poet
stringlengths
3
47
title
stringlengths
1
168
poem
stringlengths
3
159k
Necdet Erem
093 ÜÇÜNCÜ ŞıK VARMI
Dünya insan için, ruhun özlem ile aradığı ebedi hayatta, cennet ve rü-yeti Cemalullahı kazanacağı, talim, terbiye görülen bir ticaret hane, bir mektep, bir eğitim alanı. Veya ömür boyunca karın tokluğuna, zorunlu yaşadığı dünyanın zorlu işlerinde çalıştırıldığı, idam emri verilip infaz günün beklendiği yarı açık bir hapishanedir. Ben üçüncü bir şık olduğunu düşünemiyorum. Evet, Üçüncü bir şık olduğunu düşünen varsa söylesin.
Mehmet Yunus Aytek 2
0943 Seni Sevmeyi De Sevdim
Yalnız başıma yürürken karanlıklara Seni sevmeyi de sevdim gülüm Ben efkârın içinde kala kalsam da Seni yaşamayı sevdim Sen bir anne olsan da Ben sende kendimi bulmayı sevdim Sen bir evlat olsan da Ben senin için ağlamayı sevdim Sen bir kardeş olsan da Ben seninle kardeşlik duyguları içinde yaşamayı sevdim Ben yürürken Diyarbakır sokaklarında Seni Diyarbakır sokaklarında düşünmeyi sevdim Bakarken ufuktaki yıldızlara Seni onlara anlatmayı sevdim Kaçarken insanlardan Seninle bir ömür boyu tek başıma yaşamayı sevdim Sevdim senle gülmeyi Sevdim senle ağlamayı Sevdim senle kahrolmayı Hatta senle ölmeyi bile sevdim 03 Ağustos 2015 Pazartesi
Mehmet Yunus Aytek 2
Senin İçin Olunca
Ağlamak güzel Sen ağlattıktan sonra Hıçkırıklara boğulmak harika Ucunda sana kavuşmak varsa Özlem de ayrılık da güzel Hepsi seninle yaşanınca Seninle yaşanan hayat güzel Sensiz dünya zindan olur bana 21 Temmuz 2015 Salı
Necdet Erem
095 EY DÜNYA MiSAFİRLERİ
Havanda su dövmeyi bilmem, yüksekten atmayı sevmem, ömür dakikalarım sayılı ve çok kıymetlidir, israfına asla razı olamam. Kâinatta boşluk yok ki! Boş kalayım, boş düşüneyim, boş vereyim. Boş verenleri yaratanda boş verirse, işte o zaman her şey boşluğa boşalıverir. İsteğimle yaratılmadığıma göre, keyfime göre yaşamakta hakkım değildir. Beni yaratanın, beni yaratmasındaki maksat, benim basit zevklerimle mukayese edilemeyecek kadar önemlidir. Çünkü bilemediğim, istemediğim belki hazır olmadığım ve beklemediğim bir zamanda geri çağrılacağım. Onun için istenilmeyen bir konum ve durumda yakalanmak istemem. Ey dünya misafirleri ve ahiret yolcuları bu konuda siz ne düşünüyorsunuz.
Mehmet Yunus Aytek 2
Seninle Ölmek İstiyorum
Sevgisiz geçen bir ömre ömür mü derim ben Sen olmadıktan sonra benim hayatımda Ben acılara göğüs gerdim bu yaşam yolunda Mücadelem hep senin içindir gülüm Sen olmadıktan sonra neyleyim ben bu acımasız hayatı Senin büyük aşkından alıyorum ben hayat nefesimi Bazı geceler ağlamak geliyor içimden saatler boyu Umutlarımız olmasa bu hayat daha da çekilmez olur o zaman 22 Aralık 2015 Salı
Necdet Erem
098 Adalet Mülkün Temelidir
Bir devletin devamı ve milleti ile bütünleşmesinde idaresine ve idarecilerine düşen en önemli vazife; Adil ve ahlaklı olup, adaleti ve genel ahlakı hayata hakim kılarak, ülke ve millet güvenliğini korumaktır. Onun için ahlak örneği adalet kahramanı,Hz. Ömer (Ra.) adalet mülkün temelidir diyerek, geçmiş ve geleceği önünde saygı ile eğilmek zorunda bırakmıştır.
Mehmet Yunus Aytek 2
Sevgilim Seni Özledim
Dağlar mesken oldu bu cana Hasret sözleri kaldı dudağımda Sensizlik yalan bu dünyada Dön artık sevgilim seni özledim Böyle yaşamak yaktı gönlümü Sanma ki kader aldı ömrümü Soldurma, sen yarattın bu gülü Dön artık sevgilim seni özledim 10 Aralık 2015 Perşembe
Mehmet Yunus Aytek 2
Sevgi Yoksa Eğer
İnsan ruhu doğanın bir parçasıdır Ve doğa gibi boşluk kabul etmiyor İçinde sevgiyi barındırmayan insan Nefretle dolar ve insanlıktan uzaklaşır Nefret etmeden birine kötülük yapamazsınız Nefret etmeden birini öldüremezsiniz Nefreti içinde barındırmak isteyen insan Önce kendisinden nefret etmek zorundadır İçinde nefreti yaşatan insan yüreğindeki sevgiyi kovmuştur Artık onu bulması çok zordur ve bunun bedelini ödeyecektir Sevgisizlik ağır bir yüktür Ve insan bundan kurtulmak için çok kötü şeyler yapabilir Acımak, sevgi değildir, üstünlük iddiasıdır Hoşgörü sevgi değildir, istemediğine katlanmaktır Bağımlılık sevgi değildir Gereksinmenin karşılanmasıdır Sevgi, değer vermesini bilmektir Sevgi, yaşama hakkını kabul etmektir Sevgi, var olmaktan kıvanç duymaktır Sevgi, birlikte olmaktan sevinç duymaktır Sevgi, eşitliğin duyumsanmasıdır Sevgi, tüm yapay ayırımların yaşamdan çıkarılmasıdır Sevgi, bilinçtir Sevgi insan olmaktır Sevgiyi yaşamımızdan kovup Yerine para için yaşıyoruz Para için eğitim görüyoruz Para için meslek ediniyoruz Para için çalışıyoruz Para için birbirimizi çiğniyoruz Para için birbirimizi aldatıyoruz Para için savaşıyoruz demektir Kalbimizde sevgi olmadıktan sonra Ne kadar paramız, malımız, evladımız Makam, mevkimiz, adamımız olsa da Aslında hiçbir şeyimiz yoktur 02 Ekim 2013 Çarşamba
Müzeyyen Keskin
0KUYAR İmzalı PROJE: Türkiye SEVDASI yeniden hayranlarıyla BULUŞUYOR
0KUYAR İmzalı PROJE: Türkiye SEVDASI yeniden hayranlarıyla BULUŞUYOR * SÜPER büyük proje olarak değerlendirilen ve Şebinkarahisar Köprübaşı Bağlar Topluluğu içinde ezan sesi, su sesi, şiir sesi, gül kokusu bayrak gölgesi ve özgürlük havası coşkusuyla ’ Okuyar ’ denilerek; 22. Şebinkarahisar Turizm ve Kültür Şenlikleri kapsamında tertiplenen 7 Gün 7 Gece Şebinkale Şiir Şenlikleri içinde 14 - 21 Mayıs 2015 tarihleri arasında özenle hazırlanan tanıtım turizm kültür sanat eseri Türkiye Sevdası; yeni bölümüyle yine yollara, ellere, dillere ve gönüllere düştü.. * Amasya Genelgesi anısına armağan olarak 22 Haziran 2015 günü kültür sanat dünyamıza arz edilen Türkiye Sevdası yoğun ilgi görüyor.. Güzel Sanatlar Öncüsü Canların ve Kültür Sanat Dostu Hayranların ilgi yoğunluğuna; eserin içindeki isimlerin ve şaheserlerin duyarlılığında TEŞEKKÜR ediyoruz ...... Şebinkarahisarlı Sanatçılar Topluluğu, Giresunlu Şairler Şiir Sevenler ve Aşıklar Topluluğu, Giresun Sevdası Kültür Sanat Dostları ile bir çok gönüllü güzel sanatlar öncüsü kültür sanat dostunun katkılarıyla Kültür Sanat Danışmanı Amasyaşat Başkanı Müzeyyen Keskin koordineleriyle, Halil İbrahim Özdabak’ın kapak tasarımlarıyla yayına ve hayranların beğenisine arz edilen Tanıtım turizm kültür sanat eseri TÜRKİYE SEVDASI İçindekileri ve Saygıdeğer İsimleri kitle iletişim uzmanlarımız paylaşımlarıyla 22 Haziran Amasya Genelgesi anısına armağan olarak arz ediyoruz.. 01- Tanıtım Turizm Kültür Sanat Eseri TÜRKİYE SEVDASI 02- Armutlu Güzellemesi / Hikmet OKUYAR - Artvin’im Artvin / Gülden TAŞ 03- Şebingülü İle Günaydın Gülüm.. / Hikmet OKUYAR 04- Amasyaşad Bşk. Müzeyyen KESKİN Elinden Ödül Alan Kültür Sanat Dostları 05- GİZEMLİ ŞEBİNGÜLÜ / Müzeyyen KESKİN 06- Bayburt Taşına Kurban / Tarık TORUN 07- Çanakkale Aşkı / Harika UFUK 08- Tanıtım kartları 09- Bolu Sevdası / Kenan ÇARBOĞA 10- Gizli Bir Cennet Düzce / Sevim ASLANALP 11- Gümüşhane ve Şehre Dair / İsmail HAYAL 12- Bülbüle Gül Kırklareli / Sivaslı Ozan ZARALICAN 13- Kütahya / Rabia BARIŞ 14- Ordu Güzellemesi / M. Nihat MALKOÇ 15- Muhteşem Şehir Rize / Mehmet KAHVECİOĞLU 16- Tekirdağ Şehrengizi / İbrahim ŞAMA 17- Ankara’nın Havası.. / Tarık TORUN 18- Yozgat’ta Zaman / Rabia BARIŞ 19- Amasya Sevda Kokar / Sevim ASLANALP 20- Saray Yolu Aksaray / Tarık TORUN 21- Yalova Güzellemesi / Sadi TELTİK 22- Muhteşem Denizli /Safiye SAMYELİ 23- Dilime Kon ya Sen / Sinem ŞANLI 24- Kayseri Güzellemesi / Rabia Barış 25- Muğla / Nedim UCAR 26- Edirne’ye Selam / Rabia BARIŞ 27- Trabzon Sevdası / Mustafa YAZICI 28- Giresun Yaylaları / Dr. Eyüp GÖKSU 29- Kastamonu / Kadir KAYA 30- Niğde Güzellemesi / Harika UFUK 31- Akdeniz’in Güneşi Antalya / Tarık TORUN 32- Fatma Erdem YAMAK, Munise KESKİN, Hatice SATGUN, Hüseyin KAYA 33- Şebingülü.. / Birgül Sevil TEKİNAY, Şebingülü Tutkusu / Sündüs ARSLAN 34- Ayancık Aşkımın Nazı / Şengül YILDIRIM, Şebingülü / Gülşen SARIOĞLU 35- Bir Kadife Gül / Eyüp GÖKSU, Şebingülü / Gülnare ASGARZADE, Şebingülü / Mihriban EREN, Bilen Bilir Şebingülü / Yıldız TOKSÖZ 36- Şebinkarahisar Güzellemesi / Leylican Leyla YILDIRIM 37- Atatürk Kenti Samsun / Mazlum CİHANGİR 38- Gülnare Gönül Namesi / Gülnare Leman TALİBOVA 39- Şebingülü İle Hoş Geldin Gülüm / Emine ÇERÇİ, Şebingülü / Safiye SAMYELİ 40- Şebingülü / Nilüfer SARP, Ayan Görüştü / Emine Gül OBAN 41- Bestekar Şair Şiir Yorumcusu Nihal TOPSAKAL Elinden Ödül Alanlar 42- Kutlu Şebingülü Aşkı / Refik KUTLU, Şirin Karahisar / Ömer ARPACI, Şebinkarahisar / Ahmet ACAR 43- Bir Konu Bir Konuk / İhsan TEKOĞLU 44- AYGÜNLER Ticaret - KARDEŞLER Ticaret Ürünleri 45- Özgül Termal Tesisleri Tanıtımları 46- Hikmet Okuyar Şiirleri 47- Efsane Öğretmen TEKIŞIK / Hikmet OKUYAR, Sabahsız Gecenin Türküsü / Emine USTA 48- Türkiye Sevdası Tanıtım Turizm Kültür Sanat Etkinlikleri Görselleri.. ve görsellerde daha çok göze çarpan Bazı İsimler ile topluluklar: - Basad Şiir Dostları, Dernek bahçesinde birlikte.. Şair Şiir Yorumcusu RTV Şiir Programları Sunucusu Recebiye Çataksezer İstanbul Karaköy Galata Köprüsü üzerinde ödül alırken, M. Sadık Medin Dünya Şairler ve Şiir Sevenler Derneğinde aldığı Hikmet Okuyar Şiire Üstün Hizmet Ödülü ile.. Şebinkale Şairler ve Şiir Sevenler Topluluğu, Şebinkarahisarlı Sanatçılar Topluluğu Başkanı Ali Yolcubal, Yardımcısı Orhan Çukurtaş, Şiir Yorumcusu Mehmet Okuyar ve Sanatçı Konuklarla birlikte Atatürk Evi Ve Müzesi Bahçesinde 7 Gün 7 Gece Şebinkale Şiir Şenlikleri coşkusunu paylaşırken Adalet Bakanlığı Eski Müsteşarı Şebinkarahisarlı Sebahattin Okutan ve Eşi,Türkiye Sevdası Etkinlikleri hakında bilgi alırken.. Şaküder Üyesi Ressam Şiir Yorumcusu Pervin Özen Botancı Grenpark Otelde ödül alırken, Şair Ressam İpek Okuyar; Şiir Saati içinde Rizeli Öğretmeni ile öğrencilere Mehmet Kahvecioğlu imzalı Muhteşem Şehir Rize isimli Şiiri yorumlarken, Şair Ressam Şiir Yorumcusu Binnur Doğan Resim Sergisinde Türkiye Sevdası tanıtımı yaparken, Şiir Yorumcusu, Fotoğraf Sanatçısı, Canan Keskin; Ankara, Kızılay’daki Şebinkarahisarlılar Vakfı’nda Türkiye Sevdası tanıtırken, Fikir Adamı Güzel Sanatlar Öncüsü M. İhsan TEKOĞLU, ’ Bizim Sevdamız Bitmez / Hikmet Okuyar ’ diyerek, Şebingülü ile Şair Kalemi ve Türk Kahvesi armağanını alırken, Yalova Armutlu Enver Ören Lisesi Müdürü, Okul Yönetimi, Öğretmen ve Öğrencileri süper PROJE üretimleri karşılığı TEŞVİK ÖDÜLÜ kazanma mutluluğunu yaşarken.. .......... Kitle İletişim: Müzeyyen KESKİN Amasyaşat Başkanı Türkiye Sevdası Kültür Sanat Danışmanı
Ömer Çetinkaya
1 1 1 1 1 Adanalı Hacer Ceylan
ADANALI HACER CEYLAN Dinimizce örnek kadın, Adanalı Hacer Ceylan. Tesettürde ilk bir adım, Adanalı Hacer Ceylan. * & * Siyasette örnek soluk, Sevgisi var oluk oluk, Ailede düzen sağlık, Adanalı Hacer Ceylan. * & * AKP de bayrak tutar, Partimize canın katar, Muhammed abimize yeter, Adanalı Hacer Ceylan. * & * AKP il yönetim de, Kutsiyet var heybetinde, Çukur ovanın sesinde, Adanalı Hacer Ceylan. * & * Adana dan bir kız geçti, Görenlerin bahtı açtı, Yönetimde kadın güçtü, Adanalı Hacer Ceylan. * & * Congeri ye bacı oldu, Başımızın tacı oldu, Spor bakanımız buldu, Adanalı Hacer Ceylan… * & * Ömer Çetinkaya Congeri 24.şubat.2013
Ömer Çetinkaya
1 1 1 1 1 28 Şubat Kanımızı Kuruttu
28 Şubat kanımızı kuruttu İnkılâbın ürünleri çocuklar, 28 Şubat kanımızı kuruttu! . 50 yıl geriye kaldı umurlar, 28 Şubat kanımızı kuruttu! . ? ? ? Eski devrimciler yeni solcular, Asker küs besiyle birlik oldular, Yahudi hatırına karar aldılar, 28 Şubat kanımızı kuruttu! . ? ? ? Bin yılda sökülmez bu temel diye, Tanklar yürüttüler halka hediye, Yirmi beş bankayı soydunuz niye? 28 Şubat kanımızı kuruttu! . ? ? ? İmam hatiplerin önün kestiniz. Kur’an kurslarına levha astınız, Ordudaki dindarlara küstünüz, 28 Şubat kanımızı kuruttu! . ? ? ? Jitem’lerden sahte şeyhler kattınız, Erbakan ın sırasını kaptınız, Kendi kafanızca devrim yaptınız, 28 Şubat kanımızı kuruttu! . ? ? ? Allah(cc) dan A.K.P. ERDOĞAN geldi Bütün suçlularsa kodese doldu. Congeri diyor ki HAK yerin buldu, 28 Şubat kanımızı kuruttu! ... ? ? ? Ömer Çetinkaya Congeri 28.Şubat.2013. Cumhuriyetimizin en acı en yıkıcı ve şükür sonuncu inkılabı olan 28 Şubatın yıldönümü olması nedeni ile tüm halkımıza bir hatırlatma bir kurtuluş olarak naçizane bu şiirim halkımıza bir hediyemdir ifademin ancak binde birini arz edebildim sonsuz saygılarımla…
İnönü Örsan Azizoğlu
1.9...Bir Bende Kalır Gençliğin
Gençliğinin en tutku dolu anları bendedir Maviye bulanmış bulutlar Benliğinde şaşırıvermiş o devrî âlem O çocukça yürek atışı Ve için için gecelerini bürüyen mutluluk Gençliğinin en tutku dolu anları bendedir... Şimdi teninde kırış kırış acılar Nerde o ilk coşku düşlerinde Öpülesi o dudaklar, o saf gülüş Gözlerin neye anlam verebilir Beyhude, artık her şey yavan Gençliğinin en tutku dolu anları bendedir..... Yavaşça sararıverir yapraklar gibi gençliğin Haykırır yüzüne aynalar gerçeği Resimler efkâra boğar zehreder anılarını Ölüm kokar bedenin Bir bende kalır gençliğin; kocarsın. Gençliğinin en tutku dolu anları bendedir, artık herşey yavan... 23/12/2003 Salı 01.57 30/12/2003 Salı 14.28
İnönü Örsan Azizoğlu
1.7...Orda Hala Aşk
Sonbahar geliyor, göç mevsimi. Orda, Sirkeci Garında defnettim yüreğimi. Saat beş suları Daha yirmi dört yaşında... Orda çınlar hala iç çekişlerimiz Ve orda hala kenetlenmiş parmaklarımız. Eve dönüş vakti, Yutkunup söyleyemediğimiz sözcükler. Orda hala aşk, seni benden alırken trenler... 28/08/2002 Çarşamba Büyükada
Mehmet Hanifi Ekici
10 Adaleti tanımıyordu...
Adalet,tebdil i kıyafetle geziniyordu.. Gittiği her kapıdan kovuluyordu. Nedenini oda merak etmişti. Geçte olsa öğrenmişti... Çünkü,adaleti kimse tanımıyordu....
Mehmet Tevfik Temiztürk
1 ALLÂH Var Bir ALLÂH 14
Fasık hep huzursuzdur, kâfirse tam ümitsiz, Sorunları tükenmez, yürekler hep sevgisiz… Rab’be güvensiz yaşar, inanç dersen hiç yoktur, İbadet edemezler, bunun zevki de yoktur… Karmaşa ve endişe, korku ve tedirginlik, Kaygı dolu bir ömür hayat hep sevgisizlik… Bilse ki 1 ALLÂH(c.c.) var ona bağlanılacak, O, gerçek tek yaratıcı daima tapılacak… (2014)
Mehmet Tevfik Temiztürk
1 Allahlı
Şeytan ki aldatmakta, Çünkü Rab’bine küstü, İslâm kazandırmakta. Medeniyetler üstü… Kul bâtılda aldanır, Nefsinden emir alır, MUHAMMED(s. a. v.) ’e saldırır, Şeytanı Rab’bi sanır… Kur’an’a inanılır, Bâtıla güvenilmez, İslâm 1 ALLÂH(c. c.) ’ındır, Keşfetme gerektirmez... (1995)
Muammer Çalar
1 Anne? Bir savaş çocuğunun annesine olan serzenişi
Dünyaya gelmeyi ben mi istedim anne! Neden beni büyütüp besledin sen anne? Dünya güzel, yaşamakda güzel dedin de, Bana savaşlardan söz etmedin hiç Anne... Oku dedin: okudum kitaplar dolusu; Sayfalar kan, göz yaşı, ve barut kokusu.. Gahi falanın, gahi filanın ordusu, Bana savaşlardan söz etmedin hiç Anne... Birdem Roma devrinde Osmanlılar varmış! Birinci dünyayı ikinciye sayarmış.. Stalin bombalar, hitler fırına atarmış, Bana savaşlardan söz etmedin hiç Anne... Tarihler boyu kavimleri helak olmuş. İsraelde savaş bir asır sürüyormuş. Saddam denen likit gaz atıp savururmuş, Bana savaşlardan söz etmedin hiç Anne... Amerika varmış; adaletin avcısı, Japonyada, vietnamda tüter bacası, Ruslar varmış ya nükleer gücün hocası, Bana savaşlardan söz etmedin hiç Anne... Ruanda, Somali, Afrika, Afganlılar, Dün orta doğu, Kafkasya, bugün balkanlar.. Bebeleride vururlar mı (anne) savaşanlar? Bana savaşlardan söz etmedin hiç Anne... 1991 Aşık Çağlari -Muammer Çalar www.caglari.com Online müzik Shop https://itunes.apple.com/nl/album/hosgoru-4/id966884934?ign-mpt=uo%3D4
Hakkı Kaya
* 1 Aralık
Bir aralık uğra siyaset konuşalım Bölgesel sorunlar kabardı çözmek ister Kısa sürede asgariye indirmeli Kışkırtmadan uyandırmadan halletmeli Hatta gecenin ilerleyen saatleri Koalisyonunu organize edelim Çözüm bulmak isteyenler kolay ulaşsın Çadır kuralım parti genel merkezine Bir aralık uğra rejim değiştirelim Geceler kıtlık arzular bolluk içinde Faydası zararı açık seçik kayboldu Arayalım ki arananlardan olalım Hakkı KAYA
Âşık Enver Gürkani
1-Aşık gürkani hakında ne dedile
28.02.1996 Çarşamba günü saat 15.00 de okulumuz ticaret Meslek lisesinde geleneksel saz ve söz ustalığının e güzel örneklerinden bir demet sunarak Sevgili öğrencilerimize Kahramanlık vatan ve millet sevgisini insanlık sevgisini iman sevgisi gibi konularda unutulmayacak dolu ve mutlu dakikalar yaşattılar Kendilerine teşekkür eder sazının ve sözünün ustalığının daim olmasını dilerim. Mustafa Güven. müdür. Kütahya 13.12.1996 değerli halk ozanımız âşık gürkani beyefendi okulumuzda yukarda belirtilen tarihte öğrencilerimize doğaçlama olarak minin bir konser vermişlerdir. Kars ilimizden serhat şehrimizden zahmet edip ta buralara kadar gelen değerli hak aşığı ozanımız haktan aldığı ilham ile bizleri son derece memnun etmiştir. Kendisine sağlık mutlu günler dileğiyle saygı ve hürmet ederim. Yaşar Erdoğan. Anadolu İ. M. Hatip lisesi müdürü Uşak Sayın âşık gürkani 07.12.1995 tarihinde Manisa merkez Saruhan Bey ilkokulunda öğrencilerimize konser vermiş öğretmen ve öğrencilerimiz zevkle dinlemişler ve bilgilendirilmiştir. Kendisine sonsuz sevgi ve saygılar. Süleyman Yavuz merkez Saruhan Bey i.ö.o. müdürü Manisa 13.12.1996 değerli halk ozanımız âşık gürkani serhat ilimiz Kars’tan kopup gelen gönül adamı halk ozanı bizleri ve öğrencileri memnun etmiştir. Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde âşıklık geleneğini vatan mille ve bayrak sevgisini öğrencilere küçük mesajlar halinde vermeye çalışan ozanımıza teşekkür ederiz. Günlerinin sağlıklı başarının daim olmasını dilerim. Süleyman Altıner Halit ziya Uşaklıgil ortaokul müdürü Uşak Okulumuzu 26.02.1996 pazartesi günü ziyaret eden ve Türk halk müziği ile müzik örneklerinden demetler sunan Sayın Enver Gürkan (âşık gürkani) yi çok teşekkür ediyor ve bu geleneksel âşıklık geleneğini devam ettirdiği ve gösterdiği olağan üstü gayretinden dolayı başarılar dilerim. Sağlıklı mutlu ve başarılar dileğiyle. Metin Amaç Milli egemenlik i.ö.o. müdürü Kütahya 13.12.1996 sevgili halk ozanımız âşık gürkani serhat şehri Kars’tan uşağımıza gelerek âşıklık geleneğini yayma yeni kuşaklara sevdirmeniz için verdiğiniz uğraşınızı gönülden destekliyorum. Öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin ziyadesiyle memnun oldukları gördüm birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu şu günlerde aşıklık geleneği ile bu duyguları vermenizi diliyor saygılar sunarım. Kudret Sürücü 23 Nisan ilköğretim müdürü UŞAK Halk ozanlarımızdan Enver Gürkan (âşık gürkani) 03.04.1996 Çarşamba günü öğretmenlerimiz ve öğrencilerimize konser vermiştir başarılar dilerim Özel Sakarya Lisesi ilkokul bölümü Sabit Sunman Müdür Sakarya 16.12.1996 Değerli halk ozanımız âşık gürkani âşıklık geleneğini yaymak ve korumak konusundaki değerli katkılarınız ve konu hakkında öğrencilerimize bilgilendirdiğinizden dolayı teşekkür ederim. Mehmet Öz İzzettin çakırlar Müdür Uşak Karslı âşık Enver Gürkan(âşık gürkani) Kütahya lisesinde 13.03.1996 tarihinde öğretmen ve öğrencilerimize konser vermiş ve çok yararlı olmuştur kendisine teşekkür ederiz. Hüseyin Özdemir Kütahya Lisesi müdürü Kütahya 24.12.1996 Türk milletinin aynası halk aşığımız âşık gürkani. Orta Asya’dan günümüze günümüzden sonrasına kadar milletimizin geleneğini görevini kültürünü yaşatan yansıtanlar olarak sizin şahsınızda tüm âşıklara sonsuz teşekkürlerimi bildirir muhabbetle kucaklar Allaha emanet olun derim İrfan Eryürük Emirdağ Anadolu Lisesi müdürü Emirdağ 11.04.1996 Sarıkamışlı halk ozanı âşık gürkani okulumuz konferans salonunda öğretmen ve öğrencilerimize halk ozanlığı konusunda bilgi verip sesiyle ve sazıyla örnekler sunmuştur kendisine teşekkür ederiz. Ethem Ercan Cumhuriyet lisesi müdürü Eskişehir 21.12.1996 Değerli halk ozanımız âşık gürkani. Uzak diyarlardan ilçemize gelip öğrencilerimize âşık ozan olarak vatan millet bayrak sevgisiyle ilgili örnekler sunup öğrencilerimizin ve bizlerin gönüllerini fethet ederek duygulandırdığınız için de teşekkür eder çalışmalarınızdan başarı sağlık ve mutluluklar dileriz. Allah sizleri başımızdan eksik etmesin Ramazan Birdane Savaş ilkokul müdürü Bolvadin Karslı âşık Enver Gürkan (gürkani) Kütahya 70.yıl cumhuriyet sağlık meslek lisesinde 13.03.1996 tarihinde öğretmen ve öğrencilerimize konser vermiş ve çok yararlı olmuştur Kendisine teşekkür ederiz. Mehmet Güner 70.yıl cumhuriyet sağlık meslek lisesi müdürü Kütahya Sayın Karslı halk ozanı âşık gürkani. 15.04.1996 tarihinde okulumuz öğrencilerine söyleşi tarzında verdiğiniz konser için teşekkür eder sağlık ve mutluluklar dileriz. M. Emin SOBACIOĞLU Okul müdürü Eskişehir Değerli ozanımız âşık gürkani beyefendiye. 26.02.1997 Çarşamba günü okulumuzda yapmış olduğunuz programdan dolayı ayrıca çocuklara vermiş olduğunuz vatan millet ve Atatürk sevgisinden dolayı teşekkürü bir borç biliriz tüm okul öğretmen ve öğrencileri adına teşekkür eder bundan sonra hayatınızda başarılarınızı dileriz. Evliya Öz Vedat kasım ilköğretim okulu Seydişehir 12.04.1996 tarihinde okulumuz öğrencilerine söyleşi tarzında konser vermiştir kendisine teşekkür eder sağlık ve mutluluklar dileriz. Sabahaddin Sarı Sağlık meslek lisesi müdürü Eskişehir Karslı halk ozanı âşık Gürkani. 26.02.1997 tarihinde okulumuzdaki öğretmenlere ve öğrencilerimize söyleşi tarzında vermiş olduğunuz konserden dolayı okulum adına teşekkürü bir borç bilirim. Hayırlı işlerinizden başarılar dilerim. Harun Çamcı Selçuklu i.ö.o. müdürü Seydişehir Manisa merkez murat germen ilkokulunda 12.12.1995 Salı günü ozan Enver Gürkan âşık Gürkani okulumuzda program yapmıştır kendisine teşekkür ederiz. Mehmet Doğuş Murat germen i.ö.o. müdürü Manisa 26.02.1997 Halkın sesi halk ozanlarımızın Seydişehir’e ve kutlu okulumuza kadar gelmesi bizim için çok büyük bir şanstır. Değerli ozanımız bizleri ve öğrencilerimizi aydınlattı gönlümüzde hiç çıkmayacak bu karşılaşmanın bizleri onurlandırdığını söylemek dahi güç bir olay. Teşekkür ederiz. Özcan Bey Ticaret meslek lisesi müdürü Seydişehir Sayın âşık Enver Gürkan (gürkani) 08.04.1996 tarihinde yapmış olduğunuz halk ozanları konseri milli kültürümüz açısından eğitsel faaliyet bakımından öğrencilerimize önemli mesajlar verilmesi bakımından büyük yarar sağlamıştır. Başarılı çalışmanızdan dolayı tebrik eder çalışmanızdan üstün başarılar dilerim A. Baki Duman Korgeneral lütfü akdemir i.ö.o müdürü Eskişehir Âşık gürkani kardeşimin okulumuzu ziyaretleri ve okulumuzda vermiş olduğu konseri bizleri memnun etmiştir. İlk defa yakından bir âşıkla tanışma ve konuşma imkânı buldum ayrıca buda bizleri mutlu etmiştir. Allah yardımcınız olsun manevi özelliğini biliyoruz siz bu ülkenin birlik beraberliğinde rol oynayan abide şahsiyetlersiniz. Allah bu yolda hizmet edenlerin sayısını çoğaltsın sağlık sıhhat afiyet dileklerimle daha nice yıllar hizmetleriniz bekliyoruz. Fatih Mehmet Hatipoğlu Mehmet Esat Anadolu Lisesi müdürü Seydişehir Sayın âşık Gürkan. 11.03.1997 tarihinde okulumuz öğretmenler ve öğrencilerimize verdiğiniz güzide konser için teşekkür der bundan sonraki çalışmalarınızda ve yaşamınızda başarı esenlikler dilerim. Mehmet Küçükölit Ali akman Anadolu Lisesi ve ed. Öğretmeni Seydişehir 03.06.1997 Sayın âşık Gürkani, Türk milleti olarak bizim müstesna geleneğimizden biri olan halk âşıklığı geleneğini yaşatma yolunda bu uğraşınızı gördüm ziyadesiyle duygulandım. Deyişlerinizde ki türkü, Türk’ün töresini terennümünüzü milli duygularımızı coşturdu. Köklerimizde olan saygı ve sevgimizi daha da pekiştirdi. Bu duygular içerisinde bu yoldaki çalışmalarınızı cani gönülden tebrik ediyor Allahtan çalışmalarınızda sizi başarılı kılmasını niyaz ediyorum. Elini diline gönlüne sağlık âşık gürkani. Seydi Arısoy Zafer yolu ilkokul müdürü Şuhut Sayın âşık gürkani beye, 11.03.1997 Salı günü okulumuzda vermiş olduğunuz çok kıymetli halk ezgilerini müzik şöleninde âşık edebiyatını öğrencilerimize ve öğretmenlerimize işleyişiniz ve güzel dilinizden ülkemizin meselelerini maddi ve manevi yönünü dile getirişiniz bizleri çok mutlu etti. Bu duyguların günümüzde çok ihtiyaç duyduğumuz bütün ülkemizin her yerinde bu tür konserlerin devamını dileyerek sağlık mutluluk başarılar sizin olsun. İbrahim Yavaş Ticaret ve And. Ticaret meslek lisesi müdürü Beyşehir 'Bizler de sizinle her zaman gurur ve onur duyuyoruz. Sizi, kökü Orta Asya'ya kadar uzanan Mıtrıb, Âşık, Ozanlık geleneğimizin önemli bir temsilcisi olarak tanıyor ve bağrımıza basıyoruz. Siz; bizim aklımız, düşüncemiz, duygularımız ve sesimizsiniz. Siz; bizsiniz. Sağ olunuz, var olunuz. Daha nice yıllar sağlıkla bu bayrağı taşımanızı dilerim. Selâmlar sevgiler Gürkanî Ustanın engin yüreğine, sanatkâr ellerine.' Rumuz: Âşık Cinasî ÖĞRETMEN Hakkın ilk emridir oku buyurmuş Kutsal sayılıyor bizde öğret men Gün geçtikçe artmaktadır değeri Her asırda o hep gözde öğretmen Hiç ağzımdan çıkmaz boş bir kelime Yeni kazanımlar katar ilime Ömrünü adamış gerçek bilime Mana verir her bir sözde öğretmen Cehalete fena kafayı taktı Karanlığa aydın meşale yaktı Ömür boyu olmaz bir an boş vaktı Baharda öğretmen yazda öğretmen Sayesinde kalem tuttu elimiz Her bir söze yatkın oldu dilimiz Düşününüz ne olurdu halimiz Olmasaydı eğer özde öğretmen Gürkanider bilgi verir öteden Caydırır insanı nice hatadan Talimatı almış ulu Atadan Gözleri hep doğru izde öğretmen Bütün öğretmenlere en derin sevgim ve saygımla… Âşık Gürkani
Taha Mehmet Telli
Benim Hayatım
Bir söz ancak söyleyenin tecrübesi kadar iyi ve geçerli olur... Çünkü Ben Hayatı önce yaşadım, sonra okudum, en son yazdım... Ekim
Ramazan Çiçekli
1 Ben
Bir ben var bende elle tutulmayan, gözle görülmeyen, Zihnimin süzgecinde bir başkasında değer bulan. Düşünen bir saf ben var bende, İlgi çeken.................... 08.04.12/Bursa
Nuran Üçer
İstanbul Ağlıyor
Nice sevdalar bitmiş gibi Gidenler dönmemiş gibi İstekler olmamış gibi İstanbul ağlıyor bu gün.. Gözlerden akan yaş gibi Bağra basılan taş gibi Başı dumanlı dağ gibi İstanbul ağlıyor bugün.. Çığlıklar kum tanesi gibi Ne söylesem boş gibi Kimse sesimi duymaz gibi İstanbul ağlıyor bu gün.. Sevgiliyi özler gibi Umudu tüketmiş gibi İçimi acıtır gibi İstanbul ağlıyor bugün… Biraz var, biraz yok gibi Hem az, hem de çok gibi Dermansız bir acı gibi İstanbul ağlıyor bugün.. 16/01/2014 14.10
Arzu Bağrıaçık
1 Ben
Kızaranlığım Gözleri perdeli Hissedilemeyesi... Kokusuz Kafesi kıran Mezardayım. 2001 GATA-Ankara
Arzu Bağrıaçık
1 Beyazı Daha Beyaz Yapan Kırmızıların
Belki de hayatının son anına dek Gelebileceğin en güzelindesin. Güzellik kavramı işte görebildiğince. Islak saçlarını savurup; nemin Yeşilinde gözlerinin ışıltısı. Bir noktanın çıkmazında Yol almaktasın. Ellerin tutulamayası narin Nasırlı avuçlarını gizler tırnakların Beyazı daha beyaz yapan kırmızıların. Adım atmaktasın ürkek, her yanın titrek. Kır çiçekleri kokarsın. Hala ne saklarsın kırların verimini? Belki de hayatının son anına dek Gelebileceğin en güzelindesin. Güzellik kavramı işte görebildiğince. Yol alabildiğince gidebildiğince. Çıkışın hızlı, İnişin olmasın. Dedim ya kır çiçeği kokulum. Beyazı daha beyaz yapan kırmızıların. 2001 Ankara
Arzu Bağrıaçık
1 Bitemem
Durmuşum Tıkanmışım Üretemiyorum Hissetmeli Sıcaklığını, Dokunmalıyım Coşmalı Akmalıyım, Dönmeli Yaşamalıyım. Ankara
Öznur Karayumak
Bire Yedi
BİRE YEDİ Daha sökmeden alfabeyi Vatan, bayrak yoluna baş koyar Türk Gönlü yüce, vicdanı hür, Gözü kara, kini beter Gül kokan toprağına canından can düşerse Mislince ödetir Bir dökülür kanı, yedisi doğar Ve boğar bağrındaki haini Dalından kırılan emek... Ayağı topal, kolu kesik evlatlar Dağ gibi, gencecik… Gücü kendine münhasır Dağlarımdan kopan dik bakışlı kartallar! Dişlenen, kemirilen, kanayan yüreklerle Geride kalan sabahı ah dilli, bağrı yanık analar Ateş düşen ocaklar feryat figan Kör bakan sakanın taşırdığı sabır Baş koyduğum yollar... Kabına sığmaz dik baş, Al bakışlı deli ruh köpürür Yeter ya/Hu! Kınından çıkar kılıç... Ahdım var! Sinecek hainliği yedi düvelin! Kim vurduya gitmeyecek kınalı koçlar! Sağrısında yangısı, ağıt dizen türküsü Susacak feryat, susacak isyan... Gül yerine mayın süslü tarlada Pusuya tükürecek Türk kanı Bire yedi doğarak 23.Nisan.2008, Öznur KARAYUMAK "GÜNLERDEN VUSLAT" Şiir kitabından
Kadir Albayrak
1.Bölge Şehit Adayı! ...
Paylaşın, paylaşın beyler, oy bizden Biz eşeğiz, eşek, vurun semeri Vazgeçer misiniz böyle kerizden Tutun belimiz de sıkın kemeri Ben mi kimim? Amca, yeğen, bey, dayı Birinci bölgeden “Şehit Adayı” Vekil olun, bakan olun, “baş” olun Boş verin Milleti, biraz ”şaş” olun Yapışın koltuğa hatta taş olun Memleket sizinle bulmuş zemheri Ben mi kimim? Mezarlıkta bir “sayı” Birinci bölgeden “Şehit Adayı” Çocuğunuz mu var, USA sağ olsun Gönderin koleje hemen kaydolsun “Sam amca’da” sever sizi hamdolsun Dert etmeyin “namus” denen cevheri Ben mi kimim? Size küfrün kalayı Birinci bölgeden “Şehit Adayı” Kolu kopmuş Mehmet’imi gördün mü? Şehit verip ellerinle gömdün mü? Namusuna yemin verdin, döndün mü? Çıkarttınız Mehmet’imden miğferi Ben mi kimim? Namert’e kabadayı Birinci bölgeden “Şehit Adayı” Kanı yerde kalmaz! .. Ya, ya, anlatın Konuştukça içimize damlatın Millet uyanmasın “haber atlatın” Elbet açacağız biz bu defteri Ben mi kimim? Azrail’in soyadı Birinci bölgeden “Şehit Adayı” Bakkal, manav, işçi, farkında herkes Masal anlatma lan! .. Sus’ta kısa kes Siz değil, biz size ders vericez ders Delirttiniz gözü yaşlı Milleti Ben mi kimim? Kahpelerin damadı(!) Birinci bölgeden “Şehit Adayı” Gelen yedi, siz de, yiyeceksiniz Şehidime “kelle” diyeceksiniz Allah’a ne cevap vereceksiniz Büyük olur öfkemizin şiddeti Ben mi kimim? BU VATANIN EVLADI Birinci bölgeden “Şehit Adayı” ……….. Da; …. SİZ KİMSİNİZ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ?
Selma Liman
1.bölüm Kitap Filistin Ağlıyor
israil bombaları devam ediyordu heryer kana bulanmıştı heryeri barut kokusu kan kokusu sarmıştı toz dumana karışmıştı herkes çığlık çığlığaydı ellerine aldıkları herşeyi fırlatıp atıyorlar çaresizce savaşın ortasında can çekişiyorlardı o halde iken bile ağızlarından düşmeyen sadece iki kelime vardı allah peygamber diyorlardı susmaksızım bir an durakladı herkes gözlerine ilişen bir genç filistin askeri vardı bu genç şiir okuyordu ama öyle mısraları vardı ki herkezin kulaklarının pası siliniyordu adeta can çekişiyordu kanıyordu yarası durmaksızım ama onu hissetmiyordu bile ama az bir zamanı kalmıştı bunu o dahi herkes biliyordu sonra duraksadı gözüne bir çocuk ilişti ürkek adımlarla ona yaklaştı başını okşadı ağlama dedi bu da bitecek birgün güleceksin yalvarıcasına ağlama ne olur ağlama diyordu çocuk ona sordu peki sen neden ağlıyorsun gidiyorum çok az bir zamanım kaldı rabbime gidiyorum belki sizlerde geleceksiniz işte o zaman güleceksiniz şimdi sil gözyaşlarını üzme beni ne olur o küçük kızla sohbet ederken herkes savaşın o acımasız haline geri dönmüşlerdi işte genç filistine en derin hişlerile yazdığı şiiri okuyor filistin ağlıyor filistin ağlama sen sil gözyaşlarını birgün savaş bitecek kanlar dinecek bomba sesleri susacak umudunu kaybetme güneş senin içinde doğacak senin de umutların yeşerecek ağlama sen gözyaşlarını akıtma kan kokusu artık koklamayacaksın acılar sona erecek birgün seninde yüzün gülecek artık kanlar akmayacak yürek acıları dinecek gözyaşları sona erecek artık feryatlar da sona erecek ey filistin sen yeterki umutlarını yitirme... SALİHA ADIGÜZEL şahadet getirerek can verdi oracıkta küçük kız ağlamıyor çünkü söz verdiği için alnından öpüyor abisinin ben de gelicem yanına bekle beni diyerek o da savaş alanına karıştı savaş şiddetle devam ediyor filistin kanlara bürünmüştü o kanlar bizim şehitlerimizin kanıydı onlar filistin için kanıyla canıyla savaşıyorlardı bir yandan filistin bayrağı sanki gururlanıyormuş edası ile dalgalanıyordu filistinliler şehitlerimize ağıt yakıyorlardı onlar hiç güneşi görmediler ezan sesleri duyulmuyordu bu şehirde bu şehrin insanların kulaklarını pas tutmuştu oranın çocukları oyun oynamıyor gerçek oyunlarını sergiliyorlardı o çocukların kulaklarına eğlenceli şarkı sesleri değil onlar silahlarla oynuyordular hayatın gerçeklerini görüyorlardı hayat onlara çok acımasız geliyordu gözleri kan bürümüştü düşünceleri kinle dolmuştu karanlık çökmüştü düşlerine sevgileri nefretle dolmuştu bu çocukların filistin işkencelere devam ediyordu israil askeleri onları esir almış işkence ediyorlardı esirlerin içinde bir genç vardı ki onlara yenilmiyor baş eğmiyordu ama birşey vardı ki o acıyı hissetmiyordu bedeni buz gibiydi çok üşüyor ve dudakları titriyordu ruhunun bedeninden çabuçak çıkmasını diliyordu esirlerin gözleri ona çevrilmişti ibret olsun diye ama o bedenini hissetmiyordu ki kalbi buz kesilmişti yinede direniyordu dudakları ölüme susamıştı canı bedeninden çıkmak bilmiyordu ölmek bu acılardan kurtulmak istiyor biliyordu ki ölüm tek kurtuluştu onun için hissediyordu son nefesini vermenin zamanı gelmişti israil askerlerinin yaptıkları karşılığında tek kelime etmiyor ağlamıyor yalvarmıyordu bile herkes bu gençe hayranlıkla bakıyordu ve işte azrail gelmişti genç israil askerlerinin yüzüne ve orada bulunanlara son kez baktı ve kelimeyi şehadet getirerek vefat etti filistin durmadan can veriyordu durmadan kan akıyor geceleri gündüzleri gündüzleri ise geceleri olmuştu rüyalarında bile savaşı görür olmuşlardı taki uyurlarsa uyumuyorlardı ki onlar hep savaştılar yılmadan bıkmadan yorulmadan savaştılar çocuk çoluk yaşlı genç kadın hepsi savaşıyorlardı ellerin de hiç bir şey olmadan filistinliler diri diri yanmaktaydı kucakları sevgiye hasret kaldı onlar savaşın içinde büyüdüler sevgiyi hiç tanımadılar bile gözlerinde sevgi yerine acı ve keder vardı heryer cesetlerle dolmuştu cesetler bütün değildi bedenler bir tarafta başlar ve kollar bir taraftaydı bu nasıl kindi nasıl nefretti bu filistinliler adeta israil askerlerine saldırıyorlardı ne çareki hiç bir şey yapamıyorlardı onlara karşı ama onların imanları vardı onlar yanlız değildi israil askerlerin cephaneleri vardı kılon komutan yanındakilere emir veriken filistinin bir kısmını kendi tarafına çekmişti kılon komutan çok zalimdi filistinlilere işkence ediyor kimisinin kollarını kopartırıyor başlarını vurduruyordu filistin yine yenilmiyor teslim olmuyor israil askerlerine teslim olmaktansa ölümü tercih ediyorlardı bir gün acıları bitecekti buna bütün kalpleri ile inanıyorlardı yürekleri sızlıyordu onların yaşadıklarına yılar geçiyor filistin yok olmaktaydı ölümler artıyor kılon komutan işkençelerine devam ediyor filistini kan gölüne çeviyor esir aldıklarını da öldürüyordu zalimce hiç gözlerini kıpmadan arkalarından da kahkaha atıyor cesetlere tekme atıyor gülmeye devam ediyor filistinliler ona kinle bakıyordu melisa kılon komutanın yüzüne öyle masumca bakışı vardı ki kılon komutan küçük kıza kinle bakıyordu melisa yanında şehit olan askeri düşündü filistin için şiir okumuştu kendisine söylenenleri aklına getirdi ve onu çok özlüyordu çok sevmişti filistin çok yanlız kalmıştı istanbul da bir genç vardı askerliğini filistinde yapacaktı yusuf çok seviniyor o insanların yanına gidiyordu 3 gün sonra uçağı kalkıyordu hazırlıklar da yapılmış gün çabucak gelmişti.yusuf gideceği gün çok heyecanlanıyordu ama tek başına yolculuk yapmak ona zor gelicekti öyle değildi ama onun yanında yaşlı bir adam yer ayırtmış.Yusuf ailesiyle vedalaştı gözyaşları aktı artık zaman gelmişti yusuf yerini almıştı.bir yandan ailesiyle ayrılııyor diye çok üzülüyor bir yandanda filistin için savaşıcak diye huzurluydu.yusufun uçağı kalkmıştı yusuf için yolculuk başlamıştı artık... yanındaki yaşlı dedeyle tanıştı dedeye gazi diyorlarmış yusuf ise ona gazi dede demeye başlamıştı gazi dede askerliğini çanakkalede yapmıştı yaşı ise doksan altı idi.çok hasttaydı belkide bu yolculuk ona iyi gelmiyecekti.yusuf gazi dedenin haline çok üzülüyor ve ağlıyordu gazi dedenin hayatı yusufa dokunmuştu yusuf daha yirmi yaşındaydı gazi dede iyi değildi tek başına yolculuk yapıyordu bu hayattanda çok yorulmuştu.yusuf onu yanlız bırakmıyordu hep sohbet ediyor hayatını dinliyor gazi dedenin çocukları ona hiç bakmıyorlarmış gazi dedenin yolculuğu çok zor geçiyordu.yolun sonuna geldim diyordu yusufa, yusufun gözleri dolmuştu gözlerinden iki damla yaş süzülmüştü yusufun çok yufka bir yüreği vardı gazi dede sanki son nefesini vermeye hazırdı yusuf farkına varmıştı ama elinden bir şey gelmiyordu gazi dede yusufa baktığı zaman kendi oğlunu görüyormuş gibiydi ama yusuf onun için daha yufka yürekliydi artık iyice yolculuğu zorlaşıyordu gazi dedenin, böylece zaman geçiyordu yusuf uçağın camından dışarıya dalmıştı cam buharlaşmıştı yusuf eli ile camı silmeye başladı hava karlıydı çok kötü bir hava vardı. yusuf dışarıyı seyrediyordu gazi dede ise dinlenmekteydi.hep uyuyordu.yusuf merak etmişti onun düşünüdüğü başkaydı endişeye kapılmıştı yusufun yolculuğuna az bir zaman kalmıştı.filistini hiç aklından çıkartamıyordu hep onları düşünüyordu.saat ilerlemişti. yusuf gazi dedeye bakmak için ilkilerek yerinden kalktı.gazi dedeye bir dokundu bedeni buz gibiydi.yusuf hemen elini çekti inanamıyordu donup kalmıştı dili tutulmuştu.öylece yerinde kıpırdamadan neler olduğunu anlamaya çalışıyordu ve anlamak çok zordu.çünkü uyuyor gibiydi ama vefat etmişti.yusuf çok şaşkındı gazi dedeyi burda böyle bırakamazdı bir şeyler yapmalıydı çünkü o yanlızdı hiç kimsesi yoktu ama nasıl.? ? onun bir görevi vardı.yolculuğunu tamamlamalıydı.kendi için ve filistin için filistine çok üzülüyordu yusufun yolculuğu az bir zaman kalmıştı gazi dedeyi birisine teslim etmesi gerekiyordu ve cenazesinin kaldırılması lazımdı yusuf gazi dedenin başından ayrılmıyordu.yusuf hala kendine gelememişti çünkü ilkez bir cenazenin başında bekliyordu yusuf etrafına bakıyor ama o bakış insanlaradı kinle bakıyordu onlara hiç gelip demezlerdi bu insanın neyi var hastamı hiç dönüp bakmıyorlardı bile yusuf gazi dedenin yüzüne bakıyordu gazi dedenin yüzünde nur vardı yusuf hayran hayran seyrediyordu onu ve gözyaşlarını döküyordu o an bir yolcu sorar evladım niçin ağlarsın yusuf bir cevap vermez bu sesin sahibine ahmet bey tekrar sorar evladım sen neden hıçkıra hıçkıra ağlıyorsun yusuf başını çeviryerek sesin geldiği yere bakar karşısında orta yaşlı eli veya kırk yaşlarında adam belirmişti ahmet bey yusufa biraz daha yaklaşır ve dizlerinin üstüne çüker bir daha sorar bu yaşlı amca senin neyin olur yusuf hiç diyebilmiş o an orası sesizliğe bürünmüştü hiç kimseden ses çıkmıyordu herkes nefes nefeseydi herkes yusufun bir kelime etmesini bekliyorken yusuf ona gazi derlermiş çanakkalelimiş askerliğinide orada yapmış bana anlatırken öyle güler yüzle anlatırdı ki ben ise onu can kulağı ile dinlerdim.ahmet bey yusufun söylediklerinin can kulağıla dinler yusuf gazi dedenin hayatını ahmet beye gözyaşları için de anlatırdı öyle içli anlatırdı ki sanki gazi dedeyi uzun süredir tanıyor gibiydi yusuf ahmet beye herşeyi anlatır yusuf bir türlü kendine gelemez hıçkırıklara boğulmuştu ahmet bey gözyaşlarna yenilmışti saatler geçiyor ahmet beyin yolculuğu bitmişti yusufa söz vermişti gazi dedeyi o alıcaktı cenaze namazını kıldırıcaktı duasını edicekti yusufun içi çok rahatlamıştı öyle bir içini çekti ki ciğerlerinden nefes alıyordu sanki yusufun yolu ahmet beyin yolu aynı tarafa düşüyordü zaman gelip çatmıştı yusuf kendi yoluna ahmet beyde kendi yoluna devam etmekteydiler ahmet bey yoluna gitmişti yusufta ucaktan inmişti yürümeye başladı yollar yıkık tüküktü insanlar bir kuşuşturma halindediler kimisi de feryat ediyor kimişi ailesini kotamara çalışıyor yusuf ise durmuş insanlara baka kalmıştı
Taha Mehmet Telli
Çocuklara saygı...
Benim gözümde çocuğa gösterdiğin saygı, Vereceğin (sendeki) terbiyenin ikiz kardeşidir.. eylül 2015
Taha Mehmet Telli
Çığlık atmayın siz
Bir insanın yaptığı kötülük, onun yardım çığlığıdır... Sizde çığlık atmayın... Eylül 2016
Arzu Bağrıaçık
1 Bulutlar Nerede?
Gökyüzündeki alışkanlığım Pamuk bulutlar, Nereye kayboldunuz ki Grilere teslim etmişsiniz şehri? 17.06.2001 Ankara
Hasan Sancak
1.Bölüm Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Bu şiirim 3 bölümden oluşmaktadır. Güzel bir ilçemiz var-görün Alaçam adı Günlerim onda geçti-unutulmadı yâdı İnsanları sevecen-sohbetidir dil tadı Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam Senin sesini duysam-çağırsam şimdi sana Güzelliğin dillerde-ses verir misin bana O kadar güzelsin ki-kan katarsın şu cana Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam Karanfilsin bir gülsün-sende ağardı saçım Sınırında yaşayan-ben de sana muhtacım Yıkılsam kahrolsam da sen benim başım tacım Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam Nehir gibi çağlasam-Leyla gibi ağlasam Mecnun gibi çöllerde-karaları bağlasam Kızgın güneş altında-yüreğimi dağlasam Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam Sensin kanadım kolum-solmayan çiçeğimsin Menekşe gonca gülüm-daima dileğimsin Tarlaya ekilensin-benim geleceğimsin Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam Tütün buğday ve mısır-ay çiçek fındık çilek Hangi birini saysam-nasıl tutsam bir dilek Hasret kokan bağların-hayâlin güzel melek Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam Öpülen ve koklanan-ilçemize çağrılan Şehidimin kanıyla-toprak ile yoğrulan Evim barkım ve obam-sende olur doğrulan Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam Tandır yufka gözleme-ateşte pişirdiğim Çoluk çocuk beraber-emekleri verdiğim Söylediğim söz gerçek-hep murada erdiğim Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam Ben sende gözlerimi-açtım hiç yorulmadım Üzerinde dolaştım-sorgu sual almadım Canım kadar çok sevdim-elem ile dolmadım Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam Kırlarında atları-koşturdum dura dura Sensin benim geçmişim-oturduğum yer bura Kirli eli değdirmem-kalbimdesin gör şura Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam İyi ki sende doğdum-açtım ben gözlerimi Sen beynime işledin-kaybetmem özlerimi Buradan yukarıya-aktardım sözlerimi Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam Kana kana su içtim-senin pınarlarından Kâh ağladım kâh güldüm-ölen ve varlarından Geçmişini anladım-ulu çınarlarından Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam Şiirleştirdim seni- hep mısralara döktüm Dörtlüklerim az geldi-emrin ile diz çöktüm Ailem yurdum belli-çirkinlikleri söktüm Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam Baş vücudun tacısın-gönlümün ilâcısın Taze taze kokarsın-ekmek pişen sacısın Yukarıdan aşağı-dede nine hacısın Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Hasan Sancak
1. Bölüm ‘Şairi ve Şiiri Beyitler Söyler’
TAMAMI 29 BÖLÜMDÜR. Acı çeken çektirir-akıllı ol uslu dur Şairlerin yanında-hemen bağdaşını kur Acı çeken sevinen-ümit duyan bir insan Şairler böyle kişi-taşırlar yüce bir can Acıların büyüğü-kendi acılarımız İlhamı şair verir-duyar anne baba kız Acıma duygusunu-içinde duyup yaşa Şairleri dinlersen huzur gelir o başa Adalet güneş gibi-ısıtır aydınlatır Şairler konuşursa-yürekleri çınlatır Adalet kadar büyük-sihirli güçler yoktur Şairi dinler isen-beyit dörtlükler çoktur Adalet mutluluktan-ancak sevgiden doğar Şair hor görülürse-sıkıntı bizi boğar Adalet mülkümüzün-ilk baştaki temeli Şairler ve şiirler-daim yükseltir eli Adalet ve merhamet-insanın özelliği Şairler okurlarsa -duyulur güzelliği Adaletle hareket-edenler çağa koşa Şair ile birlikte-hepsi erkekçe yaşar Adaletle işleyen-o çarklar kolay döner Şairler konuşursa-o anda yanar fener Adaletsiz yönetim-şairi zora sokar Ümit ışıklarını-onlar şiirle yakar Adaletsizliklere-karşı şair olur sur Şiir ve dörtlüklerin-ilikle önünde dur Adaletten ayrılan-bil yolunu şaşırır Şairi dinlemeyen-çalar vurur aşırır Ağaçsızsa topraklar-sel toprağı götürür Şairler duyulmazsa-bu insanı bitirir Akıl ve düşünceye-şair verir önemi Yirmi birinci yüzyıl-onlarındır dönemi Akıllı ol söyleme-bir söyle seksen düşün Anlatıyor şairler-bugün ile yarın dün Akıllı tedbirlidir-hesap eder her işi Şairler ve ozanlar-onlardır yiğit kişi Akla dayanan millet-yıkılamaz hep yaşar Şairi dinlerseler-hepsi zorluğu aşar Aklını iyi kullan -vücudu harap etme Bir kez şairi dinle-kötü yollara gitme Alçakgönüllü insan-kendisini methetmez Şairi duymaz isen-sıkıntıların bitmez
Taha Mehmet Telli
Cuma.
Cennet bir kitapsa; Cuma, Cennetin önsözüdür... Temmuz 2016 Eren (Taha Mehmet telli)
Münevver Düver
1. Çukurova Şiir Okuma Yarışması Sahiplerini Buldu (Haber)
SAHİPLERİNİ BULDU “EMİNE SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU 1. ÇUKUROVA ŞİİR OKUMA YARIŞMASINDA 1.OLDU” Adana Can by mix Müzik-Sinema Yapım tarafından organize edilen ve Can By Mix Müzik – Sinema Yapım Genel koordinatörü Münevver Düver hanımefendinin genel koordinatörlüğünde gerçekleşen, 1.Çukurova Şiir okuma Yarışması 30 Ekim 2010 günü, Adana Seyhan Kültür Merkezi Mehmet Akif Ersoy salonunda düzenlenen muhteşem bir organizasyonla sahiplerini buldu. Can By Mix Müzik-Sinema Yapım sahibi Cevdet Özcan bey konuşmasında “bir ilki gerçekleştirdiğimiz bu organizasyonla adımızı tarihe yazdırdığımız için mutluyum, bu mutluluğu yıllarca devam ettirmek için 1.Çukurova Şiir Okuma Yarışmasının devamının geleceğini” vurguladı. Aylardır hazırlıklarını büyük bir titizlikle sürdüren ekip, yarışma kriterlerini hazırlarken yarışma şartnamesinde yer alan maddelere tek tek riayet etmeye özen gösterdiler. Yarışmaya gönderilen tüm şiirlerin bir kitap veya Cd’de (antoloji eseri olarak) toplanacak olması da organizasyonun ne kadar büyük ve ciddi anlamda düzenlendiğinin bir göstergesi olduğunu ortaya koymaktadır. Yarışmaya gösterilen ilgi beklenilenden fazla oldu. Yurt içi ve yurt dışından gelen yarışmacılar, Akademisyenlerden oluşan jüri ve halk karşısında büyük ter döktü. Jüri Üyelerinin titiz çalışması sonucunda 1.2.3. ve Jüri Özel ödülü olmak üzere 4 ödül sahiplerini buldu. Jüri Üyeleri; Prof.Dr. Nurullah Çetin (Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Böl. Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Bşk.) . Prof. Dr. Erman ARTUN (Çukurova Üniversitesi Fen – Edebiyat Böl. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi) . Yar. Doç. Dr. Nuran Öztürk (Çukurova Üniversitesi Türk İslam Edebiyatı Öğretim Üyesi) . Ayhan Karataş (Çukurova Üniversitesi Fen – Edebiyat Bölümü Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmacı) . Mehmet Nuri Parmaksız (İlesam Genel Başkanı Eğitimci / Şair Yazar) dan oluşuyordu. Kıyasıya devam eden yarışmayı Radyo Süper Fm’in deneyimli sunucuları Kemal Kiricı, Melike Alıcı ve Radyo Ender Fm’in genç sunucusu Zeynep Genç birlikte sundular. Amatör ve profesyonel katılımcılara açık olan, Konu ve tarz sınırlaması olmayan yarışmada 29 Şair okudukları şiirleri ile kıyasıya yarıştılar. Alfabetik sıralamaya göre şiirlerini seslendiren yarışmacılar sırası ile şöyle; Abbas Paksoy (Kadirli Osmaniye) , Adalet Özgören (Adana) ,Adnan Özcandan (Kozan Adana) , Ali Şahin (Kozan Adana) , Ayten Özkanaktı (Adana) , Baki Yıldırım (Ceyhan Adana) , Emine Sevinç Öksüzoğlu (Berlin Almanya) , Esin Ayşe İnan (Ceyhan Adana) , Fatih Bulut (Adana) , Fatih Şahin (Konya) , Fatma Hizmetli (Sivas) , Fuat Duymaz (Adana) , Gülten Ertürk (Beypazarı Ankara) , Hakan Balcı (Kozan Adana) , Halil Özdemir (Adana) , Hasan Hüseyin Anmak (Adana) , Hatice Umut (Adana) , Mansur Emekçi (Adana) , Mehmet Tokmak (Adana) , Melek Erten (Adana) , Mustafa Akdoğan (Osmaniye) , Selahattin Baysal (Adana) , Şaban Şavin (Adana) , Şengül Sekman İban (Tarsus Mersin) , Veli Bilici (Adana) , Yüksel Güngör (Adana) , Haldun Zezer Şahin (Can Can) (Adana) , Fikret Ulutaş (Adana) , Fatma Genç (Adana) Programa il dışından gelerek bizleri onurlandıran; Adıyaman’dan Şair Şemsettin Dervişoğlu, Yozgat’dan eşi ile birlikte programımızı şereflendiren Yozgat Şairler ve Yazarlar Birliği Derneği Başkanı yazar, gazeteci, şair Ahmet Sargın, Yozgat Genç iş Adamlar Derneği Başkanı ve iş adamı Yerköylü Ayhan Çelik, Hatay’dan bizleri yalnız bırakmayan Şair Sevil Mısırlıoğlu davetliler arasında yerlerini aldılar. Programın Onur konukları ise; Bursa’dan Temel Şahin (Aşık Turabi) sazı ve sözü ile türkü dolu anlar yaşatırken, programın bir diğer onur konuğu ise; Adana’dan Abuzer Yılmaz (Aşık Kederi) idi. Aşık Kederi de sazı ve sözü ile dinleyenlere türkü deryasından damlalar sundu. Emine Sevinç Öksüzoğlu, aynı gün uzun yıllardır görmediği babası ile ilk kez bir araya geldiği programda, ödülünü sahnede babası ile birlikte aldı. Duygu dolu anların yaşanıldığı dakikalarda göz yaşları mutluluk için aktı. Jüri üyelerine, programa emeği geçenlere, destek veren kurum ve kuruluşlara teşekkür plaketleri verilirken, yarışmada derece alanlara ve tüm katılımcılara Katılım Belgesi, dereceye girenlere ise plaket, Onur Şilti ve Ödülleri takdim edildi. Derece Alan Şairler ve Ödülleri: 1. Şiir Albümü, Plaket, Onur Şilti, Katılım Bel. Emine Sevinç Öksüzoğlu- Berlin Almanya 2. Şiir Albümü Demosu, Plaket, Onur Şilti, Katılım Bel. Gülten Ertürk- Beypazarı- Ankara 3. Single Demo, Plaket, Onur Şilti, Katılım Belgesi Hatice Umut- Adana 4.Jüri Mansiyon ödülü, Plaket, Onur Şilti, Katılım Belgesi Fatma Hizmetli- Sivas Haber: Münevver Düver Can By Mix Müzik – Sinema Yapım Genel koordinatörü Araştırmacı Gazeteci
Öznur Karayumak
* Cumhuriyet ve Mustafa Kemal
CUMHURİYET VE MUSTAFA KEMAL 1933 29 Ekim’de “Türk Milleti! ” diyerek başlamıştı sözüne “Bu kutlu günümüzde bir ferdiyim milletin Ulaştıysak bugüne, milli birlik içinde Az zamanda, çok büyük işler yaptıysak... Kutlu olsun! Hakkındır hakkın ile aldığın En büyük pay senindir bu büyük idte Bunun temelinde yatar kahramanlığın Bunun temelinde derin kültürün izi Ve Cumhuriyetin vardır! ” dedi sevinç içinde Çelik bakışlı gözler dikilmiş çok önceden 1923’e ta 1905’lerden Vatana kast edenin dikilerek önüne Çıkartıp karanlığı mil çekilmiş gözlerden Yırtarak mavisini en uzak ufukların Yıkamış kan gülleri toprağın zerresini Yazdırmış destanları Çanakkale’den beri Önünde toz dumanlar, sarsarak tüm dünyayı Uluslar uyandırıp, esaretler yıkarak Samsun’da tohum ekip, besleyerek Sivas’ta Ankara’da derlemiş kızıl gonca gülleri... Kılıca kın olarak sarılmış yüreğiyle, Ruhun gücü üstündür her silahtan savını İspatlamış dünyaya, Sakarya’dan Afyon’a Zafer sümbüllerini derleyerek İzmir’de! Yırtarak hüzünleri Ulus’un yüreğinden İnleyen gönüllere umutları serdiyse Ve sonunda kavgalar, barışla örtüldüyse... Dinle! Toplar ve zaferler seslenir bu toprağın bağrından Ve selam olsun altında yatan tüm şehitlere! Bugün çiçekler açıyorsa bahçemizde Düşünebiliyorsak özgürlüğü Sarabiliyorsa yavrularını analar Ve ezanlar susmuyorsa camilerinden... Yüzyılların cesur yüreği millet ve Cumhuriyet gülleri, yurdumda sere serpe! Ve sen! Ey yıldırımların çocuğu! Titre ve uyan! Karakterin hürriyet, özgürlüğün, soyundan Şimdi bu üç beş engel kesecek mi yolunu? Seni doğurmuş çağlar en derin bağırından Atıl tarihlerine Mustafa Kemal gibi! Unutma teslim aldın mirasını Ata’ndan O’nun emanetidir, Cumhuriyeti koru! Yaşat sonsuza değin, aydınlansın bu vatan! 22.Ekim.2005, Öznur KARAYUMAK "GÜNLERDEN VUSLAT" Şiir kitabı ve sesli Şiir albümünden 29.Ekim.2005 Tarihinde, İstanbul Fatih Belediyesinin Attila İlhanın anısına düzenlemiş olduğu, 'Cumhuriyet' konulu Şiir yarışmasında 1. lik ödülü almış olan Şiirdir.
Muhammet Pınaloğlu
1.Dağ Çiçeğim.Pinaloglu
Seni seninle yaşamak güzel olacaktı da, ben bu hallere kalmayacaktım, seni düşünmeyecektim şiirler yazmayacaktım, yalnızca ben olacaktım. Benliğim de içim içime sığmayacaktı oysa sana aşık olduktan sonra kendimi tamamen mahvetmek kendimi sana sevdiremeyeceğimi bile bile sana yaklaştım ama istediğimi elde edemedim bir suçlu gibi kendimi suçladım dağ çiçeğim. Benim elim ayağım tutulması konuşmaya gülmeye, kalp kalbe karşı olduğunu söylemeye cesaret edememe beni zor durumda bırakıyordu. Sana tüm sıcaklığımla yaklaş samda seni aşka davet ediyordum bir yandan da korkuyordum o korku başıma gelmedi inşallah gelmez diyorum bir gün konuşmak istersen sekreterim özlem sana yardımcı olacak bana ulaşmak istediğin de dağ çiçeğim. Hiç düşünmedin benim nasıl yaşadığımı yıllar sonra çocuk gibi dert paylaşmak kimi telefonla kimi şiirsel mektuplarla. Seninle yaşamak bir hayal ama yazılanlar bir gerçek diyemezsin böyle bir şey olmaz seven konuşur. Artık anlıyorum ama ne yapmak istediğini asla 34 ay 1020 gün 816 saat 48,960 dakika 29,37 600 saniye bu saat cetveli sana neyi hatırlatıyor bir ayrılığı mı yoksa sevildiğini mi dağ çiçeğim.........? Bu şiirde aşk var mı? aşk hiç bir zaman bitmedi ki, bu manzumeyi bu metni dile getirmek sana olan sevgimle daha ötesinde sana yardımcı olmak benim asıl görevim olacak dağ çiçeğim. Hiç bir gün ak niyetim olmadı sen karşımda bir hanımdın. Gelme sende, sorma sanda seni olduğun gibi seveceğim. Zaten şiirlerim o gerçek sevgiyi ortaya koyuyor öyle değil mi yanlış bir düşünce varsa benliğimde, ister sitem et, istersen şikayet olurum yolunda sevgi suçlusu ve benden sonrası gelirse aklına sakın dökme göz yaşı, şiirlerimi oku her kes okusun öylede bir gün her kes duyacak dağ çiçeğim... Keşkeler hiç olmasaydı hiç tanışmamış olsaydık, bunlar gelmeyecekti başımıza. Kalp kalbe karşımıdır.....? neden bu çile, neden bu işkence, neden gülemiyorum. Suçsa sevmek çekiyorum cezamı konuşma gülme yasağı var sanki yalnızlığımda. İşte gel gör ki nasıl geldim bu günlere yalnız başıma karşılıksız sevginle aşılmayan dağ misali Çığa dağı hisar kalesinden denizi seyreder gibi uzaktan seyrettim sevdim anlarsın diye ama karşın da adam olamadım dağ çiçeğim.... sevgin sonsuz olsun, gülümse mutlu ol dağ çiçeğim sevgiyle …. Ciğa dağı/ Hisar Kalesi Yücehisar Pazar Rize Kap Atışı/ Muhammet PINALOĞLU
Arzu Bağrıaçık
1 Dart
Saplanası Hırçınlık; Oynamaktasın Acımasız, Daralışla DART. 2001 GATA-Ankara
Taha Mehmet Telli
Demokrasi
Demokrasi toplumu özğürleştirir, Ahlaksızlaştırmaz... Ekim 2016
Taha Mehmet Telli
Dua
Merhamet ve şefkat insanın en doğal duasıdır... 2017 ocak
Taha Mehmet Telli
Düşünce farkı.
Doktorla katili ayıran şey ellerini ne için kullandıklarıdır... Mart 2016 (Taha mehmet telli)
Taha Mehmet Telli
Eş Seçerken Bence
Evde kahve eşliğinde iki koltuğa karşılıklı oturup bir sohbeti paylaşamadığım insanla, Bir ömürü paylaşmayı düşünmek bana göre bir düşünce degil. Haziran 2016
Muammer Çalar
1 Deli Derviş
Gönül Kâbesini pür tavaf etmeyen derviş Ne mihraba varır ne de maksuda erermiş. İnanma derlerse ki bel de altın kemermiş Ne mihraba varmış ne de maksuduna ermiş. Kusuru kendin de görmeyen asi budala Ayıbını başarı kusru hüner sayarmış. Aykırılığı aydınlık sanan saf ükala Kendine paha biçermiş,yirmi dört ayarmış. Bir gönül kurmamış sa gök kubbeli semâya Beyhude avazı çıksa da fizana aya Kırkbin kez dursa da Arafat da safaya Nafile bir gönüle girip karmamış maya. 27-04-2012 -Aşık Çağlari-Muammer Çalar www.caglari.com Online müzik Shop https://itunes.apple.com/nl/artist/as-k-caglari/id966838550#see-all/top-songs
Ethem Altan
1 Ethem Altan Kimdir
1974-1975 öğretim yılında Yozgat Lisesini,2012 yılında Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümünü,2015 yılında Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümünden mezun oldum. Bir erkek iki kız çocuk babasıyım.Bir kamu kurumunda memur olarak çalışıyorum.
Nazım Hikmet Ran
1 Ekim 1945
Dağın üstünde: akşam güneşiyle yüklü olan bir bulut var dağın üstünde. Bugün de: s....................
Mehmet Hanifi Ekici
10 Ey güzel Dünya
Aşığım sana ey güzel Dünya Bir ömür geçti sanki bir rüya Her tarafta bahar Tepelerin lalezar Derelerin gül kokar... İnsanlar mutlu,bahtiyar Daha doğacak bebeklerimiz var Herşeyin güzeli sende Yeterki bizde olsun irade Aşığım sana ey güzel Dünya Ömür geçti dersin ki rüya Biz gideceğiz torunlarımız gelecek Ne olur,onlar üzülmesin, ha...
Taha Mehmet Telli
Harfler
Şair; Harfleri harp düzeninde hizaya sokup kalemle, asker gibi emir komuta eder... Ağustos 2016
Taha Mehmet Telli
Hastane duvarı
Kimse hastane duvarlarını sağır sanmasın, onların dinlediği anlık duaları asırlık cami duvarları bile daha duymamıştır... Ağustos 2016
Işık German Ersoy
1. Genel Kültür Yarışması - 21.12.2013
Latince adı - Cotulorhiza Tuberculata - dır.Doğru yanıt aşağıdaki şıklardan hangisidir? 1. Akdenizde yaşayan deniz analarının genel adı. 2. İleri tüberkülozun tıpta kullanılan adı. 3. Kakao ağacının adı. 4. Kimyada katolizör olarak kullanılan bir element. 5. Afrika kökenli zehirli büyük cins bir örümcek.
Ozan Efe
1.Göz 'gülce' Ekine Mavi Vurgun
eğilip öpsem gözün derinliğinden bir güneş değsin parıldasın içine bu okyanusa kuşlar gölge düşürür gözbebeğinde altınsı güneş ışır melek önüne yaz kırpar bulutları güneş gök yüzü ekine mavi vurgun 240210-1denizli
İsmail Doğan
1 Hoş Geldin Yağmur İlke
Sade duygulara tatlı sözlere, İLKE'mi prensip bal etti YAĞMUR. Hoş bir muhabbete güzel nazlara, Hanemi bereket bol etti Yağmur. Seninle beraber şen olsun dünya, İşlenmiş, bezenmiş huyuyla maya, Gül yüzün benziyor güneşe aya, Bağımı, bahçemi gül etti Yağmur. Doğal güzellikten almışsın adı, Anneyle babanın katlandı şadı, Onunla oluştu lezzetin tadı, Meyvesi çoğalmış dal etti Yağmur. Uzak dursun senden hain pusular, Asla yıldırmasın yarış koşular, Sevincim kıskandı aka şu sular, Gözümün yaşını sel etti Yağmur Gönül terazimde dara durudu, Varlığın bendimi zevke bürüdü, Sevgin ersir aldı ayak yürüdü, Yönümü kendine yol etti Yağmur. İlahi kudretle semahın döne, Yürüttük kervanı geldik bu güne, Ömrümü uzattı en az yüz sene, DOĞANİ dedeyi kul etti YAĞMUR 11.08.2012
Tuncay Akdeniz
1..........Hak mizanı adalet
HAK MİZAN ADALET Aleme ibrettir hikmeti düzen Hakikate giden yoldur adalet. Her iki cihanda şaşmaz o mizan Dünyadan ukbaya mildir adalet. O kalbin dilini yalan söyletmez Nefs-i arzulara asla meyletmez Şerefini korur adın kirletmez Asalet şehrine ildir adalet Kılıçtan keskindir oyun bozana Huzur güven verir yaşam düzene Haddini bildirir yoldan azana Mazlumun derdine dildir adalet Kalkan olur hille şerri satana Erdemliktir Ömer gibi sultana Hakk mührüdür adil olur insana Alan değil veren eldir adalet Gözlerin görmezmi arz ile arşı Gücün yetmediği kaldırma taşı Tefekkür ederse kalbinden kişi Edebi erkâna tüldür adalet Her iki cihanın hakikat yolu Haklıyı haksızı söyletir dili Temel eğitimin milli okulu Herkesin tuttuğu daldır adalet Ey mülkün sahibi yüceden yüce Emrinle gündüzler oluyor gece Kul Tuncayım aklım ermez bu güce O aşkı sevdiren güldür adelet
Mehmet Hanifi Ekici
10 İnsanlık
Tıkanmış vanalar suyu akmıyor, Yoksulun yüzüne kimse bakmıyor, Söylendim yırtındım kimse takmıyor, Hayretler içinde kaldım insanlık... Çocuklar çöplükte ekmek arıyor, Yoksulluk ağ gibi şehri sarıyor, Mazlumun feryadı arşa varıyor, Çaresiz uzaktan bakar insanlık... Ay değil yıl değil asırlar geçti, Kimi saman ekti kimi ot biçti, Kimi ser verirken kimi es geçti, Yolların kavgalı oldu insanlık... Bir Dünya istedim özgürlük dolu, Adalet eşitlik mutluluk yolu, Siyahı beyazı, hem sağı solu Ne olur bir yol ver bana insanlık...
Taha Mehmet Telli
İtici
Ben her tanıdığım insana önyarğısız aynı mesafede ve aynı içten samimiyetle yaklaşırım.. Ama bazıları mıknatısın ters yönündeki etkiyi yapıyor... Ekim 2016
İhsan Hasan Kaya
1 Eylül Geldiğinde…
Balıkçılar heyecanla denize koşar, Denize açılır, koca dalgaları aşar. Bundan sonra denizle içi içe yaşar. Balığın bereketini görünce şaşar. Öğretmenlere yaz tatili sona erer. Okullar çağırır,dinlendiğiniz yeter. Okullarda bilgiyi öğrencilere serer. Cehaleti,bilgisizliği okullarda yener. Adli yılın açılışı büyük katılımla olur. Hukuk devletinde herkes yer bulur. Yargının bağımsız olduğuna uyulur. Bağımsız mahkeme herkese kurulur. Dünya barış günü olarak kutlanır, Bu kadar savaş görülmez, atlanır. Savaşa Müslüman dünyası katlanır. Dünya barış gününe sözde şartlanır. İşte her yıl bir Eylül tarihi geldiğinde. Değişiklik olur insanların yediğinde. Öğretmenler seminer döneminde. Boynumuz ince hukukun dediğinde. BARIŞ OLSUN, dünyanın her yerinde. 01.09.2014 Hasan Kaya Eğitimci-Şair-Yazar
Taha Mehmet Telli
Kalem ve silah.
Çocuğun eline illa bir silah verecekseniz,kalem verin. Zira kalemi iyi kullanırsa çıkan mürekkep kurşundan daha hızlı, daha tehlikeli ve etkilidir. mart 2016 Lüleburgaz..
Nami Keskinbora
1. İhtifâlin Sözleri
- İranlı Değerli Mecit Rostaî’ye – Geçen kış İran’a gelmişti erken, Bahar için gökten müjde beklerken, Bir yıldız kaydı ve mehriban Babam, Kış bizde cavidan kaldı, gittin sen. Hayat renksiz kaldı sensiz Pederim, Bekler durur boynu bükük maderim, Söndü bizim evin bütün neş'esi, Baharsız bağları böyle n'iderim, Gelmezsen rostadan ben de giderim. Mersin, 9 Ağs. 2009
Kazım Doğan
1 Eylül Dünya Barış Günü
Bugün dünyada barış günü dostlar, 1 Eylül'de hep barışa kulaç atıyor kollar, Savaşlar lanetleniyor,barışa çıkıyor yollar, Bugün 1 Eylül Dünyada hala savaş var. Emperyalistlerin bitmiyor hiç İşgal oyunu, Gözleri doymuyor hiç, tutuyorlar hep suyun başını, Güçsüzün tepesine çıkıyorlar alıyorlar vatanını, Bugün 1 Eylül Dünyada hala savaş var. Çıkarları için herşeyi yapıyorlar, döküyorlar kanları, Satın alıyorlar, besliyorlar içimizdeki yılanları, Sindiriyorlar,eziyorlar kendilerine karşı çıkanları, Bugün 1 Eylül Dünyada hala savaş var. Kazım Derki; Bitirelim bu oyunu,cesaret tohumlarını ekelim, Gücümüzü fark edelim artık kendimize gelelim, Zırh olalım emperyalistin önüne gerekirse ölelim, Bugün 1 Eylül Dünyada hala savaş var.
İzzettin Coşkun
1 Haziran Gecesi
Bir haziran gecesidir beni ağlatan. uçurumların zamansız intiharıdır beni anlayan Haz aldığım, alamadığım ne varsa göz yaşı olurcasına gözlerimden sarmaş dolaş akıp gider dicleye.. Hazsız İran'da vinçlere balık gibi takılan kürd olurum. ancak halık bilir, oltaya gelmiş acılar yaşamanın çığlığını. dağların doruklarında yurd edindiğim kimliksiz kamptır hatırım. yuvaya bir lokma götürme yolunda parça parça dağılmış bir katırım... Ölümlü haziran gölgesinde Mehabat'ta katlanırım... Seni hatırlamaya dair ne varsa sakladım, Saklanırım, çocukça ve çokça çizilen sınırlarda Mayınlarca gizlenmek. Haziran sadece bir ay değildi sanki, bir işçi bayramı yada yoksulluk yada sevmenin... Insan hep bölünür, Bir hücrede başını çarptığı 4 mevsimli anaların göz yaşları sağanak yağmur olur Karadenizin kürd işçisine... 1 haziranda mutlu olmanın garipliği var üzerimde Dizlerimde dizelerin büyütmüşlüğümdür hasretli prangalarım...
Öznur Karayumak
İzmir, Eski İzmir Değil
İzmir, Eski İzmir Değil Babam’a Yine imbat esmekte başımda bu akşam! Bu gönül zindanı boğar gizliden gizli Bir gözümde sıla, bir gözümde sevdam Öyle doğmalı güneş ki bir tacı ebedi gibi Şimdi tam vakti! Ve bir sırrı mukaddes misali bezenmiş gökler Tahtına kurulmuş gülümserken ay Gecelerin prensi Yiter dünyanın azameti Kayan yıldızlara benzer Rüzgar getirir İzmir’in kokusunu Çınlar dalgalarının sesi Sen ki, kendi ellerinle bıraktın orda beni Mavi-yeşil sihrinde kaybolup yitti gönül Sen ki, yine orada terk edip gittin bizi Ne şimdi gözümde eski İzmir Ne güneşi, aynı değil Seni nerde arasam, neyle avunsam? Yakıp gittiğin ateşle geçecek ömrüm Hasretle rüyalarda bir an sana kavuşsam Nice mihraplar yıktın içimde ah Nerde eski gülüşüm? 1992, Öznur KARAYUMAK "GÜNLERDEN VUSLAT" Şiir kitabından
Taha Mehmet Telli
Kelamdeki ordular
Dünyada ki en güçlü ordu kalemin içinde saklı... ama o askerlere emir komuta etmek için çok okumalı,çok okumalı,çok okumalı ve yazmalı.. Ağustos 2016
Arzu Bağrıaçık
1 Kısır döngü
Çıtırtılı esintilerde Kulaç sesleri Atlıyorum balık gibi Yaşayacağım sanki! Yanılgıların kısır döngüsünde Titriyorum. 2001 Ankara(Ant)
Birol Hepgüler
(1) Kader İzin Vermiyor
İkinci adresim olacaktı kabrin. Mezar taşınla konuşacaktım yıllarca, Nereye kadar giderdi bilemem, Kader izin vermedi.. Deniz kuşlarına diyecektim derdimi, Dalgalara anlatacaktım aşk hikâyemi, Rüzgârlara söyleyecektim şikâyetimi, Kader izin vermedi.. Karanlık gecelerde,ıslak kaldırımlarda, Sabahlara kadar dolaşacaktım,elimde sigaram. Yağmurlarla yarış edecekti gözyaşlarım, Kader izin vermedi.. Sahilde,banklarda sabahlıyacaktım. Güneşten evvel uyanacaktım her sabah. Yaşarken faniliğe karışacaktım, Kader izin vermedi.. Zehir gibi içecektim sensizliği, Haykıracaktım sen yokken çaresizliğimi. Acımı ikiye katlayacaktım. Kader izin vermedi.. Bir elinle tut da mezar taşını, Azıcık kaldırda bak güzel başını, Uzatıp sağ elini,sil gözyaşlarımı. Diyeceğim ama, Kader izin vermiyor... (21 Ağustos 2005)
Oktay Çöteli
1.Harputlu Çötelizadeler
HARPUT TARİHİ Harput, Elazığ ilinin eski yerleşim bölgesıdir. Tarih kaynakları Türklerin Anadolu ya MÖ. 2000 yıllarından itibaren geldiklerini yazar. Fahrettin M. KIRZIOGLU, bazı oğuz boylarının M.S. 4. ve 5. yüzyıllarda Doğu Anadoluya hakim olduklannı ve Haıputta bir beylik kurduklarını Dede korkut destanlarına dayanarak söylenmektedir. Nitekim M. 1084-1085te Haıput Çubuk Bey tarafından alınır. Oğuzlardan olan Çubuk oğulları M. 1113e kadar Haıput çevresinde hüküm sürerler. Bu tarihten sonra Haıput Artuk oğullannın eline geçer. Artuk oğullarının oğuzların Kayı boyundan olduğunu Fuat Köprülü kayıd etmiştir. Artuk oğulları hakimiyeti 1234 yılına kadar devam eder. Bundan sorıra Haıput çevresi 14. yüzyıllarda bir ara İlhanlılann ve sonra Dulkadiroğullarının daha sonra Karakoyunluların ve Akkoyunlulann elinde kalımş, bu sırada sürekli savaşlara sahne olmuştur. Haıput Dul kadir oğulları ile Akkoyunlular arasında bir kaç defa el değiştirmiştir. Fatih Sultan Mehmet zamanında bir ara Osmanlı devletine bağlanmış. Ancak osmanlıya kesin bağlanışı Yavuz Sultan Selrninin Çaldıran seferinden dönüşü sırasında 1515den sonra olmuştur. Haıput, M. 1085 yılından beri Türk hakimiyetinderlir. 14. yüzyıllarda bir süre Moğoııann (İlhanlıların) 16. yüzyıllann başlannda kısa bir dönemde Sefavilerin hakimiyetine girmiş ise de bu Türk nüfusunu etkilememiştir. Harputa hakim olan Çubukoğullan, Artukoğulları, Selçuklular, Dul kadiroğulları, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Osmanlılar Oğuzlardandırlar. M.Ö. 1071 yılında itibaren Harput ve çevresine Oğuz boyları gelip yerleşmişlerdir. HARPUTLU ÇÖTELİZADELR-ELAZIĞ, Soyumuz, Oğuz Han‘dan gelmektedir. Atamız Oğuz Han‘ın “Gün Han, Ay Han, Yıldız Han, Gök Han, Dağ Han, Deniz Han” adlarında 6 (altı) tane oğlu vardır. Oğuz Han’ın her oğlunun da dört tane oğlu vardır. İşte Atamız Oğuz Han’ın altı oğlundan olan 24 tane torunu, bugünkü “24 Oğuz Boyu“nu meydana getirmiştir. Bütün dünyaya yayılan Oğuzlar, bu 24 boya dayanmaktadır. Bu gün; Türkiye, Balkanlar, Azerbaycan, İran, Irak ve Türkmenistan’da yaşayan Türklerin ataları olan büyük bir Türk boyu. Oğuzlara, Türkmenler de denir. Çötelilerde, Oğuz Türkleri Bozok kolu, Tokar/ Töker/ Döger, boyundandır. Döger/ dürüp toplar anlamındadır. .....................................OĞUZLAR.................................. BOZOKLAR.......................................................ÜÇOKLAR Gün Han.Ay Han.....Yıldız Han................Gök Han...Dağ Han Deniz Han Kayı........Yazır..........Avşar....................... Bayındır... Salur....... İğdır Bayat...... Döger........ Kızık........................Becenek.,,Eymür......Yiva Karaevli.Yaparlı....... Karkınhan...............Cepeni......Yüreğir......Kınık Alkaevli.. Dodurga.....Begdili.....................Çavuldur..Alay..........Büğdüz Oğuz Türkleri Bozok kolu, Tokar/ Töker/ Dögerler. Yenikentli Vezir Ayıdur,HARPUT-(Elazığ) Diyarbakır-Mardin hâkimleri, Artuklular, Sincar-Siverek, Suruç arasında hâkim eski Caber Beyleri, Memluklar devrinde Halep Döğeriyle Hama Döğerleri, bugünkü Mardin-Urfa arasında yirmi dört oymaklı Kürt Döğerleri, Hazar Denizi doğusundaki Saka Boyu Takharlar; Şavşat’taki Ören kale, To-Kharis ve Malatya’nın Tokharis bucağı, Dağıstan’daki Digor ve Kars ve Arpaçay sağındaki Digor kazası bu boydan hatıradır. ÇÖTELİ AİLESİ; Büyük Selçuklu Devleti zamanında Türkmenistandan gelerek önce Van İline bağlı Çatak İlçesine yerleşmiş, daha sonraki yıllarda Çataktan göç ederek Erzuruma bağlı Çadeli Beldesine yerleşmişler. 14. yy başlarında ERZURUM ili ÇADELİ beldesinden göç ederek HARPUTA (ELAZIĞ) gelen, kökleri TÜRKMENİSTAN olan büyük bir ailenin Fertleri ÇÖTELİZADELER; Harput’un tanınmış bir ailesi olup bölgenin kudretli hanedanlarından biridir. Bu aile özellikle 18. yüzyıldan itibaren Harput ve çevresinde etkin olmaya başlamıştır. Bölgenin ayan, eşraf ve hatırı sayılır ailelerinden biri olarak bilinen ve tanınan Çötelizadelerin bizzat devlet hizmetine girmeleri 1832 tarihindegerçekleşmiştir. Bu tarihte Çötelizadelerden İbrahim Beğ’in vezir rütbesiyle Diyarbakır Valiliğine ve Ma’den-i Hümâyûn Eminliğine atanmıştır Ancak İbrahim Paşa Valiliğe atanmasından kısa bir müddet sonra Diyarbakır’dan Harput’a gelirken yolda rahatsızlanarak ölmüştür, İbrahim Paşa’nın bu ani ölümü üzerine yerine hem yeğeni hem de damadı olan İshak Beğ aynı şekilde vezaret rütbesi verilerek Ekim 1832 tarihinde Diyarbakır Valiliğine ve Ma’den-iHümâyûn Eminliğine atanmıştır. Atanmasında ise gerekçe olarak Memlekete zabtedecek biri lazım olduğundan İshak Beğ merhûmun hem damadı hem biraderzâdesi olub ol taraflarda mer’iü’l- hatır ve hüsn-i zabt-ı idareye muktedir olduğundan...İshak Paşa’nın bu göreve atanmasında etkili olan en önemli faktör bölgenin tanınmış sözü geçen hatırlı bir aileye mensup olması olduğunu görülmektedir. Gerçekten de bu dönemde Diyarbakır ve Harput civarlarında özellikle aşiretler büyük huzursuzluklar yaratmaktaydılar Vezir rütbesi verilerek Diyarbakır Eyalet Valiliğine atanan İshak Paşa’ya 7 Şubat 1833 tarihinde Rakka Eyaleti valiliği de tevcih edilerek görev sahası dahada genişletilmiştir...Rakka Eyaleti merkezi URFA olmak üzere 9 sancaktan müteşekkildir... Çötelizadeler, Harpu ve Elazığda 250 yılı aşkın süre Osmanlı Beğliği yapmışlardır. Harput Hanedanından, Çötelizade Asim Beğin Torunu, Çötelizade Mustafa Beğin Oğlu Olan; Çötelizade Asim Bey (1908-1912) İkinci Meşrutiyette Elazığ Milletvekilliği, (D.1873 Ö 1928) Çötelizade asim bey Hukuk mektebi okumak için 1891 yılında Dersaadete(İST) gider Ama Ögrenci alım dönemi geçmiştir. 18 yaşındadır.. İshak Paşa oğlu / Çötelizade Mehmet Beğ 1901-1905 yıllarında Mamuratülaziz vilayeti Belediye Başkanlığı yapmış (D.1870-Ö1814) Muhiddin Çöteli Bey Cumhuriyet döneminde1920-1931 üç devre Elazığ Millet Vekilliği yapmıştır.İshak oğlu Çötelizade Mehmet Beğ ve Muhittin Çöteli Beğ Kardeştir. Çötelizade İbrahim Paşanın oğlu Hasan Bey Kapucu başı Amcazadesi Miralay Ömer Bey 1846 yılında Alay komutanı iken alayı Şama naklinde istifasını vermiş ve Harput’ta yaşamış. 1859 Anadolu Ordusu Askeri Avniye Miralayı Timur Bey azledilerek yerine Çötelizade oşman bey atanmıştır. Bila hare İshak paşa ve serasker babarat padişahı Mutasarrıf olmuştur. Muhiddin Çöteli Beğin torunu Faik Çöteli Beğin oğlu Albay Zülfü Çöteli İstanbul il Jandarma alay komutanlığı yapmış, Siirt Jandarma Bölge Komtanıyken Emeli olmuş. Ve gümrükler Baş müdürlüğü yapmış. Rıza Bey oğlu Çötelizade Mehmet Bey 1920-1925 yıllarında Elazığ Belediye Başkanlığı yapmış. (D.1870 Ö 1831) İshak beğ oğlu Mamuratül vilayeti Belediye Başkanı Çötelizade Mehmet beğin oğlu Saim Beğ Diyarbakır ili Çüngüş İlçesi Kaymakam vekilliğini ifa ederken vefat etmiştir.. Sülayman Paşanım Torunları İnam beğin oğulları, Emekli Albay Suat Çöteli ve emekli albay kamuran Çöteli. Kara kuvetlerinde görev almışlardır. Kamuran Çöteli Kore gazisidir. İnam Beğ Tahirat katibi ve Kaymakam Vekilliği Yapmıştır.Rıza beğ oğlu Elazığ Belediye Başkanı Çötelizade Mehmet beğin oğlu Sami beğ Elazığ Belediye Başkanığında görev almış. ÇÖTELİZADE İbrahim Paşa ve İshak Paşa Diyarbakır Valisi olduklarında Diyarbakıra gitmeyip,Eyaleti Harputtan İdare etmişler ve Harput’un Eyalet olmasınada katkıda bulunmuşlar.. İshak Paşa Vaili olmadan önce bir süre vekâleten Harput Kaymakamlığı yapmış.1925 yılında Çötelizade Asim Beğe Elazığ Valiliği teklif edilmiş, affını talep etmiş. ÇÖTELİLER: Elazığın kurulmasında resmen öncülük etmişler. O zamanlar, bu gibi şehirler, Valilerin Umeray-ı Beldeden tayin ettikleri kişiler vasıtasıyla idare edilirmiş bununla beraber bu iş için tayin olunan beğlerin hanki kariyede otururlar ise otursun orası, Merkezi hükümet ilan edilirmiş. Çötelizadeler de beynel-Ümeradan olduklarından, Harput’un gelişmeye müsayit olmadğını, zamanın Valisi Reşit Mehmet Paşa (1834) ile görüşerek, Şehrin mezrede kurulması karara bağlanmıştır. Atanan Çötelizadeler’de Mezra(Elazığ) da oturduklarından Kanun gereği Şimdiki Elazığda Yerleşmeye karar verilmiş, Çötelizade İBRAHİM PAŞA Konağı valilik emrine verilerek, Hükümet 1834 Yılında burada Göreve başlamıştır. Bu Meyanda Hoş, Sarını, Hoğu gibi köylerde de Hükümet kurulduğu sabittir.(Hicri 1301 tarıhli salnameden.) Mamuretül-Aziz adı,1862’de Abdülaziz’in Valilerinden İsmail Paşa tarafından verilmiş ve 1879 yılında Vilayet olmuştur. 1638 yılında IV. Murat bağdat seferine giderken yurtbaşında konaklamış ve Yavuz Sultan selim han 1514yılında İran seferine ğiderken Çötelizadeler yurtlarını açmış ve asker temin edilmiş, Orduya büyük hızmetlerde bulunulmuş. Beylerin asli görevlerinden biride orduya asker yetiştirmek, onların yiyecek ve giyeceklerini temin etmektir. TARABULUSGARP Emiri, Libya Kıralı Şeyh Ahmedi Sunusinin 1921 yılında Hacca gitmek üzere, Elazığa geldiginde.Çötelizade Asim Beğin Konağında, misafir olarak ağırlanmıştır. 1400 Lü yıllarda SULTAN ÇELEBİ MEHMET Çöteliler için büyük bir aile ve savaşlardaki başarılarından ötürü övgüde bulunmuş. Çöteliler Zammtur Halat-i, lerdir demiş. Bu gün ki anlamıyla Fazlasıyla niteliklilerdir. ÇÖTELİZADELER, çok merhametli İnsan sever, halkına her konuda yardımcı olurlardı ve kimseye zülumları olmamış, ellerinde olanı fakir fukarayla paylaşır, Konaklarının bir bölümü gece gündüz, halka açık kasaba ve köylerden gelenler, konaklarda yiyecek ve yatacak ihtiyaçlarını temin eder,Şehirde işleri görüldükten sora evlerine dönerlerdi. Elazığ halkı hala çötelilerden övgüyle bahseder ve memnuniyetlerini belirtırler., Bu Ailenin% 90a yakını Üniversite mezunu olup çeşitli kademelerde görev almışlardır.... Çöteliler, eğitimede önem vermişlerdir; Harputta, bulunan on iki medreseden dokuzunu, Çöteliler yaptırmışlardır: MEDRESELER KURŞUNLU MEDRESESİ 1795 tarihinde Çötelizade Hacı Memi Ağa tarafından yaptırılan bu medrese Kurşunlu Cami içerisinde bulunmaktadır. Yaklaşık 60 öğrencinin öğrenim gördüğü medrese Harputun önemli eğitim kurumlarından birisidir. ÇÖTELİZADE AHMET AĞA MEDRESESİ Ağa Mahallesinde olup Harput eşrafından Çötelizade El-Hac Ahmet Ağa b. Hacı Muhammet Ağa tarafından 1807 yılında kurulmuştur. Kurucusuna ait olan çeşitli işletmeler ve gayri menkullerden elde edilen gelir kurduğu vakıf aracılığıyla bu medreseye aktarılmaktadır HACI İBRAHİM PAŞA MEDRESESİ 1832 yılında bir müddet Diyarbakır valiliği yapan ancak aynı yıl vefat eden Çötelizade İbrahim Paşa Tarafından 1830 yılında yaptırılmıştır. Medrese içerisinde kütüphane, dersane ve hücre olarak toplam 17 oda mevcut olup, İbrahim Paşa kendisine ait işletme ve gayrimenkullerinin gelirini bu medreseye vakfetmiştir. 1301 tarihli salnamede bu medresede öğrenim gören 60 öğrenci olduğu belirtilmektedir.(Müderris Dağıstanlı hocanın İbrahim Paşa Medresesinin Mütevellisi olan Çötelizade Sırma Hatuna vasiyrti üzere Müderrisliğini Beyzade Hazretleri Ali Rıza Efendi yapmıştır.) SARAHATUN MEDRESESİ 1830 tarihinde Çötelizade Ahmet Ağa b. Mehmet Ağa tarafından giderleri kendi işletme ve mülklerinden karşılanmak üzere Sarahatun Camisinin bitişiğinde inşaa edilmiştir. Bir dersane ve altı hücreden oluşmaktadır. 1301 tarihli salnamede 50 öğrenci olduğu belirtilmektedir. ÇÖTELİZADE İSMAİL AĞA MEDRESESİ Kurşunlu Cami civarinda bir dersane ve beş odadan oluşan bu medrese Çötelizade İsmail Ağa tarafından 1828 tarihinde kurulmuştur. İsmail Ağa kendisine ait 20ye yakın dükkanın gelirini bu medreseye bağışlamıştır. Bu medreselerin haricinde vakfiyesini bulamadığımız ancak çeşitli kaynaklarda isimleri geçen medreselerde mevcuttur. bunları ise sadece isimleri ve öğrenci sayıları itibariyle veriyoruz. TEVFİKİYE MEDRESESİ Dağ Kapı civarında kurulu olan bu medresenin 20 öğrencisi olup bir müderris görev yapmaktaydı. Çötelizade Hacı İsmail Bey tarafından yaptırılmıştır. SÜLEYMAN PAŞA MEDRESESİ Çötelizade Süleyman Paşa tarafından kurulmuştur. bu medresede 50 kadar öğrenci eğitim görmekteydi. İSHAK PAŞA MEDRESESİ Eski Diyarbakır valisi ve Madeni Hümayun Emini olan (1832-1833) Çötelizade İshak Paşa tarafından yaptırılmıştır. Bu medresede 30 kadar öğrenci öğrenim görmektedir. HATUNİYE MEDRESESİ Çötelizade İsmail Bey ve Çötelizade Ömer Ağa tarafından yaptırılmıştır. ÇÖTELİZADE KAMİL PAŞA Kütüphanesi ve Çötelizade İBRAHİM PAŞA kütüphanesi kitapları 1916 yılında.İstanbul Arkoloji müzesi ve Kütüphanesine teslim edilmiş müzenin kütüp hane bölümü araşrırmacılara kapatılmış bazı araştırmacılar ilgi göstermişlersede cevap alamamışlar. Medreselerin bir bölümünün vakfiyeleri bulunamadığı için kayıda geçilmemiştir… HARPUT’UN yerli haklıda, Oğuz Türkleri Bozok kolu, Tokar / Töker / Döger, Soyundandır. Harput Hükümdarı Çubuk bey tarafından 1085 Anadolunun Türkleştirilmesi maksatıyla Türkmenistandan gertirilerek Harput’a ve bazı civar köylere yerleştirilmişlerdir…. ERZURUM’da kalan amcazadelerimiz, Erzuruma bağlı eski adıyla Çadeli Beldesi şimdiki adıyla Çat İlçesine bağlı Ağaköy’ü kurmuş. Çadeli ve çevresinin Türkleşmesine büyük katkıda bulunmuşlardır... Çevrede ÇÖTELİ (ÇÖTOĞLU) Beyleri olarak nam salmışlar.Çötoğlu ailesi yapmış olduğu imar ve kültür hizmetleri ve misafirperverlikleri ile yöre halkının gönlüne taht kurmuşlardır. Başta Erzurum olmak üzere ÇÖTELİ vb.adıyla birçok yerleşim yeri kurmuşlardır..Çötoğlu Mustafa Ağa Erzurum yolu üzerinde bulunan Ağaköy - Karaşeyh Köyleri arasındaki çay üzerine ve Ağaköy – Şeyhhasan Köyleri arasındaki Sarp Çayı üzerine köprü yaparak yörenin imarına katkıda bulunmuş.Bu köprüler Cumhuriyet Döneminde yol güzergahının değişmesiyle işlerliğini kaybederek yıkılmışlardır.Yine Ağaköy’de vakıf eliyle yaptırılan Karsu Çeşmesi mevcut olup halen kaynak suyu olarak faydalanılmaktadır. Çötoğlu Ailesine mensup olanlar tarafından yaptırılan Konak Odalarında uzun kış gecelerinde her gün bir cüz Hatm-ı Şerif okunur geriye kalan sürede ise köyün sosyal sorunları ele alınarak çareler üretilirdi.Yine bahsedilen konaklarda her türlü sohbet yanında Türk Kültürünün bir parçası olan seyirlik oyunlar oynanır ve zorlu kış geceleri eğlenceli hale getirilirdi. Bütün bunların yanında evlerden bağımsız olarak yapılan Konak Odaları yolcuların karşılıksız olarak yeme, içme ve barınma ihtiyacını karşılayarak bir nevi kervansaray vazifesi ifa etmişlerdir. Yine Çötoğlu Ailesi Ağaköy’de yapmış oldukları Camii ve Medresenin ihtiyaçları için çayırlar vakfetmişler.Ağaköy Medresesinde yetişen alimler Erzurum yöresinin ilim ve kültür hayatına büyük katkılarda bulunmuşlardır. Çötoğlu Ağagil tarafından Gürcoğlu ve Aralık Çayırları,Çötoğlu Kadirağagil tarafından Kaldırım Çayırı,Çötoğlu Süleymanağagil tarfından Kalecik Çayırı ve Çötoğlu İzzetgil tarafından Hünkar Çayırlarını vakfetmişlerdir.Bu vakıflardan elde edilen gelirler günümüzde de cami, ve imamların ihtiyacı için kullanılmaktadır. Ağaköy’deki Çötoğulları:Çöteli,Çötoğlu,Çimen ve Kaya soy isimlerini kullanmaktadırlar.Bu soyadını taşıyanlar,Ağaköy,Çat Merkez,Erzurum Merkez, Tekman İlçesi,Erzurum Merkez köyleri ve İstanbul ve Bursa gibi illerde yaşamaktadırlar. Daha önceki tarihlerde aynı aileden olan Coduroğulları Erzurum İli Horasan İlçesi Harran Köyüne, Polat soy adıyla Erzurum İli Karayazı İlçesine yerleşmişlerdir. ÇÖTELİLERİN diger bir kolu Cadoğolları 16. yüzyılda Erzurum İli Çadeli Beldesinden göç eden Mustafa Ağa ailesi önce SiVAS Gemerek Burhan Köyü civarlarına,daha sonraları ise Karaağıl(Beştepe) Çamurlu-Kasımbeyli yöresine yerleşmiştir. Mustafa Ağa’nın oğullarından Hacı Osman Ağa’dan olan Cadoğlu’nun asıl adı Ahmat’tir.17 yüzyılda Sivas,Maraş,Kayseri hükmün sürmüş Beyliğini ilan ederek yöre halkına ve kalkınmasına sonsuz katkıda bulunmuştur. Hak yemedik, hak dağıttık; zulme karşı saç ağarttık diyen Cadoğlu yörenin kervanlarına ve İpek yoluna sahip çıkmış, koruması altına almıştır. Osmanlı Ordusunun doğu seferlerinde kendi yurtlarını açarak konaklama ve dinlenme ihtiyaçlarını gidermiştir. Cadoğlundan önce gayrimüslim yerleşim yeri olan Gemerek, Cadoğlundan sonra Müslümanların yerleşimine açılmıştır. Yaşadığı dönemde Bağdat taraflarına sık gitmiş, Padişah davetiyle bir kez de İstanbula at sürmüştür. Dönemin Maraş Valisi Cadoğlunu sık sık ziyaret edenler arasında olmuştur. Cadoğlunun bir sefere çıkmadan ya da çağrılmadan önce yöre bey ve ileri gelenlerle yaptığı toplantılara Köz başı toplantıları denmekteydi. Bu toplantılarda yörenin ve halkın sorunları tartışılır, ilgili kararlar alınırdı. Bunun içindir ki Cadoğlu közü sözü günümüze kadar söylenegelmiştir. Devlete ve yöreye bir çok fayda sağlayan Cadoğlu Ahmet beğ Osmalı padişahı tarafından paşalığı tuğ genaral olarak taltif edilmlş.17. asır sonlarına doğru vefat etmiş, beş oğlu onun geleneklerini bir müddet daha sürdürmüştür. Bu aile halen Sivas gemerekte İkamet etmektedir… Vanlı Kılıççöteler. Kılıççöteler aslen Elazığlı olup Çöteli beylerinin soyundan gelmektedirler. Elaziğ’dan da önce Erzurum’un Çateli kazasından geldikleri Çatli unvanının Çöteliye çevrildiği söylenir. Şecereden bir neslin 25 yıl olduğu hesabıyla 1830 lu yıllarında büyük dedemiz (deli) Mustafa ailesine kızarak karısını alır Van’a gelir yerleşir. Oğlu Mahmut efendi askerlik hizmetini yaparken Istanbul’dan her yıl Mekke’ye giden Kabe’nin örtüsünü taşıyan sürre alayında (bir cesit kervan) vazife alır. Kervan yolda Haramiler (eskiyalar) tarafindan soyulmak istenir. Çöteli Mahmut efendi bu soygunda büyük yararlılık gösterir. Sonunda devrin padişahı tarafından mukafandırılarak kendisine kılıç taşıma beratı (müsaadesi) verilir ve Van’a böyle döner. Ünvanıi Kılıçlı Mahmut efendidir. Aile bundan sonra Kılıçlılar, zamanla Kılıççılar olarak anılır. Soyadı kanunu çıktığında da dedelerimiz her iki aile adını kapsayan KILIÇÇÖTE soyadını alırlar. Soyadı kanunu çıktığında Elaziğ’da İstiklal Mahkemeleri baskanı olan Kemal Kılıççöte’nin çok yakın arkadası Cavit Kılıççöte’ nin babası da aynıi soyadını alır. Yani Van’lı olmayan başka Kılıççöteler de vardır. Çöteli köyü-sorgun- Yozgat: Köyünü kuranlar 1800 lü yilların başında Sivas- Yıldızeli Çöte köyünden giderek, Çöteli köyünü kurmuşlar. Soyları çötelilerdendir. Çöteli Mezrası Afşin K. Maraş kuranlar, Erzurumun Horasan ilcesinden 1800 yıllarda gitmişler. Çöteli soyundan Geldiklerini belirtiler. (Hacı Başpınar) Çöteli köyü Fatsa-Ordu köyünü kutanlar1800 yıllarına Elazığdan göç etmişlerdir. Çötelzade İbrahim Paşanın torunlarıdır. Hatay- Erzin- Başlamış köyünden aktaran,Ayhan ÇOT Sayın Çöteli köyümüzün çötelilerden oluştuğu nettir.sonradan değişik soy adlar ve aileler lakapları değişsede tamamı çötelidir.aynı soydandır.yalnız Elazığ’dan 400 yıl önce gelmişiz diyenlerde var ama nüfus kayıtlarımızda 250 yıl gerisine gidilmiş ve çöteliler 3 kola ayrılmışlar.bir kol antep nizip birecik bir kol kadirliye bir kolda başlamışı domates durağında kurmuşlardır. 09 Eylül 2009 Çarşamba Ω 17:29:22 Anadolu nun değişik yerlerini kendilerine yurt edinmiş aile fertleri: Elazığ Merkez de Çöteli’ler Erzurum, Horasan da Coduroğulları,Erzurum Karayazı da Çötoğlu Polat,Kayseride Yurmuşlar,Sivas Gemerekte Cadogulları, Ordu Fatsa Çöteli Köyünde Çöteli,İzmir de Çötoğlu,Bursada Çötoğlu...ve Çimen,İstanbul da Çöteli ve Çötoğlu ve Çimen Erzurum Merkezde Çöteli Çötoğlu Çimen Codur ve Coduroğlu Erzurum Hasankalede Çötoğlu,Erzurum Çat ta Çötoğlu ve Çimen Erzurum Çat Ağaköyünde Çimen,Çötoğlu ve Çöteli Soyadları ileAnkara İli Kalecik İlçesine bağlı Yeni Çöte Köyü ve Ankara İli Çubuk İlçesine bağlı Eski Çöte Köyünde Çöteli,Fırat Soyadları ile, Çöte Köyü Yıldızeli Sivas, Hatay başlamış köyü cot cötoğlu. Yozgat Çöteli köyü. Kahraman maraş Afşin Çöteli mezraı (semt) Manisa çöte Balıkesir ve Bartın bölgelerde yaşamlarını devam ediyorlar... Soyadı kanunu 1934 yılında çıktığında Elazığ’da bazı Aileler Çöteli soyadını almışlar. Bu Aileler Çötelizadelerden değillerdir. Çötelilerin Elazığ dışında kurdukları köyler. 1- Çöteli köyü Fatsa- Ordu 2- Eski çöte köyü-Kalecik- Ankara 3- Yeni çöte köyü-Çubuk- Ankara 4- Çöte köyü Yıldızeli- Sivas 5- Ağa Köy- Erzurum 6- Yukarıçat- Erzurum 7- Bardakçı- çat- Erzurum 8- Çöteli köyü- Sorgun- Yozgat 9- Başlamış köyü- Erzin- Hatay 10-Çöteli mezrası(semt) Afşin-K.Maraş 11-Budaklar köyü- Çat-Erzurum 12-Pakkaya Köyü- Çermik ilçesi-Diyar bakır Kaynak:Oktay Çöteli 02. 03. 2009
Mehmet Karakurt
1 Kasım Sabahı Vatan Sağolmayacak
Davul iktidarin boynunda, ama tohmak baskasin elinde.. Bir cozum sureci dumeni donuyor herkesin dilinde... Erdogan'a laf atan buluyor kendini ceza ewinde.. 1 kasim sabahi VATAN SAGOLMAYACAK... Madem derdimiz vatan gitsin bilal askere.. Alsin 365 gun sonra adam gibi teskere. Sende vatan sagolsun de, emine vursun kendini yere.. 1 kasim sabahi VATAN SAGOLMAYACAK.. Sumeyye'ye laf atildi koptu ulkede kiyamet.. O kadar sehide karsi olmadi ulkede pkk'ya nefret.. Ya PKK'YI bitir ya koltugu devret.. 1 kasim sabahi VATAN SAGOLMAYACAK MEHMETTIR adim RTE sorusturma bekliyorum. Analarin gozyaslari artik dinsin diyorum.. Sana oy verdigim gune lanet ediyorum 1 kasim sabahi VATAN SAGOLMAYACAK..
İbrahim Coşar
1. Kitap "Duygu Damlaları " -İstila-
Ufkumuzda incesinden bir pus var Bir resim ki tuvalimin fonu aşk Önümüzde beş oyunbaz yunus var Pusulamın ibresi sen, yönü aşk Yelkenleri bulut sarmış dumanlı Ambarları umut dolu zamanlı Bu kalp sana hiç koşulsuz fermanlı Şiir yazdım imgesi aşk konu aşk Gönül rotam çevrilmişti ki sana Uğramadım sen olmayan limana Söz mü geçer aşkla çalan kemana Tellerde ki melodinin tonu aşk Coşari der anlamadın mı hala Aşk yüzünden sana olan iptila Bu gelişler geliş değil, istila Bir sevda ki hem başı hem sonu aşk 19.04.2010/ Samsun
İbrahim Coşar
1. Kitap "Duygu Damlaları " - Anneler
Toprağın tohumu yeşertir gibi Bir kandan doğmaya yoldur anneler O dur her sevginin gerçek sahibi Yüreklerde açan güldür anneler En zor zamanlarda bağrını açan Açtığı bağırdan sevgiler saçan Evladı uğruna her şeyden geçen Canı candan saran koldur anneler Üstünde, hayatın onca vebalı Her dalda bir çiçek özünde balı Ana gövde ise çocuklar dalı Her yuvada gövde daldır anneler En güzel değerler ziynet ondadır Evlat için en çok mihnet ondadır Analık kutsaldır cennet ondadır Kutsal aşka varan yoldur anneler Coşari ne yazsa az gelir ona Çiçeği açtıkça yaz gelir ona Evlat için zorluk vız gelir ona Tadına doyulmaz baldır anneler 08.05.2010/ Samsun
İbrahim Coşar
1. Kitap "Duygu Damlaları " - Bir Zaman
Uzaktan gönlüme giren sevgili Gönlünü gönlüme sardım bir zaman Yar diye kendime seçtim bir gülü Aşkınla kalbimi yordum bir zaman Engeller gözümde kocaman bir dev Hasretten gönlümü sarıyor alev Sadece sevmekle bitmiyor görev Bundandır kapına vurdum bir zaman Sensiz günler nasıl geçecek bilmem Rüyama gelmezsen ben asla gülmem Sensiz ölmedim ya bir daha ölmem Halime şükredip durdum bir zaman Hasretinden gizli gizli inledim Uzaktan uzağa sesin dinledim Sensizlik ölümmüş şimdi anladım Kendimi vuslata kurdum bir zaman Seni arar oldum dünde bu günde Ses vermezsin sese demek küstün de Can sıkkın yüreğim istim üstünde Aşkta çıkmazlara girdim bir zaman Coşari diyor ki ey sevgili yar Bu adam seninle olur bahtiyar Bir yar ki gönlüme olmuş şehriyâr Bu aşkta bir umut gördüm bir zaman 18.05.2010/Samsun
İbrahim Coşar
1. Kitap "Duygu Damlaları " - Adın hasret mi senin?
Sevgiyi arar iken şu benim yorgun gönlüm Kor oldu düştü gönlüm adın hasret mi senin Sevda macerasında coştu ki durgun gönlüm Şok oldu şaştı gönlüm adın hasret mi senin Hala sıcaklığını taşıyor bende tenin Her gün selam gönderir uzaklardan uzağa Aşk gözünü bürümüş aldırmıyor tuzağa Seven sevilen gönül uymuyor ki yasağa Sevgiden taştı gönlüm adın hasret mi senin Hala sıcaklığını taşıyor bende tenin Her gün sorar cananı, buluşamaz bir türlü Uzanan ellerimiz kavuşamaz bir türlü Yürekler sever durur, konuşamaz bir türlü Gözlerde yaştı gönlüm adın hasret mi senin Hala sıcaklığını taşıyor bende tenin Artık aldırmıyorum yaşanan olaylara Pekte aldırış etmem yapılan alaylara Coşku ile bakarım çekilen halaylara Bunları aştı gönlüm adın hasret mi senin Hala sıcaklığını taşıyor bende tenin
İbrahim Coşar
1. Kitap "Duygu Damlaları " -Sarılamadım özgürlüğe
SARILAMADIM ÖZGÜRLÜĞE Önceleri Bir yıldızdı Gökyüzünde ki özgürlük Ne zaman tutmak istesem Dipçik yerdim kafama. Yada Saddam'ın kurşunlarını Sonra birileri geldi, Silahla özgürlüğü Dünyama indirdiler. Yakarak Yıkarak Bombalar patlatarak Beni kol ve bacaktan ederek Aha özgürlük dediler. Söylediler Vermediler. Öncesi dipçik darbesinden Şimdi de elsizlikten Tutunamadım Bir türlü özgürlüğe Bir yarım yok oldu Diğer yarım özgür olsun diye Bize verilen Ölüm ve kan Yürekler de kırık cam İntikam..İntikam. 02.06.2006/ SAMSUN
İbrahim Coşar
1. Kitap "Duygu Damlaları " -Senin Haberin Yoktu
Senden uzak bir kentte batan akşam güneşi Seni hatırlatırken söylenecek söz çoktu Sardıkça yüreğimi garip sevda ateşi Ben seni seviyordum senin haberin yoktu Savurmuşsun saçları dağların doruğuna Dağlar ki yüreğime kızıllığını soktu Güneş asılıvermiş bulutun kuyruğuna Ben seni seviyordum senin haberin yoktu Ufuk çizgisi mavi gün batımı turuncu Kaşların ince bir yay kirpik sadakta oktu Anladım ki bu adam sevda yolunda yolcu Ben seni seviyordum senin haberin yoktu Kalbime sığmıyordu aklımdan geçen şeyler Ayrılık denen yangın yüreğimde son şoktu Dilim kelimelerde hala aşkını söyler Ben seni seviyordum senin haberin yoktu 08.01.2010/ Samsun
İbrahim Coşar
1. Kitap "Duygu Damlaları " -Siyah-
Siyah karamsarlıkmış oysa ben huzur buldum Kirpiklerle çevrili orman karası gözden Siyah efkâr verirmiş oysa ben neşe doldum Bakmaya doyulmayan esmer güzeli yüzden Gönlüm coştukça coştu aşk denen fırtınadan Siyah hayaller kurdum saçındaki kınadan Gün oldu selamını bekler oldum turnadan Gün oldu öldü sabrım yüreğimdeki gizden Akşama efkârım var dağları yaktı diye Kadere kin bağladım umudu yıktı diye Gönlüme söz mü denir siyaha aktı diye Bir aşk efsane olmuş dizelerdeki sözden Esmer yüze oturmuş iki ay iki benek Kimi zaman cüretkâr kimi zamansa ürkek Fırtınanın içinde çaresiz bir kelebek Coşari yanar oldum kendi yaktığım közden 07.06.2011/Samsun
Zeki Çelik
1. KİTAP FUARı
Yüzü aşkın şair, yazar katıldı, Kitap okurlara neşe saçıldı, Satın alanlara imza atıldı, Gök kubbede kitap fuarı açık. İki yüzden fazla mevcut yayımcı, Göz, beyinden geçer insan bilinci, Her biri değerli kültürel inci, Gök kubbede kitap fuarı açık. On gün sürecektir ziyaret yapın, Sanata da açık olmalı kapın, Sayfalar içinde deniz, mehtabın, Gök kubbede kitap fuarı açık. Sapık fikirlerden uzak durunuz, Bu güne, tarihe kafa yorunuz, Başarınız için çok okuyunuz, Gök kubbede kitap fuarı açık. Öğretmen, öğrenci katılımcı çok, Yöresel yayına nedense yer yok, Zeki'de bu yılda yaşamakta şok, Gök kubbede kitap fuarı açık. 3-3-2017
Mehmet Tevfik Temiztürk
1 Liralık Tantuni İzdihamı
Şahsen seyredemedim, vallahi de utandım, Görgüsüzlüğümüzü şiddetle de kınadım… Sıradakiler hariç bekleşenler de vardı, Çalışanlar dışında manzara acıklıydı… Cüzi rakam konulmuş, şükür bedava değil, Ya bedava olsaydı, olurduk ki tam rezil… Yapılan izdihamlar, çıkan büyük kavgalar, Kavurmayı dökenler, delirip, çıldıranlar… Alışkın mı değiliz, tantuni mi görmedik? Çok mu acıkılmıştı, niçin sakin değildik? (2014)
Ebru Temizkan
1 Mart...
1.Mart günü öğleden sonra büyük bir coşkuyla binildi o masmavi yolda huzurla evlere kavuşmak için üsküdar vapuruna derken hava kıskandı bu coşkuyu birden gürledi ve aldı o coşkuyu büyük bir kıskançla üsküdar'ı o masmavi suların kararan rengine.! 1.Mart günü hüzündür memleketimde 54 yıl geçse de hep aynıdır yüreklerde acısı 1.Mart günü bir buruk çelenk bırakılır körfeze bir de ağustosun 17'sinde.! bu şehir 2 gün sevmez körfezini 1.Mart ve 17.Ağustos günü...! ! ! ebus.t
Işık German Ersoy
1 Mayıs 2009 Bayramımız Kutlu Olsun
Bahar geldi bahar dostluk kardeşlik geldi Bir mayıs kutlu olsun gariban güllerle geldi Emekçinin bayramı bu Tanrının fermanı Zengine hergün bayram ezilenemi haram Bir mayıs kutlu olsun kardeşlerim adına Asla olay çıkamaz ülkemizin adına Kuşlar bile yukardan çiçekler atıyorlar Olaysız bu yılıda bizimle kutluyorlar
Şerafettin Muş
1 Mayis.1
1 MAYIS.1 Birlik mücadele dayanışmamız Bir mayıs emeğin bayramı bugün Ekmek ile barış yaşam kavgamız Bir mayıs emeğin bayramı bugün Dili dini kan bağını tanımaz Çalışan işçiyiz üretim durmaz Emekçi insanlar bayramsız olmaz Bir mayız emeyin bayramı bugün Emekçinin birliğinin günüdür Yaşasın bir mayıs bayram günüdür Emeğin değerin onur günüdür Bir mayıs emeğin bayramı bugün Sömürüye karşı savaşa karşı Enternasyonalizim insanlık marşı Bir mayıs alanı renkli bir çarşı Bir mayıs emeğin bayramı bugün Örgütsüz köleler örgütlü olsun Sendikası sigortası bulunsun Köylüm işçim öğrencimiz doğrulsun Bir mayıs emeğin bayramı bugün İşçi ile emekçinin yolları Dünya işci sınıfının bayramı Onurumun emeğimin bayrağı Bir mayıs emeğin bayramı bugün Ekmek yoksa barış olmaz diyoruz Üretimsiz yarış yok biliyoruz Toplumsal paylaşım olsun diyoruz Bir mayıs emeğin bayramı bugün Hak ve özgürlükler olmadan olmaz Birlik mücadele örgütsüz olmaz Emeğin bayramı bayramsız olmaz Bir mayıs emeğin bayramı bugün İşçim emekçim bugün senin günün Bir mayıs bayramı senin düğünün Yarının tarihi dünün bugünün Bir mayıs emeğin bayramı bugün Bir Mayıs Bir Mayıs Bir Mayısımız Bugün emek ile dayanışmamız Emeğim değerim kutsal varımız DOST ŞEREF emeğin bayramı bugün 30-4-2007 DOST ŞEREF
Selim Temiz
1 Mayıs Bahar Bayramı
İlk açılan tabiat kapısıdır Bir Mayıs İşçi,emekli,ve fakir,zengindir Bir Mayıs Kanımız kaynar,ruhumuz coşar Bir Mayıs'ta Çiçekler böcekler koklaşır her Bir Mayıs'ta Bahar bayramı demektir,yeşil ve çok doğal Kırlar,bayırlar çiçek açar renleri doğal Her kesimden insanın bayramıdır Bir Mayıs Bir Mayıs,ruhumun bayramıdır Bir Mayıs Dağlar,ovalar,mavi denizler olur mutlu Çiçekler açar,koklayan böcekler çok mutlu Sevgililer kutlar,yaparak kırlarda piknik Zengin fakir tek yürekle kutlar,yapar piknik İlkbahar ilk aşk gibidir,her yıl tekrarlanan Devran döner,döndükçe dünyalar tekrarlanan Kadın,kız,çoluk,çocuk gönlünce kutlar bayram Baharlı günler dilerim olsun bayram! ..
Ferhat Alataş Özvatan
1 Mayıs
İzmir de aylardan bir mayıs günü Sonbahar mevsimi bir akşamüstü Beyaz güvercinler semayı süsler Çünkü bugün o beyaz kuşların günü Motorlar başlasın çalışmaya şimdi 1 Mayıs kutsallığıyla sarılsın sokaklar Asıl şimdi haykırsın fabrikada işçi Uzansın göklere bütün sol kollar.
Ahmet İnce
1 Mayıs
Alanların göğsünde Yankılanır emeğin sesi Titrer küresel sermaye Zamanın derinliklerinden Akar gelir 1 Mayıs Coşar birlik ve dayanışma Emek ve özgürlük yolunda Milyonlarca yürek Sel olup akar alanlara Enternasyonal bir bayrak olur proletarya Kanatlanır zulme karşı kavga Dalgalanır özlemlerde: İş-ekmek-özgürlük Renklenir mücadele Ayaklanır ezilenler dünyası Savaşsız ve sömürüsüz bir dünya aşkına Şahlanır evrensel direniş Ve Bayraklaşır meydanların yüreğinde 1 Mayıs 01.05.2003
Erman İlkay
1 Mayıs
Ne canımız, ne kanımız satılık değil! Elleri nasırlı ekmekçinin bayramı, Kanla susturdular bizi, Yılda bir gün meydan istedik, acımadan vurdular bize. Susmadık çığlık çığlık büyüdük. 1 Mayıs bizim bayramımız, Emekçinin bayramı, Devrim marşları söyledik, emperyalizme karşı, işbirlikçiye karşı, onlarımız yandı, onlarımız asıldı, yok duk bak hepimiz doğduk. Şimdi meydanlar bizim, Alanlar bizim, 1 mayıs bizim. Sömürgeye, faşiste, geriklikçiye inat, 1 Mayıs bizim, Meydanlar bizim, Korkmadan, yüksünmeden, gelecek bizim. Yaşasın işçi, emekçi, Yaşasın 1 Mayıs. Şimdi dinleyin nasıl yükseliyor marşımız.
Nizamettin Ergül
1 Mayıs Bayramı
Ülkemizde birlik beraberlik olsun Meydanlar barış sloganlarıyla yankılansın Bu yolda ölenlerin ruhu şad olsun Bir Mayıs bayramımız kutlu olsun. İşçi,emekçi hakları korunsun Mezarda emeklilik olmasın Yaşarken umutlarımız solmasın Bir Mayıs bayramımız kutlu olsun. Dünyada barış kardeşlik olsun Yüreklere sevgi dolsun Emekçiler yolunuz açık olsun Bir Mayıs bayramımız kutlu olsun. Bütün sendikalara selam olsun Duyarlı insanlara alkış gelsin Haksızlıklar son bulsun İşçi emekçi bayramımız kutlu olsun. Tanklar,tüfekler konuşmasın Kardeş kardeşle savaşmasın Sevgimiz öfke olup taşmasın Bir Mayıs bayramımız kutlu olsun.
Mehmet Çobanoğlu
1 Mayıs
Direnin işçi-köylü ve ezilen halklara Bugün1 Mayıs emekçilerin günü Açlığa, yokluğa karşı hep bir olalım Elele, kolkola mutluluğa yürüyelim Emekçiler haydi haydi meydanlara Sosyalist barikatlar kuralım yollara Bey, paşa, patron, ağa düzenine karşı Dünyayı tüm halklara vatan tutalım Ey yiğit proleterler bugün 1 Mayıs Yine şu alanlar, sokaklar doldu taştı Ey körolası düzen duy bizi gör bizi İşçi-köylü elele beraberiz kork bizden 1 Mayıs 1 Mayıs kutsal emek günü İşçinin-köylünün, halkın isyan günü Ağa-patron, beylere fırsat vermeyiz Parça parça kuracağız halk düzeninin Bugün 1 Mayıs işçi-köylü alanlarda Sömürüye hayır eşitliğe giden yolda Direnerek derin yaralarımızı sararak Anadoluyu özgür dünyaya katacağız Yine 1 Mayıs işçi-köylü sokaklarda Ey emekçiler ey yoldaşlar direnelim Kervanımız yürüyecek itlere rağmen Dünyanın tüm halklarına selâm olsun 10.04.0210 Yıldırım
Mehmet Çobanoğlu
1 Mayıs Direnişi
Bugün 1 Mayıs, yüreğimi yollara sürdüm, Çıktım alanlara tüm meydanlara… Göğsümde kalbim fırlayacak gibi! Yine direngenliğimle haykırıyorum, Ağız dolu küfürle tükürüyorum. Yüzüne yüzüne tüm faşistlerin yüzüne Geçmişine, geleceğine halkları soyan düzenine… Her 1 Mayıs’ı seni yaşadığım; Çıplak güneşle zafere koşan Kurşunlara karşı elinde taş, Dilinde özgürlük marşı… Yüreğinde halkların kardeşliği, Ölüme giderken yüzü güleç yoldaş; Beyoğlu Şişhane Yokuşu’nda Gözlerin gözlerimde! Devrimi beklediğimiz Kızıl bayrağa sarılı, Bedeninde bir polisin mermisi, Yiğit Mehmet Akif Dalcı Unutamam o anı unutmamam seni, Özgürlük direnişinde çelik gibi dürüşünü Bugün 1 Mayıs, emeğin direnişi! Halkların birlik günü, Saldırsalar üstümüze Patron-ağa, eşkıya itlerini Taş taş üstünde kalmasa, Her yer kan gölü olsada Koparacağız köleliğin zincirini, Haykıracağız anlı şanlı devrimi Bugün mayısın ilk günü, emeğin kavga günü! İndik meydanlara biz, İşçi-köylü, emekçi, öğretmen, öğrenci… Ezilenlerin zaferiyiz. Proletarya sınıfın öncü gücüyüz, Hepimiz devrimciyiz, ilerici… Yıkacağız şu sermaye düzenini. Yaşasın 1 Mayıs, İşçinin-köylünün şanlı direnişi! Dünya halkların kardeşliği, Barışın, dostluğun, zaferi Özgürlüğün kavgası 1 Mayıs günü. 19.04.2011 Yıldırım
Güner Kaymak
1 Mayis Dunya Isci Bayrami
Videolar 1 Mayis dunya isci bayrami Nedendir bilmem ulkemde kutlanamiyor Her 1 Mayista polis panzerleri sokakta 1 Mayis ulkemde kutlanamiyor Neden yasak isci bayram etmezmi Calisanlar birikip bir araya gelmezmi Isciler birlikte halaylar cekemezmi 1 Mayis ulkemde kutlanamiyor Her seyi bolenler isciyide bolduler Kimine sagci kimine solcu dediler Bir birine dusurup sinsi sinsi gulduler 1 Mayis ulkemde kutlanamiyor Kardesi kardese vurduran zalim Iscinin hakkini gasp eden zalim 1 Mayisi isciye cok goren zalim 1 Mayis ulkemde kutlanamiyor Demokrasi varsa isci bayram etmeli Isciler isteklerini ozgurce istemeli Polisler iscilere zeytin dali vermeli 1 Mayis ulkemde kutlanamiyor polis isci kardes gibi sarilsin 1 Mayis ulkemde ozgurce kutlansin Herkes hakkaniyete riayet etsin 1 Mayis ulkemde kutlanamiyor. Amsterdam / 21.04.2003
Mehmet Tevfik Temiztürk
1 Miligramdan Az Bal Yüzünden
Kocaman bal arısı, ürküyorum nedense, Birden sokulacağım, aklıma hiç gelmese… Bir alerji yüzünden, nallar dikilebilir, Eşekler mekânına, belki gidilebilir… Arı öldüremem de, doğa zarar edecek, 1 grama yakın bal, eksik üretilecek… Üretim düşecektir, kalkınamayacağız, Faizler fırlayacak, kazanamayacağız… Borsanın çakılması, dövizi artıracak, Birisi kazanacak, paralar aklanacak… Bunları düşünmüşüm, arıyı korumalı, 1 gram bal da olsa, kriz çıkartılmamalı… Onu yakalamalı, fakat arı uçuyor, Sanki uzay aracı, uzaylıyı taşıyor… Anladım arı değil, yoksa bir uzaylı mı? Uzaylılara ait, UFO araçları mı? Tamam, tamam uzaylı, uzaylının aracı, Biz dünyalılardan da, topluyorlar haracı… Öldür veya öldürme, çünkü şahsım sokulur, Bu, bu sefer hiç olmaz, 1 gram bal yok olur… Sokan arı da ölür, doğa yaşamalıydı, Kısırdöngüden çıktım, ballar korunmalıydı… (2012)
İsa Tekin
1 Mayıs İşçi Bayramı
Toplumumuz da ve Dünyada bazı ortak günler ve değerler vardır. 1 Mayıs ta bu günlerden biridir. Bu günü bilmek için kısaca tarihine bakmak ve bu konudaki doğru ve yanlışları görmek aynı hataları tekrarlamamak önemlidir. 1 Mayıs işçi bayramının tarihi, amacı ve mücadelesini nasıl verdiğini bu günlere nasıl gelindiğine bakmak gerekir. 1 Mayısın çıkışı; 1880’li yıllarda ABD”nin Chicago kentinde 40 bin tekstil işçisinin kanla bastırılan eylemiyle başladı. Aynı fabrikada 8 saatlik iş günü için eyleme çıkan 1400 işçi işten çıkarıldı. Greve çıkan işçilere ateş açıldı. 4 işçi yaşamını yitirdi. Bu ölüm ve saldırılar işçilerin mücadelesini engelleyemedi. 1 Mayıs 1886’da 350 bin işçi tekrar alanlara çıktı ve grevlere başladılar. 1890 yılında 2.Enternasyonalin Paris’te düzenlediği toplantıda 1 MAYIS ULUSLARARASI BİRLİK MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ olarak kabul edildi. Türkiye de 1Mayıslar ilk olarak Osmanlı döneminde 1905 yılında İzmir’de kutlandı. 1909 da Üsküp’te kutlandı. 1920 ile 1924 yılları arasında İstanbul’ da kutlandı. 1925 Şeyh Sait isyanının başlaması ve bastırılmasından sonra tüm gösteri ve yürüyüşler yasaklandı. 1 Mayıs 1925’ten sonra yaklaşık 50 yıl Türkiye de kutlanmadı. 1965 yıllarına gelindiğinde TİP ”Türkiye İşçi Partisi” Türkiye Büyük Millet Meclisine 15 milletvekili ile girmişti. Aynı tarihte küçümsenmeyecek ölçüde boyutlanan DİS K ”Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu” gerçeğini inkâr kılınmaz hale getirmiştir.1 Mayıs gibi Uluslararası İşçi Bayramının etkileri Türkiye de gelişen sol muhalefetinin 1 Mayıs İşçi Bayram kutlamalarını yeniden gündeme getirmiştir. 15-16 Haziran Direnişi ve DGM Direnişi 1976 yılında 1 Mayıs İşçi Bayramı kitlesel olarak tekrar kutlanmış, DİSK bu eyleme öncülük etmiştir. O günlerin siyasi ortamı gerginliklerle, çelişkiler ve çatışmalarla doluydu. Türk solu kendi içinde kamplara ayrılmıştı. Sovyetler birliği, Çin, Arnavutluk ideolojilerinin çatışmaya dönüştüğü, taraflarının birbirlerinin düşman ilan ederek kurşun sıktığı bağnaz bir ideolojiye dönüşmüştü. Bu ideolojik hastalıklar Kürdistan’a olduğu gibi yansımış aynı kaos Kürt bölgesinde de devam ediyorken Türkiye’deki cuntacılar bu ayrılıkları daha da derinleştirerek darbe hazırlıklarına başlamıştır. Üniversitelerde öğrenciler arasındaki çatışmalar körüklenmiş; Alevi, Sünni mezhepçiliği gerekçe gösterilerek bir çok ilde toplu katliamlar gerçekleştirme provaları yapılmış yer yer bu eylemler hayata geçirilmiştir Safların iyice belirlendiği, karşılıklı küfürleşmeler silahlı çatışmalar ve cinayetlerle “Kan Davası” nın düello alanına doğru “kararlı” adımlarla varıldığı 1 Mayıs1977 günü Türkiye’de aklı başında olan her insan gösteride çatışma olacağını biliyor ve bekliyor durumdaydı. Devrimci nitelikli bir siyasi aksiyon doğal olarak öncelikle düşman güçlerin karşı-devrimci güçlerin saldırısına karşı hazır olmak durumundadır. Ama 1 Mayıs 1977’de Disk yöneticileri ve yandaşları esas olarak ”Maocu faşistlerin” “mümkün ve muhtemel” saldırılarına karşı “ gerekli” bütün tedbirleri almanın zaafı içinde Taksim meydanını doldurdu. 1 Mayısın düşmanı olanlar durmadı. Görgü tanıkları gösterinin son dakikalarında telsizli bazı sivil adamların “alana girmek üzereler, birazdan çatışma çıkacak” dedikleri daha sonrada otelin üstünden ve üst katlarından kitleye ateş açıldığını belirtiyorlar. 2 Mayıs 1977 de Türk basınında şu manşetler atılmıştı. Son Havadis; “Kızıllar kudurdu.” Günaydın Gazetesi; “Maocu vatan hainleri işçi bayramını kana buladı.” Vatan Gazetesi; “Provokasyon” Milliyet Gazetesi; “Taksim’de Diskin mitinginde Maocu bir grup ateş açtı.” Hürriyet Gazetesi; “Mayıs katliamı 34 ölü” Tercüman Gazetesi; “Solcular solcuları kırıyor. Maocular Diskin İstanbul’da yaptığı mitingi bastılar.” Cumhuriyet Gazetesi; “Bazı kışkırtıcı gruplar silahlı çatışma çıkardı.” Diğer gazetelerde buna yakın manşetler atmışlardı. Ancak tüm bu korkuyu besleyen propagandalara rağmen 1978 1 Mayısında işçiler yine aynı kalabalık ve coşkuyla taksime gittiler. Bu kez talepleri yalnız işçi hakları değildi.1 Mayıs 1977 katliamının sorumlularının bulunmasını ve yargılanmasını talep ettiler. 1979 da İstanbul’da sıkıyönetim olduğu için merkezi 1 Mayıs kutlamaları İzmir’e alındı. 1980 yılında en büyük 1 Mayıs mitingi Mersin’de yapıldı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 1 Mayıs kutlamaları yasaklanmakla kalmadı. Bu günün tatil olması engellendi ve Bahar bayramına dönüştürüldü. 12 Eylül sonrası 1 Mayıs 1988 yılında Türk-iş’in valiliğe resmi olarak başvurusu yapıldı. Valilik izin vermedi. 1 Mayıs günü taksime çıkmak isteyen işçilere polis müdahale etti. 81 sendikacı gözaltına alındı. 1989’da 1 Mayıs eylemi aynen tekrar etti ve yüzlerce işçi gözaltına alındı. 1994yıllarına kadar yasaklar ve engellemelerle küçük çapta devam etti. 1995 yılında 1 Mayıs demokrasi platformu kuruldu. 1996 yılında çağlayan meydanında kutlandı. 1997 yılında İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, İzmir, Antalya, Denizli ve Uşak’ta miting ve yürüyüşlerle kutlandı. 1998 yılında “şimdi demokrasi zamanı” sloganı ile 15 sivil örgütün bir araya gelmesi ile Türk-iş, Hak-iş, Disk ve Kesk’in öncülüğünde Türkiye genelinde kutlandı.2007 yılına gelindiğinde İstanbul’da 1 Mayıs mitingi için iki ayrı kutlama kararı bulunuyordu. Disk, TMMO, Kesk, Tabipler odası Taksim meydanını istiyordu. Türk-iş ise bu örgütlerden ayrılarak Kadıköy’de kutlama kararı aldı. Taksim kutlamalarına polisin işçi ve göstericilere sert müdahalesi sonucu 1Mayıs mitingi İstanbul geneline yayıldı. Tüm baskı ve engellemelere rağmen işçiler Taksim alanına girdi ve kutlamalara devam etti. 2010 yılına kadar kutlamalar Taksim’de yapıldı Kısacası Dünya ve Türkiye’deki 1 Mayıs kutlamaları böyle inişli çıkışlı ve baskılara direnmelerle devam etti. Önümüzde yeni bir “1 Mayıs” var yani işçilerin ve emekçilerin kutsalı olan işçi bayramını İstanbul’da 1977’de 34 kişinin öldüğü daha sonra hastaneye götürülürken yaralı 2 işçinin yaşamını yitirmesi ile sayı 36 ya yükselen Taksim vahşeti işçilerin ve emekçilerin bedel ödediği kutsal mekânlardır. Disk başta olmak üzere diğer sendika ve kamu emekçileri bu kutsal mekânlarının değerlerini korumak için yeniden Taksim’e çıkmak istiyorlar. Hükümet ise Gezi olaylarından bu güne Taksim’de eylem yapılmasını yasaklamış durumda bir yandan işçilerin “kutsalı” diğer taraftan hükümetin Taksim’e bırakmam inadı. Türkiye çok zorlu bir siyasal süreçten geçiyor.Bir tarafta Ortadoğu ve yakın doğudaki denge değişiklikleri. 30 Mart Yerel seçimleri ve sonrası Cumhurbaşkanlığı seçimi AYM başkanı Haşim Kılıç’ın konuşması ve sonrası tepkiler muhalefetin cüceliği. Öcalan’ın son açıklamaları Lice olayları BDP’nin alan değiştirip HDP’ye geçişi Türk partisi olma hevesi Suriye’deki vahşetin devam etmesi, bu kadar handikap varken bunları aşmak çok enerji gerektirir. Disk ve Kesk’in var oluş ve yok oluş mücadelesi olarak gördüğü taksim kutsalı hükümetin seçim sarhoşluğu anlaşılan o ki bizleri zor günler bekliyor dileğimiz 1 Mayıs işçi bayramının gerçekten demokrasiye yakışır bir şekilde kutlanmasıdır. Hükümetinde Uluslar arası hukuku göz önünde bulundurularak Demokratik kanalları takamamalıdır. Sağduyu çok önemlidir.unutulmamalıdır ki yıllarca Kürtlerin Newroz kutlamaları yasaklandı.ama en zor şartlarda bile Bayramlarına sahip çıktılar.ölümler toplu tutuklamalar sindirme ve baskı Kürtleri yıldıramadı.son yıllarda barış sürecinin başlaması ile birlikte Newroz bayramları gerçek bayramlar tadında geçiyor.buradan dersler çıkarılmalıdır.yasaklarla bir yerlere varılmıyor gerçek Demokrasi hoşgörüdür. .
İrfan Çelik 1
1.Murad Han Hüdavendigar
Orhan Gazi Hanın oğludur Murad Han Tecrübe kazandı Süleyman Paşadan Ağabeyinin talihsiz vefatından Osmanlının başına seçildi Sultan Devam edildi Rumelinin fethine Çorlu Edirneyi kattı devletine Güzel yapılarla süslendi Edirne Karargah yaptı bu şehri askerine Altmış bin haçlıya on bin Türk neferi Komutan Hacı İlbey ordunun piri O gür sesiyle emir verdi ileri İşte bu zafer sırpsındığı zaferi Haçlılar birleşti yer çirmen ovası Padişah Murad Han bir taktik ustası Orduların başında beyi paşası Boynu bükük döndü haçlı Avrupası Sınır oldu Osmanlıya Arnavutluk Anadoluda birlik ülkede bolluk Adil bir yönetimle kalmadı boşluk Yaptı devletini bir imparatorluk Düşmanlar toplandı geldi Kosovaya Gücünüz yetermi şanlı Osmanlıya Sultan Murad komuta etti orduya Haçlı ordusu gömüldü Kosovaya Murad Han dolaşırken savaş yerini Allaha kurban adamıştı kendini Miloş denen bir sırp vurdu hançerini Hak nasip etti şehitlik şerbetini 18/03/2001
Taha Mehmet Telli
Mürekkep ve kan..
Eğer bir çocuğun elinden kalemi alırsanız,o çocuğun eline bulaşan kan'ın sorumlusu da siz olursunuz.! Zira kanı kapatan en iyi örtü mürekkeptir... mart 2016 Lüleburgaz..
Gülşen Şenderin
1 Mayıs İşçi Bayramı
1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI Yürekten yüreklere çağlayan bir ırmaktı Bir bayram coşkusunda kutlanırken 1 Mayıs Gel gör ki görkemini yasaklara bıraktı İşçiyi, emekçiyi birleştiren 1 Mayıs! 1 Mayıs; hak, özgürlük, bir yaşam felsefesi Erguvani düşlerde yeşil mavinin sesi Karanlığın güneşi, aydınlığın nefesi İlkeleri dil dile, dilleştiren 1 Mayıs! Güller açarcasına, Taksim bir bahar yeri Kadın erkek beraber dayanışma, hoşgörü Sömürü düzenine; direniş ve sağgörü Savaşımın sesini gürleştiren 1 Mayıs! Bu nasıl bir zulüm ki; ne şenlik, ne yürüyüş Ne bir ortak paydada hakkımızı arayış Özgürlük zincirlenmiş, yok ne emel, ne de düş Yasaya karşı bizi, eşleştiren 1 Mayıs! Her kente, her beldede çağlamalı bu ırmak Halaylar çekilmeli, türkülerle şen şakrak. Sorunlar dile gelsin; el ele tutuşarak Ruhu, iksirden öte gençleştiren 1 Mayıs! GÜLŞEN ŞENDERİN
Mehmet Soysal
1 Nisan
Bugün 1 Nisan olduğunu bildiğim halde.? "Seni Seviyorum" dese Yine İnanırım...
Mehmet Tevfik Temiztürk
1 Nisan, Mizah ve Şaka Günü
Aman bugün 1 Nisan şaka yapabilirler, Önlem alamıyorsan seni kırabilirler… Her nisan geldiğinde, uyanık olmalıyız, Mizah günü akılda, farkına varmalıyız… Tek göz tetikte kalsın, bir eşek çıkabilir, Tepetaklak olup, şahsın şakalanabilir… (2014)
Engin Özcan
1 Nisan 77
1 nisan 77 Tanıdık bir aşk ihtilali sergileniyor tiyatrolarda Biz,kapalı gişe yaşıyoruz sevdamızı.... Sen farkında bile değilsin Yanaklarında güller açan bir anne telaşı ve bir çığlık sesi,doğum servisinden 'değil' evin bir odasından...loş...karanlık....soğuk...... üşüyorum.. anne ısıtsana beni..... Engin ÖZCAN 1 Nisan 2001 İstanbul
Kazım Karagöz
1 Nisan Neden Olmuş?
Neden olmuş bir nisan, bilmez bizim cahiller, Cavırdan daha fazla şakalaşır dingiller...
Mehmet Salih
1-Obez kadin
Obez kadın, Pazar sabahlarının iyi bir ahcısıydı.. Saçlarının hiç rengi yoktu,, ispanyolum demişti, Günlerden pazardı,,ocagı yanar bıraktı, Kırlangıçları avladıkları için Sicilyaya gitti... Döndügünde pazardı ve artık italyandı,, Büyük,çok Büyük evrenseldi.. O bir saçsız obezdi.. Japonyada balina avı vardı. protestodan sonra,çevreciydi.. Fransada grev vardı. artık Fransızdı ve evrensel sendikacıydı. Giderken ocagı söndürmeye unutmuştu. Günlerden yine pazardı, Ben gitmiştim,,, O gelmişti.. iyi bir ahcıydı ama artık hersey yanmıştı.. VE O yemek pişirmeyi, bense yemek yemegi,unutmuştuk.. Saçlarını büyüttüyse acaba ne renkti? O sadece elli kiloluk obezdi.... m/s
Taha Mehmet Telli
Okuyan Yazar.
ilk okuyanı kendi olmalı yazarın.. Yani sütü tülbentten geçirerek temizlemeli değilmi... kasım
Taha Mehmet Telli
Okuyup Da Yazmak...
Unutma? Okursan kendini bilir gelişirsin.. Yazarsan gelecek nesilleri de bilgilendirip geliştirirsin.. ocak 2017
Fatma Alageyik
1 Ocak Mekke'nin Fethi..
Mekkem ne çileyle geldi bugüne Sor Kabetullah 'a anlatsın sana Kimler şahit değil ki bu düğüne Sor Halilullah 'a anlatsın sana. Uhut dağı şahit Sevr dağı şahit İsmail 'in kurbanı koç yağı şahit Ebubekir Sıddık 'ın gül bağı şahit Sor Resulullah 'a anlatsın sana Resul hicret etti toprak ağladı Fatıma feryat figan ile dağladı Bilal 'in göz yaşı sel oldu Çağladı Sor Beytullah 'a anlatsın sana. Hüzünlü altıyüz otuz yılları Bir güneş bekledi Medine yolları Soldular Fatima'ın gonca gülleri Sor Ali keremullaha anlatsın sana. Bize böyle geldi İslamın nuru Her ayak izinde binlerce soru Kaldırdılar aradan engeli zoru Sor Habibullaha anlatsın sana. 1 Ocak yılbaşı olduğunu herkes bilir,1 ocak Mekke'nin Fethi olduğunu herkes bilmez, Biz yılbaşında hediye getiren npel babanın değil,Miraç ta namaz getiren H.z. Muhammed (s.a.v.) ümmetiyiz, Mekke'nin Fethi tüm islam alemine kutlu olsun..
Şevki Kayaturan
"1 Ocak" Yeni Yıl
YENİ YIL Yeni bir yıl, yeni bir şans, ümittir, Geçmiş gitti, gelecekse umuttur, Kiminde hayaller bir tek bilettir, Herkese mutluluk getir yeni yıl. Kimi o gün eğlence de sefada, Kimi nefsi ile o gün davada, Herkes gülmüyor ki, kimi cefada, Herkese mutluluk getir yeni yıl. Aldım verdim, hesap ettim yıl boyu, Gittiğim yol ancak, bir arpa boyu, Zaman olgunluğa erdirir toyu, Herkese mutluluk getir yeni yıl. Kadın erkek umutsuza, umut ol, Güneş gibi ısıt, evde huzur ol, Dara düşsem yetişecek, Hızır ol, Herkese mutluluk getir yeni yıl. Güldür garibanın bu yıl yüzünü, Yere sen düşürme onun sözünü, Kaybettirme hiç bozmasın özünü, Herkese mutluluk getir yeni yıl. Ülkem huzur bulsun, her yerde bayram, Hep ileri olsun milletçe, davam. Kayaturan giden yılı aramam, Herkese mutluluk getir yeni yıl. (27.12.2007-Saat:15.06) Şevki KAYATURAN Kültür ve Turizm Bak. Halk Şairi
Octavio Paz
1 Ocak
Günün kapıları açılır dilin kapıları gibi, bilinmeyene. Dün gece anlattın bana: Yarın imleri düşünmek zorunda olacağız, görünümü çizmek, planı tasarlamak çift katlı sayfası üzerine kağıdın ve günün. Yarın, yaratmak zorunda kalacağız, yeniden bu dünya gerçeğini. Gözlerimi geç açtım. Saniyenin bir anı için Aztek'in duyumsadıklarını duyumsadım, uzanıp beklerken dağlık durunun kıvrımında ufuktaki çatlaklar arasından zamanın kesin olmayan dönüşünü. Fakat hayır, yıl geri dönmüştü. Bütün odayı doldurdu ve bakışım neredeyse dokundu ona. Zaman, bizden yardım almadan, yerleştirmişti tıpkı dünkü düzen içinde boş cadde üzerine evleri, evler üzerine karı kar üzerine sessizliği. Yanımdaydın, hala uykuda. Gün yaratmıştı seni fakat henüz onaylamamıştın gün tarafından yaratılmayı. -Benim yaratılmamı da belki. Bir başka gündeydin. Yanımdaydın ve gördüm seni, kar gibi, görünüşler arasında uyuyan. Zaman, bizden yardım almadan, evleri yaratır, caddeleri ağaçları uyuyan kadınları. Gözlerini açtığında yürüyeceğiz, bir kez daha, saatler ve yarattığı şeyler arasında. Görünüşler arasında yürüyeceğiz zamana ve birleştirdiklerine tanık olacağız. Belki günün kapılarını açacağız. Ve sonra bilinmeyene gireceğiz. Cambridge, Massachusetts, 1 Ocak 1975