünya durulmaz. Kuldan değil kısmet haktandır didar, Doğrusuda budur işte bu kadar, Dünya böyle gelmiş böylede gider, Zalimler oldukça Dünya durulmaz. Garip boynu bükük boş boş dolanır, Yalakçılar ağasına yalanır, Ne yazıkki pınar baştan bulanır, Zalimler oldukça Dünya durulmaz. Veysel derki yaşananlar açık net, İnsanlarda hüner olmuş kin nefret, Merhamet ölmüştür yaşar muhanet, Zalimler oldukça Dünya durulmaz. Tel:05379590555
Yusuf Önder Bahçeci
Zalimleri Kayırırlar
Kader deyip ayırırlar, Zalimleri kayırırlar, Ne de güzel sıyırırlar, Kader deyip ayırırlar. Kader değil bunun adı, Sevdin sevmedi inadı, Kırıldı kuşun kanadı, Kader deyip ayırırlar.
İlyas Ateş
Zalimlerin Mekanıdır
Bu dünyanın ben gerçeğini görmüşüm Tilkiye aslanı boğdurur gider Dünya var olalı böyle gidiyor Zalimlerin mekânıdır bu dünya Zalimleri baş komutan yapmışlar Çıkar için çoğu ona tapmışlar İnsanları sömürüp servet yapmışlar Zalimlerin mekânıdır bu dünya Zalim sürüleri birlik gezerler Nerde getirim varise onu sezerler Ranta konmak için komplo düzerler Zalimlerin mekânıdır bu dünya ATEŞOĞLU Zalimlere katılma Üç günlük dünyaya dalıp satılma Adaletten ayrı safa katılma Zalimlerin mekânıdır bu dünya
Gül Gültekin
Zalimsin Dünya
Ne anladın dostum bu dünyada olmaktan Nasıl geçti seneler, gözlerini yummadan Devirdin otuzu daha mutlu olmadan Zalimsin dünya,hainsin dünya. Kerem sevdi Aslıyı,Şirinin uğruna kahroldu Ferat Ya Mecnuna ne demeli Leylasını gömdü mezara Daha bir çoğu yandı sevda adına Sevenleri ayırma zalim dünya,hain dünya. Aşkı veren Allah merhemini vermemiş Sevda çekenleri kimseler bilmemiş Deli deyip gülüp geçmişler kendileri hiç mi sevmemiş Zalimsin dünya, hanisin dünya. Ölümsüzce sevenler sonunda ölümle doymuşlar Ölüm olmasa bile ayrılıkla yoğrulmuşlar Bu dünyada kaç tane seven ölünceye kadar beraber olmuşlar Zalimsin dünya, hainsin dünya.
Mustafa Duyar
Zalimsin Yarimm
Gülmeyi unuttu gülen gözlerim, Sabrım kalmaz oldun sabır ver yarab Duyulmak istenmez yare sözlerim, Sabrım kalmaz oldun sabır ver yarab Yaşanan hayatta yüzüm gülmüyor, Çileler çekmeyle zaman dolmuyor, Halimden anlayan; yarim gelmiyor. Sabrım kalmaz oldun sabır ver yarab Akan gözyaşlarım dinmek bilmiyor, Gördüğüm hayali elim silmiyor, Sevdiğim cananım bana gelmiyor, Sabrım kalmaz oldun sabır ver yarab Boynum bükük gezdim artık yoruldum Kafamdan saçımı tutarak yoldum, ıssız geçelerde kendimi buldum, Sabrım kalmaz oldun sabır ver yarab Çoğalan dertlerim azalmak bilmez, Dost bildiğim insan yanıma gelmez, Kalbimden hüzünü ellerim silmez, Sabrım kalmaz oldun sabır ver yarab Firsatiyim derim çekerim çile Yarım düşürenler dillerden dile. Perişan haldeyim ben bilebilir. Sabrım kalmaz oldun sabır ver yarab. TARİH:25 MAYIS 2015 SAAT: 16.35
Hüseyin Yanmaz
***Zalimsin Sen Gurbet...
Küçük yaşta gurbete düştüm Bu gurbetin yabancısıyım Vatanımda yurdumda ettin beni Yedin gençliğimi zalim gurbet Bu vatanda yalnız kaldım Anamı babamı çok aradım Suçum neydi benim niye ayırdın Yedin gençliğimi zalim gurbet Gözümde yaş gönlümde hasret Dağları taşları aşamam hayın gurbet Yüreğimde olan bu acıyla yaşayamam Yedin gençliğimi zalim gurbet Anam babam vatanımda yolumu bekler Aşamadım bir türlü dağları taşları Yüreğimin üzerine koydun kara taşı Yedin gençliğimi zalim gurbet Bu dünyada hiç ayrılık olmasaydı Gül bahçemde güllerim solmasaydı Anamdan babamdan ayrı gezer miydim Yedin gençliğimi zalim gurbet Hüseyin yanmaza bu gurbeti sormayın Yedi bitirdi gençliğimi zalim gurbet Yüreğimi gönlümü söküp benden aldı Yedin gençliğimi zalim gurbet Gurbet acısıdır belleri büken Saçlarım ağardı döküldü erken İçim yanıyor gurbet ellerde Yedin gençliğimi zalim gurbet Bülbül gelip pencereme asılı kaldı Yüreğimi gönlümü söküp benden aldı Ayrılık olduğu sürece buna canmı dayanır Yedin gençliğimi zalim gurbet... Hüseyin yanmaz 16/01/2010
Ramazan Mehmet Tanal
Zallıdokuz
Zallıdokuz Ellidokuz Bunları değiştiremem Fakat unutulmuş bir eşofman üstü, Vefa Lisesinin spor salonunda Cibalide Tütün saran Annenin kızı Kız lisesinin Cibali Boza içmek için Vefa'da onunla Biblolaştırılmış hatırat Atatürk adına boza içilen bir bardak Mutlu olacağımızı umduduğum salonda Dersi kırıp götürdüm, yolda terini koklayarak.. Nöbetçi öğretmen aldı elimden Biz veririz Fırsatçılığın sonu Tanışamadım bile Zel mi zal mı,elli yıkım teslimat dokuzyüzellidokuz senesinden artı on üç yıl ilaveli 22 09 07
Abdülkadir Güler
Zam Geliyor
Aman dostlar bu nasıl iş Zam üstüne zam geliyor Bozuk düzen alış- veriş Suya bile zam geliyor Her gelen gün dünden beter Kömür ister,odun ister Bunca zülüm artık yeter Gaza bile zam geliyor Gaza, yağa, hasret kaldık Yanlış yere kapı çaldık İMF'den emir aldık Çaya bile zam geliyor Bir çık ta pazarı dolan Kilo noksan, metre yalan Köylü, kentli oldu talan Tuza bile zam geliyor Bakkaldan,çakaldan kazık Fakir, fukaraya yazık Yutulmuyor yavan azık Eze eze zam geliyor Umut bağlandı kumara Her an değişir numara Düşeş gelmez,hep dubara Bile bile zaman geliyor Şu komprador burjuvazi Kimi de yaşar fantazi Zengin, ağa, patron razi Kara kara zam geliyor Surer mi bu bozuk düzen Bizi karada yüzdüren Hepimizi çokça üzen Ardı, sıra zam geliyor Zam paketi hazırlandı Dar boğazdır bunun adı Yaşamın tadı kalmadı Vura vura zam gelir Yedek parça, benzin, oto Piyango, şans, spor toto Zamlar edilmiyor veto Dura dura zam geliyor Fazla oldu hey Geylani Hasta düştük ilaç hani Umut hayal,yok erzani Zam üstüne zam geliyor,
Mehmet Yaş
Zam mı, Sadaka mı?
Yola devam! Deme bana boşuna, Kestim alakamı Sayın Başbakan! Bizi atan bu zamların tuşuna, Barak Obama mı Sayın Başbakan? Ekran endamından aşıntı bartış, Çıkıp TRT’ye bunu da tartış.. Maaşlara yüzde dört buçuk artış, Zam mı, sadaka mı Sayın Başbakan? Bu İMF patentli bir plan mı? Ekonomik krizi bir ilan mı? Yılbaşı sürprizi falan, filan mı? Yoksa bir şaka mı Sayın Başbakan? Belki vicdanını böyle kürledin, Belki bir yasağı böyle körledin.. Ekranlarda estin, coştun, gürledin; Hepsi fiyaka mı Sayın Başbakan? Yoksa eğer bir akbaba dayısı, Dağ da barınamaz dağın ayısı.. Üç milyonu aştı işsiz sayısı, Basit bir vaka mı Sayın Başbakan? Sıka, sıka kemer son cenderede, Haklıya hakkını ver bir kere de... Milli hasıladan payım nerede? Kestin nafakamı Sayın Başbakan! Ne şakşakcı, ne aç kurdun es’iyim Ne de bir siyasi fikrin pens’iyim.. Ben ozan’ım, ben bu halkın sesiyim, Şair yalaka mı Sayın Başbakan? Hicve şecaatse hukuk nizamı, Gözdağı sağlamaz asla hizamı.. İhtar mı, hapis mi, nakdi ceza mı? Suçum falaka mı Sayın Başbakan? Gönlümden dilime düşen bu çise, Dur hele, daha var borana, sise.. YAŞ der; fikir özgürlüğü suç ise, Emret varakamı Sayın Başbakan! 05.01.2010 Mehmet Yaş Şair / Şarkı sözü yazarı Tlf. Ev: 0 368 261 85 84 Cep: 0 541 261 85 84
Fuat Eriçok
Zam / Para
lider her şeyini halkı ile paylaşır zamparalık mı yaptı yarı yarıya zam bize para ona (mart ’02)
Sıddık Altınkaynak
Zaman
Bu zaman,aman olmuş Kötüler yaman olmuş Sevdalar yalan olmuş Aman,aman vay zaman Asil nesil rezil olmuş, Dalkavuklar vezir olmuş Mazlum yüzü,gülmez olmuş Aman,aman vay zaman Kötülere bey denmiş, Yiğidin hakkı yenmiş Zamanın sonu gelmiş Aman,aman vay zaman Hani Yunus Emre'ler, Hani Aslı,Kerem'ler Gelmez oldu güzeller Aman,aman vay zaman Aman ettiğim zaman, Güman ettiğim zaman, Bel bağladığım zaman Aman,aman vay zaman. (20-03-2001)
Yusuf Ter
Zam Zam Zam
Kap kaçak boş tencere Emekli bakar gece Umudu yok ne çare Emekli bakar gece Arap şeyhi kazanır Bizimkiler özenir Zamlarsa bize gelir Emekli bakar gece Olma dışa bağımlı Gel içe ol eğimli Garibin hali belli Emekli bakar gece Uyuma halk örgütlen Düzen değişsin kökten Sök at yuları örkten Emekli bakar gece Bakan gezer dünyayı Rahat geçirir ayı Keyifle içer çayı Emekli bakar gece Düştük çağdan geriye Beriye gel beriye Zamlar zamı sürüye Emekli bakar gece Ozan tabakası bak Her yanı delik, çatlak Yokluk etti yatalak Emekli bakar gece Zamlar oldu bir beste Derdimiz deste, deste Yokluktan son nefeste Emekli bakar gece Ayaklar başa geldi Su testisini deldi Çoğu yokluktan öldü Emekli bakar gece İnsanlarda bir telaş Zamlardan yetmez maaş Yoklukla verir savaş Emekli bakar gece On bir ayın sultanı Çadırda aç insanı Yeter bunları tanı Emekli bakar gece Kaç asır yaşanacak Deyyus alıp kaçacak Kuru ekmek yer ancak Emekli bakar gece Garibe vurur semer Daha fazlasın umar Hep onu sıkar kemer Emekli bakar gece Gör yetmişli yılları Ordan arttı malları, Nasırlıdır elleri Emekli bakar gece Gece döşek soğuktur Garip sesi boğuktur Doymaz karnı koğuktur Emekli bakar gece Hep batıya özenir Yalan dolan bezenir, Her gün, her gün zam verir Emekli bakar gece Meydana çıkmak gerek Bunları yıkmak gerek Hakkımız yer engerek Emekli bakar gece Emekçi Yusuf yeter Çocuklarda aç yatar Afrika’dan da beter Emekli bakar gece Yusuf Ter 07.09.2008 Saat 22:34 İsviçre Büyük güçler müttefikleri İçin intihar etmez! ! !
Ali Gençay
Zaman
zaman kimi zaman yıpratır eşyayı çürütür eti kemik den ayırır öldürür yaprağı düşürür dalından süründürür zaman kimi zaman rahme döl düşürür el kadar sabiyi gün olur süründürür geceyi güne katar yürütür kah yalnız bırakır hüzünlüdür kah eşin olur güldürür zaman kimi zaman unutulursun düşündürür...... a.gencay
Halil Çolak
Zaman?
Başını iki elin arasına alıp daldığın zaman Derin derin tefekküre de daldığımız zaman Niçin dünyaya geldiğini anladığın o zaman İç huzurun bulmuşsundur sen işte o zaman Halil ÇOLAK 13.07.2010 ANKARA
Necip Coşkun
Zaman
Ne Acılar Ne Çileler Nede Kötülükler Yenemez Hiç Bir Ateşin Ebedi Olmaya Gücü Yetmez Bilmem Ki Hangi Gönil Ateşi Küllenmez Hangi Varlık Hangi Öfke Hangi Kin Var Ki Zaman Karşısında Eriyip Tükemez (2602031718)
Numan Akkoyunlu
Zaman
Ömürden gitti yine kocaman bir yıl daha Ne de çabuk akıyor zaman denen bu mefhum Kadrini bilenlerde vakit nakitten paha Her bir derdi döküyor zaman denen bu mefhum Zaman içinde zaman akıp gider bir zaman Kimi aklı başında, kimi başında duman Belirsiz yaşamanın belli ki sonu yaman Habersizce çöküyor zaman denen bu mefhum Belirecek mutlaka meçhul değil akıbet Hayatın akışını iyi kötü takip et Uzak değil ki ölüm gelecektir nihayet Bak belini büküyor zaman denen bu mefhum Haddi hesabı kayıp yoldan çıkmış sürünün Aman siz siz olunda Hak yoluna bürünün Ahretin tarlasında biçeceğin ürünün; Tohumunu ekiyor zaman denen bu mefhum Sıdkı iman olanda değil hiçbir şey boşa Fark etmez artık ölüm gitsen de koşa koşa İster acıya gark ol istersen mutlu yaşa Seni içe çekiyor zaman denen bu mefhum Yılların ardı sıra hoyratça bakıp durduk Bitmeyecekmiş gibi durmadan kafa yorduk Tozpembe bir hayata nice hayaller kurduk Acımadan yıkıyor zaman denen bu mefhum Neden hiddetlenirsin, neden kaşların çatık? Farz et ki son nefesi ciğere son kez kattık Uyan artık ey gafil uyan gafletten artık! Göz ucuyla bakıyor zaman denen bu mefhum 31.12.2013
Cahit Karaç
Zaman
Ömür, su gibi akıp gider her zaman. Her şeyi bir aslan gibi yer bitirir zaman. Döndükçe dünya sola, zaman sağa. Aşındırır her yerdeki her şeyi zaman. Hiç bir zaman güneş doğmadan batmaz. Gece olmadan gökte ay, yıldız parlamaz. İnsanoğlu çok çalışıp kazanmadan, Hiç bir zaman doğru, dürüst adam olmaz. 10.02.2010 Cahit KARAÇ
Barış Güç
Zaman
Aralik ayiydi,günlerden sali; iyi hatirliyorum Neydi beni sana çeken hiç bilmiyorum Benim için yaratildigini simdi anliyorum Zaman istedin gülüm bende bekliyorum Sensiz geçen hiçbir günü günden saymiyorum Senden ayri geçen yillara yaniyorum Çabuk olalim diye haykiriyorum Zaman istedin gülüm bende bekliyorum 01.01.2004 sda ozlt msn: melon2000@hotmail.com
Mehmet Gökcük
Zaman
Zaman.. Neleri getirir-götürür hiç belli olmuyor. Artık uzun süreli planlar yapamaz olduk. Bırakın hayaller kurmayı ve o hayallerin yolunda çaba sarfetmeyi, yarın sabah sanki hayatımızda hiç bir şeyin garantisi yokmuş gibi şüpheyle,tedirginlikle yaşıyoruz. Elbette ki hiç bir şeyin garantisi yok, yerlerin ve göklerin tek sahibi Yaradan' ın lütfunda her şey, ancak demek istediğim güven eksikliği var arasında insanların. Samimiyetine sürekli ve sınırsızca inandığımız kaç kişi kaldı hayatımızda? Hadi biz şanslı sayalım kendimizi, 'varsayalım' bir-iki dost.. Peki annemiz,babamız,çocuklarımız,kardeşlerimiz.. Onların da güvenecekleri en azından bir-iki var mı, kaldı mı? Nasıl ki mutluluğumuz sadece kendi hayatımızdaki düzenekle alakalı değilse, hiç tanımadığımız birilerinin çok sevdiğimiz birilerini yaralaması da zamanı mutsuz yaşamamıza etken olmuyor mu? Kalmadı, kalmadı işte dünyada güven.. Zamanı ve insanlığı kötü bir virüs sardı. Samimi bakan, yüreğini ortaya koyup, topluma aşk salan, insan aşkını gözlerinde,bakışlarında,asaleti duruşunda yaşayan pek bir insan kalmadı..Ölelim mi durum böyleyse, asla! ! .. Gidelim mi buralardan? Asla..Asla! ! .. Ama gülmeyelim ağlanacak hallerimize,duralım bir düşünelim.. Aynaya baktığımızda kendimize bile samimi olamıyorsak, kendimizle bile gerçekten yüzleşemiyor, maskemizi çıkaramıyorsak biz de suçluyuz bu ahvalde.. Unutkanlık sardı hepimizi bir de.. Unutuyoruz arkadaş.. En yakın dostu, anneyi-babayı.. Düne kadar her şeyimiz olanları.. En acısı en çok kendimizi unutuyoruz, ya da kaybediyoruz.. Neydim ben, kimdim ve nerede,nasıl,kimlerle,niçin yaşamak istiyordum? ? .. Kalbimin her atışında nara nara istenen şeyler neler? ASLINDA BENİ MUTLU EDECEK HAYAT NASIL BİR HAYAT VE NELER YAPABİLİRİM? Kayboluyoruz hayatın karmaşasında.. Kah egolarımıza yenik düşüyoruz, kah birilerine yaranmaya çalışıyoruz başka biri gibi davranarak.. Ne acı ki kendimiz olamadığımız kadar başkası oluyoruz fani dediğimiz hayatta.. Ne kadar zamanımız kaldığını bilmeden yaşadığımız dünyanın canına okuyoruz hem de neredeyse hiiç kendimiz olarak yaşayamadan.. En son ne zaman deniz manzaralı bir tepe üstüne çıkıp derin nefesler alarak doğayı, kendinizi ve kalbinizi dinlediniz? En son ne zaman bir yazı yazarken bütün insanlığı kapsayan cümleleri kaleme aldınız? En son ne zaman bir dosta sımsıkı sarılıp,bütün samimiyetiniz ve bütün açıklığıyla derdinizi anlattınız? En son ne zaman yüreğinizi aşan bir coşkuyla bağıra bağıra şarkılar söylediniz? Sevinçten ağladığınız anları hatırlıyor musunuz? Peki o göz yaşları ile şimdiki zaman arasında neler yaşadınız tekrar o göz yaşlarını akıtabilmek adına? Ne kadar güçlüsünüz? Kimsiniz siz? Yaşınız bellidir elbette yüreğiniz geçmişi ve geleceği içinde barındırabilecek kadar güçlü mü? ........ Her biri cevaplandırılması çok zor aslında değil mi? Bitmez ki bu sualler.. Çekip gitmez ki bizlerden egoist hastalıklar.. Bu dünyanın ve insan vücudun dörtte üçü su'dur ya, bedenimizin ve ruhumuzunda dörtte üçü egoist hastalıklarla dolu.. Çok sert belki bütün cümlelerim.. Ama işte insanoğlunun son resmidir bu.. Gerçeklerdir.. Ve gerçeklerin bu kadar acı olmasının sebebi şu zamana kadar samimi bir şekilde yüzleşememesidir insanlığın kendisiyle.. Zaman.. Başlangıcı belli sonu rivayet, meçhuliyet.. Bazen kısalan, bazen bitmeyen gözümüzde.. Bazen sevdiklerimize ayırdğımız, bazen hiç işe yaramayan her şeye akan, bazen de sırf kendimizi ispat etmek adına heba ettiğimiz bir yolculuk.. İnanın nasıl yaşarsak yaşayalım sonunda yine yetmediğini düşüneceğiz, ancak olması gereken o ki, 'şu değerli anıları sığdırabildim' diyebilmek.. Zaman.. Herkese lazım işte.. Ama 'araba kullanmayı bilmeyen ehliyetliler ' gibiyiz zamanı kullanma konusunda.. Diyecek çok söz, yapılacak çok yorum ve çeşit çeşit tespitlere gebe kalması muhtemel bu konuyu şimdilik burada bırakırken tüm insanlığa 'ZAMAN SİZİNLE OLSUN' dileklerimi iletiyorum.. SEVGİ, SAYGI VE DUA İLE.. Mehmet GÖKCÜK Spor Eğitmeni-Yöneticisi Beykent-Beylikdüzü-İSTANBUL 18.05.2010
Aşır Tunca
Zaman
Gönül ırmağımın akışı değişir Hayatın şifresini çözdüğüm zaman Gözlerimin dünyaya bakışı değişir Hayatın sırlarını çözdüğüm zaman Berrak sularda temizlenir yüreğim Ağlıyor beşikte belenmiş bebeğim Noktadan küçülmüş küçücük zerreyim Kuşatmış kollarını sarıyor zaman İçindeyim çam kokulu ağaçların Kekikleri çiçeklenmiş yamaçların Dağ lalesi kokan yosunlu taşların Arasından menzile koşuyor zaman Uyku tünelimin gizli kapısından Rüyaların nehir gibi akışından Yoksulluğun yüreğimi yakışından Her akşam bir tünele giriyor zaman Anlamaya çalıştım devri zamanı Anlayan dinleyen yok ney-i kemanı Huzur bırakmıyor sultanın fermanı Sabret gönül sabret vakit ahir zaman
Nihat Görmez
Zaman
En candan dostumdu bir zaman, En zalim düşmanım oldu, zaman. Işığıydı yüreğimin, Yağmuruydu, karıydı bazan, Kabuk tutmayan yarası, Dinmeyen sızısıydı, zaman. Bazan elimden tuttu, Hayallerimi taşıdı zaman Çocukluğum oldu bazen düşürüp kanattı dizlerimi Baş başa verip ağladı benle bazen. Gençliğim oldu,gözyaşım oldu Akıp gitti avuçlarımdan Geri gelmez oldu zaman. Uyandırıp en tatlı uykulardan, Bir tat aldırmadan rüyalardan Düşle gerçek arası uzun bir yoldan El sallayıp uzaklardan Çekip gitti zaman.
Afet Tanrıöven
Zaman
Elimde tutmak istiyorum zamanı Nanide bir çiçek gibi Akıp gitmesin avuçlarımdan Savrulan kumlar misali
Hakan Gedikli
Zaman
Zaman Zaman, sen benim sevdam, Zaman, ben sana esir, Hani derdler varya, Dermanı varya, iste o zaman. Hayat bir çizgi, başı belli sonu var, Çizgide olmak kadar dışında kalmak da var, Akıp giden nehir misali var ya, Nehir akarken gecip giden de zaman. Dün gecti bugün geçiyor yarın meçhul, Eline alıp tutamadıgın şey var ya, Hani bir türlü anlayamadığın, Çizginin sonu olan nokta işte o zaman. Hakan Gedikli
Ali Mert
Zaman
sene iki bin on, mevsim sonbahar, kim bilir ömrümüzde kaç bahar var, ne günler gördük, ne karanlık geceler, umutluyuz yarından, nurlu sabahlar var.
Seyraqif Coculu
Zaman
Dünyanı beladan kurtarmaq olar, Adalet tohumu ekilen zaman. Herdə n tarazlığı pozulub gedir, Dünyanın etə yi bükülen zaman. Hakkın divanına kurulmayıb taht, İnsanın yüzüne gülmə yibdi baht, Adalet divanı yıxıldı o, vaht, İsalar çarmıha çekilen zaman. İnsan taleyini tanrılar yazdı, Falçılar, cindarlar tarsına yozdu, Mexluqat o, zaman yolunu azdı, Melekler göylerden tökülen zaman. İnsanlar kul oldu, hükme baş eydi, Feleyin kırmancı yoksula deydi, Hayatın özü de mezlumu döydü, Zalımın binası tikilen zaman. Coculu dünyanı idrakla duydu, Kimlerde ruhları en öne koydu, İnsanlar dünyaya talimlar yaydı, Birliyi, vahdeti sökülen zaman.
Buket Sema_34
Zaman
ve zaman: neleri götürürken getirisi olmayan ve dolmayan yüreğe zaman öyle ki zaman işte
Sadık Uzun
Zaman
Durduğu yerde hiç kalmıyor bir şey Sade hayatları, büküyor zaman Koskoca ummanda damladır her şey Bütün kollarını, söküyor zaman Ademim, kardeşim tüm cihandadır Sıhhate teşhisin koyuyor zaman Fukara gönlüm viran handadır Vuslatı alnından vuruyor zaman Cihana bedeldir kuru bir sözün İyi de kötü de sürüyor zaman Aşığı olmuşum duru bir özün Saklasam halimi görüyor zaman Sırrına sarıldım sıkı sıkıya Ömrümün sabrını sınıyor zaman Yıkadım geçmişi astım askıya Ahıma bakıp da kınıyor zaman Aklımın fendini yendim yeneli Kendim de, kendi de çürüyor zaman Canlı bir adamın biyonik eli Olmuş da ağların örüyor zaman Kırk kere düşünüp bir kere taşın Sözünde, hakikat seziyor zaman Kuyunun dibine atılmış taşın O ketum gizini çözüyor zaman Sevdamın ateşi yakar her yeri Gamsız bir edayla geziyor zaman Bu berduş halimin eden değeri Bir pulun adına çiziyor zaman Gülerken ağladım, ağlarken güldüm Bu halim görünce beziyor zaman Binlerce dikende açmamış güldüm Yaremi ezdikçe eziyor zaman Sureti aranmaz aslı dururken Gördüğü yerleri süzüyor zaman Hayatın farkına her gün varırken Bununla dertlenip küsüyor zaman Dinmiş bir ateştir bu gördüğün köz İçinde durmadan eriyor zaman Bir mezar çukuru sandığın iki göz Uğruna, yok olup ölüyor zaman Korkudur ömürün ev sahibesi Bu fettan bakışı seviyor zaman Bir vakıf malının zordur hibesi Vicdanı günaha bölüyor zaman Sevgilim beni sen neye döndürdün Aczimin tavrını yeriyor zaman Gönlümde cemalin sanki on dördün Uykumda üstüme örtüyor zaman Bir dünü sevmiştim bir de yarimi Kendine ziyafet çekiyor zaman Kimseye demedim gönül yaremi Bahçeme zehrini ekiyor zaman Kendimde aradım kendi halimi En mahrem sırrımı biliyor zaman Müstesna geceler kurdu hayalimi Sabahın hevesi oluyor zaman Hayatın ödülü uykuda ölüm Zincirli kapıdan giriyor zaman İster sezonluk de, ister bir bölüm Elveda busesi veriyor zaman
Affan Dede
Zaman
HOYRAT ZAMAN Zaman hoyrattır gelir ve zaman hoyrat geçer. Geçer ömür öğrenirken merdivenler azıtır. Azıtır özlemeler sanırsın ki kıyamet. Kıyamet bahçemdedir kıymetimse hançeren. Hançeren her bir boğum vakitsizce koştuğum. Koştuğum her yerde sen ki susar kalır zaman. Zaman hoyrattır gelir ve zaman hoyrat geçer. Geçer yeniden. [AffanDede™]
İsmail Recep Nur
Zaman
Yıkılsan zaman zaman,dostunun hançerinden, Sinen sızlasa bile,ne büyük merhem zaman. Ne sevilenler gitmiş.selam sabah bırakmadan, Sevgilerde unutulur,ne büyük törpü zaman.. Sanki hepsi dün gibi,zihnini yokla bir an, Ne yollar nede yıllar,düşlerle vuslat zaman, Açma göz kapakların,sende dal o bilinmeze, Belki bir mezar taşıyla,sevilene köprü zaman 17.08.2005 Samsun
Şimşek Acar
Zaman
ne kadar zordur yok u anlatmak yoktur paran yoktur sağlığın yoktur sevdan tüm bunların kör kuyusu sadece zaman çalışmak azmetmek mücadele parayı geri sağlıgı belki sevdayı zor getirsede geri dönmeyen o zaman içine düşmeye gör sadece hatıralar üç beş resim bir kaçta karalaman ondan kalan o zaman tık ile tak ın arası asırlarada sığar an olupta geçer ölçü bu tik tak o zaman yaşamalısın her nefesinde gözlerini kapamadan durmadan yorulmadan aşabildiğince zenginsin alabildiğince zamandan gün nasıl rengarenkse gece de renk siyah beyaz her renk bir şifre hayat ve sen bir sahne ve insan rolünde sen oynatan zaman baş rolü oynamalısın mermerlerde yazılacak adın ve üzerinde iki tarih sana ayrılan hayat o zaman
İsmail Koca
Zaman
Zamanı koya bilseydik cebimize Yeri geldiğinde bozuk para gibi Harcaya bilirdik
Murat Altıparmak
Zaman
Zaman..! Ne garip şeysin sen; Ötesinde bir mavi yolculuğun sonu gibi, Kimi mor halkaların ucundasın menekşeden masum Kimi engin denizlerin ortasında, Lacivert bakışlı sert bir dalgasın zehir zemberek…
Burhan Börü
Zaman
zamansızlıklar zamanında yaşamak alabildiğince,uçsuz bucaksız duyumsayarak... ama zaman seni benden hızlı çalıyor içim gelincik kırmızısı gibi kan kırmızı ''can'' kırmızı...
Davut Arkan
Zaman
Zaman dediğin gelirde geçer Yüreği gönlü delerde geçer Aldansan ona gaflete düşüp Ömrünü çöle salarda geçer Zaman rüzgar gibi,gelip geçiyor Ne biliyor insan,nede anlıyor Bir filim şeridi,gözler önünde Seyredince insan,buna yanıyor Zamana bakınca,bir gün öncesi İnsana geliyor,şarkı hecesi Öyle bir girdapki yutar insanı Ne gündüzü kalır nede gecesi Dünden bu güne geçense bir gün Bir günde saklıdır sanki bir ömür Nasıl geçtiğini anlamaya kalk Budur dünyada bilinmeyen sır Denizler biter zaman tükenmez Nasıl geçtiğini kimseler bilmez Zamana yanıp aldanana bak Derlerki zaman geriye gelmez Birde bakmışın yaş olmuş yetmiş Tükenmiş zaman ömürde bitmiş Kapıldık bir kere bizde girdaba Tükettik ömrü sermeye bitmiş Nerede nasıl geçiyor zaman Sorarlar sana unutma aman Bir gün bakmışın kapın çalındı Derler ki ey dost vakitte tamam
Nevzat Taşkın
Zaman
Zaman ne zaman? Zamanda bu zaman Uzar gider dakikalar her zaman, Geçmek bilmez bir zaman Sanki durur yerinde sayar zaman İnsana keskin zehir olur yaşatır o an, Geçer saniyeler gün gibi her bir zaman Nasıl geçtiği bile anlaşılmaz zaman Uzatmak ister isen de kısalır zaman Huzuru mutluluğu bulduğun zaman Dostluğun,barışın olduğu zaman. Nevzat TAŞKIN 17/11/2012 YALOVA
Fatih Gülsen
Zaman.
Zaman alırda vermez,beden yaşlı eller yaşlı ruh yaşlı. Hayat yıpratır durur,tenler yaşlı gözler yaşlı göz yaşlı Altında uyuduğum,çınar yaşlı yaprak yaşlı dal yaşlı. Gönlüne giremeyen sözler yaslı izler yaşlı kalp yaslı. Gençlik iksirini dudağından içirsen. Ejderhayla savaşır olsada yedi başlı.
Olcay Köybaşı
Zaman
Benim içinde zaman üçe ayrılır. Ama dün,bugün,yarın değil Bugün,yarın,ahiret Senle sonsuza kadar beraberiz demiştim ya Senle ahirette de beraber olmak istiyorum işte Düne gelince, Ben senden önce yaşamadım ki.
Sedat Sözen
Zaman
Onu ilk gördüğüm an, ta fizanda durdu zaman, Varlığıyla yeşerttiğim bu sevdanın kurdu zaman, Yokluğunda özlemiyle en derinden vurdu zaman, Akıbeti nice olur bu sevdanın? sordu zaman... Zaman cevap verir diye, biçare bekliyorum, Ecel çabuk gelir diye, bir nefes ekliyorum, Yine zaman durur diye, sevdamı saklıyorum, Nasip kısmet olur diye, bir ümit verdi zaman, Bir kez yüzüm gülerdi ya, bu sevdanın derdi zaman... 18.7.7 Bursa
Arif Baltacı
Zaman
Zaman, Ellerimden akıp giden su Ve akıllarda hep o son Yaşamın her anında ölüm korkusu Daha dün çocuktum oysa Bilyelerim hala sokakta Zaman, Her insanın ilk kabusu Ve saatler ısrarcıdır gitmekte Şaşılacak bir olaydır doğrusu Zaman ne de çabuk geçmekte Hala aklım ilk okul sıralarında Önlüğüm,çantam,kitaplarım hepsi orda Zaman, Gençliğe kurulmuş en büyük pusu Sevda yangınları artık çok uzak Bu yolunda geriye yoktur rücusu Ne yazık saçlarıma doldu ak Beni bekliyo pencerede sevdiğim Hala yanmakta lamba altında beklediğim Zaman, Varoluşun en büyük sorusu Bu acelecilik bilinmez neden Neden durmakta hala son vedanın buğusu Neden gelmedi hala beklenen Geçmişim yok artık dünü hatırlamıyorum Ölüm gelmiş kapıma nefes alamıyorum. 28.04.2001
Ahmet Kılıç
Zaman
ZAMAN Dünya benim olur, ayrılık vuslat Aşkım ellerini tuttuğum zaman Kalbim mahkum gibi, ellerim tutsak Sevdam yüreğine aktığı zaman Ayrılıyor benden dert ile tasa Gücüm yok inanki, hiç itiraza Sensiz bu hallerim bürünür yasa Yokluğun içimi, yaktığı zaman Dermansız derdimin sensin dermanı Boynum sana hazır, okut fermanı Üşütür titretir hasret rüzgarı Güneşin üstüme, battığı zaman Şunu bilki artık, senden kaçamam Başka bir goncaya güller açamam Tutulmuş ışığım, şavkı saçamam Karanlık gecelere saptığım zaman Ne demek sensizlik söyle ne demek Gözyaşım yüreğim, değilmi emek İnan kahr olurum geldim bilerek Kurşunu kafama sıktığın zaman KILIÇ,vurmuş felek, sende vur durma İster isen halim, hatırım sorma Bana sevda verip kendini yorma Ecel peşime, ölümü taktığı zaman
Necati Sahbaz
...ZaMaN...
zamanın içinde bir zaman bense zaman içinde zaman zaman dogru kişi dogru şartlar kaçırılmayacak zaman mutluluga erişeceğimiz zaman zamanda zamanı bulduğumuz zaman Necati ŞAHBAZ (Deruni)
Muhittin Laçin
Zaman
ZAMAN Zaman ahir zaman da kendi kabına sığmayan insan Zaman günahsın zaman kusursuz Zaman akıp gidiyor bedelsiz parasız pulsuz Hatasını ayıbını örtmek için suçlandı zaman Zaman ondan huzursuz Suratla asık planlar sahte Omurgası çatırdıyor ahlakın Kaderi raydan çıkmış bedbaht insana Kıyamet bu gün dünden daha çok yakın pusu kurmuş Köşe başlarında bin bir suratlar Karanlıktan ürkmüş gölgelerden tırsmış bini beş para etmez neme lazım umursamazlıklar Zaman üzgün zaman mahcup Zaman görünmek istemiyor Utangaç sokaklarda Yapışmış hayâsızca kelimeler Silinmek istemiyor dili yok duvarlardan Kafalar bomboş zihinler allak bullak Teselli dileniyor küfürbaz şeytanın pabucundan Ha düştü ha düşecek uçurumun ucunda İnliyor tıklım tıklım adaletin ambarı Sayfalar sorgusuz dosyalar pulsuz Mazlumun dilekçesi tozlu raflarda mahpus Adaleti bekliyor köşe başlarında Yorgun bitkin uykusuz Gerçekler ötelendi cehalet kıskacında Cennet yolunun üstünde cehennem avucunda Gözü kör vicdanlarda kelepçelendi zaman Konuşun ey taşların böğrüne kazınmış tarihin yiğit bekçiler kitabeler Konuşun ey ötelerden haber veren fedakâr yorgun yazlar İnsanlar mı ası suçlumu zaman Aceleyle kıldığımız namaz yarım yamalak Söyle bana seccadem söyle ne olur Bu duayla hangimiz O hangi baba yiğit Günahtan arınacak Zindanlar tıklım tıklım Şer kazanı kaynıyor mahpus odalarında Suçlu kim yedirip içtiren mi giydirip sövdüren mi? Hadi korkma haykır yüzüme Ayağımın altında ezilen türap Analar mı günahkâr babalar mı vebalda Kırk yıllık gardiyanlar mezarında çürüdü suçlular azalmadı Taş kapılar eridi paslandı korkuluklar Zindanlar boşalmadı Zaman bıçak sırtında Zamanı durdurmak istiyor cerrah Hastası masasında ölüm kirpiklerinin ucunda Eriyor Zaman bir düğüm iplik zaman bir kanlı makas Zaman ölümle ömür arasında Can pazarı kurulmuş Titreyen ellerde parmaklar aciz Doktor zamana muhtaç Dualar zaman için alevden yüreklerde Dakikası saniyesi titreyen dudaklardaZerresi mutlak Kalp zamana çarpıyor küçük bir odacıkta Zaman gözlere fırtına başlarda tufan Diznginleri boşalmış yağız at misali Arenada dörtnala etraf toz duman Bir an zaman okun ucunda hedef virgül nokta Namludan fırlamış nar kırmızısı mermi Gözlerde kayboldu zaman Bir nefese bin atın bir soluğa e bin akçe Ne kıymetli bir andır Sermayesini dökmeye servetini vermeye Tüccar kapıda hazır Gerçekler cevapsız kaldI tabansız kümelerden Hâkim karar vermeden savcı kaşe vurmadan Yargıç kalem kırmadan Suçlu zindan görmeden Geçti aşındı zaman Kabahat döndü dolaştı neme lazım ellerde Sonuç avluya asıldı Günah keçisi hazır suç zamana kesildi muhittin laçin,y.t.2005