poet
stringlengths 3
47
| title
stringlengths 1
168
| poem
stringlengths 3
159k
|
---|---|---|
Necdet Erem | 093 ÜÇÜNCÜ ŞıK VARMI |
Dünya insan için,
ruhun özlem ile aradığı ebedi hayatta,
cennet ve rü-yeti Cemalullahı kazanacağı,
talim, terbiye görülen bir ticaret hane, bir mektep, bir eğitim alanı.
Veya ömür boyunca karın tokluğuna,
zorunlu yaşadığı dünyanın zorlu işlerinde çalıştırıldığı,
idam emri verilip infaz günün beklendiği yarı açık bir hapishanedir.
Ben üçüncü bir şık olduğunu düşünemiyorum.
Evet,
Üçüncü bir şık olduğunu düşünen varsa söylesin.
|
Mehmet Yunus Aytek 2 | 0943 Seni Sevmeyi De Sevdim |
Yalnız başıma yürürken karanlıklara
Seni sevmeyi de sevdim gülüm
Ben efkârın içinde kala kalsam da
Seni yaşamayı sevdim
Sen bir anne olsan da
Ben sende kendimi bulmayı sevdim
Sen bir evlat olsan da
Ben senin için ağlamayı sevdim
Sen bir kardeş olsan da
Ben seninle kardeşlik duyguları içinde yaşamayı sevdim
Ben yürürken Diyarbakır sokaklarında
Seni Diyarbakır sokaklarında düşünmeyi sevdim
Bakarken ufuktaki yıldızlara
Seni onlara anlatmayı sevdim
Kaçarken insanlardan
Seninle bir ömür boyu tek başıma yaşamayı sevdim
Sevdim senle gülmeyi
Sevdim senle ağlamayı
Sevdim senle kahrolmayı
Hatta senle ölmeyi bile sevdim
03 Ağustos 2015
Pazartesi
|
Mehmet Yunus Aytek 2 | Senin İçin Olunca |
Ağlamak güzel
Sen ağlattıktan sonra
Hıçkırıklara boğulmak harika
Ucunda sana kavuşmak varsa
Özlem de ayrılık da güzel
Hepsi seninle yaşanınca
Seninle yaşanan hayat güzel
Sensiz dünya zindan olur bana
21 Temmuz 2015
Salı
|
Necdet Erem | 095 EY DÜNYA MiSAFİRLERİ |
Havanda su dövmeyi bilmem, yüksekten atmayı sevmem,
ömür dakikalarım sayılı ve çok kıymetlidir, israfına asla razı olamam.
Kâinatta boşluk yok ki!
Boş kalayım, boş düşüneyim, boş vereyim.
Boş verenleri yaratanda boş verirse,
işte o zaman her şey boşluğa boşalıverir.
İsteğimle yaratılmadığıma göre,
keyfime göre yaşamakta hakkım değildir.
Beni yaratanın, beni yaratmasındaki maksat,
benim basit zevklerimle mukayese edilemeyecek kadar önemlidir.
Çünkü bilemediğim, istemediğim
belki hazır olmadığım ve beklemediğim bir zamanda geri çağrılacağım.
Onun için istenilmeyen bir konum ve durumda yakalanmak istemem.
Ey dünya misafirleri
ve ahiret yolcuları bu konuda siz ne düşünüyorsunuz.
|
Mehmet Yunus Aytek 2 | Seninle Ölmek İstiyorum |
Sevgisiz geçen bir ömre ömür mü derim ben
Sen olmadıktan sonra benim hayatımda
Ben acılara göğüs gerdim bu yaşam yolunda
Mücadelem hep senin içindir gülüm
Sen olmadıktan sonra neyleyim ben bu acımasız hayatı
Senin büyük aşkından alıyorum ben hayat nefesimi
Bazı geceler ağlamak geliyor içimden saatler boyu
Umutlarımız olmasa bu hayat daha da çekilmez olur o zaman
22 Aralık 2015
Salı
|
Necdet Erem | 098 Adalet Mülkün Temelidir |
Bir devletin devamı ve milleti ile bütünleşmesinde
idaresine ve idarecilerine düşen en önemli vazife;
Adil ve ahlaklı olup, adaleti ve genel ahlakı hayata hakim kılarak, ülke ve millet güvenliğini korumaktır.
Onun için ahlak örneği adalet kahramanı,Hz. Ömer (Ra.) adalet mülkün temelidir diyerek,
geçmiş ve geleceği önünde saygı ile eğilmek zorunda bırakmıştır.
|
Mehmet Yunus Aytek 2 | Sevgilim Seni Özledim |
Dağlar mesken oldu bu cana
Hasret sözleri kaldı dudağımda
Sensizlik yalan bu dünyada
Dön artık sevgilim seni özledim
Böyle yaşamak yaktı gönlümü
Sanma ki kader aldı ömrümü
Soldurma, sen yarattın bu gülü
Dön artık sevgilim seni özledim
10 Aralık 2015
Perşembe
|
Mehmet Yunus Aytek 2 | Sevgi Yoksa Eğer |
İnsan ruhu doğanın bir parçasıdır
Ve doğa gibi boşluk kabul etmiyor
İçinde sevgiyi barındırmayan insan
Nefretle dolar ve insanlıktan uzaklaşır
Nefret etmeden birine kötülük yapamazsınız
Nefret etmeden birini öldüremezsiniz
Nefreti içinde barındırmak isteyen insan
Önce kendisinden nefret etmek zorundadır
İçinde nefreti yaşatan insan yüreğindeki sevgiyi kovmuştur
Artık onu bulması çok zordur ve bunun bedelini ödeyecektir
Sevgisizlik ağır bir yüktür
Ve insan bundan kurtulmak için çok kötü şeyler yapabilir
Acımak, sevgi değildir, üstünlük iddiasıdır
Hoşgörü sevgi değildir, istemediğine katlanmaktır
Bağımlılık sevgi değildir
Gereksinmenin karşılanmasıdır
Sevgi, değer vermesini bilmektir
Sevgi, yaşama hakkını kabul etmektir
Sevgi, var olmaktan kıvanç duymaktır
Sevgi, birlikte olmaktan sevinç duymaktır
Sevgi, eşitliğin duyumsanmasıdır
Sevgi, tüm yapay ayırımların yaşamdan çıkarılmasıdır
Sevgi, bilinçtir
Sevgi insan olmaktır
Sevgiyi yaşamımızdan kovup
Yerine para için yaşıyoruz
Para için eğitim görüyoruz
Para için meslek ediniyoruz
Para için çalışıyoruz
Para için birbirimizi çiğniyoruz
Para için birbirimizi aldatıyoruz
Para için savaşıyoruz demektir
Kalbimizde sevgi olmadıktan sonra
Ne kadar paramız, malımız, evladımız
Makam, mevkimiz, adamımız olsa da
Aslında hiçbir şeyimiz yoktur
02 Ekim 2013
Çarşamba
|
Müzeyyen Keskin | 0KUYAR İmzalı PROJE: Türkiye SEVDASI yeniden hayranlarıyla BULUŞUYOR |
0KUYAR İmzalı PROJE: Türkiye SEVDASI yeniden hayranlarıyla BULUŞUYOR
*
SÜPER büyük proje olarak değerlendirilen ve Şebinkarahisar Köprübaşı Bağlar Topluluğu içinde ezan sesi, su sesi, şiir sesi, gül kokusu bayrak gölgesi ve özgürlük havası coşkusuyla ’ Okuyar ’ denilerek; 22. Şebinkarahisar Turizm ve Kültür Şenlikleri kapsamında tertiplenen 7 Gün 7 Gece Şebinkale Şiir Şenlikleri içinde
14 - 21 Mayıs 2015 tarihleri arasında özenle hazırlanan tanıtım turizm kültür sanat eseri
Türkiye Sevdası; yeni bölümüyle yine yollara, ellere, dillere ve gönüllere düştü..
*
Amasya Genelgesi anısına armağan olarak 22 Haziran 2015 günü kültür sanat dünyamıza arz edilen Türkiye Sevdası yoğun ilgi görüyor..
Güzel Sanatlar Öncüsü Canların ve Kültür Sanat Dostu Hayranların ilgi yoğunluğuna; eserin içindeki isimlerin ve şaheserlerin duyarlılığında TEŞEKKÜR ediyoruz
......
Şebinkarahisarlı Sanatçılar Topluluğu, Giresunlu Şairler Şiir Sevenler ve Aşıklar Topluluğu, Giresun Sevdası Kültür Sanat Dostları ile bir çok gönüllü güzel sanatlar öncüsü kültür sanat dostunun katkılarıyla Kültür Sanat Danışmanı Amasyaşat Başkanı Müzeyyen Keskin koordineleriyle, Halil İbrahim Özdabak’ın kapak tasarımlarıyla yayına ve hayranların beğenisine arz edilen Tanıtım turizm kültür sanat eseri TÜRKİYE SEVDASI İçindekileri ve Saygıdeğer İsimleri kitle iletişim uzmanlarımız paylaşımlarıyla 22 Haziran Amasya Genelgesi anısına armağan olarak arz ediyoruz.. 01- Tanıtım Turizm Kültür Sanat Eseri TÜRKİYE SEVDASI
02- Armutlu Güzellemesi / Hikmet OKUYAR - Artvin’im Artvin / Gülden TAŞ
03- Şebingülü İle Günaydın Gülüm.. / Hikmet OKUYAR
04- Amasyaşad Bşk. Müzeyyen KESKİN Elinden Ödül Alan Kültür Sanat Dostları
05- GİZEMLİ ŞEBİNGÜLÜ / Müzeyyen KESKİN
06- Bayburt Taşına Kurban / Tarık TORUN
07- Çanakkale Aşkı / Harika UFUK
08- Tanıtım kartları
09- Bolu Sevdası / Kenan ÇARBOĞA
10- Gizli Bir Cennet Düzce / Sevim ASLANALP
11- Gümüşhane ve Şehre Dair / İsmail HAYAL
12- Bülbüle Gül Kırklareli / Sivaslı Ozan ZARALICAN
13- Kütahya / Rabia BARIŞ
14- Ordu Güzellemesi / M. Nihat MALKOÇ
15- Muhteşem Şehir Rize / Mehmet KAHVECİOĞLU
16- Tekirdağ Şehrengizi / İbrahim ŞAMA
17- Ankara’nın Havası.. / Tarık TORUN
18- Yozgat’ta Zaman / Rabia BARIŞ
19- Amasya Sevda Kokar / Sevim ASLANALP
20- Saray Yolu Aksaray / Tarık TORUN
21- Yalova Güzellemesi / Sadi TELTİK
22- Muhteşem Denizli /Safiye SAMYELİ
23- Dilime Kon ya Sen / Sinem ŞANLI
24- Kayseri Güzellemesi / Rabia Barış
25- Muğla / Nedim UCAR
26- Edirne’ye Selam / Rabia BARIŞ
27- Trabzon Sevdası / Mustafa YAZICI
28- Giresun Yaylaları / Dr. Eyüp GÖKSU
29- Kastamonu / Kadir KAYA
30- Niğde Güzellemesi / Harika UFUK
31- Akdeniz’in Güneşi Antalya / Tarık TORUN
32- Fatma Erdem YAMAK, Munise KESKİN, Hatice SATGUN, Hüseyin KAYA
33- Şebingülü.. / Birgül Sevil TEKİNAY, Şebingülü Tutkusu / Sündüs ARSLAN
34- Ayancık Aşkımın Nazı / Şengül YILDIRIM, Şebingülü / Gülşen SARIOĞLU
35- Bir Kadife Gül / Eyüp GÖKSU, Şebingülü / Gülnare ASGARZADE,
Şebingülü / Mihriban EREN, Bilen Bilir Şebingülü / Yıldız TOKSÖZ
36- Şebinkarahisar Güzellemesi / Leylican Leyla YILDIRIM
37- Atatürk Kenti Samsun / Mazlum CİHANGİR
38- Gülnare Gönül Namesi / Gülnare Leman TALİBOVA
39- Şebingülü İle Hoş Geldin Gülüm / Emine ÇERÇİ, Şebingülü / Safiye SAMYELİ
40- Şebingülü / Nilüfer SARP, Ayan Görüştü / Emine Gül OBAN
41- Bestekar Şair Şiir Yorumcusu Nihal TOPSAKAL Elinden Ödül Alanlar
42- Kutlu Şebingülü Aşkı / Refik KUTLU, Şirin Karahisar / Ömer ARPACI, Şebinkarahisar / Ahmet ACAR
43- Bir Konu Bir Konuk / İhsan TEKOĞLU
44- AYGÜNLER Ticaret - KARDEŞLER Ticaret Ürünleri
45- Özgül Termal Tesisleri Tanıtımları
46- Hikmet Okuyar Şiirleri
47- Efsane Öğretmen TEKIŞIK / Hikmet OKUYAR,
Sabahsız Gecenin Türküsü / Emine USTA
48- Türkiye Sevdası Tanıtım Turizm Kültür Sanat Etkinlikleri Görselleri..
ve görsellerde daha çok göze çarpan Bazı İsimler ile topluluklar:
- Basad Şiir Dostları, Dernek bahçesinde birlikte..
Şair Şiir Yorumcusu RTV Şiir Programları Sunucusu Recebiye Çataksezer İstanbul Karaköy Galata Köprüsü üzerinde ödül alırken, M. Sadık Medin Dünya Şairler ve Şiir Sevenler Derneğinde aldığı Hikmet Okuyar Şiire Üstün Hizmet Ödülü ile..
Şebinkale Şairler ve Şiir Sevenler Topluluğu, Şebinkarahisarlı Sanatçılar Topluluğu Başkanı Ali Yolcubal, Yardımcısı Orhan Çukurtaş, Şiir Yorumcusu Mehmet Okuyar ve Sanatçı Konuklarla birlikte Atatürk Evi Ve Müzesi Bahçesinde 7 Gün 7 Gece Şebinkale Şiir Şenlikleri coşkusunu paylaşırken
Adalet Bakanlığı Eski Müsteşarı Şebinkarahisarlı Sebahattin Okutan ve Eşi,Türkiye Sevdası Etkinlikleri hakında bilgi alırken..
Şaküder Üyesi Ressam Şiir Yorumcusu Pervin Özen Botancı Grenpark Otelde ödül alırken,
Şair Ressam İpek Okuyar; Şiir Saati içinde Rizeli Öğretmeni ile öğrencilere Mehmet Kahvecioğlu imzalı Muhteşem Şehir Rize isimli Şiiri yorumlarken,
Şair Ressam Şiir Yorumcusu Binnur Doğan Resim Sergisinde Türkiye Sevdası tanıtımı yaparken,
Şiir Yorumcusu, Fotoğraf Sanatçısı, Canan Keskin; Ankara, Kızılay’daki Şebinkarahisarlılar Vakfı’nda Türkiye Sevdası tanıtırken,
Fikir Adamı Güzel Sanatlar Öncüsü M. İhsan TEKOĞLU, ’ Bizim Sevdamız Bitmez / Hikmet Okuyar ’ diyerek, Şebingülü ile Şair Kalemi ve Türk Kahvesi armağanını alırken,
Yalova Armutlu Enver Ören Lisesi Müdürü, Okul Yönetimi, Öğretmen ve Öğrencileri süper PROJE üretimleri karşılığı TEŞVİK ÖDÜLÜ kazanma mutluluğunu yaşarken..
..........
Kitle İletişim: Müzeyyen KESKİN
Amasyaşat Başkanı
Türkiye Sevdası Kültür Sanat Danışmanı
|
Ömer Çetinkaya | 1 1 1 1 1 Adanalı Hacer Ceylan |
ADANALI HACER CEYLAN
Dinimizce örnek kadın,
Adanalı Hacer Ceylan.
Tesettürde ilk bir adım,
Adanalı Hacer Ceylan.
* & *
Siyasette örnek soluk,
Sevgisi var oluk oluk,
Ailede düzen sağlık,
Adanalı Hacer Ceylan.
* & *
AKP de bayrak tutar,
Partimize canın katar,
Muhammed abimize yeter,
Adanalı Hacer Ceylan.
* & *
AKP il yönetim de,
Kutsiyet var heybetinde,
Çukur ovanın sesinde,
Adanalı Hacer Ceylan.
* & *
Adana dan bir kız geçti,
Görenlerin bahtı açtı,
Yönetimde kadın güçtü,
Adanalı Hacer Ceylan.
* & *
Congeri ye bacı oldu,
Başımızın tacı oldu,
Spor bakanımız buldu,
Adanalı Hacer Ceylan…
* & *
Ömer Çetinkaya
Congeri 24.şubat.2013
|
Ömer Çetinkaya | 1 1 1 1 1 28 Şubat Kanımızı Kuruttu |
28 Şubat kanımızı kuruttu
İnkılâbın ürünleri çocuklar,
28 Şubat kanımızı kuruttu! .
50 yıl geriye kaldı umurlar,
28 Şubat kanımızı kuruttu! .
? ? ?
Eski devrimciler yeni solcular,
Asker küs besiyle birlik oldular,
Yahudi hatırına karar aldılar,
28 Şubat kanımızı kuruttu! .
? ? ?
Bin yılda sökülmez bu temel diye,
Tanklar yürüttüler halka hediye,
Yirmi beş bankayı soydunuz niye?
28 Şubat kanımızı kuruttu! .
? ? ?
İmam hatiplerin önün kestiniz.
Kur’an kurslarına levha astınız,
Ordudaki dindarlara küstünüz,
28 Şubat kanımızı kuruttu! .
? ? ?
Jitem’lerden sahte şeyhler kattınız,
Erbakan ın sırasını kaptınız,
Kendi kafanızca devrim yaptınız,
28 Şubat kanımızı kuruttu! .
? ? ?
Allah(cc) dan A.K.P. ERDOĞAN geldi
Bütün suçlularsa kodese doldu.
Congeri diyor ki HAK yerin buldu,
28 Şubat kanımızı kuruttu! ...
? ? ?
Ömer Çetinkaya
Congeri 28.Şubat.2013.
Cumhuriyetimizin en acı en yıkıcı ve şükür
sonuncu inkılabı olan 28 Şubatın yıldönümü
olması nedeni ile tüm halkımıza bir hatırlatma
bir kurtuluş olarak naçizane bu şiirim halkımıza
bir hediyemdir ifademin ancak binde birini arz
edebildim sonsuz saygılarımla…
|
İnönü Örsan Azizoğlu | 1.9...Bir Bende Kalır Gençliğin |
Gençliğinin en tutku dolu anları bendedir
Maviye bulanmış bulutlar
Benliğinde şaşırıvermiş o devrî âlem
O çocukça yürek atışı
Ve için için gecelerini bürüyen mutluluk
Gençliğinin en tutku dolu anları bendedir...
Şimdi teninde kırış kırış acılar
Nerde o ilk coşku düşlerinde
Öpülesi o dudaklar, o saf gülüş
Gözlerin neye anlam verebilir
Beyhude, artık her şey yavan
Gençliğinin en tutku dolu anları bendedir.....
Yavaşça sararıverir yapraklar gibi gençliğin
Haykırır yüzüne aynalar gerçeği
Resimler efkâra boğar zehreder anılarını
Ölüm kokar bedenin
Bir bende kalır gençliğin; kocarsın.
Gençliğinin en tutku dolu anları bendedir, artık herşey yavan...
23/12/2003 Salı 01.57 30/12/2003 Salı 14.28
|
İnönü Örsan Azizoğlu | 1.7...Orda Hala Aşk |
Sonbahar geliyor, göç mevsimi.
Orda,
Sirkeci Garında defnettim yüreğimi.
Saat beş suları
Daha yirmi dört yaşında...
Orda çınlar hala iç çekişlerimiz
Ve orda hala kenetlenmiş parmaklarımız.
Eve dönüş vakti,
Yutkunup söyleyemediğimiz sözcükler.
Orda hala aşk, seni benden alırken trenler...
28/08/2002 Çarşamba Büyükada
|
Mehmet Hanifi Ekici | 10 Adaleti tanımıyordu... |
Adalet,tebdil i kıyafetle geziniyordu..
Gittiği her kapıdan kovuluyordu.
Nedenini oda merak etmişti.
Geçte olsa öğrenmişti...
Çünkü,adaleti kimse tanımıyordu....
|
Mehmet Tevfik Temiztürk | 1 ALLÂH Var Bir ALLÂH 14 |
Fasık hep huzursuzdur, kâfirse tam ümitsiz,
Sorunları tükenmez, yürekler hep sevgisiz…
Rab’be güvensiz yaşar, inanç dersen hiç yoktur,
İbadet edemezler, bunun zevki de yoktur…
Karmaşa ve endişe, korku ve tedirginlik,
Kaygı dolu bir ömür hayat hep sevgisizlik…
Bilse ki 1 ALLÂH(c.c.) var ona bağlanılacak,
O, gerçek tek yaratıcı daima tapılacak…
(2014)
|
Mehmet Tevfik Temiztürk | 1 Allahlı |
Şeytan ki aldatmakta,
Çünkü Rab’bine küstü,
İslâm kazandırmakta.
Medeniyetler üstü…
Kul bâtılda aldanır,
Nefsinden emir alır,
MUHAMMED(s. a. v.) ’e saldırır,
Şeytanı Rab’bi sanır…
Kur’an’a inanılır,
Bâtıla güvenilmez,
İslâm 1 ALLÂH(c. c.) ’ındır,
Keşfetme gerektirmez...
(1995)
|
Muammer Çalar | 1 Anne? Bir savaş çocuğunun annesine olan serzenişi |
Dünyaya gelmeyi ben mi istedim anne!
Neden beni büyütüp besledin sen anne?
Dünya güzel, yaşamakda güzel dedin de,
Bana savaşlardan söz etmedin hiç Anne...
Oku dedin: okudum kitaplar dolusu;
Sayfalar kan, göz yaşı, ve barut kokusu..
Gahi falanın, gahi filanın ordusu,
Bana savaşlardan söz etmedin hiç Anne...
Birdem Roma devrinde Osmanlılar varmış!
Birinci dünyayı ikinciye sayarmış..
Stalin bombalar, hitler fırına atarmış,
Bana savaşlardan söz etmedin hiç Anne...
Tarihler boyu kavimleri helak olmuş.
İsraelde savaş bir asır sürüyormuş.
Saddam denen likit gaz atıp savururmuş,
Bana savaşlardan söz etmedin hiç Anne...
Amerika varmış; adaletin avcısı,
Japonyada, vietnamda tüter bacası,
Ruslar varmış ya nükleer gücün hocası,
Bana savaşlardan söz etmedin hiç Anne...
Ruanda, Somali, Afrika, Afganlılar,
Dün orta doğu, Kafkasya, bugün balkanlar..
Bebeleride vururlar mı (anne) savaşanlar?
Bana savaşlardan söz etmedin hiç Anne...
1991
Aşık Çağlari -Muammer Çalar
www.caglari.com Online müzik Shop
https://itunes.apple.com/nl/album/hosgoru-4/id966884934?ign-mpt=uo%3D4
|
Hakkı Kaya | * 1 Aralık |
Bir aralık uğra siyaset konuşalım
Bölgesel sorunlar kabardı çözmek ister
Kısa sürede asgariye indirmeli
Kışkırtmadan uyandırmadan halletmeli
Hatta gecenin ilerleyen saatleri
Koalisyonunu organize edelim
Çözüm bulmak isteyenler kolay ulaşsın
Çadır kuralım parti genel merkezine
Bir aralık uğra rejim değiştirelim
Geceler kıtlık arzular bolluk içinde
Faydası zararı açık seçik kayboldu
Arayalım ki arananlardan olalım
Hakkı KAYA
|
Âşık Enver Gürkani | 1-Aşık gürkani hakında ne dedile |
28.02.1996 Çarşamba günü saat 15.00 de okulumuz ticaret
Meslek lisesinde geleneksel saz ve söz ustalığının e güzel örneklerinden bir demet sunarak Sevgili öğrencilerimize Kahramanlık vatan ve millet sevgisini insanlık sevgisini iman sevgisi gibi konularda unutulmayacak dolu ve mutlu dakikalar yaşattılar
Kendilerine teşekkür eder sazının ve sözünün ustalığının daim olmasını dilerim.
Mustafa Güven. müdür.
Kütahya
13.12.1996 değerli halk ozanımız âşık gürkani beyefendi okulumuzda yukarda belirtilen tarihte öğrencilerimize doğaçlama olarak minin bir konser vermişlerdir. Kars ilimizden serhat şehrimizden zahmet edip ta buralara kadar gelen değerli hak aşığı ozanımız haktan aldığı ilham ile bizleri son derece memnun etmiştir. Kendisine sağlık mutlu günler dileğiyle saygı ve hürmet ederim.
Yaşar Erdoğan.
Anadolu İ. M. Hatip lisesi müdürü
Uşak
Sayın âşık gürkani 07.12.1995 tarihinde Manisa merkez Saruhan Bey ilkokulunda öğrencilerimize konser vermiş öğretmen ve öğrencilerimiz zevkle dinlemişler ve bilgilendirilmiştir. Kendisine sonsuz sevgi ve saygılar.
Süleyman Yavuz merkez
Saruhan Bey i.ö.o. müdürü
Manisa
13.12.1996 değerli halk ozanımız âşık gürkani serhat ilimiz Kars’tan kopup gelen gönül adamı halk ozanı bizleri ve öğrencileri memnun etmiştir. Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde âşıklık geleneğini vatan mille ve bayrak sevgisini öğrencilere küçük mesajlar halinde vermeye çalışan ozanımıza teşekkür ederiz. Günlerinin sağlıklı başarının daim olmasını dilerim.
Süleyman Altıner
Halit ziya Uşaklıgil ortaokul müdürü
Uşak
Okulumuzu 26.02.1996 pazartesi günü ziyaret eden ve Türk halk müziği ile müzik örneklerinden demetler sunan Sayın Enver Gürkan (âşık gürkani) yi çok teşekkür ediyor ve bu geleneksel âşıklık geleneğini devam ettirdiği ve gösterdiği olağan üstü gayretinden dolayı başarılar dilerim. Sağlıklı mutlu ve başarılar dileğiyle.
Metin Amaç
Milli egemenlik i.ö.o. müdürü
Kütahya
13.12.1996 sevgili halk ozanımız âşık gürkani serhat şehri Kars’tan uşağımıza gelerek âşıklık geleneğini yayma yeni kuşaklara sevdirmeniz için verdiğiniz uğraşınızı gönülden destekliyorum. Öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin ziyadesiyle memnun oldukları gördüm birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu şu günlerde aşıklık geleneği ile bu duyguları vermenizi diliyor saygılar sunarım.
Kudret Sürücü
23 Nisan ilköğretim müdürü
UŞAK
Halk ozanlarımızdan Enver Gürkan (âşık gürkani) 03.04.1996 Çarşamba günü öğretmenlerimiz ve öğrencilerimize konser vermiştir başarılar dilerim
Özel Sakarya Lisesi ilkokul bölümü
Sabit Sunman
Müdür
Sakarya
16.12.1996 Değerli halk ozanımız âşık gürkani âşıklık geleneğini yaymak ve korumak konusundaki değerli katkılarınız ve konu hakkında öğrencilerimize bilgilendirdiğinizden dolayı teşekkür ederim.
Mehmet Öz
İzzettin çakırlar Müdür
Uşak
Karslı âşık Enver Gürkan(âşık gürkani) Kütahya lisesinde 13.03.1996 tarihinde öğretmen ve öğrencilerimize konser vermiş ve çok yararlı olmuştur kendisine teşekkür ederiz.
Hüseyin Özdemir
Kütahya Lisesi müdürü
Kütahya
24.12.1996 Türk milletinin aynası halk aşığımız âşık gürkani. Orta Asya’dan günümüze günümüzden sonrasına kadar milletimizin geleneğini görevini kültürünü yaşatan yansıtanlar olarak sizin şahsınızda tüm âşıklara sonsuz teşekkürlerimi bildirir muhabbetle kucaklar Allaha emanet olun derim
İrfan Eryürük
Emirdağ Anadolu Lisesi müdürü
Emirdağ
11.04.1996 Sarıkamışlı halk ozanı âşık gürkani okulumuz konferans salonunda öğretmen ve öğrencilerimize halk ozanlığı konusunda bilgi verip sesiyle ve sazıyla örnekler sunmuştur kendisine teşekkür ederiz.
Ethem Ercan
Cumhuriyet lisesi müdürü
Eskişehir
21.12.1996 Değerli halk ozanımız âşık gürkani.
Uzak diyarlardan ilçemize gelip öğrencilerimize âşık ozan olarak vatan millet bayrak sevgisiyle ilgili örnekler sunup öğrencilerimizin ve bizlerin gönüllerini fethet ederek duygulandırdığınız için de teşekkür eder çalışmalarınızdan başarı sağlık ve mutluluklar dileriz. Allah sizleri başımızdan eksik etmesin
Ramazan Birdane
Savaş ilkokul müdürü
Bolvadin
Karslı âşık Enver Gürkan (gürkani) Kütahya 70.yıl cumhuriyet sağlık meslek lisesinde 13.03.1996 tarihinde öğretmen ve öğrencilerimize konser vermiş ve çok yararlı olmuştur
Kendisine teşekkür ederiz.
Mehmet Güner
70.yıl cumhuriyet sağlık meslek lisesi müdürü
Kütahya
Sayın Karslı halk ozanı âşık gürkani.
15.04.1996 tarihinde okulumuz öğrencilerine söyleşi tarzında verdiğiniz konser için teşekkür eder sağlık ve mutluluklar dileriz.
M. Emin SOBACIOĞLU
Okul müdürü
Eskişehir
Değerli ozanımız âşık gürkani beyefendiye.
26.02.1997 Çarşamba günü okulumuzda yapmış olduğunuz programdan dolayı ayrıca çocuklara vermiş olduğunuz vatan millet ve Atatürk sevgisinden dolayı teşekkürü bir borç biliriz tüm okul öğretmen ve öğrencileri adına teşekkür eder bundan sonra hayatınızda başarılarınızı dileriz.
Evliya Öz
Vedat kasım ilköğretim okulu
Seydişehir
12.04.1996 tarihinde okulumuz öğrencilerine söyleşi tarzında konser vermiştir kendisine teşekkür eder sağlık ve mutluluklar dileriz.
Sabahaddin Sarı
Sağlık meslek lisesi müdürü
Eskişehir
Karslı halk ozanı âşık Gürkani.
26.02.1997 tarihinde okulumuzdaki öğretmenlere ve öğrencilerimize söyleşi tarzında vermiş olduğunuz konserden dolayı okulum adına teşekkürü bir borç bilirim. Hayırlı işlerinizden başarılar dilerim.
Harun Çamcı
Selçuklu i.ö.o. müdürü
Seydişehir
Manisa merkez murat germen ilkokulunda 12.12.1995 Salı günü ozan Enver Gürkan âşık Gürkani okulumuzda program yapmıştır kendisine teşekkür ederiz.
Mehmet Doğuş
Murat germen i.ö.o. müdürü
Manisa
26.02.1997 Halkın sesi halk ozanlarımızın Seydişehir’e ve kutlu okulumuza kadar gelmesi bizim için çok büyük bir şanstır. Değerli ozanımız bizleri ve öğrencilerimizi aydınlattı gönlümüzde hiç çıkmayacak bu karşılaşmanın bizleri onurlandırdığını söylemek dahi güç bir olay. Teşekkür ederiz.
Özcan Bey
Ticaret meslek lisesi müdürü
Seydişehir
Sayın âşık Enver Gürkan (gürkani) 08.04.1996 tarihinde yapmış olduğunuz halk ozanları konseri milli kültürümüz açısından eğitsel faaliyet bakımından öğrencilerimize önemli mesajlar verilmesi bakımından büyük yarar sağlamıştır. Başarılı çalışmanızdan dolayı tebrik eder çalışmanızdan üstün başarılar dilerim
A. Baki Duman
Korgeneral lütfü akdemir i.ö.o müdürü
Eskişehir
Âşık gürkani kardeşimin okulumuzu ziyaretleri ve okulumuzda vermiş olduğu konseri bizleri memnun etmiştir. İlk defa yakından bir âşıkla tanışma ve konuşma imkânı buldum ayrıca buda bizleri mutlu etmiştir. Allah yardımcınız olsun manevi özelliğini biliyoruz siz bu ülkenin birlik beraberliğinde rol oynayan abide şahsiyetlersiniz. Allah bu yolda hizmet edenlerin sayısını çoğaltsın sağlık sıhhat afiyet dileklerimle daha nice yıllar hizmetleriniz bekliyoruz.
Fatih Mehmet Hatipoğlu
Mehmet Esat Anadolu Lisesi müdürü
Seydişehir
Sayın âşık Gürkan.
11.03.1997 tarihinde okulumuz öğretmenler ve öğrencilerimize verdiğiniz güzide konser için teşekkür der bundan sonraki çalışmalarınızda ve yaşamınızda başarı esenlikler dilerim.
Mehmet Küçükölit
Ali akman Anadolu Lisesi ve ed. Öğretmeni
Seydişehir
03.06.1997 Sayın âşık Gürkani,
Türk milleti olarak bizim müstesna geleneğimizden biri olan halk âşıklığı geleneğini yaşatma yolunda bu uğraşınızı gördüm ziyadesiyle duygulandım. Deyişlerinizde ki türkü, Türk’ün töresini terennümünüzü milli duygularımızı coşturdu. Köklerimizde olan saygı ve sevgimizi daha da pekiştirdi. Bu duygular içerisinde bu yoldaki çalışmalarınızı cani gönülden tebrik ediyor Allahtan çalışmalarınızda sizi başarılı kılmasını niyaz ediyorum. Elini diline gönlüne sağlık âşık gürkani.
Seydi Arısoy
Zafer yolu ilkokul müdürü
Şuhut
Sayın âşık gürkani beye,
11.03.1997 Salı günü okulumuzda vermiş olduğunuz çok kıymetli halk ezgilerini müzik şöleninde âşık edebiyatını öğrencilerimize ve öğretmenlerimize işleyişiniz ve güzel dilinizden ülkemizin meselelerini maddi ve manevi yönünü dile getirişiniz bizleri çok mutlu etti. Bu duyguların günümüzde çok ihtiyaç duyduğumuz bütün ülkemizin her yerinde bu tür konserlerin devamını dileyerek sağlık mutluluk başarılar sizin olsun.
İbrahim Yavaş
Ticaret ve And. Ticaret meslek lisesi müdürü
Beyşehir
'Bizler de sizinle her zaman gurur ve onur duyuyoruz. Sizi, kökü Orta Asya'ya kadar uzanan Mıtrıb, Âşık, Ozanlık geleneğimizin önemli bir temsilcisi olarak tanıyor ve bağrımıza basıyoruz. Siz; bizim aklımız, düşüncemiz, duygularımız ve sesimizsiniz. Siz; bizsiniz. Sağ olunuz, var olunuz. Daha nice yıllar sağlıkla bu bayrağı taşımanızı dilerim. Selâmlar sevgiler Gürkanî Ustanın engin yüreğine, sanatkâr ellerine.'
Rumuz: Âşık Cinasî
ÖĞRETMEN
Hakkın ilk emridir oku buyurmuş
Kutsal sayılıyor bizde öğret men
Gün geçtikçe artmaktadır değeri
Her asırda o hep gözde öğretmen
Hiç ağzımdan çıkmaz boş bir kelime
Yeni kazanımlar katar ilime
Ömrünü adamış gerçek bilime
Mana verir her bir sözde öğretmen
Cehalete fena kafayı taktı
Karanlığa aydın meşale yaktı
Ömür boyu olmaz bir an boş vaktı
Baharda öğretmen yazda öğretmen
Sayesinde kalem tuttu elimiz
Her bir söze yatkın oldu dilimiz
Düşününüz ne olurdu halimiz
Olmasaydı eğer özde öğretmen
Gürkanider bilgi verir öteden
Caydırır insanı nice hatadan
Talimatı almış ulu Atadan
Gözleri hep doğru izde öğretmen
Bütün öğretmenlere en derin sevgim ve saygımla… Âşık Gürkani
|
Taha Mehmet Telli | Benim Hayatım |
Bir söz ancak söyleyenin tecrübesi kadar iyi ve geçerli olur...
Çünkü
Ben Hayatı önce yaşadım, sonra okudum, en son yazdım...
Ekim
|
Ramazan Çiçekli | 1 Ben |
Bir ben var bende
elle tutulmayan,
gözle görülmeyen,
Zihnimin süzgecinde
bir başkasında
değer bulan.
Düşünen
bir saf ben var
bende,
İlgi çeken....................
08.04.12/Bursa
|
Nuran Üçer | İstanbul Ağlıyor |
Nice sevdalar bitmiş gibi
Gidenler dönmemiş gibi
İstekler olmamış gibi
İstanbul ağlıyor bu gün..
Gözlerden akan yaş gibi
Bağra basılan taş gibi
Başı dumanlı dağ gibi
İstanbul ağlıyor bugün..
Çığlıklar kum tanesi gibi
Ne söylesem boş gibi
Kimse sesimi duymaz gibi
İstanbul ağlıyor bu gün..
Sevgiliyi özler gibi
Umudu tüketmiş gibi
İçimi acıtır gibi
İstanbul ağlıyor bugün…
Biraz var, biraz yok gibi
Hem az, hem de çok gibi
Dermansız bir acı gibi
İstanbul ağlıyor bugün..
16/01/2014 14.10
|
Arzu Bağrıaçık | 1 Ben |
Kızaranlığım
Gözleri perdeli
Hissedilemeyesi...
Kokusuz
Kafesi kıran
Mezardayım.
2001 GATA-Ankara
|
Arzu Bağrıaçık | 1 Beyazı Daha Beyaz Yapan Kırmızıların |
Belki de hayatının son anına dek
Gelebileceğin en güzelindesin.
Güzellik kavramı işte görebildiğince.
Islak saçlarını savurup; nemin
Yeşilinde gözlerinin ışıltısı.
Bir noktanın çıkmazında
Yol almaktasın.
Ellerin tutulamayası narin
Nasırlı avuçlarını gizler tırnakların
Beyazı daha beyaz yapan kırmızıların.
Adım atmaktasın ürkek, her yanın titrek.
Kır çiçekleri kokarsın.
Hala ne saklarsın kırların verimini?
Belki de hayatının son anına dek
Gelebileceğin en güzelindesin.
Güzellik kavramı işte görebildiğince.
Yol alabildiğince gidebildiğince.
Çıkışın hızlı,
İnişin olmasın.
Dedim ya kır çiçeği kokulum.
Beyazı daha beyaz yapan kırmızıların.
2001 Ankara
|
Arzu Bağrıaçık | 1 Bitemem |
Durmuşum
Tıkanmışım
Üretemiyorum
Hissetmeli
Sıcaklığını,
Dokunmalıyım
Coşmalı
Akmalıyım,
Dönmeli
Yaşamalıyım.
Ankara
|
Öznur Karayumak | Bire Yedi |
BİRE YEDİ
Daha sökmeden alfabeyi
Vatan, bayrak yoluna baş koyar Türk
Gönlü yüce, vicdanı hür,
Gözü kara, kini beter
Gül kokan toprağına canından can düşerse
Mislince ödetir
Bir dökülür kanı, yedisi doğar
Ve boğar bağrındaki haini
Dalından kırılan emek...
Ayağı topal, kolu kesik evlatlar
Dağ gibi, gencecik…
Gücü kendine münhasır
Dağlarımdan kopan dik bakışlı kartallar!
Dişlenen, kemirilen, kanayan yüreklerle
Geride kalan sabahı ah dilli, bağrı yanık analar
Ateş düşen ocaklar feryat figan
Kör bakan sakanın taşırdığı sabır
Baş koyduğum yollar...
Kabına sığmaz dik baş,
Al bakışlı deli ruh köpürür
Yeter ya/Hu!
Kınından çıkar kılıç...
Ahdım var!
Sinecek hainliği yedi düvelin!
Kim vurduya gitmeyecek kınalı koçlar!
Sağrısında yangısı, ağıt dizen türküsü
Susacak feryat, susacak isyan...
Gül yerine mayın süslü tarlada
Pusuya tükürecek Türk kanı
Bire yedi doğarak
23.Nisan.2008, Öznur KARAYUMAK
"GÜNLERDEN VUSLAT" Şiir kitabından
|
Kadir Albayrak | 1.Bölge Şehit Adayı! ... |
Paylaşın, paylaşın beyler, oy bizden
Biz eşeğiz, eşek, vurun semeri
Vazgeçer misiniz böyle kerizden
Tutun belimiz de sıkın kemeri
Ben mi kimim? Amca, yeğen, bey, dayı
Birinci bölgeden “Şehit Adayı”
Vekil olun, bakan olun, “baş” olun
Boş verin Milleti, biraz ”şaş” olun
Yapışın koltuğa hatta taş olun
Memleket sizinle bulmuş zemheri
Ben mi kimim? Mezarlıkta bir “sayı”
Birinci bölgeden “Şehit Adayı”
Çocuğunuz mu var, USA sağ olsun
Gönderin koleje hemen kaydolsun
“Sam amca’da” sever sizi hamdolsun
Dert etmeyin “namus” denen cevheri
Ben mi kimim? Size küfrün kalayı
Birinci bölgeden “Şehit Adayı”
Kolu kopmuş Mehmet’imi gördün mü?
Şehit verip ellerinle gömdün mü?
Namusuna yemin verdin, döndün mü?
Çıkarttınız Mehmet’imden miğferi
Ben mi kimim? Namert’e kabadayı
Birinci bölgeden “Şehit Adayı”
Kanı yerde kalmaz! .. Ya, ya, anlatın
Konuştukça içimize damlatın
Millet uyanmasın “haber atlatın”
Elbet açacağız biz bu defteri
Ben mi kimim? Azrail’in soyadı
Birinci bölgeden “Şehit Adayı”
Bakkal, manav, işçi, farkında herkes
Masal anlatma lan! .. Sus’ta kısa kes
Siz değil, biz size ders vericez ders
Delirttiniz gözü yaşlı Milleti
Ben mi kimim? Kahpelerin damadı(!)
Birinci bölgeden “Şehit Adayı”
Gelen yedi, siz de, yiyeceksiniz
Şehidime “kelle” diyeceksiniz
Allah’a ne cevap vereceksiniz
Büyük olur öfkemizin şiddeti
Ben mi kimim? BU VATANIN EVLADI
Birinci bölgeden “Şehit Adayı”
………..
Da; …. SİZ KİMSİNİZ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ?
|
Selma Liman | 1.bölüm Kitap Filistin Ağlıyor |
israil bombaları devam ediyordu heryer kana bulanmıştı heryeri barut kokusu kan kokusu sarmıştı toz dumana karışmıştı herkes çığlık çığlığaydı ellerine aldıkları herşeyi fırlatıp atıyorlar çaresizce savaşın ortasında can çekişiyorlardı o halde iken bile ağızlarından düşmeyen sadece iki kelime vardı allah peygamber diyorlardı susmaksızım bir an durakladı herkes gözlerine ilişen bir genç filistin askeri vardı bu genç şiir okuyordu ama öyle mısraları vardı ki herkezin kulaklarının pası siliniyordu adeta can çekişiyordu kanıyordu yarası durmaksızım ama onu hissetmiyordu bile ama az bir zamanı kalmıştı bunu o dahi herkes biliyordu sonra duraksadı gözüne bir çocuk ilişti ürkek adımlarla ona yaklaştı başını okşadı ağlama dedi bu da bitecek birgün güleceksin yalvarıcasına ağlama ne olur ağlama diyordu çocuk ona sordu peki sen neden ağlıyorsun gidiyorum çok az bir zamanım kaldı rabbime gidiyorum belki sizlerde geleceksiniz işte o zaman güleceksiniz şimdi sil gözyaşlarını üzme beni ne olur o küçük kızla sohbet ederken herkes savaşın o acımasız haline geri dönmüşlerdi işte genç filistine en derin hişlerile yazdığı şiiri okuyor filistin ağlıyor filistin ağlama sen sil gözyaşlarını birgün savaş bitecek kanlar dinecek bomba sesleri susacak umudunu kaybetme güneş senin içinde doğacak senin de umutların yeşerecek ağlama sen gözyaşlarını akıtma kan kokusu artık koklamayacaksın acılar sona erecek birgün seninde yüzün gülecek artık kanlar akmayacak yürek acıları dinecek gözyaşları sona erecek artık feryatlar da sona erecek ey filistin sen yeterki umutlarını yitirme...
SALİHA ADIGÜZEL şahadet getirerek can verdi oracıkta küçük kız ağlamıyor çünkü söz verdiği için alnından öpüyor abisinin ben de gelicem yanına bekle beni diyerek o da savaş alanına karıştı savaş şiddetle devam ediyor filistin kanlara bürünmüştü o kanlar bizim şehitlerimizin kanıydı onlar filistin için kanıyla canıyla savaşıyorlardı bir yandan filistin bayrağı sanki gururlanıyormuş edası ile dalgalanıyordu filistinliler şehitlerimize ağıt yakıyorlardı onlar hiç güneşi görmediler ezan sesleri duyulmuyordu bu şehirde bu şehrin insanların kulaklarını pas tutmuştu oranın çocukları oyun oynamıyor gerçek oyunlarını sergiliyorlardı o çocukların kulaklarına eğlenceli şarkı sesleri değil onlar silahlarla oynuyordular hayatın gerçeklerini görüyorlardı hayat onlara çok acımasız geliyordu gözleri kan bürümüştü düşünceleri kinle dolmuştu karanlık çökmüştü düşlerine sevgileri nefretle dolmuştu bu çocukların filistin işkencelere devam ediyordu israil askeleri onları esir almış işkence ediyorlardı esirlerin içinde bir genç vardı ki onlara yenilmiyor baş eğmiyordu ama birşey vardı ki o acıyı hissetmiyordu bedeni buz gibiydi çok üşüyor ve dudakları titriyordu ruhunun bedeninden çabuçak çıkmasını diliyordu esirlerin gözleri ona çevrilmişti ibret olsun diye ama o bedenini hissetmiyordu ki kalbi buz kesilmişti yinede direniyordu dudakları ölüme susamıştı canı bedeninden çıkmak bilmiyordu ölmek bu acılardan kurtulmak istiyor biliyordu ki ölüm tek kurtuluştu onun için hissediyordu son nefesini vermenin zamanı gelmişti israil askerlerinin yaptıkları karşılığında tek kelime etmiyor ağlamıyor yalvarmıyordu bile herkes bu gençe hayranlıkla bakıyordu ve işte azrail gelmişti genç israil askerlerinin yüzüne ve orada bulunanlara son kez baktı ve kelimeyi şehadet getirerek vefat etti filistin durmadan can veriyordu durmadan kan akıyor geceleri gündüzleri gündüzleri ise geceleri olmuştu rüyalarında bile savaşı görür olmuşlardı taki uyurlarsa uyumuyorlardı ki onlar hep savaştılar yılmadan bıkmadan yorulmadan savaştılar çocuk çoluk yaşlı genç kadın hepsi savaşıyorlardı ellerin de hiç bir şey olmadan filistinliler diri diri yanmaktaydı kucakları sevgiye hasret kaldı onlar savaşın içinde büyüdüler sevgiyi hiç tanımadılar bile gözlerinde sevgi yerine acı ve keder vardı heryer cesetlerle dolmuştu cesetler bütün değildi bedenler bir tarafta başlar ve kollar bir taraftaydı bu nasıl kindi nasıl nefretti bu filistinliler adeta israil askerlerine saldırıyorlardı ne çareki hiç bir şey yapamıyorlardı onlara karşı ama onların imanları vardı onlar yanlız değildi israil askerlerin cephaneleri vardı kılon komutan yanındakilere emir veriken filistinin bir kısmını kendi tarafına çekmişti kılon komutan çok zalimdi filistinlilere işkence ediyor kimisinin kollarını kopartırıyor başlarını vurduruyordu filistin yine yenilmiyor teslim olmuyor israil askerlerine teslim olmaktansa ölümü tercih ediyorlardı bir gün acıları bitecekti buna bütün kalpleri ile inanıyorlardı yürekleri sızlıyordu onların yaşadıklarına yılar geçiyor filistin yok olmaktaydı ölümler artıyor kılon komutan işkençelerine devam ediyor filistini kan gölüne çeviyor esir aldıklarını da öldürüyordu zalimce hiç gözlerini kıpmadan arkalarından da kahkaha atıyor cesetlere tekme atıyor gülmeye devam ediyor filistinliler ona kinle bakıyordu melisa kılon komutanın yüzüne öyle masumca bakışı vardı ki kılon komutan küçük kıza kinle bakıyordu melisa yanında şehit olan askeri düşündü filistin için şiir okumuştu kendisine söylenenleri aklına getirdi ve onu çok özlüyordu çok sevmişti filistin çok yanlız kalmıştı istanbul da bir genç vardı askerliğini filistinde yapacaktı yusuf çok seviniyor o insanların yanına gidiyordu 3 gün sonra uçağı kalkıyordu hazırlıklar da yapılmış gün çabucak gelmişti.yusuf gideceği gün çok heyecanlanıyordu ama tek başına yolculuk yapmak ona zor gelicekti öyle değildi ama onun yanında yaşlı bir adam yer ayırtmış.Yusuf ailesiyle vedalaştı gözyaşları aktı artık zaman gelmişti yusuf yerini almıştı.bir yandan ailesiyle ayrılııyor diye çok üzülüyor bir yandanda filistin için savaşıcak diye huzurluydu.yusufun uçağı kalkmıştı yusuf için yolculuk başlamıştı artık... yanındaki yaşlı dedeyle tanıştı dedeye gazi diyorlarmış yusuf ise ona gazi dede demeye başlamıştı gazi dede askerliğini çanakkalede yapmıştı yaşı ise doksan altı idi.çok hasttaydı belkide bu yolculuk ona iyi gelmiyecekti.yusuf gazi dedenin haline çok üzülüyor ve ağlıyordu gazi dedenin hayatı yusufa dokunmuştu yusuf daha yirmi yaşındaydı gazi dede iyi değildi tek başına yolculuk yapıyordu bu hayattanda çok yorulmuştu.yusuf onu yanlız bırakmıyordu hep sohbet ediyor hayatını dinliyor gazi dedenin çocukları ona hiç bakmıyorlarmış gazi dedenin yolculuğu çok zor geçiyordu.yolun sonuna geldim diyordu yusufa, yusufun gözleri dolmuştu gözlerinden iki damla yaş süzülmüştü yusufun çok yufka bir yüreği vardı gazi dede sanki son nefesini vermeye hazırdı yusuf farkına varmıştı ama elinden bir şey gelmiyordu gazi dede yusufa baktığı zaman kendi oğlunu görüyormuş gibiydi ama yusuf onun için daha yufka yürekliydi artık iyice yolculuğu zorlaşıyordu gazi dedenin, böylece zaman geçiyordu yusuf uçağın camından dışarıya dalmıştı cam buharlaşmıştı yusuf eli ile camı silmeye başladı hava karlıydı çok kötü bir hava vardı. yusuf dışarıyı seyrediyordu gazi dede ise dinlenmekteydi.hep uyuyordu.yusuf merak etmişti onun düşünüdüğü başkaydı endişeye kapılmıştı yusufun yolculuğuna az bir zaman kalmıştı.filistini hiç aklından çıkartamıyordu hep onları düşünüyordu.saat ilerlemişti. yusuf gazi dedeye bakmak için ilkilerek yerinden kalktı.gazi dedeye bir dokundu bedeni buz gibiydi.yusuf hemen elini çekti inanamıyordu donup kalmıştı dili tutulmuştu.öylece yerinde kıpırdamadan neler olduğunu anlamaya çalışıyordu ve anlamak çok zordu.çünkü uyuyor gibiydi ama vefat etmişti.yusuf çok şaşkındı gazi dedeyi burda böyle bırakamazdı bir şeyler yapmalıydı çünkü o yanlızdı hiç kimsesi yoktu ama nasıl.? ? onun bir görevi vardı.yolculuğunu tamamlamalıydı.kendi için ve filistin için filistine çok üzülüyordu yusufun yolculuğu az bir zaman kalmıştı gazi dedeyi birisine teslim etmesi gerekiyordu ve cenazesinin kaldırılması lazımdı yusuf gazi dedenin başından ayrılmıyordu.yusuf hala kendine gelememişti çünkü ilkez bir cenazenin başında bekliyordu yusuf etrafına bakıyor ama o bakış insanlaradı kinle bakıyordu onlara hiç gelip demezlerdi bu insanın neyi var hastamı hiç dönüp bakmıyorlardı bile yusuf gazi dedenin yüzüne bakıyordu gazi dedenin yüzünde nur vardı yusuf hayran hayran seyrediyordu onu ve gözyaşlarını döküyordu o an bir yolcu sorar evladım niçin ağlarsın yusuf bir cevap vermez bu sesin sahibine ahmet bey tekrar sorar evladım sen neden hıçkıra hıçkıra ağlıyorsun yusuf başını çeviryerek sesin geldiği yere bakar karşısında orta yaşlı eli veya kırk yaşlarında adam belirmişti ahmet bey yusufa biraz daha yaklaşır ve dizlerinin üstüne çüker bir daha sorar bu yaşlı amca senin neyin olur yusuf hiç diyebilmiş o an orası sesizliğe bürünmüştü hiç kimseden ses çıkmıyordu herkes nefes nefeseydi herkes yusufun bir kelime etmesini bekliyorken yusuf ona gazi derlermiş çanakkalelimiş askerliğinide orada yapmış bana anlatırken öyle güler yüzle anlatırdı ki ben ise onu can kulağı ile dinlerdim.ahmet bey yusufun söylediklerinin can kulağıla dinler yusuf gazi dedenin hayatını ahmet beye gözyaşları için de anlatırdı öyle içli anlatırdı ki sanki gazi dedeyi uzun süredir tanıyor gibiydi yusuf ahmet beye herşeyi anlatır yusuf bir türlü kendine gelemez hıçkırıklara boğulmuştu ahmet bey gözyaşlarna yenilmışti saatler geçiyor ahmet beyin yolculuğu bitmişti yusufa söz vermişti gazi dedeyi o alıcaktı cenaze namazını kıldırıcaktı duasını edicekti yusufun içi çok rahatlamıştı öyle bir içini çekti ki ciğerlerinden nefes alıyordu sanki yusufun yolu ahmet beyin yolu aynı tarafa düşüyordü zaman gelip çatmıştı yusuf kendi yoluna ahmet beyde kendi yoluna devam etmekteydiler ahmet bey yoluna gitmişti yusufta ucaktan inmişti yürümeye başladı yollar yıkık tüküktü insanlar bir kuşuşturma halindediler kimisi de feryat ediyor kimişi ailesini kotamara çalışıyor yusuf ise durmuş insanlara baka kalmıştı
|
Taha Mehmet Telli | Çocuklara saygı... |
Benim gözümde çocuğa gösterdiğin saygı,
Vereceğin (sendeki) terbiyenin ikiz kardeşidir..
eylül
2015
|
Taha Mehmet Telli | Çığlık atmayın siz |
Bir insanın yaptığı kötülük, onun yardım çığlığıdır...
Sizde çığlık atmayın...
Eylül 2016
|
Arzu Bağrıaçık | 1 Bulutlar Nerede? |
Gökyüzündeki alışkanlığım
Pamuk bulutlar,
Nereye kayboldunuz ki
Grilere teslim etmişsiniz şehri?
17.06.2001 Ankara
|
Hasan Sancak | 1.Bölüm Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam |
Bu şiirim 3 bölümden oluşmaktadır.
Güzel bir ilçemiz var-görün Alaçam adı
Günlerim onda geçti-unutulmadı yâdı
İnsanları sevecen-sohbetidir dil tadı
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Senin sesini duysam-çağırsam şimdi sana
Güzelliğin dillerde-ses verir misin bana
O kadar güzelsin ki-kan katarsın şu cana
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Karanfilsin bir gülsün-sende ağardı saçım
Sınırında yaşayan-ben de sana muhtacım
Yıkılsam kahrolsam da sen benim başım tacım
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Nehir gibi çağlasam-Leyla gibi ağlasam
Mecnun gibi çöllerde-karaları bağlasam
Kızgın güneş altında-yüreğimi dağlasam
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Sensin kanadım kolum-solmayan çiçeğimsin
Menekşe gonca gülüm-daima dileğimsin
Tarlaya ekilensin-benim geleceğimsin
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Tütün buğday ve mısır-ay çiçek fındık çilek
Hangi birini saysam-nasıl tutsam bir dilek
Hasret kokan bağların-hayâlin güzel melek
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Öpülen ve koklanan-ilçemize çağrılan
Şehidimin kanıyla-toprak ile yoğrulan
Evim barkım ve obam-sende olur doğrulan
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Tandır yufka gözleme-ateşte pişirdiğim
Çoluk çocuk beraber-emekleri verdiğim
Söylediğim söz gerçek-hep murada erdiğim
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Ben sende gözlerimi-açtım hiç yorulmadım
Üzerinde dolaştım-sorgu sual almadım
Canım kadar çok sevdim-elem ile dolmadım
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Kırlarında atları-koşturdum dura dura
Sensin benim geçmişim-oturduğum yer bura
Kirli eli değdirmem-kalbimdesin gör şura
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
İyi ki sende doğdum-açtım ben gözlerimi
Sen beynime işledin-kaybetmem özlerimi
Buradan yukarıya-aktardım sözlerimi
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Kana kana su içtim-senin pınarlarından
Kâh ağladım kâh güldüm-ölen ve varlarından
Geçmişini anladım-ulu çınarlarından
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Şiirleştirdim seni- hep mısralara döktüm
Dörtlüklerim az geldi-emrin ile diz çöktüm
Ailem yurdum belli-çirkinlikleri söktüm
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
Baş vücudun tacısın-gönlümün ilâcısın
Taze taze kokarsın-ekmek pişen sacısın
Yukarıdan aşağı-dede nine hacısın
Seni çok seviyorum-yerim yurdum Alaçam
Sahip çıkın Vekilim-artıyor keder ve gam
|
Hasan Sancak | 1. Bölüm ‘Şairi ve Şiiri Beyitler Söyler’ |
TAMAMI 29 BÖLÜMDÜR.
Acı çeken çektirir-akıllı ol uslu dur
Şairlerin yanında-hemen bağdaşını kur
Acı çeken sevinen-ümit duyan bir insan
Şairler böyle kişi-taşırlar yüce bir can
Acıların büyüğü-kendi acılarımız
İlhamı şair verir-duyar anne baba kız
Acıma duygusunu-içinde duyup yaşa
Şairleri dinlersen huzur gelir o başa
Adalet güneş gibi-ısıtır aydınlatır
Şairler konuşursa-yürekleri çınlatır
Adalet kadar büyük-sihirli güçler yoktur
Şairi dinler isen-beyit dörtlükler çoktur
Adalet mutluluktan-ancak sevgiden doğar
Şair hor görülürse-sıkıntı bizi boğar
Adalet mülkümüzün-ilk baştaki temeli
Şairler ve şiirler-daim yükseltir eli
Adalet ve merhamet-insanın özelliği
Şairler okurlarsa -duyulur güzelliği
Adaletle hareket-edenler çağa koşa
Şair ile birlikte-hepsi erkekçe yaşar
Adaletle işleyen-o çarklar kolay döner
Şairler konuşursa-o anda yanar fener
Adaletsiz yönetim-şairi zora sokar
Ümit ışıklarını-onlar şiirle yakar
Adaletsizliklere-karşı şair olur sur
Şiir ve dörtlüklerin-ilikle önünde dur
Adaletten ayrılan-bil yolunu şaşırır
Şairi dinlemeyen-çalar vurur aşırır
Ağaçsızsa topraklar-sel toprağı götürür
Şairler duyulmazsa-bu insanı bitirir
Akıl ve düşünceye-şair verir önemi
Yirmi birinci yüzyıl-onlarındır dönemi
Akıllı ol söyleme-bir söyle seksen düşün
Anlatıyor şairler-bugün ile yarın dün
Akıllı tedbirlidir-hesap eder her işi
Şairler ve ozanlar-onlardır yiğit kişi
Akla dayanan millet-yıkılamaz hep yaşar
Şairi dinlerseler-hepsi zorluğu aşar
Aklını iyi kullan -vücudu harap etme
Bir kez şairi dinle-kötü yollara gitme
Alçakgönüllü insan-kendisini methetmez
Şairi duymaz isen-sıkıntıların bitmez
|
Taha Mehmet Telli | Cuma. |
Cennet bir kitapsa;
Cuma, Cennetin önsözüdür...
Temmuz 2016
Eren
(Taha Mehmet telli)
|
Münevver Düver | 1. Çukurova Şiir Okuma Yarışması Sahiplerini Buldu (Haber) |
SAHİPLERİNİ BULDU
“EMİNE SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU
1. ÇUKUROVA ŞİİR OKUMA YARIŞMASINDA 1.OLDU”
Adana Can by mix Müzik-Sinema Yapım tarafından organize edilen ve Can By Mix Müzik – Sinema Yapım Genel koordinatörü Münevver Düver hanımefendinin genel koordinatörlüğünde gerçekleşen, 1.Çukurova Şiir okuma Yarışması 30 Ekim 2010 günü, Adana Seyhan Kültür Merkezi Mehmet Akif Ersoy salonunda düzenlenen muhteşem bir organizasyonla sahiplerini buldu.
Can By Mix Müzik-Sinema Yapım sahibi Cevdet Özcan bey konuşmasında “bir ilki gerçekleştirdiğimiz bu organizasyonla adımızı tarihe yazdırdığımız için mutluyum, bu mutluluğu yıllarca devam ettirmek için 1.Çukurova Şiir Okuma Yarışmasının devamının geleceğini” vurguladı. Aylardır hazırlıklarını büyük bir titizlikle sürdüren ekip, yarışma kriterlerini hazırlarken yarışma şartnamesinde yer alan maddelere tek tek riayet etmeye özen gösterdiler. Yarışmaya gönderilen tüm şiirlerin bir kitap veya Cd’de (antoloji eseri olarak) toplanacak olması da organizasyonun ne kadar büyük ve ciddi anlamda düzenlendiğinin bir göstergesi olduğunu ortaya koymaktadır.
Yarışmaya gösterilen ilgi beklenilenden fazla oldu. Yurt içi ve yurt dışından gelen yarışmacılar, Akademisyenlerden oluşan jüri ve halk karşısında büyük ter döktü. Jüri Üyelerinin titiz çalışması sonucunda 1.2.3. ve Jüri Özel ödülü olmak üzere 4 ödül sahiplerini buldu. Jüri Üyeleri; Prof.Dr. Nurullah Çetin (Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Böl. Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Bşk.) . Prof. Dr. Erman ARTUN (Çukurova Üniversitesi Fen – Edebiyat Böl. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi) . Yar. Doç. Dr. Nuran Öztürk (Çukurova Üniversitesi Türk İslam Edebiyatı Öğretim Üyesi) . Ayhan Karataş (Çukurova Üniversitesi Fen – Edebiyat Bölümü Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmacı) . Mehmet Nuri Parmaksız (İlesam Genel Başkanı Eğitimci / Şair Yazar) dan oluşuyordu.
Kıyasıya devam eden yarışmayı Radyo Süper Fm’in deneyimli sunucuları Kemal Kiricı, Melike Alıcı ve Radyo Ender Fm’in genç sunucusu Zeynep Genç birlikte sundular. Amatör ve profesyonel katılımcılara açık olan, Konu ve tarz sınırlaması olmayan yarışmada 29 Şair okudukları şiirleri ile kıyasıya yarıştılar. Alfabetik sıralamaya göre şiirlerini seslendiren yarışmacılar sırası ile şöyle;
Abbas Paksoy (Kadirli Osmaniye) , Adalet Özgören (Adana) ,Adnan Özcandan (Kozan Adana) , Ali Şahin (Kozan Adana) , Ayten Özkanaktı (Adana) , Baki Yıldırım (Ceyhan Adana) ,
Emine Sevinç Öksüzoğlu (Berlin Almanya) , Esin Ayşe İnan (Ceyhan Adana) , Fatih Bulut (Adana) , Fatih Şahin (Konya) , Fatma Hizmetli (Sivas) , Fuat Duymaz (Adana) , Gülten Ertürk (Beypazarı Ankara) , Hakan Balcı (Kozan Adana) , Halil Özdemir (Adana) , Hasan Hüseyin Anmak (Adana) , Hatice Umut (Adana) , Mansur Emekçi (Adana) , Mehmet Tokmak (Adana) ,
Melek Erten (Adana) , Mustafa Akdoğan (Osmaniye) , Selahattin Baysal (Adana) , Şaban Şavin (Adana) , Şengül Sekman İban (Tarsus Mersin) , Veli Bilici (Adana) , Yüksel Güngör (Adana) ,
Haldun Zezer Şahin (Can Can) (Adana) , Fikret Ulutaş (Adana) , Fatma Genç (Adana)
Programa il dışından gelerek bizleri onurlandıran; Adıyaman’dan Şair Şemsettin Dervişoğlu, Yozgat’dan eşi ile birlikte programımızı şereflendiren Yozgat Şairler ve Yazarlar Birliği Derneği Başkanı yazar, gazeteci, şair Ahmet Sargın, Yozgat Genç iş Adamlar Derneği Başkanı ve iş adamı Yerköylü Ayhan Çelik, Hatay’dan bizleri yalnız bırakmayan Şair Sevil Mısırlıoğlu davetliler arasında yerlerini aldılar.
Programın Onur konukları ise; Bursa’dan Temel Şahin (Aşık Turabi) sazı ve sözü ile türkü dolu anlar yaşatırken, programın bir diğer onur konuğu ise; Adana’dan Abuzer Yılmaz (Aşık Kederi) idi. Aşık Kederi de sazı ve sözü ile dinleyenlere türkü deryasından damlalar sundu. Emine Sevinç Öksüzoğlu, aynı gün uzun yıllardır görmediği babası ile ilk kez bir araya geldiği programda, ödülünü sahnede babası ile birlikte aldı. Duygu dolu anların yaşanıldığı dakikalarda göz yaşları mutluluk için aktı.
Jüri üyelerine, programa emeği geçenlere, destek veren kurum ve kuruluşlara teşekkür plaketleri verilirken, yarışmada derece alanlara ve tüm katılımcılara Katılım Belgesi, dereceye girenlere ise plaket, Onur Şilti ve Ödülleri takdim edildi.
Derece Alan Şairler ve Ödülleri:
1. Şiir Albümü, Plaket, Onur Şilti, Katılım Bel. Emine Sevinç Öksüzoğlu- Berlin Almanya
2. Şiir Albümü Demosu, Plaket, Onur Şilti, Katılım Bel. Gülten Ertürk- Beypazarı- Ankara
3. Single Demo, Plaket, Onur Şilti, Katılım Belgesi Hatice Umut- Adana
4.Jüri Mansiyon ödülü, Plaket, Onur Şilti, Katılım Belgesi Fatma Hizmetli- Sivas
Haber: Münevver Düver
Can By Mix Müzik – Sinema Yapım Genel koordinatörü
Araştırmacı Gazeteci
|
Öznur Karayumak | * Cumhuriyet ve Mustafa Kemal |
CUMHURİYET VE MUSTAFA KEMAL
1933 29 Ekim’de
“Türk Milleti! ” diyerek başlamıştı sözüne
“Bu kutlu günümüzde bir ferdiyim milletin
Ulaştıysak bugüne, milli birlik içinde
Az zamanda, çok büyük işler yaptıysak...
Kutlu olsun! Hakkındır hakkın ile aldığın
En büyük pay senindir bu büyük idte
Bunun temelinde yatar kahramanlığın
Bunun temelinde derin kültürün izi
Ve Cumhuriyetin vardır! ” dedi sevinç içinde
Çelik bakışlı gözler dikilmiş çok önceden
1923’e ta 1905’lerden
Vatana kast edenin dikilerek önüne
Çıkartıp karanlığı mil çekilmiş gözlerden
Yırtarak mavisini en uzak ufukların
Yıkamış kan gülleri toprağın zerresini
Yazdırmış destanları Çanakkale’den beri
Önünde toz dumanlar, sarsarak tüm dünyayı
Uluslar uyandırıp, esaretler yıkarak
Samsun’da tohum ekip, besleyerek Sivas’ta
Ankara’da derlemiş kızıl gonca gülleri...
Kılıca kın olarak sarılmış yüreğiyle,
Ruhun gücü üstündür her silahtan savını
İspatlamış dünyaya, Sakarya’dan Afyon’a
Zafer sümbüllerini derleyerek İzmir’de!
Yırtarak hüzünleri Ulus’un yüreğinden
İnleyen gönüllere umutları serdiyse
Ve sonunda kavgalar, barışla örtüldüyse...
Dinle!
Toplar ve zaferler seslenir bu toprağın bağrından
Ve selam olsun altında yatan tüm şehitlere!
Bugün çiçekler açıyorsa bahçemizde
Düşünebiliyorsak özgürlüğü
Sarabiliyorsa yavrularını analar
Ve ezanlar susmuyorsa camilerinden...
Yüzyılların cesur yüreği millet ve
Cumhuriyet gülleri, yurdumda sere serpe!
Ve sen!
Ey yıldırımların çocuğu!
Titre ve uyan!
Karakterin hürriyet, özgürlüğün, soyundan
Şimdi bu üç beş engel kesecek mi yolunu?
Seni doğurmuş çağlar en derin bağırından
Atıl tarihlerine Mustafa Kemal gibi!
Unutma teslim aldın mirasını Ata’ndan
O’nun emanetidir, Cumhuriyeti koru!
Yaşat sonsuza değin, aydınlansın bu vatan!
22.Ekim.2005, Öznur KARAYUMAK
"GÜNLERDEN VUSLAT" Şiir kitabı ve sesli Şiir albümünden
29.Ekim.2005 Tarihinde, İstanbul Fatih Belediyesinin Attila İlhanın anısına düzenlemiş olduğu, 'Cumhuriyet' konulu Şiir yarışmasında 1. lik ödülü almış olan Şiirdir.
|
Muhammet Pınaloğlu | 1.Dağ Çiçeğim.Pinaloglu |
Seni seninle yaşamak güzel olacaktı da,
ben bu hallere kalmayacaktım,
seni düşünmeyecektim şiirler yazmayacaktım,
yalnızca ben olacaktım.
Benliğim de içim içime sığmayacaktı
oysa sana aşık olduktan sonra
kendimi tamamen mahvetmek
kendimi sana sevdiremeyeceğimi bile bile sana yaklaştım
ama istediğimi elde edemedim
bir suçlu gibi kendimi suçladım dağ çiçeğim.
Benim elim ayağım tutulması konuşmaya gülmeye,
kalp kalbe karşı olduğunu söylemeye
cesaret edememe beni zor durumda bırakıyordu.
Sana tüm sıcaklığımla yaklaş samda
seni aşka davet ediyordum
bir yandan da korkuyordum
o korku başıma gelmedi
inşallah gelmez diyorum
bir gün konuşmak istersen
sekreterim özlem sana yardımcı olacak
bana ulaşmak istediğin de dağ çiçeğim.
Hiç düşünmedin benim nasıl yaşadığımı
yıllar sonra çocuk gibi dert paylaşmak
kimi telefonla kimi şiirsel mektuplarla.
Seninle yaşamak bir hayal ama yazılanlar bir gerçek
diyemezsin böyle bir şey olmaz seven konuşur.
Artık anlıyorum ama ne yapmak istediğini asla
34 ay 1020 gün 816 saat 48,960 dakika 29,37 600 saniye
bu saat cetveli sana neyi hatırlatıyor
bir ayrılığı mı yoksa sevildiğini mi dağ çiçeğim.........?
Bu şiirde aşk var mı?
aşk hiç bir zaman bitmedi ki,
bu manzumeyi bu metni dile getirmek sana olan sevgimle
daha ötesinde sana yardımcı olmak
benim asıl görevim olacak dağ çiçeğim.
Hiç bir gün ak niyetim olmadı sen karşımda bir hanımdın.
Gelme sende, sorma sanda seni olduğun gibi seveceğim.
Zaten şiirlerim o gerçek sevgiyi ortaya koyuyor
öyle değil mi
yanlış bir düşünce varsa benliğimde,
ister sitem et,
istersen şikayet
olurum yolunda sevgi suçlusu
ve benden sonrası gelirse aklına
sakın dökme göz yaşı, şiirlerimi oku
her kes okusun öylede bir gün her kes duyacak dağ çiçeğim...
Keşkeler hiç olmasaydı hiç tanışmamış olsaydık,
bunlar gelmeyecekti başımıza.
Kalp kalbe karşımıdır.....?
neden bu çile,
neden bu işkence,
neden gülemiyorum.
Suçsa sevmek çekiyorum cezamı
konuşma gülme yasağı var sanki yalnızlığımda.
İşte gel gör ki nasıl geldim bu günlere
yalnız başıma karşılıksız sevginle aşılmayan dağ misali
Çığa dağı hisar kalesinden denizi seyreder gibi
uzaktan seyrettim sevdim anlarsın diye
ama karşın da adam olamadım dağ çiçeğim....
sevgin sonsuz olsun, gülümse mutlu ol dağ çiçeğim sevgiyle ….
Ciğa dağı/ Hisar Kalesi Yücehisar Pazar Rize
Kap Atışı/ Muhammet PINALOĞLU
|
Arzu Bağrıaçık | 1 Dart |
Saplanası
Hırçınlık;
Oynamaktasın
Acımasız,
Daralışla
DART.
2001 GATA-Ankara
|
Taha Mehmet Telli | Demokrasi |
Demokrasi toplumu özğürleştirir,
Ahlaksızlaştırmaz...
Ekim 2016
|
Taha Mehmet Telli | Dua |
Merhamet ve şefkat insanın en doğal duasıdır...
2017 ocak
|
Taha Mehmet Telli | Düşünce farkı. |
Doktorla katili ayıran şey ellerini ne için kullandıklarıdır...
Mart 2016
(Taha mehmet telli)
|
Taha Mehmet Telli | Eş Seçerken Bence |
Evde kahve eşliğinde iki koltuğa karşılıklı oturup bir sohbeti paylaşamadığım insanla,
Bir ömürü paylaşmayı düşünmek bana göre bir düşünce degil.
Haziran 2016
|
Muammer Çalar | 1 Deli Derviş |
Gönül Kâbesini pür tavaf etmeyen derviş
Ne mihraba varır ne de maksuda erermiş.
İnanma derlerse ki bel de altın kemermiş
Ne mihraba varmış ne de maksuduna ermiş.
Kusuru kendin de görmeyen asi budala
Ayıbını başarı kusru hüner sayarmış.
Aykırılığı aydınlık sanan saf ükala
Kendine paha biçermiş,yirmi dört ayarmış.
Bir gönül kurmamış sa gök kubbeli semâya
Beyhude avazı çıksa da fizana aya
Kırkbin kez dursa da Arafat da safaya
Nafile bir gönüle girip karmamış maya.
27-04-2012 -Aşık Çağlari-Muammer Çalar
www.caglari.com Online müzik Shop
https://itunes.apple.com/nl/artist/as-k-caglari/id966838550#see-all/top-songs
|
Ethem Altan | 1 Ethem Altan Kimdir |
1974-1975 öğretim yılında Yozgat Lisesini,2012 yılında Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümünü,2015 yılında Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümünden mezun oldum. Bir erkek iki kız çocuk babasıyım.Bir kamu kurumunda memur olarak çalışıyorum.
|
Nazım Hikmet Ran | 1 Ekim 1945 |
Dağın üstünde:
akşam güneşiyle yüklü olan bir bulut var dağın üstünde.
Bugün de:
s....................
|
Mehmet Hanifi Ekici | 10 Ey güzel Dünya |
Aşığım sana ey güzel Dünya
Bir ömür geçti sanki bir rüya
Her tarafta bahar
Tepelerin lalezar
Derelerin gül kokar...
İnsanlar mutlu,bahtiyar
Daha doğacak bebeklerimiz var
Herşeyin güzeli sende
Yeterki bizde olsun irade
Aşığım sana ey güzel Dünya
Ömür geçti dersin ki rüya
Biz gideceğiz torunlarımız gelecek
Ne olur,onlar üzülmesin, ha...
|
Taha Mehmet Telli | Harfler |
Şair;
Harfleri harp düzeninde hizaya sokup kalemle,
asker gibi emir komuta eder...
Ağustos 2016
|
Taha Mehmet Telli | Hastane duvarı |
Kimse hastane duvarlarını sağır sanmasın,
onların dinlediği anlık duaları asırlık cami duvarları bile daha duymamıştır...
Ağustos 2016
|
Işık German Ersoy | 1. Genel Kültür Yarışması - 21.12.2013 |
Latince adı - Cotulorhiza Tuberculata - dır.Doğru yanıt aşağıdaki şıklardan
hangisidir?
1. Akdenizde yaşayan deniz analarının genel adı.
2. İleri tüberkülozun tıpta kullanılan adı.
3. Kakao ağacının adı.
4. Kimyada katolizör olarak kullanılan bir element.
5. Afrika kökenli zehirli büyük cins bir örümcek.
|
Ozan Efe | 1.Göz 'gülce' Ekine Mavi Vurgun |
eğilip öpsem
gözün derinliğinden
bir güneş değsin
parıldasın içine
bu okyanusa
kuşlar gölge düşürür
gözbebeğinde
altınsı güneş ışır
melek önüne
yaz kırpar bulutları
güneş gök yüzü
ekine mavi vurgun
240210-1denizli
|
İsmail Doğan | 1 Hoş Geldin Yağmur İlke |
Sade duygulara tatlı sözlere,
İLKE'mi prensip bal etti YAĞMUR.
Hoş bir muhabbete güzel nazlara,
Hanemi bereket bol etti Yağmur.
Seninle beraber şen olsun dünya,
İşlenmiş, bezenmiş huyuyla maya,
Gül yüzün benziyor güneşe aya,
Bağımı, bahçemi gül etti Yağmur.
Doğal güzellikten almışsın adı,
Anneyle babanın katlandı şadı,
Onunla oluştu lezzetin tadı,
Meyvesi çoğalmış dal etti Yağmur.
Uzak dursun senden hain pusular,
Asla yıldırmasın yarış koşular,
Sevincim kıskandı aka şu sular,
Gözümün yaşını sel etti Yağmur
Gönül terazimde dara durudu,
Varlığın bendimi zevke bürüdü,
Sevgin ersir aldı ayak yürüdü,
Yönümü kendine yol etti Yağmur.
İlahi kudretle semahın döne,
Yürüttük kervanı geldik bu güne,
Ömrümü uzattı en az yüz sene,
DOĞANİ dedeyi kul etti YAĞMUR
11.08.2012
|
Tuncay Akdeniz | 1..........Hak mizanı adalet |
HAK MİZAN ADALET
Aleme ibrettir hikmeti düzen
Hakikate giden yoldur adalet.
Her iki cihanda şaşmaz o mizan
Dünyadan ukbaya mildir adalet.
O kalbin dilini yalan söyletmez
Nefs-i arzulara asla meyletmez
Şerefini korur adın kirletmez
Asalet şehrine ildir adalet
Kılıçtan keskindir oyun bozana
Huzur güven verir yaşam düzene
Haddini bildirir yoldan azana
Mazlumun derdine dildir adalet
Kalkan olur hille şerri satana
Erdemliktir Ömer gibi sultana
Hakk mührüdür adil olur insana
Alan değil veren eldir adalet
Gözlerin görmezmi arz ile arşı
Gücün yetmediği kaldırma taşı
Tefekkür ederse kalbinden kişi
Edebi erkâna tüldür adalet
Her iki cihanın hakikat yolu
Haklıyı haksızı söyletir dili
Temel eğitimin milli okulu
Herkesin tuttuğu daldır adalet
Ey mülkün sahibi yüceden yüce
Emrinle gündüzler oluyor gece
Kul Tuncayım aklım ermez bu güce
O aşkı sevdiren güldür adelet
|
Mehmet Hanifi Ekici | 10 İnsanlık |
Tıkanmış vanalar suyu akmıyor,
Yoksulun yüzüne kimse bakmıyor,
Söylendim yırtındım kimse takmıyor,
Hayretler içinde kaldım insanlık...
Çocuklar çöplükte ekmek arıyor,
Yoksulluk ağ gibi şehri sarıyor,
Mazlumun feryadı arşa varıyor,
Çaresiz uzaktan bakar insanlık...
Ay değil yıl değil asırlar geçti,
Kimi saman ekti kimi ot biçti,
Kimi ser verirken kimi es geçti,
Yolların kavgalı oldu insanlık...
Bir Dünya istedim özgürlük dolu,
Adalet eşitlik mutluluk yolu,
Siyahı beyazı, hem sağı solu
Ne olur bir yol ver bana insanlık...
|
Taha Mehmet Telli | İtici |
Ben her tanıdığım insana önyarğısız aynı mesafede ve aynı içten samimiyetle
yaklaşırım..
Ama bazıları mıknatısın ters yönündeki etkiyi yapıyor...
Ekim 2016
|
İhsan Hasan Kaya | 1 Eylül Geldiğinde… |
Balıkçılar heyecanla denize koşar,
Denize açılır, koca dalgaları aşar.
Bundan sonra denizle içi içe yaşar.
Balığın bereketini görünce şaşar.
Öğretmenlere yaz tatili sona erer.
Okullar çağırır,dinlendiğiniz yeter.
Okullarda bilgiyi öğrencilere serer.
Cehaleti,bilgisizliği okullarda yener.
Adli yılın açılışı büyük katılımla olur.
Hukuk devletinde herkes yer bulur.
Yargının bağımsız olduğuna uyulur.
Bağımsız mahkeme herkese kurulur.
Dünya barış günü olarak kutlanır,
Bu kadar savaş görülmez, atlanır.
Savaşa Müslüman dünyası katlanır.
Dünya barış gününe sözde şartlanır.
İşte her yıl bir Eylül tarihi geldiğinde.
Değişiklik olur insanların yediğinde.
Öğretmenler seminer döneminde.
Boynumuz ince hukukun dediğinde.
BARIŞ OLSUN, dünyanın her yerinde.
01.09.2014
Hasan Kaya
Eğitimci-Şair-Yazar
|
Taha Mehmet Telli | Kalem ve silah. |
Çocuğun eline illa bir silah verecekseniz,kalem verin.
Zira kalemi iyi kullanırsa çıkan mürekkep kurşundan daha hızlı, daha tehlikeli ve etkilidir.
mart 2016
Lüleburgaz..
|
Nami Keskinbora | 1. İhtifâlin Sözleri |
- İranlı Değerli Mecit Rostaî’ye –
Geçen kış İran’a gelmişti erken,
Bahar için gökten müjde beklerken,
Bir yıldız kaydı ve mehriban Babam,
Kış bizde cavidan kaldı, gittin sen.
Hayat renksiz kaldı sensiz Pederim,
Bekler durur boynu bükük maderim,
Söndü bizim evin bütün neş'esi,
Baharsız bağları böyle n'iderim,
Gelmezsen rostadan ben de giderim.
Mersin, 9 Ağs. 2009
|
Kazım Doğan | 1 Eylül Dünya Barış Günü |
Bugün dünyada barış günü dostlar,
1 Eylül'de hep barışa kulaç atıyor kollar,
Savaşlar lanetleniyor,barışa çıkıyor yollar,
Bugün 1 Eylül Dünyada hala savaş var.
Emperyalistlerin bitmiyor hiç İşgal oyunu,
Gözleri doymuyor hiç, tutuyorlar hep suyun başını,
Güçsüzün tepesine çıkıyorlar alıyorlar vatanını,
Bugün 1 Eylül Dünyada hala savaş var.
Çıkarları için herşeyi yapıyorlar, döküyorlar kanları,
Satın alıyorlar, besliyorlar içimizdeki yılanları,
Sindiriyorlar,eziyorlar kendilerine karşı çıkanları,
Bugün 1 Eylül Dünyada hala savaş var.
Kazım Derki;
Bitirelim bu oyunu,cesaret tohumlarını ekelim,
Gücümüzü fark edelim artık kendimize gelelim,
Zırh olalım emperyalistin önüne gerekirse ölelim,
Bugün 1 Eylül Dünyada hala savaş var.
|
İzzettin Coşkun | 1 Haziran Gecesi |
Bir haziran gecesidir beni ağlatan.
uçurumların zamansız intiharıdır
beni anlayan
Haz aldığım, alamadığım ne varsa
göz yaşı olurcasına gözlerimden
sarmaş dolaş akıp gider dicleye..
Hazsız İran'da vinçlere
balık gibi takılan kürd olurum.
ancak halık bilir,
oltaya gelmiş acılar yaşamanın çığlığını.
dağların doruklarında
yurd edindiğim kimliksiz kamptır hatırım.
yuvaya bir lokma götürme
yolunda parça parça dağılmış bir katırım...
Ölümlü haziran gölgesinde Mehabat'ta katlanırım...
Seni hatırlamaya dair ne varsa sakladım,
Saklanırım,
çocukça ve çokça çizilen sınırlarda
Mayınlarca gizlenmek.
Haziran sadece bir ay değildi sanki,
bir işçi bayramı yada yoksulluk yada sevmenin...
Insan hep bölünür,
Bir hücrede başını çarptığı
4 mevsimli anaların göz yaşları
sağanak yağmur olur
Karadenizin kürd işçisine...
1 haziranda mutlu olmanın
garipliği var üzerimde
Dizlerimde dizelerin büyütmüşlüğümdür
hasretli prangalarım...
|
Öznur Karayumak | İzmir, Eski İzmir Değil |
İzmir, Eski İzmir Değil
Babam’a
Yine imbat esmekte başımda bu akşam!
Bu gönül zindanı boğar gizliden gizli
Bir gözümde sıla, bir gözümde sevdam
Öyle doğmalı güneş ki bir tacı ebedi gibi
Şimdi tam vakti!
Ve bir sırrı mukaddes misali bezenmiş gökler
Tahtına kurulmuş gülümserken ay
Gecelerin prensi
Yiter dünyanın azameti
Kayan yıldızlara benzer
Rüzgar getirir İzmir’in kokusunu
Çınlar dalgalarının sesi
Sen ki, kendi ellerinle bıraktın orda beni
Mavi-yeşil sihrinde kaybolup yitti gönül
Sen ki, yine orada terk edip gittin bizi
Ne şimdi gözümde eski İzmir
Ne güneşi, aynı değil
Seni nerde arasam, neyle avunsam?
Yakıp gittiğin ateşle geçecek ömrüm
Hasretle rüyalarda bir an sana kavuşsam
Nice mihraplar yıktın içimde ah
Nerde eski gülüşüm?
1992, Öznur KARAYUMAK
"GÜNLERDEN VUSLAT" Şiir kitabından
|
Taha Mehmet Telli | Kelamdeki ordular |
Dünyada ki en güçlü ordu kalemin içinde saklı...
ama o askerlere emir komuta etmek için çok okumalı,çok okumalı,çok okumalı ve yazmalı..
Ağustos 2016
|
Arzu Bağrıaçık | 1 Kısır döngü |
Çıtırtılı esintilerde
Kulaç sesleri
Atlıyorum balık gibi
Yaşayacağım sanki!
Yanılgıların kısır döngüsünde
Titriyorum.
2001 Ankara(Ant)
|
Birol Hepgüler | (1) Kader İzin Vermiyor |
İkinci adresim olacaktı kabrin.
Mezar taşınla konuşacaktım yıllarca,
Nereye kadar giderdi bilemem,
Kader izin vermedi..
Deniz kuşlarına diyecektim derdimi,
Dalgalara anlatacaktım aşk hikâyemi,
Rüzgârlara söyleyecektim şikâyetimi,
Kader izin vermedi..
Karanlık gecelerde,ıslak kaldırımlarda,
Sabahlara kadar dolaşacaktım,elimde sigaram.
Yağmurlarla yarış edecekti gözyaşlarım,
Kader izin vermedi..
Sahilde,banklarda sabahlıyacaktım.
Güneşten evvel uyanacaktım her sabah.
Yaşarken faniliğe karışacaktım,
Kader izin vermedi..
Zehir gibi içecektim sensizliği,
Haykıracaktım sen yokken çaresizliğimi.
Acımı ikiye katlayacaktım.
Kader izin vermedi..
Bir elinle tut da mezar taşını,
Azıcık kaldırda bak güzel başını,
Uzatıp sağ elini,sil gözyaşlarımı.
Diyeceğim ama,
Kader izin vermiyor...
(21 Ağustos 2005)
|
Oktay Çöteli | 1.Harputlu Çötelizadeler |
HARPUT TARİHİ
Harput, Elazığ ilinin eski yerleşim bölgesıdir.
Tarih kaynakları Türklerin Anadolu ya MÖ. 2000 yıllarından
itibaren geldiklerini yazar. Fahrettin M. KIRZIOGLU, bazı oğuz
boylarının M.S. 4. ve 5. yüzyıllarda Doğu Anadoluya hakim
olduklannı ve Haıputta bir beylik kurduklarını Dede korkut
destanlarına dayanarak söylenmektedir.
Nitekim M. 1084-1085te Haıput Çubuk Bey tarafından alınır.
Oğuzlardan olan Çubuk oğulları M. 1113e kadar Haıput çevresinde
hüküm sürerler. Bu tarihten sonra Haıput Artuk oğullannın eline geçer.
Artuk oğullarının oğuzların Kayı boyundan olduğunu Fuat Köprülü
kayıd etmiştir. Artuk oğulları hakimiyeti 1234 yılına kadar devam eder.
Bundan sorıra Haıput çevresi 14. yüzyıllarda bir ara İlhanlılann ve
sonra Dulkadiroğullarının daha sonra Karakoyunluların ve
Akkoyunlulann elinde kalımş, bu sırada sürekli savaşlara sahne
olmuştur. Haıput Dul kadir oğulları ile Akkoyunlular arasında bir kaç
defa el değiştirmiştir. Fatih Sultan Mehmet zamanında bir ara
Osmanlı devletine bağlanmış. Ancak osmanlıya kesin bağlanışı Yavuz
Sultan Selrninin Çaldıran seferinden dönüşü sırasında 1515den sonra
olmuştur. Haıput, M. 1085 yılından beri Türk hakimiyetinderlir. 14.
yüzyıllarda bir süre Moğoııann (İlhanlıların) 16. yüzyıllann
başlannda kısa bir dönemde Sefavilerin hakimiyetine girmiş ise de bu
Türk nüfusunu etkilememiştir. Harputa hakim olan Çubukoğullan,
Artukoğulları, Selçuklular, Dul kadiroğulları, Karakoyunlular,
Akkoyunlular ve Osmanlılar Oğuzlardandırlar. M.Ö. 1071 yılında
itibaren Harput ve çevresine Oğuz boyları gelip yerleşmişlerdir.
HARPUTLU ÇÖTELİZADELR-ELAZIĞ,
Soyumuz, Oğuz Han‘dan gelmektedir. Atamız Oğuz Han‘ın “Gün Han, Ay Han, Yıldız Han, Gök Han, Dağ Han, Deniz Han” adlarında 6 (altı) tane oğlu vardır. Oğuz Han’ın her oğlunun da dört tane oğlu vardır. İşte Atamız Oğuz Han’ın altı oğlundan olan 24 tane torunu, bugünkü “24 Oğuz Boyu“nu meydana getirmiştir. Bütün dünyaya yayılan Oğuzlar, bu 24 boya dayanmaktadır.
Bu gün; Türkiye, Balkanlar, Azerbaycan, İran, Irak ve Türkmenistan’da yaşayan Türklerin ataları olan büyük bir Türk boyu. Oğuzlara, Türkmenler de denir. Çötelilerde, Oğuz Türkleri Bozok kolu, Tokar/ Töker/ Döger, boyundandır. Döger/ dürüp toplar anlamındadır.
.....................................OĞUZLAR..................................
BOZOKLAR.......................................................ÜÇOKLAR
Gün Han.Ay Han.....Yıldız Han................Gök Han...Dağ Han Deniz Han
Kayı........Yazır..........Avşar....................... Bayındır... Salur....... İğdır
Bayat...... Döger........ Kızık........................Becenek.,,Eymür......Yiva
Karaevli.Yaparlı....... Karkınhan...............Cepeni......Yüreğir......Kınık
Alkaevli.. Dodurga.....Begdili.....................Çavuldur..Alay..........Büğdüz
Oğuz Türkleri Bozok kolu, Tokar/ Töker/ Dögerler.
Yenikentli Vezir Ayıdur,HARPUT-(Elazığ) Diyarbakır-Mardin hâkimleri, Artuklular, Sincar-Siverek, Suruç arasında hâkim eski Caber Beyleri, Memluklar devrinde Halep Döğeriyle Hama Döğerleri, bugünkü Mardin-Urfa arasında yirmi dört oymaklı Kürt Döğerleri, Hazar Denizi doğusundaki Saka Boyu Takharlar; Şavşat’taki Ören kale, To-Kharis ve Malatya’nın Tokharis bucağı, Dağıstan’daki Digor ve Kars ve Arpaçay sağındaki Digor kazası bu boydan hatıradır.
ÇÖTELİ AİLESİ; Büyük Selçuklu Devleti zamanında Türkmenistandan gelerek önce Van İline bağlı Çatak İlçesine yerleşmiş, daha sonraki yıllarda Çataktan göç ederek Erzuruma bağlı Çadeli Beldesine yerleşmişler. 14. yy başlarında ERZURUM ili ÇADELİ beldesinden göç ederek HARPUTA (ELAZIĞ) gelen, kökleri TÜRKMENİSTAN olan büyük bir ailenin Fertleri ÇÖTELİZADELER; Harput’un tanınmış bir ailesi olup bölgenin kudretli
hanedanlarından biridir.
Bu aile özellikle 18. yüzyıldan itibaren Harput ve çevresinde etkin olmaya başlamıştır. Bölgenin ayan, eşraf ve hatırı sayılır ailelerinden biri olarak bilinen ve tanınan Çötelizadelerin bizzat devlet hizmetine girmeleri 1832 tarihindegerçekleşmiştir.
Bu tarihte Çötelizadelerden İbrahim Beğ’in vezir rütbesiyle Diyarbakır Valiliğine ve Ma’den-i Hümâyûn Eminliğine atanmıştır Ancak İbrahim Paşa Valiliğe atanmasından kısa bir müddet sonra Diyarbakır’dan Harput’a gelirken yolda rahatsızlanarak ölmüştür,
İbrahim Paşa’nın bu ani ölümü üzerine yerine hem yeğeni hem de damadı olan İshak Beğ aynı şekilde vezaret rütbesi verilerek Ekim 1832 tarihinde Diyarbakır Valiliğine ve Ma’den-iHümâyûn Eminliğine atanmıştır. Atanmasında ise gerekçe olarak Memlekete zabtedecek biri lazım olduğundan İshak Beğ merhûmun hem damadı hem biraderzâdesi olub ol taraflarda mer’iü’l- hatır ve hüsn-i zabt-ı idareye muktedir olduğundan...İshak Paşa’nın bu göreve atanmasında etkili olan en önemli faktör bölgenin tanınmış sözü geçen hatırlı bir aileye mensup olması olduğunu görülmektedir.
Gerçekten de bu dönemde Diyarbakır ve Harput civarlarında özellikle aşiretler büyük huzursuzluklar yaratmaktaydılar Vezir rütbesi verilerek Diyarbakır Eyalet Valiliğine atanan İshak Paşa’ya 7 Şubat 1833 tarihinde Rakka Eyaleti valiliği de tevcih edilerek görev sahası dahada genişletilmiştir...Rakka Eyaleti merkezi URFA olmak üzere 9 sancaktan müteşekkildir...
Çötelizadeler, Harpu ve Elazığda 250 yılı aşkın süre Osmanlı Beğliği yapmışlardır.
Harput Hanedanından, Çötelizade Asim Beğin Torunu, Çötelizade Mustafa Beğin Oğlu Olan; Çötelizade Asim Bey (1908-1912) İkinci Meşrutiyette Elazığ Milletvekilliği, (D.1873 Ö 1928) Çötelizade asim bey Hukuk mektebi okumak için 1891 yılında Dersaadete(İST) gider Ama Ögrenci alım dönemi geçmiştir. 18 yaşındadır..
İshak Paşa oğlu / Çötelizade Mehmet Beğ 1901-1905 yıllarında Mamuratülaziz vilayeti Belediye Başkanlığı yapmış (D.1870-Ö1814)
Muhiddin Çöteli Bey Cumhuriyet döneminde1920-1931 üç devre Elazığ Millet Vekilliği yapmıştır.İshak oğlu Çötelizade Mehmet Beğ ve Muhittin Çöteli Beğ Kardeştir.
Çötelizade İbrahim Paşanın oğlu Hasan Bey Kapucu başı Amcazadesi Miralay Ömer Bey 1846 yılında Alay komutanı iken alayı Şama naklinde istifasını vermiş ve Harput’ta yaşamış. 1859 Anadolu Ordusu Askeri Avniye Miralayı Timur Bey azledilerek yerine Çötelizade oşman bey atanmıştır. Bila hare İshak paşa ve serasker babarat padişahı Mutasarrıf olmuştur. Muhiddin Çöteli Beğin torunu Faik Çöteli Beğin oğlu Albay Zülfü Çöteli İstanbul il Jandarma alay komutanlığı yapmış, Siirt Jandarma Bölge Komtanıyken Emeli olmuş. Ve gümrükler Baş müdürlüğü yapmış.
Rıza Bey oğlu Çötelizade Mehmet Bey 1920-1925 yıllarında Elazığ Belediye Başkanlığı yapmış. (D.1870 Ö 1831)
İshak beğ oğlu Mamuratül vilayeti Belediye Başkanı Çötelizade Mehmet beğin oğlu Saim Beğ Diyarbakır ili Çüngüş İlçesi Kaymakam vekilliğini ifa ederken vefat etmiştir..
Sülayman Paşanım Torunları İnam beğin oğulları, Emekli Albay Suat Çöteli ve emekli albay kamuran Çöteli. Kara kuvetlerinde görev almışlardır. Kamuran Çöteli Kore gazisidir.
İnam Beğ Tahirat katibi ve Kaymakam Vekilliği Yapmıştır.Rıza beğ oğlu Elazığ Belediye Başkanı Çötelizade Mehmet beğin oğlu Sami beğ Elazığ Belediye Başkanığında görev almış.
ÇÖTELİZADE İbrahim Paşa ve İshak Paşa Diyarbakır Valisi olduklarında Diyarbakıra gitmeyip,Eyaleti Harputtan İdare etmişler ve Harput’un Eyalet olmasınada katkıda bulunmuşlar.. İshak Paşa Vaili olmadan önce bir süre vekâleten Harput Kaymakamlığı yapmış.1925 yılında Çötelizade Asim Beğe Elazığ Valiliği teklif edilmiş, affını talep etmiş.
ÇÖTELİLER: Elazığın kurulmasında resmen öncülük etmişler. O zamanlar, bu gibi şehirler, Valilerin Umeray-ı Beldeden tayin ettikleri kişiler vasıtasıyla idare edilirmiş bununla beraber bu iş için tayin olunan beğlerin hanki kariyede otururlar ise otursun orası, Merkezi hükümet ilan edilirmiş. Çötelizadeler de beynel-Ümeradan olduklarından, Harput’un gelişmeye müsayit olmadğını, zamanın Valisi Reşit Mehmet Paşa (1834) ile görüşerek, Şehrin mezrede kurulması karara bağlanmıştır. Atanan Çötelizadeler’de Mezra(Elazığ) da oturduklarından Kanun gereği Şimdiki Elazığda Yerleşmeye karar verilmiş, Çötelizade İBRAHİM PAŞA Konağı valilik emrine verilerek, Hükümet 1834 Yılında burada Göreve başlamıştır. Bu Meyanda Hoş, Sarını, Hoğu gibi köylerde de Hükümet kurulduğu sabittir.(Hicri 1301 tarıhli salnameden.)
Mamuretül-Aziz adı,1862’de Abdülaziz’in Valilerinden İsmail Paşa tarafından verilmiş ve 1879 yılında Vilayet olmuştur.
1638 yılında IV. Murat bağdat seferine giderken yurtbaşında konaklamış ve Yavuz Sultan selim han 1514yılında İran seferine ğiderken Çötelizadeler yurtlarını açmış ve asker temin edilmiş, Orduya büyük hızmetlerde bulunulmuş. Beylerin asli görevlerinden biride orduya asker yetiştirmek, onların yiyecek ve giyeceklerini temin etmektir.
TARABULUSGARP Emiri, Libya Kıralı Şeyh Ahmedi Sunusinin 1921 yılında Hacca gitmek üzere, Elazığa geldiginde.Çötelizade Asim Beğin Konağında, misafir olarak ağırlanmıştır.
1400 Lü yıllarda SULTAN ÇELEBİ MEHMET Çöteliler için büyük bir aile ve
savaşlardaki başarılarından ötürü övgüde bulunmuş. Çöteliler Zammtur Halat-i, lerdir demiş. Bu gün ki anlamıyla Fazlasıyla niteliklilerdir.
ÇÖTELİZADELER, çok merhametli İnsan sever, halkına her konuda yardımcı olurlardı ve kimseye zülumları olmamış, ellerinde olanı fakir fukarayla paylaşır, Konaklarının bir bölümü gece gündüz, halka açık kasaba ve köylerden gelenler, konaklarda yiyecek ve yatacak ihtiyaçlarını temin eder,Şehirde işleri görüldükten sora evlerine dönerlerdi. Elazığ halkı hala çötelilerden övgüyle bahseder ve memnuniyetlerini belirtırler.,
Bu Ailenin% 90a yakını Üniversite mezunu olup çeşitli kademelerde görev almışlardır.... Çöteliler, eğitimede önem vermişlerdir; Harputta, bulunan on iki medreseden dokuzunu, Çöteliler yaptırmışlardır:
MEDRESELER
KURŞUNLU MEDRESESİ 1795 tarihinde Çötelizade Hacı Memi Ağa tarafından yaptırılan bu medrese Kurşunlu Cami içerisinde bulunmaktadır. Yaklaşık 60 öğrencinin öğrenim gördüğü medrese Harputun önemli eğitim kurumlarından birisidir.
ÇÖTELİZADE AHMET AĞA MEDRESESİ Ağa Mahallesinde olup Harput eşrafından Çötelizade El-Hac Ahmet Ağa b. Hacı Muhammet Ağa tarafından 1807 yılında kurulmuştur. Kurucusuna ait olan çeşitli işletmeler ve gayri menkullerden elde edilen gelir kurduğu vakıf aracılığıyla bu medreseye aktarılmaktadır
HACI İBRAHİM PAŞA MEDRESESİ 1832 yılında bir müddet Diyarbakır valiliği yapan ancak aynı yıl vefat eden Çötelizade İbrahim Paşa Tarafından 1830 yılında yaptırılmıştır. Medrese içerisinde kütüphane, dersane ve hücre olarak toplam 17 oda mevcut olup, İbrahim Paşa kendisine ait işletme ve gayrimenkullerinin gelirini bu medreseye vakfetmiştir. 1301 tarihli salnamede bu medresede öğrenim gören 60 öğrenci olduğu belirtilmektedir.(Müderris Dağıstanlı hocanın İbrahim Paşa Medresesinin Mütevellisi olan Çötelizade Sırma Hatuna vasiyrti üzere Müderrisliğini Beyzade Hazretleri Ali Rıza Efendi yapmıştır.)
SARAHATUN MEDRESESİ 1830 tarihinde Çötelizade Ahmet Ağa b. Mehmet Ağa tarafından giderleri kendi işletme ve mülklerinden karşılanmak üzere Sarahatun Camisinin bitişiğinde inşaa edilmiştir. Bir dersane ve altı hücreden oluşmaktadır. 1301 tarihli salnamede 50 öğrenci olduğu belirtilmektedir.
ÇÖTELİZADE İSMAİL AĞA MEDRESESİ Kurşunlu Cami civarinda bir dersane ve beş odadan oluşan bu medrese Çötelizade İsmail Ağa tarafından 1828 tarihinde kurulmuştur. İsmail Ağa kendisine ait 20ye yakın dükkanın gelirini bu medreseye bağışlamıştır. Bu medreselerin haricinde vakfiyesini bulamadığımız ancak çeşitli kaynaklarda isimleri geçen medreselerde mevcuttur. bunları ise sadece isimleri ve öğrenci sayıları itibariyle veriyoruz.
TEVFİKİYE MEDRESESİ Dağ Kapı civarında kurulu olan bu medresenin 20 öğrencisi olup bir müderris görev yapmaktaydı. Çötelizade Hacı İsmail Bey tarafından yaptırılmıştır.
SÜLEYMAN PAŞA MEDRESESİ Çötelizade Süleyman Paşa tarafından kurulmuştur. bu medresede 50 kadar öğrenci eğitim görmekteydi.
İSHAK PAŞA MEDRESESİ Eski Diyarbakır valisi ve Madeni Hümayun Emini olan (1832-1833) Çötelizade İshak Paşa tarafından yaptırılmıştır. Bu medresede 30 kadar öğrenci öğrenim görmektedir.
HATUNİYE MEDRESESİ Çötelizade İsmail Bey ve Çötelizade Ömer Ağa tarafından yaptırılmıştır.
ÇÖTELİZADE KAMİL PAŞA Kütüphanesi ve Çötelizade İBRAHİM PAŞA kütüphanesi kitapları 1916 yılında.İstanbul Arkoloji müzesi ve Kütüphanesine teslim edilmiş müzenin kütüp hane bölümü araşrırmacılara kapatılmış bazı araştırmacılar ilgi göstermişlersede cevap alamamışlar. Medreselerin bir bölümünün vakfiyeleri bulunamadığı için kayıda geçilmemiştir…
HARPUT’UN yerli haklıda, Oğuz Türkleri Bozok kolu, Tokar / Töker / Döger, Soyundandır. Harput Hükümdarı Çubuk bey tarafından 1085 Anadolunun Türkleştirilmesi maksatıyla Türkmenistandan gertirilerek Harput’a ve bazı civar köylere yerleştirilmişlerdir….
ERZURUM’da kalan amcazadelerimiz, Erzuruma bağlı eski adıyla Çadeli Beldesi şimdiki adıyla Çat İlçesine bağlı Ağaköy’ü kurmuş.
Çadeli ve çevresinin Türkleşmesine büyük katkıda bulunmuşlardır... Çevrede ÇÖTELİ (ÇÖTOĞLU) Beyleri olarak nam salmışlar.Çötoğlu ailesi yapmış olduğu imar ve kültür hizmetleri ve misafirperverlikleri ile yöre halkının gönlüne taht kurmuşlardır.
Başta Erzurum olmak üzere ÇÖTELİ vb.adıyla birçok yerleşim yeri kurmuşlardır..Çötoğlu Mustafa Ağa Erzurum yolu üzerinde bulunan Ağaköy - Karaşeyh Köyleri arasındaki çay üzerine ve Ağaköy – Şeyhhasan Köyleri arasındaki Sarp Çayı üzerine köprü yaparak yörenin imarına katkıda bulunmuş.Bu köprüler Cumhuriyet Döneminde yol güzergahının değişmesiyle işlerliğini kaybederek yıkılmışlardır.Yine Ağaköy’de vakıf eliyle yaptırılan Karsu Çeşmesi mevcut olup halen kaynak suyu olarak faydalanılmaktadır.
Çötoğlu Ailesine mensup olanlar tarafından yaptırılan Konak Odalarında uzun kış gecelerinde her gün bir cüz Hatm-ı Şerif okunur geriye kalan sürede ise köyün sosyal sorunları ele alınarak çareler üretilirdi.Yine bahsedilen konaklarda her türlü sohbet yanında Türk Kültürünün bir parçası olan seyirlik oyunlar oynanır ve zorlu kış geceleri eğlenceli hale getirilirdi.
Bütün bunların yanında evlerden bağımsız olarak yapılan Konak Odaları yolcuların karşılıksız olarak yeme, içme ve barınma ihtiyacını karşılayarak bir nevi kervansaray vazifesi ifa etmişlerdir. Yine Çötoğlu Ailesi Ağaköy’de yapmış oldukları Camii ve Medresenin ihtiyaçları için çayırlar vakfetmişler.Ağaköy Medresesinde yetişen alimler Erzurum yöresinin ilim ve kültür hayatına büyük katkılarda bulunmuşlardır. Çötoğlu Ağagil tarafından Gürcoğlu ve Aralık Çayırları,Çötoğlu Kadirağagil tarafından Kaldırım Çayırı,Çötoğlu Süleymanağagil tarfından Kalecik Çayırı ve Çötoğlu İzzetgil tarafından Hünkar Çayırlarını vakfetmişlerdir.Bu vakıflardan elde edilen gelirler günümüzde de cami, ve imamların ihtiyacı için kullanılmaktadır.
Ağaköy’deki Çötoğulları:Çöteli,Çötoğlu,Çimen ve Kaya soy isimlerini kullanmaktadırlar.Bu soyadını taşıyanlar,Ağaköy,Çat Merkez,Erzurum Merkez, Tekman İlçesi,Erzurum Merkez köyleri ve İstanbul ve Bursa gibi illerde yaşamaktadırlar. Daha önceki tarihlerde aynı aileden olan Coduroğulları Erzurum İli Horasan İlçesi Harran Köyüne, Polat soy adıyla Erzurum İli Karayazı İlçesine yerleşmişlerdir.
ÇÖTELİLERİN diger bir kolu Cadoğolları 16. yüzyılda Erzurum İli Çadeli Beldesinden göç eden Mustafa Ağa ailesi önce SiVAS Gemerek Burhan Köyü civarlarına,daha sonraları ise Karaağıl(Beştepe) Çamurlu-Kasımbeyli yöresine yerleşmiştir.
Mustafa Ağa’nın oğullarından Hacı Osman Ağa’dan olan Cadoğlu’nun asıl adı Ahmat’tir.17 yüzyılda Sivas,Maraş,Kayseri hükmün sürmüş Beyliğini ilan ederek yöre halkına ve kalkınmasına sonsuz katkıda bulunmuştur. Hak yemedik, hak dağıttık; zulme karşı saç ağarttık diyen Cadoğlu yörenin kervanlarına ve İpek yoluna sahip çıkmış, koruması altına almıştır.
Osmanlı Ordusunun doğu seferlerinde kendi yurtlarını açarak konaklama ve dinlenme ihtiyaçlarını gidermiştir. Cadoğlundan önce gayrimüslim yerleşim yeri olan Gemerek, Cadoğlundan sonra Müslümanların yerleşimine açılmıştır.
Yaşadığı dönemde Bağdat taraflarına sık gitmiş, Padişah davetiyle bir kez de İstanbula at sürmüştür. Dönemin Maraş Valisi Cadoğlunu sık sık ziyaret edenler arasında olmuştur. Cadoğlunun bir sefere çıkmadan ya da çağrılmadan önce yöre bey ve ileri gelenlerle yaptığı toplantılara Köz başı toplantıları denmekteydi. Bu toplantılarda yörenin ve halkın sorunları tartışılır, ilgili kararlar alınırdı. Bunun içindir ki Cadoğlu közü sözü günümüze kadar söylenegelmiştir.
Devlete ve yöreye bir çok fayda sağlayan Cadoğlu Ahmet beğ Osmalı padişahı tarafından paşalığı tuğ genaral olarak taltif edilmlş.17. asır sonlarına doğru vefat etmiş, beş oğlu onun geleneklerini bir müddet daha sürdürmüştür. Bu aile halen Sivas gemerekte İkamet etmektedir…
Vanlı Kılıççöteler.
Kılıççöteler aslen Elazığlı olup Çöteli beylerinin soyundan gelmektedirler. Elaziğ’dan da önce Erzurum’un Çateli kazasından geldikleri Çatli unvanının Çöteliye çevrildiği söylenir. Şecereden bir neslin 25 yıl olduğu hesabıyla 1830 lu yıllarında büyük dedemiz (deli) Mustafa ailesine kızarak karısını alır Van’a gelir yerleşir. Oğlu Mahmut efendi askerlik hizmetini yaparken Istanbul’dan her yıl Mekke’ye giden Kabe’nin örtüsünü taşıyan sürre alayında (bir cesit kervan) vazife alır. Kervan yolda Haramiler (eskiyalar) tarafindan soyulmak istenir. Çöteli Mahmut efendi bu soygunda büyük yararlılık gösterir. Sonunda devrin padişahı tarafından mukafandırılarak kendisine kılıç taşıma beratı (müsaadesi) verilir ve Van’a böyle döner. Ünvanıi Kılıçlı Mahmut efendidir. Aile bundan sonra Kılıçlılar, zamanla Kılıççılar olarak anılır. Soyadı kanunu çıktığında da dedelerimiz her iki aile adını kapsayan KILIÇÇÖTE soyadını alırlar. Soyadı kanunu çıktığında Elaziğ’da İstiklal Mahkemeleri baskanı olan Kemal Kılıççöte’nin çok yakın arkadası Cavit Kılıççöte’ nin babası da aynıi soyadını alır. Yani Van’lı olmayan başka Kılıççöteler de vardır.
Çöteli köyü-sorgun- Yozgat: Köyünü kuranlar 1800 lü yilların başında Sivas- Yıldızeli Çöte köyünden giderek, Çöteli köyünü kurmuşlar. Soyları çötelilerdendir.
Çöteli Mezrası Afşin K. Maraş kuranlar, Erzurumun Horasan ilcesinden 1800 yıllarda gitmişler. Çöteli soyundan Geldiklerini belirtiler. (Hacı Başpınar)
Çöteli köyü Fatsa-Ordu köyünü kutanlar1800 yıllarına Elazığdan göç etmişlerdir. Çötelzade İbrahim Paşanın torunlarıdır.
Hatay- Erzin- Başlamış köyünden aktaran,Ayhan ÇOT
Sayın Çöteli köyümüzün çötelilerden oluştuğu nettir.sonradan değişik soy adlar ve aileler lakapları değişsede tamamı çötelidir.aynı soydandır.yalnız Elazığ’dan 400 yıl önce gelmişiz diyenlerde var ama nüfus kayıtlarımızda 250 yıl gerisine gidilmiş ve çöteliler 3 kola ayrılmışlar.bir kol antep nizip birecik bir kol kadirliye bir kolda başlamışı domates durağında kurmuşlardır. 09 Eylül 2009 Çarşamba Ω 17:29:22
Anadolu nun değişik yerlerini kendilerine yurt edinmiş aile fertleri: Elazığ Merkez de Çöteli’ler Erzurum, Horasan da Coduroğulları,Erzurum Karayazı da Çötoğlu Polat,Kayseride Yurmuşlar,Sivas Gemerekte Cadogulları, Ordu Fatsa Çöteli Köyünde Çöteli,İzmir de Çötoğlu,Bursada Çötoğlu...ve Çimen,İstanbul da Çöteli ve Çötoğlu ve Çimen Erzurum Merkezde Çöteli Çötoğlu Çimen Codur ve Coduroğlu Erzurum Hasankalede Çötoğlu,Erzurum Çat ta Çötoğlu ve Çimen Erzurum Çat Ağaköyünde Çimen,Çötoğlu ve Çöteli Soyadları ileAnkara İli Kalecik İlçesine bağlı Yeni Çöte Köyü ve Ankara İli Çubuk İlçesine bağlı Eski Çöte Köyünde Çöteli,Fırat Soyadları ile, Çöte Köyü Yıldızeli Sivas, Hatay başlamış köyü cot cötoğlu. Yozgat Çöteli köyü. Kahraman maraş Afşin Çöteli mezraı (semt) Manisa çöte Balıkesir ve Bartın bölgelerde yaşamlarını devam ediyorlar...
Soyadı kanunu 1934 yılında çıktığında Elazığ’da bazı Aileler Çöteli soyadını almışlar. Bu Aileler Çötelizadelerden değillerdir.
Çötelilerin Elazığ dışında kurdukları köyler.
1- Çöteli köyü Fatsa- Ordu
2- Eski çöte köyü-Kalecik- Ankara
3- Yeni çöte köyü-Çubuk- Ankara
4- Çöte köyü Yıldızeli- Sivas
5- Ağa Köy- Erzurum
6- Yukarıçat- Erzurum
7- Bardakçı- çat- Erzurum
8- Çöteli köyü- Sorgun- Yozgat
9- Başlamış köyü- Erzin- Hatay
10-Çöteli mezrası(semt) Afşin-K.Maraş
11-Budaklar köyü- Çat-Erzurum
12-Pakkaya Köyü- Çermik ilçesi-Diyar bakır
Kaynak:Oktay Çöteli
02. 03. 2009
|
Mehmet Karakurt | 1 Kasım Sabahı Vatan Sağolmayacak |
Davul iktidarin boynunda, ama tohmak baskasin elinde..
Bir cozum sureci dumeni donuyor herkesin dilinde...
Erdogan'a laf atan buluyor kendini ceza ewinde..
1 kasim sabahi VATAN SAGOLMAYACAK...
Madem derdimiz vatan gitsin bilal askere..
Alsin 365 gun sonra adam gibi teskere.
Sende vatan sagolsun de, emine vursun kendini yere..
1 kasim sabahi VATAN SAGOLMAYACAK..
Sumeyye'ye laf atildi koptu ulkede kiyamet..
O kadar sehide karsi olmadi ulkede pkk'ya nefret..
Ya PKK'YI bitir ya koltugu devret..
1 kasim sabahi VATAN SAGOLMAYACAK
MEHMETTIR adim RTE sorusturma bekliyorum.
Analarin gozyaslari artik dinsin diyorum..
Sana oy verdigim gune lanet ediyorum
1 kasim sabahi VATAN SAGOLMAYACAK..
|
İbrahim Coşar | 1. Kitap "Duygu Damlaları " -İstila- |
Ufkumuzda incesinden bir pus var
Bir resim ki tuvalimin fonu aşk
Önümüzde beş oyunbaz yunus var
Pusulamın ibresi sen, yönü aşk
Yelkenleri bulut sarmış dumanlı
Ambarları umut dolu zamanlı
Bu kalp sana hiç koşulsuz fermanlı
Şiir yazdım imgesi aşk konu aşk
Gönül rotam çevrilmişti ki sana
Uğramadım sen olmayan limana
Söz mü geçer aşkla çalan kemana
Tellerde ki melodinin tonu aşk
Coşari der anlamadın mı hala
Aşk yüzünden sana olan iptila
Bu gelişler geliş değil, istila
Bir sevda ki hem başı hem sonu aşk
19.04.2010/ Samsun
|
İbrahim Coşar | 1. Kitap "Duygu Damlaları " - Anneler |
Toprağın tohumu yeşertir gibi
Bir kandan doğmaya yoldur anneler
O dur her sevginin gerçek sahibi
Yüreklerde açan güldür anneler
En zor zamanlarda bağrını açan
Açtığı bağırdan sevgiler saçan
Evladı uğruna her şeyden geçen
Canı candan saran koldur anneler
Üstünde, hayatın onca vebalı
Her dalda bir çiçek özünde balı
Ana gövde ise çocuklar dalı
Her yuvada gövde daldır anneler
En güzel değerler ziynet ondadır
Evlat için en çok mihnet ondadır
Analık kutsaldır cennet ondadır
Kutsal aşka varan yoldur anneler
Coşari ne yazsa az gelir ona
Çiçeği açtıkça yaz gelir ona
Evlat için zorluk vız gelir ona
Tadına doyulmaz baldır anneler
08.05.2010/ Samsun
|
İbrahim Coşar | 1. Kitap "Duygu Damlaları " - Bir Zaman |
Uzaktan gönlüme giren sevgili
Gönlünü gönlüme sardım bir zaman
Yar diye kendime seçtim bir gülü
Aşkınla kalbimi yordum bir zaman
Engeller gözümde kocaman bir dev
Hasretten gönlümü sarıyor alev
Sadece sevmekle bitmiyor görev
Bundandır kapına vurdum bir zaman
Sensiz günler nasıl geçecek bilmem
Rüyama gelmezsen ben asla gülmem
Sensiz ölmedim ya bir daha ölmem
Halime şükredip durdum bir zaman
Hasretinden gizli gizli inledim
Uzaktan uzağa sesin dinledim
Sensizlik ölümmüş şimdi anladım
Kendimi vuslata kurdum bir zaman
Seni arar oldum dünde bu günde
Ses vermezsin sese demek küstün de
Can sıkkın yüreğim istim üstünde
Aşkta çıkmazlara girdim bir zaman
Coşari diyor ki ey sevgili yar
Bu adam seninle olur bahtiyar
Bir yar ki gönlüme olmuş şehriyâr
Bu aşkta bir umut gördüm bir zaman
18.05.2010/Samsun
|
İbrahim Coşar | 1. Kitap "Duygu Damlaları " - Adın hasret mi senin? |
Sevgiyi arar iken şu benim yorgun gönlüm
Kor oldu düştü gönlüm adın hasret mi senin
Sevda macerasında coştu ki durgun gönlüm
Şok oldu şaştı gönlüm adın hasret mi senin
Hala sıcaklığını taşıyor bende tenin
Her gün selam gönderir uzaklardan uzağa
Aşk gözünü bürümüş aldırmıyor tuzağa
Seven sevilen gönül uymuyor ki yasağa
Sevgiden taştı gönlüm adın hasret mi senin
Hala sıcaklığını taşıyor bende tenin
Her gün sorar cananı, buluşamaz bir türlü
Uzanan ellerimiz kavuşamaz bir türlü
Yürekler sever durur, konuşamaz bir türlü
Gözlerde yaştı gönlüm adın hasret mi senin
Hala sıcaklığını taşıyor bende tenin
Artık aldırmıyorum yaşanan olaylara
Pekte aldırış etmem yapılan alaylara
Coşku ile bakarım çekilen halaylara
Bunları aştı gönlüm adın hasret mi senin
Hala sıcaklığını taşıyor bende tenin
|
İbrahim Coşar | 1. Kitap "Duygu Damlaları " -Sarılamadım özgürlüğe |
SARILAMADIM ÖZGÜRLÜĞE
Önceleri Bir yıldızdı
Gökyüzünde ki özgürlük
Ne zaman tutmak istesem
Dipçik yerdim kafama.
Yada Saddam'ın kurşunlarını
Sonra birileri geldi,
Silahla özgürlüğü
Dünyama indirdiler.
Yakarak
Yıkarak
Bombalar patlatarak
Beni kol ve bacaktan ederek
Aha özgürlük dediler.
Söylediler
Vermediler.
Öncesi dipçik darbesinden
Şimdi de elsizlikten
Tutunamadım
Bir türlü özgürlüğe
Bir yarım yok oldu
Diğer yarım özgür olsun diye
Bize verilen
Ölüm ve kan
Yürekler de kırık cam
İntikam..İntikam.
02.06.2006/ SAMSUN
|
İbrahim Coşar | 1. Kitap "Duygu Damlaları " -Senin Haberin Yoktu |
Senden uzak bir kentte batan akşam güneşi
Seni hatırlatırken söylenecek söz çoktu
Sardıkça yüreğimi garip sevda ateşi
Ben seni seviyordum senin haberin yoktu
Savurmuşsun saçları dağların doruğuna
Dağlar ki yüreğime kızıllığını soktu
Güneş asılıvermiş bulutun kuyruğuna
Ben seni seviyordum senin haberin yoktu
Ufuk çizgisi mavi gün batımı turuncu
Kaşların ince bir yay kirpik sadakta oktu
Anladım ki bu adam sevda yolunda yolcu
Ben seni seviyordum senin haberin yoktu
Kalbime sığmıyordu aklımdan geçen şeyler
Ayrılık denen yangın yüreğimde son şoktu
Dilim kelimelerde hala aşkını söyler
Ben seni seviyordum senin haberin yoktu
08.01.2010/ Samsun
|
İbrahim Coşar | 1. Kitap "Duygu Damlaları " -Siyah- |
Siyah karamsarlıkmış oysa ben huzur buldum
Kirpiklerle çevrili orman karası gözden
Siyah efkâr verirmiş oysa ben neşe doldum
Bakmaya doyulmayan esmer güzeli yüzden
Gönlüm coştukça coştu aşk denen fırtınadan
Siyah hayaller kurdum saçındaki kınadan
Gün oldu selamını bekler oldum turnadan
Gün oldu öldü sabrım yüreğimdeki gizden
Akşama efkârım var dağları yaktı diye
Kadere kin bağladım umudu yıktı diye
Gönlüme söz mü denir siyaha aktı diye
Bir aşk efsane olmuş dizelerdeki sözden
Esmer yüze oturmuş iki ay iki benek
Kimi zaman cüretkâr kimi zamansa ürkek
Fırtınanın içinde çaresiz bir kelebek
Coşari yanar oldum kendi yaktığım közden
07.06.2011/Samsun
|
Zeki Çelik | 1. KİTAP FUARı |
Yüzü aşkın şair, yazar katıldı,
Kitap okurlara neşe saçıldı,
Satın alanlara imza atıldı,
Gök kubbede kitap fuarı açık.
İki yüzden fazla mevcut yayımcı,
Göz, beyinden geçer insan bilinci,
Her biri değerli kültürel inci,
Gök kubbede kitap fuarı açık.
On gün sürecektir ziyaret yapın,
Sanata da açık olmalı kapın,
Sayfalar içinde deniz, mehtabın,
Gök kubbede kitap fuarı açık.
Sapık fikirlerden uzak durunuz,
Bu güne, tarihe kafa yorunuz,
Başarınız için çok okuyunuz,
Gök kubbede kitap fuarı açık.
Öğretmen, öğrenci katılımcı çok,
Yöresel yayına nedense yer yok,
Zeki'de bu yılda yaşamakta şok,
Gök kubbede kitap fuarı açık.
3-3-2017
|
Mehmet Tevfik Temiztürk | 1 Liralık Tantuni İzdihamı |
Şahsen seyredemedim, vallahi de utandım,
Görgüsüzlüğümüzü şiddetle de kınadım…
Sıradakiler hariç bekleşenler de vardı,
Çalışanlar dışında manzara acıklıydı…
Cüzi rakam konulmuş, şükür bedava değil,
Ya bedava olsaydı, olurduk ki tam rezil…
Yapılan izdihamlar, çıkan büyük kavgalar,
Kavurmayı dökenler, delirip, çıldıranlar…
Alışkın mı değiliz, tantuni mi görmedik?
Çok mu acıkılmıştı, niçin sakin değildik?
(2014)
|
Ebru Temizkan | 1 Mart... |
1.Mart günü
öğleden sonra
büyük bir coşkuyla binildi
o masmavi yolda
huzurla evlere kavuşmak için
üsküdar vapuruna
derken hava kıskandı bu coşkuyu
birden gürledi
ve aldı o coşkuyu büyük bir kıskançla üsküdar'ı
o masmavi suların kararan rengine.!
1.Mart günü
hüzündür memleketimde
54 yıl geçse de
hep aynıdır yüreklerde acısı
1.Mart günü
bir buruk çelenk bırakılır körfeze
bir de ağustosun 17'sinde.!
bu şehir 2 gün sevmez körfezini
1.Mart ve 17.Ağustos günü...! ! !
ebus.t
|
Işık German Ersoy | 1 Mayıs 2009 Bayramımız Kutlu Olsun |
Bahar geldi bahar dostluk kardeşlik geldi
Bir mayıs kutlu olsun gariban güllerle geldi
Emekçinin bayramı bu Tanrının fermanı
Zengine hergün bayram ezilenemi haram
Bir mayıs kutlu olsun kardeşlerim adına
Asla olay çıkamaz ülkemizin adına
Kuşlar bile yukardan çiçekler atıyorlar
Olaysız bu yılıda bizimle kutluyorlar
|
Şerafettin Muş | 1 Mayis.1 |
1 MAYIS.1
Birlik mücadele dayanışmamız
Bir mayıs emeğin bayramı bugün
Ekmek ile barış yaşam kavgamız
Bir mayıs emeğin bayramı bugün
Dili dini kan bağını tanımaz
Çalışan işçiyiz üretim durmaz
Emekçi insanlar bayramsız olmaz
Bir mayız emeyin bayramı bugün
Emekçinin birliğinin günüdür
Yaşasın bir mayıs bayram günüdür
Emeğin değerin onur günüdür
Bir mayıs emeğin bayramı bugün
Sömürüye karşı savaşa karşı
Enternasyonalizim insanlık marşı
Bir mayıs alanı renkli bir çarşı
Bir mayıs emeğin bayramı bugün
Örgütsüz köleler örgütlü olsun
Sendikası sigortası bulunsun
Köylüm işçim öğrencimiz doğrulsun
Bir mayıs emeğin bayramı bugün
İşçi ile emekçinin yolları
Dünya işci sınıfının bayramı
Onurumun emeğimin bayrağı
Bir mayıs emeğin bayramı bugün
Ekmek yoksa barış olmaz diyoruz
Üretimsiz yarış yok biliyoruz
Toplumsal paylaşım olsun diyoruz
Bir mayıs emeğin bayramı bugün
Hak ve özgürlükler olmadan olmaz
Birlik mücadele örgütsüz olmaz
Emeğin bayramı bayramsız olmaz
Bir mayıs emeğin bayramı bugün
İşçim emekçim bugün senin günün
Bir mayıs bayramı senin düğünün
Yarının tarihi dünün bugünün
Bir mayıs emeğin bayramı bugün
Bir Mayıs Bir Mayıs Bir Mayısımız
Bugün emek ile dayanışmamız
Emeğim değerim kutsal varımız
DOST ŞEREF emeğin bayramı bugün
30-4-2007
DOST ŞEREF
|
Selim Temiz | 1 Mayıs Bahar Bayramı |
İlk açılan tabiat kapısıdır Bir Mayıs
İşçi,emekli,ve fakir,zengindir Bir Mayıs
Kanımız kaynar,ruhumuz coşar Bir Mayıs'ta
Çiçekler böcekler koklaşır her Bir Mayıs'ta
Bahar bayramı demektir,yeşil ve çok doğal
Kırlar,bayırlar çiçek açar renleri doğal
Her kesimden insanın bayramıdır Bir Mayıs
Bir Mayıs,ruhumun bayramıdır Bir Mayıs
Dağlar,ovalar,mavi denizler olur mutlu
Çiçekler açar,koklayan böcekler çok mutlu
Sevgililer kutlar,yaparak kırlarda piknik
Zengin fakir tek yürekle kutlar,yapar piknik
İlkbahar ilk aşk gibidir,her yıl tekrarlanan
Devran döner,döndükçe dünyalar tekrarlanan
Kadın,kız,çoluk,çocuk gönlünce kutlar bayram
Baharlı günler dilerim olsun bayram! ..
|
Ferhat Alataş Özvatan | 1 Mayıs |
İzmir de aylardan bir mayıs günü
Sonbahar mevsimi bir akşamüstü
Beyaz güvercinler semayı süsler
Çünkü bugün o beyaz kuşların günü
Motorlar başlasın çalışmaya şimdi
1 Mayıs kutsallığıyla sarılsın sokaklar
Asıl şimdi haykırsın fabrikada işçi
Uzansın göklere bütün sol kollar.
|
Ahmet İnce | 1 Mayıs |
Alanların göğsünde
Yankılanır emeğin sesi
Titrer küresel sermaye
Zamanın derinliklerinden
Akar gelir 1 Mayıs
Coşar birlik ve dayanışma
Emek ve özgürlük yolunda
Milyonlarca yürek
Sel olup akar alanlara
Enternasyonal bir bayrak olur proletarya
Kanatlanır zulme karşı kavga
Dalgalanır özlemlerde: İş-ekmek-özgürlük
Renklenir mücadele
Ayaklanır ezilenler dünyası
Savaşsız ve sömürüsüz bir dünya aşkına
Şahlanır evrensel direniş
Ve
Bayraklaşır meydanların yüreğinde 1 Mayıs
01.05.2003
|
Erman İlkay | 1 Mayıs |
Ne canımız, ne kanımız satılık değil!
Elleri nasırlı ekmekçinin bayramı,
Kanla susturdular bizi,
Yılda bir gün meydan istedik,
acımadan vurdular bize.
Susmadık çığlık çığlık büyüdük.
1 Mayıs bizim bayramımız,
Emekçinin bayramı,
Devrim marşları söyledik, emperyalizme karşı,
işbirlikçiye karşı,
onlarımız yandı, onlarımız asıldı,
yok duk bak hepimiz doğduk.
Şimdi meydanlar bizim,
Alanlar bizim,
1 mayıs bizim.
Sömürgeye, faşiste, geriklikçiye inat,
1 Mayıs bizim,
Meydanlar bizim,
Korkmadan, yüksünmeden,
gelecek bizim.
Yaşasın işçi, emekçi,
Yaşasın 1 Mayıs.
Şimdi dinleyin nasıl yükseliyor marşımız.
|
Nizamettin Ergül | 1 Mayıs Bayramı |
Ülkemizde birlik beraberlik olsun
Meydanlar barış sloganlarıyla yankılansın
Bu yolda ölenlerin ruhu şad olsun
Bir Mayıs bayramımız kutlu olsun.
İşçi,emekçi hakları korunsun
Mezarda emeklilik olmasın
Yaşarken umutlarımız solmasın
Bir Mayıs bayramımız kutlu olsun.
Dünyada barış kardeşlik olsun
Yüreklere sevgi dolsun
Emekçiler yolunuz açık olsun
Bir Mayıs bayramımız kutlu olsun.
Bütün sendikalara selam olsun
Duyarlı insanlara alkış gelsin
Haksızlıklar son bulsun
İşçi emekçi bayramımız kutlu olsun.
Tanklar,tüfekler konuşmasın
Kardeş kardeşle savaşmasın
Sevgimiz öfke olup taşmasın
Bir Mayıs bayramımız kutlu olsun.
|
Mehmet Çobanoğlu | 1 Mayıs |
Direnin işçi-köylü ve ezilen halklara
Bugün1 Mayıs emekçilerin günü
Açlığa, yokluğa karşı hep bir olalım
Elele, kolkola mutluluğa yürüyelim
Emekçiler haydi haydi meydanlara
Sosyalist barikatlar kuralım yollara
Bey, paşa, patron, ağa düzenine karşı
Dünyayı tüm halklara vatan tutalım
Ey yiğit proleterler bugün 1 Mayıs
Yine şu alanlar, sokaklar doldu taştı
Ey körolası düzen duy bizi gör bizi
İşçi-köylü elele beraberiz kork bizden
1 Mayıs 1 Mayıs kutsal emek günü
İşçinin-köylünün, halkın isyan günü
Ağa-patron, beylere fırsat vermeyiz
Parça parça kuracağız halk düzeninin
Bugün 1 Mayıs işçi-köylü alanlarda
Sömürüye hayır eşitliğe giden yolda
Direnerek derin yaralarımızı sararak
Anadoluyu özgür dünyaya katacağız
Yine 1 Mayıs işçi-köylü sokaklarda
Ey emekçiler ey yoldaşlar direnelim
Kervanımız yürüyecek itlere rağmen
Dünyanın tüm halklarına selâm olsun
10.04.0210
Yıldırım
|
Mehmet Çobanoğlu | 1 Mayıs Direnişi |
Bugün 1 Mayıs, yüreğimi yollara sürdüm,
Çıktım alanlara tüm meydanlara…
Göğsümde kalbim fırlayacak gibi!
Yine direngenliğimle haykırıyorum,
Ağız dolu küfürle tükürüyorum.
Yüzüne yüzüne tüm faşistlerin yüzüne
Geçmişine, geleceğine halkları soyan düzenine…
Her 1 Mayıs’ı seni yaşadığım;
Çıplak güneşle zafere koşan
Kurşunlara karşı elinde taş,
Dilinde özgürlük marşı…
Yüreğinde halkların kardeşliği,
Ölüme giderken yüzü güleç yoldaş;
Beyoğlu Şişhane Yokuşu’nda
Gözlerin gözlerimde!
Devrimi beklediğimiz
Kızıl bayrağa sarılı,
Bedeninde bir polisin mermisi,
Yiğit Mehmet Akif Dalcı
Unutamam o anı unutmamam seni,
Özgürlük direnişinde çelik gibi dürüşünü
Bugün 1 Mayıs, emeğin direnişi!
Halkların birlik günü,
Saldırsalar üstümüze
Patron-ağa, eşkıya itlerini
Taş taş üstünde kalmasa,
Her yer kan gölü olsada
Koparacağız köleliğin zincirini,
Haykıracağız anlı şanlı devrimi
Bugün mayısın ilk günü, emeğin kavga günü!
İndik meydanlara biz,
İşçi-köylü, emekçi, öğretmen, öğrenci…
Ezilenlerin zaferiyiz.
Proletarya sınıfın öncü gücüyüz,
Hepimiz devrimciyiz, ilerici…
Yıkacağız şu sermaye düzenini.
Yaşasın 1 Mayıs,
İşçinin-köylünün şanlı direnişi!
Dünya halkların kardeşliği,
Barışın, dostluğun, zaferi
Özgürlüğün kavgası 1 Mayıs günü.
19.04.2011
Yıldırım
|
Güner Kaymak | 1 Mayis Dunya Isci Bayrami |
Videolar
1 Mayis dunya isci bayrami
Nedendir bilmem ulkemde kutlanamiyor
Her 1 Mayista polis panzerleri sokakta
1 Mayis ulkemde kutlanamiyor
Neden yasak isci bayram etmezmi
Calisanlar birikip bir araya gelmezmi
Isciler birlikte halaylar cekemezmi
1 Mayis ulkemde kutlanamiyor
Her seyi bolenler isciyide bolduler
Kimine sagci kimine solcu dediler
Bir birine dusurup sinsi sinsi gulduler
1 Mayis ulkemde kutlanamiyor
Kardesi kardese vurduran zalim
Iscinin hakkini gasp eden zalim
1 Mayisi isciye cok goren zalim
1 Mayis ulkemde kutlanamiyor
Demokrasi varsa isci bayram etmeli
Isciler isteklerini ozgurce istemeli
Polisler iscilere zeytin dali vermeli
1 Mayis ulkemde kutlanamiyor
polis isci kardes gibi sarilsin
1 Mayis ulkemde ozgurce kutlansin
Herkes hakkaniyete riayet etsin
1 Mayis ulkemde kutlanamiyor.
Amsterdam / 21.04.2003
|
Mehmet Tevfik Temiztürk | 1 Miligramdan Az Bal Yüzünden |
Kocaman bal arısı, ürküyorum nedense,
Birden sokulacağım, aklıma hiç gelmese…
Bir alerji yüzünden, nallar dikilebilir,
Eşekler mekânına, belki gidilebilir…
Arı öldüremem de, doğa zarar edecek,
1 grama yakın bal, eksik üretilecek…
Üretim düşecektir, kalkınamayacağız,
Faizler fırlayacak, kazanamayacağız…
Borsanın çakılması, dövizi artıracak,
Birisi kazanacak, paralar aklanacak…
Bunları düşünmüşüm, arıyı korumalı,
1 gram bal da olsa, kriz çıkartılmamalı…
Onu yakalamalı, fakat arı uçuyor,
Sanki uzay aracı, uzaylıyı taşıyor…
Anladım arı değil, yoksa bir uzaylı mı?
Uzaylılara ait, UFO araçları mı?
Tamam, tamam uzaylı, uzaylının aracı,
Biz dünyalılardan da, topluyorlar haracı…
Öldür veya öldürme, çünkü şahsım sokulur,
Bu, bu sefer hiç olmaz, 1 gram bal yok olur…
Sokan arı da ölür, doğa yaşamalıydı,
Kısırdöngüden çıktım, ballar korunmalıydı…
(2012)
|
İsa Tekin | 1 Mayıs İşçi Bayramı |
Toplumumuz da ve Dünyada bazı ortak günler ve değerler vardır. 1 Mayıs ta bu günlerden biridir. Bu günü bilmek için kısaca tarihine bakmak ve bu konudaki doğru ve yanlışları görmek aynı hataları tekrarlamamak önemlidir. 1 Mayıs işçi bayramının tarihi, amacı ve mücadelesini nasıl verdiğini bu günlere nasıl gelindiğine bakmak gerekir. 1 Mayısın çıkışı; 1880’li yıllarda ABD”nin Chicago kentinde 40 bin tekstil işçisinin kanla bastırılan eylemiyle başladı. Aynı fabrikada 8 saatlik iş günü için eyleme çıkan 1400 işçi işten çıkarıldı. Greve çıkan işçilere ateş açıldı. 4 işçi yaşamını yitirdi. Bu ölüm ve saldırılar işçilerin mücadelesini engelleyemedi. 1 Mayıs 1886’da 350 bin işçi tekrar alanlara çıktı ve grevlere başladılar. 1890 yılında 2.Enternasyonalin Paris’te düzenlediği toplantıda 1 MAYIS ULUSLARARASI BİRLİK MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ olarak kabul edildi.
Türkiye de 1Mayıslar ilk olarak Osmanlı döneminde 1905 yılında İzmir’de kutlandı. 1909 da Üsküp’te kutlandı. 1920 ile 1924 yılları arasında İstanbul’ da kutlandı. 1925 Şeyh Sait isyanının başlaması ve bastırılmasından sonra tüm gösteri ve yürüyüşler yasaklandı. 1 Mayıs 1925’ten sonra yaklaşık 50 yıl Türkiye de kutlanmadı. 1965 yıllarına gelindiğinde TİP ”Türkiye İşçi Partisi” Türkiye Büyük Millet Meclisine 15 milletvekili ile girmişti. Aynı tarihte küçümsenmeyecek ölçüde boyutlanan DİS K ”Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu” gerçeğini inkâr kılınmaz hale getirmiştir.1 Mayıs gibi Uluslararası İşçi Bayramının etkileri Türkiye de gelişen sol muhalefetinin 1 Mayıs İşçi Bayram kutlamalarını yeniden gündeme getirmiştir. 15-16 Haziran Direnişi ve DGM Direnişi 1976 yılında 1 Mayıs İşçi Bayramı kitlesel olarak tekrar kutlanmış, DİSK bu eyleme öncülük etmiştir.
O günlerin siyasi ortamı gerginliklerle, çelişkiler ve çatışmalarla doluydu. Türk solu kendi içinde kamplara ayrılmıştı. Sovyetler birliği, Çin, Arnavutluk ideolojilerinin çatışmaya dönüştüğü, taraflarının birbirlerinin düşman ilan ederek kurşun sıktığı bağnaz bir ideolojiye dönüşmüştü. Bu ideolojik hastalıklar Kürdistan’a olduğu gibi yansımış aynı kaos Kürt bölgesinde de devam ediyorken Türkiye’deki cuntacılar bu ayrılıkları daha da derinleştirerek darbe hazırlıklarına başlamıştır.
Üniversitelerde öğrenciler arasındaki çatışmalar körüklenmiş; Alevi, Sünni mezhepçiliği gerekçe gösterilerek bir çok ilde toplu katliamlar gerçekleştirme provaları yapılmış yer yer bu eylemler hayata geçirilmiştir Safların iyice belirlendiği, karşılıklı küfürleşmeler silahlı çatışmalar ve cinayetlerle “Kan Davası” nın düello alanına doğru “kararlı” adımlarla varıldığı 1 Mayıs1977 günü Türkiye’de aklı başında olan her insan gösteride çatışma olacağını biliyor ve bekliyor durumdaydı. Devrimci nitelikli bir siyasi aksiyon doğal olarak öncelikle düşman güçlerin karşı-devrimci güçlerin saldırısına karşı hazır olmak durumundadır. Ama 1 Mayıs 1977’de Disk yöneticileri ve yandaşları esas olarak ”Maocu faşistlerin” “mümkün ve muhtemel” saldırılarına karşı “ gerekli” bütün tedbirleri almanın zaafı içinde Taksim meydanını doldurdu. 1 Mayısın düşmanı olanlar durmadı. Görgü tanıkları gösterinin son dakikalarında telsizli bazı sivil adamların “alana girmek üzereler, birazdan çatışma çıkacak” dedikleri daha sonrada otelin üstünden ve üst katlarından kitleye ateş açıldığını belirtiyorlar.
2 Mayıs 1977 de Türk basınında şu manşetler atılmıştı.
Son Havadis; “Kızıllar kudurdu.”
Günaydın Gazetesi; “Maocu vatan hainleri işçi bayramını kana buladı.”
Vatan Gazetesi; “Provokasyon”
Milliyet Gazetesi; “Taksim’de Diskin mitinginde Maocu bir grup ateş açtı.”
Hürriyet Gazetesi; “Mayıs katliamı 34 ölü”
Tercüman Gazetesi; “Solcular solcuları kırıyor. Maocular Diskin İstanbul’da yaptığı mitingi bastılar.”
Cumhuriyet Gazetesi; “Bazı kışkırtıcı gruplar silahlı çatışma çıkardı.” Diğer gazetelerde buna yakın manşetler atmışlardı.
Ancak tüm bu korkuyu besleyen propagandalara rağmen 1978 1 Mayısında işçiler yine aynı kalabalık ve coşkuyla taksime gittiler. Bu kez talepleri yalnız işçi hakları değildi.1 Mayıs 1977 katliamının sorumlularının bulunmasını ve yargılanmasını talep ettiler. 1979 da İstanbul’da sıkıyönetim olduğu için merkezi 1 Mayıs kutlamaları İzmir’e alındı.
1980 yılında en büyük 1 Mayıs mitingi Mersin’de yapıldı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 1 Mayıs kutlamaları yasaklanmakla kalmadı. Bu günün tatil olması engellendi ve Bahar bayramına dönüştürüldü. 12 Eylül sonrası 1 Mayıs 1988 yılında Türk-iş’in valiliğe resmi olarak başvurusu yapıldı. Valilik izin vermedi. 1 Mayıs günü taksime çıkmak isteyen işçilere polis müdahale etti. 81 sendikacı gözaltına alındı. 1989’da 1 Mayıs eylemi aynen tekrar etti ve yüzlerce işçi gözaltına alındı. 1994yıllarına kadar yasaklar ve engellemelerle küçük çapta devam etti. 1995 yılında 1 Mayıs demokrasi platformu kuruldu. 1996 yılında çağlayan meydanında kutlandı. 1997 yılında İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, İzmir, Antalya, Denizli ve Uşak’ta miting ve yürüyüşlerle kutlandı. 1998 yılında “şimdi demokrasi zamanı” sloganı ile 15 sivil örgütün bir araya gelmesi ile Türk-iş, Hak-iş, Disk ve Kesk’in öncülüğünde Türkiye genelinde kutlandı.2007 yılına gelindiğinde İstanbul’da 1 Mayıs mitingi için iki ayrı kutlama kararı bulunuyordu. Disk, TMMO, Kesk, Tabipler odası Taksim meydanını istiyordu. Türk-iş ise bu örgütlerden ayrılarak Kadıköy’de kutlama kararı aldı. Taksim kutlamalarına polisin işçi ve göstericilere sert müdahalesi sonucu 1Mayıs mitingi İstanbul geneline yayıldı. Tüm baskı ve engellemelere rağmen işçiler Taksim alanına girdi ve kutlamalara devam etti.
2010 yılına kadar kutlamalar Taksim’de yapıldı
Kısacası Dünya ve Türkiye’deki 1 Mayıs kutlamaları böyle inişli çıkışlı ve baskılara direnmelerle devam etti. Önümüzde yeni bir “1 Mayıs” var yani işçilerin ve emekçilerin kutsalı olan işçi bayramını İstanbul’da 1977’de 34 kişinin öldüğü daha sonra hastaneye götürülürken yaralı 2 işçinin yaşamını yitirmesi ile sayı 36 ya yükselen Taksim vahşeti işçilerin ve emekçilerin bedel ödediği kutsal mekânlardır. Disk başta olmak üzere diğer sendika ve kamu emekçileri bu kutsal mekânlarının değerlerini korumak için yeniden Taksim’e çıkmak istiyorlar. Hükümet ise Gezi olaylarından bu güne Taksim’de eylem yapılmasını yasaklamış durumda bir yandan işçilerin “kutsalı” diğer taraftan hükümetin Taksim’e bırakmam inadı. Türkiye çok zorlu bir siyasal süreçten geçiyor.Bir tarafta Ortadoğu ve yakın doğudaki denge değişiklikleri. 30 Mart Yerel seçimleri ve sonrası Cumhurbaşkanlığı seçimi AYM başkanı Haşim Kılıç’ın konuşması ve sonrası tepkiler muhalefetin cüceliği. Öcalan’ın son açıklamaları Lice olayları BDP’nin alan değiştirip HDP’ye geçişi Türk partisi olma hevesi Suriye’deki vahşetin devam etmesi, bu kadar handikap varken bunları aşmak çok enerji gerektirir. Disk ve Kesk’in var oluş ve yok oluş mücadelesi olarak gördüğü taksim kutsalı hükümetin seçim sarhoşluğu anlaşılan o ki bizleri zor günler bekliyor dileğimiz 1 Mayıs işçi bayramının gerçekten demokrasiye yakışır bir şekilde kutlanmasıdır. Hükümetinde Uluslar arası hukuku göz önünde bulundurularak Demokratik kanalları takamamalıdır. Sağduyu çok önemlidir.unutulmamalıdır ki yıllarca Kürtlerin Newroz kutlamaları yasaklandı.ama en zor şartlarda bile Bayramlarına sahip çıktılar.ölümler toplu tutuklamalar sindirme ve baskı Kürtleri yıldıramadı.son yıllarda barış sürecinin başlaması ile birlikte Newroz bayramları gerçek bayramlar tadında geçiyor.buradan dersler çıkarılmalıdır.yasaklarla bir yerlere varılmıyor gerçek Demokrasi hoşgörüdür.
.
|
İrfan Çelik 1 | 1.Murad Han Hüdavendigar |
Orhan Gazi Hanın oğludur Murad Han
Tecrübe kazandı Süleyman Paşadan
Ağabeyinin talihsiz vefatından
Osmanlının başına seçildi Sultan
Devam edildi Rumelinin fethine
Çorlu Edirneyi kattı devletine
Güzel yapılarla süslendi Edirne
Karargah yaptı bu şehri askerine
Altmış bin haçlıya on bin Türk neferi
Komutan Hacı İlbey ordunun piri
O gür sesiyle emir verdi ileri
İşte bu zafer sırpsındığı zaferi
Haçlılar birleşti yer çirmen ovası
Padişah Murad Han bir taktik ustası
Orduların başında beyi paşası
Boynu bükük döndü haçlı Avrupası
Sınır oldu Osmanlıya Arnavutluk
Anadoluda birlik ülkede bolluk
Adil bir yönetimle kalmadı boşluk
Yaptı devletini bir imparatorluk
Düşmanlar toplandı geldi Kosovaya
Gücünüz yetermi şanlı Osmanlıya
Sultan Murad komuta etti orduya
Haçlı ordusu gömüldü Kosovaya
Murad Han dolaşırken savaş yerini
Allaha kurban adamıştı kendini
Miloş denen bir sırp vurdu hançerini
Hak nasip etti şehitlik şerbetini
18/03/2001
|
Taha Mehmet Telli | Mürekkep ve kan.. |
Eğer bir çocuğun elinden kalemi alırsanız,o çocuğun eline bulaşan kan'ın sorumlusu da siz olursunuz.!
Zira kanı kapatan en iyi örtü mürekkeptir...
mart 2016
Lüleburgaz..
|
Gülşen Şenderin | 1 Mayıs İşçi Bayramı |
1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI
Yürekten yüreklere çağlayan bir ırmaktı
Bir bayram coşkusunda kutlanırken 1 Mayıs
Gel gör ki görkemini yasaklara bıraktı
İşçiyi, emekçiyi birleştiren 1 Mayıs!
1 Mayıs; hak, özgürlük, bir yaşam felsefesi
Erguvani düşlerde yeşil mavinin sesi
Karanlığın güneşi, aydınlığın nefesi
İlkeleri dil dile, dilleştiren 1 Mayıs!
Güller açarcasına, Taksim bir bahar yeri
Kadın erkek beraber dayanışma, hoşgörü
Sömürü düzenine; direniş ve sağgörü
Savaşımın sesini gürleştiren 1 Mayıs!
Bu nasıl bir zulüm ki; ne şenlik, ne yürüyüş
Ne bir ortak paydada hakkımızı arayış
Özgürlük zincirlenmiş, yok ne emel, ne de düş
Yasaya karşı bizi, eşleştiren 1 Mayıs!
Her kente, her beldede çağlamalı bu ırmak
Halaylar çekilmeli, türkülerle şen şakrak.
Sorunlar dile gelsin; el ele tutuşarak
Ruhu, iksirden öte gençleştiren 1 Mayıs!
GÜLŞEN ŞENDERİN
|
Mehmet Soysal | 1 Nisan |
Bugün 1 Nisan olduğunu bildiğim halde.?
"Seni Seviyorum" dese Yine İnanırım...
|
Mehmet Tevfik Temiztürk | 1 Nisan, Mizah ve Şaka Günü |
Aman bugün 1 Nisan şaka yapabilirler,
Önlem alamıyorsan seni kırabilirler…
Her nisan geldiğinde, uyanık olmalıyız,
Mizah günü akılda, farkına varmalıyız…
Tek göz tetikte kalsın, bir eşek çıkabilir,
Tepetaklak olup, şahsın şakalanabilir…
(2014)
|
Engin Özcan | 1 Nisan 77 |
1 nisan 77
Tanıdık bir aşk ihtilali sergileniyor tiyatrolarda
Biz,kapalı gişe yaşıyoruz sevdamızı....
Sen farkında bile değilsin
Yanaklarında güller açan bir anne telaşı
ve bir çığlık sesi,doğum servisinden 'değil'
evin bir odasından...loş...karanlık....soğuk......
üşüyorum.. anne ısıtsana beni.....
Engin ÖZCAN
1 Nisan 2001
İstanbul
|
Kazım Karagöz | 1 Nisan Neden Olmuş? |
Neden olmuş bir nisan, bilmez bizim cahiller,
Cavırdan daha fazla şakalaşır dingiller...
|
Mehmet Salih | 1-Obez kadin |
Obez kadın,
Pazar sabahlarının iyi bir ahcısıydı..
Saçlarının hiç rengi yoktu,,
ispanyolum demişti,
Günlerden pazardı,,ocagı yanar bıraktı,
Kırlangıçları avladıkları için Sicilyaya gitti...
Döndügünde pazardı ve artık italyandı,,
Büyük,çok Büyük evrenseldi..
O bir saçsız obezdi..
Japonyada balina avı vardı.
protestodan sonra,çevreciydi..
Fransada grev vardı.
artık Fransızdı ve evrensel sendikacıydı.
Giderken ocagı söndürmeye unutmuştu.
Günlerden yine pazardı,
Ben gitmiştim,,, O gelmişti..
iyi bir ahcıydı ama artık hersey yanmıştı..
VE O yemek pişirmeyi,
bense yemek yemegi,unutmuştuk..
Saçlarını büyüttüyse acaba ne renkti?
O sadece elli kiloluk obezdi....
m/s
|
Taha Mehmet Telli | Okuyan Yazar. |
ilk okuyanı kendi olmalı yazarın..
Yani sütü tülbentten geçirerek temizlemeli değilmi...
kasım
|
Taha Mehmet Telli | Okuyup Da Yazmak... |
Unutma?
Okursan kendini bilir gelişirsin..
Yazarsan gelecek nesilleri de bilgilendirip geliştirirsin..
ocak 2017
|
Fatma Alageyik | 1 Ocak Mekke'nin Fethi.. |
Mekkem ne çileyle geldi bugüne
Sor Kabetullah 'a anlatsın sana
Kimler şahit değil ki bu düğüne
Sor Halilullah 'a anlatsın sana.
Uhut dağı şahit Sevr dağı şahit
İsmail 'in kurbanı koç yağı şahit
Ebubekir Sıddık 'ın gül bağı şahit
Sor Resulullah 'a anlatsın sana
Resul hicret etti toprak ağladı
Fatıma feryat figan ile dağladı
Bilal 'in göz yaşı sel oldu Çağladı
Sor Beytullah 'a anlatsın sana.
Hüzünlü altıyüz otuz yılları
Bir güneş bekledi Medine yolları
Soldular Fatima'ın gonca gülleri
Sor Ali keremullaha anlatsın sana.
Bize böyle geldi İslamın nuru
Her ayak izinde binlerce soru
Kaldırdılar aradan engeli zoru
Sor Habibullaha anlatsın sana.
1 Ocak yılbaşı olduğunu herkes bilir,1 ocak Mekke'nin Fethi olduğunu herkes bilmez,
Biz yılbaşında hediye getiren npel babanın değil,Miraç ta namaz getiren H.z. Muhammed (s.a.v.) ümmetiyiz,
Mekke'nin Fethi tüm islam alemine kutlu olsun..
|
Şevki Kayaturan | "1 Ocak" Yeni Yıl |
YENİ YIL
Yeni bir yıl, yeni bir şans, ümittir,
Geçmiş gitti, gelecekse umuttur,
Kiminde hayaller bir tek bilettir,
Herkese mutluluk getir yeni yıl.
Kimi o gün eğlence de sefada,
Kimi nefsi ile o gün davada,
Herkes gülmüyor ki, kimi cefada,
Herkese mutluluk getir yeni yıl.
Aldım verdim, hesap ettim yıl boyu,
Gittiğim yol ancak, bir arpa boyu,
Zaman olgunluğa erdirir toyu,
Herkese mutluluk getir yeni yıl.
Kadın erkek umutsuza, umut ol,
Güneş gibi ısıt, evde huzur ol,
Dara düşsem yetişecek, Hızır ol,
Herkese mutluluk getir yeni yıl.
Güldür garibanın bu yıl yüzünü,
Yere sen düşürme onun sözünü,
Kaybettirme hiç bozmasın özünü,
Herkese mutluluk getir yeni yıl.
Ülkem huzur bulsun, her yerde bayram,
Hep ileri olsun milletçe, davam.
Kayaturan giden yılı aramam,
Herkese mutluluk getir yeni yıl.
(27.12.2007-Saat:15.06)
Şevki KAYATURAN
Kültür ve Turizm Bak. Halk Şairi
|
Octavio Paz | 1 Ocak |
Günün kapıları açılır
dilin kapıları gibi,
bilinmeyene.
Dün gece anlattın bana:
Yarın
imleri düşünmek zorunda olacağız,
görünümü çizmek, planı tasarlamak
çift katlı sayfası üzerine
kağıdın ve günün.
Yarın, yaratmak zorunda kalacağız,
yeniden
bu dünya gerçeğini.
Gözlerimi geç açtım.
Saniyenin bir anı için
Aztek'in duyumsadıklarını duyumsadım,
uzanıp beklerken
dağlık durunun kıvrımında
ufuktaki çatlaklar arasından
zamanın kesin olmayan dönüşünü.
Fakat hayır, yıl geri dönmüştü.
Bütün odayı doldurdu
ve bakışım neredeyse dokundu ona.
Zaman, bizden yardım almadan,
yerleştirmişti
tıpkı dünkü düzen içinde
boş cadde üzerine evleri,
evler üzerine karı
kar üzerine sessizliği.
Yanımdaydın,
hala uykuda.
Gün yaratmıştı seni
fakat henüz onaylamamıştın
gün tarafından yaratılmayı.
-Benim yaratılmamı da belki.
Bir başka gündeydin.
Yanımdaydın
ve gördüm seni, kar gibi,
görünüşler arasında uyuyan.
Zaman, bizden yardım almadan,
evleri yaratır, caddeleri ağaçları
uyuyan kadınları.
Gözlerini açtığında
yürüyeceğiz, bir kez daha,
saatler ve yarattığı şeyler arasında.
Görünüşler arasında yürüyeceğiz
zamana ve birleştirdiklerine tanık olacağız.
Belki günün kapılarını açacağız.
Ve sonra bilinmeyene gireceğiz.
Cambridge, Massachusetts, 1 Ocak 1975
|